X

Aşk acısı nasıl geçer?

Sevginize karşılık bulamamak veya sevgilinizden, eşinizden ayrılmak günlük olarak herkesin karşılaşma riski altında olduğu durumlar içerisinde bulunuyor ve bu da artık aşkınızın karşılıksız olduğu anlamına geliyor. Bu durum aşk acısı olarak adlandırılan duruma yol açar ve maalesef zaman zaman bu duygudan kurtulmanın çok zor hale geldiği de bir gerçek.

Aşk acısının türleri nelerdir?

Hayatınızın bir noktasında muhtemelen size karşı aynı şeyleri hissetmeyen birisine karşı romantik duygular beslemişsinizdir. Maalesef bu hayli evrensel bir deneyim. Ancak karşılıksız aşkı deneyimlemenin tek yolu da değil. Bu durum karşınıza çeşitli yollarda çıkabilir ve en yaygın olanları şöyle:

  • erişiminizin olmadığı birisini arzulamak
  • aynı duyguları paylaşmayan bir insan için üzülmek
  • başka ilişkiler içerisinde olan kişiler arasındaki ortak duygu
  • ayrılığın ardından ortaya çıkan özlem

Karşılıksız aşk aynı zamanda flörtleşmelerde de ortaya çıkabilir ve sizin duygularınızın artmasına karşın karşı tarafta bu derinlik oluşmadığında ortaya çıkar.

İlginizi çekebilir: İnsanlar aşkı nasıl bulur?

İşaretleri nelerdir?

Aşk acısı farklı senaryolarda farklı şekilde görünebilir. Ancak uzun bir süre boyunca yayılan özlem hissi ve aşk ilginize herhangi bir karşılık alamamanız olarak tanımlanabilir. Aşağıda aşkınızın karşılıklı olmadığını gösteren bazı işaretler var:

1. İlişkiyi ilerletmekle ilgilenmeyebilir

Eğer daha derin bir bağ arıyorsanız, muhtemelen birlikte daha fazla zaman geçirmek isteyeceksinizdir. Ancak siz yakınlaşmaya çalıştıkça karşı taraf mesafesini korur. Hatta bunu sadece arkadaşça bir takılma olarak görüp buluşmanıza arkadaşlarını bile getirebilir. İlgisizlik de duygusal bağınızda ortaya çıkabilir. İnanç ve değerlerine dair sorularınıza pek cevap vermez ve size benzer sorular sormaz.

2. Davetlere, mesajlara ve aramalara yavaş tepki verir

Birlikte zaman geçirmek için bütün işi siz mi yapıyorsunuz? Cevaplar çok geç mi geliyor? Davet ettiğinizde “belki” gibi cevaplar alıyor ve son dakikada mı onaylanıyorsunuz? Bu düzen devam eder ve herhangi bir sebep de sunmazsa, davranışının açıklaması başka olabilir.

3. İlgilenmediğini gösteren işaretleri reddedersiniz

Ne yaparsanız yapın aşk acısı ve karşılıksız aşk acıtır. Bunu acısıyla baş etmek için reddediş döneminde olabilirsiniz. Belki de onun işaretlerini göz ardı ediyor ve şunlara odaklanıyorsunuzdur:

  • sarılma ve dokunuşlar
  • sizi övmesi
  • sizin görüşlerinizi sorması

Ancak bazı insanlar daha dokunsal olurlar ve bu nedenle onların size karşı ilgisini ölçmek zorlaşır.

4. Bilginizi yakınlaşmak için kullanmak

Kendinizi karşınızdaki kişi için daha çekici yapmanın yollarını düşünüyor olabilirsiniz. Hobilerini siz de benimsersiniz ve bunlar nefret ettiğiniz şeyler bile olabilirler.

İlginizi çekebilir: Arkadaşa aşık olmak: En yakın arkadaşıma aşık oldum ne yapmalıyım?

5. Sık sık hoş olmayan duygular yaşamak

Karşılıksız aşk ve aşk acısı genellikle pek çok duygu yaşamanıza sebep olur. İlk olarak umutsuzluk sizi sarabilir ancak ardından reddedilme ve üzüntü, kızgınlık, nefret, kaygı ve utanç da olabilir.

6. Aklınızdan çıkartmakta zorlanmak

Aşk acısı genellikle büyük bir özlemi de içerir ve bu durum diğer duygularınıza ve gerçekliğe ters düşebilir. Gün içerisinde duygularınız hayatınızın farklı noktalarında ortaya çıkabilir. Örneğin şunları yaşayabilirsiniz:

  • Paylaşımları için sosyal medyayı kontrol etmek
  • Mesaj göndererek hislerinizi açıklamak (bazen de yazıp göndermemek)
  • Onun bulunduğu yerlerde bulunmak
  • Sık sık ondan bahsetmek
  • Ona hislerinizi açıkladığınız senaryolar düşünmek

Aşk acısı nasıl geçer?

Duygularınızın karşılıklı olmaması zor bir şeydir. Hatta 2011’de yapılan bir araştırmaya göre reddedilmek beyinde fiziksel ağrılar ile benzer bölgeleri aktif hale getiriyor. Aşk acınız azalana kadar onunla başa çıkmanıza yardımcı olacak bazı yöntemler şöyle:

Acınız hakkında konuşun

Karşınızdaki kişiyle nasıl hissettiğinize dair konuşmak korkutucu olabilir ancak genelde durumun üstesinden gelmenin en iyi yoludur.

Eğer flörtöz davranışlar ve duygular gösteren işaretler almanıza rağmen kafanız karışıyorsa, ilgilendiğiniz kişiyle bu konuda konuşmak fayda sağlayacaktır. Birisinin davranışlarını yorumlamak her zaman kolay değildir ve bazen size karşı duygularını söylemeden anlamak zordur.

Çok zor geliyorsa içinizdekilerden bir arkadaşınıza bahsedin. Bazen duygularınızı dışa vurmak bile fayda sağlayabilir.

İlginizi çekebilir: Neden Evlenemiyorum?

Çok uzatmayın

Aşkınızdan ona bahsettiniz ve sizi reddetti. İncindiniz ancak arkadaş kalmak istiyorsunuz. Bunu yapmanın en iyi yolu arkadaşlığınıza odaklanmak. Ancak şu anda arkadaşlığı zorlamanıza da gerek yok. İyileşmek için biraz zaman ve alana ihtiyaç vardır.

Eğer sizinle romantik olarak ilgilenmediğini kesin olarak belirttiyse, artık aşk konusunu kenara koymanız gerekir. Bu konuda umutlarla ısrar etmek onu çileden çıkarabilir, arkadaşlığınıza zarar verebilir ve size daha fazla acı verebilir.

Duygularınızı hissedin

Aşk acısı genellikle pek çok başka duyguyu beraberinde getirir ancak bunların hepsi negatif değildir.

Sevdiğiniz kişiyi görmenin heyecanına sahip olabilirsiniz ve onunla vakit geçirdiğinizde çok mutlu olabilirsiniz ama bir yandan da bu işin sadece arkadaşlıkta kalacağını bilmek sizi üzebilir.

Tüm bu duyguları kabullenmenin yolunu bulmanız gerekir. Bunları yargılamadan kabullenin. Fark edin ve geçip gitmelerine olanak tanıyın. Günlük tutmak da bu konuda yardımcı olabilir.

Dikkatinizi dağıtın

Tüm duygularınız geçerlidirler ve onları fark edip kabullenmek sonrasına bakmanıza yardımcı olabilir.

Ancak biraz denge kurmaya çalışın. Duygularınızla fazla haşır neşir olmak sizi daha da kötü hale getirebilir. Gün içerisinde duygularınızı yer yer kenara koyun ve diğer şeylere odaklanın.

Deneyiminizde bir anlam bulun

Hayatta başımıza gelenlerden çok genelde onlara verdiğimiz tepkiler bizi etkiler.

Birisini sevdiniz ve karşılığında sevilmek istediniz. Belki de sonuç istediğiniz gibi olmadı ancak bu durum aşkınızın anlamsız hale geldiğini göstermiyor. Kendinize dair bir şeyler öğrendiniz mi? Büyüdünüz mü? Arkadaşlık bağınız daha güçlü hale mi geldi?

Gerçekten ne istediğinizi kendinize sorun

Hisleriniz sizinle devamlı olarak iletişim halindedir. Deneyiminizin gerçekliğine dikkat ettiğinizde, hisleriniz sizi doğru yöne gönderebilirler.

Belki de deneyiminiz sonucunda ilginizi çeken insanların nasıl olduklarını fark ettiniz.

Eğer devamlı karşılıksız aşk yaşıyorsanız, bu düzen ihtiyaçlarınız konusunda size bir fikir verebilir. Sizin duygularınıza karşılık vermeyen insanlara aşık olmanız, belki de sadece kendi başınıza mutlu olduğunuzda karşınıza çıkan insanlara aşık olmanız gerektiğini ortaya koyabilir. Belki de bir ilişki bile istemiyorsunuzdur, bunda garip bir şey yok.

Ne zaman yardım almalı?

Aşk acısı ile başa çıkmak için terapistten destek almak çok normaldir. Terapi özellikle şu koşullarda yardımcı olabilir:

  • İlgilenmediğini söylemesine rağmen karşınızdaki kişiyi kovalamaktan geri duramıyorsanız.
  • O kişi hakkında çok fazla düşünüyorsanız ve bu günlük yaşantınızı etkiliyorsa.
  • Aile ve arkadaşlarınız davranışlarınızdan dolayı endişeliyse.

Eğer depresif, umutsuz hissediyorsanız veya intihar düşünceniz varsa, hemen bir uzmanla görüşmeniz iyi olacaktır. Ayrıca duygularınız kişiyi takip etmek, ev ve işyerinin etrafında dolaşmak ve takip gibi problematik davranışlara sebep oluyorsa profesyonel destek almak gerekir. Ayrıca tek taraflı bir aşka çekilmeniz bazı duygusal kalıntılara ve iyileşmemiş bir geçmişe sahip olduğunuzu gösterebilir. Terapi bu konuda yardımcı olabilir.

Aynı hisseden siz değilseniz ne olacak?

Birisini reddetmek özellikle de o kişiye değer veriyorsanız her zaman kolay değildir. Ne olacağını görmek için flörtleşebilirsiniz ancak romantik bir ilginiz olmadığından eminseniz, bu durum işleri daha da karmaşık hale getirebilir. Aşağıda bu durumda güzelce kurtulmak için bazı yapabilecekleriniz var.

Kaçınmak genelde yardımcı olmaz

Karşınızdaki kişinin duyguları geçene kadar ondan kaçınmak isteyebilirsiniz ancak bu ikinize de zarar verebilir ve özellikle iyi arkadaşsanız bunu bozabilir. Bunun yerine durum hakkında konuşun. Biraz rahatsız edici olabilir ancak dürüst bir tartışma ikinizi de ileriye taşıyabilir.

İlgisizliğinizi nasıl ifade ettiğinize dikkat edin. Dürüst ama kibar olun. Ona değer verdiğinizi gösterin ancak çift olarak görmediğinizi de belirtin.

Merhametli olun

Hayatınızın bir noktasında size karşılık vermeyen birisi de olmuştur. Bunun size hissettirdiklerine dikkat edin. Bu nedenle karşınızdaki kişiyi rahatlatmak için ona karşı merhametli olun ve kibar davranın.

Reddiniz açık olsun

İlgilenmediğinizi açık olarak belirtmek önemlidir. Duygularını doğrudan incitmek istemeyebilirsiniz ancak belirsiz ve kaçamak cevaplardan kaçının. Böylece daha sonra ikinizin de çileden çıkmasını önleyebilirsiniz.

“Kendine uygun birisini bulabilirsin, ben sana yaramam.” gibi garip ifadeler kullanmayın. Bunlar tepki çekebilirler. “Arkadaş kalabiliriz, sana bu şekilde değer veriyorum, zaman geçirmeye devam edebiliriz” gibi daha doğru cevaplar verebilirsiniz. Sonuç olarak aşk acısı ve karşılıksız aşk herkes için yorucu olabilir ancak işler zamanla düzelir. Eğer zor zamanlar geçiriyorsanız, terapi her zaman güvenli ve yargılayıcı olmayan bir değerlendirme sağlayacaktır.

İlginizi çekebilir: Reddedilmeyle nasıl başa çıkılır?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale