X

PMS nedir: Premenstrual sendrom ve postmenstrual sendrom ile ilgili merak edilenler

Sinirli, öfkeli ya da gergin olduğunuz zamanlarda ‘Özel gününde misin?, Reglin mi yaklaştı?’ gibi sorulara mutlaka maruz kalmış olduğunuzu düşünüyoruz. Kadınların her ay regl döneminden hemen önce bazı psikolojik ve fiziksel semptomlar gösterdiği yaygın olarak bilinen bir durum. Ağrılar, kramplar, öfke patlamaları, inişli çıkışlı duygu durumu, yorgunluk, bitkinlik gibi pek çok fiziksel ve psikolojik semptomla kendini gösteren PMS (premenstrual sendrom, adet öncesi gerginlik sendromu) genel olarak, üreme hormonlarındaki dalgalanmalardan kaynaklanan aşırı duygular nedeniyle ortaya çıkıyor ve kadınların %90 gibi önemli bir çoğunluğu bu semptomları gösteriyor. Ayrıca tıp literatürüne adını henüz yazdıramamış olsa da son yıllarda çokça araştırılan, premenstrual sendrom döneminin adet kanaması sonrasındaki dönemde devam eden semptomlarından adını alan postmenstrual sendrom da az sayıda da olsa kadının yaşam kalitesini olumsuz etkileyebiliyor. Peki, adet kanamasına yakın olan dönemde ve hemen sonrasında vücuttaki hangi değişiklikler bu semptomların ortaya çıkmasına neden oluyor ve bu iki durumdan da korunabilmenin yolları neler? 

PMS (Premenstrual Sendrom): Adet Öncesi Gerginlik Sendromu

Premenstrüel sendrom (PMS), adet döngüsünün belirli günlerinde, genellikle adet görmeden hemen önce ortaya çıkan, genelde ani duygusal dalgalanmalarla kendini gösteren, ruh sağlığını olduğu kadar kişinin fiziksel sağlığını, davranışlarını ve çevresindekilerle kurduğu iletişimi de etkileyen bir durum olarak biliniyor.

PMS belirtileri adet gören tüm kadınların %90’ından fazlasını etkileyen, oldukça yaygın bir durum. Menstrüasyondan (adet kanaması) beş ila 11 gün önce başlayabilen ve genellikle mestrüasyon başladığında kaybolan bu sendromun kesin sebebi bilinmese de, pek çok araştırmacı hem bedensel hem de ruhsal olarak hoşnut olunmayan deneyimleri beraberinde getiren bu sendromun, regl dönemi başlangıcında hem seks hormonlarında hem de bu hormonlarla bağlantılı olarak azalan serotonin seviyesindeki değişimlerle ilgili olduğunu varsayıyor.

İlginizi çekebilir: Premenstrüel sendrom (PMS): Her ay tekrarlanan bu dönemle nasıl başa çıkılır?

PMS semptomları ne zaman ve nasıl ortaya çıkıyor?

Menstrual döngünün tamamlanmasına ve yeni bir döngünün başlamasına yakın olan, luteal fazdan menstrual faza kadar olan yaklaşık 14 günlük süreç içinde östrojen ve progesteron seviyeleri yavaş yavaş yükselmeye başlıyor. Biyolojik pek çok süreci yöneten ve diğer hormonların çalışmasıyla da ilişkili olan bu iki hormonun seviyesindeki artış ani duygu değişimlerine, kaygıya ve sinirli ruh haline neden olabiliyor. Ayrıca, yumurtalık steroidleri olarak bilinen ve kortizon üretimini artıran hormonların da salgısı artarak beyinde premenstrual sendrom semptomlarıyla ilişkili olan bölümlerin uyarılmasına neden oluyor.

Hem yumurtalık steroidlerinin hem de östrojen ve progesteron seviyelerinin artışı, dolaylı olarak ruh halini, duyguları ve düşünceleri yöneten, mutluluk hormonu olarak da bilinen serotonin salınımını yavaşlatıyor.

Özellikle doğum sonrası depresyon veya bipolar bozukluk gibi duygu durum problemleri yaşayanlar, ailesinde premenstrual sendrom öyküsü olanlar, depresif eğilimleri olan kişiler, travmaları ve madde bağımlılıkları olan kişiler adet kanamasından önceki dönemde PMS semptomları geliştirmeye daha yatkın olabiliyor. Gelin bu semptomları yakından inceleyelim:

PMS belirtileri nelerdir?

Ortalama olarak 28 gün süren bir adet döngüsünde, yumurtanın yumurtalıklardan salındığı dönem olarak bilinen yumurtlama, döngünün 14.gününde gerçekleşiyor. Adet kanaması ya da menstrüasyon olarak adlandırılan regl dönemiyse döngünün 28.gününde, yani sonunda meydana geliyor. PMS semptomları da yumurtlamanın başladığı 14.gün civarında başlayabiliyor ve kanamanın başlangıcından 7 gün sonrasına kadar sürebiliyor.

Kadınların büyük çoğunluğunda hafif ya da orta seviyede görülen PMS semptomları, yumurtlama döneminin hangi mevsimde olduğundan kişinin o ayki stres seviyesine çevresel onlarda faktörden etkilenebiliyor. Dolayısıyla bazı kadınların dönemsel olarak PMS semptomları yaşaması oldukça mümkün ve normal. Karın şişliği, ödem, karın ağrısı, acıyan meme uçları, sivilce, tatlı aşermek, kabızlık, ishal, baş ağrısı; ışığa, sese ya da kokuya duyarlılık, tükenmişlik ve yorgunluk hissi, sinirli ruh hali, uyku problemleri, artan endişe, depresyon ve duygusal patlamalar PMS’in en yaygın olarak görülen semptomları arasında.

PMS sebebiyle doktora gidilir mi?

Acılarınız ve ağrılarınız dayanılamayacak boyutlara geldiyse, ruh halinizdeki değişimler günlük yaşamınızı ve ilişkilerinizi olumsuz etkiliyorsa ya da diğer semptomlardan herhangi birinin yaşam kalitenizi olumsuz etkilediğini düşünüyorsanız mutlaka doktorunuzla görüşerek semptomları bu kadar ağır deneyimlemenizin sebebinin daha ciddi bir rahatsızlıktan kaynaklanıp kaynaklanmadığını öğrenmeniz gerekiyor. Kansızlık, endometriosis (çikolata kisti), tiroit bozuklukları, İrritabl Bağırsak Sendromu, kronik yorgunluk, bağ dokusu veya romatolojik hastalıklar PMS belirtilerinin ortaya çıkmasında ya da çok daha şiddetli hale gelmesinde etkili olan, en yaygın durumlar arasında yer alıyor.

İlginizi çekebilir: Menstrual döngü farkındalığı: Adet döngünüzü tanıyor musunuz?

Postmenstrual Sendrom: Adet Sonrası Gerginlik Sendromu

Büyük bir çoğunluğumuz adet öncesi gerginlik sendromuna, yani adetten bir hafta önce ortaya çıkabilecek rahatsız edici semptomlara aşina olsa da, bu belirtilerin adet kanaması olan menstrüasyon sonrasında da görülmesi pek alışık olunan bir durum değil. Ancak adet sonrası sendromunu diye bir kavramı hiç duymamış olsanız da, kadınların bir kısmı zaman zaman PMS semptomlarını kanama sonrası dönemde de deneyimleyebiliyor.

Postmenstrual sendrom (adet sonrası sendromu) nedir?

Postmenstrual sendrom terimi, adet dönemi bittikten (yumurta vücuttan atıldıktan) sonra ortaya çıkan semptomları tanımlamak için kullanılıyor. Tıpkı premenstrual sendromda olduğu gibi baş ağrısı gibi fiziksel semptomlardan anksiyete gibi ruh sağlığı semptomlarına kadar, oldukça çeşitli semptomlarla kendini gösterebiliyor.

‘Peki, semptomları aynı ya da benzerse, postmenstrual sendromun PMS’ten farkı ne?’ dediğinizi duyar gibiyiz. Post-menstrual sendrom, premenstrual sendroma benzer bir dizi semptomla birlikte gelse de, PMS’ten farklı olarak semptomları sadece menstrüasyondan sonra ortaya çıkıyor. Dolayısıyla semptomlar PMS kadar uzun bir zaman dilimine yayılmıyor ve psikolojik semptomları PMS’te olduğundan çok daha ağır seyredebiliyor.

Post-menstrüel sendrom tıp dünyasında henüz yeni yeni araştırılmaya başlandığı için ismini daha önce hiç duymamış olmanız oldukça normal. “Post-menstrual sendrom” adı da insanların adet kanaması sonrasındaki PMS deneyimlerini daha kolay tanımlamalarının bir yolu olarak ortaya çıktı ve büyük ölçüde bilimsel değil, anektodsal kanıtlara dayanıyor.

Postmenstrual sendromun belirtileri nasıl ortaya çıkıyor?

PMS’in ortaya çıkmasına neden olan hormonal dengesizlikler, post-menstrual sendromla birlikte gelen semptomların da sorumlusu olarak öngörülüyor. Östrojen, progesteron ve testosteron gibi hormonlardaki dalgalanmalar PMS’te de görülse de, postmenstrual sendromda progesteron seviyesindeki azalma söz konusu olmadığı için progesterona bağlı olan semptomların nasıl ortaya çıktığı şimdilik gizemini koruyor.

Şimdiye kadar yapılmış olan küçük çaplı çalışmalar polikistik over sendromu (PCOS), kontraseptif implant ve insülin direnci olan kişilerde postmenstrual sendromun daha sık görülebildiğini gösteriyor. Ayrıca yoğunluklu olarak işlenmiş gıdalar ve şeker içeren, kan şekeri seviyesini yükselten bir beslenme stilinin de oksidatif stres oluşturarak adet sonrasında bu semptomların deneyimlenmesine neden olabileceği düşünülüyor.

Postmenstrual sendromun belirtileri nelerdir?

Adet sonrası gerginlik sendromun belirtileri PMS’te olduğu gibi fiziksel ve psikolojik semptomlar olarak ikiye ayrılıyor. PMS’ten farklı olarak, postmenstrual sendromda görülen psikolojik belirtilerin fiziksel belirtilerden daha fazla olduğu düşünülüyor. PMS’te olduğu gibi ani ruh hali değişimleri, kaygı, sinirlilik, öfke, depresyon, uyku problemleri, konsantrasyon güçlüğü gibi psikolojik semptomlar ve karında, eklemlerde, sırtta, boyunda ağrılar; cinsel ilişki sırasında baş ve genel vücut ağrısı; vajinada kuruluk, kaşıntı ve yanma gibi fiziksel semptomlar görülebiliyor. Postmenstrual sendrom ayrıca PMS’ten farklı olarak, kanamanın bitmesinden 2-3 gün sonra ortadan kalkabiliyor.

İlginizi çekebilir: Kadınların regl dönemi öncesinde yaşadığı PMS aslında abartılmış bir mit mi?

PMS ve postmenstrual sendromun belirtileri nasıl hafifletilir?

PMS semptomları, 28 günlük bir döngünün yarısı gibi büyük bir kısmında deneyimlenebileceği için, üzerine bir de adet sonrasına kadar uzadığında yaşam kalitenizi olumsuz etkilememesi ancak bu döneme özel olarak dikkat etmeniz gereken, doğru alışkanlıkları sürdürmenizle mümkün. Premenstrual sendromu ve postmenstrual sendromu döneminin belirtileriyle baş etmek için beslenmeden egzersize günlük yaşamınızda aşağıdaki önerileri uygulamayı deneyebilirsiniz:

  • Şişkinlik ve ödemi azaltmak için bol miktarda su ve sıvı tüketin.
  • Genel sağlığınızı ve enerji seviyenizi korumak için mevsim meyve ve sebzelerini bolca tüketmeye, şeker, tuz, kafein ve alkol alımınıysa azaltmaya çalışın.
  • Krampları ve ruh hali değişimlerini azaltmak için folik asit, B6 vitamini, kalsiyum ve magnezyum takviyeleri kullanın ya da bu besin öğelerince zengin gıdalarla beslenin.
  • Bolca D vitamini alın. Semptomlarınız şiddetliyse D vitamini seviyenizi mutlaka ölçtürün.
  • Yorgunluk ve tükenmişlik hissiyle başa çıkmak için her gece aynı saatte yatmaya ve en az 8 saat boyunca uyumaya özen gösterin.
  • Ödem atmak, serotonin seviyenizi yükseltmek, stresten uzaklaşmak ve krampları hafifletmek için mutlaka düzenli olarak egzersiz yapın.

Daha fazlası için aşağıdaki yazılarımıza da göz atabilirsiniz:

Premenstrüel sendrom (PMS): Her ay tekrarlanan bu dönemle nasıl başa çıkılır?

Menstruasyon (regl) dönemi kabusun olmak zorunda değil: Yoga ila ağrılarını azaltabilirsin

 Premenstrual Sendrom (PMS) kabusunuz mu: PMS’in etkilerini azaltmak sizin elinizde

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale