X

Doğadan aldıklarımızı doğaya geri verme zamanı: Ekolojik dengenin korunması için neler yapabilirsiniz?

Şehir hayatının temposu tüm hızıyla devam ederken, çalışırken, sosyalleşirken, tatil yaparken dinlenirken ya da yemek yerken… Gün içinde kısa bir süreliğine de olsa üzerinde yaşadığınız dünyaya ve çevreye katkı sağladığınızı ve önemsediğinizi hissettiren herhangi bir eylemde bulunuyor musunuz? Doğanın sesini ne kadar duyuyor, renklerini ne kadar görüyor, size sunduklarına ne kadar şükrediyorsunuz? Nehirler ve göller birer birer kururken, dağlar ve tepeler kuraklık yüzünden çırılçıplak kalırken, tüm dünyanın ciğerleri olan ormanlar cayır cayır yanarken yol yapmak, köprüler dikmek, kaybedilen yeşil alanları imara açmak sizce de dünyanın kaynaklarını biraz fazla cömert kullandığımız anlamına gelmiyor mu? Az elektrikle, daha kısa yollarla, daha küçük evlerle, daha az eşyayla, daha az çeşit yiyecekle yaşamak mümkün. Peki su olmadan, hava olmadan, toprak olmadan yaşayabilmek; daha az su içmek, ya da daha az nefes almak?

Doğaya dönmek; kendimize, özümüze, benliğimize dönmek demek. Ancak tüm dünyanın bugün geldiği noktada bize koşulsuzca kucak açan, tüm kaynaklarını sınırsızca önümüze seren doğaya bilinçli ve duyarlı şekilde yaklaşamadığımızı kabul etmek zorundayız. Gerçek mutluluğun ‘doğadan aldıklarımızda’ değil ‘doğaya verdiklerimizde’ olduğunun farkına varmadığımız sürece elimizde kalanları da hızla kaybetmemiz olası bir senaryo. Dünyanın daha çok ısınması daha fazla yangına, daha fazla yangın daha fazla karbondioksit salınımına, daha fazla karbondioksit atmosferde daha fazla ısı tutulmasına ve daha sıcak hava daha fazla kaynağı yok etmeye devam ettikçe; bu kısır döngünün içinden çıkabilmek için daha çok çırpınmamız kaçınılmaz.

Dünya üzerindeki her varlığın hem işlevini yerine getirebilmesinin hem de varlığını sürdürebilmesinin tek yolu, doğanın her bir öğesinin birlikte kusursuz bir denge içinde var olabilmesi, yani ekolojik dengenin korunabilmesi. Hidroelektrik santraller için su kaynaklarının kurutulması, daha fazla inşaat yapabilmek için ormanların yok edilmesi, çevrenin kirletilmesi, doğal kaynakların bilinçsizce ve ihtiyacın çok üstünde tüketilmesi gibi ‘insan eliyle’ yapılan her şey, atılan her adım doğanın olağan akışını bozarak ekosistemin doğru işleyişine zarar veriyor ve geri dönüşü mümkün olmayan sonuçlarla yüzleşmemize neden oluyor.

Ekolojik dengenin korunmasını destekleyecek alışkanlıklar

Doğadan şimdiye kadar aldıklarımızı ona geri vermek ve dengesini tekrar geri kazanmasını sağlamak, ona zarar veren her türlü eylemin farkına vararak çevre bilinci kazanmanın yanı sıra, dengesinin korunmasına katkı sağlayacak eylemleri bireysel olarak hayata geçirmekle mümkün.

Kaynak tüketiminizi sınırlandırın

Doğadaki hiçbir canlı, yaşamak için ihtiyaç duyduğu kaynakların daha ötesinde yiyecek, su, enerji ya da kıyafet tüketmiyor. İnsan dışında… Dolayısıyla insanlar olarak dünya üzerindeki etkimizi azaltmanın en etkili yollarından biri daha az tüketmek. Haftalık ya da aylık olarak satın aldığımız ürünlerin büyük bir çoğunluğu aslında gerekli olmamakla birlikte, ihtiyaç duyduklarımızın büyük bir kısmını da evde bulunan malzemelerle üreterek ihtiyaçlarımızı karşılayabiliriz.

Örneğin, çoğumuzun genelde aylık olarak satın aldığı temizlik ve kişisel bakım ürünlerini ele alalım. Ambalajlarının plastik atığına neden olmasının yanı sıra; suyu, toprağı, havayı kirleten ve sağlık açısından sakıncalı olan kimyasallar içeren bu ürünlerin muadillerini uçucu yağlar, sirke, karbonat ve limon gibi doğal bileşenlerle kolaylıkla hazırlayabilirsiniz. Temizlik bezi olarak eski ve kullanılmayan kıyafetleri ve havluları kullanabilir, meyve-sebze yıkarken kullandığınız suları biriktirerek temizlikte kullanabilirsiniz. Daha fazla yaratıcı çözüm ve tüketiminizi azaltmanıza yardımcı olacak ‘kendin yap’ fikirleri için aşağıdaki yazılarımızdan ilham alabilirsiniz:

Atık üretiminizi azaltın

Doğadaki hiçbir canlı, yaşadığı çevreye kalıcı olarak zarar veren, doğal kaynakları kirleten ve doğayı tahrip eden herhangi bir atık üretmiyor. İnsan dışında… Tüketim kültürünün norm kabul edildiği günümüzde satın aldığımız hemen hemen her şey plastik ambalajlara sahip ve iklim krizinin önemli suçlularından biri olan atıkları azaltmak, geri ve ileri dönüştürmek doğaya verdiğimiz zararı azaltmanın ve doğanın kendi dengesini geri kazanmasını sağlamanın en önemli adımlarından biri.

Yaşadığınız yere en yakın yeşil ya da boş alana giderek çevrede gördüğünüz tüm plastikleri, pet ve cam şişeleri, sigara izmaritlerini ve doğal kaynakların kirlenmesine sebep olabilecek her türde çöpü toplayın ve farkındalık oluşturmak için çevrenizdeki diğer insanlara da çağrıda bulunun. Topladığınız çöpleri mümkünse bez çantalara ya da yeniden kullanılabilir çuvallara, türüne göre ayırarak yerleştirdikten sonra en yakınınızdaki geri dönüşüm konteynırına boşaltabilir ya da yaşadığınız yerdeki belediye gibi yerel oluşumlarla iletişime geçerek geri dönüşüme gitmesine yardımcı olabilirsiniz.

Tabii kendi çöplerinizi de ayrıştırmayı ve miktarını azaltmayı unutmayın. Atık miktarınızı azaltmak için her ay kendinize maksimum bir çöp hedefi belirleyebilir, bunun üstüne çıkmamak için organik çöplerden kompost yapmak, ileri dönüşüm, geri dönüşüm gibi seçenekleri değerlendirebilirsiniz. Atık üretimini azaltmak için yapabileceklerinizin bir sınırı yok:

Hızlı moda (fast fashion) yöntemiyle üretim yapan markalardan alışveriş yapmayın

Birkaç ayda bir yeni bir koleksiyon çıkaran, oldukça ucuz ancak bir o kadar da dayanıksız kıyafetler, ev eşyaları ve aksesuarlar üreten markalardan alışveriş yapmak çok daha kolay ve ucuz ancak ‘hızlı moda’, gezegeni gereksiz atıklarla doldurmanın en ‘hızlı’ yollarından biri. İkinci kez düşünmemize gerek olmaksızın satın alabileceğimiz fiyatlarda, mikroplastik içeren ve çabuk yıpranan ürünler üreten bu markalardan mümkün olabildiğince alışveriş yapmamaya; uzun süre kullanmayacağınız ve modası geçtikten sonra bir kenara atacağınızı düşündüğünüz kıyafet ve aksesuarları satın almamaya çalışın.

Kıyafet, ayakkabı, aksesuar ve dekorasyon alışverişlerinde ‘nicelikten çok nitelik’ yaklaşımını benimseyin ve daha ucuz fiyata daha fazla ürün satın almak yerine, yıllarca dayanacağından emin olduğunuz, yüksek kaliteli ürünler edinmeye çalışın.

Alışverişe çıkmadan önce, gerçekten neye ihtiyacınız olduğunu kapsamlı olarak düşünmek için zaman ayırın. Benzer şekilde, gördüğünüz anda satın almayı düşündüğünüz bir ürünü almadan önce birkaç hafta beklemek ve kendinize gerçekten düşünmek için zaman vermek daha azını ve ihtiyacınız olduğu kadarını satın almak konusunda size yardımcı olabilir.

Hızlı moda ve moda sektöründe sürdürülebilirliğin önemiyle ilgili farkındalık kazanmak için The True Cost belgeselini izleyebilir, aşağıdaki yazılarımızı inceleyebilirsiniz.

‘Tek kullanımlık’ kavramını hayatınızdan çıkarın

Pedler, pipetler, bardaklar, maskeler, kağıt peçeteler… Hayatımızda ne kadar fazla bir kez kullanıp çöpe attığımız şey olduğunun farkında mısınız? Özellikle pandemi döneminde kullanımları artan tek kullanımlık ürünleri tahminimizin de ötesinde bir sıklıkta kullanıyoruz ve çoğu zaman farkında olmadan pek çok şeyi bir kez kullanıp atığa dönüştürüyoruz. Tek kullanımlık plastikler konusunda sürdürülen mücadelenin pandeminin patlamasıyla birlikte başa döndüğü günümüzde, tek kullanımlık tüm ürünlerle ilgili farkındalığımızı açık tutmamız her zamankinden daha fazla önem taşıyor.

Tek kullanımlık her şeyi azaltmanın en iyi yolu, bu ürünlerin kullanımını uzun vadede sona erdirecek alışkanlıklar edinebilmekten geçiyor. Örneğin, her hafta yaptığınız market alışverişinde bir kez kullanıldıktan sonra atığa dönüşecek tek kullanımlık poşetler yerine bez çantalar taşımayı alışkanlık haline getirmek, ıslak mendil yerine çantanızda kolonya ve yıkanabilir kumaş bez taşımak, plastik ve kağıt bardakların kullanımını azaltmak için termos; yiyecekleriniz için tekrar kullanılabilir kap kacak taşımak ‘tek kullanımlık’ kavramını hayatınızdan çıkarmanıza yardımcı olabilir. Yapmanız gereken çok basit: Rutinlerinize dahil olan tek kullanımlıkların bir listesini çıkarmak ve yeniden kullanılabilir alternatif fikirleri araştırmak.

İlginizi çekebilir: Doğa dostu, atıksız bir mutfak için kullanabileceğiniz mutfak ürünleri

Gün ışığından optimum düzeyde yararlanmayı öğrenin

Bilgisayar ekranlarından televizyonlara yaşamımızın her alanında kullandığımız yapay aydınlatmalar icat edildikleri günden itibaren ‘gece vardiyası’ ve ‘mesai’ kavramlarının hayatımıza girmesi ve bu yolla endüstriyel üretimin daha uzun süre devam etmesi konusunda pek çok fırsatı beraberinde getirmiş olsa da, bulunduğu ilk günden beri çevre üzerinde olumlu hiçbir etkisinin olmadığı kaçınılmaz bir gerçek.

Kullanmadığınız odalardaki ışıkları kapatmanız tabii ki enerji tüketiminizi sınırlandırarak çevreye katkı sağlamanıza yardımcı olabilir ancak yapabilecekleriniz sadece bununla sınırlı değil. Gün ışığını en etkili şekilde kullanmak için tüm perde ve panjurları açık tutmaya, elinizin aydınlatmaya gittiği zamanlarda buna gerçekten ihtiyacınızın olup olmadığını aklınıza getirmeye çalışın.

Güneş batmaya başladığında bir süre güneş enerjisiyle çalışan bir ortam aydınlatmasıyla çalışabilirseniz, elektronik cihazlarınızı güneş ışığıyla beslenen enerji kaynaklarıyla şarj etmenin yollarını bulabilirseniz birkaç ayda elektrik faturanızdan önemli ölçüde tasarruf edebilirsiniz.

Hediye seçimlerinizde sürdürülebilir alternatiflere yönelin

Kendimiz için yaptığımız tüketimlerde daha basit, daha minimal ve daha çevreci alternatiflere yönelmek kolay olsa da, söz konusu sevdiklerimize hediye almak olduğunda sürdürülebilir seçimler yapmaya o kadar da dikkat etmeyebiliyoruz. Bununla birlikte, özellikle hediyelerin paketlemesinde kullanılan ürünler çevre için oldukça zararlı malzemeler içerebiliyor.

Sevdikleriniz için seçtiğiniz hediyeleri kendiniz paketleyebilir, kurutulmuş çiçekleri, bitkileri ve geri dönüştürülmüş/dönüştürülebilen malzemelerden yapılan hediye paketlerini tercih edebilirsiniz. Bez çantalar, yeniden kullanılabilir oldukları için bizim favori paketleme seçeneklerimizden ancak diğer fikirler için Sürdürülebilir hediyeler için: Sıfır atık hediye önerileri yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Toplumda çevre bilincinin yayılmasına katkıda bulunun

Çevreye duyarlı ve doğaya saygılı bir yaşam tarzı geliştirmek için yapabilecekleriniz sadece yukarıda bahsetmiş olduğumuz önerilerle sınırlı değil. Fosil yakıt tüketimini sınırlandırmaktan hayvansal gıdaları tüketmemeye, plastiksiz yaşamdan enerji tasarrufuna çevre ve dünya için yapabileceklerinizin, doğadan aldıklarınızı doğaya geri vermenin ve ekolojik dengeyi desteklemenin yüzlerce farklı yolu bulunuyor. Ancak hepsinden daha önemlisi, attığımız her adımda bunun doğaya ne gibi artılarının ya da eksilerinin olabileceğini aklımıza getirmek, yani çevre bilincine sahip olmak. Eylemlerinizin sonuçlarının farkında olmadığınız sürece, çevreci alışkanlıklarınızı sürdürülebilir kılmanız mümkün değil. Peki, çevre bilincinizi artırmak için neler yapabilirsiniz?

Yazının sonuna kadar geldiyseniz, doğadan aldıklarınızı ona geri vermeye artık hazırsınız demektir. Peki, bugün atacağınız ilk adım hangisi? 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale