X

Hala pandeminin etkisinde miyiz?

İlk Covid vakasının üzerinden tam 5 sene seçtiğini söylesek, ne hissedersiniz? Muhtemelen pek çoğumuz için bu gelişme en fazla 2-3 sene öncesine ait gibi… Fakat dolu dolu 5 yılı geride bırakıyoruz. Peki, ‘nasıl geçti habersiz’ o aradaki yıllar? Daha doğrusu yıllar bir şekilde geçti de, etkisi sanki hala sürüyor gibi.

O ilk kapanmalar, sokağa çıkma yasakları, korku dolu haberler, hastanelerdeki yüksek doluluk oranları, evden çalışma şekline geçiş, okulların online eğitime başlaması, evde ekmek yapmalar, maske bulmak için eczane eczane dolaşmalar, evdeki zamanı verimli geçirmek için spora başlamak, yemek tarifleri denemek, TikTok akımlarının sıkı bir takipçisi olmak, ‘pozitif’ kelimesini duymanın bünyemizde yarattığı ‘negatif’ etkiler ve daha nicesi, o dönemi gözümüzde canlandırmaya yetecek bir fragman gibi. Gelelim günümüze ve şu soruyu kendimize soralım; ‘Hala pandeminin etkisinde olabilir miyiz?’

Pandemi, hepimizin hayatında kalıcı izler bırakmış olabilir mi, bir şeyler hala tıpkı o 5 sene öncesinde hissettiklerimiz gibi mi, gerçekten normalleşebildik mi yoksa artık ‘normal’ diye bir kavram yok mu? Ne yazık ki post-pandemi üzerine yapılan pek çok araştırma, covidin üzerimizdeki etkisinin sanılandan çok daha uzun soluklu olduğunu ve hala sürdüğünü kanıtlıyor.

Normalleş(e)meme: Pandeminin kalıcı izleri

Covid pandemisi döneminde zorunlu olarak edindiğimiz birtakım alışkanlıkların ve yaşam tarzlarının hala hayatımızda baskın bir rol oynaması, aslında pandemiden çıkamadığımızın bir göstergesi. Pandemi, dünya çapında yalnızca sağlık sistemlerini değil, sosyal ve ekonomik dengeleri de altüst etti. Dolayısıyla tüm dünyada ‘normalleşme’ süreci çoktan başlamış olsa da alt üst olan bu dengeler hala eski formuna dönemedi. Evden çıkma alışkanlıklarımız azaldı, sosyalleşme oranlarımız düştü ve ekonomik sıkıntılar her zamankinden daha fazla hissedilir hale geldi.

Haliyle ruh ve zihin sağlığımız da eski formuna kavuşamadı. Eğer pandemi döneminde evden çalışmaya başladıysanız ve hala home office olarak çalışmaya devam ediyorsanız muhtemelen siz de benzer bir görüşte olabilirsiniz. ResumeBuilder.com’un 1000 katılımcıyla yürüttüğü bir çalışmayahome office olarak çalışmaya devam ediyorsanız muhtemelen siz de benzer bir görüşte olabilirsiniz. ResumeBuilder.com’ göre pandemiden sonra da uzaktan çalışanların %25’i, göz teması kurma, bir sohbet başlatma gibi sosyal becerilerinin azaldığını belirtiyor. Aynı araştırma, bu dönemde uzaktan çalışmanın zararlarına en çok maruz kalanların milenyum kuşağı olduğuna da dikkat çekiyor. Araştırmaya katılan her beş kişiden biri pandemiden sonra genel ruh sağlığının kötüleştiğini, katılımcıların yarısından fazlası ise (%57) artan bir izolasyon hissine kapıldığını belirtiyor.

Post pandemi etkilerine ilişkin yapılan araştırmaların en sık ele aldığı konulardan biri olan artan yalnızlık ve sosyal izolasyon, covidin üzerimizde nasıl izler bıraktığının en açık göstergelerinden. Karantina döneminde evde kalmak zorunlu bir hal almışken belki pek çoğumuz yeniden dışarıya çıkmanın, arkadaşlarımızla buluşmanın, kafelerde, mağazalarda zaman geçirmenin hayalini kuruyorduk. Ancak gerçekler pek de öyle olmamış gibi. Çünkü, araştırmalar gösteriyor ki ‘yeni normal’ dediğimiz şey, aslında ‘dijital’ sosyallik. Yüz yüze etkileşimlerden git gide uzaklaşıyoruz, kalabalık etkinliklere katılmaktan kaçınıyoruz, evden çalışmaya devam ediyor, evde tek başımıza zaman geçirmeyi veya sevdiklerimizde ev ortamında takılmayı, dışarıya çıkıp sosyalleşmeye tercih ediyoruz.

Araştırmalara göre insanlar arasında yalnızlık oranları pandeminin üzerinden bu kadar yıl geçmiş olmasına rağmen artmaya devam ediyor. Çünkü, pandemi sosyal alışkanlıklarımızı kökünden değiştirdi ve bu artan yalnızlık oranları, yalnızca fiziksel mesafeden değil; aynı zamanda artan dijital bağımlılıklardan da kaynaklanıyor. Şüphesiz ki pek çoğumuz için yüz yüze sosyal etkileşimler yerini çevrimiçi platformlara bıraktı, ancak bu geçiş, duygusal tatmini sağlayamıyor. Toplum genelinde artan izolasyon ve yalnızlık hissiAraştırmalara göre insanlar arasında yalnızlık oranları pandeminin üzerinden bu kadar yıl geçmiş olmasına rağmen artmaya devam ediyor. Çünkü, pandemi sosyal alışkanlıklarımızı kökünden değiştirdi ve bu artan yalnızlık oranları, yalnızca fiziksel mesafeden değil;, aynı zamanda sosyal kaygıyı da tetikliyor ve genel refahı olumsuz etkiliyor. Ve akıllara şu soru geliyor; ‘Yeni normal’ aslında ‘yalnızlık’ mı? Görünen o ki; öyle…

Daha az sosyalleşme ve yalnızlık hissi, pandeminin tek uzun vadeli etkisi değil. Araştırmalar aynı zamanda pandemiden sonra dünya genelinde depresyon ve anksiyete oranlarında da ciddi artışlar olduğuna dikkat çekiyor. Özellikle belirsizliklerle baş etmekte zorlanma, oldukça yaygın bir durum. Aynı zamanda tükenmişlik ve sosyal kaygı bozukluğu gibi rahatsızlıklar da pandemiden sonra hızla artış göstermeye başlamış. Toplumun hemen hemen her kesiminin benzer olumsuz duygu ve durumları yaşıyor olmasının yanı sıra bazı meslek gruplarında bu tür rahatsızların daha yüksek oranda olduğu gözlemlenmiş. Örneğin, PLOS Global Public Health’te yayımlanan bir makaleye göre sağlık çalışanları, pandemi geçmiş olmasına rağmen hala yüksek stres altında ve ruh sağlığı sorunları ile mücadele ediyor. Bu durum da aslında sağlık çalışanlarının pandeminin yükünü en ağır hisseden gruplardan biri olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.

Tabii madalyonun bir de diğer yüzü var ki o da ekonomik sıkıntılar. Yerel ve global ekonomilerin pandemi sürecinden ne kadar ağır yaralar aldığı aşikar; dolayısıyla bireysel ekonomimiz de zarar gördü. Ruhsal krizlerin yanına bir de ekonomik krizler eklenince, dünya genelinde toplumun her kesiminden birey için stres kaçınılmaz bir gerçek haline geldi ve gün geçtikçe katlanarak büyümeye devam etti. Zihinsel ve ruhsal açıdan pandeminin etkileri nasıl ki yıllar geçmesine rağmen devam ediyorsa, ekonomik etkileri de sürüyor. Hiç şüphesiz ki küresel ölçekte gıda fiyatlarındaki artış, tedarik zinciri problemleri ve enerji krizleri gibi sorunlar, pandemi sonrası dünyada yaşamı daha pahalı ve stresli hale getirdi.

Artan hayat pahalılığı hem ruhsal sıkıntılara hem de ekonomik kaygılara zemin hazırlarken belirsizlik duygusuyla harmanlanan gelecek kaygısı, adeta mutluluğun ve yaşam doyumunun hırsızı haline geldi. Ekonomik sıkıntılar, sadece maddi baskılar olmaktan çıkıp sosyal zorluklara da zemin hazırladı. Çünkü sosyalleşmek, bir yandan dijital bağımlılığın bir sonucu olarak yok olmaya yüz tutmuşken bir yandan da gereklilikten öte sanki bir ‘lüks’müş gibi algılanmaya başladı.

Basit bir dışarıda buluşma bile artan ulaşım ve yeme-içme fiyatları nedeniyle ‘pahalı’ bir eyleme dönüşebiliyor. Ve ne yazık ki tüm bu olumsuz gelişmeler stres seviyelerini artırırken daha fazla sosyal izolasyonu da beraberinde getiriyor. American Planning Association Dergisi’nde yayınlanan bir araştırmaya göre insanlar, pandemi öncesine kıyasla her gün evde yaklaşık bir saat daha fazla zaman geçiriyor. Bu bir saatin çok daha fazla olabileceğini tahmin etmek pek de zor değil, özellikle evden çalışmaya devam edenler ya da bireysel ekonomisini dışarıda daha az zaman geçirerek harcamalarını azaltmayı hedefleyenler için. Ancak iki senaryo için de değişmeyen bir gerçek varsa o da evlerde daha fazla geçirilmesi, sosyalleşmenin azalması ve sonuç olarak artan yalnızlık.

Öyle ki ülkemizde 2024’te yılın kelimesi TDK tarafından ‘kalabalık yalnızlık’ seçilmişti. Yani, ne yana dönsek karşımıza bir ‘yalnızlık’ çıktığı kesin. Ancak çok geçmeden fark edilmesi gereken şu ki yalnızlık, sosyal izolasyon, ruh sağlığını tehdit eden en kritik unsurlardan biri. Ohio State Üniversitesi Wexner Tıp Merkezi’nde psikiyatri ve davranışsal sağlık alanında çalışan Dr. Sophie Lazarus, bireylerin ne kadar az sosyal bağlantı kurarlarsa o kadar zorluk yaşayacaklarını söylüyor. Dr. Lazarus, sosyal izolasyonun ve sosyal etkileşim eksikliğinin fiziksel ve zihinsel sağlığı olumsuz etkilediğinin altını çiziyor ve kardiyovasküler hastalık, felç, diyabet, bunama, depresyon, anksiyete ve intihar riskini artırdığını belirtiyor.

Ayrıca, sosyalleşme eksikliğinin sigara içme, içki içme veya obezite gibi daha yaygın olarak bilinen risklerle aynı seviyede artan ölüm oranıyla ilişkili olduğunu da aktarıyor. Cleveland Clinic’teki Yetişkin Davranışsal Sağlık Merkezi’nde psikolog olan Dr. Dawn Potter da sosyal izolasyonun büyük bir tehlike oluşturduğunu ve daha fazla depresyon ve kaygı bozukluğu riskiyle ilişkili olduğunu belirtiyor.

Sonuç olarak pandemi sonrası dönemde bireylerin ve toplumların genel iyilik halini iyileştirmek için sosyal etkileşimlerin ne kadar önemli olduğunun fark edilmesi gerekiyor. Pandeminin izleri tamamen silinmese de, insanlık olarak adaptasyon gücümüz ve dayanıklılığımız, bu krizden çıkış yolunu bulmamızda bize rehberlik edebilir. Bireysel olarak kendimize iyi gelecek ve ruh halimizi, bütüncül sağlığımızı destekleyecek adımlar atmak, sosyalleşmeye, sevdiklerimizle bağlarımızı güçlendirmeye zaman ayırmak, iyileşme yolculuğumuzu başlatabilir.

Kaynak: nypost.com, time.com, uchealth.com, resumebuilder.com, health.com

İlginizi çekebilir: Çok sık hasta olmanın altında yatan olası nedenler

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale