X

Bütünsel hayranlık: Estetik çekim (aesthetic attraction) nedir?

Daha önce hiç bulunduğunuz bir ortamda gözlerinizi alamadığınız, dış görünüşünden etkilendiğiniz, zarif ve etkileyici hareketlerine ‘tav olduğunuz’ birine karşı adeta manyetik bir çekim duyduğunuzu hissettiniz mi? Daha doğrusu şöyle soralım; birini fiziksel olarak beğenmenin ötesinde, tarzına, hareketlerine, sesine, tavrına bir anda hayranlık beslemeye başladınız mı? Ama onunla sevgili olma, flört etme veya fiziksel herhangi bir temasta bulunma isteği duymadan, sadece ona karşı bir çekim hissettiniz mi? Cevabınız evetse, ‘estetik çekim’ nedir öğrenmek isteyebilirsiniz. İşte estetik çekime (aesthetic attraction) dair tüm merak edilenler ve birine karşı estetik çekim duyduğunuzu anlamanıza yardımcı olacak işaretler…

Estetik çekim nedir, ne değildir?

Estetik çekim, en öz tanımı ile birinin (karşı cins veya hemcins olması fark etmeksizin) dış güzelliğine, görünümüne, tavırlarına ve hatta ‘aurasına’ ilişkin öznel algımıza dayalı olarak hissettiğimiz bir çekim türü. Başta yüzeysel bir çekimmiş gibi görünse de aslında fizikselliğin ötesine geçen, daha derin bir duyguyu barındırıyor, bu nedenle de biraz daha karmaşık. Şöyle ki, birinin tarzını, fiziğini, kıyafetlerini, sesini, jest-mimiklerini, kendine has hallerini, kısacası ‘genel havasını’ beğenebilir ve ona karşı bir çekim hissedebilirsiniz. İşte bu ‘birinin genel havasına vurulmak’, estetik çekim olarak tanımlanıyor.

Ancak bu çekim türü anlamak ve ayırt edebilmek için diğer çekim türlerinden farklı olduğunu da vurgulamak önemli. Cinsel çekim, romantik çekim, fiziksel çekim veya duygusal çekim olarak aşina olabileceğiniz yaygın çekim türlerine bakacak olursak:

  • Cinsel çekim: Biri ile cinsel ilişkide bulunma arzusu.
  • Romantik çekim: Biri ile romantik temas kurma arzusu (bakışma, aşk sözcükleri söyleme vb, bunun cinsel olması şart değil).
  • Duygusal çekim: Birinin zihninden ve ruhundan etkilenmek (fiziksel ya da cinsel olarak etkileşimde bulunma isteği ön planda olmaksızın).
  • Fiziksel çekim: Birinin fiziksel özelliklerinin çekici olduğunu düşünmek ve onu arzu etmek (çoğunlukla cinsel çekim ile yakın bağlantılı olarak).
  • Estetik çekicilik: Fiziksel çekime benzeyen ancak onun aksine cinsel çekim ile ilişkili olmayan ve fiziksel çekimin de ötesinde gözle görülmeyen, soyut kavram ve hallere (aurası, enerjisi, ses tonu, genel havası vb.) de ilgi duymak.

Örnek vermek gerekirse; birinin harika bir vücuda sahip olduğunu düşünebilir, enerjisine hayran olabilir, tarzına ‘bayılabilirsiniz’ ancak onunla fiziksel temas halinde bulunmak, cinsel ilişkiye girmek veya romantik bir ilişki kurmak istemeyebilirsiniz. İşte bu durumda hissettiğiniz şey; estetik çekim olabilir.

Çoğumuz, yaşamımızda en az bir kez birine karşı estetik çekim hissetmiş olabiliriz. Bu, gözlerimizi ondan alamadığımız bir kadın veya erkek olmuş olabilir, onunla ‘birlikte olma’ arzusu beslemeden sadece sahip olduğu tüm özelliklerle onu takdir ettiğimiz; ona bakmanın, onunla konuşmanın bizi mutlu ettiği, haline tavrına vurulduğumuz birini tanımışızdır. Bir düşünün, hayatınızda böyle biri olmadı mı?

Estetik çekim, doğası gereği cinsel veya romantik değildir; güzelliği takdir etmekle ilgilidir. Tabii bu güzelliğin ‘güzellik’ ölçütü hepimizin öznel yargılarına bağlı olduğu için birimizin estetik çekim hissettiği kişiye karşı bir başkası böyle bir çekim hissetmeyebilir. Kısacası, subjektif zevklerle ilgilidir. Ve estetik çekim ile ilgili asıl şaşırtıcı olan şey ise şudur; estetik çekim beynin zevk, ödül ve motivasyon kısımlarını harekete geçiriyor ve estetik çekim duyduğumuz birini görmek, adeta beynimizi aydınlatıyor ve mutluluğumuzu artırıyor. Dahası, yaratıcılığımızı da tetikliyor. Yani bu durumu en basit örnekle şöyle açıklayabiliriz, gözümüze hoş gelen, beğendiğimiz bir şeye bakmak -belki bir doğa manzarası, belki bir sanat eseri- bizi iyi hissettiriyor. Dolayısıyla estetik çekim duyduğumuz birini görmek de benzer bir pozitif etkiye sahip. Peki, birine karşı estetik bir çekim hissettiğimizi nasıl anlayabiliriz?

Estetik çekim hissettiğinizin belirtileri

Estetik çekiciliğin belirtileri kişiden kişiye değişebilir ve romantik veya cinsel çekim gibi türlerin aksine genellikle tespit edilmesi daha zordur ancak bazı ortak göstergeler şöyle sıralanabilir:

1. O kişiye bakmayı bırakamıyorsanız

Estetik açıdan hoşunuza giden birini bulduğunuzda çoğu zaman gözlerinizi ondan alamazsınız. Onun güzelliğini takdir etmek için bakışlarınız sürekli ona çekilir. Kıyafetleri, hareketleri, tavırları, gülümsemesi, kısacası her şeyi görsel olarak sizi büyülemeyi başarır, bu nedenle de sık sık bakışlarınız ona doğru yönelir.

2. Görünüşüyle ilgili küçük detayları bile fark ediyorsanız

Estetik çekicilik, birinin fiziksel görünümüyle ilgili başkalarının gözden kaçırabileceği küçük ayrıntıları fark etmenizi sağlar. Örneğin, o bakmayı bir türlü bırakamadığınız kişi, saç şeklini değiştirdiyse, yeni bir ruj sürdüyse, farklı bir giyim tarzına geçiş yaptıysa muhtemelen bunları ilk fark eden siz olursunuz.

3. Fotoğraflarını çekmek istiyorsanız

Birinden estetik olan etkilendiğinizde, onun farklı hallerini, tarzını, gülüşünü, hareketlerini fotoğraflamak isteyebilirsiniz. Bu, fiziksel bir poz çekmek ya da zihinsel bir kare yakalamak, adeta gözlerinizle ekran görüntüsü almak gibi olabilir. Çünkü, beyniniz onda gördüğünüz güzelliği korumak ister.

4. Onu gördüğünüzde modunuz yükseliyorsa

Birtakım çalışmalar, estetik çekiciliğin beyindeki ödül mekanizmasını harekete geçirdiğini ve dopamin gibi iyi hissettiren kimyasalların salınımını tetiklediğini gösteriyor. Dolayısıyla estetik çekim hissettiğiniz birini gördüğünüzde kendinizi çok daha iyi hissediyor, onun yanında çok daha mutlu oluyor olabilirsiniz.

5. Belirli özellikleri sizi büyülüyorsa

Birinin gözleri, gülümsemesi, sesi veya tarzı gibi özellikleri sizi kendisine hayran bırakıyorsa, o kişiye karşı estetik çekim duyuyor olabilirsiniz. Kendinizi, onda belki de kimsenin fark etmediği bir yönüne hayran olmuş hissederken buluyorsanız, bunun nedeni duyduğunuz estetik çekimdir denilebilir.

6. Görünüşüne iltifat etmek istiyorsanız

Birinden estetik olarak etkilendiğinizde, muhtemelen onun görünüşüne, tarzına, giyimine-kuşamına iltifat etme zorunluluğu hissedebilirsiniz. Bu iltifatlar, duyduğunuz hayranlığı dışa yansıtma, etkilendiğinizi ifade etme şekliniz olabilir.

7. Zihninizde tekrar tekrar onu canlandırıyorsanız

Estetik çekim duyduğunuz kişi o an yanınızda, etrafta olmasa bile kendinizi onu zihninizde yeniden canlandırırken bulabilirsiniz. Onun gülüşünü, yürüyüşünü, konuşmasını, hatırladığınız görüntülerle zihninizde tekrar tekrar canlandırabilirsiniz. Bu, onun büyülendiğiniz yönlerini yeniden görmek istemenizden kaynaklanabilir.

8. Sesinden etkileniyorsanız

Estetik çekim, yalnızca görünümden, fiziksel özelliklerden ibaret değildir. Birinin ses tonu, konuşma tarzı, belli kelimeleri söyleme şekli ve hatta ayak sesi bile size estetik açıdan çekici gelebilir, her türlü sesinden etkilenebilirsiniz.

9. Onunla stil hakkında konuşmak istiyorsanız

Birinden estetik olarak etkilendiğinizde, bu onun stiline, tarzına, moda anlayışına, tercihlerine yönelik eğilimlerini de merak etmenize neden olabilir. Veya herhangi bir sanat dalı ile ilgileniyorsa, tasarımla uğraşıyorsa, moda işinde ise, kısacası yaratıcı ve ilham veren, stilistik konularla ilgili her şey hakkında onunla konuşmak isteyebilirsiniz. Çünkü bu onun estetik duyarlılıklarını öğrenip anlamak için size bir fırsat verebilir.

10. Çalışmalarına hayransanız

Çekici bulduğunuz biri bir sanatçı, ressam, müzisyen ya da tasarımcı ise veya ortaya somut işler çıkaran yaratıcı bir işi varsa, onun tüm işlerine ve göstermiş olduğu performansa hayranlık besleyebilirsiniz. Hatta onun çalışmalarını görmek, sizi en az kendisini görmek kadar büyüleyebilir ve işlerine karşı da bir çekim hissedebilirsiniz.

11. Onun etrafında daha bakımlı ve iyi giyimliyseniz

Estetik açıdan hoşunuza giden birinin yanında olacağınızı bildiğinizde kendinizi fiziksel görünüşünüz için ekstra çaba harcarken bulabilirsiniz. Daha iyi giyinmeye, daha bakımlı olmaya, adeta onun sizi büyüleyen estetiği ile eşleşmeye çalışabilirsiniz.

12. Estetik tercihlerini merak ediyorsanız

Birine karşı estetik çekim duyduğunuzda, onun estetik tercihlerini de öğrenmek isteyebilirsiniz. Evinin dekorasyonu hakkında sorular sormak, ne tür müziklerden hoşlandığını öğrenmek ya da hangi ortamları beğendiği hakkında konuşmak sizin için kaçınılmaz bir dürtü haline gelebilir.

13. Yeni stiller için ondan ilham alıyorsanız

Sizi estetik açıdan büyüleyen birini görmek, kendi tarzınız için ilham kaynağı olabilir. Görünümünüzü değiştirmek, onun tarzını denemek, onun makyaj malzemelerinden ya da kullandığı aksesuar markasından seçimler yapmak, saç stiline benzer bir kesim için fikir almak gibi konularda kendinizi motive edebilirsiniz. Birinin kişisel estetiği size kendi estetiğinizi geliştirmeniz için ilham veriyorsa, bu onun güzelliğine duyduğunuz derin estetik takdiri gösterebilir.

14. Daha derin anlamları tartışmak istiyorsanız

Estetik çekicilik, birinin görünüşünün ve yaratıcı seçimlerinin ardındaki derin anlamları merak etmenize neden olabilir. O kişinin estetik tarzının nasıl şekillendiğini, hangi kavramlardan, duygulardan, yaklaşımlardan etkilendiğini, ilham kaynaklarını öğrenmek ve bu konular üzerine derin sohbetler kurmak isteyebilirsiniz.

15. Ona dair her şeyi seviyorsanız

Karşınızdaki kişiye dair ne varsa, gülüşü, konuşması, gözlerini kısması, bazı kelimeleri farklı söyleyişi, tırnakları, elleri, aksesuarları, kıyafetleri, kısacası aklınıza gelen, gördüğünüz, duyduğunuz, hissettiğiniz, fark ettiğiniz her şeyi beğeniyor ve takdir ediyorsanız, bunun nedeni ona karşı duyduğunuz estetik çekim olabilir.

Bonus: Ona doyamıyorsanız…

Zihninizde sürekli onu canlandırıyor, konuşmasını, gülüşünü hayal ediyor, kıyafetlerinden deniyor, fotoğraflarına bakıyor, sosyal medya profillerini inceliyor, devamlı yanına gidip konuşmak istiyor, yeni konular hakkında görüşlerini merak ediyor, kısacası bir türlü ondan kopamıyor ve ona ve ona dair herhangi bir şeye doyamıyorsanız, bunun nedeni çok yüksek ihtimalle duyduğunuz estetik çekim!

Siz de tüm bu yukarıdaki belirtileri daha önce deneyimlediyseniz -veya halihazırda benzer deneyimler yaşıyorsanız- bu, ‘o kişiye’ karşı duyduğunuz estetik çekimden kaynaklanıyor olabilir.

Sonuç olarak estetik çekicilik, insan ilişkilerine benzersiz bir zenginlik ve derinlik katabilir, çünkü güzelliği algılama şeklimiz her birimizin özgün bakış açısıyla şekillenir ve yaşamlarımıza çeşitlilik getirebilir. Bu çeşitliliği kucaklamak, estetik algımızı geliştirebileceği gibi ruhumuzun da adeta parlaklığını artırabilir.

İlginizi çekebilir: Nasıl arkadaş edinilir?: Derin ilişkiler kurmanın 4 bilimsel yolu

Kaynak: liveboldandbloom, mindbodygreen, cyticlinics

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale