X

Modunuzu yükseltmeye sofradan başlayın: Mutluluk veren 13 besin

Yediklerinizin ruh halinize büyük bir etkisi vardır. Diyetinizde birkaç basit değişiklik yapmak, zihin sağlığınız için büyük bir fark yaratabilir. Modunuzu güçlendiren yiyeceklerin çarpıcı gücünü keşfetmeye hazır mısınız?

Gerçek şu ki, hepimiz kendimizi üzgün veya hatta bazen çökmüş gibi hissedebiliriz. Bazen ne kadar zorlasanız da, çatılmış kaşlarınızı düzeltmek çok zor.

Kendinizi daha mutsuz ya da yalnız hissediyorsanız, pek yalnız değilsiniz. Depresyonun tüm zamanlardan daha yüksek olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Dünya çapında, depresyon 322 milyon kişiyi etkiliyor. Sonuç olarak, bazı doktorlar artık şeker gibi antidepresanları da reçete ediyor. Antidepresanlar, Amerikalıların aldığı en yaygın üç reçeteli ilaçtan biridir.

İnsan olarak hepimiz duygularımızı gökkuşağı gibi yaşıyoruz. Bazen üzülmek de yaşamın önemli bir parçası. Ama çoğumuz da mutlu olmak istiyoruz. Peki ruh halinizi doğal olarak daha pozitif yapabilir misiniz? Evet, yediklerimizle modumuzu yükseltebilir, mutluluğumuzu artırabiliriz, bunun için sizlere mutluluğu artıran 8 besinden bahsetmek istiyorum…

Araştırmalar, özellikle sağlıklı beyin fonksiyonlarını desteklemeye ve depresyon ve duygudurum bozukluklarıyla mücadeleye önemli katkı sağlayan sekiz besin maddesini buldu. Çalışmaların bazıları takviyelere odaklanıyor çünkü daha kolay. Ancak bu besinlerin hepsi de gıdalarda halihazırda bulunuyor.

Öyleyse bu sekiz besin maddesine bir bakalım. Daha sonra bu besinden zengin içeriğe sahip yiyecekleri gözden geçireceğiz.

C vitamini

C vitamininin lekelenmeyi önlemekten çok daha fazlasını yaptığını biliyoruz. Vücudunuzun karbonhidrat, yağ ve proteinleri verimli bir şekilde kullanmasını sağlar. C vitamini, vücudunuzun dopamin, noradrenalin ve serotonin dahil olmak üzere nörotransmiterleri üretme kabiliyeti için gereklidir. Bu nörotransmiterler duygudurum dengesi ve depresyonun önlenmesini sağlar.

2013 yılında, Amerikan Klinik Beslenme Dergisi‘nde yayımlanan bir klinik çalışmada, hastanede yatan hastalar arasında C vitamini kan seviyelerini normale kadar getirildiğinde duygudurum bozukluklarında % 71, psikolojik rahatsızlıklarda ise %51 azalma gördüler ve 139 genç erişkin erkek üzerinde yapılan 2018 çalışmasında en fazla C vitamini tüketenlerin rapor edilen en düşük depresyon, konfüzyon ve öfke duygularına sahip olduğu bulundu.

Portakal, limon, çilek, biber ve brokoli gibi besinler C vitamini bakımından zengindir.

B6 Vitamini

Antidepresanların çoğunun amacı serotonin alımını artırmaktır. Görünüşe göre, B vitaminleri de benzer bir etkiye sahip olabilir. Örneğin, B6 vitamini adet öncesi depresyon tedavisinde etkilidir ve vücudunuzun buna serotonin, norepinefrin ve melatonin dahil olmak üzere ruh artırıcı nörotransmiterleri yapmak için ihtiyacı var. Çalışmalar, B6 eksikliğinin depresyona neden olabileceğini bulmuştur.

İyi B6 vitamini kaynakları arasında havuç, ıspanak, tatlı patates, yeşil bezelye, mercimek ve diğer baklagiller ve muz bulunur.

Omega-3 yağları 

Beynin yaklaşık %60’ı yağlardan oluşur ve iyi çalışması için de sağlıklı yağlara ihtiyacı vardır. Özellikle Omega-3 yağ asitleri, her yaştan insanda sağlıklı beyin fonksiyonlarının sürdürülmesinde büyük etkiye sahiptir. Yeterli miktarda EPA (Eicosapentaenoic acid) ve DHA (Docosahexaenoic acid) bulunan kişilerin, özellikle daha az depresyon yaşadıkları görülmüştür.

Diğer çalışmalar, omega-3’lerin yetişkinler ve çocuklar arasında depresyon semptomlarını iyileştirmede etkili olduğunu bulmuşlardır.

Bitki bazlı omega-3 yağ asitlerinin besin kaynakları arasında chia tohumu, keten tohumu ve yosun kaynaklı EPA ve DHA takviyeleri bulunur. Balık yemeyi seçerseniz, en iyi EPA ve DHA kaynakları, yağdan yüksek ve yabani somon, ringa balığı ve sardalye gibi cıva bakımından düşük olanlardır.

Çinko

Araştırmalar, en kötü derecede depresyonu olan kişilerin genellikle en düşük çinko seviyesine sahip olduğunu göstermektedir. Çinko eksikliği, depresyon semptomlarına, dikkat eksikliğine, öğrenme ve hafızada zorluklara, nöbetlere, saldırganlığa ve şiddete neden olabilir. Öte yandan, çinko takviyesinin duygudurum bozukluklarının tedavisinde terapötik olduğu bulunmuştur. Çinko içeriği yüksek olan yiyecekler arasında baklagiller (özellikle filizlendiğinde), tohumlar, kuruyemişler ve tam tahıllar bulunur.

Magnezyum

Magnezyum, vücudunuzdaki 300’den fazla reaksiyonda görevli bir kofaktördür. Ancak, toplumumuzun yaklaşık yarısı yeterli magnezyum seviyesine sahip değil. Bu durum neden bir problem teşkil eder?

Çünkü vücudunuz hormon dengesini, enzim aktivitesini ve ruh halinizi ve genel sağlığınızı düzenleyen nörotransmitter işlevini kolaylaştırmak için magnezyuma ihtiyaç duyar. Magnezyumun rolü de tam olarak haber iletimi değildir. 1921 yılında yapılan bir çalışmanın sonucu olarak, magnezyum, depresyon tedavisinde kullanılan ve tıbbi olarak kabul edilen ilk madde oldu.

Yaklaşık 100 yıl sonra, PLoS One dergisinde yayımlanan randomize kontrollü bir çalışma kapsamında, poliklinikte 126 depresif katılımcıya bakıldı. Katılımcılar, altı hafta boyunca günde 258 mg magnezyum klorit tükettiler. Sonuç olarak, katılımcıların %89’u depresyon ve anksiyete semptomlarında klinik olarak anlamlı iyileşme gösterdi.

Magnezyum yönünden zengin besinler arasında baklagiller, soya peyniri, kepekli tahıllar ve yeşil yapraklı sebzeler bulunur.

Folat

Folat ve folik asit, B9 vitamininin farklı formlarıdır. İsimleri genellikle birbirlerinin yerine kullanılır. Ancak, araştırmacılar etkilerinin aslında oldukça farklı olduğunu buluyorlar.

Folat, vücudunuzdaki birçok önemli işlevi yerine getirir. Örneğin, vücudunuzun yeni hücreler oluşturmasına yardımcı olur ve DNA oluşumunu destekler. Folat ayrıca serotonin seviyesinin de düzenlenmesine katkıda bulunur.

Onlarca yıllık çalışmalarda folat eksikliği ile depresyon arasında bir bağlantı olduğu da görülmüştür. Antidepresan alan kişiler için yapılan çalışmalar, verilen folat takviyesinin olumlu sonuçları artırdığını da tespit etti.

Folik asit, bununla birlikte sentetik bir B9 vitamini şeklidir. Araştırmalar, bedenin onu B9 aktif formuna çok verimli bir şekilde dönüştürmediğini söylüyor. Metabolize edilmemiş folik asit, artan kanser riski ve bir dizi başka sağlık problemiyle ilişkilendirilmiştir. Bu yüzden ek B9 vitamini almak istiyorsanız, folat, folik asitten daha iyi bir seçimdir.

Avokado, portakal, ıspanak ve kuşkonmaz gibi yiyecekler folattan yüksektir.

Selenyum

Selenyum hakkında belki fazla bir şey duymamış olabilirsiniz, ancak beyin sağlığı için önemli bir mineraldir.

Biyolojik Psikiyatri‘de 1991’de yayımlanan bir çalışmada, 5 hafta boyunca 100 mcg selenyum veya plasebo olan 50 kişiye destek verilmiştir. Araştırmacılar selenyum alan kişilerin genel ruh halinde olumlu bir iyileşme tespit etti. Ayrıca, endişe, depresyon ve yorgunlukta bir azalma olduğunu da bildirmişlerdir.

Beslenme Dergisi‘nde yapılan 2014 çalışmasında da benzer bulgular gözlemlendi. 978 genç erişkin arasında en düşük ruh hali olanlarda kanda selenyum en düşük seviyelere sahipti.

Selenyumun en iyi besin kaynakları arasında Brezilya fıstığı, mantar ve mercimek bulunur.

D Vitamini  

D vitamini “güneş ışığı vitamini” olarak bilinir. Neden? Çünkü onu doğal olarak elde etmenin tek yolu vücudunuzu güneş ışığına maruz bırakmaktır. Eskiden atalarımız dışarıda yaşıyorlardı ve fazla kıyafet giymiyorlardı. Bugün çoğu insan iç mekanlarda çalışıyor ve üst üste kıyafet giyiyor. Ayrıca, çoğumuz kış aylarında düşük güneş seviyelerine sahip kuzey iklimlerde yaşıyoruz. D vitamini eksikliği, günümüzde dünyada en yaygın görülen vitamin eksikliğidir. Aslında, dünyadaki yetişkin nüfusunun %40 ila %60’ı yeterli D vitamini almıyor.

Bu durum gerçekten üzücüdür, çünkü D vitamini, serotonin gibi ruh hali ile ilişkili nörotransmiterlerin üretimini artırabilir. Araştırmalar ayrıca D vitamini takviyesinin olumlu bir zihinsel durumu sürdürmeye yardımcı olduğunu göstermiştir. Amerikan Klinik Beslenme Dergisi‘nde yapılan 2011 tarihli bir araştırma, yüksek D vitamini seviyesine sahip kadınların daha düşük depresyon riski taşıdığını ortaya koymuştur.

Diğer çalışmalar düşük D vitamini düzeyleri, depresyon ve mevsimsel duygudurum bozuklukları arasında bir ilişki olduğunu bulmuştur. Soğuk aylarda, çoğumuz kapalı ortamda kaldığımızdan cildimiz, ılık mevsimlerde olduğu kadar doğal D vitamini üretememektedir.

Peki ya besin kaynakları?

D vitamini doğal olarak çok az sayıda gıdada bulunur. Bazı yağlı balıkların ve bazı balık karaciğer yağlarının eti az miktarda D vitamini içerir. Zenginleştirilmiş portakal suyu ve süt ürünleri gibi takviye edilmiş yiyecekler de D vitamininin çoğunu sağlar. En iyi D vitamini kaynağı, vücudunuzun sağlıklı bir güneş ışığına karşılık olarak yaptığı türdür. Fakat bu sizin için uygun değilse, takviye almayı düşünebilirsiniz.

Peki, kendinizi çok daha iyi hissetmek istiyorsanız, hangi besinleri tüketmeniz gerektiğini biliyor musunuz?

Ruhunuza iyi gelen 16 yiyecek

  • Orman meyveleri (yaban mersini, böğürtlen…) birçok nedenden dolayı favori olan antioksidan içeren besinlerdir. Araştırmalar yaban mersininin içindeki flavonoidlerin ruh halinizi iyileştirebileceğini göstermiştir.
  • Avokado, B vitaminleri bakımından zengindir (özellikle B6 vitamini). Ve aynı zamanda zengin bir folat kaynağıdır. Bir avokado, günlük folat ihtiyacınızın yaklaşık üçte birini sağlar. Magnezyum söz konusu olduğunda, bir avokado günlük ihtiyacınızın yaklaşık %15’ini sağlar.
  • Ceviz, E vitamini, folat, antioksidan polifenoller gibi birçok beyin koruyucu bileşene sahiptir. Ayrıca, ruh halini iyileştirdiği gösterilen omega-3 yağları da içerir.
  • Çikolatanın insanın ruh hali üzerindeki etkileri oldukça bilinmekte ve şimdi artık nedenini daha iyi anlamaya başladık.Peki çikolata neden ruh halini güçlendiren besinlerden biri olarak kabul edilir? Birincisi, zevk ve hoş bir duygu hissi sağlayan endorfin salınımını tetikleyen fenetilamin içerir. Çok aşırı sevindiğin ya da aşık olduğun zaman, beyin fenetilamini serbest bırakır. Aynı zamanda cinsel uyarılma ve zevkle ilişkili bir nörokimyasal olan dopaminin etkisini güçlendirir.Çikolatada bulunan diğer bir madde ise anandamiddir. (Anandamide, Sanskritçe “ananda” kelimesinden gelir, bu da huzurlu bir mutluluk demektir.) Bu yağ maddesi doğal olarak beyinde üretilir. San Diego’daki Neurosciences Institute’taki farmakologlar çikolatadan anandamidi izole ettiler. Esrardaki birincil psikoaktif bileşik olan beyindeki THC gibi kanabinoidlerle aynı reseptör bölgelerine bağlanır. Sonuç olarak, sevinç ve neşe duyguları yaratır. Bunun yanı sıra, çikolata ruh hali üzerinde olumlu bir etkisi olduğu gösterilen polifenoller de içerir. Koyu bitter çikolata daha fazla polifenol içerir.

  • Yeşilçay, ruh halinizi yükselten yiyecekler listesinde birinci sıralarda olmayı hak ediyor. Yeşil çayın birçok faydası vardır. Araştırmalar, Alzheimer’lerin, Parkinson’un ve diğer birçok rahatsızlığın oranlarını düşürdüğünü bulmuştur.Bir çeşit yeşil çay olan matcha, sakin bir modda gevşemenize ve bu hali korumanıza yardımcı olan L-theanine amino asidinin özellikle zengin bir kaynağıdır.
  • Brezilya fındığı, selenyum yönünden zengindir. Düşük diyetsel selenyumunun, depresif bozukluk riskini artırdığı gösterilmiştir. Araştırmacılar selenyum yönünden zengin yiyeceklerin, özellikle DE Brezilya fındığının birincil korunma için yararlı olabileceğini öne sürüyorlar.Tek bir Brezilya fındığının günlük selenyum ihtiyacınızın iki katını sağlayabileceğini biliyor muydunuz? Bu kadar güçlü bir selenyum kaynağı oldukları için, selenyum doz aşımı almadığınızdan emin olmak için genellikle günde dört veya beşten fazla yememeniz önerilir.
  • Probiyotikler, bağırsaklarınızdaki “iyi bakteri” dir. Serotonin, dopamin ve GABA üretirler. Tempeh, miso, natto ve lahana turşusu gibi fermente gıdalar sağlıklı bağırsak bakterilerini destekler.
  • Koyu yeşil yapraklı sebzeler folat bulmak için en iyi yerlerden biri. “Folik” terimi, Latince bir kelime olan folium’dan gelir, yani yaprak anlamına gelir. Ayrıca, kaygı ve depresyonu azaltmaya yardımcı olabilecek magnezyum bakımından da zenginler. Eksikliği önlemek için günde yaklaşık 400 mcg folat yemek yeterlidir. Bir fincan pişmiş mercimek bu miktarın yaklaşık %90’ını sağlayabilir ve depresyonun önlenmesine de yardımcı olabilir.

  • Nohut, folat, demir, magnezyum, manganez, bakır, çinko, lif ve fosfor içerir. Ve bir fincan nohut, B6 vitamini için günlük değerin %50’sinden fazlasını sağlar.
  • Brokoli, vücudunuzun serotonin, norepinefrin ve melatonin seviyelerini artırabilen krom bakımından zengindir. Krom doğrudan ruh düzenleyicileri ile çalıştığı için, depresyon için etkili bir tedavi olduğu bulunmuştur.
  • Quinoa, karmaşık bir karbonhidrattır. Protein ve lif bakımından zengin olduğu için kan şekeri seviyelerini dengelemeye yardımcı olabilir. Aynı zamanda B vitaminleri, magnezyum, demir ve serotonin üretimine katkıda bulunan amino asitleri içerir. (Düşük seviyelerde serotonini, depresyon ile ilişkilendirilmiştir.)
  • Muz, potasyum bakımından zengindir. British Nutrition Journal‘da yapılan 2008 tarihli bir çalışmada, düşük sodyumlu, yüksek potasyumlu diyetlerin ruh hali üzerinde olumlu bir etkisi olduğu bulundu.Potasyum için, günde yaklaşık 1600-2000 mg almanız önerilir. Bir muz 450 mg’dan fazla potasyum sağlayabilir. Muz, vücudunuzun serotonin sentezlemesi gereken B6 vitamini bakımından da zengindir.Kabak, ruh artırıcı folat, lif, B6 vitamini ve C vitamini açısından yüksektir. Lif alımınızı artırmak ister misiniz? Soyulmuş kabak yemeyi deneyin.

  • Kahvenin, içtikten sonra mutlu bir his verdiği bilinir. Bu, birçok insanın sabaha dinç başlamak için kahve içmesinin sebeplerinden biri.2015 yılında araştırmacılar, kahve ve çay tüketimi ve depresyon riski ile ilgili mevcut tüm araştırmaları gözden geçirdi. Toplamda 346.913 kişiye ve 8.146 depresyon vakasına baktılar. Yaklaşık 400 ml/gün kahvenin (1 bardaktan sadece  biraz fazla), depresyona karşı en üst düzeyde koruyucu etkisi vardı. Çünkü kahvenin içindeki kafein dopamini uyarır. Dopamin, öfori hissini üreten nörotransmiterdir.Kahve ayrıca bir vazodilatördür, yani kan damarlarınızın genişlemesine neden olur. Bu, dolaşımınız için iyidir. Ve beyniniz üzerinde ve özellikle de ruh haliniz üzerinde olumlu bir etkisi vardır. Ayrıca, kahve, diyetinizdeki 1 numaralı antioksidan kaynağıdır.

İlginizi çekebilir: Alışveriş listenize mutlaka eklemeniz gereken bir kış lezzeti: Trabzon hurması

Hanife Kara: Diyetisyen Hanife Kara, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümünden başarıyla mezun oldu. Üniversitede aldığı eğitim süresince birçok kamu ve özel sağlık kuruluşunda uzun dönemli stajlar yaptı. Sağlıklı yaşam ve zihinsel gücün insan vücudu üzerine etkisi kavramları ile yakından ilgili olan Pozitif Diyetisyen; 2018 yılında aldığı eğitim programını başarı ile tamamlayarak, “Yaşam Koçu” unvanını kazanmış ve mesleğine yeni bir boyut katmıştır. Ege Üniversitesi Fitorerapi Yüksek Lisansı ile eğitim hayatı devam etmektedir. Şu an İzmir'de Pozitif Diyetisyen Hanife Kara beslenme ve diyet danışmanlığı merkezinin kurucu diyetisyenidir.

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:

Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.

Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.

Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale