X

Yeni bir bitki alırken nelere dikkat etmelisiniz?

Daha önce çok beğendiğiniz bir bitkiyi büyük bir hevesle alıp evinize getirdikten sonra onu yaşatamadığınız oldu mu? Ya da evinizi minik patili dostlarınızla paylaştığınız için yetiştirmeyi çok istemenize rağmen yeşil bitkilerden kaçınıyor musunuz? “Evdeki tüm bitkilerim ölüyor…” gibi bir cümleyi sık sık kuruyor musunuz? Cevaplarınız evetse ihtiyacınız olan şey bu yazımızda olabilir: Bitki alma rehberi. Yeni bir bitki alırken dikkat edeceklerinizi keşfederek evinize, yaşam tarzınıza en uygun yeşil dostları seçebilir, onları uzun süre ve sağlıklı bir şekilde büyütebilirsiniz. İşte bir bitki almadan önce göz önünde bulundurmanız gerekenler:

Çevresel faktörleri inceleyin

Kabul etmek gerek ki kocaman, rengarenk, capcanlı çiçeklere karşı koymak imkansız! Ama görselliğe kapılmadan önce bir durup düşünmek şart. Kendinize şunu sorun: “Acaba bu bitki benim evime uygun mu?” Eviniz hangi cephede, güneş alıyor mu, yeterince ışık görüyor mu, hangi oda/odalar için yeni bitkiler almak istiyorsunuz, saksıyı nereye yerleştireceksiniz, eviniz genel olarak sıcak mı yoksa soğuk mu, evinizi patili dostlarla paylaşıyor musunuz, tüm bu soruların cevapları üzerine düşünün.

Her bitkinin ihtiyacı farklıdır, kimisi sıcak kimisi soğuk sever, kimisi çok güneş ışığına ihtiyaç duyar kimi için süzülen ışık veya karanlık bir ortam yeterlidir. Bazı bitkiler, evcil hayvanlar için toksik olabilir veya küçük çocuklarınız varsa dikenli bitkiler tehlike yaratabilir. Bu nedenle evinizdeki tüm çevresel faktörleri ve evinizi paylaştığınız her aile üyesini, her canlıyı göz önünde bulundurmalısınız.

Böylece, seçeneklerinizi daraltabilir, evinize ve evinizdeki herkese, her şeye uygun olan bitkiler arasından seçim yapabilirsiniz. Seçeneklerinizi belirledikten sonra not almayı unutmayın, aksi halde bitki alışverişine çıktığınızda seçeneklerin arasında kaybolabilir veya kendinizi çok beğendiğiniz bir çiçeği evinizin şartlarına uygun olmadığı halde satın alırken bulabilirsiniz. O yüzden listeye sadık kalın.

İlginizi çekebilir: Güneş ışığı almayan alanlarda yetişebilen iç mekan bitkileri

Yaşam tarzınızı göz önünde bulundurun

Evden mi çalışıyorsunuz, ofise mi gidiyorsunuz, uzun süreli seyahat yapmanızı gerektiren bir işiniz mi var yoksa daha serbest zamanlı olarak mı işlerinizi hallediyorsunuz, evde ne kadar zaman geçiriyorsunuz, yalnız mı yaşıyorsunuz yoksa evdeki sorumlulukları paylaşabileceğiniz birileri var mı, tüm bu soruların cevapları yaşam tarzınız ve dolayısıyla evinizdeki bitkilerin bakımı konusunda kritik bir öneme sahip.

Çünkü satın alacağınız bitkinin günlük ihtiyaçlarının ve bakımının karşılanabilmesi için sizin veya evinizdeki birinin takibini yapması şart. Örneğin, sık sık seyahat ediyorsanız her gün veya günde bir iki kez sulama isteyen bir bitkinin bakımı çok zor olabilir, öte yandan sık sulanma ihtiyacı olmayan bir saksı bitkisi sizin yaşam tarzınız için daha uygun olabilir. Veya çok yoğun çalışıyorsanız ve meşakkatli bakım gerektiren bir bitkiye ayıracak zaman bulmakta zorlanabilirsiniz. Bu nedenle listenizi yaparken çevresel faktörleri düşündüğünüz kadar yaşam tarzınızı da değerlendirin.

İlginizi çekebilir: En iyi iç mekan bitkileri: Evinize ve yaşam tarzınıza uygun bitki seçmenin püf noktaları

Lokal yerleri tercih edin

Değerlendirmelerinizi yaptınız, listenizi çıkardınız, hangi bitkilerin sizin ve eviniz için en uygun olduğunu buldunuz… Sıra geldi satın almaya. Uzaktaki bir alışveriş merkezine gitmeden veya internetten sipariş vermeden önce bir durun ve mahallenizdeki yerleri araştırın. Yürüme mesafesinde çok güzel bitkiler bulabileceğiniz bir çiçekçi olabilir ya da bir alt sokakta alışveriş yapabileceğiniz harika bir bahçe vardır, kim bilir… Yerel üretimi, yerel ekonomiyi desteklemek, karbon ayak izini azaltmak, sürdürülebilir tercihler yapmak ve daha doğa dostu bir anlayış benimsemek için lokal alışveriş yapmanın önemini de unutmayın.

Yaprakları kontrol edin

Hangi bitkileri alabileceğinizi belirledikten ve nereden alacağınıza karar verdikten sonra sıra geldi bitkilere daha yakından bakmaya. Yapraklar, bitkilerin sağlıklı olup olmadıklarının en önemli göstergelerinden biri. Eğer yapraklar renk değiştirmişse, kırışmış, kırılmış, kopmuş yaprakları varsa, sarkık duruyorsa veya yaprakları çürümüşse, tüm bunların bitki stres belirtileri olarak yorumlanır ve genellikle aşırı sıcaklık hasarı veya aşırı sulamanın sonucu olarak değerlendirilir. Bu nedenle istediğiniz bitkiyi almadan önce tüm yapraklarını detaylıca incelemeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Evde bitki yetiştirirken en çok yapılan yanlışlar: Evdeki bitkilerimiz neden ölüyor?

Toprak ve kökleri detaylı inceleyin

Yapraklardaki hasarlar daha kolay tespit edilebilir olsa da aynı şey toprak ve kökler için geçerli değil. Bu yüzden biraz daha dikkatli olmanızda fayda var. Parmaklarınızı hafifçe bastırarak toprağın aşırı sulanmış veya çok kuru olup olmadığını kontrol edin. Ardından, saksıdaki toprağın ne kadar yüksek olduğuna bakın, yeterli mi, düşük mü, eğer öyleyse toprak çökmüş, sıkışmış olabilir veya aşırı yüksek seviyede bir toprak varsa yeni filizler yüzeye ulaşamıyor olabilir. Diğer yandan, köklerin sağlığından emin olmak için hafifçe ve dikkatlice topraktan çıkararak kontrol edebilirsiniz, bu noktada destek de isteyebilirsiniz. Sağlıklı kökler sert ve genellikle beyazımsı renktedir, hasar görmüş köklerde ise parçalanmalar, çürümeler olabilir, bu da bitkinin sağlıklı bir şekilde büyümesine engel olabileceği gibi onu eski sağlığına kavuşturmak için de ekstra çaba harcamanız gerekebilir -ve bu da biraz daha uzmanlık gerektirir ve kolay değildir.-

Bonus: Bitkinizi aldıktan sonra…

Yeni bitkinizi eve getirdikten sonra birkaç gün onu evinizdeki diğer bitkilerinizden ayırıp bir süre karantinada tutmanızda fayda var. Eğer herhangi bir hastalık belirtisini veya toksik bir maddeyi gözden kaçırdıysanız, diğer bitkilerinizin bu durumdan etkilenmemesi için yeni saksınızı ayrı tutmak iyi olacaktır. Tedbirli olmak, en doğrusu…

Evinize yepyeni soluklar, yepyeni renkler getirdikten, yeni bitkilerinizi satın aldıktan sonra yalnızca ilk birkaç gün değil, kalan her günde de özenle bakım yapmanız gerektiğini unutmayın.

Daha fazla bitki bakım ipucu için şu yazılarımıza da göz atmayı unutmayın:

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 

Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 



İlgili Makale