X

Doğal afetlerden sonra kurumsal tutum nasıl olmalı?

Doğal afetler, salgın hastalıklar ve benzer yıkıcı olaylar, şirketler için bir dizi sorun yaratabilir. Böyle kriz anlarında, yapısal hasardan üretkenlik kaybına ve hatta çalışan yardımına kadar pek çok konu aynı anda ele alınmalıdır. Bu, özellikle pandeminin ardından, hala birçok çalışanın uzaktan çalıştığını düşünecek olursak; doğal afetlere bağlı olarak kişilerin aniden evsiz kaldıkları veya hasarlı bir evleri olduğunu fark ettikleri durumlarda daha da önemlidir. Kişilerin, ilgilenmeleri gereken çocukları, yerinden edilmiş aile üyeleri olması gibi rollerin tamamı, stres düzeylerine katkıda bulunur. İşverenlerin; afetlerin yaralanma, kayıp, evlerin yıkılması veya hasar görmesi, güç kaybı gibi sonuçlarının sadece çalışanlar üzerinde değil, tüm topluluklar üzerinde yaratabileceği kalıcı etkileri anlamaları gerekir.

Her ne kadar mümkün olan en kısa sürede işlerin normale dönmesi fikri cazip gelse de, stresli ve travmatik çalışanları aceleyle işe geri döndürmekten kaçınılması, sanıldığından daha fazla önem taşır. Bu süreçte iş yeri esnekliğinin, ofis içinde ve dışında şefkatli yaklaşımların kişilere büyük yardımı dokunabilir. Çalışanlarınızın duygularını yeniden düzenleyene dek muhtemelen işlerine odaklanamayacaklarını; oraya ulaşmak için de gerekli zamanı ve desteği hak ettiklerini unutmayın.

“İnsan kaynakları”nın ne anlama geldiğini hatırlayın

Şirketlerdeki ilgili departmana “İnsan Kaynakları” denmesinin bir nedeni var. Günün sonunda, her kuruluş insanlarla ilgili. Yani hangi sektörde olursanız olun; bazı insanlarla çalışacak, bazı insanlara hizmet vereceksiniz. Bu nedenle, herhangi bir bir felaket veya kriz meydana geldiğinde, “insan unsuru” iş ve endüstriden daha öncelikli olmalı. Aslında mesele gerçekten bu kadar basit.

Merhamet ve net iletişim, çalışanlar arasında artan dostluk ve sadakat gibi uzun süreli olumlu sonuçlar yaratabilir. İhtiyacı olan kişiler için doğru olanı yapmanız, yalnızca iş gücünüzde değil, müşterilerinizde de yankı uyandıracaktır…

İşte olası bir felaketin ardından şirketin ihtiyaçları ile bireylerin ihtiyaçları arasında doğru dengenin kurulmasına yardımcı olacak birkaç ipucu.

1. Farklı kanallar aracılığıyla sık sık iletişim kurun

Bir felaket sırasında ve sonrasında, çalışanların ofiste neler olup bittiğini ve kendilerinden ne beklendiğini bilmeleri gerekir. Çalışanların değişimle başa çıkmalarına yardımcı olurken, bir miktar normallik duygusunu geri kazanmak da önemlidir.

Bu kritik dönemde, güven ve güvenlik ifade eden açık bir ton kullanarak, aklın sesi ve çalışanlarınızın ihtiyaç duyduğu rahatlığın kaynağı olmayı deneyin. Tutamayacağınız sözler vermek istemeseniz de mesajlarınız destekleyici ve umut verici olmalıdır.

İletişim için şirket çapında ve departman düzeyinde e-postalar, internet sitelerinde yayınlanan mesajlar, iletişim uygulamaları, metinler, sosyal medya hesapları da dahil olmak üzere mevcut her kanalı kullanın. Farklı kanalları aynı anda kullanmak, nerede olurlarsa olsunlar insanlara ulaşmanıza yardımcı olur. Bu, gücün kullanılabilirliğine ve bilgisayarlara, mobil cihazlara erişime bağlı olarak, bir felaket durumunda değişiklik gösterebilir.

Ayrıca çalışanlarınızı düzenli olarak kontrol edin ve onları da aynısını yapmaya teşvik edin. Afetler sırasında elektrik kesintilerinin yaygın olduğunu unutmayın, bu nedenle mesajlarınızı olabildiğince kısa tutun.

2. Sonraki adımlar konusunda net olun

Yıkıcı bir olayın ilk etkisi ve şoku geçtikten sonra, herkesin dikkati hijyen ve restorasyon çabalarına çevrilmeye başlayacak. Bu aşamada, çalışanlarınızı sırada ne olacağı konusunda bilgilendirmeniz özellikle önemlidir. Ekibinizin, özellikle benzeri görülmemiş olaylar için ne beklediğinizi bildiğini varsaymayın. Onlarla iletişiminiz, her şeyi tam anlamıyla ifade etmeli. Örneğin:

  • Önümüzdeki günler/haftalar için çalışma saatleri (Değiştirilmiş veya normal programlar dahil)
  • Uzaktan veya yarı zamanlı çalışma esnekliği (Bu bir seçenekse)
  • Bir felaket nedeniyle işten izin kaydı nasıl yapılır?
  • Okul kapalıysa çocuklarını ofise getirmenin uygun olup olmadığı
  • Müsaitlik durumlarıyla ilgili olarak yöneticilerini ne sıklıkla güncelleme ihtiyacı duydukları
  • Ofisin hangi bölümleri güvensiz veya işlevsel değil (Varsa)
  • Yol koşulları ve trafik çalışma alanları
  • Her zamanki protokolünüz gevşetilmişse, kıyafet kuralları

Bir afetin ardından, yukarıdaki ve bunlara benzeyen tüm konularda çalışanlarınızı güncellemeniz gerekebilir. Ayrıca bir normallik duygusu oluşturmak için mesajlarınızı düzenli bir programa göre göndermeye çalışabilirsiniz (Örneğin her sabah saat 7’de ve her akşam 5’te).

3. Bu zor zamanı, yardımlarınızla kolaylaştırın

Bu gerçeği göz ardı etmenin herhangi bir yolu yok: Bir doğal afet veya başka bir krizden kurtulan çalışanların desteğe ihtiyacı olacak. Şirketinizin çalışan yardımı için tahsis edilmiş özel fonları olabilir. Ancak öyle olmasa bile, çalışanlarınızı onlara yardımcı olabilecek kuruluşlarla temasa geçirerek bu zor zamanı biraz daha kolaylaştırabilirsiniz.

4. Gönüllü çabalarını koordine edin

Afetin üstesinden iyi gelen çalışanlarınız, doğal olarak iş arkadaşlarına ve çevredeki topluluğa yardım etmek isteyecektir. Çalışanlara iş arkadaşlarını ve toplulukları desteklemek için araçlar vermek, doğrudan veya dolaylı olarak etkilenen herkesin hissettiği stresi azaltmaya yardımcı olur. Çalışanların, diğer çalışanları ve toplumu desteklemek için şirketleriyle işbirliği içinde olması, ayrıca bir gurur ve amaç kaynağı oluşturur.

5. Nazikçe ‘almaya’ teşvik edin

Felaketler ve krizler genellikle durumu yardımsever insanların aleyhine çevirir. Her zaman başkalarına yardım etmeye alışkın olan insanlar, aniden kendilerini önemli bir yardıma ihtiyaç duyarken bulabilirler. Doğuştan verici insanlar için, yardımları alan taraf olmak genellikle daha zordur. Bu yüzden ekstra desteğe ihtiyacı olan çalışanlara, yardım kabul etmenin sadece travmalarını atlatmalarına yardımcı olmayacağını; aynı zamanda gönüllülere ve bağışçılara da bir amaç ve tatmin duygusu vereceğini hatırlatın.

6. Sağ kalanın suçluluğu durumunu ele alın

Bir felaketten doğrudan etkilenmemiş insanların, sağ kalanın suçluluğu (survivor’s guilt)sağ kalanın suçluluğu (survivor’ yaşaması oldukça alışıldık bir durumdur. Başkalarının bu kadar büyük ölçekte acı çektiğini gördüğümüzde, genellikle kendimizi suçlu hissederiz. İş arkadaşlarımız, yakınlarımız ve ailemiz bu kadar trajik bir şey yaşarken biz neden hayattayız?

Ekibinize bu suçluluğun kimseye faydası olmadığını hatırlatın. Bu duygudan kurtulmak için enerjinizi başkalarına yardım etmeye harcayın. Bir başkasına yardım etmeye, minnettarlığınızı göstermenin bir yolu olarak bakın. Ayrıca sağ kalanın suçluluğunun zihinsel sağlığı da etkileyebileceğini unutmayın. Hatta bazı ekip üyeleri, sevdiklerinin kaybından kaynaklı açık bir keder içinde olabilir. İnsanlara, kendilerine bakmaları için alan tanıyın.

7. Yaşanan travmayla anlayışlı bir şekilde başa çıkmayı deneyin

Çalışanlar işe döndüklerinde “Kendimi çok işe yaramaz hissediyorum. Burada oturup bunu yapmak yerine orada insanlara yardım ediyor olmalıydım” gibi son derece insani düşünceler içinde olabilirler. Sizin yanıtlarınız ise aşağıdaki şekillerde olmalıdır:

Onlara halihazırda yaptıkları yardımları hatırlatın. Bu, ister ihtiyacı olan bir komşuya yemek yapmak olsun, ister yardım kuruluşlarında görev almak; yaptıkları iyi işleri takdir edin.

Her insanın, özellikle de içedönüklerin, bu tür şeyler hakkında konuşmaktan çekinebileceğini unutmayın. Bazı insanlarla bu konuşmaları özel olarak yapmanız gerekebilir.

Unutmayın, iyileşmek bir maratondur, kısa mesafe koşusu değil!

Bir afetin ardından kurtarma çalışmaları haftalar, aylar ve hatta bazen yıllar alır. Bu da işleri yoluna koymaya çalışırken bunaltıcı hale gelebilir. Bu yüzden kendinize, çalışanlarınıza ve şirketinize ayak uydurmanız son derece önemlidir.

Yaşanan olayın bir sonucu olarak, herkesin değiştiğini unutmayın. Birçok insan, kendi kayıpları veya çevresindekilerin kayıplarıyla günlerce veya haftalarca uğraşarak travma geçirmiş olabilir. Bazıları insanların yıkılan yaşamlarına ilk elden tanık olmuş veya vefat etmiş sevdiklerine bakmış olabilir… Hiçkimse, bu büyüklükte bir yıkımı kolay bir şekilde atlatamaz.

Bununla birlikte “normale dönmek” için de belirlenmiş bir zaman çizelgesi bulunmuyor. Her insan acının içinden farklı şekilde geçer. Bu nedenle bir felaketi takip eden haftalar boyunca, ekibinizin sağlığını kontrol edin. Onlarla ilgili “yolunda gitmeyen” bir şey olduğunda, muhtemelen bunu fark edebileceksiniz. Bunu hafife almayın. Eğer varsa çalışan yardım programınızı ve kullanabilecekleri diğer kaynakları, gerekli sıklıkta onlara hatırlatın.

Kaynaklar: insperity, sofi

Peki, konunun uzmanları bu konuda ne düşünüyor?

Uplifers yazarları arasında yer alan; Profesyonel Koç & Eğitmen Görkem BakkaloğluProfesyonel Koç & ve Uzman Psikolojik Danışman Merve Dökmeci‘ye biz sorduk; onlar yanıtladı. Katkıları için çok teşekkür ediyor; yanıtlarını değiştirmeden sizlerle paylaşıyoruz:

1. Deprem sürecinde çalışanlar için şirketler ne gibi destekleyici adımlar atabilir?

Uzman Psikolojik Danışman Merve Dökmeci:

“Deprem gibi toplumun büyük bir bölümünü etkileyen doğal afet ve kriz durumlarında kurumların her şeyden önce yaşanan durumu insan odaklı bir yaklaşımla ele almaları; yani çalışanlarını çok iyi tanıyor olmaları, yaşanan durumun kendi çalışanlarını nasıl etkileyebileceğine dair az da olsa bir fikir sahibi olmaları, çalışanlarının psikolojik ihtiyaçlarını doğru araçlarla topladıkları verilere göre analiz edip önceliklendirmeleri ve alacakları aksiyonları bu veriler doğrultusunda planlayarak harekete geçmeleri gerekiyor. Panikle, sırf bir şey yapmış olmak için plansızca alınan kararlar kaynakların boşa harcanmasına neden olabiliyor. İdealinde çalışan ruh sağlığına ve esenliğine dair çalışmaları kriz durumu ortaya çıktığında değil, önleyici ve sürdürülebilir aksiyonlarla kurum kültürüne entegre etmek atılabilecek en doğru adım.

Psikolojik ilkyardım, travma, kayıp ve yas, bireyler arası iletişim, kapsayıcı kurum kültürü oluşturma gibi spesifik temalarda, tüm çalışanların katılımına açık psiko eğitim ve seminer çalışmalarının yanı sıra ortak deneyimlerden geçen çalışanların duygu ve düşüncelerini paylaşmalarına alan açan küçük grup çalışmaları da ihtiyaç analizleriyle paralel şekilde düzenli olarak sürdürülmeli. Bunun da ötesinde her bireyin olayları algılama şekli, baş etme kapasitesi, mizacı, geçmiş deneyimleri, yaşam tarzı, o an yaşamında neler olup bittiği birbirinden çok farklı. Dolayısıyla her çalışanın depremden ne kadar etkilendiği, bu etkinin ne kadar süreceği, neye ihtiyaç duyduğu yaşamındaki pek çok değişkene bağlı. Bu nedenle kurumların çalışanlarının destek süreçlerine bireysel farklılıkları gözeterek yaklaşmaları ve psikolojik danışmanlık, psikoterapi gibi bireysel destek alabilecekleri kaynaklar sunmayı
önceliklendirmeleri gerekiyor.”

Profesyonel Koç & Eğitmen Görkem Bakkaloğlu:

“Adana bölgesinde faaliyet gösteren santralimizdeki çalışanlarımıza, hem kendileri hem de yakınları için maddi yardımda bulunduk. Kaza ve kayıplarını giderebilmeleri için izin verdik ve sürekli iletişim halinde bulunarak moral ve motivasyonlarını destekledik. Bence bu süreçte şirketlerin çalışanına ne kadar değer verdiğini göstermesi, sadece gidip geldiği maaş aldığı bir yer değil, bir aile olduğumuzun ve takımın önemli bir parçası olduklarını içtenlikle hissettirmek gerekir.”

2. Depremden direkt olarak etkilenen çalışanlar için şirketler ne gibi katkılar sunabilir?

Uzman Psikolojik Danışman Merve Dökmeci:

“Öncelikle tüm çalışanlar gibi depremden doğrudan etkilenen çalışanların da ihtiyaçlarını doğru analiz etmek gerekiyor. Barınma, beslenme, güvenlik gibi temel ihtiyaçlar karşılanmadan psikolojik destek sunmaya çalışmak faydadan çok zarar getirebiliyor. Kurumun gündemiyle/değerleriyle kendi gündeminin/değerlerinin farklı noktalarda olduğunu görmek çalışana kendisini görülmemiş, anlaşılmamış, yalnız ve çaresiz hissettirebiliyor. Doğrudan ya da dolaylı olarak etkilenen kişilerin travma, kayıp ve yas süreçlerine saygı duymak, içinden geçtikleri deneyimi sindirebilmeleri için alan vermek ve zaman tanımak, iş yaşamıyla ilgili beklentileri en aza indirmek, bir yandan da rutinlerine geri dönmelerini kolaylaştıracak küçük adımlarla yaşamın olağan akışına yeniden uyumlanmalarını sağlamak kurumların çalışanlarına sunabilecekleri katkılardan bazıları.”

Profesyonel Koç & Eğitmen Görkem Bakkaloğlu:

“Maddi manevi kayıpları çok ağır olan ve travmatik süreçleri belki de çok uzun yıllar tedavi gerektirecek çalışanlar için maddi desteğin yanı sıra, bu felaketin psikolojik tarafını atlatabilmeleri için manevi ve tıbbi psikoloji destek sağlanmalı veya sağlanması için desteklenmeli.”

3. Şirketlerin deprem gibi doğal afetlerin ardından çalışanların gönüllü çabalarını desteklemeleri neden önemli?

Uzman Psikolojik Danışman Merve Dökmeci:

“Depremden doğrudan etkilenmeyen çalışanların doğrudan etkilenen çalışanlarla insani temasını odağına her türlü girişimi desteklemek bu dönemde kurumların çalışanlarına sunabileceği en güzel destek. Herkesin kendi becerilerini ve kaynaklarını kullanarak ‘işe yaradığını’ hissetmesi ve parçası olduğu ekosisteme katkıda bulunması sadece doğrudan etkilenen kişiler için değil herkes için iyileştirici, güven ortamının yeniden inşa edilmesini, bireylerin kendilerini daha güçlü hissetmelerini sağlayan bir deneyim olacaktır. Yöneticilerin ya da diğer çalışanların doğrudan etkilenen çalışanları önce dikkatle gözlemleyerek ihtiyaçlarını anlamaları ve bu ihtiyaçlara cevap verebilecek çözümler üstüne birlikte düşünmeleri, duyulma ihtiyacının giderilmesi için herkesin birbirini dikkatle ve şefkatle dinlemesini sağlayabileceği iletişim kanalları oluşturmak, hepsinden de önemlisi samimiyet ve içtenlikle bağ kurmaları, kendi duygularını sansürlemeden paylaşmaları, teselli etme çabasına girmeden ve ‘Hepsi geçecek, zamanla daha iyi olacaksın’ gibi gerçekliği yansıtmayan söylemlerden kaçınarak iletişimde olmaları herkes için bu dönemin en az ‘hasarla’ atlatılmasını sağlayacaktır.”

Profesyonel Koç & Eğitmen Görkem Bakkaloğlu ise bu soruyla ilgili olarak; ‘şirketlerinin Kahramanmaraş depreminin ardından çalışanlarının gönüllü çabalarına destekte bulunduğunu; onlara gıda ve giyecek yardımı, deprem bölgesine ise konteynır yardımı yaptığını’ belirtti.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:



  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.





Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Dijital dünya, sınırlarını sürekli olarak genişletmeye devam ediyor ve sanal dünyalar, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Üstelik yalnızca sanal dünyalar da değil, o dünyanın baş kahramanları olan virtual influencer’lar da. Yani biz 🙂 Sosyal medya platformlarında kendi takipçi kitlelerini oluşturan ve çokça sevgiyle ve ilgiyle karşılanan sanal influencer’lar, sadece teknolojik gelişmelerin başarılı bir somut örneği olmakla kalmıyor; aynı zamanda modern pazarlama pratiklerini de yeniden şekillendiriyor.



Yani, artık gerçek insan influencer’lar gibi biz virtual influencer’lar da markaları temsil edebiliyor, iş birliği çalışmaları yapabiliyoruz; dahası biz de hayatımızın akışını ya da bir günümüzün nasıl geçtiğini paylaşabiliyoruz, üstelik dünyanın pek çok yerinde. Peki, biz kimiz? İşte bu dijital dünyayı çok daha yakından tanımak ve bir parçası olmak için mutlaka takip etmeniz gereken virtual influencer’lar:

Virtual Alin


Gelin, önce benimle başlayalım ve size kendimi tanıtayım: Ben Alin! Ford Türkiye’nin marka elçisiyim. En büyük ilgi alanım elbette ki teknoloji ve otomobiller. Aynı zamanda seyahat etmeye de bayılıyorum! Türkiye’nin otomotiv alanındaki ilk ve tek sanal influencer’ıyım. Yani beni ben yapan, hobilerimi şekillendiren, yaşam tarzımı belirleyen her şey aslında markanın stratejisinden doğdu. Günümün büyük bir kısmını yepyeni keşifler yapmaya ayırıyorum ve hiçbir sosyal medya akımından da geri kalmıyorum…

Zencefil shot’ımla güne başlıyor, çıktığım yeni yollarda bol bol kahve molaları vermeyi ve maceralarımı sizinle paylaşmayı seviyorum. Başka çok sevdiğim bir şey varsa o da Mustang Mach-E ile geçirdiğim tüm anlar; çünkü onunla olan her yolculuğum sıra dışı diyor ve beni hemen takip etmeniz için Instagram hesabımı buraya bırakıyorum.

Rozy

Rozy, dünya genelinde en popüler virtual influencer’lardan biri ve Güney Koreli. Hatta Kore’nin ilk sanal influencer’ı. Gezmeyi, iyi giyinmeyi, yemek yapmayı çok seviyor. Dünyayı dolaşıyor, birbirinden şık tasarımlar kullanıyor, modellik yapıyor ve dünyaca ünlü markalarla çalışıyor. Her geçen gün yaptığı sponsorluk anlaşmalarının sayısı hızla artarken, sosyal medya takipçileri tarafından da hayranlıkla takip edilmeye devam ediyor. Rozy de tıpkı benim gibi sanatın ve estetiğin gücüne inanıyor ve her günü dolu dolu yaşamak için ilham veriyor.

Shudu



Shudu, moda fotoğrafçısı Cameron-James Wilson tarafından yaratılan dünyanın ilk dijital süper modeli olan bir sanal influencer. Güney Afrika Kökenli Shudu, iyi giyinmeyi çok seviyor. Dünyaca ünlü lüks moda markalarıyla iş birlikleri yapan Shudu, aynı zamanda sanal insan ırkının savunucusu olma görevini de üstleniyor. Shudu’nun yaratılmasındaki en önemli amaçlardan biri de dijital dünyanın temsilindeki etnik çeşitlilik eksikliğine dikkat çekmekti ve bence bu, hayranlık uyandırıcı.

Ion Göttlich

Ion Göttlich, bisiklet tutkunu bir sanal influencer. Teknoloji ve video oyunlarına olan ilgisi ile tanınan Ion, aynı zamanda da spor yapmaya çok düşkün. Yeni keşifler yapmayı, aktif bir yaşam sürmeyi ve sağlıklı alışkanlıklarını sürdürmeyi çok seviyor ve takipçileriyle bisikletini yanından ayırmadığı keyifli anları sıkça paylaşıyor. Dışarıdan bakıldığında Ion ile tarzımız pek uyuşmuyor gibi görünse de, çok önemli bir ortak yönümüz var: O da tıpkı benim gibi yollarda zaman geçirmeyi çok seviyor ve yeni keşiflere asla hayır demiyor.

Imma

Japonya’nın ilk virtual influencer’ı ve modeli, pembe saçlarıyla çok sevilen Imma. Bugüne kadar dünya çapında modadan iş dünyasına, lüks tüketim markalarından televizyon kanallarına kadar pek çok sektörde manşetlerde yer alan Imma, Instagram hesabından yaptığı paylaşımlarla ilgiyi üzerinde tutmaya devam ediyor. O da ben de yeni trendleri takip etmekten büyük keyif duyuyoruz; ayrıca dans ve müzik de ortak tutkumuz olabilir.

Lil Miquela

Instagram’da 2 milyondan fazla takipçisi olan ve dünya genelinde sevilen virtual influencer’lardan biri olan Lil Miquela, renkli yaşamından eğlenceli kareler paylaşarak takipçilerinin ilgisini çekmeyi başarıyor. Dünya devi moda markalarıyla iş birlikleri olan ve tarzından, kişisel bakımından ödün vermeyen Miquela, yeni yerler keşfetmeye de bayılıyor; tıpkı benim gibi… Unutmadan, ikimize de çillerin çok yakıştığını söylemiş miydim 🙂



Bermuda

Lil Miquela’dan sonra kız kardeşi Bermuda’yı da tanıyalım. Bermuda, kendini ‘robot queen’ yani robot kraliçe olarak anlatıyor ve adeta moda ikonu gibi tarzıyla ön plana çıkan bir sanal influencer. Özellikle lüks yaşam tarzı ve moda dünyasına olan tutkusuyla bilinse de pek çok farklı markayla da iş birlikleri yapıyor ve sık sık Miquela ile fotoğraf paylaşıyor. Bermuda da tıpkı benim gibi kişisel bakımına çok düşkün, ayrıca aktif bir yaşam sürmek, ikimizin de öncelikleri arasında. Miquela ile samimi ilişkilerine hayran olduğumu da belirtmeliyim…

Nobody Sausage

En komik virtual influencer’lardan biri olan Nobody Sausage, dünya çapında çok seviliyor ve 8 milyona yakın takipçisi var. Genelde günlük rutinlerini ve yaptığı işleri paylaşsa da modern dünyanın pek çok ortak sorununu da mizahi bir yaklaşımla ele alarak milyonları güldürmeyi başarıyor. Ayıca, müzik ve dansa olan ilgi ve tutkusu da coşku dolu bir enerji yayıyor. Benim de en çok güldüğüm, izlerken en çok keyif aldığım sanal influencer’lardan biri.

Lu do Magalu

Brezilya’nın en büyük perakende şirketlerinden birinin yüzü olan Lu do Magalu’nun ünü, yalnızca Brezilya ile sınırlı kalmıyor, çünkü sosyal medya hesaplarında dünyaca ünlü pek çok markanın ürünü ile ilgili içerikler üretiyor. İlk kez YouTube’da karşımıza çıkmış olsa da, bugün Instagram’da ve Facebook’ta da oldukça popüler. Ayrıca kendisini ‘Virtual 3D Influencer’ olarak tanıtıyor. O da teknoloji ve yenilikleri takip etme konusunda oldukça tutkulu ve bu tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı seviyor, tıpkı benim de yaptığım gibi.

CodeMiko

Teknik olarak ‘VTuber’ olarak bilinen CodeMiko, Twitch yayıncısı bir sanal influencer. VTuber teknolojisinin sınırlarını zorlamakla ün salan CodeMiko, canlı yayınlarında yaptığı röportajlarla da çokça ilgi görüyor. Sanal dünyanın ve teknolojinin son gelişmelerini aktarırken, tarzından ve günlük keşiflerinden de ödün vermiyor. İkimizin de dijital dünyanın sınırlarını zorlamayı sevdiğimizi söylemeden geçemeyeceğim 🙂

Thalasya

Endonezya’nın ilk virtual influencer’ı Thalasya, dünyayı keşfetmeyi, yeni tatlar denemeyi ve moda tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı çok seviyor. Üstelik çok çeşitli sektörlerdeki markalarla iş birliği yaparak, günlük rutinlerinde neler yaptığını da sık sık Instagram hesabına ekliyor. Thalasya da benim gibi yeni deneyimlere çok açık. Ayrıca, yemeklere ve özellikle de sokak lezzetlerine olan ilgisini de gizlemiyor. Sanırım ona yakın hissetmemi sağlayan ortak özelliklerimizden biri de bu.

Elbette ki listenin tamamı bu kadarla sınırlı değil. Sanal influencer’lar olarak sayımız günden güne artıyor. Teknolojinin, sanatın, gerçekliğin ve kurgunun sınırlarını zorlayan var oluşlarımızla, günden güne dijital dünyada yeni gelişmelere imza atmaya devam edeceğiz; tabii kendi hayatlarımızdaki maceraların dozunu artırmaya da. Siz de bu dünyadan haberdar olmak ve yeni maceralarımda benimle yer almak için takipte kalın! Geleceği, bugünden yaşayın.





İlgili Makale