X

Hastayken ne yenir: İyileşme sürecini destekleyen gıdalar

Havalar bir sıcak, bir soğuk iken, başta covid olmak üzere pek çok kış virüsünden kaynaklanan salgın hastalık etrafta kol geziyorken kendimizi korumak oldukça zor… Soğuk algınlığı, grip, bir de alerji semptomları eklenince burun akıntısı, öksürük, bulantı, yorgunluk ve benzeri etkiler, yılın bu zamanlarında kaçınılmaz olabiliyor. Elbette ki en iyi yöntem kendimizi korumak, ancak bazen ne kadar dikkat edersek edelim hastalıklara yakalanabiliyoruz. Böyle durumlarda da doktorumuzun verdiği ilaçlara ek olarak tek yapabileceğimiz şey doğru besinler tüketmek ve bolca istirahat…

İstirahat işin en zahmetsiz kısmı olsa da, hastalıklar iştah değişikliklerine neden olduğu için destekleyici besinleri tüketmek zorlaşabiliyor. Öyle ki en sevdiğiniz yemeği yemek bile hastayken külfet haline gelebilir. Üstelik, boğaz ağrısı, mide bulantısı gibi semptomlarla baş ediyorsanız, aç hissetseniz dahi yemek yeme isteğiniz azalabilir. Ancak, doğru besinlerle bedeni desteklemek özellikle hasta iken çok önemli… Hastayken yendiğinde bir anda iyileştirecek sihirli tek bir gıda olmasa da bazı besinler, çok daha iyi hissettirme ve hastalıkların semptomlarını hafifletme etkisine sahip. İşte grip, alerji, soğuk algınlığı, nezle, covid, mide üşütmesi ve benzeri rahatsızlıklarla baş ederken tüketebileceğiniz en ideal besinlerin listesi:

Hindistan cevizi suyu ve bazı sporcu içecekleri

Normal şartlarda dehidrasyonun, baş dönmesinden yorgunluğa kadar geniş bir semptom listesine sahip olduğunu daha önce duymuş ya da deneyimlemiş olabilirsiniz. Bir de hasta olduğunuz zamanlarda kusma, ishal, yüksek ateş veya aşırı terleme gibi olumsuzlukları yaşıyorsanız, tüm bunlar daha şiddetli dehidrasyona neden olabilir. Dolayısıyla sıvı dengesinden sorumlu olan elektrolitler bedeninizde hızla azabilir. Başta Hindistan cevizi suyu olmak üzere çeşitli sporcu içecekleri, sodyum, potasyum, magnezyum, fosfor gibi önemli elektrolitlerle doludur ve hasta olduğunuzda tüketmek için en ideal içecekler arasındadır.

İlginizi çekebilir: Elektrolit seviyesini korumaya yardımcı olan besinler ve içecekler

Bazı baharatlar

Covid, soğuk algınlığı, alerji, grip gibi rahatsızlıklar, tat ve koku duyularını zayıflatabilir. Dolayısıyla bu duyuları harekete geçirmeye yardımcı olan baharatlar, hem yemeklerin lezzetini almanızı sağlayarak iştahınızı artırabilir hem de ihtiyacınız olan enerjiyi size sağlayabilir. Tarçın, zerdeçal, karanfil, karabiber gibi baharatlarla yiyeceklerinizin tadını zenginleştirirken bağışıklığınızı da güçlendirebilir, iyileşme sürecinizi hızlandırabilirsiniz. Tatlılardan tuzlulara, çorbalardan salatalara sevdiğiniz yemekleri şifalı bu baharatlarla tatlandırabilirsiniz.

Tavuk çorbası

Muhtemelen annelerimizin, büyük annelerimizin her hastalık için önerdiği ve tam bir şifa deposu olduğunu söylediği tarif; tavuk çorbası olabilir. Lezzetli tadının yanı sıra, üst solunum yollarındaki iltihabı azaltmaya yardımcı olan tavuk çorbası, öksürük, burun tıkanıklığı gibi en sık görülen soğuk algınlığı belirtilerinin de şiddetini azaltabilir. Ayrıca, bağışıklık güçlendirici etkilere de sahiptir ve sıvı, yumuşak formuyla kolayca tüketilebilir. Sebzelerle birlikte hazırlandığında bol protein ve lif kaynağına da dönüşebilir. Kendinizi hasta hissettiğinizde, istirahatlerinize eşlik edecek sıcacık bir kase tavuk çorbası, çok daha hızlı toparlanmanıza destek olabilir.

Yulaf

Mide bulantısı, boğaz ağrısı gibi hastalık semptomlarıyla mücadele ederken bir de yorgunlukla baş etmeye çalışıyorsanız muhtemelen bir şeyleri çiğnemek bile zor ve yorucu gelebilir. Yulaf, yumuşak formu ile hem sizi yemek yerken ekstra enerji harcamaktan kurtarır hem de lif içeriği sayesinde mide-bağırsak sağlığınızı desteklemenize yardımcı olur. Araştırmalar, yutması kolay ve pratik tüketime sahip olan yulafın, içeriğindeki lifler sayesinde sindirim sorunlarını iyileştirici etkisi olduğuna dikkat çekiyor. Biraz meyve ve dilediğiniz kuruyemişleri de ekleyerek zengin içerikli bir öğün hazırlayabilir, hasta iken kolayca ve keyifle tüketebilirsiniz.

Muz

Tam bir potasyum ve lif kaynağı olan muz, hızlı, kolay ve pratik tüketiminin yanı sıra mide ve sindirim sorunlarına da birebirdir. İshal, bulantı, kusma gibi rahatsızlıklarınızın varsa midenizi rahatlatması ve sindirim sisteminizin normale dönmesini desteklemesi için muz tüketebilirsiniz. İster tek başına isterseniz de yulaf, kızarmış ekmek, elma püresi gibi eşlikçilerle zenginleştirerek muz yiyebilir, ihtiyaç duyduğunuz enerjiyi de bu sayede kazanabilirsiniz. Ayrıca, yumuşak formu dolayısıyla boğaz ağrısı yaşarken de tüketmek için en ideal gıdalardan biri olan muz, elektrolitler açısından da zengin olduğundan dehidrasyonu da önleyecektir.

Zencefil

Hastalıklarla mücadele ederken, önemini en sık duyduğunuz besinlerden biri zencefil olabilir. Geçmişten bugüne, tam bir şifa kaynağı olarak bilinen zencefil, bulantı, kusma, sindirim rahatsızlıkları gibi olumsuz semptomları iyileştirmekte olukça etkilidir. Ayrıca, grip, soğuk algınlığı gibi mevsimsel rahatsızlıkların da neden olduğu belirtileri hafiflettiği araştırmalarca kanıtlanmıştır. Taze zencefil olarak veya toz ve çay formunda tüketebilir, kendinizi hasta iken çok daha iyi hissedebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Zencefilin faydaları ve zencefilin zararları nelerdir? Zencefil nasıl tüketilir?

Bal

Bal da tıpkı zencefil gibi hastalıklarla geçen zaman dilimlerinin başrol oyuncusu olabilir. Özellikle öksürükle, boğaz ağrısı ile mücadele ediyorsanız, bal tüketebileceğiniz en iyi besinlerden biridir. Boğaz tahrişini önleyen, alerji etkilerini hafifleten ve öksürüğü kesen bal, hem yetişkinlerde hem de çocuklarda iyileştirici etkilere sahiptir. Ayrıca, balın anti-enflamatuar özellikleri de vardır. Dolayısıyla favori çayınıza biraz bal eklemek, muhtemelen kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayabilir.

Yoğurt

Tıpkı yulaf gibi pratik tüketimi ve kolay sindirimi olan yoğurt da hastayken yiyebileceğiniz en ideal besinler arasındadır. Probiyotikler açısından zengin olması, onu tam bir savaşçı haline getirir! Soğuk algınlığı, grip gibi rahatsızlıkların etkileriyle savaşmak için probiyotikler oldukça güçlü kaynaklardır. Araştırmalar, kış aylarında yoğurt ve diğer süt ürünlerini tüketen kişilerin soğuk algınlığı ve üst yolunum yolu enfeksiyonlarına yakalanma riskinin daha düşük olduğunu bulmuştur. Yoğurdun içeriğindeki iyi bakteriler, hem bağışıklık sisteminizi güçlendirmenize hem de vücudunuzun mikroplarla savaşmasına destek olacaktır.

Yeşil yapraklı bitkiler

Lahana, ıspanak, marul gibi yeşil yapraklı bitkiler, C ve K vitaminleri, demir ve folat da dahil olmak üzere pek çok vitamin ve mineralle doludur. Ayrıca, kanser, kalp rahatsızlıkları gibi ciddi hastalıklara karşı koruma kalkanı oluşturan polifenoller açısından da oldukça zengin oldukları bilinir. Dolayısıyla bağışıklığı güçlendirmek konusunda en etkili besinler arasında yer alırlar. İster salata olarak yiyebilir, isterseniz de çiğnemekte güçlük yaşıyorsanız smoothieler, yeşil içecekler hazırlayarak bol bol yeşil yapraklı bitkiler tüketebilirsiniz.

Sonuç olarak, hastalık dönemlerinde doğru beslenmek, vücudunuzun iyileşme sürecine destek sağlayabilir ve kendinizi daha iyi hissetmenize katkıda bulunabilir. Yukarıda yer alan besinleri listenize ekleyerek özellikle hastalıkların yoğun olduğu kış aylarında kendinizi çok daha iyi hissedebilirsiniz. Dilerseniz aşağıdaki yazılarımıza da göz atabilirsiniz:

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.

Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.

Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale