X

Türkiye’nin en iyi ‘Glamping’ adresleri: Lüksün sadelikle buluştuğu, doğayla iç içe bir tatil deneyimine hazır olun

Kuş cıvıltılarının dalga seslerine karıştığı, doğayla baş başa, huzurlu ve sakin bir tatil arayışında olan ama tatilde jakuzisinden, gece yatmadan önce aldığı ılık duştan, sağlıklı ve lezzetli yemeklerden ya da yogasından ödün vermek istemeyenler… Glamping kelimesini henüz duymadıysanız çok şey kaçırıyorsunuz!

Glamping nedir?

Glamping kelimesini daha önce hiç duymamış olmanız oldukça normal. Glamping, İngilizce’deki ‘glamour’ (alımlı, büyülü, cazibeli) ve ‘camping’ (kamp yapmak) kelimelerinin birleşiminden oluşan, seyahat literatürüne adını oldukça yeni yazdırmış bir terim. Glamping konsepti, tarihi çok eskilere dayanıyor olsa da, doğa içinde konforlu bir tatil geçirmek isteyenlere sunulan bir tatil seçeneği olarak çok kısa süredir hayatımızda.

Glamping konsepti nasıl ortaya çıktı?

Glamping konsepti ilk olarak 19.yüzyılın başlarında, Avrupa ve Amerika ülkelerinden safari için Afrika’ya gelen zenginlerin konforlarından ödün vermeden gezmek istemeleriyle ortaya çıkmış. Afrika’nın el değmemiş doğasında maceradan maceraya koşup akşam kuş tüyü yastıklarında dinlenmek isteyen lüks tutkunu gezginlerin alışkanlıklarının bir devamı olarak görülebilecek Glamping, zamanla Afrika sınırlarını aşarak popüler bir tatil trendi haline geldi.

Modern insanın beş yıldızlı otellerde, her şey dahil tatil konseptinden sıkılarak doğanın sadeliğini ve huzurunu lüks yaşam tarzıyla birleştirme ihtiyacıyla ortaya çıkmış olan Glamping konsepti, klasik kamp tatilinden biraz daha farklı. Kamp malzemelerine ihtiyacınız yok. Aksine, çadırlar genelde içeride ayakta durabileceğiniz kadar büyük ve klimadan buzdolabına, banyodan jakuziye kadar beş yıldızlı otellerden bile daha konforlu imkanlar sunulabiliyor. Yemek ya da temizlik gibi tüm temel ihtiyaçlarınız karşılanıyor. Size de yalnızca doğanın tadını çıkarmak kalıyor!

Glamping konseptinin özü doğanın içinde zaman geçirmek olduğu için özel olarak tasarlanmış ve içindeki her türlü detayı özenle hazırlanmış bungalovdan kanvas çadırlara, mağaralardan ağaç evlere pek çok farklı mekanda konaklayabilirsiniz. Ayrıca pek çok Glamping alanı, bulunduğu bölgeye bağlı olarak dalış, balıkçılık, rafting, doğa yürüyüşü, yoga gibi doğada yapılabilecek outdoor aktiviteleri de ziyaretçilerine sunuyor. 

Türkiye’nin en iyi Glamping alanlarını sizler için derledik:

Bonjuk Bay, Marmaris

Türkiye’nin özel deniz koruma alanlarından biri olan Gökova Körfezi’nin kalbinde yer alan Bonjuk Bay, tatil anlayışı sadece dinlenmek değil yeni şeyler keşfetmek, üretmek, öğrenmek ve öğretmek olanlar için mükemmel bir Glamping seçeneği. Dalaman Havalimanı’na yaklaşık 1 saat uzaklıktaki konumuyla kısa bir hafta sonu kaçamağı için bile tercih edebileceğiniz, doğayla iç içer bir yer.

İlginizi çekebilir: Marmaris’in saklı cenneti Bonjuk: Good Vibes etkinliğiyle “ben zamanı” yaratmanın hafifliği

Yeni insanlarla tanışmayı ve paylaşmayı seven, insanlara olduğu kadar doğaya da saygı gösteren ziyaretçilerine müzik, sanat, gastronomi ve kişisel gelişimin yanı sıra dalıştan yogaya outdoor aktivite seçenekleri de sunan Bonjuk Bay’de tek başınıza, çift olarak ya da arkadaş grubunuzla konaklayabilirsiniz. Ancak Bonjuk Bay’de direkt rezervasyon yaptırabilmeniz ne yazık ki mümkün değil. Önce bir rezervasyon talep formu doldurmanız ve referans göstermeniz gerekiyor. Ayrıca Glamping alanında uyulması gereken bazı kurallar var ve bu kurallara da uymanız bekleniyor. Tasarım harikası lotus çadırlarının yanı sıra safari çadırı, taş ev ve bungalov gibi seçenekler de bulunan Bonjuk Bay’de mutfak, banyo ve dinlenme alanı ortak kullanımlı.

Daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Instagram: https://www.instagram.com/bonjukbay/

Perdue, Fethiye

Kendinizi Glamping’in ‘glorious’ kısmına daha yakın hissedenlerdenseniz, Perdue beklentilerinizi karşılamanın da ötesine geçebilecek bir Galmping lokasyonu. Doğanın sadeliği ve lüks bir araya geldiğinde olabileceklerin canlı kanıtı olan Perdue’ye ister romantik bir hafta sonu kaçamağı isterseniz balayı için gidebilirsiniz. 

Ahşap platformların üstüne kurulmuş safari çadırınızdan gün batımını izlerken evinizdeki rahatlığı aratmayacak yatağınızın, banyonuzun ve spa küvetinizin keyfini çıkarabilirsiniz. Dalıştan tekne gezilerine, yamaç paraşütünden masaja pek çok aktiviteden yararlanabilirsiniz. Sade ve minimal detaylarla tasarlanmış bu muhteşem Glamping noktası, sunduğu imkanlar nedeniyle son birkaç yıldır yeni çiftlerin balayı alternatifi olarak tercih ettikleri lokasyonlardan biri.

Daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Instagram: https://www.instagram.com/perduehotel/

Club Amazon, Bördübet

40 yıllık geçmişiyle Türkiye’de Glamping konseptinin öncüsü olan Club Amazon, Datça Yarımadası’nın en güzel noktasında, Gökova Körfezi’nde, gökyüzüne uzanan çam ağaçlarının gölgesinde konumlanmış. Yürüme mesafesindeki plajı, doğa sporları ve el değmemiş koylarıyla doğanın içinde huzurlu ve sakin bir tatil için ideal bir lokasyon olan Club Amazon’da butik van, teras, taş oda, mini bungalov, küp oda, çingene arabası ve glamper car gibi biribirinden enteresan konaklama seçenekleri bulunuyor. Kendine ait bir koyu bulunan tesisin en favori aktivitelerinden biri olan kanoyla dilediğiniz plajda mola vererek berrak denizin ve güneşin tadını doyasıya çıkarabilirsiniz.

Daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Instagram: https://www.instagram.com/clubamazon/

Avalon Steppes, Kayaköy

Glampinghub.com’dan alınmıştır.

Türkiye’deki Glamping konseptinin öncülerinden bir diğeri olan Avalon Steppes, doğanın ve tarihin yan yana olduğu muhteşem güzellikte bir alana kurulmuş. Lüks oba çadırlarının en az tasarımları kadar dikkat çeken olanakları arasında çift kişilik yataktan gardrop ve masa gibi mobilyalara kadar ihtiyaç duyulabilecek her şey mevcut. Ancak Avalon Steppes’te bulunan çadırların en dikkat çeken özelliği, sabah kalktığınızda gökyüzünden geçen bulutları, gece yatarken de parıldayan yıldızları izlemenize olanak veren kubbe şeklindeki şeffaf tavanları. ATV, ata binme, dalış gibi aktiviteler de sunan glamping alanının tek dezavantajı sahile yürüme mesafesinde olmaması.

Instagram: https://www.instagram.com/avalonsteppes/

Kozluyalı Glamping, Ayvacık

Kaz Dağları’nın muhteşem doğası içinde kaybolmak isteyenler için, Edremit Körfezi’ne nazır manzarasıyla, Assos’un hemen yukarısında yer alan Kozluyalı Glamping, balkabağı şeklindeki tasarımlarıyla dikkat çeken çadırlarında beklentinin ötesinde bir deneyim sunuyor. 2500 yıllık bir yerleşim alanı olan Kozlu Köyü’nde, zeytinliklerin arasında yer alan bu Glamping alanında birbirinden lezzetli ve doğal Ege lezzetlerinin keyfini çıkarabilirsiniz. Edremit Körfezi’nin büyüleyici manzarasına karşı gün batımını izleyebilir, zeytin ağaçlarının gölgesinde huzurlu bir tatil geçirebilirsiniz.

Daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Instagram: https://www.instagram.com/kozluyali/

Kocabahçe Glamping, Bozburun

Kamp tatilini lüks ve konforla taçlandırmak isteyenlerin son yıllarda en çok tercih ettiği bir başka Glamping noktası Bozburun’da bulunan Kocabahçe Glamping. Bozburun’ın onlarca koyundan biri olan Germe Koyu’nda bulunan Kocabahçe Glamping o kadar doğanın içinde ki, kamp alanına yalnızca deniz yoluyla ulaşılabiliyor.

Doğa yürüyüşünden kanoya pek çok doğa aktivitesi sunan Kocabahçe Glamping’te eğitimler, kişisel gelişim atölyeleri, yoga kampları, meditasyon seansları gibi farklı etkinlikler bulabilmek mümkün. Konaklama seçeneği olarak ise bungalovlar ve lüks çadırlar bulunuyor. Ayrıca kendi çadırınızı getirip kamp alanında konaklayabilmeniz de mümkün. Çadırda konaklamayı düşünüyorsanız ortak kullanımlı banyo ve tuvaletler de mevcut.

Daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. 

Instagram: https://www.instagram.com/kocabahceglamping/

Mona Glamping Caravan Suites, Sığacık

Seferihisar’ın mandalina ve zeytin ağaçlarıyla çevrelenmiş doğasında keyifli bir tatil geçirmek isteyenlerin tercih edebileceği Mona Glamping Caravan Suites, doğayla iç içe tatilin en doğru adreslerinden biri. Teos Sanat Kampı’nın içinde yer alan, Teos Antik Kenti’ne yürüme mesafesinde bulunan kampta, otel konforunda dekore edilmiş karavanlarda konaklama seçeneği mevcut. Bölgenin eşsiz lezzetlerini tadabileceğiniz gibi, mangal için ayrılmış özel alanlarda kamp ruhuna uygun şekilde sucuk ve marshmallow ile mangal keyfi de yapabilirsiniz.

Daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. 

Instagram: https://www.instagram.com/monacamping/ 

Shambala Lodge, Kabak Koyu Fethiye

Kamp yaşamını sevenlerin en çok tercih ettiği koylardan biri olan Kabak Koyu’nda bulunan Shambala, doğayla baş başa bir tatil yapmak isteyenler için ideal bir başka Glamping lokasyonu. Muhteşem doğanın ortasında, antik uygarlıkların kalıntılarıyla çevrelenmiş Likya Yolu üzerinde bulunan, dekorasyonunda Budizm öğelerine yer verilen Shambala‘da ağaç evlerde ya da bungalovlarda konaklayabilirsiniz. Ayrıca deniz sevmeyenler için ortak kullanımlı bir havuz da bulunuyor.

Daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. 

Instagram: https://www.instagram.com/shambalalodgeturkey/

Chakra Beach, Kabak Koyu

Kabak Koyu’na yürüme mesafesinde olan deniz manzaralı Chakra Beach’te tavanından yıldızları izleyebileceğiniz özel odaların da yer aldığı standart, deluxe ve lux olmak üzere üç ayrı tipte bungalov seçeneği mevcut. Ayrıca standart bungalovlar haricindeki tüm bungalovlarda klima, banyo ve tuvalet bulunuyor. 

Daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. 

Instagram: https://www.instagram.com/chakrabeachkabak/

Campo Portakal Eco Glamping, Çıralı

Lüks oluşundan çok çevreye duyarlı olmasıyla ön plana çıkan, ‘Eco Glamping’ konseptli Campo Portakal, Çıralı’nın yüksek dağlarının arasında konumlandırılmış. Campo Portakal‘da, diğer glamping alanlarından farklı olarak, özel tasarım at arabalarında konaklayabiliyorsunuz. Adıyla müstesna, kocaman bir portakal bahçesinin ortasında bulunan Glamping alanında farklı tarzdaki çadırlarda konaklayabileceğiniz gibi kendi çadırınızı da götürebilirsiniz. Tarihi Likya Yolu üzerinden bulunan Campo Portakal, Antik Olympos şehrine ve kalıntıların hemen sonundaki plaja yürüme mesafesinde.

Daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Instagram: https://www.instagram.com/campoportakal/

Adaperest, Bozcaada

Kısa bir hafta sonu kaçamağı için İstanbul’a yakın bir glamping lokasyonu arayanları böyle alalım: Şehir hayatından bunalan bir çiftin hayallerini gerçekleştirmek için Bozcaada’ya doğru yola çıkmalarıyla temelleri atılan Adaperest, çiftin karavanının ve evinin bulunduğu sevimli bahçelerine verdikleri isim. Özellikle insanlardan izole, sessiz ve huzurlu bir tatil arayanların tercih edebilecekleri Adaperest, Bozcaada’nın nefis şarapları eşliğinde gün batımını izlemek isteyenler için ideal. Kuş sesleri, kekik kokuları ve yıldızlarla dolu bir tatil deneyimi için Adaperest’i listenize almanızı öneriyoruz.

Instagram: https://www.instagram.com/adaperest/

Mola Cunda Hotel & Beach, Cunda

Cunda’nın eşsiz doğasında yer alan Mola Cunda Hotel & Beach, 2 karavan ve 4 çadırla hizmet veren, oldukça sakin ve kalabalıktan uzak bir Glamping alanı. 3 kişilik konaklamaya uygun olan geniş çadırlarında minibar ve klima gibi lüks detaylar da yer alıyor. Otel ve beach club olarak da hizmet veren Mola Cunda‘ya bağlı glamping alanında sakin ve doğayla iç içe bir tatil yapabilir, Ege Denizi’nin serin ve temiz sularının keyfini çıkarabilirsiniz. 

Daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. 

Instagram: https://www.instagram.com/molacunda/

Kaynaklar: Glumping Hub, Booking, Biz Evde Yokuz, Listelist, İki kafa Bi Dünya, Ooomate

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale