X

Limonun faydaları nelerdir: Limonlu su içmek neye iyi gelir?

Limon, yemeklerden salatalara, içeceklerden tatlılara gün içinde tükettiğimiz pek çok besini lezzetlendirmek için kullandığımız, ekşi ancak mis kokulu bir meyvedir. Turunçgiller ailesine mensup olan limon, özellikle C vitamini içeriğiyle vücudumuz için oldukça faydalıdır. 58 gram ağırlığındaki ortalama büyüklükteki bir limon, 30 miligram C vitamini içerir.

Limon suyu ya da limonlu su kilo verdirir mi?

Limon suyu içmeyi sabah rutininin bir parçası haline getirmek, daha canlı bir ciltten sindirim sistemine desteğe kadar pek çok faydaları ile sıkça önerilen bir uygulama. Aslında limon suyu içmenin faydaları, çoğu zaman su tüketimini artırıyor olmasına dayalı. Diğer yandan limon suyu alkali olduğu için, beslenme planınızda yer verebileceğiniz bir içecek. Son olarak limon suyunun su içmek için lezzetli bir yöntem olduğunu göz önünde bulundurursak, gün içinde daha çok su içmenizi sağlayabilir.

Limon suyu alkali olduğu için, beslenme planınızda yer verebileceğiniz sağlıklı bir içecek.

Limonlu su ya da limon suyunun zayıflatıcı etkisi, pek çok kaynakta karşımıza çıkıyor. Peki limon suyu kilo vermek için ne kadar etkili? Limon suyunun kilo kontrolü üzerindeki etkilerini şöyle açıklayabiliriz:

  • Limonlu su, su tüketimini artırmanın lezzetli ve düşük kalorili bir yolu olduğu için, gün içinde alınan kalori miktarının azaltılmasına yardımcı oluyor. Gün içinde gazlı, şekerli ya da yüksek kalorili içecekler yerine limon suyu tüketildiğinde alınan kalori miktarı da azalıyor.
  • Limonun içinde yer alan pektin isimli çözünebilir lif, midemizde genişeyerek tokluk hissini artırıyor. Limonlu suyunuzu içerken limonun kendisini de tüketirseniz, bu etkiden daha fazla yararlanabilirsiniz.
  • Limonlu su, ferahlatıcı ve hoş tadı sayesinde su içmeyi alışkanlık haline getirmenin en etkili yollarından biri. Ve kilo vermek söz konusu olduğunda, vücudumuzun ihtiyaç duyduyu miktarda su tüketmek en önemli maddelerden biri. Eğer su içme alışkanlığınız yoksa, limonlu su ile bu alışkanlığı edinmeye lezzetli bir başlangıç yapabilirsiniz.
  • Gün içinde yeterli miktarda su tüketmenin olumlu etkilerinden biri de metabolizmayı hızlandırması. Limonlu suyun doğrudan metabolizmayı ya da yağ yakımını hızlandırıcı bir etkisi bulunmasa da, içilen su miktarını artırdığı için kilo kontrolüne yardımcı olabilir.

Daha detaylı bilgi için Limonlu su yağ yakar mı? ve Limonlu su içmek için 10 sağlıklı neden yazımıza göz atabilirsiniz.

Her ne kadar limon suyu ya da limonlu su içmek özellikle zayıflamayı desteklemek için sık sık tüketiliyor olsa da, bu konuda bilimsel araştırmaların sonuçları yeterli değil. Ne var ki yine de limonu günlük beslenme planınıza eklemenin pek çok faydası bulunuyor. Neler mi?

Bilimsel araştırmalara göre limonun faydaları

C vitamini ve lifler bakımından oldukça zengin olan limonun faydaları saymakla bitmiyor. Limonun içeriğinde yer alan bu besinler, kalp sağlığından kilo kontrolüne, sindirim sisteminin güçlendirilmesinden kansızlığın önlenmesine kadar pek çok destek sunuyor.

C vitamini ve lifler bakımından oldukça zengin olan limonun faydaları saymakla bitmiyor.

1. Limon, kalp sağlığını destekliyor

C vitamini bakımından oldukça zengin olan limonun bir tanesinde yaklaşık 31 miligram C vitamini yer alırken, bu miktar günlük C vitamini ihtiyacımızın yaklaşık %51’ini tek başına karşılıyor. Araştırmalar, C vitamini bakımından zengin sebze ve meyveleri tüketmenin kalp hastalıkları ve kalp krizi riskini azalttığını gösteriyor. (1, 2, 3)

Limonun kalp sağlığını destekleyici özelliği yalnızca C vitamini içeriğiyle de sınırlı değil. Limonun lif ve bitkisel içeriklerinin de kalp hastalığı risk faktörlerini azalttığı biliniyor. (4, 5)

Yapılan bir araştırmaya göre, bir ay boyunca günde 24 gram turunçgil lifi tüketmek, kandaki kolesterol seviyesini düşürmek için yeterli. (6) Diğer yandan limonun içinde yer alan hesperidin ve diosmin isimli bileşenler de kolesterolü düşürücü bir etki yapıyor. (7, 8, 9)

2. Limon, kilo kontrolüne yardımcı oluyor.

Limon zayıflamaya yardımcı etkisiyle sık sık karşımıza çıkıyor. Limonun zayıflama üzerindeki etkileri, farklı teorilerle destekleniyor.

Limonun zayıflatıcı etkisi üzerine teorilerden biri, limonun içeriğindeki çözülebilen pektin bileşeninin midede çözünerek büyüdüğü ve tokluk hissini uzattığı üzerine. Ne var ki limon çoğu zaman bütün halde yenilerek değil suyu sıkılarak tüketildiği için, bu tüketim aynı etkiyi yapmıyor. Çünkü limon suyu pektin içermiyor.

Limonun zayıflattığı üzerine bir diğer teroi de, limonlu ılık suyun zayıflatıcı etkisi olduğu yönünde. Bu noktada, vücudun kalori yakımını geçici olarak hızlandıran aslında limon değil, su içmenin kendisi gibi görünüyor. (10, 11)

Ancak limonun kalori yakımına yardımcı olduğunu destekleyen araştırmalar da mevcut. Yapılan bir araştırmaya göre, limonun içeriğindeki bitkisel bileşenler, kilo alımını engelliyor ya da azaltılmasına yardımcı oluyor. (12, 13) Örneğin hayvanlar ile yapılan bir araştırmada limon kabuğundan alınan polifenollerin verildiği farelerin, diğer farelerden daha az kilo aldığı sonucuna ulaşılmış. (14) Ancak bu bileşenlerin insanlar üzerindeki kilo vermeye yardımcı etkisini gösteren araştırmalar mevcut değil .

3. Limon, böbrek taşının önlenmesine yardımcı oluyor

Böbrek taşı, atık maddelerin böbreklerde birikerek kristalize olmasıyla oluşuyor. Böbrek taşı  oluşumu yaygın görülen bir sağlık sorunu olmakla birlikte, bir kez görüldüğünde yeniden oluşabiliyor.

Yapılan araştırmalara göre limonun içeriğinde yer alan sitrik asit, ürin hacmini ve ürin pH’ını artırarak böbrek taşı oluşumunun engellenmesine yardımcı oluyor. (15, 16) Günde ortalama 125 mililitre limon suyu tüketmek, böbrek taşı oluşumunu engellemek için yeterli sitrik asit alımını sağlıyor. (17, 18) Yapılan araştırmaların bir kısmında aynı etkileri limonatanın da sağladığı belirtilirken, farklı araştırmalarda farklı sonuçlara ulaşıldığını da ekleyelim. (19, (20), 21, 22)

4. Limon, kansızlığı önlemeye yardımcı oluyor

Tükettiğiniz besinlerden yeterli miktarda demir alamadığınızda ortaya çıkan demir eksikliğine bağlı kansızlık oldukça yaygın görülen bir sağlık sorunu.

Limon, yalnızca içeriğinde yer alan demir sayesinde değil, tükettiğiniz besinlerden aldığınız demirin emilimini kolaylaştırdığı için kansızlığın önlenmesine yardımcı oluyor. (23, 24)

Bağırsaklarımız kırmızı et, tavuk ve balıkta yer alan demiri kolayca absorbe edebiliyor ancak bitkisel besinlerde yer alan demirin emilimi o kadar kolay olmuyor. Turunçgillerde yer alan sitrik asit ve C vitamini, bitkisel kaynaklardaki demir emilimini de kolaylaştırıyor.

Güçlü bir C vitamini ve sitrik asit kaynağı olan limon, demir emilimine destek olduğu için kansızlıkla mücadele etmenize yardımcı oluyor.

Güçlü bir C vitamini ve sitrik asit kaynağı olan limon, kansızlıkla mücadele etmenize yardımcı oluyor.

5. Limon, kanser riskinin azaltılmasına yardımcı oluyor

Sebze ve meyvelerden zengin sağlıklı bir beslenme planı, kanseri önlemek için en büyük destekçilerden biri. Bazı gözlemsel araştırmalara göre, turunçgil tüketimi fazla olan kişilerde, kanser riskinin daha düşük olduğu gözlemlenmiş. Ancak yine bu konuda yapılan tüm araştırmaların aynı sonucu vermediği görülmüş. (25, 26, 27, 28)

Test tüpleri kullanılarak yapılan araştırmalarda, limondan alınan bileşenlerin kanser hücrelerini öldürdüğü gözlemlenmiş. Ancak insan vücudunda aynı etkiyi yaptığı konusunda sonuçlar yeterli değil. (29, 30, 31)

Araştırmacılara göre limonda yer alan ve limon özü olarak da bilinen limonen ve narengenin bileşenleri, kansere karşı koruyucu etki gösterebiliyor. (5, 32, 33, 34) Diğer yandan hayvanlarla yapılan araştırmalardan limon yağında bulunan D-limonen bileşeninin anti-kanser özellikleri olduğu gözlemlenmiş. (35, 36)

Bir başka araştırmada limon posasında yer alan beta-kriptoksanin ve hesperidinin, kemirgenlerde akciğer, dil ve kolondaki kötü huylu tümörlerin gelişimini engellediği görülmüş. (37) Bu noktada araştırmalarda kullanılan bileşenlerin günlük tüketebileceğimiz miktardan çok daha fazla bir dozda kullanıldığını unutmamak gerekiyor. Limonda yer alan bu bileşenlerin kanser karşıtı potansiyelinin olduğu bilinse de, limonun tek başına kanseri önlediğini söylemek doğru olmayabilir.

6. Limon, sindirim sistemini güçlendiriyor

Limonun içeriğinde, büyük bir kısmı çözünebilir lifler ve basit şekerler halinde bulunan %10 oranında karbonhidrat yer alıyor. Limonun içeriğindeki ana lif olan pektin, sağlık üzerinde pek çok olumlu etkisi olan bir lif kaynağı.

Çözünebilir lifler bağırsak sağlığının güçlenmesine yardımcı olurken, şeker ve nişastanın sindirimini yavaşlatıyor. Pektinin bu etkisi, kan şekeri seviyesinin düşmesine yardımcı oluyor. (38, 39, 40, 41) Ancak limonun bu etkisinden faydalanabilmek için limonun posasını da tüketmeniz gerekiyor. Çünkü yalnızca limon suyu ya da limonlu su tükettiğinizde limonun posasında yer alan liflerin sağladığı etkilerden faydalanmanız mümkün olmuyor.

7. Limon, cilde iyi geliyor

Limonun içeriğinde yer alan C vitamini, sağlıklı ve canlı bir cilt için gerekli olan kolajen üretiminde rol oynuyor. C vitamini, güneş ışığı, hava kirliliği, yaşlanma gibi nedenlerle zarar gören cildimizi korumakta rol alırken, kolajen üretimi de cildin daha genç bir görünüme sahip olmasını destekliyor.

8. Limon, bağışıklık sistemini destekliyor

C vitamini ve antioksidan içerikli besinler, bağışıklık sisteminin en büyük destekçileri arasında yer alıyor. C vitamini vücudun özellikle soğuk algınlığı ve nezle gibi hastalıklarla savaşmasına da yardımcı oluyor. Yapılan bir araştırmaya göre C vitamini, nezle ve soğuk algınlığına yakalanmayı önlemekte tek başına etkili olmasa da, hastalığın süresini ve etkilerini kısaltmaya yardımcı oluyor. (42)

Limonun besin değeri

58 gramlık bir limonda:

  • Enerji: 16.8 kcal
  • Karbonhidrat: 5.41 g (1.45 gramı şeker olmak üzere)
  • Kalsiyum: 15.1 mg
  • Demir: 0.35 mg
  • Magnezyum: 4.6 mg
  • Fosfor: 9.3 mg
  • Potasyum: 80 mg
  • Selenyum: 0.2 mcg
  • C vitamini: 30.7 mg
  • Folat: 6.4 mcg
  • Kolin: 3 mg
  • A vitamini: 0.6 mcg
  • Lutein ve zeaksantin: 6.4 mcg

Limon ayrıca düşük miktarda tiyamin, riboflavin, B6 vitamini, pantotenik asit, bakır ve manganez içeriyor.

Sağlık otoritelerine göre 19 yaş ve üstü kadınlarda 75 mg, erkeklerde ise 90 mg C vitamini alımını öneriyor. Sigara kullanıcılarında bu miktarın 35 mg daha fazla olması gerekiyor. (43, 44)

İlginizi çekebilir: Mutfakların vazgeçilmezi, diyetlerin demirbaşı limon

Limonlu suyun hazırlanması: Limonlu su nasıl yapılır?

Bilimsel araştırmalara göre limonun sağlığımız üzerinde pek çok olumlu etkisi bulunuyor. Bu olumlu etkilerden faydalanabilmek için öncelikle limonun kendisini tüketmek gerekiyor olsa da, limonlu su tüketmek de gün içindeki su tüketimini artırmak için lezzetli bir seçenek.

Hem su tüketimini en lezzetli şekilde artırmak hem de sağlık etkilerini artırmak için lezzetli bir limon suyu tarifimiz var.

Malzemeler:

  • 1 limon
  • ½ litre su
  • Birkaç dal taze nane
  • 1 çay kaşığı bal
  • 1 dilim taze zencefil
  • 1 tutam tarçın
  • 1 tutam zerdeçal

Dilerseniz limon suyunu lezzetlendirmek için farklı lime, portakal gibi farklı turunçgiller ya da salatalık ekleyebilirsiniz. Meyveleri eklemeden önce iyice yıkadığınızdan emin olmanızda fayda var.

Limonlu su içmek, gün içindeki su tüketimini artırmak için lezzetli bir seçenek.

Limonlu su tüketimini artırmak için bir diğer önerimiz de limon suyu küpleri hazırlamak. Limonlu su küplerini hazırlamak için taze limon suyunu sıktıktan sonra buz kalıplarına dökerek dondurabilir; sonrasında suyunuza ya da içeceklerinize katabilirsiniz.

Limonun faydalarından yararlanırken vücudunuzda detoks etkisi yaratacak bir tarif için Bağırsak temizliği için ev yapımı bir iksir: Zencefil, limon, elma yazımıza da göz atabilirsiniz.

Limon suyunun yan etkileri

Limon suyu sağlıklı bir içecek olmasına rağmen, fazla tüketildiğinde potansiyel yan etkileri de ortaya çıkabiliyor.

  • Limonun içeriğinde yer alan sitrik asit, diş minesini yıpratabiliyor: Riski azaltmak için limon suyunu bir pipet yardımıyla içebilir, limon suyundan sonra su ile ağzınızı çalkalayabilirsiniz.
  • Limon suyu mide yanmasına neden olabilir: Limonun içeriğinde yer alan sitrik asit bazı kişilerde mide problemlerine yol açabilir. Diğer taraftan, limon suyu alkali bir etki yaptığı için, sindirimi kolaylaştırıcı etkisi de bulunuyor. Limon suyunun sizde nasıl bir etki yapacağını görmek için denemeniz gerekiyor.

Oldukça sağlıklı, mis kokulu bir meyve olan limonun faydalı olduğu alanlar yalnızca insan vücudu ile sınırlı değil. Limon, özellikle asidik özelliği ve güzel kokusuyla ev yapımı temizlik ürünleri ve  kişisel bakım ürünleriev yapımı temizlik ürünleri ve   yapımında da sıkça kullanılıyor.

Turunçgiller ailesine ait bu küçük sarı meyveyi yaygın olarak salatalarda, çorbalarda ve bazı tatlılarda kullanıyoruz. Oysa mutfaklarımızın vazgeçilmez bir parçası olan limonun, yemeklerin yanı sıra ev temizliğinden, oda parfümü yapımına, saç bakımından çamaşırlara kadar farklı alanlarda kullanımı mümkün. Limona yeni bir yaklaşım getirecek farklı kullanım önerilerimize Bir meyveden daha fazlası: Limonun 10 farklı kullanım alanı yazımızdan ulaşabilirsiniz.

 

Kaynak. Healthline, Medical News Today, Organic Facts, Well+Good

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.

Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.

Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale