X

Sağlıkla ışıldayan bir cilt, kırılmadan uzayan saçlar ve güçlü tırnaklar için ihtiyacınız olan mikro besinler

Işıl ışıl parlayan, canlı ve dolgun bir cildin; sağlıkla ışıldayan saçların ve güçlü tırnakların sırrı kullandığınız cilt bakım ürünlerinden, pahalı cilt bakım serumlardan ya da güzellik merkezlerinde yapılan işlemlerden çok tükettiğiniz besinlerle ve yaşam tarzınızla ilişkili. Deri, saç ve tırnaklar sağlıklı bir metabolizmanın aynasıdır. Dolayısıyla vücudunuzun içinden gelen sağlık, berrak bir cilt, parlak saçlar ve güçlü tırnaklar aracılığıyla dışarı yansıtılacaktır. 

Cilt sağlığının korunmasında dengeli beslenmenin rolü

İnsan bedeninin en büyük organı olan cilt, iç organları dışarıdan gelebilecek kirliliğe, tehlikeli mikroplara ve toksinlere karşı korumak için bir bariyer görevi üstlenir. Cildin epidermis olarak adlandırılan en üst katmanın altında kalan diğer katmanlar tüm vücuda yayılan, geniş bir damar ağına bağlıdır. Saç ve tırnak köklerimiz de dahil olmak üzere vücudun dışındaki tüm hücreler, epidermisin altında kalan, cildin alt tabakalarıdan iletilen mikro besin öğeleriyle beslenir.

Cildin, saçların ve tırnakların dolaşım sistemiyle doğrudan bağlantılı olması, vücuttaki herhangi bir vitamin, mineral ya da mikro besin öğesi eksikliğinin doğrudan cilt, tırnak ve saç problemleriyle kendini göstermesi anlamına gelir.

Cilt, saç ve tırnakların hepsi benzer proteinleri içeren hücrelerden oluşur. Bu proteinler temel olarak keratin, kolajen ve elastin proteinleridir. Dolayısıyla cildimiz, saçlarımız ve tırnaklarımız daha sağlıklı olmak için bu yapısal proteinlerin üretimine destek olan, aynı besin maddelerine ihtiyaç duyarlar.  

Sağlıkla ışıldayan, dolgun, nemli ve pürüzsüz bir cilt; güçlü, sağlıklı ve parlak görünen saçlar ve tırnaklar için gerekli olan en temel besin öğeleri hücrelerin yapı taşı olan kolajen, keratin ve elastin gibi yapısal proteinler, sağlıklı yağlar; demir ve çinko gibi mineraller, antioksidanlar ve bazı vitaminlerdir.

Cilt, saç ve tırnaklarda bulunan yapısal proteinler: Kolajen, keratin ve elastin

Cilt, saç ve tırnak hücrelerinin yapı taşı olan keratin, kolajen ve elastin yapısal proteinleri kırışıklık belirtilerinin azaltılmasına, cilt bariyerinin güçlendirilmesine, cildin elastisitesinin (esnekliğinin) artırılmasına, tırnakların güçlenmesine, saçların sağlıklı uzamasına yardımcı olan en önemli içeriklerdir.

Vücuttaki bu yapısal proteinlerin miktarı azaldığında cilt kuruluğu, kırışıklık, kaz ayakları, mimik çizgileri, sarkmalar, cildin ışıltısını kaybetmesi, selülit problemi, eklem ağrıları, cilt elastikiyetinin azalmasına bağlı çatlak oluşumu, saç dökülmesi, tınakların kolay kırılması gibi problemler ve sağlık sorunları ortaya çıkabilir.

Özellikle ciltte yanıklar ya da yaralar oluştuğunda cilt hücrelerinin yenilenmesi ve tamir edilmesi için ekstra yapısal protein desteğine ihtiyaç duyulabilir. Yaşla birlikte vücudun kendi kendine ürettiği yapısal protein miktarı azalabilir. Vücudunuzdaki yapısal proteinlerin miktarını artırmak için işinizi şansa bırakmayarak tüm bu yapısal proteinleri içeren besinler tüketmenin yanı sıra bir uzmana danışarak vücutta emilimi daha kolay olan besin takviyeleri kullanmanız faydalı olabilir.

İlginizi çekebilir: Saç, tırnak ve cilt için nasıl beslenmeli: Keratin almanıza yardımcı olacak 8 besinİlginizi çekebilir: 

Kolajen, keratin ve elastin içeren ve üretimini destekleyen besinler

Soya sütü ve soya ürünleri; yumurta beyazı; ıspanak, roka, semiz otu, maydonuz, ısırgan otu gibi koyu yeşil yapraklı sebzeler; portakal, mandalina, çilek, limon, biber, böğürtlen, yaban mersini gibi kırmızı ve mor meyveler; sarımsak ve soğan gibi sülfür içeren besinler; kırmızı et, beyaz et, deniz ürünleri.

Daha fazlası için: Kolajen nedir: Kolajenin faydaları, kolajenli besinler ve kolajen takviyeleri

Sağlıklı yağlar ve yağ asitleri

Sağlıklı bir cilt için olmazsa olmaz besin öğelerinden biri de sağlıklı yağlar. Özellikle omega-3 ve omega-6 yağ asitleri cildin nemini koruyabilmesi için oldukça önemli besin öğeleri. Omega 3 (ALA, DHA, EPA, DPA) ve Omega-6 (linoleik asit) yağları, doymamış veya sağlıklı yağlar olarak bilinen en önemli iki yağ asididir. Bu temel yağ asitleri, cildin dış tabakası olan epidermisin de yapısında bulunur.

Bu temel yağların vücutta yeterli miktarda bulunmaması saç derisinin ve cildin kurumasına, pul pul dökülmesine ve sürekli olarak kaşınmasına neden olabilir. Fransa’da CHANEL Cilt Araştırma Merkezi’nde 2012 yılında yapılmış olan bir araştırmanın sonuçları, fındık, avokado ve zeytinyağında bulunan doymamış yağ asitlerinin cildin erken yaşlanmasını önlediğini ortaya koydu. Sağlıklı yağlar cilt hücrelerinin yapısında bulunmalarının yanı sıra, hücrelerin serbest radikallerden ve çevresel etmenlerden hasar görmesini önleyen antioksidan etkilere de sahip.

Esansiyel yağ asitleri olarak bilinen omega-3 ve omega-6 vücutta üretilmiyor, bu nedenle de mutlaka besinlerle ya da besin takviyeleri yardımıyla dışarıdan alınmaları gerekiyor. Omega-3 ve omega-6 yağ asitleri yeni hücre oluşumuna ve hücrelerin tamir edilmesine yardımcı olan prostaglandin isimli, hormon benzeri salgıların üretilmesini sağlıyor.

Omega-3 yağ asidi enflamasyonun azaltılmasında, akne ve uçuk gibi cilt problemleriyle kendini gösterebilen bağışıklık sistemi semptomlarının azaltılmasında ve kan akışını hızlandırarak hücrelere besin ve oksijen iletilmesinde önemli bir rol oynuyor.

Omega-6 yağ asidi de benzer şekilde cildi desteklese de, çok fazla tüketilmesi enflamasyona ve alerjik reaksiyonların ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Haftada bir kez, özellikle yağ asitlerince zengin somon gibi yağlı balıklar tüketmek ihtiyaç duyulan omega-3 miktarının karşılanmasına yardımcı oluyor. Vejetaryen ya da vegan besleniyorsanız ve balık tüketmiyorsanız, omega-3 ihtiyacınızı karşılamanın en iyi yolu keten tohumu tüketmek. Keten tohumu, omega-3 yağ asitlerinden biri olan a-linolenik asit (ALA) yönünden oldukça zengin bir besin kaynağı.

İlginizi çekebilir: 

Omega-3 ve omega-6 yönünden zengin, doymamış yağ içeren besinler

Zeytinyağı, avokado; somon, ton balığı, uskumru gibi yağlı balıklar, keten tohumu, ceviz, kaju, badem, susam yağı, yumurta.

Daha fazlası için: Omega-3 yağ asitlerini yakından tanıyın: Ne kadarı faydalı, nasıl tüketmeli, hangi besinlerden almalı?

Demir

Cildinizin yorgun, enerjisiz, solgun görünmesinden şikayetçiyseniz bunun sebebi demir eksikliği olabilir. Cildin ışıltısını yitirmesi, saçların mat görünmesi, tırnakların kırılması ve zayıf olması vücudunuzda demir eksikliği olmasının en önemli belirtileri arasında. Demir eksikliğinin ciltteki öne çıkan belirtileri arasında solgunluk, kaşıntı ve ağız kenarındaki bölgede kuruluk nedeniyle oluşan pul pul dökülmeler başta geliyor.

Vücutta demir eksikliği olması durumunda tırnaklar daha kolay kırılıyor ve tırnaklar uzadığında içe doğru kıvrılmalar, tırnak yapısında ve şeklinde bozulmalar gözlemlenebiliyor. Demir eksikliğinin saçlara olan en büyük etkisi saç dökülmesi, saç kuruluğu ve saçların kolay kırılması olarak biliniyor.

Kırmızı et ve ciğer en önemli demir kaynaklarının başında geliyor. Ayrıca koyu yapraklı yeşil sebzelerin, özellikle de ıspanağın bol miktarda demir minerali içerdiği biliniyor. Demir kaynağı olan besinleri tüketmenin yanı sıra, vücuda alınan demirin emilimini artırmak için C vitamini içeren besinlerin de beslenme düzeninde mutlaka bulunması gerekiyor.

Demir içeren besinler

Karaciğer, kırmızı ve beyaz et, koyu yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, kabuklu yemişler, yumurta.

İlginizi çekebilir: Kronik yorgunluğunuzun sebebi demir fazlalığı olabilir

Çinko

Çinko, yaraların hızla iyileşmesinde ve saçların güçlendirilmesinde en önemli rolü oynayan minerallerden biri. Çinko eksikliği cilt lezyonlarının gelişmesine, bağışıklık sisteminin bozulmasına ve yaraların daha yavaş iyileşmesine neden olabiliyor. Çinko, saçların kökten uca güçlenerek sağlıklı uzaması için de son derece önemli bir mineral. Çinko, saç tellerinin bağlı olduğu foliküllerin (saç köklerinin) çevresinde yer alan yağ bezlerinin düzgün çalışmasına yardımcı olur. Vücudun kendi yağıyla beslenen saç, çok daha sağlıklı ve parlak görünür. Çinko eksikliğinin klinik belirtilerinden en belirgin olanı saç dökülmesidir.

İlginizi çekebilir: Çinko eksikliğinin belirtileri nelerdir?

Çinko içeren besinler

İstiridye ve kabuklu deniz ürünleri, kırmızı et, fasulye, kuruyemiş, süt ürünleri ve tam tahıllar.

Daha fazlası için: Dengeli beslenmenin olmazsa olmazı çinko: Çinkodan zengin 10 besin

B vitaminleri – Biotin, riboflavin ve niasin

Vücutta B vitamini eksikliğinin en önemli belirtilerinden biri cilt kuruluğu ve kaşıntıdır. Spesifik olarak, yeterli miktarda B2 vitamini (riboflavin) tüketmemek, ağız kenarındaki derinin kurumasına, dudakların çatlamasına, cildin pul pul dökülmesine ve ağız çevresindeki bu aşırı kurumaya karşın cildin bazı bölgelerinin ekstra yağlanmasına sebep olabilir.

B3 vitamini (niasin) eksikliği cildinizde fazla miktarda akne ve iltihap oluşmasına, kızarıklıkların ortaya çıkmasına ve cildinizin güneşte yanmış gibi kızarık görünmesine neden olabilir.

Vücutta enerji oluşumunda görev alan B vitamini çeşitlerinden biri olan B7 vitamini, diğer adıyla biotin, suda çözünebilen bir vitamindir. Biotin, saç, tırnak ve cilt yapısında bolca bulunan yapısal proteinlerden biri olan keratin proteinin yapımında kullanılır. Bu nedenle biotin halk arasında ‘saç vitamini’ olarak da bilinir. Başta cilt, saç ve tırnak yapısı olmak üzere birçok dokunun oluşumu sırasında görev aldığı bilinen biotin vücutta farklı metabolizmaların işleyişi için de ihtiyaç duyulan vitaminlerin başında gelir.

İlginizi çekebilir: Güzellik vitamini biotinin etkilerini yakından tanıyın

B vitamini içeren besinler

Tam tahıllar, kabuklu yemişler, tohumlar ve yeşil yapraklı sebzeler, karides, kırmızı et, karaciğer, yumurta, yoğurt, süt, peynir, baklagiller, mısır, bezelye, çilek, kuruyemişler, patates, muz.

Daha fazlası için: B vitamininin faydaları nelerdir? En çok hangi besinlerde bulunur?

C vitamini, E vitamini ve beta-karoten

C vitamini, cildi dolgunlaştıran, şekil ve destek veren kolajenin üretilmesi için son derece önemli olan bir vitamindir. Nadiren görülse de, C vitamini eksikliği ciltte morarmalara, diş eti kanamasına ve yaraların geç iyileşmesine neden olabilir.

C vitamini, E vitamini ve beta-karoten, metabolizma faaliyetleri sonucu ortaya çıkan ve hücre yapısına zarar veren serbest radikallerin azaltılmasına ve bunların cilde verdiği hasarın giderilmesine yardımcı olan antioksidanlardır. Bu antioksidan özellikteki vitaminler ayrıca, cildi güneş ışınlarının verdiği zarardan korumaya ve cildin tahriş edici maddelere karşı direncini artırmaya yardımcı olabilir.

C vitamini içeren besinler

Çilek, kırmızı biber, kivi, brokoli, kırmızı meyveler, turunçgiller.

E vitamini içeren besinler

Bitkisel yağlar, tam tahıllar, yağlı tohumlar, soya, yeşil yapraklı sebzeler, baklagiller, ayçekirdeği, badem, kuşkonmaz, keten tohumu, kuru kayısı, fındık, fıstık, badem, ıspanak, brokoli.

Beta-karoten içeren besinler

Havuç, bal kabağı, kayısı, papaya, tatlı patates gibi tüm turuncu renkteki meyve ve sebzeler.

İlginizi çekebilir: 

Canlı ve genç görünen bir cilt, sağlıkla uzayan saçlar ve güçlü tırnaklar için hangi besinleri tüketmelisiniz?

Cilt, saç ve tırnak sağlığının korunması ve güçlendirilmesi için yukarıda sağdığımız tüm mikro besin öğelerinden zengin bir beslenme düzeni izlemeniz şart. Besin değeri yüksek mevsim meyve ve sebzeleri, taze ve işlenmemiş gıdalar daha sağlıklı bir cilde, saçlara ve tırnaklara kavuşmanıza yardımcı olabilir.

Aşağıdaki besinler sağlıklı saç, cilt ve tırnaklar için gerekli olan mikro besin öğelerince en zengin ve en fazla çeşitliliğe sahip olan kaynaklar olmalarının yanı sıra tüm sistemlerinizin düzgün çalışmasına, bağışıklık sisteminizin desteklenmesine ve daha sağlıklı olmanıza da yardımcı olacaktır.

Somon ve yağlı balıklar

Somon, saç derinizi güçlendirerek saçlarınızın sağlıkla uzamasını destekleyen protein ve omega-3 yağlarınca zengin bir besin kaynağıdır. Haftada 2-3 kez somon, ton balığı ya da uskumru gibi yağlı balıkları tüketmek omega-3 ve yapısal protein ihtiyacınızı karşılamanıza yardımcı olacaktır.

İlginizi çekebilir: Somon balığı: Besin değerleri ve sağlığımıza faydaları

Kuruyemişler ve yağlı tohumlar

Badem, kaju, fındık, ceviz gibi kuruyemişler ve keten tohumu, chia tohumu, susam gibi yağlı tohumlar E vitamini, B vitaminleri ve protein yönünden zengin besin kaynaklarındandır. Kuruyemişler, özellikle de ceviz omega-6 yağ asidi bakımından en zengin besinlerden.

İlginizi çekebilir: Keten tohumu faydaları ve keten tohumu nasıl kullanılır?

Avokado

Sağlıklı yağ deposu olan avokado harika bir E vitamini, B vitamini ve omega-3 yağ asidi kaynağıdır. Avokado ayrıca bolca lif ve C vitamini içerir. Kahvaltıda, salatalarınızda ve soslarınızda tüketebileceğiniz, hem lezzetli hem de son derece lezzetli avokado sadece cilt, saç ve tırnak sağlığınızı değil tüm sistemlerinizi destekler.

İlginizi çekebilir: Her gün tüketilmesi gereken avokadonun faydaları nelerdir?

Yulaf

Yulaf en iyi tam tahıl kaynaklarından biridir. Cildin, saçın ve tırnakların yapısında bulunan keratin proteininin oluşmasını destekleyen B7 vitamini (biotin) yönünden zengindir. Yulaf, glisemik endeksi düşük bir gıda olduğu için daha uzun süre tok hissetmenize de yardımcı olur. Ayrıca kolesterol emilimini azaltmaya yardımcı olan beta-glukan adı verilen lif bakımından da zengindir.

İlginizi çekebilir: Yulaf ezmesinin faydaları, sağlıklı ve lezzetli yulaf ezmesi tarifleri

Kırmızı meyveler

Böğürtlen, ahududu, çilek gibi kırmızı meyvelerde bolca bulunan C vitamini, saç kırılmasının önlenmesinde, UV ışınları ve çevresel toksinlerin neden olduğu cilt hasarlarının giderilmesinde gerekli olan kolajen üretimini destekler. Kırmızı meyvelere ek olarak kivi ve turunçgiller gibi diğer meyveler de güçlü antioksidanlar, vitaminler ve minerallerle doludur.

İlginizi çekebilir: Böğürtlen nedir? Böğürtlenin faydaları nelerdir?

Yeşil yapraklı sebzeler

Lahana ve ıspanak gibi yeşillikler, iyi bir C vitamini kaynağı olmalarının yanı sıra antioksidan ve antienflamatuar özellikleri de olan bitkisel besin kaynaklarıdır. Ispanak aynı zamanda cildin esnekliğini korumasına yardımcı olan, hücre üretimini destekleyen ve zarar görmüş hücrelerin onarılmasına yardımcı olan demir minerali bakımından en zengin bitkisel kaynaktır. Demir emilimine yardımcı olması için yeşil yapraklı sebzeleri üzerine C vitamini deposu olan limon ekleyerek tüketebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Kış mevsiminde yetişen sebzeler: Bağışıklık destekleyici kış sebzeleri, faydaları ve sebzeli yemek tarifleri

Görüldüğü gibi sağlıklı bir cildin, güçlü saçların ve tırnakların ne yediğinizle doğrudan bağlantısı bulunuyor. Daha sağlıklı bir cilt, saçlar ve tırnaklar için protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineral açısından dengeli bir beslenme düzeni izlemeniz gerekiyor. Cilt, saç ve tırnak sağlığına destek olan, hücre oluşumuna destek olan; hücre yapısında kullanılan keratin, kolajen ve elastin proteinlerin üretimine yardım eden tüm mikro besinler mevsiminde yenen meyve ve sebzelerde, doğal ve işlenmemiş gıdaların tümünde yeterli miktarda bulunuyor. Ancak yine de beslenme alışkanlıklarınız nedeniyle bu besin öğelerini doğal kaynaklardan karşılayamıyorsanız ya da vücudunuzda besinlerin emilimiyle ilgili bir problem varsa, doktorunuza danışarak besin takviyeleriyle de bu besin öğelerini vücudunuza alabilirsiniz. 

Kaynaklar: Healthy Food, One Green Planet, Health Grades

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.

Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:

Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.

Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale