X

Zencefilin faydaları ve zencefilin zararları nelerdir? Zencefil nasıl tüketilir?

Bağışıklık sisteminin en büyük destekçilerinden biri olan ve koronavirüs salgını sayesinde adını daha da sık duyduğumuz zencefil, kök yumrusu baharat olarak ya da alternatif tıp amaçlı kullanılabilen, kardeşi zerdeçalın da içinde yer aldığı zencefilgiller familyasından bir çiçekli bitki türü. Çin, Hindistan, Endonezya, Vietnam, Japonya gibi tropik ya da yarı tropik iklimlerde yetişen bu bitki Afrika gibi daha ılıman iklimlerde çiçeklerinin estetik görünüşü nedeniyle botanik amaçlarla da kullanılabiliyor. Taze, kurutulmuş ve toz olarak hem yiyeceklerde hem kozmetik ürünlerde kullanılabilen bu bitkinin pek çok faydası bulunuyor. Zencefilin faydaları, zencefilin zararları, zencefilin nasıl ve ne miktarda tüketilmesi gerektiğiyle ilgili konuları derlediğimiz bu kapsamlı yazımızda zencefile dair merak ettiğiniz tüm sorulara cevap bulabileceğinizi düşünüyoruz.

İlginizi çekebilir:Scrub tarifi: Kış ayları için ideal limon ve zencefil karışımı

Acı ve yoğun bir aroması olan zencefilin binlerce yıldır soğuk algınlığı ve mide rahatsızlıkları başta olmak üzere pek çok hastalığın tedavisinde kullanıldığı biliniyor. Antiseptik, antienflamatuar, antiviral, antifungal ve antibakteriyel özellikleriyle vücuda giren hemen hemen tüm zararlı mikroorganizmalarla savaşabilme gücüyle öne çıkan zencefil, özellikle Uzakdoğu mutfağında ve alternatif tıp uygulamalarında sıkça kullanılmasıyla biliniyor. İnsanlığın 2000 yılı aşkın süredir, hemen her rahatsızlıkta başvurduğu mucize kök bitki zencefil, saymakla bitmeyen faydalarının yanı sıra sofraların da vazgeçilmez baharatlarından biri. Özellikle Uzakdoğu kültüründe geniş bir yeri olan zencefilin baharattan kurabiye tariflerine (bkz. ginger bread), çaydan ekmeğe kadar epey zengin bir kullanım yelpazesi var. Cinsine bağlı olarak sarı, kırmızı ya da beyaz renkleriyle mutfaklarımıza renk, yemeklerimize tat veren bu mucizevi kökün, mide hassasiyeti ve bulantı gibi sıkıntıların çözümünde oldukça etkili olduğu biliniyor.

Zencefilin faydaları nelerdir?

  • Antioksidan, antiviral ve antibakteriyel özellikleriyle zencefil güçlü bir bağışıklık sisteminin en önemli destekçilerindendir. Vücudu hastalıklara karşı koruduğu gibi hastalık durumunda da vücudun kendisini daha kolay toparlamasına yardımcı olur. Ayrıca içerisinde bulunan yüksek miktardaki magnezyum ve çinko sayesinde ateşi düşürdüğü de bilinmektedir.

İlginizi çekebilir: Bağışıklık sistemi nasıl güçlendirilir?: Hastalık kalkanı bağışıklık sistemini güçlendirmenin ve canlandırmanın doğal yolları

  • Zencefil ayrıca antioksidan ve antiflamatuvardır. Zencefilin eşsiz kokusu ve lezzeti içindeki doğal yağlardan gelir ve bu yağlardan biri de gingeroldur. Gingerol ise sağlığa oldukça faydası olan bir bileşendir.
  • Mide bulantısına iyi gelir. Uzun zaman boyunca deniz tutmasına karşı kullanılan zencefil, günümüzde ameliyat sonrası bulantı ve kusmaları hafifletmek amacıyla da kullanılabilmektedir. 2009 yılında yapılan bir araştırmaya göre kemoterapi gören ve bulantı önleyici ilaçlarını zencefil ile birlikte alan hastaların %40’ında bulantı sorununun azaldığı kaydediliyor. Aynı şekilde hamilelik sırasında sabah bulantılarını da azalttığı görülmüştür; ama hamileyseniz doktorunuza danışmanızda fayda var.

İlginizi çekebilir: Mide bulantısına ne iyi gelir, mide bulantısı nasıl geçer?

  • Kas ağrılarına iyi gelir. Düzenli egzersiz yapan insanlar üzerinde yapılan çalışmalarda, on bir gün boyunca günde iki gram zencefil tüketiminin kas ağrılarını azalttığı gözlemlenmiştir. Kas ağrılarını ve sancıları azaltması nedeniyle regl sancılarına da iyi geldiği için adet döneminde tüketilmesi vücudu rahatlatacaktır.
  • Kireçlenme sorunu yaşayanların ağrılarını azaltır. Diz kapağı kireçlenmesinden mustarip 247 kişiyle yapılan bir çalışmada zencefil özü kullananların daha az acı çektiği ve ağrı kesicilere daha az ihtiyaç duyduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca plasebo kontrollü deneyler de, zencefil tüketen artrit (kireçlenme) hastalarının diz ve eklem ağrılarında hissedilir azalmalar olduğunu gösteriyor.
  • Kanseri önlemeye yardımcı olabilir. Bağırsak moleküllerinde iltihap belirtisi görülen 30 kişi üzerinde yapılan bir çalışmada, günde 2 gram zencefil özü tüketiminin iyileşmeye katkıda bulunduğu görülmüştür.
  • Alzheimer’a iyi gelir. Beyinde, yaşlanmaya bağlı yavaşlamayı azaltır.
  • Enfeksiyonlara karşı savaşır. Taze zencefilin içindeki etken maddeler enfeksiyon riskini azaltır. Çeşitli bakteri türlerinin büyümesini engeller. Diş eti iltihaplarına karşı oldukça etkilidir.
  • Solunum yolu enfeksiyonlarının yaygın bir sebebi olan RSV virüsüne karşı da etkili olabilmektedir. Grip ve soğuk algınlığından muzdarip bünyelerin en sık başvurduğu doğal reçetelerden biri olan zencefilin, üst solunum yolu hassasiyetini giderici antihistaminik ve dekonjestan etkisi bulunmaktadır. Balgam atılımını sağlaması nedeniyle solunum yollarında biriken zararlı mikroorganizmaların vücuttan uzaklaştırılmasına ve solunum sistemi rahatsızlıklarının tedavisinde etkili ve destekleyicidir.

Toz zencefilin faydaları ve zararları

  • Kan şekerini düşürür. 2015 yılında, Tip 2 diyabete sahip 41 katılımcıyla yapılan bir çalışmada günde 2 gram toz zencefilin açlık kan şekerini %12 oranında düşürdüğü gözlemlenmiştir. Araştırmalar, zencefil tüketiminin idrardaki protein oranının düşürülmesi ve böbreklerin korunması konusunda oldukça etkili olduğunu ortaya koyuyor. Zencefil tüketimi, insülin ve kötü kan yağlarını kontrol etmeye yardımcı olduğu gibi, kan dolaşımını hızlandırmasıyla da kalp krizi riskini önemli ölçüde azaltıyor.
  • Kronik hazımsızlığa iyi gelir. Hazımsızlık, üst karın bölgesinde hissedilen, tekrar edici şişkinlik, dolgunluk, erken doygunluk, bulantı gibi bulguları içeren bir durumdur. Midenin boşalmasındaki gecikmenin hazımsızlığın en büyük sebeplerinden biri olduğu düşünülmektedir. Zencefil, midenin boşaltılmasını hızlandırır. Yemekten önce 1.2 gramlık toz zencefil tüketiminin midenin boşaltılmasını %50 oranında hızlandırdığı görülmüştür.
  • Toz zencefil, adet sancılarını azaltır. Adet döneminin ilk üç günü boyunca 1 gram toz zencefil kullanan kadınlarda, adet sancılarında önemli miktarda bir azalma olduğu gözlemlenmiştir.
  • Kolesterol seviyesini düşürür. Günde 3 gram kadar toz zencefil tüketimi, kötü kolesterol seviyesinin azaltılmasında önemli etkilere sahiptir.

İlginizi çekebilir: Toprağın altında büyüyen mucize: Zencefil

Zencefilin zararları nelerdir? Zencefilin fazla kullanılması zararlı mıdır?

Zencefil, her ne kadar yukarıda görülen sayısız faydasıyla beden sağlığını korumaya yardımcı olan ve bağışıklık sistemini destekleyen bir şifa kaynağı olsa da dikkatsiz ve ölçüsüz kullanılması sağlığa zararlı olabilir.

  • Aroması çok yoğun olduğu için alerjik tepkimelere yol açabilir, kurdeşene ve deride döküntülere sebep olabilir.
  • Bilhassa toz halinde alındığında mide ekşimesine ve yanmasına yol açabilir.
  • Çiğnenmeden yutulmuş taze zencefil, bağırsak tıkanıklığına sebep olabilir.
  • Ülser hastaları, iltihaplı bağırsak hastaları ve bağırsak tıkanıklığı hastaları, fazla taze zencefil tüketimine olumsuz tepki gösterebilirler.
  • Safra taşına sahip bireylerde de olumsuz etki gösterebilir ve ağrıya sebep olabilir.
  • Fazla kullanılması durumunda ritim bozukluklarına yol açabilir.

Zencefil ne kadar tüketilmelidir, zencefil kimler kullanamaz?

Taze zencefil, sıcaklığa ve oksijene çok dayanıklı değildir. Bu nedenle hava aldığında ya da güneşte kaldığında çabuk bozulabilir. Taze zencefil köklerinizi, hava almayan bir kapta ve buzdolabı gibi serin bir yerde muhafaza ettiğiniz takdirde bozulmasını geciktirebilirsiniz. Her ne kadar sağlık için faydalı ve doğal olursa olsun her şey gibi zencefilin de kontrollü ve yeterli miktarda alınması bu bitkinin mucizevi faydalarından yararlanmanız için gereken en önemli kurallardan biri. Taze zencefil tüketecekseniz zencefil kökünüzden ceviz büyüklüğünde bir miktarı keserek çay olarak demleyebilir ve bu çaydan günde en fazla 2 fincan içebilirsiniz.  Toz olarak tüketiminde ise önerilen miktar toplamda bir tatlı kaşığını geçmemesi. Ancak bu miktarların bünyeden bünyeye farklılık gösterebileceğinin de altını çizmek gerekiyor. Zencefil tüketimi bazı bünyelerde kan şekerinin düşmesine neden olabileceği gibi, Aspirin türevi kan sulandırıcı ilaçlarla birlikte alınması da sakıncalı görülebiliyor.

Zencefil nasıl tüketilir? 

Tıpkı havuç, turp, patates ve soğan gibi kök bir bitki olan zencefil, kök sebzelerin çoğunda olduğu gibi toprak altında su depolama görevi üstlendiği için yüksek su oranına sahip bir besin. Bağışıklık sistemini güçlendirmeden mide bulantısına, soğuk algınlığının önlenmesinden virüslerle savaşmasına kadar sağlık için sayısız faydası olan bu egzotik bitki, yoğun aroması ve sindirime yardımcı olması nedeniyle mutfaklarımızda sık sık elimizin gittiği baharatlardan biri. Zencefili taze, kurutulmuş ve toz formunda olmak üzere üç farklı şekilde kullanabilmek mümkün. Taze zencefil sert olmasına rağmen kolayca kesilebilir ancak fazlasıyla acı olduğu için çok az miktarlarda kullanmak gerekir. Taze zencefili küçük parçalar halinde doğrayarak bitki çaylarınızla karıştırarak ya da doğrudan zencefil çayı olarak demleyerek tüketebilirsiniz. C vitamini deposu limonla birlikte demlediğinizde hem tadı hem de faydası daha da artan zencefil-limon çayınızı tadlandırmak için içine az miktarda bal ekleyebilirsiniz. Ayrıca taze zencefili küçük miktarlarda rendeleyerek yemeklerinizde, hamur işlerinde, salatalarda ve tatlılarınızda kullanabilirsiniz. Özellikle et yemeklerine, tavuk yemeklerine ve hamur işlerine lezzet veren toz zencefili ise porsiyon büyüklüğüne bağlı olarak yemeklerinize birkaç çay kaşığı ekleyerek kullanabilirsiniz. Toz hale getirilmemiş kuru zencefili ise tıpkı çubuk tarçın gibi çaylarınıza ekleyerek demlenmesini bekledikten sonra afiyetle tüketebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Toprağın altında büyüyen mucize: Zencefil

Zencefil kilo verdirir mi? Zencefil yiyerek zayıflamak mümkün mü?

Sağlıklı kilo vermek isteyenler için baharatların metabolizma hızlandırıcı ve dolayısıyla yağ yaktırıcı etkilerinden önceki yazılarımızda bahsetmiştik. Aynı durum aromatik bir baharat olan zencefil için de geçerli. Zencefil ile zayıflama yöntemi diye özel bir kilo verme şeklinden ya da zencefil diyeti gibi özel bir diyetten bahsedebilmek mümkün değil. Ancak zencefilin özellikle vitamin deposu limonla birlikte tüketildiğinde yağ yakımına yardımcı olduğu biliniyor. Özellikle yemeklerden sonra zencefil tüketmek sindirime yardımcı olarak besinlerin daha iyi sindirilmesini ve hücrelerde yakılmasını destekler. Dolayısıyla besinlerin yağ olarak depolanmasını engelleyerek yağ yakımına destek olur. Ancak zencefilin alternatif bir yol olduğu unutulmamalıdır. Fazla kullanıldığı zaman yukarıda da bahsettiğimiz şekilde sağlık açısından zararlı etkileri ortaya çıkabilir.

İlginizi çekebilir: 7 adımda acıkmadan kilo vermenin yolları

Zencefilli tarifler

Makul miktarlarda ve bilinçli şekilde tüketildiğine pek çok olumlu etkisini görebileceğimiz bu bitkinin tüketim biçimleri de bir o kadar zengin. İşte, zencefilin nasıl tüketilebileceğine dair tarifler:

Zencefil çayı nasıl yapılır?

Malzemeler:

  • Ceviz büyüklüğünde taze zencefil (çayın tadının sert olmasını istiyorsanız daha fazla, hafif olmasını istiyorsanız daha az zencefil kullanabilirsiniz)
  • 2 su bardağı su
  • 1-2 yemek kaşığı bal
  • İsteğe bağlı olarak yarım limon suyu

Hazırlama süresi: 10-15 dk

İlginizi çekebilir: Bitki çayları ve bağışıklık sistemi üzerindeki etkileri

Yapılışı:

Zencefilin kabuğunu soyun ve ince ince doğrayın. Doğradığınız zencefili suyun içinde 10 dakika kaynatın. Daha keskin bir tat istiyorsanız daha uzun süre kaynatabilirsiniz. Ocağın altını kapatın. Üzerine bal ve limonu ekleyip karıştırın. Limonun aromasını daha yoğun hissetmek isterseniz bir kaç dilim limonu kabuklarıyla birlikte demliğe koyabilir, zencefille birlikte kaynatabilirsiniz.

Zencefilli çorba tarifi: Zencefilli Havuç Çorbası

Malzemeler:

  • 1 yemek kaşığı zeytin yağı
  • Doğranmış 1 baş soğan
  • 3-4 adet havuç (kabukları soyulmuş ve dilimlenmiş)
  • 1 yemek kaşığı rendelenmiş taze zencefil
  • 2 yemek kaşığı kişniş tohumu
  • 4 su bardağı su
  • Tuz, karabiber

Hazırlama süresi: 35-40 dk

Yapılışı:

Büyük bir tencereye zeytinyağı koyun. Soğanları hafif yumuşayıncaya kadar 4-5 dakika kadar pişirin. Doğranmış havuçları, taze zencefili, kişniş tohumlarını da ekleyin. Sık sık karıştırarak birkaç dakika daha pişirin. Suyu ekleyin. Ateşi en kısığa çevirin ve yavaş yavaş kaynatın. Tencerenin kapağını kapatın ve havuçlar iyice yumuşayıncaya kadar en az 25 dakika kaynatın. Son olarak tüm malzemeleri blender’dan geçirin ve püre haline getirin. Üzerine tuz, karabiber ekleyin. Sıcak olarak servis edin.

İlginizi çekebilir: Son dönemin gözdesi: Çorba detoksu nedir, nasıl yapılır?

Hafif ve içilebilir zencefilli tatlı tarifi: Zencefilli Sıcak Çikolata

Malzemeler:

  • 2 su bardağı süt
  • 1 su bardağı su
  • İsteğe göre bir miktar tatlandırıcı (bal, agave şurubu vs.)
  • 1/4 ya da 1/2 yemek kaşığı rendelenmiş taze zencefil
  • ¼ su bardağı toz kakao
  • Bir tutam deniz tuzu
  • 1 yemek kaşığı vanilya özü
  • İsteğe bağlı: 2-3 zencefilli şeker

Hazırlama süresi: 15 dk

Yapılışı:

Orta boy bir tencerede süt ve suyu ısıtın. Kaynamaya başladığında altını kısın. Kakaoyu, deniz tuzunu ve zencefili ekleyip güzelce karıştırın. 4-5 dakika sonra ateşten alın ve vanilya özünü ekleyin. Bir kez daha karıştırın. Zencefilli şekerlerinizi servis yapacağınız bardakların içine koyun. Üzerine hazırladığınız karışımı dökün. Son olarak üzerini kremşanti ile süsleyebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Mutluluk yaratma sanatı “Hygge” ve sağlıklı sıcak çikolata tarifi

Öksürük ve boğaz kuruluğu için: Ballı limonlu zencefil kürü

Malzemeler:

  • Ceviz büyüklüğünde bir parça taze zencefil
  • 2 tatlı kaşığı bal
  • Yarım limonun suyu
  • 1 çay kaşığı toz karabiber

Hazırlama süresi: 15 dk

Yapılışı:

Taze zencefili rendeleyerek küçük bir kasenin içine koyun. Üstüne bal, limon suyu ve karabiberi ekleyerek güzelce karıştırın. Zencefilin suyunu salması için karışımı yarım saat kadar dinlenmeye bırakın. Boğazınızda kuruluk hissettiğiniz ve öksürdüğünüz zamanlarda bu karışımdan bir çay kaşığı tüketebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Öksürüğe ne iyi gelir? Öksürüğü kesen 10 besin

Bağışıklık sisteminizi güçlendirecek zencefilli içecek tarifi:

Malzemeler:

  • 1 adet orta boy havuç,
  • 1 adet orta boy elma,
  • 1 adet orta boy portakal (kabuğu soyulmuş)
  • 1 adet büyük boy pancar (yapraklı),
  • 1 küçük parça taze zencefil,
  • 3 dal kale

Hazırlama süresi: 15 dk

Yapılışı:

Tüm meyve ve sebzeleri arındırarak yıkayıp slow juicer makinesinde içecek haline getirin. Günlük taze olarak hazırlanıp tüketilmesi önemlidir. Bu tarz içecekler günlük düzenli ve taze tüketildiği takdirde maksimum fayda sağlayacaktır.

İlginizi çekebilir: Minimum şeker maksimum tat: Lezzetli sebzeli smoothie tarifleri

 

Kaynaklar: Healthline, Web MD, National Center for Complementary and Integrative Health

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.

Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:

Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.

Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale