X

Zaman yönetimi, motivasyon, mindfulness: 2021 yılının en çok okunan Feel Up yazıları

Yeni yılın başlamasına sayılı günler kaldı. Bir yandan yoğun gündemi takip etmeye ve olan biten her şeye rağmen sakiliğimizi korumaya çalışırken, diğer yandan hem eski yılın bir değerlendirmesini yapmaya hem de bu özel gece için planlarımızı şekillendirmeye başladık. 2020’ye kıyasla pandemi kısıtlamalarının hafifletilmesi, ofislere geri dönüşlerin başlaması ve hayatın kontrollü de olsa normalleşmeye başlaması nedeniyle pek çoğumuz için ‘görece’ daha rahat geçen 2021 yılında ruh sağlığı, psikoloji, kişisel gelişim gibi konularda okuyucularımızın en çok hangi konulara ilgi gösterdiğini merak ediyor musunuz?

Her sene olduğu gibi bu yıl da, Uplifers’ın Feel Up, Live Up, Parent Up, Pleasure Up, Style Up, Explore Up, Home Up ve Green Up, kategorilerinden, yıl boyunca sizlerin en çok severek okuduğu yazıları bir araya getirerek muhteşem bir ‘2021 yılının en çok okunan yazıları’ seçkisi oluşturduk. Geçtiğimiz yılı kişisel gelişim, mutluluk, motivasyon, psikoloji, zihinsel iyi oluş, mindfulness gibi konuların yer aldığı ‘Feel Up’ kategorisi çerçevesinden değerlendirmek isteyenler için işte 2021 yılının en çok okunan Feel Up yazıları:

14. Günlük rutin oluşturma ve günü planlama rehberi: Üretken bir günün formülü

Zamanını çok daha üretken ve dengeli kullanabilen kişiler aslında yaygın kanının aksine kısa sürede çok iş yapabilen değil, bir günün tüm saatlerini çalışma ve mola zamanları için en etkili şekilde kullanabilen kişiler. Belirli rutinleri izlediğinizde ve daha da önemlisi kendi ihtiyaçlarınızın ve isteklerinizin ne olduğunu keşfettiğinizde zamanınızı çok daha iyi kullanabildiğinizi göreceksiniz. Dünyanın en üretken insanlarının günlük planlarından ve araştırmalardan yola çıkarak hazırladığımız bu günlük program akışı ve öneriler, kendi ihtiyaçlarınıza göre düzenlediğinizde zamanı optimum düzeyde kullanmanıza yardımcı olmayı amaçlıyor.

2021 yılında Uplifers’ta en çok ilgi gören konu başlıklarından birinin günlük rutin oluşturma, planlılık ve üretkenlik konularını içeren bir yazı olması tesadüf müdür bilinmez, ancak yeni yılda siz de günlük rutinlerinizi düzenlemeyi ve planlama konusunda kendinizi geliştirmeyi hedefleriniz arasına koyduysanız bu yazımıza mutlaka bir şans vermenizi öneriyoruz.

Yazıyı inceleyin: Günlük rutin oluşturma ve günü planlama rehberi: Üretken bir günün formülü

13. Olumlu beklentilere ve öz farkındalığa sahip olmak için 7 öneri

Öz farkındalık, iyi oluş halimizi etkileyen en önemli faktörlerden bir tanesi. Pozitif psikolojik sermaye olarak görülen bu olgu aynı zamanda olumlu gelecek beklentisi, umut ya da iyimserlikle de oldukça ilişkili. Öz farkındalık, bireyin içsel ve dışsal dikkatini yönlendirebilme kapasitesi olarak açıklanıyor. Bu kapasitenin içinde kişinin kendini değerlendirmesi, kendi yeterlilik algısı, olumlu sosyal davranışları, kişilerarası ilişkileri ve sorun çözme becerisi yer alıyor. Öz farkındalığıyla kendi yeterliliklerini, kapasitesini iyi değerlendiren kişiler doğru hedefler belirleyebiliyor ve daha da önemlisi, bu hedefleri gerçekleştirebiliyorlar.

Uzman Psikolog Gülbalca Çakıroğlu’ Gülbalca Çakıroğlu’nun öz farkındalığı geliştirmek için etkili olabilecek önerilerinin de yer aldığı yazımızda, yeni yıla benliğiyle çok daha derin bir bağ kurmak ve kendisiyle ilgili farkındalığını geliştirmek isteyenlerin çok şey bulabileceğine eminiz.

Yazıyı inceleyin: Olumlu beklentilere ve öz farkındalığa sahip olmak için 7 öneri

12. Hangi düşünme tuzaklarına sahipsiniz: 5 düşünme tuzağını fark edin

Mutluluğumuzu ya da iyi oluş halimizi düzenlemeye çalışırken unutmamamız gereken çok önemli bir kural var: “Düşüncelerimiz ya da nasıl düşündüğümüz duygularımızı, davranışlarımızı ve fizyolojimizi etkiler.” Düşünme alışkanlıklarımız, mevcut durumları yorumlama biçimimizi yönlendiriyor. Feel Up yazarımız İrem Ülgü Orhanİrem Ülgü Orhan‘ın yazıda bahsettiği aşırı katı düşünme kalıplarına sahip olduğumuzda, günlük hayatta etkinliğimiz azalabileceği gibi, başımıza gelen durumları yanlış yorumlayabiliyoruz.

Düşünme tuzaklarını bilimsel bir perspektiften ele alan bu yazıda düşünme şeklinin ve zihniyet yapısının kişinin yaşamı üzerindeki etkileri ve en sık karşılaşılan düşünme tuzakları hakkında detaylı bilgiler edinebilirsiniz. 

Yazıyı inceleyin: Hangi düşünme tuzaklarına sahipsiniz: 5 düşünme tuzağını fark edin

11. Zaman yönetiminde önceliklendirme: Günlerinizi planlarken yardımcı olacak öneriler

Hepimiz, özellikle yeni bir yıla gireceğimiz bu zamanlarda kendimize bir şeyleri yapmak için sözler veriyoruz. Ancak bu planlamalar gerçeğe dönemedikçe öz disiplin ve öz saygımız zedelenebiliyor ve verilen sözlerin tutulması iyice zorlaşıyor. Tutulamayan sözlerin yerini ise yenilenen taahhütler ve ertelenen planlar alıyor. Bu kısır döngüden kendinizi kurtarabilmek için atabileceğiniz adımlardan biri gerçeğinizi fark etmek. Bu planları gerçekleştirebilecek bazı temel ancak sınırlı kaynaklarımız var. Örneğin zaman, para, enerji, istek… Bazen bu kaynakların ne kadar sınırlı olduğunu bile fark etmeden har vurup harman savuruyoruz. Öncelikle kendi gerçeğimizde kaynaklarımızı nereye harcadığımızı gözden geçirmemiz gerekiyor.

Yazarımız Ayşe Nazar ÇobanAyşe Nazar Çoban‘ın kendi yaşamında örneklerle renklendirdiği ve son derece uygulanabilir zaman yönetimi ve önceliklendirme önerilerinin yer aldığı yazımız da, 2021’in en çok okunan yazıları arasında yer alıyor. 

Yazıyı inceleyin: Zaman yönetiminde önceliklendirme: Günlerinizi planlarken yardımcı olacak öneriler

10. Motive olma sanatı: Motivasyonunuzu artıracak 4 öneri

Yaşamımızın bazı dönemlerinde çok motiveyken, bazı dönemlerinde canımız hiçbir şey yapmak istemeyebiliyor. Motive olmak, hedeflerimiz doğrultusunda ilerlemek elbette her zaman mümkün değil ancak motivasyon eksikliğinin sebeplerini bilmek, yaşamımızın belirli dönemlerinde neden daha az ya da fazla motive olduğumuzun analizini yapabilmemiz ve gerekli adımları atabilmemiz için son derece önemli. 

Hedefleri doğrultusunda ‘harekete geçememe modu’nda uzun süre kalmaktan memnun olmayıp daha hızlı aksiyon almak isteyenler ve bunun nedenlerini arayanlar için kendi deneyimleri üstünden faydalı önerileri bir araya getiren Uplifers yazarı Sibel OkanSibel Okan‘ın bu yazısında motivasyonun ne olduğu, neden dönemsel olarak artıp azaldığı ve motivasyonu artırmaya yönelik ipuçları hakkında detaylı bilgi edinebilirsiniz.

Yazıyı inceleyin: Motive olma sanatı: Motivasyonunuzu artıracak 4 öneri

9. Güneş bazen karanlıktır: Karanlığın bir fırsat olduğunun farkında mısın?

‘Güneş bazen karanlıktır. Işığa koşanların yolu karanlıktan geçer. Hazineler, sırlar, keşifler hep o karanlık mağaraların dibinde saklıdır. Işığa gitmek değildir iş, ışık olmaktır. Ve ışık ancak karanlıkta var olur, orada görünür olur.
Işığa giden, aydınlıkta olmaz bu yüzden, kendini arayan aydınlıkta bulmaz, bulamaz bu yüzden.
Karanlığından korkan da kendi ışığını bulamaz. Bu aslında yaşadığımız karanlığın, ışığımızı bulma yolunda yardımcı bir güç olduğunun göstergesidir.’ diyor Esra Uyman ve ekliyor: ‘Karanlık, olmaktan korktuğumuz her şeydir. Yargılayıp ötelediğimiz her şey! “Asla” dediklerimiz, hiç sorgulamadıklarımız, olmaya cesaret edemediklerimizdir.’

İçindeki ışığı keşfetmek için karanlık yanlarıyla yüzleşmeye cesaretiniz olmasını gerektiğini öğütleyen bu yazıda kendi yaşamınıza ve kişiliğinize dair kendisi küçük, etkisi büyük ayrıntılar bulabilirsiniz.

Yazıyı inceleyin: Güneş bazen karanlıktır: Karanlığın bir fırsat olduğunun farkında mısın?

8. 6 adımda gizli yeteneğinizi bulmaya var mısınız?

İnsanı mutlu eden kaynakların hemen hemen hepsi insanın kendi içinden geliyor. Bu içsel mutluluk kaynaklarından bir tanesi de doğal yeteneklerimiz. “Benim hiçbir şeye yeteneğim yok” diyenin bile kendisinin henüz fark edemediği bir yeteneği var. En güzel sese sahip olamayabilirsiniz ya da en hızlı koşucu da olmayabilirsiniz ama bunu ilerletmek, geliştirmek, kendinize has stilini oluşturmanız mümkün. İster profesyonel amaçlı ister hobi amaçlı, günlük hayatta mesleğinizin haricinde de bir uğraşınız olması size hayatın keyifli yönlerini fark ettirirken, kendinizle meşgul olmanın mutluluğuna da eriştirebiliyor. Peki, sahip olduğunuz yeteneklerin farkında değilseniz, nasıl tespit edeceksiniz? Bu sorunun cevabı ve çok daha fazlası, yaşam koçu yazarımız Şeyma Gizem TaşarŞeyma Gizem Taşar‘ın yazısında!

Yazıyı inceleyin: 6 adımda gizli yeteneğinizi bulmaya var mısınız?

7. Hoş geldin yeni yaşım: Yolun yarısı, aslında yolun başı olabilir mi?

Uplifers yazarlarından Pınar Tümkaya’nın 36. yaşına özel olarak kaleme aldığı bu yazısı, kişisel farkındalıklar, deneyimlerden alınan dersler, geçmişle olan hesaplaşmalar ve gelecekle ilgili umutlar konusunda hepimizin kendi yaşamından bir şeyler bulabileceği derslerle dolu. Hepimizin eşsiz birer varlık olduğu, başarılarımız kadar hatalarımızı da koşulsuzca kucaklamamız gerektiği, kendimize farkındalık için zaman ve alan açmanın ne denli önemli olduğu gibi konularda eşsiz deneyimlerinden kesitler paylaşan Pınar Tümkaya‘nın bu yazısını okuduktan sonra kendinize çok daha şefkatle yaklaşacağınıza ve umutla dolacağınıza eminiz.

Yazıyı inceleyin: Hoş geldin yeni yaşım: Yolun yarısı, aslında yolun başı olabilir mi?

6. Empatların özellikleri: Empat olup olmadığınızı anlamanın yolları ve empat testi

Empat olarak bilinen insanlar sadece kendi enerji alanlarını ve duygularını değil, çevrelerindeki kişilerin enerjilerini ve duygularını anlayarak onlarla aynı ‘enerji düzeyine’ kolaylıkla geçiş yapabiliyorlar. Dış çevreyle son derece kolay uyumlanabilen empatların diğer insanları anlamak konusundaki yetenekleri ve hassasiyetleri şaşırtıcı derecede iyi olsa da, bu hassasiyet onları zorlayıcı duygulara karşı çok daha duyarlı hale getirebiliyor. Peki, empati yeteneği gelişmiş olan her insana ‘empat’ demek doğru mu? Empat olup olmadığınızı nasıl anlarsınız? Empatların özellikleri nelerdir? Empat olan insanlar hangi konularda diğer insanlara göre daha hassas ve duyarlıdır?

Empat olup olmadığınızı nasıl anlayabileceğinizle ve ‘empatların ortak özellikleri’yle ilgili kapsamlı bir rehber niteliğinde olan yazımız da, 2021 yılının en çok okunan ilk 3 yazısı arasına girmeyi başardı.

Yazıyı inceleyin: Empatların özellikleri: Empat olup olmadığınızı anlamanın yolları ve empat testi

5. Huzurlu bir yaşam için hayatına dahil etmen gereken 7 mindful tutum

Anda olmayı ve düşüncelerle ilgili farkındalık kazanmayı odağına alan mindfulness pratikleri sırasında, hem kendi içinizde yaşadığınız hem de dışarıda olup biten şeyleri deneyimleyebilir, hem de farklı bakış açıları geliştirebilirsiniz. Bu da içinizdeki ve dışarıdaki çatışmaları çözümlemenize yardımcı olur. İnsanların, sadece kendilerine ait bakış açısına tutunarak nasıl da kendilerini kısıtladıklarını görürsünüz. Sahip olduğunuz bu içgörü, hem kendinize hem de çevrenizdeki diğer insanlara karşı çok büyük bir şefkat ve anlayışa sebep olur.

Mindful tutumları tanıyıp hayatımıza yerleştirerek hayatı farklı bir şekilde deneyimlemeye başlayabileceğimizi söyleyen mindfulness eğitmeni yazarımız Dr. Eda Uslu, yargılamamak, sabretmek ve güven duymak gibi oldukça etkili ve farkındalığınızı geliştirecek mindful tutumları bu yazısında bizlerle paylaşıyor.

Yazıyı inceleyin: Huzurlu bir yaşam için hayatına dahil etmen gereken 7 mindful tutum

4. Buddha gibi yaşamak: Bilgeliğe giden 8 asil yol

Hz. İsa’dan 500 sene sonra yaşayan ve dünya tarihinin gelmiş geçmiş en bilge insanlarından biri olarak kabul edilen Buddha, dünyamızda aydınlanmanın öncülerindendi. Onu bu kadar değerli kılan Nepal’de bir kralın oğlu olarak doğmuşken daha yirmi dokuz yaşındayken sarayı terk etmesi ve bir keşiş olması mı, yoksa -bizlere söylendiği gibi- bir ağacın altında aydınlanması mıydı, bilinmez. Ölümünün üzerinden iki bin yıl geçmesine rağmen aydınlık mesajları hala milyonlarca insan tarafından okunuyor ve benimseniyor.

Yazarımız Esin Demir de, yaşamıyla ve öğretileriyle binlerce yıldır insanlığa rehber olan Buddha’nın öğretilerinden çıkarak daha bilge bir yaşam sürdürmemize yardımcı olabilecek 8 öğretiyi bizlere bu yazısında aktarıyor. 

Yazıyı inceleyin: Buddha gibi yaşamak: Bilgeliğe giden 8 asil yol

3. Beyniniz durmadan hikaye anlatır: Anılar, bellek ve zaman ilişkisi

Anılar beyninizde nasıl biriktirilir, hiç düşünmüş müydünüz? Sinirbilimin bellekle ilgili çalışmalarda kat ettiği yol olağanüstü. Ancak belleğin anıya dönüşümü başka bir düzeyde işliyor. Gün içerisinde beyninize ulaşan duyumların sadece bir kısmı bellekte tutuluyor, bunlar bazı filtrelerden geçiriliyor ve az bir kısmı kayıt altına alınabiliyor. Kayıt altına alınan bu kısım geri çağrılabiliyor. Beyniniz anılarınızı oluştururken dış dünyayı olduğu gibi kaydedemiyor ama bunları çok sayıda bilgi parçasından oluşan bütünlükte ve belirli bir zamandaki birlikteliğiyle algılıyor ve onun nöronal temsilini (beyinde oluşan sinirsel bağlar) oluşturuyor. Bu temsilin bir kısmı bellekte tutuluyor ve hipokampüs vasıtası ile bellekten bilince geri çağrılıyor.

Beyinlerimizin bize anlattığı hikayelerin yaşamımız üzerindeki etkilerinin yanı sıra anıların oluşmasında ve zaman algısında belleğin nasıl bir rol oynadığını yazarımız Aysel Keskin‘in kapsamlı yazısında bulabilirsiniz.

Yazıyı inceleyin: Beyniniz durmadan hikaye anlatır: Anılar, bellek ve zaman ilişkisi

2. Değersizlik hissinin nedenleri ve değersizlik duygusuyla başa çıkma önerileri

Belki hiçbir şeyin işe yaramadığı, motivasyonunuzun ellerinizden kayıp gittiği ve tamamen pes etmeye odaklandığınız o günü, haftayı ya da ayı yaşıyorsunuz; özgüveniniz bedeninizi terk etmiş ve yalın bir “değersizlik” hissi ile kaplanmış durumdasınız. Nefes alın, çünkü hepimiz o günü bir şekilde yaşıyoruz. Hızla akıp giden bir yaşam tarzının dayattığı o savunmasız duyguların, hepimizi zaman zaman kapladığı bilinen bir gerçek. Bu şekilde hissetmeniz, karakteriniz veya yeteneğiniz hakkında hiçbir şey söylemiyor.

Yazarımız Şerife Günaydın Karaköse, Uplifers’ın 2021 yılında en çok okunan ikinci içeriği olan bu yazısında, zaman zaman kendimizi neden daha değersiz hissettiğimizi detaylı olarak açıklamanın yanı sora değersizlik duygusuyla baş etmemize yardımcı olabilecek ipuçlarını da bizlerle paylaşıyor.

Yazıyı inceleyin: Değersizlik hissinin nedenleri ve değersizlik duygusuyla başa çıkma önerileri

1. Kronik stresin 6 belirtisi: Stresin etkilerini azaltmak için önce fark et

Kronik stres hiç şüphesiz 2021 yılının en öne çıkan ruh sağlığı temalarından biriydi. Herkesin hayatında az ya da çok fark etmeksizin stresin hüküm sürdüğü kaçınılmaz bir gerçek. İçinde bulunduğumuz pandemi koşulları da, zaten yaşamlarımızda yoğun olan stresin en büyük tetikleyicisi haline geldi. Geçim sıkıntısı, sosyalleşememe hali, uzun çalışma saatleri derken hepimiz stresle doğal olarak stresle iç içe yaşıyoruz. Ancak stres şiddetli ya da kronik hale geldiğinde, beyin ve vücut üzerinde derin izler bırakabiliyor ve sağlığı ciddi şekilde etkileyebiliyor.

Kişisel gelişim, motivasyon ve psikolojiyle ilgili konulardaki yazılarıyla tanıdığınız Deniz AlayatDeniz Alayat‘ın kronik stresin belirtilerine ve stresin olumsuz etkilerini azaltmak için günlük yaşamda kazanılması gereken iyi yaşam alışkanlıklarına dair paylaştığı bilgileri mutlaka incelemenizi öneriyoruz.

Yazıyı inceleyin: Kronik stresin 6 belirtisi: Stresin etkilerini azaltmak için önce fark et

 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale