X

Romantik ilişkilerde modern terimler, kadın sağlığı, aşk ve evliliğe dair ipuçları: 2023’ün en çok okunan Pleasure Up yazıları

Kadın sağlığı, romantik ilişkiler ve cinsel sağlık gibi konularda bilgi edinmek, hem fiziksel hem de duygusal iyilik hali için kilit bir rol sahibi. Bu konularda yazılar paylaştığımız Pleasure Up kategorimizi takip etmek de bu nedenle önemli. Her yıl olduğu gibi bu sene de tüm kategorilerimizin yıl boyunca en çok okunan yazılarını sizlerle paylaşıyoruz. Şimdi sıra Pleasure Up kategorimizde. İşte 2023 yılında en çok okunan Pleasure Up yazılarımız:

Romantik ilişkilerde hemen fark edilemeyen kırmızı bayraklar

İlişkinizde yaşadığınız ya da hissettiğiniz bazı şeylerin ilişkinizin geleceği hakkında fikir verdiğini düşünüyor musunuz? Yolunda gitmeyen durumlar, anlaşmazlıklar, partnerlerin birbirini olumsuz etkileyen davranışları, ilişkilerde “kırmızı bayraklar” olarak nitelendirilen sinyaller olarak tanımlanıyor. Hangi durumların, olayların veya davranışların romantik ilişkilerde kırmızı bayraklar olarak değerlendirebileceği konusunda eminiz ki birçoğumuz fikir sahibiyiz ve muhtemelen ortak düşünceleri paylaşıyor olabiliriz. Örneğin, güvensizlik, kıskançlık, manipülasyon, her tür şiddet ya da saygısızlık çoğumuz için akla ilk gelen kırmızı bayraklar arasında olsa da her zaman kolayca fark edilemeyen başka kırmızı bayraklar da var. İşte romantik ilişkilerde ilk bakışta akla gelmeyen kırmızı bayraklar: Romantik ilişkilerde hemen fark edilemeyen kırmızı bayraklar

Son dönemlerde romantik ilişkilerdeki sorunları özetleyen modern terimler

Artık sık sık duymaya, görmeye ve hatta belki de deneyimlemeye başladığımız ghosting, benching, haunting, gaslighting, love bombing gibi terimler, modern ilişkilerin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Üstelik bu kadarla da sınırlı değil. Modern ilişkilerde yaygın olan sorunlara değinen daha pek çok terim var. Partneriniz bir görünüp bir kayboluyor, ilişkinizde kendinizi sürekli değerinizi, doğrularınızı sorgularken buluyor, ‘hep ben çaba gösteriyorum’ diyor ya da devamlı ‘biz şimdi neyiz’ diye kendinize veya ‘potansiyel sevgilinize’ soruyorsanız bu terimlerden en az bir veya birkaçını çoktan gerçek hayatta deneyimlemiş olabilirsiniz. Tüm bu modern ilişki terimlerini ve daha fazlasını keşfetmek için Son dönemlerde romantik ilişkilerdeki sorunları özetleyen modern terimleryazımıza göz atabilirsiniz.

Z kuşağına ayrılık acısını bertaraf etme tavsiyeleri

“Merhaba Z kuşağı, size Y kuşağından sesleniyorum. Umarım sesim geliyor. Ben hayatımda dört büyük aşk yaşadım. Haliyle de dört büyük ayrılık acısı dönemim ve yasım oldu. Baktım sonuncuda ilk acımdan bu yana bir arpa boyu yol gidememişim, kelin kendi merhemi olsa başına sürerdi atasözünü de hatırlama misyonu yüklenerek”, benim yaptıklarımı siz yapmayın yazısı yazmaya karar verdim. Umarım sesim hala geliyordur.” diyor sevgili yazarımız Günsu Özkarar ve ayrılık acısını dağıtmanın yollarını anlatıyor Z kuşağına ayrılık acısını bertaraf etme tavsiyeleriyazısında.

Psikoloji açıklıyor: Bir insanı kendinize aşık edebilir misiniz?

Sizin için özel birine ilgi duyuyorsanız, onun da size benzer hisler beslemesini sağlamanın kanıtlanmış yollarını arıyor olabilirsiniz. Ne yazık ki bu sorunun umduğunuz kadar net bir cevabı yok. Ama ilişki uzmanlarının bir insanı kendinize nasıl aşık edeceğiniz konusunda söyledikleri çok fazla şey var! Aşk nedir, ne değildir, aşkı ‘aşk’ yapan şeyler nelerdir ve bir insanı kendine aşık etmenin yollar nelerdir, merak ediyorsanız cevaplar Psikoloji açıklıyor: Bir insanı kendinize aşık edebilir misiniz?yazımızda.

Beige flag (bej bayrak) nedir, ilişkilerin kaderini belirleyebilir mi?

Kırmızı, yeşil ve hatta sarı bayraklar konseptlerine artık birçoğumuz aşinayız. Özellikle romantik ilişkiler söz konusu olduğunda ilişkinin devamı hakkında önemli sinyallere işaret eden bu bayraklara, son zamanlarda bir yenisi daha eklendi; beige flags yani bej bayraklar. Peki, bu bayraklar neyi anlatıyor veya hangi davranışlar bu bayraklara örnek teşkil ediyor? Gelin, TikTok’ta hızla yayılan ve #beigeflags etiketi ile milyonlarca görüntülenme ve beğeniye sahip olan bu terimin ilk nasıl ortaya çıktığını ve sosyal medya kullanıcılarının hangi durumları bej bayrak olarak değerlendirdiğini yakından inceleyelim: Beige flag (bej bayrak) nedir, ilişkilerin kaderini belirleyebilir mi?

Evliyken yalnız hissetmenin sebepleri ve başa çıkmanın yolları

Evlilik, sabır, özveri ve kelimenin tam anlamıyla ‘sıkı çalışma’ gerektirir. Eşlerin birbirine zaman ayırması, özel anlar yaratması, sevgiyi, saygıyı paylaşması, birbirlerinin ihtiyaçlarını karşılaması evliliğin gerekliliklerindendir. Mutlu başlayan bir birliktelik zaman içerisinde yalnızlığa evrilebilir. Bazen işler karmaşıklaşır ve evli bireyler eşleri ile aynı odada yan yana bulunsalar dahi kendilerini yalnız hissedebilir. Evlilikte yalnızlık konusunu ele aldığımız Evliyken yalnız hissetmenin sebepleri ve başa çıkmanın yollarıyazımızda kapsamlı bir okuma yapabilirsiniz.

Biz şimdi neyiz: Bir situationship ilişkisinde olduğunuzu gösteren işaretler

Henüz adı konulmamış bir flörtün, ilişkideki “Biz şimdi neyiz” evresinin günümüz dünyasındaki karşılığı “situationship”. Günümüze ait yeni bir ilişki türü olarak da tanımlayabileceğimiz situationship ilişkisi, tanışma evresiyle ilişki arasındaki o hoş ama aynı zamanda sinir bozucu olan gri alan. Bu tür bir ilişki, birlikte zaman geçirmekten daha fazlasıdır, ancak birbirine sözler vermekten de daha az ciddidir. Bazıları için işe yarasa da çoğu insan için hızlı bir şekilde kafa karıştırıcı olabilir. Biz şimdi neyiz: Bir situationship ilişkisinde olduğunuzu gösteren işaretleryazımızdan ‘situationship’e dair her şeyi öğrenebilirsiniz.

İkili ilişkilerde değersiz hissettiren darbeler: Love bombing, gaslighting, ghosting

“Modern insanın, sevgili ilişkilerinde yeni bazı terimler var ki, bence bunlar hiçbirimizin iyi olmadığının kanıtı! Önce bu terimleri açıklayacağım ve bu durumlara karşı ne yapmalıyızı kendi deneyimlerinden yola çıkarak yazmak istiyorum, çünkü hepimiz günün sonunda aynı öğreti ile eğitilmeye çalışıyoruz ve görüyorum ki yolunu kaybetmiş birçok ruh başkalarının yollarında yürümemeleri için elinden geleni yapıyor ve insanlığımızın o narin yerlerinden kırılıyoruz.” diyerek günümüz ilişkilerine dikkat çekiyor sevgili yazarımız Özde Çolakoğlu. İkili ilişkilerde değersiz hissettiren darbeler: Love bombing, gaslighting, ghostingyazısından detaylı bir okuma yapabilirsiniz.

Arkadaşa aşık olmak: En yakın arkadaşıma aşık oldum ne yapmalıyım?

Romantik komedi filmlerinde yıllarca aynı arkadaş ortamında çok iyi dost olan iki kişi arasında aniden romantik bir ilişki gelişir ve birlikte eğlencenin dibine vurdukları harika bir aşka yelken açarlar… Peki acaba gerçekte de böyle mi? Arkadaşa aşık olma durumu, bazen harika bir ilişkinin başlangıcına bazense platonik bir duygusal darbeye neden olabilir. Bu konuda farklı bir bakış açısı kazanmak ve neler yapılabileceğini öğrenmek istiyorsanız Arkadaşa aşık olmak: En yakın arkadaşıma aşık oldum ne yapmalıyım?yazımızı inceleyebilirsiniz.

Bilimsel araştırmalara göre enflamasyon kadınlarda daha yaygın

Enflamasyon (inflammation) ya da diğer yaygın adıyla iltihaplanma, vücudun savunma mekanizmalarından biri ve genellikle enfeksiyon, yaralanma, stres faktörleri gibi çeşitli faktörler tarafından tetikleniyor. Ancak, ilginç olan ve bilimsel araştırmaların dikkatini çeken bir değişken daha var ki, o da cinsiyet. Evet, araştırmalara göre enflamasyon, kadınlarda daha yaygın ve etkileri daha şiddetli. Dahası, bu durumun kadınlarda depresyon riskini artırdığını gösteren araştırmalar da mevcut. Üstelik, genç yaştaki kadınlar için durum daha da riskli. Peki ama bu durum neden oluşuyor? Neden enflamasyon kadınlarda daha yaygın ve kadınlar bu durumla nasıl baş edebilir? İşte size bu konuda rehberlik edebilecek ipuçları: Bilimsel araştırmalara göre enflamasyon kadınlarda daha yaygın

Geçtiğimiz yılın en çok okunan Pleasure Up yazıları için tıklayın.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale