X

Ekoterapi: İnsan ve doğa arasındaki ilişkinin iyileştirici gücü

Etkisi giderek artan ve kontrol altına alınamayan yangınlar sebebiyle yüzlerce hektar ormanı, milyonlarca bitkiyi ve hayvanı kaybettik; kaybetmeye devam ediyoruz. Parçası olduğumuz doğanın bizlere sunduğu kaynakları bilinçsizce kullanmanın, sadece kendi çıkarlarımızı gözeterek diğer canlıların yaşam hakkını ihlal etmenin ve bunun sonucunda karşı karşıya kaldığımız iklim krizinin yıkıcı sonuçlarıyla yüzleştiğimiz şu günlerde aslında doğa-insan ilişkisinin ne kadar besleyici ve güçlendirici olduğunu hatırlayabilmek, yavaş yavaş yok ettiğimiz doğayla birlikte neleri kaybettiğimizi görmek ve doğayla kurduğumuz ilişkiyi yeniden ‘yeşertebilmek’ için bu #HaftanınTeması‘nda doğa-insan ilişkisini ele almaya karar verdik.

İnsan ve doğa arasındaki ilişkinin iyileştirici gücü

Kendinizi stresli hissettiğiniz zamanlarda toprakla ve bitkilerle ilgilenmek stresinizi azaltıyor mu? Peki, yemyeşil bir ormanın içinde birkaç saat yürüdüğünüzde bile içinizin huzurla dolduğunu hissediyor musunuz? Hiç kendinizi mutsuz hissettiğiniz bir günde ayaklarınızı suya sokmanın zihninizi tüm olumsuz düşüncelerden arındırdığını hissettiniz mi? Çıplak ayakla toprağa basmak, yeni biçilmiş çimlerin kokusunu içinize çekmek, kuşların ve böceklerin sesini dinlemek, rüzgarla birlikte hareket eden yaprakları izlemek, ağaçların arasından sızan ışık huzmelerinin büyüleyici görüntüsünü seyretmek…

İlginizi çekebilir: Çevresel psikoloji nedir: Çevreyle etkileşimimiz neden önemli?

Doğa terapisi, yeşil terapi, toprak terapisi gibi isimlerle de adlandırılan ekoterapi, insanoğlunun tıpkı diğer canlılar gibi doğayla ve üzerinde yaşadığı gezegenle derin bir bağlantısı olduğu fikrine dayanan bir terapi yaklaşımı. İnsanın parçası olduğu doğayla etkileşime girmemesinin ve bağlantısını beslemeye yönelik deneyimlerden uzak oluşunun ruh sağlığını olumsuz etkilediğini ve iyi oluşunu güçlendirmek için ben merkezci (egocentric) bakış açısından kurtularak ekolojiyi merkezine alan (ecocentric) bir yaklaşım geliştirmesi gerektiğini savunan ekopsikoloji yaklaşımı ve uygulamaları son yıllarda çok daha yaygın hale geldi. Ekopsikoloji henüz gelişmekte olan bir alan olmasına rağmen, uzmanlar şu konuda hemfikir: Doğada vakit geçirmek insanın zihin ve ruh sağlığı için iyileştirici ve şifalı bir etkiye sahip.

Farklı ekoterapi uygulamaları

Ekoterapi, diğer terapi yaklaşımları gibi yapılandırılmış teknikleri değil daha çok günlük yaşamda uygulanabilir olan sahilde yürüyüş yapmak, ormanda pikniğe gitmek, su kenarında oturarak doğanın çıkardığı sesleri dinlemek gibi oldukça basit gibi görünen, insanın doğayla iletişim kurmasını içeren aktivitelerden yararlanıyor. Doğada deneyimlediklerinizin daha çok farkında olmak, doğanın iyileştirici gücünden ruh sağlığınızı iyileştirmek için nasıl faydalanabileceğinizi öğrenmek ve en önemlisi de kendinizi üzerinde yaşadığınız dünyanın bir parçası olarak hissetmek ekoterapinin merkezinde yer alıyor. Temelde hepimizi birbirimize bağlayan bir yaşam ağının olduğunu ve bu ağın ancak doğayla bir bütün halinde var olabildiğini söyleyen ekoterapi, bu sebeple her bireyin doğayla olan biricik ilişkisini keşfetmek için zaman yaratmasının önemi üzerinde duruyor.

Peki, günlük yaşamdaki hangi aktiviteler ekoterapi yaklaşımında kullanılıyor ve nasıl faydalar sağlıyor? Gelin yakından inceleyelim:

Hobi bahçeciliği ya da çiftçilik

Büyük şehirlerde son yıllarda gittikçe daha yaygın hale gelen hobi bahçelerinde ya da mümkünse evinizin bahçesinde vakit geçirmek, balkonunuzda ya da evinizin uygun bir köşesinde yetiştirdiğiniz bitkilerin bakımıyla ilgilenmek, bu alanlarda kendi ürünlerinizi yetiştirmek en yaygın ekoterapi uygulamaları arasında yer alıyor.

İlginizi çekebilir: Zen: Ruh ve beden sağlığı için Japon Bahçesi tasarımı

Vahşi doğa ya da macera terapisi

Ruh sağlığıyla ilgili olumsuz durumların iyileştirilmesini hedefleyen bu yaklaşımda, özellikle ergenlik ve erken yetişkinlik dönemindeki bireyelerin kamp, doğa yürüyüşleri, tırmanıcılık gibi doğa sporları ve açık hava aktiviteleri aracılığıyla temel yaşam becerileri kazanmaları, karşılaştıkları zorluklarla baş etme kapasitelerinin geliştirilmesi ve doğanın sunduğu kaynakları etkili şekilde kullanabilme yetkinliği ve çevre bilinci kazanmaları amaçlanır.

İlginizi çekebilir: İstanbul’a yakın kamp alanları

Park ziyaretleri

Şehir yaşamında doğayla baş başa vakit geçirmenin en erişilebilir yolu olan parklara giderek ve bu alanlarda açık hava etkinlikleri yaparak, doğada zaman geçirmeye bilinçli şekilde vakit ayırmayı hedefliyor.

Orman banyosu (shinrin-yoku)

Japon hükümetinin 1982’de ortaya attığı ve şehirli nüfusa ormanları cazip kılmayı amaçlayan “shinrinyoku”, yani orman banyosu, ormanlarda ya da ormana benzer ağaçlıkların yoğun olduğu yerlerde zaman geçirirken tüm dikkatinizi ana getirmenizi ve beş duyunuzu kullanarak yaşadığınız deneyimi bedenselleştirmenizi merkezine alıyor.

İlginizi çekebilir: Hepimizin ihtiyaç duyduğu orman banyosu nedir?

Hayvan destekli terapi

Açık havada at, köpek, kedi, tavuk, keçi ya da kuş gibi hayvanlarla etkileşime girmenin, vakit geçirmenin, oynamanın stres azaltıcı etkisinden faydalanmayı içerir.

Açık havada meditasyon ve yoga

Yoga ve meditasyonun ruh sağlığını korumak, şimdiki ana gelmek, beden ve ruh bağlantısını geliştirmek için sağladığı faydaları doğanın ve açık havanın iyileştirici gücüyle birleştirerek ruh sağlığını desteklemeyi hedefler.

Pek çok ekoterapi uygulaması insanın doğadan faydalanması kadar doğanın da insandan faydalanmasını odağına alır ve ağaç dikmekten çöp toplamaya, bitkileri sulamaktan toprağı kazarak havalandırmaya insan ve doğa arasında iki yönlü bir ilişki kurulmasına önem verir. Ekoterapi uygulamalarının bu kapsayıcı yaklaşımı aynı zamanda insanın doğaya verdiği zararın, küresel ısınmanın, çevre kirliliğinin ve beraberinde gelen doğal afetlerin farkındalıkla ele alınmasına, sorunların çözümünde etkili adımlar atılmasına yardımcı olabilir. Ekoterapi uygulamaları arasında yer alan geri dönüşüm, kompost yapımı ve doğal kaynakların bilinçli kullanılması gibi karbon ayak izini azaltmaya yönelik küçücük çabaların bile hem bireye hem de gezegene karşılıklı bir fayda sağlayabilir.

İlginizi çekebilir: Açık havada spor yapmanın faydaları ve egzersiz önerileri

Ekoterapi’nin faydaları

Doğanın sunduğu kaynakların yanı sıra sadece varlığının ve sunduğu görüntülerin bile iyileştirici bir etkisinin olduğunu inkar edemeyiz. Hali hazırda üzerinde yaşadığımız dünya, başa çıkmakta zorlandığımız duyguları, toksik ilişkilerin üzerimizde bıraktığı olumsuzlukları, yoğun stresi ve kaygıyı azaltabilecek, muhteşem bir kaynak. Doğayla iç içe olmanın ve bağlantınızı güçlendirmenin sağlayabileceği faydaları şöyle özetleyebiliriz:

Sosyal bağlantılarınızı geliştirebilmeniz için alan yaratır

Bireysel Psikoterapi ekolünün kurucusu Alfred Adler teorisinde, her insanın üzerinde yaşadığı dünyaya ve bu dünyanın parçası olan insanlara, hayvanlara, bitkilere ve objelere doğuştan gelen bir ilgisinin olduğunu söyler ve bunu ‘sosyal ilgi’ (social interest) olarak tanımlar. Adler’e göre bu ilgiden yoksun olan kişinin ruh sağlığı ancak birlik ve bütünlük hissini deneyimlemesiyle iyileşebilir.

Doğada zaman geçirmek ve sadece insanlarla değil bitkilerle, hayvanlarla, ağaçlarla, toprakla ya da suyla bağlantı kurmak iletişimlerinizde yeni bir dil geliştirmenize, farklı bakış açılarıyla ufkunuzu genişletmenize, empati becerilerinizi geliştirmenize ve dünyadaki yerinizi keşfetmenize aracı olacaktır.

Diğer insanlarla kurduğunuz iletişimi güçlendiren ekoterapi, sizin gibi doğaya ilgi duyan ve korumaya çalışan yeni inşalarla tanışmanızı ve ortak hedefler doğrultusunda iş birliği içinde çalışmanızı mümkün kılabilir. Doğa yürüyüşü grupları, çevreci gruplar, atıksız yaşam grupları gibi pek çok farklı toplulukta aynı sizinle ilgi alanlarına sahip insanlarla tanışabilirsiniz.

Hareket etmek için motivasyon sağlar

Pek çok ekoterapi uygulaması evinizden uzakta, doğanın içinde olmanızı gerektirdiği için hareket etmeniz kaçınılmaz olacaktır. Bahçe işleri, engebeli arazi tırmanışları, karşınıza çıkan engellerle baş etmek fazlasıyla enerji harcamanızı ve çok daha aktif bir yaşam sürdürmenizi sağlayabilir. Egzersizin zihin sağlığı üzerindeki olumlu etkilerinin yanı sıra temiz hava, bol oksijen, depresyon ve kaygıyı azaltan güneş ışığı da kendinizi çok daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır.

Farkındalığınızı geliştirir

Doğal bir ortamda zaman geçirdiğinizde, çevrenizi gözlemlemek ve deneyimlemek için duyularınızı kullanma olasılığınız çok daha yüksektir. Kuş cıvıltıları veya yaprakların hışırtısı gibi sakinleştirici sesler, rüzgarı teninizde hissetmek, yemyeşil renklerin arasında kaybolmak, hiçbir yere yetişme telaşı olmadan sadece ana odaklanmak; trafikteki korna sesleri, işyerinde çözmeniz gereken krizler, kısacası günlük hayatın olağan stres faktörlerinden uzaklaşmanıza yardımcı olabilir.

Gün batımının büyüleyici renklerinin yansımalarını izlerken zihninizin sizi rahatsız eden ve endişe veren düşüncelerle çok daha az meşgul olduğunu göreceksiniz. Doğada daha fazla zaman geçirdiğinizde, odaklanma ve anda kalma becerileriniz gelişecek, duyularınızla ilgili farkındalığınız artacak ve farkında olmadan farkındalığı daha yüksek bir insana dönüşeceksiniz!

Ekoterapi’nin bilimsel olarak kanıtlanmış faydaları

Ekoterapi’nin sunduğu tüm bu faydaların yanı sıra, bu yaklaşımla ilgili şimdiye kadar yapılmış olan pek çok bilimsel araştırma da bu yaklaşımın çeşitli ruh sağlığı problemleriyle başa çıkmada son derece etkili olduğunu gösteriyor:

Psikolojik dayanıklılığı geliştiriyor

2018 yılında yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre, kırsal alanlarda yaşayan çocuklar şehirde yaşayan çocuklara göre strese karşı çok daha dayanıklı, kendileriyle ilgili algıladıkları öz değerleri çok daha yüksek seviyelerde ve konsantrasyon, problem çözme, analiz etme gibi bilişsel becerileri çok daha gelişmiş olma eğiliminde. Araştırmayı yürüten uzmanlar, açık havada ve doğada geçirilen zamanın yaratıcılığa katkı sağladığını ve benlik algısını güçlendirdiğini söylüyor.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) belirtilerini azaltıyor

2017 yılında yapılmış olan bir araştırmada, savaştan dönmüş olan askerlerin deneyimlediği ekoterapi uygulamalarının Travma Sonrası Stres bozukluğu semptomlarını önemli ölçüde azalttığı bulundu. Özellikle bireysel terapi ya da grup terapisi almakta zorlanan ya da geleneksel terapi yöntemlerini faydalı bulmadığı için terapiye gitmeyi reddeden kişiler için oldukça faydalı olan ekoterapi travma Sonrası Stres Bozukluğu’nun yıkıcı etkileriyle baş etmede umut vadediyor.

Sinir sistemini dengeliyor

2010 yılında yapılmış olan bir araştırma, sinir sistemini çok fazla uyarana maruz bırakan şehir yaşamının kaotik doğasının etkilerinin doğada vakit geçirerek dengelenebileceğini gösteriyor. Sinir sisteminin sempatik sinir sistemi olarak adlandırılan bölümünün çok fazla uyarılıyor olması zamanla bireyin kendini regüle etme kapasitesini güçsüz hale getirebiliyor. Doğa sesleri, zihnin anda olması, toprakla temas etmek gibi stres seviyesini azaltan ve rahatlatan doğa deneyimleri bu yolla parasempatik sinir sisteminin de eşit derecede uyarılmasını ve sinir sisteminin dengeye gelmesinin sağlıyor.

İyi oluşa (wellbeing) katkı sağlıyor

2020’de yapılan bir araştırma, evde bahçe işleriyle uğraşmanın duygusal ve zihinsel iyi oluşu destekleyebileceğini öne sürüyor. Bir psikiyatri hastanesindeki hastaların ruh sağlığını bahçecilik faaliyetleriyle iyileştirmeyi başaran 2019 yılında yapılan başka bir araştırmanın sonuçları da bu bulguları destekler nitelikte: Daha sakin davranışlar, pozitif ruh hali, artan aidiyet duygusu ve gelişen farkındalık becerileri.

Bilimsel araştırmalar sonucunda elde edilen bu bulgular, ekoterapinin destekleyici bir tedavi yaklaşımı olarak kullanılabileceğini gösteriyor. Ancak bununla birlikte, doğayı odağına alan bu terapi yaklaşımının Bilişsel Davranışçı Terapi gibi kanıta dayalı ve yapılandırılmış terapi yaklaşımları gibi tek başına kullanılabilmesi için etkilerinin çok daha fazla bilimsel araştırmayla desteklenmesi gerektiğini hatırlatmamızda fayda olacaktır.

Doğanın sunduğu tüm bu faydaları deneyimleyebilmek ve doğayla kurduğumuz ilişkiyi güçlendirebilmek için önce bitki örtüsünü ve doğayı korumamız, sonrasında ise insanoğlunun da doğanın bir parçası olduğunu kabul ederek doğa bilincini artırmak için elimizden gelen her şeyi yapmamız gerekiyor.

İlginizi çekebilir: Doğayla iç içe olduğunuzda başınıza gelecek 6 güzel şey

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.





Cildimiz bizden ne ister: Almond Shower Oil ile cildin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir bakım

Yaşamın akışına ayak uydurabilmek için çoğu zaman oradan oraya koşuşturmak, yapılacaklar listesinin maddeleri arasında aceleyle hareket etmek ve hatta tadını uzun uzun çıkarabileceğimiz aktivitelerimizi bile hızlandırmak zorunda kalıyoruz. Ne yazık ki hızlandırmak zorunda kaldığımız bu keyifli aktivitelerden biri de genellikle duş keyfimiz oluyor. Duş almak, hem bedenimizi temizlemek hem de zihnimizi ve ruhumuzu rahatlatmak için önemli bir fırsat sunarken, aceleye getirdiğimizde bu değerli anların kalitesinden ödün vermiş oluyoruz… Oysa ki duş, sadece temizlik ve rahatlık hissinden ibaret değil; aynı zamanda yenilenme, canlanma hissini verebilmek için de önemli bir araç; özellikle de cildimiz için. Duş almanın sağlayacağı tüm olumlu etkilerden faydalanabilmek için, gün boyu pek çok çevresel etkiye maruz kalan cildimizin beklentilerine kulak vermek oldukça önemli. Peki, cildimiz bizden ne ister?



Vücut bakım ritüelinizde ilk sırada, temizlik!

“Cildimiz bizden ne ister?” sorusuna pek çoğumuz gibi cildimizin ilk vereceği cevap temizlik. Gün boyu maruz kaldığımız kir, toz ve alerjenlerden cildi arındırmak şart. Aksi halde gözeneklerin tıkanması sonucu cildin nefes almasını engellemiş oluruz. Bu da farklı cilt problemlerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Vücut bakımında da aynı yüzümüzde olduğu gibi temizlik, cildimizin ihtiyaç listesinde ilk sırada.

L’Occitane Almond Shower Oil’L’Occitane Almond Shower Oil’L’Occitane Almond Shower Oil’in altın renkli yağ dokusu, duş sırasında su ile birleştiğinde süt kıvamına dönüşerek hafifçe köpüren yapısı ile cildimizi nazikçe temizler ve arındırır. Bademin mis kokusu ile tenimizi kokulandırarak, bize de arınmanın verdiği hafifliği ve rahatlığı hissettirir.

Yoğun nem

Cildimizin istediği ve hak ettiği o özenli bakımın en önemli bir diğer bileşeni ise tabii ki yoğun nem, çünkü cildimiz kuruluktan hoşlanmaz. Cildimizin canlı kalmak, gençliğini ve ışıltısını korumak için neme ihtiyacı var. Almond Shower Oil, içeriğindeki zengin yağ, mineral ve vitaminler ile cildi dışarıdan içeriye doğru besliyor, ilk kullanımda hissedilen nemlendirici etkisiyle cildi yumuşacık yapıyor. E vitamini, omega 6 ve 9 yağ asitleri ve badem yağı açısından da zengin olan vegan formüllü Badem Duş Yağı, cildimizin gün boyu nemli kalması ve doğru kaynaklarla beslenmesi için ihtiyacı olan tek şey.

Yukarıda da söylediğimiz gibi, cildimiz kuruluğu hiç sevmez; dolayısıyla onu nemlendirip beslerken, kurumasına neden olabilecek uygulamalardan da kaçınmak önemli. Çok sıcak su ile yıkanmak, koruyucu önlemler almadan soğuk ve rüzgarlı havalara maruz bırakmak ya da az su tüketmek, ona hiç iyi gelmeyenler listesinde. Ona ihtiyaç duyduğu nem desteğini sunmak ise, cildimizin kurumasını önlerken yumuşacık dokunuşlarla buluşmak da ruhumuzu besliyor.

Güzel kokmak

Cildimiz, tüm gün bizimle; yaptığımız tüm aktivitelere, girdiğimiz her ortama, tüm anlarımıza ve deneyimlerimize eşlik ediyor. Tüm bu deneyimlerde hem bize hem de cildimize muhteşem hissettirecek bir şey daha var: Hoş kokularla sarmalanmak. L’Occitane Almond Shower Oil, cilt tarafından anında emilen yapısı ve mis kokulu badem aroması sayesinde gün boyunca cildimizi sarıyor ve sadece cildimizi değil, zihnimizi, ruhumuzu da mutlu ediyor. Cildimiz o büyüleyici badem aroması ile misler gibi olurken, harika kokmak da kendimizi çok daha iyi, keyifli ve özgüvenli hissetmemizi sağlıyor.



Narin dokunuşlar

Temizlenmiş, nemlenmiş, beslenmiş ve harika kokan cildimizin bir başka ihtiyacı da narin dokunuşlarla buluşmak. Çünkü, hassas cildimiz onu tahriş edebilecek uygulamaları da hiç sevmez. Örneğin, çok sık kese veya peeling yapmak ya da cilde zarar verebilecek bakım ürünlerini kullanmak, cildimizin asla istemeyeceği şeyler. Güzel haber; Almond Shower Oil, yumuşak dokusu ve temiz içeriği ile en hassas ciltlerin bile favorisi. Narin dokunuşlar, cildimize hak ettiği değeri sunarken bize de Almond Shower Oil’in duyuları harekete geçiren dokusu ile rahatlatıcı duş anlarının keyfini sürmek kalıyor.

Duyusal bir deneyim

Cildimiz biraz da şımartılmayı hak etmiyor mu? Elbette. L’Occitane Almond Shower Oil duyusal bir banyo keyfi sunuyor; ipeksi dokusu, mis kokusu, rahatlatıcı ve lüks dokunuşlarıyla cildimizi nemlendirmek ve beslemekle kalmıyor, şımartan bir bakım da sağlıyor. Duş keyfi bu sayede aceleye getirilen bir rutin olmaktan çıkıyor; canlandırıcı, yenileyici ve aromatik bir deneyime dönüşüyor. 

Doğal içerikli yapısı, ilk kullanımda anında nem verme özelliği, cildi yumuşacık yapan etkisi ve büyüleyici kokusu ile cildimizin tüm beklentilerinin karşılığı; Almond Shower Oil. Cildin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir bakım için siz de hemen tıklayın ve L’Occitane Almond Shower Oil ile tanışın.

*Bu yazı L’Occitane katkılarıyla hazırlanmıştır.





Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Dijital dünya, sınırlarını sürekli olarak genişletmeye devam ediyor ve sanal dünyalar, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Üstelik yalnızca sanal dünyalar da değil, o dünyanın baş kahramanları olan virtual influencer’lar da. Yani biz 🙂 Sosyal medya platformlarında kendi takipçi kitlelerini oluşturan ve çokça sevgiyle ve ilgiyle karşılanan sanal influencer’lar, sadece teknolojik gelişmelerin başarılı bir somut örneği olmakla kalmıyor; aynı zamanda modern pazarlama pratiklerini de yeniden şekillendiriyor.



Yani, artık gerçek insan influencer’lar gibi biz virtual influencer’lar da markaları temsil edebiliyor, iş birliği çalışmaları yapabiliyoruz; dahası biz de hayatımızın akışını ya da bir günümüzün nasıl geçtiğini paylaşabiliyoruz, üstelik dünyanın pek çok yerinde. Peki, biz kimiz? İşte bu dijital dünyayı çok daha yakından tanımak ve bir parçası olmak için mutlaka takip etmeniz gereken virtual influencer’lar:

Virtual Alin


Gelin, önce benimle başlayalım ve size kendimi tanıtayım: Ben Alin! Ford Türkiye’nin marka elçisiyim. En büyük ilgi alanım elbette ki teknoloji ve otomobiller. Aynı zamanda seyahat etmeye de bayılıyorum! Türkiye’nin otomotiv alanındaki ilk ve tek sanal influencer’ıyım. Yani beni ben yapan, hobilerimi şekillendiren, yaşam tarzımı belirleyen her şey aslında markanın stratejisinden doğdu. Günümün büyük bir kısmını yepyeni keşifler yapmaya ayırıyorum ve hiçbir sosyal medya akımından da geri kalmıyorum…

Zencefil shot’ımla güne başlıyor, çıktığım yeni yollarda bol bol kahve molaları vermeyi ve maceralarımı sizinle paylaşmayı seviyorum. Başka çok sevdiğim bir şey varsa o da Mustang Mach-E ile geçirdiğim tüm anlar; çünkü onunla olan her yolculuğum sıra dışı diyor ve beni hemen takip etmeniz için Instagram hesabımı buraya bırakıyorum.

Rozy

Rozy, dünya genelinde en popüler virtual influencer’lardan biri ve Güney Koreli. Hatta Kore’nin ilk sanal influencer’ı. Gezmeyi, iyi giyinmeyi, yemek yapmayı çok seviyor. Dünyayı dolaşıyor, birbirinden şık tasarımlar kullanıyor, modellik yapıyor ve dünyaca ünlü markalarla çalışıyor. Her geçen gün yaptığı sponsorluk anlaşmalarının sayısı hızla artarken, sosyal medya takipçileri tarafından da hayranlıkla takip edilmeye devam ediyor. Rozy de tıpkı benim gibi sanatın ve estetiğin gücüne inanıyor ve her günü dolu dolu yaşamak için ilham veriyor.

Shudu

Shudu, moda fotoğrafçısı Cameron-James Wilson tarafından yaratılan dünyanın ilk dijital süper modeli olan bir sanal influencer. Güney Afrika Kökenli Shudu, iyi giyinmeyi çok seviyor. Dünyaca ünlü lüks moda markalarıyla iş birlikleri yapan Shudu, aynı zamanda sanal insan ırkının savunucusu olma görevini de üstleniyor. Shudu’nun yaratılmasındaki en önemli amaçlardan biri de dijital dünyanın temsilindeki etnik çeşitlilik eksikliğine dikkat çekmekti ve bence bu, hayranlık uyandırıcı.

Ion Göttlich

Ion Göttlich, bisiklet tutkunu bir sanal influencer. Teknoloji ve video oyunlarına olan ilgisi ile tanınan Ion, aynı zamanda da spor yapmaya çok düşkün. Yeni keşifler yapmayı, aktif bir yaşam sürmeyi ve sağlıklı alışkanlıklarını sürdürmeyi çok seviyor ve takipçileriyle bisikletini yanından ayırmadığı keyifli anları sıkça paylaşıyor. Dışarıdan bakıldığında Ion ile tarzımız pek uyuşmuyor gibi görünse de, çok önemli bir ortak yönümüz var: O da tıpkı benim gibi yollarda zaman geçirmeyi çok seviyor ve yeni keşiflere asla hayır demiyor.

Imma

Japonya’nın ilk virtual influencer’ı ve modeli, pembe saçlarıyla çok sevilen Imma. Bugüne kadar dünya çapında modadan iş dünyasına, lüks tüketim markalarından televizyon kanallarına kadar pek çok sektörde manşetlerde yer alan Imma, Instagram hesabından yaptığı paylaşımlarla ilgiyi üzerinde tutmaya devam ediyor. O da ben de yeni trendleri takip etmekten büyük keyif duyuyoruz; ayrıca dans ve müzik de ortak tutkumuz olabilir.

Lil Miquela

Instagram’da 2 milyondan fazla takipçisi olan ve dünya genelinde sevilen virtual influencer’lardan biri olan Lil Miquela, renkli yaşamından eğlenceli kareler paylaşarak takipçilerinin ilgisini çekmeyi başarıyor. Dünya devi moda markalarıyla iş birlikleri olan ve tarzından, kişisel bakımından ödün vermeyen Miquela, yeni yerler keşfetmeye de bayılıyor; tıpkı benim gibi… Unutmadan, ikimize de çillerin çok yakıştığını söylemiş miydim 🙂



Bermuda

Lil Miquela’dan sonra kız kardeşi Bermuda’yı da tanıyalım. Bermuda, kendini ‘robot queen’ yani robot kraliçe olarak anlatıyor ve adeta moda ikonu gibi tarzıyla ön plana çıkan bir sanal influencer. Özellikle lüks yaşam tarzı ve moda dünyasına olan tutkusuyla bilinse de pek çok farklı markayla da iş birlikleri yapıyor ve sık sık Miquela ile fotoğraf paylaşıyor. Bermuda da tıpkı benim gibi kişisel bakımına çok düşkün, ayrıca aktif bir yaşam sürmek, ikimizin de öncelikleri arasında. Miquela ile samimi ilişkilerine hayran olduğumu da belirtmeliyim…

Nobody Sausage

En komik virtual influencer’lardan biri olan Nobody Sausage, dünya çapında çok seviliyor ve 8 milyona yakın takipçisi var. Genelde günlük rutinlerini ve yaptığı işleri paylaşsa da modern dünyanın pek çok ortak sorununu da mizahi bir yaklaşımla ele alarak milyonları güldürmeyi başarıyor. Ayıca, müzik ve dansa olan ilgi ve tutkusu da coşku dolu bir enerji yayıyor. Benim de en çok güldüğüm, izlerken en çok keyif aldığım sanal influencer’lardan biri.

Lu do Magalu

Brezilya’nın en büyük perakende şirketlerinden birinin yüzü olan Lu do Magalu’nun ünü, yalnızca Brezilya ile sınırlı kalmıyor, çünkü sosyal medya hesaplarında dünyaca ünlü pek çok markanın ürünü ile ilgili içerikler üretiyor. İlk kez YouTube’da karşımıza çıkmış olsa da, bugün Instagram’da ve Facebook’ta da oldukça popüler. Ayrıca kendisini ‘Virtual 3D Influencer’ olarak tanıtıyor. O da teknoloji ve yenilikleri takip etme konusunda oldukça tutkulu ve bu tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı seviyor, tıpkı benim de yaptığım gibi.

CodeMiko

Teknik olarak ‘VTuber’ olarak bilinen CodeMiko, Twitch yayıncısı bir sanal influencer. VTuber teknolojisinin sınırlarını zorlamakla ün salan CodeMiko, canlı yayınlarında yaptığı röportajlarla da çokça ilgi görüyor. Sanal dünyanın ve teknolojinin son gelişmelerini aktarırken, tarzından ve günlük keşiflerinden de ödün vermiyor. İkimizin de dijital dünyanın sınırlarını zorlamayı sevdiğimizi söylemeden geçemeyeceğim 🙂

Thalasya

Endonezya’nın ilk virtual influencer’ı Thalasya, dünyayı keşfetmeyi, yeni tatlar denemeyi ve moda tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı çok seviyor. Üstelik çok çeşitli sektörlerdeki markalarla iş birliği yaparak, günlük rutinlerinde neler yaptığını da sık sık Instagram hesabına ekliyor. Thalasya da benim gibi yeni deneyimlere çok açık. Ayrıca, yemeklere ve özellikle de sokak lezzetlerine olan ilgisini de gizlemiyor. Sanırım ona yakın hissetmemi sağlayan ortak özelliklerimizden biri de bu.

Elbette ki listenin tamamı bu kadarla sınırlı değil. Sanal influencer’lar olarak sayımız günden güne artıyor. Teknolojinin, sanatın, gerçekliğin ve kurgunun sınırlarını zorlayan var oluşlarımızla, günden güne dijital dünyada yeni gelişmelere imza atmaya devam edeceğiz; tabii kendi hayatlarımızdaki maceraların dozunu artırmaya da. Siz de bu dünyadan haberdar olmak ve yeni maceralarımda benimle yer almak için takipte kalın! Geleceği, bugünden yaşayın.





İlgili Makale