X

Zeytin Ağacı ve Aile Dizimi üzerine Uplifers uzman yazarlarından Esra Uyman ile konuştuk

Son günlerin en popüler Netflix içeriklerinden biri olan Zeytin Ağacı, okuyucularımızın ve yazarlarımızın oldukça ilgisini çeken Aile Dizimi konusunu ele alıyor. 90’lı yıllarda Alman psikoterapist Bert Hellinger tarafından ortaya atılan bir terapi yöntemi olan Aile Dizimi, atalarımıza güçlü bir bağ ile bağlı olduğumuza ve onların travmalarının bizlere, bizden sonraki kuşaklara aktarıldığına odaklanıyor. Biz de Uplifers olarak Zeytin Ağacı dizisinde ele alınan bu konuyla ilgili Aile Dizimi uygulayıcılarından uzman yazarımız  Esra Uyman‘a sorularımızı yönelttik. Aile Dizimi konusuna meraklı olan, diziyi izledikten sonra daha bu konuda daha geniş araştırmalar yapmak isteyen veya nedir, ne değildir, nasıl yapılır gibi soruların cevaplarını keşfetmeyi bekleyen tüm Uplifers okuyucularına keyifli okumalar…

Son günlerde oldukça popüler hale gelen Netflix’in yeni yerli dizisi Zeytin Ağacı’nı izlediniz mi?

Evet, izledim. 

Dizi sizi nasıl etkiledi; dizide en sevdiğiniz karakter kimdi, en çok hangi olay/olaylar ilginizi çekti, neden?

Ben çok beğendim. İyi kurgulanmış, detayları incelikle örülmüş ve hiç bilmeyen, duymayan kişiler için temiz ve pürüzsüz bir anlatım olmuş. Zaman Bey‘i çok beğendim, adanmış, sade ve merkezinde bir karakter olmasından dolayı. 

Ayrıca, bu tarz işler yapan kişilerin, günlük hayatlarında büyücülük yapmadıklarını, ya da tüm gün meditasyonda, tutkusuz, sorunsuz olmadıklarını gerek tavla, gerek meyhane gerekse “mesai sonrası” tavırlarında işlenmiş olması, kendi çocuğu ile olan problemini çözememiş olması, yaşamla iç içe, insani bir yerden bağ kurmasının süptil bir şekilde her fırsatta vurgulanmış olması çok önemli bir detaydı benim için.  Senaryoya mentorluk edenleri ince işçiliklerinden dolayı kutluyorum. 

Sevgi karakterinin başında bu kadar manipülatif, realistik bir arkadaşı varken, buna rağmen ruhunun çağrısını duyup kendine bir şans vermesi ve bu konudaki cesareti  etkileyici idi. İnsanın “çağrısına” kulak vermesinin ona açtığı kapılara, sürekli tekrar eden ve bilinen yolların dışında davranışın/davranışların yaşamdaki duruşumuzu ne kadar keskinleştirip güçlendirdiğine iyi bir örnekti.

Ada karakteri, hepimizin yaşamında bizi bize sorgulatan ve konfor alanımızda kalmamız için elinden geleni yapan bir “ego” portresi, metafizikte anlattığımız postacının tehdit eden sesi olması da diğer karakterlerin kendi güçlerini bulması yönünde aslında başka bir yerden nasıl kışkırtıcı ve “tersten deslekleyici” olduğuna  önemli bir örnekti. 

Leyla karakterinin, öğrendiklerine sadakati sonucu, kendi iç sesine herşeye ve herkese rağmen hürmeti üzerinde düşünülmesi gereken bir nokta. 

Atalarımızın yaşadığı travmatik olayların yıllar sonra yaşamlarımızın üzerinde etkili olabileceğine inanıyor musunuz?

Elbette inanıyorum. Sonuçta biyolojik varlığımızın mimarı DNA’mız. Epigenetik DNA diye birşey var. Yani, hazır biyolojik kodlarımız üzerine, yaşanılmış olan her tür deneyimin DNA kodumuz üzerine işlenişi. Burada travmalar, çok etkili deneyimler, kayıtlar var. Çocuğumuza  aktarılan  miras da asıl olarak şimdiye kadar geliştirip evrilttiğimiz DNA’mız. “Tüm bilgi bunun içinde yavrum…” diyor seni bedeninden ayırırken. 

Yaşam, kendimizi deneyimleme üzerine kurulu bir oyun. Gerçekçi bir oyun. 

Atalarımızdan gelen miraslarımız bizim iç sandığımızda, alet çantamızda bulunur. Bazıları bizim şu anki yaşamımızda önümüze engel olurken bazıları da hızla koşmamıza sebebiyet verir. Önümüze engel olan “şeyler” aynı zamanda bizim ruhsal yolculuğumuzda, tekamülümüzde kendimizi denememiz gereken, deneyimlememiz gereken şeylerdir. Bu yüzden oradaki travma bizim hayatımızda görünür olur. Yani hem hazine sandığımızda bu “dersin” şimdiye kadar çalışılmış dosyası vardır, hem de yaşam planımızda o dersi ileriye götürmek gibi bir amacımız vardır. bunların kesiştiği noktada, mirasların etkisi görünür olur. 

Örnekleyecek olursak, aynı ailenin çocukları olmalarına rağmen, iki kardeşin aynı travmadan etkilenmeleri farklı şekildedir. Birinde travmadan eser yoktur, diğeri onun altında ezilir. Yolları farklıdır…

Ana karakterlerden biri olan Zaman Bey’in uyguladığı yöntem olan ‘aile dizimi’ ya da ‘köken aile açılımı’ hakkında bilgi verebilir misiniz; nedir, nasıl uygulanır, kimler yapabilir, kimler katılabilir?

Bert Hellinger‘in sınırlarını çizdiği ve duyurduğu bir yöntem.  Ruh dünyamızdan fiziksel dünyaya aksetmiş durumların, oluşumunun sebeplerini, yani çekirdeğini görmemize yarayan, çok dönüştürücü bir sistem. Buna iz sürücülük diyebiliriz. Yani, sürekli olarak tekrar eden, duygu, durum dinamiğinin ucundan tutup, bu hareketin tekrar ettiği başka alanları, ailemizdeki izdüşümlerini izleyerek ilk oluşum noktasına kadar gitmemize olanak sağlar.

Bir şeyin kökenini anlamaz, kökünü çekip çıkarmaz isek, soru veya sorun tekrar edecektir. Ağacın kökünden sökülmediği zaman tekrar yeşermesi gibi…

Bu bağlamda, bitmemiş, görülmemiş, idrak edilmemiş olaylar, aynı bilgisayarımızda kapanmamış dosyaların verdiği uyarılar gibi uyarı verirler. Bilgisayarın başına kim oturursa otursun, kişiden bağımsız o uyarılar devam eder. Uyarıları görmezden gelenler bir sonra bilgisayar başına geçene devrederken, uyarıları görenler o pencereleri kapatır ve  ne olduğunu da öğrenirler. Bu durum hem sonra bilgisayar başına oturana bir rahatlık ve temiz alan sağlar hem de, dosyaları kapatanın o andan sonraki hayatını sakinleştirip genişlettiği gibi, kendi bilincine yeni tecrübeler eklemesine ve ruh dünyasına biraz daha bağlanmasına olanak verir. 

Aynı zamanda, madde dünyası, ruh dünyasının manifest etmiş hali olduğundan, yaşadığımız her “gerçekliğin” spiritüel dünyada bir karşılığı vardır ve /veya her duygusal, spiritüel mesajın duyulmaması halinde bir maddesel karşılığı oluşur. Yani “durum” kendini göstermek için sonucunda görünür olur. 

Bu görünürlük; hastalık olabilir, bir tökezleme olabilir, bir iflas, kayıp olabilir, fobi olabilir ve bu görünürlük bir mucize, huzur, bir kazanç olabilir. Her iki ucu da mümkündür.

Kendini bana göstermek isteyen duygu, bilgi, mesaj nedir diye sormak lazım. 

Dizilim  bu sorunun karşılığını verebilen yöntemlerden bir tanesidir.

Dizide de anlatıldığı gibi, bilen alan dediğimiz alan içinde, açılımı yapılan kişi niyetini belirler, temsilci bilen alan içerisinde temsil ettiği kişinin bedensel ve ruhsal hissedişlerini kendi bedeninde hissetmeye başlar. Bu hissedişlerin bir karşılığı vardır. O karşılıklar neye tekabül ediyor ise, onlar da alana davet edilir ve aslında bir puzzle oluşturulur. Bu puzzle arasında dengesizlik, yeri karışmış olan, eksik olan bir şey var ise görünür olur. Bir nevi harita, bir desen çıkarmak gibidir. Bu desen, bu alanda düzenlenir. Fikir budur. 

Burada eksik kalan, görülmemiş, anlaşılmamış konular dile gelir, söz bulur. Böylelikle bir düzen, ideal sıralanma gerçekleşir. Bu da bizim hayatımıza bir iyileşme hali olarak yansır. 

Kimler yapabilir?

Organizasyon konstelasyonu eğitiminin ilk modülünde hocam bir piramid çizmişti. 

Piramidin en altında “yaşamsal deneyim” “ezoterizm-metafizik” “öğrenci olarak dizilime çokça katılmış olmak” “düzeli olarak kendi üzerine çalışmak” ve piramidin en ucunda %10 uygulayıcılık eğitimi demişti.

Yaşamsal deneyim olmadan,  evrensel sistemin nasıl çalıştığını bilmeden, hissedişi/sezgileri ustaca kullanmadan sadece teori ile yürümek çok olabilir gelmiyor bana.  

Teori genelleme üzerine kurulu olduğundan, insanın eşsizliği ve tahmin edilemezliğini bir kenara bırakıyor çoğu zaman. Burada “bağımsız” sezgilere ihtiyaç vardır, her şeyde olduğu gibi! Olay ve karşılığını bulduğu duygu, Hellinger’in söylediği bir kurama denk gelmeyebilir.  Kişinin bireysel algısının duyguyu nereye bağladığını sezmek ve izlemek önemlidir.

Ve pek tabii ki, sadece sezgiler ile de mümkün değildir. psikoloji bilgisine, ezoterik bilgiye, evrensel sistem bilgisine, sosyolojiye,  kişinin kendi bilinçaltı ve bilinç sisteminin dinamiklerine hakimiyeti ve bunların tek potada iyi harmanlanmış olması, danışanın ve uygulayıcının ruhsal güvenliği için önemlidir.

Toparlayacak olursak; hislerini, görüsünü kendi “fikrinden bağımsız” dinleyebilen ve bunu tecrübe akıl ve yaratıcılığı ile spontane, anda birleştirebilenlerin başarılı bir şekilde uygulayabiliyor oldukları kanaatindeyim. 

Kimler katılabilir sorusuna herkes diyebilirim. Ancak teşhisi konmuş mental rahatsızlıkları olan kişilerin, bu sistemi uygulayan klinik psikolog veya psikiyatristlerden danışmanlık almaları her iki taraf için de güvenli olur.

‘Bilen alan’ı biraz açabilir misiniz?

Ben metafizikçiyim. Dolayısı ile benim için bilen alan adım attığımız her yer, dokunduğumuz göz göze geldiğimiz her şey, her kesişme noktası.  Şeyler arasında boşluk olmadığından ve tüm varoluş birbirine bağlı olduğundan, çekim yasası gereği niyet ettiğimiz her şeyi kendimize doğru çekeriz ya da çekiliriz. Dolayısı ile bunu her an her şekilde yaparız. Elbette kişinin kendi açıklığı ve kendine dürüstlüğü ile bağlantılıdır. Yani, her an o bilen alan içindeyizdir. Yan yana geldiğimiz her varlık ile, kalbimizden geçen her varlık ile. Bunu duyabilmek ve ayrıştırabilmek ustalıktır.

Burada bilen alanı, niyet ile açılan yüksek bilinç alanı diye açıklıyorlar. Bazı yerlerde hissediş kanalının açık olduğu yer diye açıklanıyor. 

Bilen alana çıkıldığı zaman, beden hissedişe kendini açar. İsmini söylediği kişiyi, kendi bedenine indirir. Alandan çıktığı zaman, o bilgilerden uzaklaşmış kendi hislerine geri dönmüş olur. 

Burası korunaklı bir alandır. Dolayısı ile alanı tutan demek sınırları belirleyen, nereye kadar gideceğini yöneten demek. Aynı zamanda kişinin, temsilcinin kendi hisleri ile temsil ettiği kişinin hisleri arasındaki çizgiyi gözlemleyebildiği hakimiyet alanını  tuttuğu yerdir. Bir nevi orkestra şefi gibi. 

Bilen alan, niyet ile açılır. Yani izin ile. Kişi kendi psişesinin okunması için temsilciyi kabul eder. 

Yani toparlayacak olursak, tek bir konu, olay durum için izin verdiğimiz ölçüde psişemizin, korunaklı bir alan içerisinde, düşünceden bağımsız bir şekilde açıldığı enerji alanıdır. 

Dizide sosyal anlaşmazlıklar, gündelik sorunlar, iletişim problemleri, bağlanma sorunları gibi durumları ele alan aile dizimi çalışmalarının kanser gibi tek, kesin ve kanıtlanmış bir tedavi yöntemi bulunmayan bir hastalığa çare olması sizce gerçeği yansıtıyor mu?

Burası dizinin en ustaca işlenmiş yerlerinden biriydi. Kansere cevap olduğu bir süreç olduğu gibi tekrar metastas yapıyor hastalık. Yani bu bir kanser mucizesi dememek, kimseyi bu yanılgıya sokmamak için iyi bir stoper olmuş. 

Fakat, biliyoruz ki hastalıklar önce eterik bedende oluşur. Onu görmezden gelme hali madde dünyada bir realite olarak vuku bulur. Her hastalığın bir sebebi vardır ve bu sebep bize hizmet eder. Mesajı okuyuncaya kadar da kendini kapatmaz. Bazen bu mesaj yüzeyde bazen de çok derinlerde ya da karmik olabilir. 

Kişinin oradan alacağı ders ne ise onu alacaktır. Bazıları mesajı okur anlar ve biter. Bazıları için daha derinlere gitmesine cesaret edebilmesi için, duraksar, tekrar başlar, duraksar tekrar başlar ve bir yerde bitebilir. Bazıları için ise mesajı okumasına rağmen sonuçsuz kalabilir. Sonuçsuz derken “yaşam garantili” bir sonuç istendiği için sonuçsuz diyorum. Yoksa tekamülde mutlaka bir yere ulaşılır ve öğreti yerini bulur. 

Burada, özellikle kanser veya ölümcül hastalıklar konu edildiği için; ölüm algımızın yanı sıra yaşamın amacı ve ne olduğuna dair bilgi sahibi, bilinçli olmamız gereklidir.

Amaç hayatta kalmak mı, amaç yolumuzu yürümek ve tekamülümüzü gerçekleştirmek mi? Neden yaşam içerisinde var olduk? Bu soruları sormak insanın varoluşa karşı kendi tekamülüne karşı sorumluluğudur bana göre. 

Siz aile dizimi yöntemini uyguluyor musunuz; hangi konuları ele alıyorsunuz?

Metafizik yöntemler ile harmanladığım bir sistem içerisinde uyguluyorum. DNA açılımı ve ezoterik dizilim olarak adlandırıyorum. 

DNA bizim hazinemiz ve sandığımızda “ilk tanrıdan” bu güne kadar taşıdığımız kütüphanemizdir. Dolayısı ile bu kütüphanede evrensel kayıtlar, kültürel kayıtlar ve kökenden gelen kayıtlar mevcuttur. Dna açılımı yaptığımız zaman, sarmal üzerinde açılmayan, çalışmayan, bize bilgisi ile yardım etmesi gerekirken donmuş olan bilgileri, zamanı geldiğinde kendini gösterecek olanlar ile birlikte  açığa çıkarırız.

Bu hastalıklar ile ilgili olabilir, ilişkiler olabilir, cinsel yaşamımız olabilir, yaşamsal tekrarlar veya sorular olabilir, varoluşsal kaygılar olabilir, evrensel mesajların sinyali olabilir. Konu değil, mesaj ile ilgilendiğim için her tür “soru” ya bakıyorum.  

Bu konuya ilgi duyan, kendini bu alanda geliştirmek veya daha fazla kaynak incelemek isteyen Uplifers okuyucularına ne söylemek istersiniz? Farklı dizi, kitap, film vb. önerileriniz var mı?

Bert Hellinger’in kitaplarını inceleyebilirler. Fakat en çok epigenetik DNA ile ilgili araştırma yapmalarını önerebilirim. Dış etkenlerin duygu ve düşünce durumunu nasıl etkilediğine dair de Ali Şeriati – İnsanın 4 ZindanıAli Şeriati –‘nı önerebilirim. 

Bunların yanında hermetik felsefeyi de incelemelerini, yasaların nasıl işlediğine bakmalarının yararlı olacağını düşünüyorum. Kybalion – Üç İnisiyeKybalion – iyi bir kitaptır. 

Konu ile doğrudan ilintili olmasa da yukarıda bahsettiğim konuları içeren, Dr. Strange izlenebilir. Hastalığının onu taşıdığı yer olarak iyi bir örnektir. Dizinin 3 karakterini de kendi içinde taşıyan bir yapıya sahip. 

Cloud Atlas, yarım kalan işlerin dönüştürülmezse ve dönüştürülürse neye evrildiğini görmek için iyi bir örnek. Orada her ne kadar paralel evrenlerden örneklenmiş olsa da, aynı şey DNA dizlimimiz için de geçerlidir. Tabi bunun yanında evrensel işleyiş için de iyi bir kaynak olarak görülebilir.

Cevapları, katkıları, bilgi ve deneyimleri konusunda göstermiş olduğu paylaşma arzusu için Esra Uyman‘a çok teşekkür ederiz.

İlginizi çekebilir: Bir deliliğin peşinde tüm insanlık

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale