X

Başladığınız her işi bitirmenize yardımcı olacak ipuçları

Herhangi bir işe başladıktan sonra yarım bırakanlardan ya da sürekli erteleyip bir türlü sonunu getiremeyenler misiniz? Merak etmeyin, yalnız değilsiniz. Birçoğumuz bir hevesle giriştiğimiz işlerden kolayca sıkılıp vazgeçebiliyoruz ya da devam etmemek için bahaneler üretebiliyoruz. Örneğin; yeni bir iş kurmak için harekete geçmişken sadece iş planı çıkarıp bir türlü aksiyon alamıyor olabiliriz. Ya da daha basit düşünecek olursak spor salonuna yazılıp daha ikinci haftadan devamsızlık yapabiliyoruz. Peki ama neden başladığımız işlerin devamını getirmek yerine yarıda kestirip atıyoruz?

Erteleme alışkanlığı ve “maymun iştahlılık” ilk aklınıza gelen sebepler arasındaysa çok haklı olduğunuzu belirtelim. Erteleme alışkanlığı işleri sürekli ileri bir tarihe öteleyip bir süre onunla ilgili hiçbir adım atmamamıza neden olabiliyor. Aynı şekilde anlık bir hevesle yeni uğraşlara başlayıp kısa zamanda onlardan sıkılabiliyor; yeterli zaman ve enerjiyi bulamadığımız bahanesiyle başladığımız işi bitirmeden bırakabiliyoruz. Üstüne üstlük çoğu zaman başlamanın, bitirmenin yarısı olduğunu bildiğimiz halde… Öyleyse işin neredeyse yarısını ve belki de en zor kısmını yapıp en önemli adımı atmışken, devamını getirmek için neye odaklanmamız gerektiğini bilmemiz başladığımız her işi bitirmemize yardımcı olabilir. Herhangi bir işi başarmak için önce inanmak daha sonra da doğru araştırmalar ile planlamalar yaparak bilinçli adımlar atmak gerekiyor. Aynı zamanda ilerlerken oluşabilecek zorlukların da farkında olmak şart. Biz de Uplifers olarak bu konuda size yol gösterecek ve başladığınız her işi bitirmenize yardımcı olacak önerileri bir araya getirdik. İşte ilk adımı attıktan sonra devamını da getirerek bitirmenizi sağlayacak ipuçları:

Seçici davranın

Herhangi bir projeye başlarken, başladığınız şeyin gerçekten istekli olduğunuz ve ilerlemek istediğiniz bir konu olmasına özen gösterin. Çünkü, yapmak istediğiniz şey sizi yeterince heyecanlandırmıyorsa, yarım bırakmanız oldukça kolay olacaktır. Hedefleriniz ne kadar büyükse, tamamlama ihtimaliniz de o kadar büyür. Ancak, ne yapmak istediğiniz konusunda kararsızsanız, önce küçük adımlarla başlayarak denemek ve sonra karar vermek yerinde olacaktır. Böylece gerçekten isteyip istemediğinizden emin olabilirsiniz. Örneğin, düzenli spor yapmayı hedefliyorsanız ilk yapmanız gereken zevk alacağınız egzersiz türünü bulmak; böylece keyif alarak devam edebilirsiniz. Ya da iş değiştirmek istiyorsanız gerçekten hangi alana yönelmek istediğinizi bulmak için detaylı bir sektörel araştırma yapmayı unutmayın. Acele etmeyin, sakince ne istediğinize karar verin.

Plan yapın

Bir plan yapın. Planınızı bilmek ve ona bağlı kalmak, işleri halletmek, pes etmeden devam edebilmek için kritik bir rol üstlenir. Plan yaparken kaynaklarınızı belirlemek için de zaman ayırın. Çünkü, ihtiyacınız olan kaynakları belirlemek, projenizle, girişiminizle ilgili genel bir bakış açısı oluşturmanıza yardımcı olabilir.  Hedeflerinize ulaşmak için planınızda artıları ve eksileri değerlendirmeyi, bütçe ve zaman yönetimi için de alan yaratmayı unutmayın. Zaman yönetimi konusunda başarılı olabilmek için işlerinizi uygun aralıklara bölmek ve rutininizi iş planınıza uygun şekilde ayarlamak yaptığınız her işi tamamlama konusunda yardımcı olabilir. Hedefiniz ister her gün spora gitmek ister her ay bir kitap bitirmek ister yeni bir iş kurmak için araştırma yapmak olsun; rutininize eklediğinizde istikrarlı bir şekilde ilerleyebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Günlük rutin oluşturma ve günü planlama rehberi: Üretken bir günün formülü

Gerçekçi olun

Beklentilerinizi gerçekçi bir bakış açısıyla şekillendirin. Örneğin, tam zamanlı bir işte çalışıyorsanız ve başka bir iş kurmak için planlama yapmanız gerekiyorsa bu planlama için günde 7-8 saat ayırmanız mümkün olmayabilir. Dinlenmeye, kendinize zaman ayırmaya da ihtiyacınız olduğunu unutmayın. Günlük planınızı yaparken planınızın sizi yıpratmayacak ve gerçekten uygulayabileceğiniz adımları içerdiğinden emin olun. Planlamanızı gerçekçi bir şekilde yaptığınızda belirlediğiniz hedeflere ulaşma ihtimaliniz daha yüksek olacağı için motivasyonunuzu kaybetmeden başladığınız işi tamamlamak için çabalayabilirsiniz. Aksi halde hedeflerinize ulaşamadıkça bitirebileceğinize olan inancınızı kaybedip, üzerinde çalıştığınız her ne ise yarıda bırakabilirsiniz.

Planınızdan sapmayın

Hedefinize ulaşmak için adım atmaya başladığınız andan itibaren, planınıza sadık kalın. Kararlılık ve istikrarla herhangi bir işi tamamlamamanızın imkanı yok. Planlarınızın gerisine düşmemek için, başka planlarınızdan fedakarlık etmeniz gerekebilir. Örneğin, arkadaşlarınızla buluşmak istediğiniz bir zaman planınızda yer alan çalışma saatinizle çakışabilir. Bu noktada hedefinize ulaşmanın sizin için ne kadar önemli olduğunu kendinize hatırlatmaya ihtiyaç duyabilirsiniz. Fedakarlık ettikleriniz sizin için anlık bir mutluluk kaynağı olsa da hedeflerinize ulaşmanın yaşam boyu tatmin sağlayacağını aklınızdan çıkarmayın.

Mükemmeliyetçi olmayın

Hedefleriniz yolunda her şeyi en doğru şekilde yapmak istiyor olabilirsiniz. Ancak, mükemmellik arayışınız adım atmanıza engel oluyorsa, zaman kaybetmemek için bu isteğinizden vazgeçmeniz yerinde olacaktır. Unutmayın; “Mükemmel, iyinin düşmanıdır.”

Mükemmelliyetçi yapınız işlerinizi yapmanıza engel oluyorsa bu duruma meydan okumanız şart. Aksi takdirde mükemmel yapmak isterken hiçbir şey yapmadan zamanınızı geçirebilirsiniz. Eğer istediğiniz gibi olmadığını düşünüyorsanız biraz ara verip bitirmek istediğiniz işin farklı bölümlerine odaklanabilirsiniz. Daha sonra daha sakin bir zihin ve taze gözlerle içinize sinmeyen kısmı yeniden inceleyip devam edebilirsiniz. Ama takılıp kalırsanız ve mükemmel olsun isterken çok zaman kaybedip ilerleyemezseniz işi tamamlamama ihtimaliniz de bir o kadar artar. Eğer kendinize haftada 3 gün spora gitme hedefi koyduysanız ama haftada 1 gidebiliyorsanız bir süre öyle denemeye devam edebilirsiniz. Haftada 3 gün gidemediğiniz için spora gitmeyi tamamen bırakmaktansa haftada 1 giderek alışkanlığınızı pekiştirmeye çalışabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Mükemmeliyetçilik, erteleme alışkanlığı ve psikolojik stres arasında nasıl bir ilişki var?

İlerleyişinizi gözlemleyin

Gelişiminizi gözlemlemek, kısa vadede ulaşmak istediğiniz noktaları belirlemek konusunda size yardımcı olabilir; hızlanmanız ya da yavaşlamanız gerektiğini belirlemenizi sağlayabilir. Kendiniz için planınızın belirli duraklarını ve o anki durumunuzu gösteren bir çizelge hazırlayabilirsiniz. Her hafta listenize bulunduğunuz durumu yazarak ve planlarınızda gerekli değişiklikleri yaparak hem gelişiminizi takip edebilir hem de önünüzü daha net görebilirsiniz. Örneğin, yabancı dil öğrenmek için çabalıyorsanız konuları haftalara bölerek her hafta hangi konuda ne kadar ilerleme kaydettiğinizi gözlemleyebilirsiniz. Bu sayede ileriki adımlarınız için de güç toplamış olursunuz.

Olumlamaları alışkanlık haline getirin

Yeni bir projeye, işe başladığınızda enerjiniz ve heyecanınız genellikle çok yüksektir. Ancak ilerlemeye devam ettikçe, enerjiniz ve heyecanınız adım adım azalabilir. Bu da motivasyon kaybı yaşamanıza ve devam etmekte zorlanmanıza neden olabilir. Tam böyle hissettiğinizde ise imdadınıza yetişecek sihirli bir önerimiz var: Olumlamalar.

Hayatınıza istediğiniz her şeyi çekmenize yardımcı olabilecek olumlamalar ile motivasyonunuzu yükseltebilirsiniz. Örneğin; “Başarılı bir şekilde ilerliyorum.”, “Her gün gelişme kaydediyorum.” diyebilirsiniz. Ayrıca hedeflerinize ulaştığınızı hayal ederek de kendinizi motive edebilirsiniz. Gözünüzde başardığınızı canlandırabildiğinizde, hem evren hem de beyniniz size bunu ispatlamak için işbirliği yapacaktır, göreceksiniz. 😊

İlginizi çekebilir: Olumlama nedir? Nasıl yapılır?

Kendinizi ödüllendirin

Zaman zaman iş yükünüz gözünüzde büyüyerek hevesinizi kırabilir. Bu noktada biraz ara vermek ve o zamana kadar başardıklarınızı kutlamak, enerjinizin ve motivasyonunuzun yeniden yükselmesine yardımcı olabilir. Planlamanızda yer alan dönüm noktalarını ya da aşamaları gözlemledikçe bir sonraki adıma geçmeden önce küçük ödüllerle kendinizi şımartın.

Zihninizi ve bedeninizi zorlamayın

Bazen, ulaşmak istediğiniz hedefle ilgili heyecanınızı tamamen yitirebilirsiniz. Siz değiştikçe hedeflerinizin ve hayallerinizin de değişmesi oldukça normaldir. Hepimiz değişiyoruz, ilgi alanlarımız farklılaşıyor ve yeni fikirler, farklı ilham kaynakları buluyoruz. Bu da farklı hedefler belirleme ihtiyacını doğurabiliyor.

Yaptığınız işten vazgeçmek büyük bir zaman kaybı gibi görünse de gerektiğinde vazgeçmek, yolunuza daha güzel fırsatlar çıkmasına zemin hazırlayabilir. Kaybettiğinizi düşündüğünüz zaman, size tecrübe olarak geri dönebilir. Bu nedenle kendinize fazla yüklendiğinizi fark ettiğinizde bir durup düşünmeniz size alan ve zaman tanıyabilir. Uykusuz gecelerle ne bedeninizi ne de zihninizi yorun. Bunu başarısızlık olarak değil; gelişimin olağan bir parçası olarak görün.

Bonus: Başladığın işi bitir!

Başarılı yazar Peter Hollins, çok satan kitabı “Finish What You Start: The Art of Following Through, Taking Action, Executing, & Self-DisciplineFinish What You Start: The Art of Following Through, Taking Action, Executing, &” ile başladığınız işi bitirmenize yardımcı olacak birbirinden etkili taktikler sunuyor. Eğer bu konuda kendinizi daha fazla geliştirmek ve kişisel gelişiminize katkı sağlamak istiyorsanız, bu kitap nereden nasıl başlayacağınıza ve yolunuza nasıl devam edeceğinize dair çözümler sunuyor. Motivasyon, üretkenlik, zihinsel dayanıklılık ve daha birçok konuya odaklanan bu başarılı kitabı incelemek ve satın almak için tıklayabilirsiniz.

Kaynak: calendar, personalexcellence

İlginizi çekebilir: Bizi korkutan şeyleri nasıl yaparız?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale