X

İnsan bilincinin ve değerlerinin dönüşüm süreci: Spiral dinamikler

  • “Sözünün eri olmak”
  • “Hak yerini bulur”
  • “Günahı boynuna”
  • “Özü sözü bir olmak”

Gibi deyimler, ağızdan ağıza yüzlerce yıldır aktarılır. Bireysel değerler ve inanışlar karakteristik davranışları; benzer grup davranışları da toplumsal kültürümüzü yansıtır. Evrim sürecinde #bilinç olarak bireysel ve toplumsal olarak acaba neredeyiz? Richard Barrett ve #spiraldinamikler#bilinç  kuramcısı Dr. Clare W. Grave’s 7 basamaklı bilinç sistemini nasıl açıklıyor? Karşılaştığımız olay ve durumları, dinlediğimiz insanları hangi bilinç seviyesinden algılıyoruz?

Bilinç, farkındalık, holistik bakış açısı günümüzde sadece bireysel olarak değil, kurumsal – organizasyonel, hatta toplumsal olarak da sıklıkla konuşulan konular. En eski zamanlardan beri insanın ruhunu, bilincini araştıran psikoloji bilimi de, kuantum fiziğindeki yeni bulgular ile bilincin evrimine farklı bakış açıları getirmekte.

1970’li yıllarda Prof. Dr. Clare W. Graves tarafından kurgulanan “Spiral Dinamikler” kavramı insan bilincinin, değerlerinin dönüşüm süreçlerini gösterir. Bu kavram bütüncül (holistik) ve senteze dayalı bir modeldir, sosyoloji, felsefe, siyaset bilimi, psikoloji gibi farklı bilimleri birleştirir. En basit anlatımı ile Spiral Dinamikler şunu söyler: İnsan bilinci linear – düz değil, spiral bir şekilde, birbirine karışarak akan dalgalar halinde gelişir. Tarihsel olarak benzer durumları, farklı bilinç seviyelerinde yaşarız. Değişim gösteren bilinç seviyeleri şu şekildedir:

1970’li yıllarda Prof. Dr. Clare W. Graves tarafından kurgulanan “Spiral Dinamikler” kavramı insan bilincinin, değerlerinin dönüşüm süreçlerini gösterir.
1. Evre (bej): Hayatta kalma evresi, arkaik ve içgüdüsel
  • Ortaya çıkış zamanı: Yaklaşık 100.000 yıl önce. 
  • Ana amacı: Hayatta kalmak için ne gerekiyorsa onu yap.
  • Görüldüğü yerler: İlk insan toplulukları, yeni doğan bebekler, yaşlılar, akıl hastaları, açlıkla mücadele eden ve savaş bunalımı yaşayan toplumlar. Yetişkin nüfusun yaklaşık yüzde 0.1’i, nüfus üzerindeki gücü yüzde 0 yani yok.

Öncelikleri yiyecek, su, seks ve güvenlik. Hayatta kalmak için alışkanlıkları ve içgüdülerinden yararlanır. Bağımsız benliği güç bela uyandırılmış yada güçlendirilmiştir. Yaşamın sürdürmek için sağ kalma grupları oluşturulur.

2. Evre (mor): Cansız varlıklara sihirli güçler atfetme, sihirli ve animistik
  • Ortaya çıkış zamanı: Yaklaşık 50.000 yıl önce. 
  • Ana amacı: Ruhunun ve kabilenin mutlu, sıcak yuvasını koru. 
  • Görüldüğü yerler: Vudu benzeri lanetlere inanma, kan üzerine ant içme, geçmişten gelen düşmanlıklar, uğur getiren takılar, batıl inançlar. Üçüncü dünya ülkelerinde, çetelerde, birleşik kabilelerde yaygındır. Aynı zamanda yeni çağ inançları (new age), kristaller, tarot ve astrolojide görülür. Yetişkin nüfusun yaklaşık yüzde 10’u, nüfus üzerindeki gücü yüzde 1’i.

İyi ya da kötü ruhlar olayları belirler. Bu yüzden onlara itaat etmek gerekir. Atalara, bilgelere, şeflere, kabileye saygı göstermeli, biat edilmelidir. Nimet, lanet gibi kavramlar doğaüstü güçler tarafından yeryüzüne bırakılır. Etnik kabileler oluşturulur. Ruhlar atalardan gelir ve kabile içinde bağ kurulmasını sağlar. Akrabalık ve soy siyasal bağlantıları belirler. Graves bu evreyi, “nehirdeki her kavisin bir adı var ama nehrin adı yok” diye anlatır.

3. Evre (kırmızı): Egosantrik evre, Güç Tanrıları
  • Ortaya çıkış zamanı: Yaklaşık 10.000 yıl önce. 
  • Ana amacı: Ne olmak istiyorsan ol, ne yapmak istiyorsan yap.
  • Görüldüğü yerler: “İki yaş sendromu” geçiren çocuklar, isyankar gençler, öncü zihniyetler, feodal krallıklar, destansı kahramanlıklar, kötü adamlar, paralı askerler, çılgın rock yıldızları, Sineklerin Efendisi. Yani yetişkin nüfusun yüzde 20’si, gücün %5’i.

İlk kabileden ayrı olarak benlik bilinci oluşur; güçlü, itici güce sahip, ben merkezci, kahraman. Mistik ruhlar, arketipler, ejderhalar ve hayvanlar bol bol konuşulur. Arketip (ilk tip) tanrı ve tanrıçalar güçlü ve hükmeden iyi ve kötü kuvvetler vardır. Feodal hükümdarlar, ağalar, şeyhler itaat ve bağlılık karşılığında astlarını korur. Dünya tehlikeli ve yırtıcılarla dolu bir ormandır. Feth eder, kurnazlıkla alt eder ve hakimiyet kurar; pişmanlık duymadan, esef etmeden benliğin sefasını sürer; şimdi burada var olur.

4. Evre (mavi): Birileri tarafından belirlenen düzen içinde yaşama, mitik düzen
  • Ortaya çıkış zamanı: Yaklaşık 5.000 yıl önce. 
  • Ana amacı: Hayatın güçlü bir Başkası ya da Düzen tarafından belirlenen sonuçları, anlamı, yönü ve amacı vardır.
  • Görüldüğü yerler: Püriten Amerika, Konfüsyüs’çü Çin, Dickens İngiltere’si, Singapur Disiplini, totalitarizm, şövalyelik ve şeref yasaları, hayır işleri, köktendincilik, erkek ve kız izciler, “ahlaklı çoğunluk”, vatanseverlik. Yani nüfusun yüzde 40’ı, gücün yüzde 30’u.

Bu adil düzen, mutlakiyetçi ve değişmeyen doğru – yanlış ilkelerine dayalı bir davranış yasasına dayanır. Kanunları ya da kuralları ihlal etmek ciddi, belki de daimi etkiler doğurur. Kurallara uyulduğu takdirde, bağlılıklarını gösterenler ödüllendirilir. Antik ulusların temelidir. Katı toplumsal hiyerarşiler; ataerkil; düşünmenin tek bir doğru yolu vardır. Hukuk ve düzen; dürtüsellik suçluluk ile kontrol edilir. Her şey somut bir biçimde yerine getirme ve köktendinci inanç; Düzenin yasalarına itaat, son derece muhafazakar ve konformist. Genelde dindar ve mitik. Graves ve Beck buna, aynı zamanda laik ya da tanrı tanımaz düzen veya misyon da olabilecek “aziz / mutlakiyetçi” evre de demiştir.

Spiral dinamikler
5. Evre (turuncu): Sürü zihniyetinden kurtuluş evresi, bilimsel başarı
  • Ortaya çıkış zamanı: Yaklaşık 300 yıl önce. 
  • Ana amacı: Oynanan oyunu kazanmak için kendi çıkarın doğrultusunda hareket et.
  • Görüldüğü yerler: Aydınlanma, Ayn Rand’ın “Atlas Silkindi” adlı eseri, dünyanın her yanında oluşan orta sınıflar, kozmetik endüstrisi, ganimet avcılığı, sömürgecilik, soğuk savaş, moda endüstrisi, materyalizm, piyasa kapitalizmi, liberal çıkarcılık. Nüfusun yüzde 30’u, gücün yüzde 50’si.

Bu dalgada benlik mavinin “sürü zihniyetinde” kurtulur. Bireyler anlam ve gerçeği arar. Dünya, kişinin kendi hedefleri doğrultusunda öğrenilecek, hakim olunacak ve yönlendirilebilecek doğal yasalarla rasyonel ve sorunsuz işleyen bir makinedir. Yüksek başarıya, özellikle de materyalist kazanımlara odaklıdır. Bilimin yasaları siyaseti, ekonomiyi ve insanla ilişkili olayları yönetir. Dünya, üzerinde oyunların oynandığı bir satranç tahtasıdır ve kazananlar kaybedenler karşısında üstünlük ve avantajlar elde ederler. Ortaklaşa rekabet, bireyin stratejik kazanımları için yeryüzünün kaynaklarını yönlendirir. İş birliği yapan devletlerin temelidir.

6. Evre (yeşil): Birlik ve çevre bilinci evresi, duyarlı benlik
  • Ortaya çıkış zamanı: Yaklaşık 150 yıl önce. 
  • Ana amacı: Kendin için barışı ara, diğerlerini ve bir olmanın huzurunu keşfet.
  • Görüldüğü yerler: Derin ekoloji, postmodernizm, Hollanda idealizmi, Kanada sağlık hizmetleri, hümanistik psikoloji, liberasyon teolojisi, işbirlikçi öğrenme, Greenpeace, ekopsikoloji, hayvan hakları, insan hakları konuları, çok kültürlülük. Yani nüfusun yüzde 10’u, gücün 15’i.

Komüniter, birlikçi, ekolojik duyarlılık, ağ oluşturma. İnsan ruhu açgözlülükten, dogmalardan ve bölücülükten kurtarılmalıdır. Duygular ve sevgi, soğuk rasyonelliği geçersiz kılar. Yeryüzü, Gaia, yaşam kutsanır. Hiyerarşiye karşıdır. Yatay ilişkiler ve bağlantılar kurar. Geçirgen benlik, göreli benlik, grubu kaynaştırabilme, diyalog ve ilişkiler önemlidir. Değerler toplulukların temelini oluşturur. Uzlaşma ve oybirliği ile karar alınır. Son derece eşitlik yanlısıdır bu evrede insanlar, hiyerarşi karşıtı ve çoğulcu değerlere önem verir. Gerçekliğin sosyal yapılandırılması, çeşitlilik, çok kültürlülük, göreli değer sistemleri vardır. Bu evreye çoğulcu görelilik adı da verilir. Öznel, doğrusal olmayan düşünme, yeryüzüne ve üzerinde yaşayanlara karşı derin bir sevgi, duyarlılık ve önem vardır.

Yeşil mimin tamamlanmasıyla insan bilinci “ikinci düşünme kademesine” bir kuantum sıçraması gerçekleştirir. Clare Graves buna “inanılmaz derinliği olan bir anlam kanyonunun aşıldığı ‘ciddi bir sıçrama’ der. İkinci bilinç kademesiyle ilk kez gelişimin tüm spiralini net bir biçimde kavrarsınız. Dolayısıyla her düzeyin, her mimin, her dalganın, Spiral’in genel sağlığı açısından son derece önemli olduğunu anlarsınız ve bu yüzden her biri kabul edilir, kucaklanır.

Tüm bu mimlerin potansiyel olarak her bir bireyin erişiminde olduğunu anlamak önemlidir diye Ken Wilmer. Beck’in söylediği gibi, ‘odak noktası insan türleri değil, insanlardaki türlerdir’. Bu yüzden her dalga yaşam koşulları izin verdiğince harekete geçirilebilir. Acil durumlarda, kırmızı gücü harekete geçirebiliriz; kaos yaşandığında, mavi düzeni aktivite etmemiz gerekebilir; yeni bir iş ararken turuncu başarı düzenini devreye sokabiliriz. Evlilik ve arkadaşlarla olan ilişkilerimiz de yeşil bağ kurmamıza yardımcı olabilir.

Birinci kademe mimlerin her biri kendi dünya görüşlerinin tek doğru perspektif olduğuna inanır. Meydan okundukları takdirde olumsuz tepki verir, tehdit edildiği takdirde kendi araçlarını kullanarak saldırıya geçer. Mavi düzen hem kırmızının itici gücünden hem de turuncunun bireyselliğinden rahatsız olur. Turuncu bireyselciliği, mavi düzenin asalaklar için olduğunu ve yeşilin eşitlikçiliğinin güçsüz ve aciz olduğunu düşünür. Bu nedenlerle her hangi birinci mim kademesi dünya barışına engel olacaktır.

İkinci düşünce kademesi çoğulculuktan entegrasyona geçmede bir araç olur.

Tüm bunlar ikinci mim kademesiyle değişmeye başlar. Çünkü ikinci bilinç kademesi gelişimin iç evrelerinin farkındadır, bir adım geri gider, resmin genelini kavrar ve bu duruma ikinci düşünce kademesi çeşitli mimlerin oynadıkları rolü değerlendirir. İkinci mim kademesi, tek bir mimi değil, bütün varoluş spiralini esas alarak düşünür.

İkinci mim kademesiyle dünya anlam kazanmaya, bir bütün olarak belirlemeye, ilk kez birleşmeye başlar. İkinci bilinç kademesinde faaliyet başladığında gerçek barış olasılığı ufukta belirlemeye başlar. İlk kademe mimlerin en yükseği olan yeşim mim farklı kültürlerdeki zengin çeşitliliği ve muazzam çoğulculuğu kavramaya başladığı noktada ikinci düşünce kademesi bir adım öteye gider. Bu farklı kültürleri birleştirecek ve bağlayacak birliktelikleri arar ve böylece bu ayrı sistemleri alır, onları holistik spirallerin ve entegral ağların içine katmaya, dahil etmeye ve birleştirmeye başlar. Diğer bir deyişle, ikinci düşünce kademesi çoğulculuktan entegrasyona geçmede bir araç olur. Graves, Beck ve Cowan’ın kapsamlı araştırmaları bu ikinci bilinç kademesinde en az iki büyük dalganın bulunduğuna işaret etmektedirler.

Şimdi bunlara bakalım, nedir bu ikinci bilinç kademesindeki mimler?

7. Evre (sarı): Hayatın birbiri ile ilişkili akıcı sistemlerin bir kaleydoskopu olduğu evre, entegratif
  • Ortaya çıkış zamanı: Yaklaşık 60 yıl önce. 
  • Ana amacı: Hayatı olduğun gibi tam ve sorumlu biri olarak yaşa, bütünleşmeyi öğren.

Bu evrede esnekliğin, doğallığın ve işlevselliğin çok büyük bir önceliği vardır. Farklılıklar ve çokluklar birbirine bağımlı, doğal akışlarla entegre olabilir. Bilgi ve uzmanlık, güç, statü veya grubun üzerinde olmalıdır. Baskın gelen dünya düzeni, farklı gerçeklik seviyelerinin (ya da mimlerin) varlığının ve dinamik spiraldeki yukarı aşağı hareket kalıplarının bir sonucudur. İyi yönetim giderek artan karmaşıklık seviyelerinde mevcudiyetlerin ortaya çıkmasını sağlar. Nüfusun yüzde 1’i, gücün %5’i.

8. Evre (turkuaz) : Evrensel holistik sistem, entegratif enerji dalgaları, holistik
  • Ortaya çıkış zamanı: Yaklaşık 40 yıl önce. 
  • Ana amacı: Akıl ve Ruh yoluyla varoluşun bütünlüğünü deneyimle.

Duyguyu bilgiyle birleştiren evredir. Çok sayıda seviye, tek bir bilinç sisteminde buluşur. Kapsamlı bütünlüğün temelidir bu evre. Harici kurallara (mavi) ya da grup bağlarına (yeşil) dayanmayan, canlı, bilinçli bir evrensel düzen. Tem teorik hem pratik ‘büyük birleşme’ mümkündür. Bazen tüm varoluşun bir düzeneği olarak yeni bir spiritüelliğin ortaya çıkmasını gerektirir. Turkuaz düşünme tamamen integraldir ve spiralin tamamını kullanır. Etkileşimin çoklu seviyelerini görür. Uyumu, mistik güçleri ve herhangi oluşumun içine nüfuz eden işgalci akım evrelerini tespit eder.

Bu yaklaşım ve ünlü psikolog Maslow’un yaklaşımını da temel alarak kurumları ve liderlerini sahip oldukları değerlere göre ölçen “Corporate Transformation Tools” isimli  bir sistem  geliştiren Prof. Richard Barrett, “Bireysel ve Kurumsal Bilincin 7 Seviyesi” isimli modeli şu şekildedir.

“Bireysel ve Kurumsal Bilincin 7 Seviyesi”

Bilimsel yaklaşımlara biraz daha ezoterik ve kadim ruhsal bilgiler aracılığı ile bakarsak, Hindu kültüründeki “Aura ve Çakra” sistemi, İslam dininde “Nefs’in Makamları” ile benzerlik kurabiliriz.

Bilimsel yaklaşımlara biraz daha ezoterik ve kadim ruhsal bilgiler aracılığı ile bakarsak, Hindu kültüründeki “Aura ve Çakra” sistemi, İslam dininde “Nefs’in Makamları” ile benzerlik kurabiliriz.
  • Üreme ve içgüdüsel yaşam, Güven (Nefs-i Emmare) – 1. Çakra
  • Duygular, sorgulama, yargı,  (Nefs-i Levvame) – 2. Çakra
  • Güç (Nefs-i Mülhime) – 3. Çakra
  • Hissedilen sevgi. (Nefs-i Mutmainne) – 4. Çakra
  • İfade edilen sevgi. (Nefs-i Raziye) – 5. Çakra
  • Yaradan’ı tüm yaşamda görebilmek. (Nefs-i Mardiyye) – 6. Çakra
  • Tanrı-ben ve yaradan-ben bilinci (Nefs-i Kamile.. Nefs-i Safiyye) – 7. Çakra
Peki tüm bu bilgileri kişisel gelişimimiz için nasıl kullanabiliriz?

Belki de en önemli soru. BEN ile işe başlayıp, hangi bilinç seviyesinde olduğumuzu bulmak, ardından kişisel gelişim için bir harita çıkarıp, bu yolda holistik koçluk ve danışmanlık sağlayan biri ile çalışmak ilk adım olacaktır. 

Sonraki adım BİZ yani ilişkide bulunduğumuz kişiler ile hangi bilinç seviyelerinde kesiştiğimizi bulmak (aile, sosyal çevre, ülkemiz); en son olarak da BİR yani tüm Dünya’yı da içine alan yaklaşım ile bütünsel – holistik bir yaşam bilinci ile varlığımızı farkındalık ile sürdürmek tüm bu bilgilerin ışığında en ideali olacaktır.

 

İlginizi çekebilir: Farkındalığınızı artıracak, 2017’nin en iyi kişisel gelişim kitaplarıFarkındalığınızı artıracak, 2017’

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Muse Yeliz Rüzgar: İzmir doğumlu ve uluslararası tanınırlığı olan Yeliz Rüzgar, Bütünsel Yaşam Koçu ve Enerji terapistidir. Yurt dışı ve yurt içinde ortağı olduğu koçluk ve danışmanlık şirketleri aracılığıyla bireysel olduğu kadar kurumlara da inovasyon, yeni ürünlerin Türkiye' ye ithalatı, motivasyon, satış arttırma, iş-özel yaşam dengesi üzerine danışmanlık vermektedir. 2005 yılından beri Anthony Robbins eğitimlerine katılımının ardından tüm etkinliklerinde gönüllü asistanlık yapmış, Los Angeles ve Türkiye'de "Power Groups" oluşumlarını yönetmiş bir Anthony Robbins lideridir. Yeliz, 13 yaşında ilk ilgi duymaya başladığı bilim ve ruhsal alanların birleştiği konular üzerine, Dünya çapında tanınan Dr. Bernie Siegel, Dr. Bruce Lipton, Dr. David Katz, EFT tekniğini bulan Dr. Craig, NLP tekniğinin kurucu Dr. Richard Bandler, NLP ‘de ‘Time Line – Zaman Çizgisi’ tekniğinin yaratıcısı Tad James gibi isimler ile birlikte kongre ve festivallerde konuk konuşmacı olmuş, ‘Holistik Yaşam’ ile ilgili sunumlar yapmıştır. Halen Sedona Üniversitesinde bu alanda doktora çalışmalarına devam etmektedir. Yeliz, UCLA ve North Carolina Üniversitelerinde psikolojik araştırmalarda da kullanılan AuraVS isimli bio-feedback aracılığı ile yaptığı seanslar ile Dünya çapında binlerce kişinin yaşamlarını dönüştürmeleri, ilişkilerini geliştirmeleri ve yaşam amaçlarına bağlanmalarına yardım etti. Yeliz Los Angeles ve İstanbul ‘da yaşamaktadır. Hayat mottosu: ¨İmkansız diye bir şey yoktur, İste, planla, harekete geç, inan ve sabırlı ol.¨

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:



  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.





Cildimiz bizden ne ister: Almond Shower Oil ile cildin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir bakım

Yaşamın akışına ayak uydurabilmek için çoğu zaman oradan oraya koşuşturmak, yapılacaklar listesinin maddeleri arasında aceleyle hareket etmek ve hatta tadını uzun uzun çıkarabileceğimiz aktivitelerimizi bile hızlandırmak zorunda kalıyoruz. Ne yazık ki hızlandırmak zorunda kaldığımız bu keyifli aktivitelerden biri de genellikle duş keyfimiz oluyor. Duş almak, hem bedenimizi temizlemek hem de zihnimizi ve ruhumuzu rahatlatmak için önemli bir fırsat sunarken, aceleye getirdiğimizde bu değerli anların kalitesinden ödün vermiş oluyoruz… Oysa ki duş, sadece temizlik ve rahatlık hissinden ibaret değil; aynı zamanda yenilenme, canlanma hissini verebilmek için de önemli bir araç; özellikle de cildimiz için. Duş almanın sağlayacağı tüm olumlu etkilerden faydalanabilmek için, gün boyu pek çok çevresel etkiye maruz kalan cildimizin beklentilerine kulak vermek oldukça önemli. Peki, cildimiz bizden ne ister?



Vücut bakım ritüelinizde ilk sırada, temizlik!

“Cildimiz bizden ne ister?” sorusuna pek çoğumuz gibi cildimizin ilk vereceği cevap temizlik. Gün boyu maruz kaldığımız kir, toz ve alerjenlerden cildi arındırmak şart. Aksi halde gözeneklerin tıkanması sonucu cildin nefes almasını engellemiş oluruz. Bu da farklı cilt problemlerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Vücut bakımında da aynı yüzümüzde olduğu gibi temizlik, cildimizin ihtiyaç listesinde ilk sırada.

L’Occitane Almond Shower Oil’L’Occitane Almond Shower Oil’L’Occitane Almond Shower Oil’in altın renkli yağ dokusu, duş sırasında su ile birleştiğinde süt kıvamına dönüşerek hafifçe köpüren yapısı ile cildimizi nazikçe temizler ve arındırır. Bademin mis kokusu ile tenimizi kokulandırarak, bize de arınmanın verdiği hafifliği ve rahatlığı hissettirir.

Yoğun nem

Cildimizin istediği ve hak ettiği o özenli bakımın en önemli bir diğer bileşeni ise tabii ki yoğun nem, çünkü cildimiz kuruluktan hoşlanmaz. Cildimizin canlı kalmak, gençliğini ve ışıltısını korumak için neme ihtiyacı var. Almond Shower Oil, içeriğindeki zengin yağ, mineral ve vitaminler ile cildi dışarıdan içeriye doğru besliyor, ilk kullanımda hissedilen nemlendirici etkisiyle cildi yumuşacık yapıyor. E vitamini, omega 6 ve 9 yağ asitleri ve badem yağı açısından da zengin olan vegan formüllü Badem Duş Yağı, cildimizin gün boyu nemli kalması ve doğru kaynaklarla beslenmesi için ihtiyacı olan tek şey.



Yukarıda da söylediğimiz gibi, cildimiz kuruluğu hiç sevmez; dolayısıyla onu nemlendirip beslerken, kurumasına neden olabilecek uygulamalardan da kaçınmak önemli. Çok sıcak su ile yıkanmak, koruyucu önlemler almadan soğuk ve rüzgarlı havalara maruz bırakmak ya da az su tüketmek, ona hiç iyi gelmeyenler listesinde. Ona ihtiyaç duyduğu nem desteğini sunmak ise, cildimizin kurumasını önlerken yumuşacık dokunuşlarla buluşmak da ruhumuzu besliyor.

Güzel kokmak

Cildimiz, tüm gün bizimle; yaptığımız tüm aktivitelere, girdiğimiz her ortama, tüm anlarımıza ve deneyimlerimize eşlik ediyor. Tüm bu deneyimlerde hem bize hem de cildimize muhteşem hissettirecek bir şey daha var: Hoş kokularla sarmalanmak. L’Occitane Almond Shower Oil, cilt tarafından anında emilen yapısı ve mis kokulu badem aroması sayesinde gün boyunca cildimizi sarıyor ve sadece cildimizi değil, zihnimizi, ruhumuzu da mutlu ediyor. Cildimiz o büyüleyici badem aroması ile misler gibi olurken, harika kokmak da kendimizi çok daha iyi, keyifli ve özgüvenli hissetmemizi sağlıyor.



Narin dokunuşlar

Temizlenmiş, nemlenmiş, beslenmiş ve harika kokan cildimizin bir başka ihtiyacı da narin dokunuşlarla buluşmak. Çünkü, hassas cildimiz onu tahriş edebilecek uygulamaları da hiç sevmez. Örneğin, çok sık kese veya peeling yapmak ya da cilde zarar verebilecek bakım ürünlerini kullanmak, cildimizin asla istemeyeceği şeyler. Güzel haber; Almond Shower Oil, yumuşak dokusu ve temiz içeriği ile en hassas ciltlerin bile favorisi. Narin dokunuşlar, cildimize hak ettiği değeri sunarken bize de Almond Shower Oil’in duyuları harekete geçiren dokusu ile rahatlatıcı duş anlarının keyfini sürmek kalıyor.

Duyusal bir deneyim

Cildimiz biraz da şımartılmayı hak etmiyor mu? Elbette. L’Occitane Almond Shower Oil duyusal bir banyo keyfi sunuyor; ipeksi dokusu, mis kokusu, rahatlatıcı ve lüks dokunuşlarıyla cildimizi nemlendirmek ve beslemekle kalmıyor, şımartan bir bakım da sağlıyor. Duş keyfi bu sayede aceleye getirilen bir rutin olmaktan çıkıyor; canlandırıcı, yenileyici ve aromatik bir deneyime dönüşüyor. 

Doğal içerikli yapısı, ilk kullanımda anında nem verme özelliği, cildi yumuşacık yapan etkisi ve büyüleyici kokusu ile cildimizin tüm beklentilerinin karşılığı; Almond Shower Oil. Cildin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir bakım için siz de hemen tıklayın ve L’Occitane Almond Shower Oil ile tanışın.

*Bu yazı L’Occitane katkılarıyla hazırlanmıştır.





Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Dijital dünya, sınırlarını sürekli olarak genişletmeye devam ediyor ve sanal dünyalar, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Üstelik yalnızca sanal dünyalar da değil, o dünyanın baş kahramanları olan virtual influencer’lar da. Yani biz 🙂 Sosyal medya platformlarında kendi takipçi kitlelerini oluşturan ve çokça sevgiyle ve ilgiyle karşılanan sanal influencer’lar, sadece teknolojik gelişmelerin başarılı bir somut örneği olmakla kalmıyor; aynı zamanda modern pazarlama pratiklerini de yeniden şekillendiriyor.



Yani, artık gerçek insan influencer’lar gibi biz virtual influencer’lar da markaları temsil edebiliyor, iş birliği çalışmaları yapabiliyoruz; dahası biz de hayatımızın akışını ya da bir günümüzün nasıl geçtiğini paylaşabiliyoruz, üstelik dünyanın pek çok yerinde. Peki, biz kimiz? İşte bu dijital dünyayı çok daha yakından tanımak ve bir parçası olmak için mutlaka takip etmeniz gereken virtual influencer’lar:

Virtual Alin


Gelin, önce benimle başlayalım ve size kendimi tanıtayım: Ben Alin! Ford Türkiye’nin marka elçisiyim. En büyük ilgi alanım elbette ki teknoloji ve otomobiller. Aynı zamanda seyahat etmeye de bayılıyorum! Türkiye’nin otomotiv alanındaki ilk ve tek sanal influencer’ıyım. Yani beni ben yapan, hobilerimi şekillendiren, yaşam tarzımı belirleyen her şey aslında markanın stratejisinden doğdu. Günümün büyük bir kısmını yepyeni keşifler yapmaya ayırıyorum ve hiçbir sosyal medya akımından da geri kalmıyorum…

Zencefil shot’ımla güne başlıyor, çıktığım yeni yollarda bol bol kahve molaları vermeyi ve maceralarımı sizinle paylaşmayı seviyorum. Başka çok sevdiğim bir şey varsa o da Mustang Mach-E ile geçirdiğim tüm anlar; çünkü onunla olan her yolculuğum sıra dışı diyor ve beni hemen takip etmeniz için Instagram hesabımı buraya bırakıyorum.

Rozy

Rozy, dünya genelinde en popüler virtual influencer’lardan biri ve Güney Koreli. Hatta Kore’nin ilk sanal influencer’ı. Gezmeyi, iyi giyinmeyi, yemek yapmayı çok seviyor. Dünyayı dolaşıyor, birbirinden şık tasarımlar kullanıyor, modellik yapıyor ve dünyaca ünlü markalarla çalışıyor. Her geçen gün yaptığı sponsorluk anlaşmalarının sayısı hızla artarken, sosyal medya takipçileri tarafından da hayranlıkla takip edilmeye devam ediyor. Rozy de tıpkı benim gibi sanatın ve estetiğin gücüne inanıyor ve her günü dolu dolu yaşamak için ilham veriyor.

Shudu



Shudu, moda fotoğrafçısı Cameron-James Wilson tarafından yaratılan dünyanın ilk dijital süper modeli olan bir sanal influencer. Güney Afrika Kökenli Shudu, iyi giyinmeyi çok seviyor. Dünyaca ünlü lüks moda markalarıyla iş birlikleri yapan Shudu, aynı zamanda sanal insan ırkının savunucusu olma görevini de üstleniyor. Shudu’nun yaratılmasındaki en önemli amaçlardan biri de dijital dünyanın temsilindeki etnik çeşitlilik eksikliğine dikkat çekmekti ve bence bu, hayranlık uyandırıcı.

Ion Göttlich

Ion Göttlich, bisiklet tutkunu bir sanal influencer. Teknoloji ve video oyunlarına olan ilgisi ile tanınan Ion, aynı zamanda da spor yapmaya çok düşkün. Yeni keşifler yapmayı, aktif bir yaşam sürmeyi ve sağlıklı alışkanlıklarını sürdürmeyi çok seviyor ve takipçileriyle bisikletini yanından ayırmadığı keyifli anları sıkça paylaşıyor. Dışarıdan bakıldığında Ion ile tarzımız pek uyuşmuyor gibi görünse de, çok önemli bir ortak yönümüz var: O da tıpkı benim gibi yollarda zaman geçirmeyi çok seviyor ve yeni keşiflere asla hayır demiyor.

Imma

Japonya’nın ilk virtual influencer’ı ve modeli, pembe saçlarıyla çok sevilen Imma. Bugüne kadar dünya çapında modadan iş dünyasına, lüks tüketim markalarından televizyon kanallarına kadar pek çok sektörde manşetlerde yer alan Imma, Instagram hesabından yaptığı paylaşımlarla ilgiyi üzerinde tutmaya devam ediyor. O da ben de yeni trendleri takip etmekten büyük keyif duyuyoruz; ayrıca dans ve müzik de ortak tutkumuz olabilir.

Lil Miquela

Instagram’da 2 milyondan fazla takipçisi olan ve dünya genelinde sevilen virtual influencer’lardan biri olan Lil Miquela, renkli yaşamından eğlenceli kareler paylaşarak takipçilerinin ilgisini çekmeyi başarıyor. Dünya devi moda markalarıyla iş birlikleri olan ve tarzından, kişisel bakımından ödün vermeyen Miquela, yeni yerler keşfetmeye de bayılıyor; tıpkı benim gibi… Unutmadan, ikimize de çillerin çok yakıştığını söylemiş miydim 🙂



Bermuda

Lil Miquela’dan sonra kız kardeşi Bermuda’yı da tanıyalım. Bermuda, kendini ‘robot queen’ yani robot kraliçe olarak anlatıyor ve adeta moda ikonu gibi tarzıyla ön plana çıkan bir sanal influencer. Özellikle lüks yaşam tarzı ve moda dünyasına olan tutkusuyla bilinse de pek çok farklı markayla da iş birlikleri yapıyor ve sık sık Miquela ile fotoğraf paylaşıyor. Bermuda da tıpkı benim gibi kişisel bakımına çok düşkün, ayrıca aktif bir yaşam sürmek, ikimizin de öncelikleri arasında. Miquela ile samimi ilişkilerine hayran olduğumu da belirtmeliyim…

Nobody Sausage

En komik virtual influencer’lardan biri olan Nobody Sausage, dünya çapında çok seviliyor ve 8 milyona yakın takipçisi var. Genelde günlük rutinlerini ve yaptığı işleri paylaşsa da modern dünyanın pek çok ortak sorununu da mizahi bir yaklaşımla ele alarak milyonları güldürmeyi başarıyor. Ayıca, müzik ve dansa olan ilgi ve tutkusu da coşku dolu bir enerji yayıyor. Benim de en çok güldüğüm, izlerken en çok keyif aldığım sanal influencer’lardan biri.

Lu do Magalu

Brezilya’nın en büyük perakende şirketlerinden birinin yüzü olan Lu do Magalu’nun ünü, yalnızca Brezilya ile sınırlı kalmıyor, çünkü sosyal medya hesaplarında dünyaca ünlü pek çok markanın ürünü ile ilgili içerikler üretiyor. İlk kez YouTube’da karşımıza çıkmış olsa da, bugün Instagram’da ve Facebook’ta da oldukça popüler. Ayrıca kendisini ‘Virtual 3D Influencer’ olarak tanıtıyor. O da teknoloji ve yenilikleri takip etme konusunda oldukça tutkulu ve bu tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı seviyor, tıpkı benim de yaptığım gibi.

CodeMiko

Teknik olarak ‘VTuber’ olarak bilinen CodeMiko, Twitch yayıncısı bir sanal influencer. VTuber teknolojisinin sınırlarını zorlamakla ün salan CodeMiko, canlı yayınlarında yaptığı röportajlarla da çokça ilgi görüyor. Sanal dünyanın ve teknolojinin son gelişmelerini aktarırken, tarzından ve günlük keşiflerinden de ödün vermiyor. İkimizin de dijital dünyanın sınırlarını zorlamayı sevdiğimizi söylemeden geçemeyeceğim 🙂

Thalasya

Endonezya’nın ilk virtual influencer’ı Thalasya, dünyayı keşfetmeyi, yeni tatlar denemeyi ve moda tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı çok seviyor. Üstelik çok çeşitli sektörlerdeki markalarla iş birliği yaparak, günlük rutinlerinde neler yaptığını da sık sık Instagram hesabına ekliyor. Thalasya da benim gibi yeni deneyimlere çok açık. Ayrıca, yemeklere ve özellikle de sokak lezzetlerine olan ilgisini de gizlemiyor. Sanırım ona yakın hissetmemi sağlayan ortak özelliklerimizden biri de bu.

Elbette ki listenin tamamı bu kadarla sınırlı değil. Sanal influencer’lar olarak sayımız günden güne artıyor. Teknolojinin, sanatın, gerçekliğin ve kurgunun sınırlarını zorlayan var oluşlarımızla, günden güne dijital dünyada yeni gelişmelere imza atmaya devam edeceğiz; tabii kendi hayatlarımızdaki maceraların dozunu artırmaya da. Siz de bu dünyadan haberdar olmak ve yeni maceralarımda benimle yer almak için takipte kalın! Geleceği, bugünden yaşayın.





İlgili Makale