X

Japandi: Japon minimalizmi ve İskandinav estetiğinin mükemmel uyumu

Gün geçmiyor ki dekorasyon trendlerine bir yenisi daha eklenmesin! Aslında adını uzun zamandır duyduğumuz ama son zamanlarda yeniden yükselişe geçen bir trend: Japandi. İsminden de anlaşılacağı üzere hem Japon hem de İskandinav tasarım estetiğinden etkilenen ve minimalist anlayışla bütünleşen bu trend, eski bir Japon felsefesi olan ‘wabi-sabi‘den etkileniyor. Yavaş yaşama teşvik eden Japandi, daha memnun, daha sakin, daha huzurlu ve daha mutlu bir yaşam için dekorasyonun gücünü açığa çıkarıyor. Ayrıca ‘hygge’den de esintiler bulunduruyor ve rahat, hoşnut bir yaşayış tarzını yaşam alanlarına taşıyor.

Japandi tarzının temel özellikleri

Hem geleneksel hem de çağdaş esintileri, minimalizm ışığında buluşturan ve Japon tarzının sadeliği ile İskandinav tasarımının estetik ve fonksiyonelliğini bir araya getiren Japandi, zamanın sınırlarını aşmayı başarıyor ve zamansız dekorasyon isteyen herkesin favori yaklaşımı olmayı başarıyor.

İskandinav tasarımının düz, modern çizgilerini, Japon estetiğinin şık ve işlevsel zarafetiyle harmanlayan Japandi, minimalist olmasına rağmen davetkar bir atmosfer sunuyor. Farklı dokuları, toprak ve nötr tonları kullanarak harikalar yaratmak için ilham veriyor. Japandi tarzının temel özelliklerinden bahsedecek olursak:

  • Minimalizm ve sadelik: Japandi tarzı, gereksiz detayları ve süslemeleri reddeder. Temel felsefesi, az ama öz öğelerle yaşam alanlarını doldurarak sakin bir atmosfer oluşturmaktır.
  • Doğal renkler: Japandi tarzında genellikle doğal ve yumuşak renkler tercih edilir. Beyaz, bej, gri, kahve ve pastel tonlar bu tarzın ana renkleri arasındadır.
  • Ahşap ve doğal malzemeler: Hem Japon hem de İskandinav tasarımında doğal malzemelere büyük önem verilir. Ahşap, bu tarzın merkezinde yer alır. Doğal taşlar, hasır, keten gibi malzemeler de sıkça kullanılır.
  • İşlevsellik ve rahatlık: Japandi tarzı, işlevselliği ve rahatlığı ön planda tutar. Mobilyalar ve dekoratif öğeler sadece estetik değil, aynı zamanda kullanışlılık açısından da değerlendirilir.
  • Dengeli asimetri: Japandi tarzında dengeli asimetriye sıkça rastlanır. Simetrik düzenlemelerden ziyade, nesnelerin rahatça yerleştirildiği ve denge sağlayan bir asimetri anlayışı hakimdir.

Siz de yaşam alanlarınızın dekorasyonunda Japandi yaklaşımından ilham almak isterseniz işte işinize yarayacak ipuçları…

Japandi tarzını yaşam alanlarımızda nasıl kullanabiliriz?

Daha sakin, daha rahat, daha huzurlu hissetmek, evlerimizde kendimizi ‘gerçekten’ iyi hissetmek hepimizin hakkı. Öyleyse, gelin yaşam alanlarımıza Japandi tarzını getirmenin yollarını keşfedelim.

1. Temizleyin, azaltın, arındırın

İlk adım temizlemek. Evinizi dip köşe temizlerken işinize yaramayan, size mutluluk vermeyen ve kullanmadığınız eşyalardan da arındırın. Gerçekten ferah bir ortam yaratmak istiyorsanız işe eşyalarınızı hafifletmekle başlayın. Unutmayın, Japandi’nin en önemli felsefesi gereksiz detayları reddetmek.

2. Doğru renkleri kullanın

Japandi tarzını yaşam alanlarınızda yansıtmak istiyorsanız doğal renk paletine sadık kalın. Beyaz, bej gibi nötr tonları duvar renklerinde tercih edebilir, bunların yanı sıra pastel tonları detaylarda kullanabilirsiniz. Japandi renk paleti en temelde, parlak, açık ve biraz serin İskandinav paleti ile hafif koyu, zengin toprak tonlarını içeren geleneksel Japon paleti arasındaki harmandır. Davetkar bir Japandi odası elde etmek için sıcak beyaz duvarları, bej, kızıl kahve, krem, çikolata kahverengisi ve kömür gibi toprak tonlarıyla karşıtlık oluşturarak birleştirebilirsiniz.

3. Ahşap mobilyalardan vazgeçmeyin

Ahşap mobilyalar, Japandi tarzının ruhunu yansıtan en önemli parçalar arasında. Minimalist çizgilere sahip, açık ve koyu renkli ahşap renkli mobilyaları dekorasyonunuza ekleyebilirsiniz. Ancak mobilyalarınızı seçerken aşırıya kaçmamaya özen gösterin. Az sayıda dekoratif öğe seçerek mekanın sakinliğini koruyun. İlgi çekici ama abartısız parçalar tercih edebilirsiniz. Eğer büyük ahşap mobilyalar kullanmak istiyorsanız tek bir ana parçaya odaklanmanızda fayda var, aksi halde ortamı boğabilir, enerji akışına yer bırakmayabilirsiniz.

4. Doğal dokular ekleyin

Doğal dokular ve tekstiller ile mekanınıza sıcaklık ve karakter katabilirsiniz, Japandi ruhunu yaşam alanlarınıza taşıyabilirsiniz. Hasır sepetler, keten perdeler, yünlü halılar, pamuklu kumaşlar, bambu minderler kullanabilirsiniz.

Dilerseniz Ev Düzenleme & DekorasyonEv Düzenleme & seçkimizi inceleyerek ilham alabilirsiniz.

5. Zamansız ve işlevsel parçalar seçin

Japandi tarzının en önemli özelliklerinden biri; işlevselliği. Yaşam alanlarınıza ekleyeceğiniz, kullandığınız her parça, mutlaka size hizmet ediyor olmalı. Japandi tarzı, işlevsel nesneleri estetik açıdan çekici biçimde sunmayı hedefler. Örneğin, minimalist bir çalışma masası hem işlevsel olabilir hem de odanın tasarımına zarif bir katkı sağlayabilir.

6. ‘Less is more’ yaklaşımını benimseyin

Japandi tarzının özünü kavradığınızda, daha basit yaklaşmayı öğrenecek ve unsurları nasıl bir araya getireceğinizi daha rahat anlayabileceksiniz. Less is more yani; az çoktur yaklaşımı ile sadeliği koruyun, miktarı değil kaliteyi tercih edin. Sadelik, bu tarzın en önemli anahtarı.

7. Kontrast yaratın

Mükemmel bir Japandi görünümü elde etmek için, renk düzeninizde kontrollü bir karşıtlık yaratmaya özen gösterin. Örneğin üst mutfak dolaplarınız bej renkte ise, alt dolaplarınızda koyu kahve ahşap tercih edebilirsiniz. Benzer bir şekilde siyah ahşap bir masa kullanıyorsanız, üzerine beyaz, mermer desenli mumluklar ekleyebilirsiniz. Böylece hem dengeli hem de vurucu bir atmosfer yaratabilir, Japandi’nin ‘uyumlu’ zıtlığını evinizde yansıtabilirsiniz.

8. Temel çizgilerden ilham alın

Temel çizgilere ve basit geometrik dokulara odaklanın. İskandinav ve Japon tasarımındaki mobilyalar genellikle basit geometri etrafında dönerken, dikkat çekiciliklerini de korumayı başarıyor. Sade ve minimal çizgilerde, dairesel şekillerde ve ince dokunuşlarda olan dekoratif objeleri, abajurları dekorasyonda kullanabilir, geometrik sanat eserleriyle duvarlarınızı hareketlendirebilirsiniz.

Sonuç olarak Japandi tarzından ilhamla yaşam alanlarınızda dengeli, huzurlu bir enerjiye yer açabilir, sadeliği, işlevsellikle buluşturarak zarif dokunuşlarla evinizi kendinizi çok daha iyi hissedeceğiniz bir yere dönüştürebilirsiniz. Daha fazla dekorasyon önerisi için şu yazılarımızı da inceleyebilirsiniz:

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



İlgili Makale