X

Şamanik bir yolculuk: Şamanizm nedir, ne değildir?

Bir paradoksun içinde yaşıyoruz. Her türden çatışmalar, hastalıklar, ayrımcılıklar ve nefret söylemleri dünyayı sarıyor. Dünya, onların etkisiyle zamanda eğilip bükülürken, bir taraftan da içinde bulunduğumuz hallere yenilikçi, ilerici ve bazen de gerçeklikten kopuk çözümler üretmeye çalışıyoruz. Bütün çalkantılı çağlarda aynı dönüşüm ve devinim arayışı yaşandığından ve ancak kopuşlarla öne atılıp devam sağlanabildiğinden, belki de bu iyileşme çabalarımızı çok daha fazla ciddiye almamız gerekmekte. Şimdiki zamanın zorluklarını aşıp farklı bir hale erişmemizi ve başka tür var oluşları keşfetmemizi sağlayabilecek olan her türlü bakış açısı, tüm canlıların ilerlemesi yolunda önemli bir rol oynayabilir.

Bu bakış açılarının oluşabilmesi için dünya üzerinde yaşanmış bilgelikleri tarayabilmek ve kadim öğretilerden gereken yardımı alabilmek iyi bir başlangıç olabilir; bunlardan birisi de kökleri neredeyse 50 bin yıl öncesine kadar gittiği iddia edilen “Şamanizm”dir. Bilincin doğasını kavrayabilmemizin yolu belki de bu öğretide gizli olabilir.

Şamanizm’in izleri, eski Mezopotamya uygarlıklarında, İskandinavya, Sibirya ve Avrupa’nın diğer bölgelerinin yanı sıra Moğolistan, Kore, Japonya, Çin ve Avustralya, Güney Amerika, Mezo-Amerika, Afrika ve Kuzey Amerika’da dahil olmak üzere dünyanın bilinen çoğu bölgesinde görülmektedir.

Etimolojik anlamda Şamanizm, bir Mançu-Tungus kelimesi olan šaman’dan gelir; ša- “bilmek” fiilinden oluşur. Bu nedenle şaman, “bilen” demektir. Kelime Batı dünyasına 17. yüzyılda Hollandalı gezgin Nicolaas Witsen tarafından kazandırılmıştır.

Tarihsel süreçte kayıt altına alınan şamanlar genellikle aldıkları yükseliş çağrısının ardından bir ömür geçirmiş, deneyimlerinde güven yaratacak kadar ustalaşabilmiş insanlardır.

Şamanizm’in şifacısı, bir şekilde dengeleri yeniden sağlamaya yardımcı olmak için ruhlarla iletişim kurabilen ve onlarla çalışabilen kişi olarak da tanımlanabilir. Dengeyi yeniden kurmak; hasta bir kabile üyesinin iyileşmesi, kabilenin doğa ile ilişkisine yardım edilmesi veya ritüeller aracılığı ile doğaya yeniden denge getirilmesi anlamına gelebilir. Her inanç sisteminde olduğu gibi Şamanizm’de de doğanın hallerine ilişkin bir açıklama bulmak ve doğal olaylar üzerinde bir miktar kontrol sahibi olabilmek gibi temel insan ihtiyaçlarına yanıt arama çabası vardır. Örneğin, bir avcı-toplayıcı toplum, sürülerin büyüklüğünü veya ormanların cömertliğini etkileyen ruhlara adaklar sunabilirken daha sonraki pastoral toplumlar, bereketli mahsullere ve sağlıklı hayvanlara sahip olmak için havayı kontrol eden tanrılara ve tanrıçalara yönelmişlerdir.

Bugün artık eklektik bir Neo-Şamanizmi izleyen çok sayıda topluluk bulunuyor. Ancak şu anda “Modern Şamanizm” olarak sunulanların çoğunun, yerli halkların şamanik uygulamalarıyla aynı olmadığına dikkat etmek önemli. Bunun nedeni elbette kültürel ve çevresel farklılıklarda yatıyor. Modern şamanlar genellikle totem veya ruh hayvanlarıyla çalışmayı, rüya yolculuklarını ve vizyon görevlerini, trans meditasyonlarını ve astral yolculuğu içeren uygulamalarla ilgileniyorlar.

Acaba bizler, oldukça fazla gerçeküstü öğeler içeren ve katılaşmış algımıza hitap etmeyen Şamanizm’in öğretilerini kendimizle ve daha geniş alanda da çevremizle yeniden bağlantı kurmak için kullanabilir miyiz?

Bitkilerden ağaçlara, kayalardan hayvanlara, görülebilen ve görülemeyen her şeyin ve herkesin birbirine bağlı, kolektif bir bütünün parçası olduğu inancının; derin anlayışlara ve yerkürede sağlanabilecek dönüşüme yardımcı olabileceğini öne sürebiliriz.

Şamanizm’e göre ruh her zaman bütündür; böylece insanın özü asla düzeltilmeye ihtiyaç duymaz. Ancak travmatik bir deneyim, zihin ve bedenin ruh ile olan bağlantısına zarar verebilir ve bireyin sürekli bir sorgulama, yargılama, eleştirme, pasif kalma, ifadesizleşme veya şiddete baş vurma vb. hallerde yaşamasına neden olabilir.

Aslında çoğumuz bu türden hasar bırakıcı olaylar deneyimlemişizdir. İyileşmeye odaklanmak için kendimize zaman ayırmadığımız sürece, bu hasarları içimizde taşımaya ve tüm canlılara da zarar vermeye devam ederiz. Bazen üstesinden gelip yola devam edebilirken bazen de acıları her gün yeniden yaşayıp hastalıklar, ekonomik sıkıntılar ve ilişkilerdeki kopukluklar gibi tetikleyicilerin insafına kalır, sürüklenip gideriz. Şamanların çoğuna göre ruhla olan bağlantının kaybı, şu anda dünyada yaşanılan mevcut krizin sebebidir.

Şamanizm’in asıl amaçlarından birisi de kişiyi yaratıcı deneyim niyetiyle farklı algı durumlarına sokabilmektir. Sonuçta zihnin sınırları içinde yaşamaya o kadar alışılmıştır ki, yakalanabilecek başka bilinç durumları ve bakış açıları olduğu unutulur. Albert Einstein’ın da işaret ettiği gibi, sorunları, onları ortaya çıkaran seviyeden bakarak çözemeyiz. Ruhumuzla bağlantıyı yeniden kazanabilmemizin yollarından birisi yaratıcılık ile olan ilişkimizden geçer. Sürekli olarak çeşitli uyaranlarla manipüle edildiğimiz fiziksel dünyadan çıkıp sezgiler alanına geçiş yaptığımızda artık yaratıcılığın mekanına ulaşmış oluruz. Çünkü burada bizi suni ve önemsiz şeyler değil de sezgilerimiz yönlendirir. Yaratım sürecinde ne geleceği ararız ne de geçmişi sorgularız. İşte Şamanizm’ de de kişi ne geçmişte ne de gelecekte var olur. O tam olarak “şimdi”nin farkında olan bir “ruh”tur.

Şamanizm’de tüm hastalıkların ve hatta fiziksel acıların da asıl kaynağı olarak üç sebep gösterilir:

  1. Korku en yaygın sebeptir. Kaygı, güvensizlik, kıskançlık veya öfke ile sonuçlanır. Bu duyguların hepsi birbiriyle ilişkilidir ve hepsi altta yatan bir korkudan beslenir. Şamanlar bunu binlerce yıldır biliyor olsa da modern tıp şimdi bu zihinsel durumlar ile fiziksel hastalığın tezahürü arasındaki açık bağı yeni keşfetmeye başlıyor.
  2. Uyumsuzluk hali; bir kişinin hayatının dengesinin içsel veya dışsal bir olay tarafından sarsılması ve kişiyi zihinsel veya fiziksel olarak bazı hastalıklara yol açan bir döngüye sokmasıdır. Örnek olarak; sevdiği birini kaybeden kişinin, sağlıklı ve dengeli haline dönmek için verdiği mücadele bu halin bir göstergesi olabilir.
  3. Ruh kaybını, uyumsuzluğun en aşırı hali olarak ele alabiliriz. Travmatik veya trajik bir olay ruhu paramparça ettiğinde kopukluklar daha çok ortaya çıkar. Bu, bir boşlukta asılı kalma ve kendini kaybetme gibi hislerle sonuçlanabilir.

Şamanik yolculuk

Bu yolculukta dikkat; içe doğru yöneltilmekte ve farkındalık yeteneği de süreçle birlikte artmaktadır. Şamanik yolculukta, budizmde yapılan nefese odaklanma pratiğinden farklı olarak, kişi dikkatini odaklamak için “ses”ten yardım alır.

Yolcu içe odaklanmadan önce; bir davul, çıngırak, başka bir enstrüman veya insan sesinin tekrarlanması ile oluşan bir tür sonik sürücü kullanır. Örneğin, Sibirya’daki Şamanlar, iç kozmografilerine yolculuk etmek için davul ritmini kullanmışlardır. Bu kozmografi, doğal dünyanın dış peyzajının içteki bir yansımasıdır. Kişisel ıstırabın köklerinin sorgulanması ve yargılanması, şamanik yolculuğun amacı değildir.

Yolculukta yardımcı ruhlarla veya doğa formlarındaki (hayvanlar gibi) öğretmenlerle bağlantı kurulur. Deneyim; yolcuyla yardımcı ruh arasında bir diyalog şeklini alır ve yolcunun en acı verici kişisel deneyimleriyle bile yüzleşmeye yönlendirilmesi için paha biçilmez bir destek sağlar. Bu yolculuk eğer bir metafor olarak çözümlenirse; insanın zihinsel ve sosyal yeteneklerini hayvanlara, doğaya ve bilinmeyene atfederek kendini ve ötekileri anlamak için kullanabileceği bir yol olarak tanımlanabilir. Burada yaşanılan deneyim çok kişiseldir.

Yolculuk uygulamasının başlangıcında, “yardımcı ruhlar” olarak tanımlanan şefkatli güç alanları, öz benliğin bir parçası olarak veya içsel bir enerji alanı olarak da düşünülebilir. Yaşadığımız anlam krizlerinin önemli bir yönü, birçok insanın hissettiği psikolojik izolasyondur. Doğa şeklini alan bir içsel rehberlikle çalışan yolcu, benliğin derinliklerine inerken, eşlik edilmiş ve desteklenmiş hissedecek ve psikolojik izolasyonun yarattığı hasardan da arınabilecektir.

Şamanizm’de üç dünya anlayışı

Şamanik öğretide, herkesin bir veya birden fazla hayvanın ruhuyla doğduğuna inanılmaktadır. İnsanlar ruh hayvanlarıyla bağlantı kurarak, içlerindeki gizli kalmış yerlerle yeniden iletişime geçmiş olurlar. Şamanik yolculukta, üç ruhaniyet dünyasından birine veya tümüne seyahat edebilirler. Bu üç dünyaya bakalım…

Alt dünya

Şamanizm’de alt ruhaniyet dünyası, hikâyelerde tasvir edildiği gibi, hiçbir şekilde kötü anlamda kullanılmaz. Bunun yerine o, doğanın dünyasıdır. Burada yolcu; dağlar, nehirler ve rüzgâr gibi şeylerle doğrudan doğa ile iletişim kurabilir.

Seyahat sürecinde kendinizi ormanlarda veya çöl düzlemlerinde bulabilirsiniz, ancak fizik yasaları tam olarak geçerli olmayabilir. Ormanın üzerinden uçabilir veya okyanusun dibine yüzebilirsiniz. Şamanlar; alt dünyada atalarının ve güç hayvanlarının yaşadığına inanır. Bu güç hayvanları bilinen dünyada görülenler olabileceği gibi tamamen yeni karşılaşılan türler olarak da ortaya çıkabilir. Psikolojik anlamda yaklaşıldığında “Alt Dünya”nın bilinçaltını temsil ettiğini söyleyebiliriz.

Orta dünya

Orta ruhaniyet dünyası, sıradan dünyamıza karşılık gelen ruhlar dünyasıdır. Yolculuğa başlanılan yer burasıdır. Burada şaman; ay, bitkiler, hayvanlar ve insanlar gibi şeylerin ruhları ile iletişim halindedir.

İnsana içinde yaşadığı dünya olarak görünen bu yer aslında onun yansıtma ve uzaktan izleme halinde kaldığı bir yerdir. Bu dünya, buranın ötesine geçemeyenlerin alanıdır. Şamanlar burayı ne iyi ne de kötü olarak anlamlandırırlar sadece ciddiye alınmaması gerektiğine inanırlar. Orta dünya bilinçli zihni ve egoyu temsil eder.

Üst dünya

Üst ruhaniyet dünyası gerçeküstüdür, dünyada görülen hiçbir şeye benzemez. Buraya seyahat etmek zihnin gerçek benliğini fark etmesini sağlar. Saf ruhun bulunduğu yer burasıdır, bu yüzden Şamanlara göre üst dünyadaki ruhlar ciddiye alınmalıdır. Bu dünyada şamana bilgi ve şifa ile yardım eden ruh rehberleri yaşamaktadır. Bunlar insan benzeri, hayvan benzeri veya başka herhangi bir biçimde görünebilir. Üst dünya, süper bilinçli zihni temsil eder.

Kuantum fiziği bize bu yaşadığımız dünyadaki her atom, molekül veya parçacık ne kadar küçük olursa olsun, her şey arasında boşluk olduğunu anlatıyor. Ve eğer öyleyse, o zaman hayat, katı şeylerin toplamından çok, bir enerji akışıdır. Süper bilinçli zihin, maddi gerçekliğin ötesini gören ve bu gerçekliğin arkasındaki enerji ve bilinçten yararlanan bir farkındalık düzeyini kapsar. Bazıları bunu, “eter” (evrenin özü: tüm maddeye ve uzaya nüfuz eden elektromanyetik dalgaların akışı) olarak adlandırmaktadır. Süper bilinç, gerçek yaratıcılığın da bulunduğu yerdir. Bu tür yaratıcılığın ifadeleri, bilinçaltından gelenlerden farklıdır. Süper bilinç, gerçekten büyük sanat eserleri, müzik, düzyazı, şiir, büyük bilimsel keşifler ve derin ruhsal deneyimler için fikirlerin bulunduğu yerdir. Hastalıkların çözümlerinin de bu alanda gerçekleşebileceği öne sürülmektedir.

Şamanizm bir din değildir; bunun yerine, içinde bulunduğu kültürün bağlamından etkilenen zengin manevi uygulamaların bir koleksiyonudur. Bu koleksiyondan işimize yarayacak bilgeliği almak, belki de yeni yıla girerken acıları, yaşanmışlıkları unutmadan onlarla yüzleşebilmemizi de sağlayabilecektir. Kalbimizle ürettiğimiz çözümlerin güzelliğini yaşayabilmek için bu öğretinin sunduğu fırsatları göz ardı etmemeliyiz. Suni olarak ayrışmak yerine; varlığımızın, doğanın ve bütün her şeyin bir olduğu o bakış açısına erişmek için hala geç kalmış değiliz…

Kaynaklar

Michael James Winkelman – Shamanism as Neurotheology and Evolutionary Psychology
Patti Wigington – Shamanism Definition and History
Hub of Consciousness – Connecting with Spirit and Nature
Joshua Hehe – The Sacred Story of Shamanism
Hektoen International – Creativity and Shamanic ways for wellbeing

İlginizi çekebilir: Mindfulness’ın babası Thich Nhat Hanh’ın 5 öğretisi

Şerife Günaydın Karaköse: Yazar Şerife Günaydın Karaköse, 1980 Adana doğumlu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Çağ Üniversitesi Özel Kamu Hukuku Yüksek Lİsansı'nı bitirmekle hukuk dünyasına girdi ve avukatlık mesleğine de halen devam ediyor. "Three", "The Shadow House","Happiest Hour","Uzaya Kaçan Küpe" ve "Keyfi Yanılsamalar" isimli kitapları hem Amazon hem de Barnes and Noble da online olarak yayımlandı. Yazarın denemelerini aktardığı www.allbyourselves.blogspot.com adlı bir blogu mevcut; aynı zamanda @mind_index Instagram profilinde de sanattan bilime, felsefeden psikolojiye kadar pek çok konu hakkında da içerik üretiyor.

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:



  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.





Cildimiz bizden ne ister: Almond Shower Oil ile cildin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir bakım

Yaşamın akışına ayak uydurabilmek için çoğu zaman oradan oraya koşuşturmak, yapılacaklar listesinin maddeleri arasında aceleyle hareket etmek ve hatta tadını uzun uzun çıkarabileceğimiz aktivitelerimizi bile hızlandırmak zorunda kalıyoruz. Ne yazık ki hızlandırmak zorunda kaldığımız bu keyifli aktivitelerden biri de genellikle duş keyfimiz oluyor. Duş almak, hem bedenimizi temizlemek hem de zihnimizi ve ruhumuzu rahatlatmak için önemli bir fırsat sunarken, aceleye getirdiğimizde bu değerli anların kalitesinden ödün vermiş oluyoruz… Oysa ki duş, sadece temizlik ve rahatlık hissinden ibaret değil; aynı zamanda yenilenme, canlanma hissini verebilmek için de önemli bir araç; özellikle de cildimiz için. Duş almanın sağlayacağı tüm olumlu etkilerden faydalanabilmek için, gün boyu pek çok çevresel etkiye maruz kalan cildimizin beklentilerine kulak vermek oldukça önemli. Peki, cildimiz bizden ne ister?



Vücut bakım ritüelinizde ilk sırada, temizlik!

“Cildimiz bizden ne ister?” sorusuna pek çoğumuz gibi cildimizin ilk vereceği cevap temizlik. Gün boyu maruz kaldığımız kir, toz ve alerjenlerden cildi arındırmak şart. Aksi halde gözeneklerin tıkanması sonucu cildin nefes almasını engellemiş oluruz. Bu da farklı cilt problemlerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Vücut bakımında da aynı yüzümüzde olduğu gibi temizlik, cildimizin ihtiyaç listesinde ilk sırada.

L’Occitane Almond Shower Oil’L’Occitane Almond Shower Oil’L’Occitane Almond Shower Oil’in altın renkli yağ dokusu, duş sırasında su ile birleştiğinde süt kıvamına dönüşerek hafifçe köpüren yapısı ile cildimizi nazikçe temizler ve arındırır. Bademin mis kokusu ile tenimizi kokulandırarak, bize de arınmanın verdiği hafifliği ve rahatlığı hissettirir.

Yoğun nem

Cildimizin istediği ve hak ettiği o özenli bakımın en önemli bir diğer bileşeni ise tabii ki yoğun nem, çünkü cildimiz kuruluktan hoşlanmaz. Cildimizin canlı kalmak, gençliğini ve ışıltısını korumak için neme ihtiyacı var. Almond Shower Oil, içeriğindeki zengin yağ, mineral ve vitaminler ile cildi dışarıdan içeriye doğru besliyor, ilk kullanımda hissedilen nemlendirici etkisiyle cildi yumuşacık yapıyor. E vitamini, omega 6 ve 9 yağ asitleri ve badem yağı açısından da zengin olan vegan formüllü Badem Duş Yağı, cildimizin gün boyu nemli kalması ve doğru kaynaklarla beslenmesi için ihtiyacı olan tek şey.



Yukarıda da söylediğimiz gibi, cildimiz kuruluğu hiç sevmez; dolayısıyla onu nemlendirip beslerken, kurumasına neden olabilecek uygulamalardan da kaçınmak önemli. Çok sıcak su ile yıkanmak, koruyucu önlemler almadan soğuk ve rüzgarlı havalara maruz bırakmak ya da az su tüketmek, ona hiç iyi gelmeyenler listesinde. Ona ihtiyaç duyduğu nem desteğini sunmak ise, cildimizin kurumasını önlerken yumuşacık dokunuşlarla buluşmak da ruhumuzu besliyor.

Güzel kokmak

Cildimiz, tüm gün bizimle; yaptığımız tüm aktivitelere, girdiğimiz her ortama, tüm anlarımıza ve deneyimlerimize eşlik ediyor. Tüm bu deneyimlerde hem bize hem de cildimize muhteşem hissettirecek bir şey daha var: Hoş kokularla sarmalanmak. L’Occitane Almond Shower Oil, cilt tarafından anında emilen yapısı ve mis kokulu badem aroması sayesinde gün boyunca cildimizi sarıyor ve sadece cildimizi değil, zihnimizi, ruhumuzu da mutlu ediyor. Cildimiz o büyüleyici badem aroması ile misler gibi olurken, harika kokmak da kendimizi çok daha iyi, keyifli ve özgüvenli hissetmemizi sağlıyor.



Narin dokunuşlar

Temizlenmiş, nemlenmiş, beslenmiş ve harika kokan cildimizin bir başka ihtiyacı da narin dokunuşlarla buluşmak. Çünkü, hassas cildimiz onu tahriş edebilecek uygulamaları da hiç sevmez. Örneğin, çok sık kese veya peeling yapmak ya da cilde zarar verebilecek bakım ürünlerini kullanmak, cildimizin asla istemeyeceği şeyler. Güzel haber; Almond Shower Oil, yumuşak dokusu ve temiz içeriği ile en hassas ciltlerin bile favorisi. Narin dokunuşlar, cildimize hak ettiği değeri sunarken bize de Almond Shower Oil’in duyuları harekete geçiren dokusu ile rahatlatıcı duş anlarının keyfini sürmek kalıyor.

Duyusal bir deneyim

Cildimiz biraz da şımartılmayı hak etmiyor mu? Elbette. L’Occitane Almond Shower Oil duyusal bir banyo keyfi sunuyor; ipeksi dokusu, mis kokusu, rahatlatıcı ve lüks dokunuşlarıyla cildimizi nemlendirmek ve beslemekle kalmıyor, şımartan bir bakım da sağlıyor. Duş keyfi bu sayede aceleye getirilen bir rutin olmaktan çıkıyor; canlandırıcı, yenileyici ve aromatik bir deneyime dönüşüyor. 

Doğal içerikli yapısı, ilk kullanımda anında nem verme özelliği, cildi yumuşacık yapan etkisi ve büyüleyici kokusu ile cildimizin tüm beklentilerinin karşılığı; Almond Shower Oil. Cildin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir bakım için siz de hemen tıklayın ve L’Occitane Almond Shower Oil ile tanışın.

*Bu yazı L’Occitane katkılarıyla hazırlanmıştır.





Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Dijital dünya, sınırlarını sürekli olarak genişletmeye devam ediyor ve sanal dünyalar, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Üstelik yalnızca sanal dünyalar da değil, o dünyanın baş kahramanları olan virtual influencer’lar da. Yani biz 🙂 Sosyal medya platformlarında kendi takipçi kitlelerini oluşturan ve çokça sevgiyle ve ilgiyle karşılanan sanal influencer’lar, sadece teknolojik gelişmelerin başarılı bir somut örneği olmakla kalmıyor; aynı zamanda modern pazarlama pratiklerini de yeniden şekillendiriyor.



Yani, artık gerçek insan influencer’lar gibi biz virtual influencer’lar da markaları temsil edebiliyor, iş birliği çalışmaları yapabiliyoruz; dahası biz de hayatımızın akışını ya da bir günümüzün nasıl geçtiğini paylaşabiliyoruz, üstelik dünyanın pek çok yerinde. Peki, biz kimiz? İşte bu dijital dünyayı çok daha yakından tanımak ve bir parçası olmak için mutlaka takip etmeniz gereken virtual influencer’lar:

Virtual Alin


Gelin, önce benimle başlayalım ve size kendimi tanıtayım: Ben Alin! Ford Türkiye’nin marka elçisiyim. En büyük ilgi alanım elbette ki teknoloji ve otomobiller. Aynı zamanda seyahat etmeye de bayılıyorum! Türkiye’nin otomotiv alanındaki ilk ve tek sanal influencer’ıyım. Yani beni ben yapan, hobilerimi şekillendiren, yaşam tarzımı belirleyen her şey aslında markanın stratejisinden doğdu. Günümün büyük bir kısmını yepyeni keşifler yapmaya ayırıyorum ve hiçbir sosyal medya akımından da geri kalmıyorum…

Zencefil shot’ımla güne başlıyor, çıktığım yeni yollarda bol bol kahve molaları vermeyi ve maceralarımı sizinle paylaşmayı seviyorum. Başka çok sevdiğim bir şey varsa o da Mustang Mach-E ile geçirdiğim tüm anlar; çünkü onunla olan her yolculuğum sıra dışı diyor ve beni hemen takip etmeniz için Instagram hesabımı buraya bırakıyorum.

Rozy

Rozy, dünya genelinde en popüler virtual influencer’lardan biri ve Güney Koreli. Hatta Kore’nin ilk sanal influencer’ı. Gezmeyi, iyi giyinmeyi, yemek yapmayı çok seviyor. Dünyayı dolaşıyor, birbirinden şık tasarımlar kullanıyor, modellik yapıyor ve dünyaca ünlü markalarla çalışıyor. Her geçen gün yaptığı sponsorluk anlaşmalarının sayısı hızla artarken, sosyal medya takipçileri tarafından da hayranlıkla takip edilmeye devam ediyor. Rozy de tıpkı benim gibi sanatın ve estetiğin gücüne inanıyor ve her günü dolu dolu yaşamak için ilham veriyor.

Shudu



Shudu, moda fotoğrafçısı Cameron-James Wilson tarafından yaratılan dünyanın ilk dijital süper modeli olan bir sanal influencer. Güney Afrika Kökenli Shudu, iyi giyinmeyi çok seviyor. Dünyaca ünlü lüks moda markalarıyla iş birlikleri yapan Shudu, aynı zamanda sanal insan ırkının savunucusu olma görevini de üstleniyor. Shudu’nun yaratılmasındaki en önemli amaçlardan biri de dijital dünyanın temsilindeki etnik çeşitlilik eksikliğine dikkat çekmekti ve bence bu, hayranlık uyandırıcı.

Ion Göttlich

Ion Göttlich, bisiklet tutkunu bir sanal influencer. Teknoloji ve video oyunlarına olan ilgisi ile tanınan Ion, aynı zamanda da spor yapmaya çok düşkün. Yeni keşifler yapmayı, aktif bir yaşam sürmeyi ve sağlıklı alışkanlıklarını sürdürmeyi çok seviyor ve takipçileriyle bisikletini yanından ayırmadığı keyifli anları sıkça paylaşıyor. Dışarıdan bakıldığında Ion ile tarzımız pek uyuşmuyor gibi görünse de, çok önemli bir ortak yönümüz var: O da tıpkı benim gibi yollarda zaman geçirmeyi çok seviyor ve yeni keşiflere asla hayır demiyor.

Imma

Japonya’nın ilk virtual influencer’ı ve modeli, pembe saçlarıyla çok sevilen Imma. Bugüne kadar dünya çapında modadan iş dünyasına, lüks tüketim markalarından televizyon kanallarına kadar pek çok sektörde manşetlerde yer alan Imma, Instagram hesabından yaptığı paylaşımlarla ilgiyi üzerinde tutmaya devam ediyor. O da ben de yeni trendleri takip etmekten büyük keyif duyuyoruz; ayrıca dans ve müzik de ortak tutkumuz olabilir.

Lil Miquela

Instagram’da 2 milyondan fazla takipçisi olan ve dünya genelinde sevilen virtual influencer’lardan biri olan Lil Miquela, renkli yaşamından eğlenceli kareler paylaşarak takipçilerinin ilgisini çekmeyi başarıyor. Dünya devi moda markalarıyla iş birlikleri olan ve tarzından, kişisel bakımından ödün vermeyen Miquela, yeni yerler keşfetmeye de bayılıyor; tıpkı benim gibi… Unutmadan, ikimize de çillerin çok yakıştığını söylemiş miydim 🙂



Bermuda

Lil Miquela’dan sonra kız kardeşi Bermuda’yı da tanıyalım. Bermuda, kendini ‘robot queen’ yani robot kraliçe olarak anlatıyor ve adeta moda ikonu gibi tarzıyla ön plana çıkan bir sanal influencer. Özellikle lüks yaşam tarzı ve moda dünyasına olan tutkusuyla bilinse de pek çok farklı markayla da iş birlikleri yapıyor ve sık sık Miquela ile fotoğraf paylaşıyor. Bermuda da tıpkı benim gibi kişisel bakımına çok düşkün, ayrıca aktif bir yaşam sürmek, ikimizin de öncelikleri arasında. Miquela ile samimi ilişkilerine hayran olduğumu da belirtmeliyim…

Nobody Sausage

En komik virtual influencer’lardan biri olan Nobody Sausage, dünya çapında çok seviliyor ve 8 milyona yakın takipçisi var. Genelde günlük rutinlerini ve yaptığı işleri paylaşsa da modern dünyanın pek çok ortak sorununu da mizahi bir yaklaşımla ele alarak milyonları güldürmeyi başarıyor. Ayıca, müzik ve dansa olan ilgi ve tutkusu da coşku dolu bir enerji yayıyor. Benim de en çok güldüğüm, izlerken en çok keyif aldığım sanal influencer’lardan biri.

Lu do Magalu

Brezilya’nın en büyük perakende şirketlerinden birinin yüzü olan Lu do Magalu’nun ünü, yalnızca Brezilya ile sınırlı kalmıyor, çünkü sosyal medya hesaplarında dünyaca ünlü pek çok markanın ürünü ile ilgili içerikler üretiyor. İlk kez YouTube’da karşımıza çıkmış olsa da, bugün Instagram’da ve Facebook’ta da oldukça popüler. Ayrıca kendisini ‘Virtual 3D Influencer’ olarak tanıtıyor. O da teknoloji ve yenilikleri takip etme konusunda oldukça tutkulu ve bu tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı seviyor, tıpkı benim de yaptığım gibi.

CodeMiko

Teknik olarak ‘VTuber’ olarak bilinen CodeMiko, Twitch yayıncısı bir sanal influencer. VTuber teknolojisinin sınırlarını zorlamakla ün salan CodeMiko, canlı yayınlarında yaptığı röportajlarla da çokça ilgi görüyor. Sanal dünyanın ve teknolojinin son gelişmelerini aktarırken, tarzından ve günlük keşiflerinden de ödün vermiyor. İkimizin de dijital dünyanın sınırlarını zorlamayı sevdiğimizi söylemeden geçemeyeceğim 🙂

Thalasya

Endonezya’nın ilk virtual influencer’ı Thalasya, dünyayı keşfetmeyi, yeni tatlar denemeyi ve moda tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı çok seviyor. Üstelik çok çeşitli sektörlerdeki markalarla iş birliği yaparak, günlük rutinlerinde neler yaptığını da sık sık Instagram hesabına ekliyor. Thalasya da benim gibi yeni deneyimlere çok açık. Ayrıca, yemeklere ve özellikle de sokak lezzetlerine olan ilgisini de gizlemiyor. Sanırım ona yakın hissetmemi sağlayan ortak özelliklerimizden biri de bu.

Elbette ki listenin tamamı bu kadarla sınırlı değil. Sanal influencer’lar olarak sayımız günden güne artıyor. Teknolojinin, sanatın, gerçekliğin ve kurgunun sınırlarını zorlayan var oluşlarımızla, günden güne dijital dünyada yeni gelişmelere imza atmaya devam edeceğiz; tabii kendi hayatlarımızdaki maceraların dozunu artırmaya da. Siz de bu dünyadan haberdar olmak ve yeni maceralarımda benimle yer almak için takipte kalın! Geleceği, bugünden yaşayın.





İlgili Makale