X

Evde stressiz yılbaşı hazırlığı: Kalabalık sofralar hazırlayacaklara misafir ağırlama ipuçları

Geri sayımın bitmesine çok az kaldı… Tahmin ediyoruz ki pek çoğumuzun içi yeni yıl heyecanı ile kıpır kıpır! Hele bir de bu yıl, yılbaşı gecesinin keyifli sofrasına ev sahipliği yapma sırası sizde ise muhtemelen daha çok heyecanlı olabilirsiniz…

Bu özel geceyi daha da anlamı kılmak için çoğumuzun çoktaaan hazırlıklara başladık bile. Belki siz de… Kalabalık sofralar, kahkahalarla taçlanan anlar, ışıltılı sarılmalar, sıcacık bir ortam… İnsan daha ne ister ki, öyle değil mi? Ancak, misafirlerinizi en iyi şekilde ağırlamak ve akşamın keyfini çıkarmak için birkaç ipucu ve pratik öneri her zaman işe yarar. İşte konuklarınıza unutulmaz bir yılbaşı gecesi yaşatmanızı sağlayacak, keyfinizi katlayacak, stresinizi azaltacak misafir ağırlama ipuçları:

Herkesi düşünün

Misafirlerinizin farklı beslenme ihtiyaçları olabilir. Menüyü oluştururken ve yemekleri hazırlarken, vegan, vejetaryen, şekersiz, glutensiz gibi özel diyet gereksinimleri olanları düşünmek önemli. Böylece hem misafirlerinize onları ne kadar önemsediğinizi gösterebilir hem de keyifli ve ‘aç kalmadan’ bir yılbaşı gecesi geçirmelerini sağlayabilirsiniz.

Mümkünse bazı yemekleri önden hazırlayın

Şöyle mükellef bir yılbaşı sofrası hazırlamak ve bunu herkesin beslenme ihtiyaçlarını gözeterek yapmak gerçekten de kolay değil. Meşakkatli ve çok zaman isteyen bir hazırlık süreci gerekli. Dolayısıyla yılbaşı günü tüm yemekleri hazırlamak -sabah ne kadar erken başlarsanız başlayın- oldukça zor. Mümkünse bozulmayacak, beklese de sorun yaratmayacak yiyecekleri önceden hazırlayarak bu sorundan kurtulabilirsiniz. Örneğin, soğuk mezeleri veya tatlıları bir gün önceden hazırlayıp buzdolabında bekletebilir, yılbaşı günü yalnızca sıcak ve ana yemekler için hazırlık yaparak zaman kazanabilirsiniz.

Hazır gıdaları kullanmaktan çekinmeyin

Elbette ki her şeyin taptaze ve ev yapımı olması kadar keyif veren bir şey yok, ancak kabul edelim dolu dolu, çok çeşitli ve herkese hitap eden bir sofra kurmak, hele bir de kalabalık misafirler ağırlayacaksanız oldukça zahmetli. Dolayısıyla yemek hazırlıklarınızı yaparken size zaman ve enerji kazandıracak bazı hazır gıdaları kullanabilirsiniz. Örneğin, pesto sosu, tavuk suyu, sebze suyu, garnitür gibi gıdaları hazır alabilirsiniz. Etiketlerine dikkat ettiğiniz, organik, katkısız ve koruyucusuz olduğu sürece sorun olmayacaktır.

Ara sıcaklar ve soğuklar ekleyin

Şüphesiz ki herkesin yemek yeme hızı aynı değil… Misafirleriniz arasında çok hızlı yemek yiyen veya oldukça yavaş bir şekilde sonraki yemeğe geçenler olabilir… Dengelemek için ara yemekler planlamanız iyi olacaktır. Böylelikle hızlı yiyenlerin bir sonraki yemeğe geçene kadar oyalanabilecekleri, yavaş yiyenlerin ise dilerlerse tabaklarına ekleyebilecekleri ekstra eşlikçiler olabilir. Peynirli atıştırmalıklar, tek lokmalık tatlılar, sebze çubukları ve soslar, sindirime yardımcı olacak veya damakları temizleyecek içecekler ara bir course olarak menüye eklenebilir.

Atıştırmalık barı hazırlayın

Özellikle çocuklu misafirleriniz olacaksa, atıştırmalık istasyonu şart, çünkü çocuklar uzun süre masada oturmaktan sıkılabilir… Yetişkin misafirleriniz için de ara ara kalkıp yürümek, evin içinde turlarken kolayca atıştıracak bir şeyler bulmak çok keyifli olabilir. O yüzden bir köşede atıştırmalık barı hazırlayabilirsiniz. Krakerler, kolayca sürülebilecek ezmeler, atıştırmalık meyveler, tek lokmalık veya dilimlik tatlı-tuzlu parçalar atıştırmalık köşenizi renklendirebilir. Yüksek ve geniş bir sehpa veya servis arabası kullanabilirsiniz. Eğer yeriniz genişse iki veya üç ayrı yere de atıştırmalık istasyonu kurabilirsiniz, böylece misafirleriniz dolaşırken tek bir yerde yığılma olmayacaktır.

Tezgahı düzenli tutmak için etiketleri kullanın

Her ne kadar geniş, büyük bir masada şahane bir düzen kursanız da; tabaklar, bardaklar, kadehler, çatal-bıçaklar sürekli bir devir daim içerisinde olacaktır. Dolayısıyla özellikle mutfak tezgahının üzeri oldukça dağılabilir. Bunu önlemek için tezgahın üzerinde da ayrı bir düzen oluşturmanız ve misafirlerinizin bu düzeni takip etmesi için etiketler kullanmanız önemli. Örneğin, temiz tabaklar, temiz çatal-bıçaklar, temiz kadehler gibi etiketlerle bu yeme gereçlerinin yerini sabitleyebilirsiniz. Kirliler için de ayrı bir yer oluşturabilir, temiz-kirli karışmasını önleyebilirsiniz. Ekstra peçeteler için de ayrı bir etiket ekleyebilir, ayrıca çöplerin ayrıştırılması için de bu etiketleri kullanabilirsiniz. Cam şişeler, yemek atıkları gibi farklı etiketler yazabilir, misafirlerinizin mutfakta düzeni korumasını sağlayabilirsiniz.

Dışarıdan destek alın

Sevginizi katarak hazırladığınız yemeklerin yerini hiçbir şeyi tutamayacağı aşikar… Ancak çok kalabalık sofralarda her şeye yetişebilmek gerçekten zor. Dolayısıyla kendinizi sıkıştırmanıza, zorlamanıza hiç gerek yok. İhtiyacınız olan alanlarda dışarıdan da destek alabilirsiniz. Örneğin pastayı, tuzlu atıştırmalıkları ya da mezeleri dışarıdan satın alabilirsiniz. Yerel işletmeleri desteklemek için de bu iyi bir fırsat olabilir. Ev yapımı yiyecek hazırlayan pek çok dükkan olduğunu görebilir, mahallenizdeki yeme-içme işletmelerini araştırabilirsiniz.

Menünüzü çok karıştırmayın

Ne demişler, ‘less is more’! Evet, gönlünüzden belki sonsuz çeşit yiyecek-içecek hazırlamak geçiyor olabilir… Ama misafirlerinizin gece sonunda mide ağrısıyla evlerine dönmelerini istemezsiniz, öyle değil mi… Mümkün olduğunca menünüzü sade ama yeterli tutmaya çalışın. Birkaç çeşit başlangıç, ana yemek -tercihinize ve misafirlerinizin beslenme tercihlerine göre 1 veya 2 alternatif olabilir- ara sıcak ve soğuk, tatlı şeklinde organize edebilirsiniz. Zaten atıştırmalıklar için de seçenekleriniz olacağından yeterli miktarda olacaktır, merak etmeyin.

Dilerseniz aşağıdaki yazılarımıza da göz atabilirsiniz:

Masa düzenini sade ve şık tutun

Tahmin ediyoruz ki hazırladığınız harika yemekleri en güzel şekilde sergilemek istiyorsunuzdur… Ancak, hepsini tek seferde sunmak biraz görsel karmaşaya neden olabilir. Ne de olsa sunum da en az lezzet kadar önemli, öyle değil mi… O nedenle masa düzeninizi sade ama şık tutmaya özen gösterin. Tüm yiyecek-içecekleri tek seferde sergilemeyin, sırası geldikçe her yemeğin masaya gelmesi daha şık olacaktır. Masanın üzerini özellikle dekoratif ürünlerle çok fazla doldurmayın, mutlaka herkese çatal-bıçağını rahatça kullanabileceği, bardağını kolayca masaya geri koyabileceği kadar alan bırakın. Belki masanın ortasına bir sıra mum dizebilir veya yalnızca ortaya hazırladığınız şık bir çiçek süsü koyabilirsiniz.

Olası karışıklıkları önleyin

Hem misafirlerinize hoş bir karşılama olması hem de masadaki karışıklığı önlemek için misafirlerinizin isimlerini yazdığınız yer etiketlerini kullanın. Benzer şekilde bardakların, kadehlerin karışmaması için de bir çeşit etiket kullanabilirsiniz. Veya özel olarak satılan küçük süslerden, bardak işaretleyicilerden satın alabilirsiniz. Tabii dilerseniz kendiniz de bunları hazırlayabilirsiniz. Biraz keçe, yapıştırıcı ve küçük renkli kağıtlarla yılbaşı temalı figürler oluşturabilir, ip veya kurdele yardımıyla bardakların tutma yerlerine ya da kadehlerin ayak kısımlarına iliştirebilirsiniz. Hem yer sorununu hem de bardak karışmalarını önleyebilirsiniz. Ayrıca masa dekorasyonunuza da küçük ve şık detaylar eklemiş olursunuz

İçecek servisini mümkün olduğunca basitleştirin

Yemeklerinizi ne kadar planlı bir şekilde sunacak olsanız da içecekler konusunda ortam biraz karışabilir. Bunun nedeni hem herkesin aynı içecekleri sevmemesi hem de tüm gece boyunca aynı içecekle devam etmek istememesi olabilir. Dolayısıyla içecek servisini misafirlerinizin kendisine bırakmanız da fayda var. Böylece sürekli içecek servisi yapmak için masadan kalkmak zorunda da kalmazsınız. Hem masada gereksiz kalabalık oluşturmamak hem de ekstra bir telaşa sebebiyet vermemek için tıpkı atıştırmalık istasyonu gibi içecekler için de ayrı bir köşe oluşturabilirsiniz. Hem içecekleri hem de içeceklere uygun bardakları burada sunabilir, misafirlerinizin dilediklerini seçmeleri için ortam hazırlayabilirsiniz. Çeşit olarak da sadeleşmeye gitmenizde fayda var. Hemen hemen herkesin sevebileceği birkaç çeşit ve kokteyl veya moctail yapmak isteyenler için ekstra birkaç içecek daha koyarak içecek istasyonunuzu oluşturabilirsiniz.

Dilerseniz aşağıdaki yazılarımıza da göz atabilirsiniz:

Dekorasyonu unutmayın

Her ne kadar yiyecek-içeceklerle, sofra düzeniyle daha fazla meşgul olacak olsanız da evinizde yılbaşı ruhunu yansıtacak bir dekorasyon yapmayı da unutmayın. Belki alternatif yılbaşı ağacı süslemeleri yapabilir, belki de mumlarla, yılbaşı temalı objelerle evinize renk katabilirsiniz.

Ev sahibi olarak kendinize fazla yüklenmeyin

Ev sahibi olmanız, her şeyi tek başınıza yapmanız gerektiği anlamına gelmiyor. Ev sahibi olarak kendinize gereksiz yere yüklenmeyin, aksi halde yılbaşı gecesini konuklarınız için mükemmel hale getirmeye uğraşırken kendiniz için çok yorucu ve yıpratıcı bir geceye dönüşmemesine dikkat edin. İş bölümü yapın ve misafirlerinizden de destek alın.

Son olarak yemekler, içecekler, dekorasyon… Tüm hazırlıkları ve ters gitmesi olası her şeyi bir kenara bırakın ve önemli olanın sevdiklerinizle birlikte olmak olduğunun farkına varın!

İlginizi çekebilir: Hediye almayı son dakikaya bırakanlara özel yılbaşı hediye önerileri

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale