X

Sürdürülebilirlik, iklim krizi ve çevre kirliliği temalı en iyi belgeseller

Sürdürülebilirlik ile ilgili belgeseller ve iklim krizi ile ilgili belgeseller veya çevre ile ilgili belgeseller, günümüzde pek çoğumuzun izlemekten en çok keyif aldığı şeyler arasında yer alıyor. Çevre, iklim krizi, sürdürülebilirlik, doğal yaşam ve hayvan belgeselleri sayesinde, günlük hayatta çok da üzerinde durmadığımız noktalara daha yakından bakma fırsatı buluyoruz. Hatta kimi zaman izlediğimiz bazı belgeseller, hayatımızda büyük adımlar atmamızı ya da büyük değişiklikler yapmamızı sağlayabiliyor. İşte mutlaka izlemeniz gereken çevre ve etik konulu belgeseller:

Sürdürülebilirlik ile ilgili belgeseller

İklim krizi dünyamızın en sıcak gündemiyken, sürdürülebilir yaşamın ve insanın çevreye verdiği zararın onarılmasının hem kendi yaşamımız hem de gelecek nesiller için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlıyoruz. Pek çok hükümetin önlemlerini sıkılaştırdığı, sadece kolektif değil bireysel adımların da son derece önemli hale geldiği günümüzde algılarınızı açacak, içinizdeki merakı büyütecek ve sizi uzun bir süre boyunca etkisi altına alacak gelmiş geçmiş en iyi sürdürülebilirlik ile ilgili belgeseller, bu listede sizler için derlendi…

1. Down to Earth With Zac Efron (IMDb: 8,0)

Zac Efron’u sağlık ve sürdürülebilirlik temalı bir Netflix belgesel dizisi olan High School Musical ve The Greatest Showman gibi filmlerden biliyor olabilirsiniz. İşte bu bilgi, diziyi daha da ilgi çekici hale getiriyor. Efron uyuşturucu ve alkol bağımlılığından kurtulduktan sonra hem kendisi hem de gezegen için daha sağlıklı yaşam yolları arayışıyla dünya çapında keyifli bir yolculuğa çıkıyor. İki sezonluk belgesel serisinde, Kosta Rika’da bir eko-köy keşfetmekten New York’ta arıcılık yapmaya ve Iquitos’ta şifalı bir buhar banyosuna girmeye kadar, farklı kültürlerdeki refah ve çevresel çabalar hakkında bilgi edinebileceğiniz seyahatler ele alınıyor.

2. The Biggest Little Farm (IMDb: 8,0)

Sürdürülebilirlik ile ilgili belgeseller listemizin bir diğer önerisi 2018 yapımı The Biggest Little Farm. Sürdürülebilir çiftçiliğin iniş ve çıkışlarına ışık tutan bu ilham verici ve bilgilendirici belgeselde, John ve Molly Chester’ın Kaliforniya’daki 200 dönümlük bir çiftliği biyolojik çeşitlilik içeren ve çevre dostu bir araziye dönüştürme yolculuğunu anlatılıyor. Palm Springs Uluslararası Film Festivali’nde En İyi Belgesel Seyirci Ödülü de dahil olmak üzere birçok ödül kazanan bu belgeselin 2022 yılında “The Biggest Little Farm: The Return” isimli belgeselle geri döndüğünü de ekleyelim.

3. Chasing Coral (IMDb: 8,1)

Sürdürülebilirlik ile ilgili belgeseller arasında “en bilgilendirici” olarak nitelendirilen ve 2017 Sundance Film Festivali’nde ABD Belgesel Seyirci Ödülü’nü kazanan Chasing Coral, dünyanın büyüleyici su altı ekosistemlerini ve iklim değişikliğinin bu ekosistemlere karşı yarattığı korkunç tehdidi ele alıyor.

4. More Than Honey (IMDb: 7,5)

Sağlıklı bir çevre ve sağlıklı bir ekonomi için arılar olmazsa olmazdır ancak iklim değişikliği, habitat kaybı, böcek ilaçları ve daha fazlası arıların azalmasına neden oluyor… 2012 tarihli bu İsviçre yapımı belgesel, arı kolonilerinin bu çöküşünü ve bu konuda neler yapabileceğimizi ele alıyor.

5. The Ivory Game (IMDb: 7,8)

Sürdürülebilirlik ile ilgili belgeseller arasında unutulmazlardan biri de şüphesiz bu belgesel Dünya Fil Günü’ne göreDünya Fil Günü’, fil nüfusu son on yılda %62 azaldı ve her gün yaklaşık 100 Afrika fili kaçak avcılar tarafından öldürüldü. İşte The Ivory Game, tam da bunu araştırıyor; fillerin fildişleri için yasadışı olarak avlanmasını ve bu cani ‘karaborsa’nın merkezinde olanları. Belgeselin yönetmenleri Keif Davidson ve Richard Ladkani, bu yapım için Kenya’dan Hong Kong’a ve ötesine, kaçak fil avcılığı ve fildişi kaçakçılığıyla ilgili 16 aylık bir soruşturmadan geçiyor, türleri korumak için bilgilendirici ve ilham verici eylemler yapıyorlar.

6. Earthlings (IMDb: 8,7)

Earthlings belgeselinin konusunu anlatmadan önce, iki önemli uyarı yapmanın gerekli olduğunu düşünüyoruz: 1. İzlerken psikolojik ve fizyolojik açıdan kaldırmakta epey zorlanacağınız, ancak bir o kadar da gerçek olan, şok edici görüntülerle dolu. 2. Eğer hayvansal ürünler tüketiyorsanız, bu belgeseli izledikten sonra uzun bir süre et yiyemeyebilirsiniz. Hayvanların gıda endüstrisinin ekonomik çıkarları yüzünden nasıl sömürüldüğünü ve işkenceye uğradığını, canlı varlıkların kapitalist düzende nasıl metalaştırıldığını hayretle izleyeceksiniz.

7. Seaspiracy (IMDb: 8,5)

İngiliz yönetmen Ali Tabrizi’nin yönettiği ve baş rolünde oynadığı, yapımcılığını ise Cowspiracy ve What the Health belgeselleriyle tanıdığımız başarılı yönetmen Kip Anderson’un üstlendiği bu muhteşem belgesel; hayvansal gıdaların ve gıda endüstrisinin karanlık yüzünden sonra bu kez endüstriyel balıkçılığın ve bilinçsiz avlanmanın okyanus ekosistemi üzerinde bıraktığı kalıcı hasarı gözler önüne seriyor. Köpek balığı, ton balığı, balina gibi okyanus canlılarının insanlar tarafından nasıl ve neler uğruna acımasızca sömürüldüğünü izlerken gözlerinize inanamayacağınız görüntülerle karşılaşacaksınız.

8. The Cove (IMDb: 8,4)

2009 yapımı olan ve 2010 yılında verilen Akademi Ödüllerinde En İyi Belgesel Film ödülünü alan bu muhteşem film, Seaspiracy Belgeseli’nin bir kısmında da yer verilen, Japonya’nın Taiji şehrindeki bir koyda, her yıl Eylül ayında gerçekleşen yunus katliamını filme alan bir grup aktivistin mücadelesini konu ediniyor. Hayvan sömürüsünün en vahşi ve en acımasız halini gözler önüne sermenin yanı sıra, insan sağlığına yapılan ciddi bir tehdidi de gün yüzüne çıkarmaya çalışan grubun mücadelesini nefesinizi tutarak izleyeceksiniz.

9. Wasted! The Story of Food Waste (IMDb: 7,5)

Wasted! The Story of Food Waste, dünyanın dört bir yanından ünlü şefleri bir araya getiriyor ve gıda israfını konu alıyor. Tüm dünyayı yakından ilgilendiren bu konu için ünlü şefler gıda atıklarının sürdürülebilir özelliklerine dikkat çekerek çöpe atılmadan nasıl değerlendirilebileceklerini masaya yatırıyorlar.

10. Minimalism: A Documentary About the Important Things (IMDb: 6,7)

Sürdürülebilirlik ile ilgili belgeseller kategorimizin son önerisi oldukça popüler bir yapım… Öyle bir an gelir ki yeni başlangıçlar için, önemli bir takım değişiklikler yapma gereği duyarsınız. Minimalizm felsefesini konu alan 2015 yapımı bu belgesel, bize bu önemli değişimin sinyallerini vererek, fazlalıklardan kurtulma – minimalizm akımı hakkında detaylı bir fikir edinme şansı sunuyor. Amerikan rüyasından uyanan, çalıştıkları şirketten ayrılıp minimalizm hakkında yazılar yazmayı ve bu akımı dünyaya duyurmayı amaçlayan iki arkadaştan biri olan Joshua Fields Millburn’un da kendine sorduğu gibi: “Hayatım, daha az ile nasıl daha iyi olabilir?”

Hayatınızı belgeseldeki gibi “aza” bir anda dönüştüremeseniz de, Minimalizm felsefesine dayanan bu belgeselle; tüketici toplumun bir parçası olduğumuz gerçeğiyle ve bunun doğaya ve bedenimize olan yansımalarıyla yüzleşeceksiniz. Ayrıca, bu belgesel, “Evimizi, odamızı, gardırobumuzu ihtiyacımız olmayan şeylerle doldurmak yerine, hayatımızı sevdiğimiz insanlarla birlikte yazacağımız hikaye ve anılarla doldurmayı neden denemiyoruz?” sorusuyla bizi baş başa bırakacak.

Çevre ile ilgili belgeseller

Çevre ile ilgili belgeseller altında sıraladığımız en iyi yapımlar, eminiz sizin de çok ilginizi çekecek…

1. The Green Planet (IMDb: 9,4)

Sürdürülebilirlik ile ilgili belgeseller yazımızın çevre temalı önerisi, 2022 yapımı The Green Planet. David Attenborough geri döndü! Bitkilerin dünyasının kapını aralayan Yeşil Gezegen belgesel serisi, izleyenleri su altı bitkilerinden tropikal yağmur ormanlarına götürerek gezegenimizi yakından ve kişisel olarak inceleme imkanı sunuyor.

2. Tomorrow (Demain) (IMDb: 7,9)

Tomorrow’da (Demain), gelecek için anlatılan felaket senaryoları yerine, mevcut sorunların çözümü için yapabileceklerimiz sorgulanıyor. 2015 tarihli bu harika belgesel, izleyenlere tarım, enerji, ekonomi, eğitim gibi konularda uygulanabilecek yaratıcı ve gerçekçi çözümler sunuyor.

3. Waste Land (IMDb: 7,8)

Sürdürülebilirlik ile ilgili belgeseller önerilerimize devam ediyoruz… Waste Land, 2010 Berlin İnsan Hakları Ödülü, Panorama–İzleyici Ödülü, 2010 Seattle En İyi Belgesel ve 2010 Sundance İzleyici Ödülü’nün sahibi bir yapım. Belgesel, ünlü sanatçı Vik Muniz’in Brooklyn’deki evinden Rio de Janerio’nun dışında yer alan dünyanın en büyük çöplüğü Jardim Gramacho’ya gitmesiyle başlıyor. Topladığı malzemelerle sanatını yapan sanatçı bir yandan da burada toplayıcılık yapan insanların hayatlarına dahil oluyor. Son derece ilham verici ve dokunaklı bu belgeseli henüz izlemediyseniz mutlaka not etmenizi öneririz.

4. Planet Earth (IMDb: 9,4)

BBC yapımı bir doğa belgeseli olan ve gelmiş geçmiş en iyi belgesel filmleri arasında gösterilen Planet Earth, 11 bölümden oluşan ve çekimleri tam dört yıl süren muhteşem bir yapım. Dünyanın eşsiz bitki örtüsünden ve izledikçe kendine hayran bırakan vahşi yaşamıdan görsel şölen niteliğinde kesitler sunan belgesel izleyicilerini okyanuslardan yağmur ormanlarına, çöllerden buzullara unutulmaz bir yolculuğa çıkarıyor. Yeryüzünün hiç görmediğiniz güzelliklerini ve insan eli değmemiş habitatlarını keşfedeceğiniz bu muhteşem belgesel serisini nefesinizi tutarak izleyeceksiniz.

5. Kiss the Ground (IMDb: 8,3)

2020 yapımı yeni bir belgesel olan Kiss The Ground (Onarıcı Tarım) belgeseli toprağın onarıcı tarımdaki rolüne dikkat çekiyor. Woody Harrelson tarafından seslendirmesi yapılan belgesel, bilinçsizce gerçekleştirilen tarımsal faaliyetlerin ve tarım ilacı kullanımının toprak erozyonuna nasıl yol açtığını, ekolojik dengeye verdiği zararı ve tarımsal faaliyetlerin iklim değişikliğine nasıl katkıda bulunduğunu inceliyor.

6. River Blue (IMDb: 8,2)

Moda endüstrisinin dünyayı nasıl kirlettiğini ve nehirler üzerindeki olumsuz etkilerini inceleyen River Blue, nehirlerin kirlenmemesi için uygulanabilecek ilham verici çözümlere odaklanıyor. Belgesel, kimyasal atıkların doğaya salınmasının sonucunda nehirlerin ve temiz su kaynağı olarak nehirlere ihtiyaç duyan insanların nasıl etkilendiğini çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.

7. A Plastic Ocean (IMDb: 8,0)

A Plastic Ocean, sürdürülebilirlik ile ilgili belgeseller arasında en bilinenlerden… Okyanuslarda yaklaşık 269 bin ton plastik çöp yüzdüğünü ve bu ağırlığın 5 trilyon 250 milyar plastik parçacığa karşılık geldiğini biliyor muydunuz? Gazeteci Craig Leeson’un, nadiren görülebilen mavi balinayı ararken okyanusun ortasında plastik atıklar bulmasıyla başlayan Plastik Okyanusu, okyanuslardaki plastik sorununun nasıl büyüdüğünü gözler önüne seriyor. Dalış şampiyonu Tanya Streeter ve uluslar arası araştırmacı ve bilim insanlarından oluşan bir ekiple birlikte 4 yıl boyunca dünyanın farklı bölgelerinde 20 noktaya seyahat eden ve okyanusların kırılgan durumunu araştıran Leeson ve ekibi, plastik kirliliği ile ilgili acilen devreye sokulabilecek çözümleri de bu harika yapımda bizlerle paylaşıyor.

8. Mission Blue (IMDb: 7,9)

Okyanus bilimci Sylvia Earle’nin okyanuslardaki aşırı avlanma ve zehirli atıkların çevre için yarattığı yıkıcı sonuçları engellemek için başlattığı farkındalık kampanyasını anlatan Mission Blue, okyanusun binlerce metre altına bile ulaşmış olan çöplerin okyanus ekosistemine nasıl zarar verdiğini gözler önüne seriyor. Mercan resiflerinin gün geçtikçe nasıl yok olduğundan sadece yüzgeçleri için avlanan köpek balıklarına yapılan suistimale kadar okyanuslara verilen zararı tüm yönleriyle inceleyen bu harika belgeselde, Earle’nin mücadelesini hayranlıkla izleyeceksiniz.

9. The True Cost (IMDb: 7,7)

Üzerinize giydiğiniz basit ve ucuz bir tişörtün gerçek bedelinin ne olduğunu hiç düşünmüş müydünüz? Gardırobunuzu açtığınızda elinize aldığınız rastgele bir kıyafetin Bangladeş, Vietnam ya da Endonezya’da üretilmiş olma ihtimali oldukça yüksek. Sizin o tişörtü sadece birkaç aylığına giyebilmeniz için bir anne çocuğunu yılda sadece 1 kez, birkaç günlüğüne görebiliyor. Tişörtü satın almak için ödediğiniz para, bir işçinin bir hafta boyunca, sabahtan akşama kadar, zor koşullarda çalışmasının karşılığı olabiliyor. Moda ve tekstil endüstrisinin sadece insan haklarına değil, doğaya ve çevreye verdiği zararı gördükten sonra kıyafet alışverişleriniz konusunda çok daha dikkatli olacağınıza eminiz.

10. How to Change the World (IMDb: 7,6)

Dünyanın en büyük çevre savunucularından ve sivil toplum örgütlerinden biri olan Greenpeace’nin kurulmasını, oluşumunu ve örgütlenme sürecindeki ilk eylemlerini konu edinen Belgesel, 1970’lerde nükleer testleri protesto etmek için bir araya gelen bir grup aktivistin başarı öyküsünü anlatıyor. İklim krizi ve çevre kirliliğiyle mücadelede örgütlenmenin ne kadar önemli olduğunu ve bireysel olarak yapabileceklerimizin çok daha ötesinde şeyler başarabileceğimizi gösteren bu harika çevre belgeselini izledikten sonra umutla dolacaksınız.

11. Bag It (IMDb: 7,4)

Plastik poşetlerin ve diğer plastik atıkların ekosistem ve insan sağlığı üzerindeki etkilerini ortaya koyan 2010 yapımı bir Amerikan belgesel filmi olan Bag It, Jeb Berrier’ın karısı hamile kaldıktan sonra plastik kullanımını bırakmasıyla başlayan hikayesini konu ediniyor. Bir çevre bilimcinin yardımıyla araştırma yaptıktan sonra Berrier, okyanuslardaki mikro plastiklerin planktondan 60 kat daha fazla olduğu ve her yıl kuşlar da dahil olmak üzere yaklaşık 100.000 deniz hayvanının ölümüne neden olduğunu belgeler ve çarpıcı görüntülerle izleyiciye sunuyor. Belgesel, geri dönüşüm ve atıksız bir yaşam stili benimseyerek tüketicilerin plastik kullanımını nasıl en aza indirebileceklerine dair öneriler de paylaşıyor.

İklim krizi ile ilgili belgeseller

İklim krizi ile ilgili belgeseller listemizde, dünyamızın sıcak gündemine dair farkındalığınızı artıracak en iyi yapımları bir araya getirdik.

1. The Earthshot Prize: Repairing Our Planet (IMDb: 7,8)

2021 yapımı The Earthshot Prize: Repairing Our Planet belgesel dizisi, The Earthshot Prize’ın kurucusu Prens William liderliğinde, iklim krizini çevreleyen karamsarlık ve ilgisizliğin ortasında bir umut çağrısı. Her bölüm, 15 Earthshot finalistinin doğayı korumaya, havayı temizlemeye, atıksız bir dünya inşa etmeye ve okyanusları canlandırmaya kadar uzanan çalışmalarının bir araştırmasını içeriyor.

2. I Am Greta (IMDb: 7,5)

Greta, kısa sürede dünyanın en ünlü ve ikonik iklim aktivistlerinden biri haline geldi. İşte “Ben Greta” da, bu İsveçli genç aktivistin ‘iklim değişikliği için okul grevi’ kampanyasından 2018 Birleşmiş Milletler konuşmasına ve 2019’daki yelken yolculuğuna kadar süren iklim adaleti mücadelesini ayrıntılarıyla ele alıyor. Eğer sürdürülebilirlik ile ilgili belgeseller ilgilini çekiyorsa mutlaka bu belgeseli de listenize ekleyin.

3. Our Planet (IMDb: 9,3)

Planet Earth’ün yapımcısı David Attenboroughun’un Netflix özel yapımı olarak, 2019 yılında seyircisiyle buluşturduğu Our Planet de, izleyenleri dünyanın en değerli doğal habitatlarında eşi benzeri görülmemiş bir yolculuğa çıkarıyor. Muhteşem görselliğinin yanı sıra vahşi yaşamın küresel ısınmadan nasıl etkilendiğini inceleyen ve insanın dünyaya verdiği zararı çarpıcı görüntülerle ortaya koyan belgeseli izledikten sonra uzun bir süre etkisinden kurtulamayacağınıza eminiz.

4. 25 litre (IMDb: 9,1)

Her gün sadece 25 litre su ile yaşamak zorunda olduğunuz bir yaşamı hayal edebiliyor musunuz? Evet, içme suyu da bu miktara dahil! Dünyanın en büyük metropollerini tehdit eden su fakirliği konusunu İstanbul örneği üzerinden bizlerle paylaşan, National Geographic yapımı 25 Litre belgeseli, Gökhan Özoğuz’un anlatımıyla susuzluğun olası etkilerini ve bu etkilerin azaltılması için yapılabilecekleri konu ediniyor. Belgesel, “25 Litre” ve “25 Litre: Suyun Peşinde” adlı iki ayrı bölüm halinde izleyicisiyle buluşuyor. Kesinlikle izlemeye değer!

5. David Attenborough: A Life in Our Planet (IMDb: 9,0)

Bir doğa bilimci, yazar ve fütürist olan David Attenborough’un genç yaşlarından itibaren doğa belgeselleri çekmek için yaptığı yolculukları ve yolculuğu sırasında karşılaştıklarını anlatan belgesel, doğal alanların kaybının yasını tutmak ve gelecek için bir vizyon sunmak konularından en dikkat çeken yapımlardan biri. Dünya’nın evrimsel tarihi üzerinden günümüzdeki iklim krizine ışık tutan bu harika belgesel, insanların doğaya verdiği tahribatın sebeplerini, sonuçlarını ve en önemlisi de ne yapmamız gerektiğini bilimsel verilerden, belgelerden ve uzman görüşlerinden destek alarak bizlere aktarıyor.

6. Cowspiracy (IMDb: 8,3)

Hayvancılık sektörünün ve endüstriyel hayvancılığın doğaya verdiği zararı araştıran bu muhteşem belgesel, 2014 yapımı olmasına rağmen popülaritesini yitirmemiş çevre ve sürdürülebilirlik belgesellerinin başında geliyor. Film küresel ısınma, su kullanımı, ormansızlaşma ve okyanus ölü bölgeleri gibi çeşitli çevresel endişeleri ve hayvancılığın bu endişe verici olaylara etkilerini inceliyor.

7. Before the Flood (IMDb: 8,3)

Yönetmenlik koltuğunda Oscar ödüllü yönetmen Fischer Stevens’ın yer aldığı, yapımcılığınıysa yine Oscar ödüllü oyuncu Leonarda DiCaprionun üstlendiği, bununla da kalmayıp bizzat başrolünde yer aldığı belgesel, gezegenin en büyük tehlikesi olan iklim krizini konu ediniyor. 2016 yılında Birleşmiş Milletler tarafından iklim değişikliği elçisi seçilen DiCaprio, iki yıl boyunca gezegenin her köşesine giderek iklim değişikliğiyle ilgili sorunları ve bu sorunların çözümlerini araştırıyor. Barack Obama, Bill Clinton, Papa Francis, üst düzey NASA araştırmacıları gibi pek sürpriz ismin de yer aldığı bu belgesele mutlaka bir şans vermelisiniz.

8. Chasing Ice (IMDb: 7,8)

Tek bir fotoğraf dünyamızın ne halde olduğunu anlatmaya yeter mi?

Kendini insan ve doğa arasındaki ilişkiyi keşfetmeye adamış ünlü fotoğrafçı James Balog, beş yıl boyunca buzullarda çektiği fotoğrafları içine alan Chasing Ice belgeseli ile iklim krizinin buzulların erimesinde nasıl hızlandırıcı rol oynadığını başarılı bir şekilde gözler önüne seriyor.

9. Brave Blue World (IMDb: 6,7)

Dünyadaki suyun tükenmesi, iklim krizinden önce de ciddi bir problem oluşturuyordu; iklim krizi ile birlikte ise hız kazanarak geleceğimizin tehlikede olduğunun sinyallerini vermeye başladı. Brave Blue World, dünyamızdaki suyun hızla tükenmesinin önüne geçmek için neler yapılabileceğini; suyun geri dönüşümünü ve tasarrufunu detaylı bir şekilde ele alıyor. Başarılı belgesel, kontrolsüz bir şekilde suyu harcamanın ve kirletmenin nasıl sonuçlar doğurduğunu da gözler önüne seriyor.

10. No Impact Man: The Documentary (IMDb: 6,6)

Küresel ısınmayla ilgili bireysel olarak yapılabilecek hiçbir şey olmadığını düşünüyorsanız, bu belgeseli mutlaka izlemenizi öneriyoruz. Küresel ısınmaya karşı “tek bir insan fark yaratabilir mi?” düşüncesi ile yola çıkan Amerika’lı yazar Colin Beaven’in yaklaşık olarak 1 yıl boyunca sıfır atık yaşam tarzına geçme ve karbon ayak izini azaltma çabalarının anlatıldığı belgesel, bireysel olarak alacağımız önlemlerle dünyanın daha yaşanabilir bir yer hale gelmesine nasıl katkıda bulunabileceğimizi tüm gerçekliğiyle gözler önüne seriyor.

İlginizi çekebilir:

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale