X

Günlük rutin oluşturma ve günü planlama rehberi: Üretken bir günün formülü

Hepimizin dünya üzerindeki sınırlı zamanını en etkili şekilde kullanabilmeye dair içsel bir motivasyonu var. Daha kısa sürede daha fazla şey yapmak, zamanın hiçbir şey yapmadan geçip gitmesine izin vermemek ve kendimizi geliştirebilecek uğraşlarla meşgul olmak hepimizin en önem verdiği konular arasında. Üretkenliğin ve verimin en çok önem arz ettiği çalışma ortamlarında zaman yönetimiyle ilgili yapılan araştırmalar %40’ımızın tüm gününü üretken olmayan işlerle geçirdiğini gösteriyor. Peki, kalan %60’ın daha üretken olmasını sağlayan şey ne? Dünyanın en üretken insanlarının günlük planlarından ve araştırmalardan yola çıkarak hazırladığımız bu günlük program akışı ve öneriler, kendi ihtiyaçlarınıza göre düzenlediğinizde zamanı optimum düzeyde kullanmanıza yardımcı olacaktır.

Bir sabah rutiniyle güne başlayın 

Bedenimizin gün ışığıyla birlikte uyandığı ve uyku sırasında topladığı enerjiyle tazelenmiş olarak güne başladığı sabah saatleri günün en üretken geçirilebilecek saatleri olarak biliniyor. Araştırmaların yanı sıra Laura Vanderkam’ın çok satanlar listesindeki kitabı “What the Most Successful People Do Before Breakfast” kitabında yer verdiği isimler de sabah saatlerini mutlaka rutin haline getirdikleri herhangi bir işle ya da aktiviteyle geçiriyor. Bitki çayı içmek, esnemek, duş almak, yürüyüş yapmak, günlük yazmak ya da biriken e-mailleri temizlemek…  Sabah yapılabileceklerin ne olduğu kişiden kişiye değişse de, işin püf noktası her sabah aynı şeyi yaparak o şey her neyse ritüel haline getirebilmekte.

Örneğin, Vanderkam’ın kitabında yer verdiği isimlerden Elon Musk’ın sabah rutini ilk 30 dakikasını kahve eşliğinde önemli gördüğü mailleri okumak, sonrasında ise hızlı bir duş alıp ofise doğru yola çıkmak. Üretkenliğiyle bilinen bir başka başarılı isim olan Mark Zuckerberg erken kalkmayı sevmese de, uyandığı andan itibaren koşu, kahvaltı, giyinme ve işe gitme rutinini her gün aynı sırada sürdürüyor. Arianna Huffington uyanmak için çalar saat kullanmıyor. Birkaç dakikalığına da olsa meditasyon yapmadan ise asla telefonuna bakmıyor. Tony Robbins de uyanma saati belirsiz olan isimler arasında. Ancak kaçta uyandığı farketmeksizin uyandığı anda ilk yaptığı şey havuza atlayarak yüzmek. Dünyanın en zengin insanlarından biri olarak bilinen Jeff Bezos da uyanmak için beden saatine kulak verenler arasında. Uyandıktan sonraysa her sabah eşiyle kahvaltı edip günlük programını oluşturuyor.

İlginizi çekebilir: Başarılı insanların sahip olduğu 7 sabah rutini

Sabah rutini için öneriler:

Gördüğünüz gibi başarılı insanların ritüelleri arasında dağlar kadar fark olsa da ortak özellikleri her sabah mutlaka bir ritüele bağlı kalarak bu ritüeli sürdürmeye çalışmaları. İşin özü aslında ne yaptığınızdan çok yaptığınız şeyi her gün sürdürüp sürdürmediğinizle ilgili. Eğer sabahları izlediğiniz bir rutin yoksa, en azından başlangıç aşamasında sıfırdan bir sabah rutini yaratmak için şu önerilerimiz işinize yarayabilir:

  • Evde birlikte yaşadığınız herkesten önce uyanın. Biriyle birlikte yaşamıyor olsanız bile bildirimlerle dikkatinizin sürekli bölüneceği çalışma saatlerinizden birkaç saat önce uyanmaya çalışın. Dikkatinizin dağılmayacağı bu sessiz sürede önemli e-maillerinize geri dönebilir ya da e-mail temizliği yapabilir, kendiniz için okuma saati yapabilir, günlük yazabilir, meditasyon yapabilir ya da günün geri kalanını dikkatlice planlayabilirsiniz.
  • Egzersiz, meditasyon ve sağlıklı beslenme üçlüsünden en az biriyle güne başlayın. Kulağa çok klişe gibi geliyor olabilir ama yatağınızda yattığınız yerden sağlıksız abur cuburlarla beslenerek günün geri kalanı için ihtiyaç duyacağınız enerjiyi bulamayacağınız açıkça ortada. Dolayısıyla enerjinizi harekete geçirecek bu üçlüden en az birini mutlaka sabah rutininiz haline getirmeye çalışın.
  • Günün akışını çıkarın ve planlama yapın. Yapılan araştırmalar, günün ilk saatlerinde somut ve net hedefler belirleyerek tüm güne bu plan üstünden devam eden kişilerin hedeflerine ulaşmak konusunda %50 daha başarılı olduğunu, ve yaşamlarının kontrolünü diğerlerine göre %32 daha çok ellerinde tuttuklarını hissettiklerini gösteriyor.
  • Ajandanızı oluşturduktan sonra gözden geçirin. Bu yolla gün içinde neyle karşı karşıya kalacağınıza, hatta ne kadar stres yaşayıp ne kadar dinlenmiş hissedeceğinize dair bir ön hazırlık yapma fırsatı bulacaksınız. Ayrıca programınızdaki sıkışıklıkları ve çakışmaları görmek ve son anda stres yaşamamak için de programınızı gözden geçirmek harika bir sabah rutini olabilir.
  • Severek yaptığınız herhangi bir şeyle ilgilenin. Kahvaltı etmek, köpeğinizi yürüyüşe çıkarmak ya da herhangi bir hobinizle ilgilenmek… Sabahları güne mutlu başlamanın ve modunuzu yükseltmenin en iyi yollarından biri de sevdiğiniz işlerle ilgilenmek olacaktır.  

İlginizi çekebilir: Tüm gününüzü aydınlatacak 10 sabah rutini

Çalışmaya 3 büyük ve önemli sorumluluğunuza odaklanarak başlayın

Eğer güne başlarken sürekli olarak küçük görevler üstünde çalışıyorsanız, gün içinde daha büyük hedefleriniz üzerine çalışabilecek fırsatı bulmakta zorlanabilirsiniz. Bir önceki günden ya da sabah rutininizde o gün için yapacağınız en büyük üç sorumluluğunuzu listeleyin. Bu sorumluluklar yapılacaklar listenizin en üst sırasında olsun. Programınızın tamamını bu üç önemli sorumluluğa göre planlayın ve bu işleri aksatabilecek dikkat dağıtıcıları mutlaka ortadan kaldırmaya çalışın.

Örneğin, sabah saat 9-11 arasını ilk büyük göreviniz için ayırdıysanız, bu saatler arasında telefonunuzu ve tüm bildirimlerinizi kapatın. Çalışma ortamınız tek başınıza çalışmanız için uygun değilse, ses kesici bir kulaklık kullanın. Önemli olan nokta, günün büyük sorumlulukları üstünde çalışırken kulaklarınızı her şeye tıkamak ve sadece yaptığınız işe odaklanmak.

Peki, bu üç büyük görevden hangisiyle başlayacağınıza nasıl karar vereceksiniz? Önceliklendirme konusunda oldukça sık kullanılan ve bir sonraki yazımızda detaylı olarak bahseceğimiz ‘kurbağayı ye’ tekniğiyle hangi işinizden başlamanız gerektiğine karar verebilirsiniz. Bu tekniğe göre başlamanız gereken iş mutlaka yapmak zorunda olduğunuz ancak en çok yapmak istemediğiniz sorumlulukla işe başlamak. Sizi zorladığı ya da hoşlanmadığınız için yapmak istemediğiniz ve ayaklarınızın geri geri gittiği görevinizi tamamladığınızda, günün geri kalanında kendinizi çok daha rahatlamış hissedeceksiniz. Üstünüzden ağır bir yükü atmanın verdiği momentumla ve başarmış olma hissiyle günün geri kalanını çok daha üretken geçirebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Sendromsuz pazartesiler için 9 öneri

Gün ortasında uzun bir mola alın

Çalışma programınızı en üretken olduğunuz saatlere göre planlarken kesinlikle atlamamanız gereken şeylerden biri de molalarınızı da etkili şekilde planlamak. Gününüzü daha üretken ve verimli şekilde geçirmek için sabah üretkenliğinizin yüksek olduğu zamanları önemli işleriniz üzerinde çalışarak geçirdikten sonra gün ortasında mutlaka çalışmaya ara verin.

Çalışmaya mola vermek bu süreyi hiçbir şey yapmadan geçirmeniz anlamına gelmiyor. Örneğin, Twitter ve Medium’un kurucusu Evan Williams gün arasında verdiği molaları egzersiz yaparak kullanıyor ve eskiden sabahları egzersiz yaptığını ancak daha sonra bu rutini öğle molasına taşıdığını, böylelikle günün geri kalanında çok daha enerjik hissettiğini belirtiyor. Bussiness Insider’ın kurucusu Alexa Pipia da egzersizi öğle molasına taşıyanlar arasında. Siz de öğle saatlerinde çalışmaya verdiğiniz molaları size mutluluk ve enerji veren rutinlerle değerlendirebilirsiniz. 

İlginizi çekebilir: Dinlenmek için kendinize izin veriyor musunuz?

Telefon görüşmelerinizi ve toplantılarınızı mümkün olabildiğince öğleden sonra yapmaya çalışın

Bedenimizin biyolojik döngüsü olan sirkadiyen ritim nedeniyle öğleden sonraki saatlerde beyin sisi olarak adlandırılan, zihnin daha yavaş çalıştığı ve odaklanmakta zorluk yaşadığı durumu deneyimleyebiliyoruz. Bununla savaşmak ve çalışmaya odaklanmak için kendinizi zorlamak yerine biraz atıştırmalık tüketerek ve kısa süreliğine uyuyarak zihinsel enerjinizi yenileyebilirsiniz. Öğleden sonraki saatlerde programınızı yeniden gözden geçirebilir, tamamladığınız işleri yazabilir ve ne kadar ilerleme kaydettiğinizi değerlendirebilirsiniz. Bunu yapmak günün geri kalanı için ihtiyaç duyduğunuz motivasyonu kazanmanıza yardımcı olacak.

Öğleden sonraki saatlerde enerjiniz görece daha düşük olacağından, sizi zorlayacak ya da yaratıcı olmanızı gerektiren işler yerine bu saatleri fazla zihinsel efor gerektirmeyen, elinizi oyalayacak, hafif yoğunluktaki işlerinize ayırabilirsiniz. Telefon görüşmeleri ve toplantılar, bu saatlerde en etkili ve yorulmadan yapabileceğiniz işler arasında.

52-17 kuralını izlemeye çalışın

Hiçbirimiz verimli olmak ve sürekli üretmek amaçlı çalışan robotlar değiliz. Hepimizin kapasitesini etkili şekilde kullanabilmek, rahatlamak ve yenilenmek için gün içinde sık sık mola almaya ihtiyacı odluğu tartışmasız bir gerçek. Gün içinde ne kadar mola vermemiz gerektiği konusuyla ilgili yüzlerce farklı görüş olsa da, güncel bir araştırma en üretken insanlar listesinde %10’luk üst dilimde yer alan kişilerin ideal olarak 52 dakika çalışma ve 17 dakikalık dinlenme molalarını içeren bir rutini takip ettiğini gösteriyor. İş yaparken tükenmiş hissetmemek, yorulmamak ve bunalmamak için 52 dakika boyunca tam performans çalışmasanız bile 17 dakikalık dinlenme molaları vermeyi kesinlikle ihmal etmemelisiniz.

Her güne bir tema belirleyin

Twitter ve Square’in CEO’su Jack Dorsey, her iki şirkete de günde mutlaka 8’er saat ayırdığını söylüyor. Günde 16 saat çalışmayla nasıl üretken kalabildiği sorusuna cevabıysa her gün için ayrı bir tema yaratmak.

Pazartesi günlerini yönetim toplantıları günü, Salı günlerini ürün geliştirme çalışmaları, Çarşamba günlerini pazarlama ve iletişim, Perşembe günlerini yazılım ve ortaklıklar, Cuma günlerini ise işe alım ve kurum kültürü olarak 5 ayrı temaya ayıran Dorsey, bu şekilde üretkenliğini koruduğunu ve her gün farklı bir iş yapmanın motivasyonunu ve enerjisini canlı tuttuğunu söylüyor. Benzer şekilde hafta sonlarını da temalandıran Dorsey, Cumartesilerini doğa yürüyüşü, Pazar günleriniyse gelecek haftanın planlaması için kullanıyor.

Dorsey, günleri temalandırmanın kendisini daha odaklı kıldığını ve bu yolla tüm dikkat dağıtıcılardan kendini uzaklaştırabildiğini söylüyor.

Karar verme sürenizi minimuma indirmeye çalışın

Mark Zuckerberg, Barack Obama ve Steve Jobs gibi insanların her gün aynı kıyafetleri giydiği hiç dikkatinizi çekmiş miydi? Bu insanların sürekli aynı kıyafeti giymeleri tabii ki giyim zevklerinin kötü olmasından ya da tembel olmalarından kaynaklanmıyor. Bunu yapmalarının tek amacı, zihinsel enerjilerini koruma istekleri.

Günün özellikle ilerleyen saatlerinde akıllıca ve etkili karar verebilmek için gerekli olan zihinsel enerji en alt seviyelerde oluyor. Zihinsel enerjinizi mümkün olabildiğince canlı tutabilmenin yoluysa kıyafet seçimi ya da yemek seçimi gibi basit konularda karar vermeye mümkün olabildiğince az zaman ayırıp, karar verme yorgunluğunun önüne geçmek.

Üretken insanlar, mümkün olduğunca çok önemli olmayan kararları otomatikleştirip düzene sokarak karar yorgunluğunun önüne geçmeye çalışıyorlar. Bunu, ertesi gün giyeceklerinizi yatmadan önce hazırlamak, tüm öğünlerinizde yiyeceklerinizi Pazar gününden belirlemek ve toplantılarınızı aklınızda tutmak yerine takviminize eklemek gibi basit uygulamalarla sağlayabilirsiniz.

Yapılacaklar listesindeki işlerinizi gruplandırın

Bu yazıyı okurken bir toplantının ortasında ya da bir işle ilgileniyor olmanız çok olası. Ancak multitasking olarak adlandırılan ve bir zamanlar oldukça popüler olan aynı anda birden fazla işi yapabilme becerisinin gerçek olmadığı bilimsel araştırmalarla çoktan kanıtlandı. Araştırmalar, aynı anda iki farklı şeyin odaklanmamızın mümkün olmadığını, sadece dikkatimizi işler arasında hızlıca gezdirebildiğimiz için aynı anda birden çok iş yapabiliyormuşuz yanılgısına düştüğümüzü gösteriyor.

İlginizi çekebilir: Bir mit olarak ‘Multitasking’

Michigan Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmanın sonuçları, aynı anda birden fazla ilgilendiğimizde, yani dikkatimizi sürekli işler arasında gezdirdiğimizde üretkenliğimizin %40 azaldığını gösteriyor. Aynı anda birden fazla işe odaklanmanız gerekiyorsa, multitasking yerine işlerinizi ve görevlerinizi gruplandırma seçeneğini değerlendirebilirsiniz. Uygulaması ise tahmin edebileceğiniz gibi oldukça basit: Yapılacaklar listenizi oluşturduktan sonra benzer işleri bir araya toplayarak belirli bir zaman diliminde sadece o işlere odaklanarak çalışın. Örneğin, tüm telefon görüşmelerinizi bir saatlik bir zamanda ardı ardına gerçekleştirmek ya da öğleden sonra bir saatinizi sadece mail temizliğine ayırmak ve geri dönmediğiniz maillere cevap vermek gibi benzer işlerle doldurabilirsiniz.

Akşam saatlerini sadece dinlenmeye ayırın

Kova: Kitap okumak ya da komedi programı izlemek

Bedeniniz gün ışığının kaybolduğu akşam saatlerinde dinlenmek ve yenilenmek için ihtiyaç duyduğu hormonları salgılamaya başlar. Bu nedenle ne kadar meşgul olursanız olun, akşam saatlerini mutlaka dinlenmeye ayırın. Ertesi günü daha üretken geçirmek için akşam saatlerinde dinlenmeniz ve bedeninizin yenilenmesine izin vermeniz gerekiyor. Çalışmadığınız bu saatleri meditasyon, hobilerinizle ilgilenmek, bir şeyler izlemek gibi stresinizi azaltmanıza yardımcı olacak aktivitelerle doldurabilirsiniz.

Amerikan Psikologlar Derneği’ne göre stresinizin azalmasını sağlayan en etkili stratejilerin başında egzersiz yapmak, kitap okumak ya da müzik dinlemek, arkadaşlarla ve aileyle vakit geçirmek, masaj, açık havada yürüyüş, meditasyon, yoga ve yaratıcı gücünüzü açığa çıkarmanıza yardımcı olabilecek hobiler yer alıyor. Listenin yapılmaması gerekenleri arasındaysa alışveriş yapmak, sigara ve alkol tüketmek, yemek yemek, bilgisayar oyunları oynamak, İnternette gezinmek ve iki saatten daha uzun süre yapay ekran karşısında olmanızı gerektiren her türlü aktivite var. 

Üretken geçen böyle bir günün en son aktivitesiyse en önemlisi: Uyku. Her gün aynı saatte uyuyup aynı saatte uyanmak, melatonin hormonunun salgılandığı 10:30 – 11:00 arasında mutlaka uykuya geçmiş olmak, önerilen 7-9 saatlik uyku süresini mutlaka tamamlamak gerekiyor. Kaliteli ve sağlıklı bir gece uykusu için dikkat etmeniz gereken tüm detayları Uyumak mı, hastalanmak mı: Kaliteli bir uyku için 14 öneriyazımızda bulabilirsiniz.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.

Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:

Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale