X

Kendi kendine yeterli yaşam rehberi: Sürdürülebilirliği odağına alan 20 yaşam tarzı önerisi

Dünyanın sınırlı olan doğal kaynaklarının daha bilinçli kullanıldığı, finansal ve sosyal açıdan refah seviyesinin yüksek olduğu, insanın doğayla olan ilişkisinde simbiyotik bir yaşam tarzını benimsediği ve üretimden tüketime, insana dair tüm faaliyetlerin doğayla uyumlu şekilde gerçekleştirildiği sürdürülebilirlik kavramının tanımından, kapsamından ve tüm dünyada sürdürülebilirlik konusunda öne çıkan başlıklardan Sürdürülebilirlik nedir: Sürdürülebilir yaşam ve sürdürülebilirliğin geleceği yazımızda kapsamlı olarak bahsetmiştik. Kendi kendine yeterli yaşam da sürdürülebilirliğin bireysel anlamda atılabilecek adımlarını içeriyor.

Oldukça geniş bir kavram olan ve kolektif anlamda radikal değişimler gerektiren sürdürülebilirliğe bireysel anlamda da katkıda bulunmak, sürdürülebilirliği odağına alan bir yaşam tarzı benimseyerek ve doğayla uyum içinde yaşayarak mümkün. Sürdürülebilirliğin bireysel anlamda nasıl uygulanabileceğiyse, self-sufficient, yani kendi kendine yeterli bir yaşam sürdürebilmekten geçiyor.

‘Kendi yağında kavrulmak’ deyimi, aslında sürdürülebilirliği kendi yaşamlarımızda nasıl sağlayacağımızın en net özeti. Peki, kendi yağında kavrulmanın ne anlama geldiğini, kendi kendine yeterli yaşamın ne anlama geldiğini biliyor musunuz? Ya da daha da önemlisi, kendi kendine yeterli yaşamın herkese uyabilecek bir tanımı var mı? Kendi kendine yeterliliğin herkes için geçerli olabilecek, genel geçer bir tanımı yok ve yaşadığınız ülkeden mahallenize, kültürel değerlerinizden yaşam tarzınıza pek çok faktör kendi kendine yeterli yaşamı nasıl tanımladığınızı etkileyebilir. Öyleyse kendi kendine yeterliliğin ne olduğunu ve sizin için ne anlama gelebileceğini gelin biraz daha yakından inceleyelim.

Kendi kendine yeterlilik (self-sufficiency) nedir?

Kendi kendine yeterlilik iki şekilde tanımlanabilir: Bu tanımlardan birincisi, kişinin kendi ihtiyaçlarını dışarıdan yardım almadan karşılayabilmesiyken, ikincisi ise kendi sahip olduğu kaynaklara aşırı güven duyması olarak açıklanabilir. Kolayca anlayabileceğiniz gibi, bu iki tanımın da kapsamı herkes için farklılık gösterebilir. Büyük bir çiftlikte yaşayan ve kendi yiyeceklerini yetiştirebilen biriyle yaşamını metropolde sürdürmeyi tercih eden birinin ihtiyaçları birbirinden çok farklı olsa da sahip oldukları kaynaklara güvenleri tam olabilir. Bunun yanı sıra, güvenebileceği hiçbir kaynağı olmayan ancak içinde bulunduğu en kötü durumlarda bile pes etmeden, kendi çabasıyla baş edebilen biri ise kendi ihtiyaçlarını dışarıdan yardım almadan karşılayabilmek konusunda gerekli olan beceriler yönünden oldukça güçlü olacaktır. Sonuç itibariyle kendi kendine yeterlilik, sürdürdüğümüz yaşam tarzına, sahip olduğumuz kaynaklara ve beceriler bağlı olarak hepimizin çok farklı şekilde deneyimleyebileceği bir kavram. 

Kendi kendine yeterli yaşam için öneriler

Kendi kendine yeterli bir yaşam sürdürebilmek, dışarıya olan bağımlılığımızı minimuma indireceği gibi tüketim alışkanlıklarımızı düzenleyeceği, hem doğal kaynakları hem de kendi kaynaklarımızı çok daha bilinçli ve akıllıca harcamamıza aracılık edeceği ,hem de insanın doğaya verdiği zararın onarılmasına katkı sağlayacağı için pek çoğumuzun sürdürmek istediği bir yaşam stili. Daha sürdürülebilir, daha az atıksız, daha az tüketilen ve daha fazla üretilen bir yaşam stili benimsemek istiyor ancak nereden ve nasıl başlamanız gerektiği konusunda emin olamıyorsanız aşağıdaki önerilerimiz size ilham verebilir. 

Tutumlu olmayı ve birikimi odağınıza alın

Kendi kendine yeterli olmak tutumlu olmakla ve birikim yapmakla doğrudan ilişkili olan bir durum. Kredi kartı borcunuz her geçen ay daha da fazla kabarıyorken ya da arkadaşlarınıza borcunuz varken bağımsız bir yaşam sürdürebilmeniz gerçekçi olmayacaktır. Kendi kendine yeterli bir yaşam sürdürebilmek için atacağınız ilk adım, kendi imkanlarınız dahilinde yaşamınızı sürdürebileceğiniz bir düzene geçmek olacaktır. Tasarruf etmek ve birikim yapmak için Japonların birikim sanatı olan Kakeibo’danJaponların birikim sanatı olan Kakeibo’ ilham alabilirsiniz. 

Mutfağınıza küçük bir yeşillik bahçesi oluşturun

Maydanoz, dereotu, fesleğen, nane, marul, roka… Sofralarımıza renk ve lezzet katan yeşillikleri mutfağınızda kolaylıkla yetiştirebileceğinizi biliyor muydunuz? Bakımı oldukça kolay ve zahmetsizce yetiştirilebilen yeşillikler, bir balkona ya da açık bir alan ihtiyaç duymaksızın, mutfakta küçük saksılarda kendi kendinize kolaylıkla yetiştirebileceğiniz yiyeceklerin başında geliyor. Dışarıdan alındıklarında tazeliklerini hızlıca yitiren ve çoğu zaman bir kısmı kullanılıp geri kalanı bozularak çöpe atılan yeşillikleri mutfağınızda, ışık alan bir alanda yetiştirebilir, ihtiyacınız kadarını kullanarak ziyan olmasını önleyebilirsiniz.

Mutfağınızda yetiştirebileceğiniz yeşilliklerle ve bakımıyla ilgili daha detaylı bir okuma için Mutfaktaki 15 mucize bitki yazımıza göz atabilirsiniz. 

Bulunduğunuz bölgedeki hobi bahçelerini keşfedin

Yetiştirmek istediğiniz yiyecekler konusunda yalnızca yeşilliklerle sınırlı kalmak istemiyor, domatesten salatalığa patlıcandan kabağa sofranızdaki her şeyi kendiniz üreterek daha da kendine yetebilir bir yaşam sürdürmek istiyor ancak bahçeniz ya da balkonunuz olmadığı için buna fırsat bulamıyorsanız hobi bahçelerini keşfedebilirsiniz. Her geçen yıl daha da popüler hale gelen, şehir merkezlerine yakın taşralarda bolca bulabileceğiniz hobi bahçeleri, apartman dairesinde yaşadığı için meyve-sebze yetiştiremeyen ancak çiftçilik yapmak isteyenler için oldukça cazip bir seçenek.

İlginizi çekebilir: Daha doğal tercihler yapmak ve doğal bir yaşam sürmek için 11 öneri

Bahçenizde dekoratif bitkiler ve bakımlı çimlerin yanı sıra meyve ve sebzelere de yer açın

Kendine ait bahçesi olan bir eve sahipseniz, dekoratif bitkiler ve çimlere alternatif olarak sofranıza ve mutfak masraflarınıza da destek olacak bitkilere bir şans vermenizi öneriyoruz. Yaban mersini, ahududu, böğürtlen gibi meyveleri olan çalı bitkilerini çit olarak kullanabileceğiniz gibi, birkaç meyve ağacı dikerek hem gölgesinden yararlanabilir hem de dalından meyve yemenin keyfine varabilirsiniz. Bazı yenilebilir yiyeceklerin büyüdüklerinde en az rengarenk çiçekler ve bakımlı çimenler kadar estetik görüntüler yaratabildiğine şahit olacaksınız.

Kompost yapmayı öğrenin: Organik atıklar çöp değildir!

Bahçenizde ya da balkonunuzda yetiştirdiğiniz bitkileri kendi ürettiğiniz gübreyle beslemeye ne dersiniz? Evinizde günlük olarak çıkan organik atıkları biriktirerek kompost halinde gübreye dönüştürebilirsiniz. Kompost, toprakta azot bakterileri ve solucanlar gibi çeşitli organizmalar tarafından ayrıştırılmış, bitkilerin ihtiyaç duyduğu minerallerce zengin organik atıklara verilen bir isim. Kompost yaparken gübredeki azot ve karbon dengesini sağlayabilmek için iki tür bileşene ihtiyacınız var: Yeşil ve kahverengi. Sebze ve meyve atıkları, taze otlar, yeşil yapraklar, çay posası, kahve telvesi, yumurta kabukları gibi ıslak atıklar yeşil bileşeni; dal ve ağaç kabukları, dökülen saçlar, kuruyemiş kabukları, talaş, kuru yapraklar, kağıt gibi kuru atıklarsa kahverengi bileşeni oluşturuyor. Narenciye kabukları gibi asitli atıklar, et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, çimlenebilecek tohumlar, yağlı atıklar, işlenmiş kağıtlar, çürük ve küflenmiş yiyecekler, çay ve kahve torbaları ve kimyasal atıkların da (deterjan gibi) kompostunuzda bulunmaması gerekiyor.

Kompostun nasıl yapılabileceğine dair daha detaylı bir okuma için Sıfır atık rehberi: Kompost hakkında her şey yazımıza göz atabilirsiniz.

Koşullarınız uygunsa tavuk beslemeyi deneyin

Şehir yaşamında pek mümkün bir seçenek gibi görünmese de, kendinize ait müstakil bir eviniz varsa ve koşullarınız uygunsa yumurta ihtiyacınızı kendi tavuklarınızdan karşılayabilirsiniz. Hayvansal ürünleri tüketmekle ilgili bir çekinceniz yoksa, hem ihtiyacınız kadarını tüketmiş, hem de katkı maddelerinden ve antibiyotiklerden arındırılmış yumurtalar üretmiş olacaksınız. İlk bakışta cazip gelmese de, koşullar uygunsa denemeye değer! 

Evde tereyağı, peynir ve yoğurt yapmayı öğrenin

Süt ve süt ürünleri tüketiyorsanız, bu üç ürünün buzdolabınızdan eksik olmadığına eminiz. Özellikle Türk mutfağında önemli bir yer kaplayan yoğurdu marketten satın almak yerine, yerel bir üreticiden günlük süt alarak, tüketebileceğiniz miktarda evde mayalamayı deneyebilirsiniz. Ayrıca kaymak, tereyağı ve lor peyniri gibi süt ürünleri de, yapımı son derece basit ve hızlı olan süt ürünleri arasında. Vegansanız, yani süt ve süt ürünü tüketmiyorsanız vegan tereyağı, vegan yoğurt ve vegan peynir tariflerimize mutlaka göz atmanızı öneriyoruz!

İlginizi çekebilecek diğer tariflerimiz ise şöyle:

Evde pratik peynir yapımı

Ev yapımı yoğurt tarifi

Ev yapımı kefir tarifi

Çamaşır kurutmak için kurutma makinesi kullanmayın

Kurutma makineleri, evdeki en çok enerji harcayan elektronik aletlerin başında geliyor. Üstelik sadece enerji israfına değil, yüksek sıcaklıkta kuru hava üfledikleri için kıyafetlerinizin çok daha hızlı yıpranmasına ve eskimesine de neden olabiliyor. Apartmanda yaşıyorsanız, özellikle de balkonsuz bir eviniz varsa kurutma makinesi kullanmayı tercih ediyor olabilirsiniz. Ancak alternatif olarak cama asılabilen, portatif bir çamaşırlık kullanabilir, kış aylarında ise çamaşırlarınızı kalorifer peteği üstünde kurutmayı deneyebilirsiniz. Çamaşırlarınızı evinizin içinde kuruturken, evinizdeki havanın nemini dengelemek için sık sık havalandırmayı ihmal etmemelisiniz.

Dikiş dikmeyi ve örgü örmeyi öğrenin

Yıpranan ve yırtılan kıyafetlerinizi tamir ederek yeniden kullanabilmek için, eğer bilmiyorsanız dikiş dikmeyi öğrenmek en büyük kurtarıcınız olacak. Elinizle ya da dikiş makinesiyle… Hangi yöntem sizin için daha kolaysa o yöntemle tamire ihtiyacı olan kıyafetlerinizi onarabilir, kullanmayacağınız eşyalarınızı ise ileri dönüştürerek fonksiyonel ve işe yarar hale getirebilirsiniz. Dikiş dikmek, günümüzde şaşırtıcı şekilde az kullanılan ve hatta nesli tükenmekte olan bir beceri. Çok küçük bir azınlık nasıl dikiş dikileceğini biliyor. Ancak kendi kıyafetlerinizi dikmeyi öğrendikten, kendi tasarımlarınızı hayata geçirebildiğinizi ve sadece kendiniz için değil eviniz için de peçetelerden masa örtülerine, perdeden kırlent kılıfına hayalinizdeki her şeyi ürettiğinizi gördükten sonra elinizden iğne ipliği düşürmeyeceğinize eminiz. Benzer şekilde örgü örmek de, özellikle kış aylarında şapkadan atkıya, eldivenden yumuşacık battaniyelere pek çok ihtiyacınızı kendi el becerinizle ve emeğinizle karşılamanıza yardımcı olacak.

İlginizi çekebilir: El becerilerinin ruh sağlığı üzerindeki inanılmaz etkileri

Kendi mumlarınızı yapın

Evinizdeki havanın kalitesini olumsuz etkileyen kirleticilerin başında kimyasal içerikli ve parfümlü mumlar geliyor. Hem kendi sağlığınız hem de kendi kendine yeterli bir yaşam için kendi mumlarınızı yapmaya ne dersiniz? Doğal balmumu kullanarak ürettiğiniz mumları evinizin tüm odalarında kullanarak loş ve romantik bir atmosfer yaratabilir, ihtiyaç duymadığınız zamanlarda aydınlatmaları kullanmayarak enerji tüketiminizi minimuma indirebilirsiniz.

Balkonda ya da bahçenizde yağmur suyu biriktirin

Bir kez sifon çekmek yaklaşık 10 lt su harcamamıza neden oluyor ve günde ortalama 7-8 kez tuvalete gittiğimizi düşünürsek, günlük olarak sadece tuvalet ihtiyacımız için bile 70-80 lt kadar su harcıyoruz. Pandemi döneminde artan hijyen ihtiyacı nedeniyle daha sık temizlik yapmamız, ellerimizi daha sık yıkıyor oluşumuz ve kısa bir duş almamız bile sınırlı bir kaynak olan suyu farkında olmadan boşa harcamamıza neden olabiliyor. Ev temizliği, bahçe ve bitki sulama gibi ihtiyaçlarınızda kullanmak üzere balkonunuzda ya da bahçenizde bir varil bulundurabilir, yağmurlu havalarda içine dolan suyla su ihtiyacınızın bir kısmını bu sudan karşılayabilirsiniz. Arıtma şansınız varsa bu suyu artırarak duş, bulaşık yıkama gibi diğer ihtiyaçlarınız için de kullanabilirsiniz.

Kendi temizlik malzemelerinizi yapın

Birkaç damla limon, biraz sirke ve bir çay kaşığı karbonatın temizlemeyeceği hiçbir yüzey yok! Tuvaletten banyoya, fırından bulaşık makinesine evinizde temizlemeniz gereken hemen hemen her yüzeyi bu üç malzemeyi belirli oranlarda kullanarak temizleyebilirsiniz. Hem doğa, hem sağlığınız hem de bütçeniz için zararlı olan tüm ağır kimyasalları kullanmayı bırakarak Kendi temizlik ürünlerinizi kendiniz yapın yazımızdaki tariflerle kendi temizlik malzemelerinizi oluşturarak kullanmaya en azından bir kez şans verin. Pişman olmayacaksınız!

Evde sabun yapmayı öğrenin

Her ne kadar zor gibi görünse de, sabun yapmak aslında dünyanın en kolay işlerinden biri. Temel seviyede, tüm sabun tarifleri 3 malzemenin karışımıyla üretiliyor: yağ, kül suyu ve diğer sıvılar. Zeytinyağıysa, sabun yapımı için kullanılan en kolay ve popüler ürünlerden biri. ‘Kendi sabununu kendin yap’ fikri ilk başlarda size garip gelebilir. Ancak yapımı bu kadar kolay olan ve kişiselleştirebilir bir ürünü evde yapmak, dışa bağımlı alışverişlerinizin bir kaleminin eksilmesine katkıda bulunacak. Gelelim yapımına: Kullanmak istediğiniz yağları kaynayıncaya kadar elektrikli tencerede pişirin. Koruyucu ekipmanlarınızı giydikten sonra kül suyunu karışıma ekleyin ve sıvı sabun kıvamına gelene kadar karıştırın. Daha sonra karışımınızı bir kaba dökün ve katı hale gelene kadar bekleyin. İşte bu kadar basit! Farklı sabun tarifleri için Doğallıktan yana olanlar için 5 ev yapımı sabun tarifi yazımıza mutlaka göz atmanızı öneriyoruz.

Ateş yakmayı öğrenin

İlk bakışta kolay gibi görünse de, ateş yakmak beceri ve strateji gerektiren bir iş. Özellikle şömineli ya da sobası da olan bir evde yaşıyorsanız, ateş yakmayı bilmek hem ısınmak, hem aydınlanmak, hem de yemek yapmak için harcadığınız enerjiden fazlasıyla tasarruf etmenize yardımcı olacak. Ateş yakmanın püf noktalarını öğrenmek için  İyi bir kamp ateşinin olmazsa olmazları yazımızı inceleyebilirsiniz.

Paketli ürünler satın almaktansa evde hazırlamayı öğrenin

Özellikle şehirde yaşıyorsanız ve çok yoğun bir hayatınız varsa tabii ki pek çok şeyi marketten ve genelde hazır şekilde almak zorunda olabilirsiniz. Ancak özellikle paketli olarak satın aldığınız atıştırmalıkların, konserve yemeklerin ve dondurulmuş gıdaların evde kolaylıkla hazırlanabilenlerini kendiniz hazırlamayı deneyin. Çabuk bozulabilen şeyleri nasıl daha uzun süre saklayacağınıza dair püf noktalarını ve konserve yapma, derin dondurucuda saklama gibi yöntemleri öğrenmeye çalışın. Hafta içinde zaman bulamıyorsanız, Bir kerede hazırlayıp tüm hafta boyunca tüketebileceğiniz 5 atıştırmalık tarifi yazımız size ilham olabilir. Benzer şekilde ‘meal prep’, yani öğün hazırlığı yaparak hafta boyunca pişireceğiniz yemeklerin malzemelerini önden hazırlayabilir ve sıkışık olduğunuz zamanlarda hazır yemeklere yönelmekten kurtulabilirsiniz.

Bitkilerin tıbbi kullanımlarını araştırın

Aromaterapi yağlarının kullanımının yaygınlaştığı günümüzde, binlerce yıllık geçmişe sahip bitkisel şifa yöntemleriyle bedensel ve psikolojik pek çok problemin ortaya çıkmasını önleyebilmeniz mümkün. Yoğun stres altındayken ve kaygılıyken kullanabileceğiniz lavanta, cildinizde kuruluk hissettiğinizde aloe vera, yaraların daha hızlı iyileşmesi için kantaron, bağışıklığı güçlendiren zerdeçal ve çok daha fazlası… Bitkilerin tıbbi kullanımını bilmek, çok ciddi hastalıklar için olmasa bile günlük yaşamda sıkça karşılaştığımız soğuk algınlığı, küçük yaralanmalar ve yanıklar, stres gibi pek çok probleme hızlı ve doğal çözümler getirebiliyor. Mutfağınızda ve balkonunuzda yetiştirebileceğiniz ya da doğada kendiliğinden yetişenlerini bulabileceğiniz bitkilerin geniş bir kullanım alanı var. Şifalı bitkilerle ilgili daha fazla bilgi edinmek için bir bitki ansiklopedisi edinebilir, eğitim ve workshoplara katılabilirsiniz. Ayrıca konuyla ilgili daha detaylı bilgi için Ayurvedik bitkilerin büyülü dünyasını keşfedin yazımıza da göz atabilirsiniz.

Tüketim alışkanlıklarınızda ‘az ve öz’ felsefesini benimseyin

Daha fazla tüketmenin norm olarak kabul edildiği bir dünyada, satın almamayı bırakın en temel ihtiyaçlarınız konusunda bile neye ihtiyacınız olup neye ihtiyaç duymadığınızın ayırdına varabilmenizin çok zor olduğunun farkındayız. Ancak minimal bir yaşam tarzı benimsemek, satın alırken uzun yıllar kullanabileceğiniz ve kullanım ömrünü tamamladığında kolaylıkla elden çıkarabileceğiniz ürünlere yönelmek, mümkünse yerel markalardan satın almak ve ihtiyaçlarınızı öncelikli olarak ikinci el seçeneklerle karşılamaya çalışmak kendi kendine yetebilir bir yaşam sürdürmenin en önemli bileşenlerinden.

İlginizi çekebilir: 9 adımda minimalist yaşam tarzını benimseyin

Egzersiz yapın ve bedeninize iyi bakın

‘Kendi kendine yetebilir bir yaşam sürdürmekle egzersizin ne alakası var şimdi!’ demiş olabilirsiniz. Ancak bedeninize iyi bakıyor olmanız hastalık nedeniyle kullanacağınız ilaçlardan, tedavi masraflarından ve üretkenliğinizin azalmasından muaf olmanız anlamına geliyor. Bedeninizin ve ruhunuzun işlevlerini uygun şekilde yerine getirebilmesi ve kendi kendine yetebilmesi için bedeninize iyi bakın.

Kendi kendinize yetemediğiniz durumlarda yardım istemeyi unutmayın

Hepimizin belirli alanlardaki bilgisi, becerisi, ilgisi ve yeteneği daha fazla. Bazılarımızın bazı şeyler hakkında daha fazla şey bildiği bir gerçek. Bu nedenle kendi kendine yetebilen, sürdürülebilir bir yaşam tarzı benimsemek için her konuda kendinizi beslemenize yardımcı olacak kaynakları, uzmanları, blogları ya da sosyal medya hesaplarını takip etmeyi unutmayın. Yardıma ihtiyaç duyduğunuz anlarda konuyla ilgili bilgisi daha iyi olan, daha yetkin olduğunu düşündüğünüz kişilerden yardım almaya çekinmeyin. Unutmayın, sürdürülebilir ve kendi kendine yetebilir bir yaşam kendinizi izole etmeniz ve zorlamanız değil, aksine içinde yaşadığınız dünyanın tüm öğelerini beslemeye ve ondan beslenmeye yönelik bir tutumu içeriyor.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale