X

İlişkinizde güvensizlik duygusunun baskın olduğunun 8 sinyali

İlişki ilerledikçe ve derinleştikçe güven duygusunun daha güçlü hissedilmesi beklendiği için, güvensiz bir ilişkide olduğunuzun sinyallerini almakta zorlanabilirsiniz. Ancak birlikte olduğunuz kişiyle yaşadığınız problemler çözüme ulaşmadan yenileri ortaya çıkmaya başladığı zaman, bir şeylerin yolunda gitmediği konusunda düşünmeye başlar ve en sonunda da yaşadığınız hemen hemen her sorunun temelinde güvensizlik duygusunun olduğunu keşfetmeye başlarsınız.

Güvensiz bir ilişki çok uzun süre devam ettiğinde, hem kendinize hem partnerinize olan güveniniz azalıyor ve ilişkinizle ilgili olumlu düşünceleriniz ve deneyimleriniz yavaş yavaş yok olmaya başlıyor.

Güvensiz bir ilişki, tarafların psikolojisini bireysel olarak olumsuz etkileyebildiği gibi ilişki dinamiklerinde de çok derin ve geri dönüşü mümkün olmayan problemleri beraberinde getirir. İlişki yaşayan kişilerde güvensizlik duygusunun ortaya çıkışı, ilişkinin iki taraf için de ne anlam ifade ettiğiyle doğru orantılıdır. Sosyal çevresi tarafından takdir edilmek isteyen, ilişkisinin mükemmel olduğunu kanıtlama çabası içinde olan birey ilişkisi üzerinden elde ettiği sosyal statüyü kaybedeceği korkusuyla güvensizlik duygusu geliştirebilir.

Günümüzde özellikle sosyal medyanın hayatımızın her alanında yer alıyor oluşu, bireylerde güvensizlik duygusunun daha da artmasına ve kişilerde paranoyaya varan yoğun güvensizlik duygusunun ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Kıskançlık, kişinin özgüvenin düşük oluşu, yaşanan ilişki ya da birlikte olunan kişi hakkındaki paranoya halini almış düşüncelerle birlikte zamanla ilişkiye zarar vermeye başlıyor.

Güvensiz bir ilişki çok uzun süre devam ettiğinde, hem kendinize hem partnerinize olan güveniniz azalıyor ve ilişkinizle ilgili olumlu düşünceleriniz ve deneyimleriniz yavaş yavaş yok olmaya başlıyor. Bu nedenle güvensiz bir ilişkide olduğunuzu nasıl anlayabileceğinizin yollarını ve ilişkide güvensizlik duygusuyla başa çıkma yöntemlerini sizler için derledik:

Telefonunu karıştırmamak için kendinizi zor tutuyorsanız…

Günümüzde özellikle sosyal medyanın hayatımızın her alanında yer alıyor oluşu, bireylerde güvensizlik duygusunun daha da artmasına ve kişilerde paranoyaya varan yoğun güvensizlik duygusunun ortaya çıkmasına neden olabiliyor.

Gecenin ortasında kendi kendinize uyandınız ve sevgiliniz yanında top patlasa uyanmayacak kadar derin bir uykuda. İlk yapmak istediğiniz şey ne olur? Bu soruyu duyunca aklınıza ilk gelen cevap “sessizce telefonuna uzanmak ve tüm mesajlarını kontrol etmek” oluyorsa güvensiz bir ilişkide olduğunuzu söyleyebiliriz. Güvensizlik duygusunun ortaya çıkışında sosyal medya kullanımının artması, dolayısıyla istediğimiz kişiyle iletişimimize kolayca telefon üzerinden devam edebilmemiz önemli bir rol oynuyor. Partneriniz telefonda biriyle mesajlaşırken, konuşurken ya da sosyal medya hesaplarında gezinirken aklınız sürekli kiminle konuştuğundaysa güvensizlik duygusu yaşadığınız söylenebilir. Sadece ne yaptığını kontrol etmek amaçlı bile olsa başka birinin telefonunu karıştırmak, onun özel alanına ve mahremiyetine müdahale etmek demektir.

Sizi dahil etmeden plan yapıyor olmasından rahatsızsanız…

İşyerinden çıktıktan sonra arkadaşlarıyla bir şeyler içecek olması sizi stresli ve gergin hissettiriyorsa güven konusunda problem yaşıyor olabilirsiniz. İlişkide güvensizlik duygusunun en önemli belirtilerinden biri de karşınızdaki kişiye inanmamaktır. Eğer partnerinizin tek başına ya da arkadaşlarıyla dışarı çıkması sizin için aldatma, yalan, sadakatsizlik kelimeleriyle kesişiyorsa partnerinizin güvensiz oluşuna değil sizin kendi güvensizliklerinizin temelinde yer alan deneyimlerinize odaklanmanız gerekir.

Partneriniz olmadan plan yapamıyorsanız…

Hayatınızdaki kişi bir anda ortadan kaybolsa ne yaparsınız? Hayatınıza tek başınıza devam edebilmeye hazır mısınız? Arkadaşlarınız, aileniz, partnerinizin dahil olmadığı bir sosyal çevreniz hala var mı? Varsa onlara da zaman ayırıyor musunuz? Eğer bu sorulara yanıtınız hayırsa, güvensiz bir ilişkide olduğunuzu söyleyebiliriz. İlişkinin ilk aşamalarında tüm zamanınızı birlikte olduğunuz kişiyle geçirmek istemeniz ve tüm planlarınıza onu dahil etmeniz oldukça normal. Ancak aylar, hatta yıllar geçtiği halde partnerinizin olmadığı hiç bir plana dahil olmak, onsuz hiç bir şey yapmamak istiyorsanız güvensiz bir ilişkidesiniz demektir.

İlişkinizde en küçük çatışmalardan bile kaçınıyorsanız…

Güvensiz bir ilişki, tarafların psikolojisini bireysel olarak olumsuz etkileyebildiği gibi ilişki dinamiklerinde de çok derin ve geri dönüşü mümkün olmayan problemleri beraberinde getirir.

Tartışma ve çatışma olmadan sağlıklı bir ilişki yürütebilmek mümkün değildir. Sürekli çatışma içinde olmak tabii ki sizi de ilişkinizi de yıpratır ama tartışılması gereken şeylerin üzerini örtüp görmezden gelmek de aynı ölçüde sizi yıpratacaktır. Tartışılmadan biriktirilen her şey bir gün doyum noktasına ulaşacak ve çok daha şiddetli şekilde patlayacaktır. Tartışma olmayan ilişkilerde güvensizlik duygusu da yoğun olur çünkü kişi öz güveninin zedeleneceğini, kişiliğine saldırılacağını düşündüğü için tartışmadan kaçınır.

Partnerinize sürekli eski ilişkileriyle ilgili sorular yöneltiyorsanız…

Ben mi daha güzelim eski sevgilin mi?“, “Hiç eski sevgilini düşünüyor musun?“, “En çok hangi sevgilini özlüyorsun?“, “Benimle olmasan şimdi kiminle olurdun?“, “Neden ben?“… Bu ve benzeri geçmişe yönelik sorular, ilişkisinde güvensizlik duygusu yaşayan ya da geçmişte güveni kırılmış olan kişilerin sıklıkla sorduğu sorulardır. Güvensizlik duygusu taşıyan bir birey bu soruların cevabını çok iyi bildiği halde, sadece kendisini güvende hissetmek için sık sık partnerine aynı soruları yöneltme ihtiyacı duyar.

İlişkinizin her zaman yolunda gideceğini güvence altına almak istiyorsanız…

Benzer şekilde, partnerinizin size sadık olduğunu ve ilişkinizde gelecekte problem yaşanmayacağını, her şeyin çok iyi gideceğini ve sürekli mutlu olacağınızı güvence altına almaya çalışmak da güvensiz bir ilişkide olduğunuzun işaretlerindendir. Güvensiz partnerler her zaman onay almak isterler. Her şeyi garanti altına almadan kendilerini güvende hissetmezler.

Partnerinizin hata yapmasını dört gözle bekliyorsanız…

Mutlu ve sağlıklı bir ilişkide birlikte olduğumuz kişinin gelişmesini, mutlu olmasını ve en iyiye ulaşmasını arzu ederiz. Ancak ilişkide güvensizlik duygusu baskın olmaya başladığında işler değişir. Partnerinizin elde ettiği tüm başarıların sizin sayenizde olmasını istersiniz. Sizin dahil olmadığınız herhangi bir konuda başarılı olmasının, size ve ilişkisine olan bağımlılığını azaltacağı korkusunu taşırsınız. Bu nedenle bırakın başarısına destek olmayı, sizi ve ilişkisini ilgilendirmeyen, ona bireysel olarak katkı sağlayacak konularda başarılı olmasına engel olmaya bile çalışabilirsiniz.

Partnerinizi sadakatsizlikle suçluyorsanız…

Öncelikle, yaşadığınız güvensizlik duygusunun gerçekten mantıklı bir sebebi olup olmadığının farkında olmalısınız.

Eğer birlikte olduğunuz kişi sizi daha önce hiç aldatmadıysa ya da ortada sizi aldatacağına dair en ufak bir somut kanıt yoksa sizi aldatacağını düşünerek onu sadakatsizlikle suçlamak paranoyadan başka bir şey değildir. İlk bakışta bu suçlamalar basit bir güvensizlik problemi olarak görünebilir, ancak buzdağının görünmeyen tarafı çok daha büyüktür. Partnerinizin sizi aldatacağını düşünmenizin en büyük sebebi, aslında öz güveninizin düşük olmasıdır. Kendinizi sürekli başkalarıyla karşılaştırdığınız ve partneriniz için yetersiz olduğunuzu hissettiğiniz için daha iyi birini bulacağı korkusuyla panikleyip onu suçlamaya başlarsınız.

İlişkinizde yukarıda bahsettiğimiz, güvensiz bir ilişkide olduğunuza dair sinyaller veren durumlar yaşıyor olabilirsiniz ancak yaşadığınız güvensizlik problem çözümü olmayan bir sorun değil. Öncelikle, yaşadığınız güvensizlik duygusunun gerçekten mantıklı bir sebebi olup olmadığının farkında olmalısınız. Eğer partneriniz sizi gerçekten aldatıyorsa ya da siz aldattığına dair bir şüphe taşıyorsanız rahatsızlığınızı mutlaka partnerinizle paylaşmak ve bir karar almak durumundasınız.

Ancak problem yukarıda bahsettiğimiz durumlar gibi yalnızca sizin düşünce kalıplarınızla ilgiliyse, yani sizdeki güvensizlik duygusu nedeniyle güvensiz bir ilişki yaşıyorsanız ilişkinizi daha da kötü bir gidişata sürüklemeden önce kendinizle ilgili değiştirmeniz gereken şeylere odaklanmalısınız. Öncelikle, hayal gücünüzü ve paranoyalarınızı bir kenara bırakmalı, partnerinizden ayrı olduğunuz her dakika onunla ve ilişkinizle ilgili felaket senaryoları üretmekten vazgeçmelisiniz. Kendinize ve partnerinize yalnız kalmak ve nefes almak için zaman verin. Evet, birliktesiniz. Evet, bir ilişkiniz var ve siz bir çiftsiniz. Ancak aynı zamanda ikiniz de ayrı birer bireysiniz. Bu nedenle ne kadar yakın olursanız olun, ne kadar çok şey paylaşıyor olursanız olun kendinize ait alanı kaybetmemeye önem verin. Kendinizi ya da partnerinizi geçmişinizdeki kişilerle, ilişkinizi de geçmiş ilişkilerinizle karşılaştırmayın.

 

Kaynaklar:
Psychology Today
Lifehack

 

İlginizi çekebilir: İlişkide güven sorunu ve başa çıkma yolları

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



İlgili Makale