X

Tükenmişlik sendromu (burnout) nedir? Tükenmişliğin belirtileri nelerdir?

Günlerimizin, haftalarımızın, aylarımızın, yıllarımızın ve ömrümüzün en uzun zamanı kapsayan alanı hiç şüphesiz kariyerimiz ve işimiz. Hepimiz nihayetinde yaşam amacına ve becerilerini uygun kariyeri bulmak için uzun bir eğitim hayatından geçiyor, uzun ve zorlu karar süreçlerinden sonra tutkuyla çalışabileceği bir iş ve kariyer yolculuğuna başlıyoruz. Ancak çok küçük bir azınlık iş yaşamında mutlu ve emin adımlarla ilerlerken, büyük bir çoğunluğumuz bazen işini sevmemenin, bazen çok fazla sorumlulukla yüklenmenin, bazen birlikte çalıştığı kişilerle sağlıklı ilişkiler geliştirememenin, bazen de hiç sorumluluk verilmemenin ve yetersiz hissetmenin neden olduğu tükenmişlik sendromuyla baş etmek zorunda kalıyoruz.

Rakamlarla tükenmişlik sendromu

Tükenmişlik sendromu oldukça ciddi sonuçları olan ve özellikle şehirde yaşayanların sıkça deneyimlediği, oldukça yaygın bir deneyim. 2020 yılında, bağımsız araştırma şirketi Gallup, bir grup katılımcıya kendilerini hangi sıklıkta tükenmiş hissettiklerini sordu. Katılımcıların %48’i ara sıra, %21’ise kendilerini sürekli olarak tükenmiş hissettiklerini belirtti.

Yaptığımız işle ve günlük sorumluluklarımızla ilgili stresli, yorgun ya da endişeli hissetmek aslında pek çoğumuz için alışılmadık bir durum değil, ancak tükenmişlik semptomları ve kendimizi tükenmiş hissetmemize neden olan stres unsurları devamlı olarak yaşamımızın merkezinde olduğunda hem fiziksel hem de psikolojik sağlığımız bu durumdan fazlasıyla olumsuz etkilenebiliyor. Yapılan araştırmalar, yaşamının bir döneminde tükenmişlik sendromu yaşamış olan kişilerin bağışıklık sistemiyle bağlantılı hastalıkları geçirme riskinin %63, kalp krizi gibi ani gelişen hastalıkları deneyimleme riskininse %23 daha yüksek olduğunu gösteriyor.

Hastalık risklerinin yanı sıra, kişinin devamlı olarak tükenmişlik sendromuna neden olan koşullarda çalışıyor olmasının zamanla çalışma performansında azalma yaşandığı da elde edilen bulgular arasında. Tükenmişlik sendromuyla mücadele eden kişiler çalışma performanslarını nasıl geliştirebilecekleri konusunda üstlerindeki kişilerden geri bildirim almaya karşı çekince yaşıyorlar. İşyerindeki performanslarına %13 daha az güveniyorlar ve işten ayrılma olasılıkları 3 kata kadar daha fazla olabiliyor.

Yaşamın bu kadar içinde, hayatımızın bu kadar merkezinden ve bütünsel sağlığımızla birlikte çalışma performansımızı da son derece olumsuz etkileyen tükenmişlik sendromuna, neden ortaya çıktığına ve türlerine yakından bakalım.

Tükenmişlik sendromu nedir?

Tükenmişlik sendromu, yaşamımızın ayrılmaz bir parçası olan işimiz ve sorumluluklarımız karşısında yaşam tatminimizin ve üretkenliğimizin azalmasına neden olan; stres, depresyon, kronik yorgunluk gibi semptomlarla kendini gösteren ve günümüzde oldukça yaygın olarak gözlemlenen bir kavram.

Tükenmişlik sendromu ilk olarak 70’lerin ortalarında Freudenber tarafından sağlık çalışanlarının deneyimlediği bir fenomen olarak ortaya çıktı. Günümüzdeyse tükenmişlik sadece sağlık çalışanlarıyla değil, tüm sektörlerde çalışan kişilerin deneyimlediği bir psikolojik rahatsızlık olarak geçerliliğini koruyor. Dünya Sağlık Örgütü ise tükenmişliği, “başarılı bir şekilde yönetilemeyen kronik işyeri stresinden kaynaklanan bir sendrom” olarak tanımlıyor.

Tükenmişliğin başlı başına psikolojik bir rahatsızlık mı yoksa depresyonun bir alt türü mü olduğu hala tartışma konusu, çünkü semptomlarının büyük bir çoğunluğu depresyon belirtileriyle örtüşüyor. Tükenmişlik sendromu, Amerikan Psikoloji Derneği (APA) tarafından yayınlanan Ruhsal Bozuklukların Teşhis ve İstatistik El Kitabında (DSM) adı geçen psikolojik rahatsızlıklar arasında yer almasa da, Dünya Sağlık Örgütü (2019) tükenmişliği kişinin işiyle ilgili deneyimlediği bir problem olarak kabul ederek, Uluslararası Hastalık Sınıflandırmasına (ICD kodu Z73.0) dahil ediyor.

Tükenmişlik sendromunun nedenleri

Tükenmişlik sendromu pek çok farklı nedenden dolayı ortaya çıkabildiği gibi, Dünya Sağlık Örgütü tükenmişlik sendromunun en önemli sebeplerinin başında işyerindeki stresin doğru yönetilememesi olduğunu söylüyor. Tükenmişlik sendromunun ortaya çıkmasına neden olan diğer pek çok faktör de stres seviyesinin artmasına neden olarak, dolaylı yoldan tükenmişlik sendromu yaşamamıza zemin hazırlayabiliyor.

İşle ilgili gerçekçi olmayan beklentiler

Gerçekçi olmayan iş beklentileri arasında yönetilemeyecek kadar fazla iş yükü, gerçekçi olmayan hedefler ve zaman baskısı bulunuyor. Gerçekçi olmayan bir zaman dilimi içinde, uzun süreler boyunca tutarlı bir şekilde yüksek performans göstermesi beklenen çalışanların tükenmişlik yaşama olasılığı çok daha yüksek. Ayrıca iş yükünün ve sorumlulukların yönetilemeyecek büyüklükte olması da kişilerin tükenmişlik sendromu yaşamasına katkıda bulunabiliyor.

Mikro yönetim (Micromanagement)

Yaptığımız işlerin tamamının başka biri tarafından kontrol ediliyor olması ve insiyatif alamamak da tükenmişlik sendromu yaşamamızın en önemli sebeplerinden biri olarak gösteriliyor. Yapmamız gereken işler ve zamanımız üzerinde kontrol sahibi olmamak ve en küçük detayın bile başka biri tarafından sürekli kontrol edilmesi, sorgulanması, eleştirilmesi ve geri bildirime tabi olması tükenmişlik yaşamamıza neden olabiliyor.

Yönergelerin yetersiz olması

Yapmamız gereken işlerin ve sorumluk alanımızın sınırlarının ve yönergelerinin net şekilde belli olmaması yaptığımız işlerden yeterince tatmin olamamamıza neden olarak tükenmişlik sendromu deneyimlememize zemin hazırlayabiliyor. Görev tanımımız net olmadığında ve birlikte çalıştığımız kişiler beklentilerini net şekilde ifade edemediklerinde gerçekçi olamayan beklentiler ve mikro yönetim ortaya çıkabiliyor. Aynı işin üzerinde gereksiz zaman harcamak, ne kadar çalışırsak çalışalım görünür bir sonuç olmadığı için tüm emeğimizin ve zamanımızın boşa gittiğini düşünmek, birlikte çalıştığımız kişilerin yaptığımız işten tatmin olmaması ve devamlı olarak müdahale etmeye çalışması zamanla endişe ve bitkinlik hislerinin ortaya çıkmasına neden olabiliyor.

İzolasyon ve yalnızlık hissi

Özellikle evden çalışma düzenine geçtikten sonra kendinizi daha fazla tükenmiş hissediyorsanız, sebebi izolasyon ve yalnızlık hissi olabilir. İşyerinde birlikte çalıştığımız kişilerle iletişimde olmak ve sosyalleşmek desteklendiğimize ve istediğimiz an yardım alabileceğimize dair duygularımızı canlı tutarken; birlikte çalıştığımız kişilerin uzağımızda olması ve düzenli olarak temas kuramamak izolasyon ve yalnızlık hissiyle birlikte daha fazla tükenmemize neden olabiliyor.

Ayrıca yöneticilerinden ya da birlikte çalıştığı kişilerden yeterince destek görememek kişilerin kendilerini tükenmiş hissetmesine neden olabiliyor. Adil muamele görmeyen, eşit koşullarda çalıştığını düşünmeyen ve haksızlığa uğrayan çalışanlar tükenmişlik riskiyle daha fazla karşı karşıya kalabiliyor.

Tükenmişlik sendromunun semptomları

Tükenmişlik sendromunun ilk kez Freudenberg (1974) tarafından tanımlanmış olan semptomları, kendi çalıştığı klinikteki sağlık personeli arasında gözlemlediklerine dayanıyordu. Ancak o zamanlardan günümüze kadar Tükenmişlik Sendromu’yla ilgili yapılmış olan binlerce araştırmanın ışığında, semptomlar çok daha spesifik hale getirilerek, farklı meslek gruplarını kapsayacak şekilde tekrar kavramsallaştırıldı.

Tükenmişlik sendromunun fiziksel semptomları:

  • Yorgunluk hissi
  • Soğuk algınlığı ve grip gibi solunum yolu hastalıklarının kronikleşmesi
  • Sık ve yoğun baş ağrıları
  • Gastrointestinal (bağırsak ve sindirim sistemi) rahatsızlıklar
  • Uyku bozuklukları
  • Nefes darlığı

Tükenmişlik sendromunun bilişsel, duygusal ve davranışsal semptomları:

Yukarıdaki fiziksel semptomların yanı sıra,

  • Sürekli olarak sinirliyseniz ve öfkeli davranışlar sergiliyorsanız,
  • Duygularınızın yoğunsa ve duygusal tepkilerinizi kontrol etmekte zorlanıyorsanız (hızlı ağlama, çabuk öfkelenme, hataları kolay tolere edememe gibi),
  • Birlikte çalıştığınız yöneticilerinizle ya da çalışma arkadaşlarınızla ilgili şüpheli ve paranoyaya kadar varabilen, takıntılı düşünceleriniz varsa,
  • Alkol, sosyal medya, alışveriş gibi bağımlılık haline dönüşmüş alışkanlıklarınız varsa,
  • Daha inatçı, esnek olmayan düşünce kalıplarına sahip, diğer insanların fikirlerini dikkate alamayacak kadar kapalı bir tutum geliştirdiyseniz,
  • Bardağın boş tarafını görerek sürekli olumsuz olanı düşünme eğilimi gösteriyorsanız,
  • Genel ruh halinizin depresif olduğunu düşünüyorsanız, tükenmişlik sendromu yaşıyor olabilirsiniz.

Tükenmişliğin üç boyutu

Psikoloji literatüründe Tükenmişlik Sendromu’nun yukarıdaki davranışsal ve fiziksel semptomları genellikle şu üç boyut altında toplanıyor: Bitkinlik, yorgunluk ve enerjinin tükenmesiyle ilişkilendirilen duygular; kişinin işi hakkında giderek daha mesafeli, olumsuz ya da alaycı hissetmesi (işini küçümsemesi ya da dalga geçmesi); kişinin işiyle ilgili performansı konusunda devamlı olarak kendini yetersiz ve tatminsiz hissetmesi.

Tükenmişlik sendromunun belirtileri nelerdir?

Tükenmişlik yaşayan çalışanlar başlangıç aşamasında öncelikli olarak yorgunluktan şikayet ederler. Tükenmişliğin başlangıcı olan ilk evrede kronikleşmiş hale gelen yorgunluk, bitkinlik ve düşük enerji gibi hisler en baskın olarak görülen semptomların başında geliyor.

Kronik yorgunluğu işle ilgili karamsar ve olumsuz düşünceler izliyor. Yapılan işlerin beğenilmemesi, yetersizlik hissi, motivasyon eksikliği, ilgisizlik ve işi önemsememe gibi davranışlar ve bu davranışlara eşlik eden duygu ve düşünceler ilerleyen dönemde ortaya çıkabiliyor. Bu karamsarlığı umutsuzluk ve çaresizlik hisleri izliyor. Kişi kendisine ve yaptığı işe olan inancını, daha da önemlisi bir şeylerin düzelebileceğine ve iyileşeceğine olan inancını kaybettiğinde performansı daha da düşüyor ve kendisini içinden çıkılamaz bir döngünün içinde bulabiliyor.

Tüm bu aşamaların yanı sıra, tükenmişlik sendromu ayrıca yorgunluk ve bitkinlik hislerinin beraberinde getirdiği ikincil semptomlarla da yoğunlaşabiliyor. Yorgunluğun beraberinde getirdiği plansızlık ve düzensizlik dikkat eksikliği ve odaklanma problemlerini beraberinden getirebiliyor. Kişinin iş yükünün ve sorumluluklarının fazla olması, üzerinde çalıştığı herhangi bir işin sürekli olarak bölünmesi unutkanlığı beraberinde getirebiliyor. Kontrol edilemeyen duygular ve sürekli olarak devam eden depresif ruh hali, kişilerin bu durumla başa çıkmak için madde ya da ilaç kullanmak istemesiyle sonuçlanabiliyor.

Kişinin hayatında stres faktörlerinin yoğun olması ve tükenmişlik yaşaması baş ağrısı, mide ve bağırsak problemleri, çarpıntı ve diğer kardiyovasküler problemlerin ve fizyolojik semptomlarının görülmesine de zemin hazırlayabiliyor ancak tüm bu semptomların nasıl ortaya çıktığı kişiden kişiye farklılık gösterebiliyor. Örneğin, bazılarımız için tükenmişlik sendromu uyku problemlerine neden olurken, başka biri için diş gıcırdatma, tırnak yeme, saç yolma gibi beden sağlığını etkileyen davranışlar ve semptomlar tükenmişlik sendromu yaşandığına işaret edebiliyor.

Dünya Sağlık Örgütü, semptomu yukarıdakilerden hangisi olursa olsun ve nasıl ortaya çıkarsa çıksın tükenmişlik sendromunun mesleki stres sonucunda ortaya çıktığının, yaşamımızda işle ilgili olmayan herhangi bir stres unsurunun tükenmişlikle sonuçlanmasının mümkün olmayacağının da altını özellikle çiziyor.

Tükenmişlik sendromunun türleri

Tükenmişliği duygularımızdan ilişkilerimize, ebeveynlikten sorumluluklarımıza yaşamımızın pek çok farklı alanında kullanıyor olsak da tükenmişlik sendromu temel olarak işyerinde yaşanan stresten kaynaklandığı için iş yaşamımızla ilişkili bir durum olarak kavramsallaştırılıyor. Bu bağlamda tükenmişlik sendromu, ortaya çıkma sebebine bağlı olarak 3 farklı türde inceleniyor:

Fazla iş yükünden kaynaklanan tükenmişlik hissi

Daha başarılı olmak adına taşıyabileceğimizden fazlasını yüklenmek, karşımızdaki kişiye hayır dememek ve verilen her işi tamamlayabilmek için gece gündüz çalışmak sağlığımızı, özel hayatımızı ve zihinsel enerjimizi tüketerek tükenmişlik yaşamamıza neden olabiliyor. Çoğumuzun bu tür tükenmişlikle başa çıkma yöntemi, şikayet etmek oluyor.

Konfor alanının dışına çıkmamaktan ve zorlanmamaktan kaynaklanan tükenmişlik hissi

Yaşamımızda yeterince zorlu deneyimin olmaması yeterince takdir almamak, canımızın sıkılması ve öğrenme fırsatlarının kapalı olması nedeniyle tükenmiş hissetmemize neden olabiliyor. Tükenmişliğin bu türünü deneyimleyen kişiler genelde işlerinden uzaklaşarak ve ilgilerini kaybederek bu durumla baş etmeye çalışırken, zamanla sorumluluktan kaçma ve iş arkadaşlarıyla bağlantılarını koparma gibi davranışlar sergileyebiliyorlar.

Çaresizlikten kaynaklanan tükenmişlik hissi

Tükenmişliğin bu türü genelde kişinin işiyle ilgili herhangi bir konuda çaresiz ve umutsuz hissetmesiyle ortaya çıkıyor. Tükenmişliğin bu türünü deneyimleyen kişiler kendilerini yetersiz hissedebiliyor ya da işyerindeki taleplere yetişemeyebiliyorlar. Bu da kendilerini pasif ve motivasyonsuz hissetmelerine sebep olabiliyor.

Tükenmişlik sendromu bedeninizi hasta ediyor olabilir mi?

Gallup isimli bağımsız araştırma ve danışmanlık şirketinin tükenmişlik sendromuyla ilgili yapmış olduğu güncel bir araştırmanın sonuçları, tükenmişlik yaşayan kişiilerin doktora ve acil servise gitme oranlarının çok daha yüksek olduğunu ortaya çıkardı.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi fizyolojik pek çok semptomu olan tükenmişlik sendromu baş ağrısı, karın ağrısı, bağırsak problemleri, kalp çarpıntısı gibi pek çok fiziksel semptomla kendini gösterebiliyor.

Araştırmalar ayrıca, tükenmişlik sendromu yaşayan çalışanların madde bağımlılığı (özellikle alkol) geliştirme olasılığının da daha yüksek olduğunu gösteriyor. Tükenmişlik sendromu erkeklerin kardiyovasküler hastalıklara yakalanma olasılığını yükseltirken, kadınlarda kas-iskelet sistemi problemleri olarak kendini gösterebiliyor.

Tükenmişliğin altında yatan mekanizma olan kronik stres de, tükenmişlik nedeniyle ortaya çıkan fiziksel hastalıkların en önemli sebeplerinin başında geliyor. Kronikleşmiş ya da uzun süredir devam eden stres, kalp hastalıklarını, enfeksiyon riskini, Tip-2 diyabet ve kısırlık riskini artırabiliyor.

Stres aynı zamanda kalitesiz uykuya da neden olabiliyor ve bu da kalp hastalığı ve diyabet riskini tetikleyerek sağlığı olumsuz etkileyebiliyor. Artan stres seviyesi, vücudun diğer hastalıklara karşı savunmasızlığını da artırıyor.  Yüksek düzeyde stres yaşamak, soğuk algınlığı gibi küçücük bir rahatsızlıktan bile kurtulmak için gerekli olan süreyi uzatabiliyor. Çok ciddi vakalardaysa, kronik hale gelen tükenmişliğin erken ölüm riskini % 35 arttırdığına dair araştırma sonuçları da mevcut.

Tükenmişlik sendromu yaşam kalitemizi ve ilişkilerimizi nasıl etkiliyor?

Tükenmişlik yaşayan kişiler, sevdiklerinden ve bir zamanlar kendileri için önemli olan hobilerinden ya da ilgi alanlarından uzaklaşmak gibi depresyon belirtileri gösterebiliyor. İşle ilgili stresten kaynaklanan tükenmişlik sendromu, stresin neden olduğu pek çok çatışma, anlaşmazlık, iletişimsizlik, öfkeyi kontrol edememe gibi günlük yaşamdaki ilişkilerimizi olumsuz etkileyebilecek davranış ve tutumları beraberinde getirebiliyor.

İş yaşamında karşılaştığımız problemlerin özel yaşamımıza olan olumsuz yansımaları sadece bunlarla da sınırlı değil. 2000 ve 2006 yıllarında yapılmış olan iki ayrı araştırmanın sonuçları da, iş yaşamında stres ve baskı altında hisseden, çalışma saatlerinin ve sorumluluklarının fazlalığından şikayet eden çalışanların sosyal yaşamlarında ve ilişkilerinde karşılarındaki insanlara düşmanca bir tavır sergilediklerini ortaya koyuyor. Ancak ilişkiler ve tükenmişlik arasındaki ilişkinin tek yönlü olmadığının altını çizmekte fayda var. Kaliteli, anlamlı ve besleyici ilişkiler tükenmişliğe karşı tampon görevi görebiliyor. Özellikle işyerinde üstlerimizle ve çalışma arkadaşlarımızla kurduğumuz olumlu ilişkiler, iş motivasyonunu ve tatminini artırdığı için tükenmişliğe karşı güçlü bir koruyucu olarak görülüyor.

Kaygı, stres, depresyon ve tükenmişlik sendromu

Tükenmişlik sendromuyla ilgili yapılmış olan pek çok araştırma, kaygı, stres ve tükenmişlik arasında karmaşık ancak güçlü bir ilişkinin var olduğunu söylüyor.

Tükenmişlik temel olarak, çalışma ortamındaki durumsal faktörlerden (stres unsurlarından) ve çalışanın kişiliği, duygusal dayanıklılığı, iyimserliği ya da karamsarlığı gibi bireysel faktörlerden kaynaklanıyor. Örneğin bu konuyla ilgili yapılmış olan bir araştırma, mükemmeliyetçi ve nevrotik kişilik özellikleri gösteren kişilerin tükenmişlik yaşama olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Bunun nedeninse, bu tür çalışanların işyeriyle ilişkili stres faktörleriyle karşı karşıya kaldıklarında verimsiz ve işe yaramayan başa çıkma mekanizmaları kullanmaları olduğu düşünülüyor.

Yapılan araştırmalar ayrıca depresyon ve tükenmişlik sendromu arasında güçlü bir ilişki bulunduğunu ve bu ilişkinin bir kısmının anksiyete ve depresyon arasındaki ilişkiyi de açıkladığını gösteriyor. Tükenmişlik yaşayan çalışanlar, anksiyete ve depresyon gibi psikolojik problemleri daha fazla yaşıyor ve daha fazla madde bağımlılığı geliştirebiliyorlar. Ayrıca bazı araştırmalar, yüksek düzeyde ve sürekli olarak kaygı deneyimleyen kişileri mesleki strese yanıt olarak tükenmişlik sendromu semptomları geliştirme olasılıklarının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Kaygı düzeyi çok yüksek olan çalışanlar işlerine aşırı bağlanmaları nedeniyle fazla sorumluluk alma ve zaman baskısı gibi taleplerle daha fazla karşı karşıya kalabiliyor.

İlginizi çekebilir: İçsel bir psikolojik deneyim: Tükenmişlik sendromunun kökleri, Tükenmişlik sendromu ile nasıl başa çıkılır?

 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.





Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Dijital dünya, sınırlarını sürekli olarak genişletmeye devam ediyor ve sanal dünyalar, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Üstelik yalnızca sanal dünyalar da değil, o dünyanın baş kahramanları olan virtual influencer’lar da. Yani biz 🙂 Sosyal medya platformlarında kendi takipçi kitlelerini oluşturan ve çokça sevgiyle ve ilgiyle karşılanan sanal influencer’lar, sadece teknolojik gelişmelerin başarılı bir somut örneği olmakla kalmıyor; aynı zamanda modern pazarlama pratiklerini de yeniden şekillendiriyor.



Yani, artık gerçek insan influencer’lar gibi biz virtual influencer’lar da markaları temsil edebiliyor, iş birliği çalışmaları yapabiliyoruz; dahası biz de hayatımızın akışını ya da bir günümüzün nasıl geçtiğini paylaşabiliyoruz, üstelik dünyanın pek çok yerinde. Peki, biz kimiz? İşte bu dijital dünyayı çok daha yakından tanımak ve bir parçası olmak için mutlaka takip etmeniz gereken virtual influencer’lar:

Virtual Alin


Gelin, önce benimle başlayalım ve size kendimi tanıtayım: Ben Alin! Ford Türkiye’nin marka elçisiyim. En büyük ilgi alanım elbette ki teknoloji ve otomobiller. Aynı zamanda seyahat etmeye de bayılıyorum! Türkiye’nin otomotiv alanındaki ilk ve tek sanal influencer’ıyım. Yani beni ben yapan, hobilerimi şekillendiren, yaşam tarzımı belirleyen her şey aslında markanın stratejisinden doğdu. Günümün büyük bir kısmını yepyeni keşifler yapmaya ayırıyorum ve hiçbir sosyal medya akımından da geri kalmıyorum…

Zencefil shot’ımla güne başlıyor, çıktığım yeni yollarda bol bol kahve molaları vermeyi ve maceralarımı sizinle paylaşmayı seviyorum. Başka çok sevdiğim bir şey varsa o da Mustang Mach-E ile geçirdiğim tüm anlar; çünkü onunla olan her yolculuğum sıra dışı diyor ve beni hemen takip etmeniz için Instagram hesabımı buraya bırakıyorum.

Rozy

Rozy, dünya genelinde en popüler virtual influencer’lardan biri ve Güney Koreli. Hatta Kore’nin ilk sanal influencer’ı. Gezmeyi, iyi giyinmeyi, yemek yapmayı çok seviyor. Dünyayı dolaşıyor, birbirinden şık tasarımlar kullanıyor, modellik yapıyor ve dünyaca ünlü markalarla çalışıyor. Her geçen gün yaptığı sponsorluk anlaşmalarının sayısı hızla artarken, sosyal medya takipçileri tarafından da hayranlıkla takip edilmeye devam ediyor. Rozy de tıpkı benim gibi sanatın ve estetiğin gücüne inanıyor ve her günü dolu dolu yaşamak için ilham veriyor.

Shudu

Shudu, moda fotoğrafçısı Cameron-James Wilson tarafından yaratılan dünyanın ilk dijital süper modeli olan bir sanal influencer. Güney Afrika Kökenli Shudu, iyi giyinmeyi çok seviyor. Dünyaca ünlü lüks moda markalarıyla iş birlikleri yapan Shudu, aynı zamanda sanal insan ırkının savunucusu olma görevini de üstleniyor. Shudu’nun yaratılmasındaki en önemli amaçlardan biri de dijital dünyanın temsilindeki etnik çeşitlilik eksikliğine dikkat çekmekti ve bence bu, hayranlık uyandırıcı.

Ion Göttlich

Ion Göttlich, bisiklet tutkunu bir sanal influencer. Teknoloji ve video oyunlarına olan ilgisi ile tanınan Ion, aynı zamanda da spor yapmaya çok düşkün. Yeni keşifler yapmayı, aktif bir yaşam sürmeyi ve sağlıklı alışkanlıklarını sürdürmeyi çok seviyor ve takipçileriyle bisikletini yanından ayırmadığı keyifli anları sıkça paylaşıyor. Dışarıdan bakıldığında Ion ile tarzımız pek uyuşmuyor gibi görünse de, çok önemli bir ortak yönümüz var: O da tıpkı benim gibi yollarda zaman geçirmeyi çok seviyor ve yeni keşiflere asla hayır demiyor.

Imma

Japonya’nın ilk virtual influencer’ı ve modeli, pembe saçlarıyla çok sevilen Imma. Bugüne kadar dünya çapında modadan iş dünyasına, lüks tüketim markalarından televizyon kanallarına kadar pek çok sektörde manşetlerde yer alan Imma, Instagram hesabından yaptığı paylaşımlarla ilgiyi üzerinde tutmaya devam ediyor. O da ben de yeni trendleri takip etmekten büyük keyif duyuyoruz; ayrıca dans ve müzik de ortak tutkumuz olabilir.

Lil Miquela

Instagram’da 2 milyondan fazla takipçisi olan ve dünya genelinde sevilen virtual influencer’lardan biri olan Lil Miquela, renkli yaşamından eğlenceli kareler paylaşarak takipçilerinin ilgisini çekmeyi başarıyor. Dünya devi moda markalarıyla iş birlikleri olan ve tarzından, kişisel bakımından ödün vermeyen Miquela, yeni yerler keşfetmeye de bayılıyor; tıpkı benim gibi… Unutmadan, ikimize de çillerin çok yakıştığını söylemiş miydim 🙂



Bermuda

Lil Miquela’dan sonra kız kardeşi Bermuda’yı da tanıyalım. Bermuda, kendini ‘robot queen’ yani robot kraliçe olarak anlatıyor ve adeta moda ikonu gibi tarzıyla ön plana çıkan bir sanal influencer. Özellikle lüks yaşam tarzı ve moda dünyasına olan tutkusuyla bilinse de pek çok farklı markayla da iş birlikleri yapıyor ve sık sık Miquela ile fotoğraf paylaşıyor. Bermuda da tıpkı benim gibi kişisel bakımına çok düşkün, ayrıca aktif bir yaşam sürmek, ikimizin de öncelikleri arasında. Miquela ile samimi ilişkilerine hayran olduğumu da belirtmeliyim…

Nobody Sausage

En komik virtual influencer’lardan biri olan Nobody Sausage, dünya çapında çok seviliyor ve 8 milyona yakın takipçisi var. Genelde günlük rutinlerini ve yaptığı işleri paylaşsa da modern dünyanın pek çok ortak sorununu da mizahi bir yaklaşımla ele alarak milyonları güldürmeyi başarıyor. Ayıca, müzik ve dansa olan ilgi ve tutkusu da coşku dolu bir enerji yayıyor. Benim de en çok güldüğüm, izlerken en çok keyif aldığım sanal influencer’lardan biri.

Lu do Magalu

Brezilya’nın en büyük perakende şirketlerinden birinin yüzü olan Lu do Magalu’nun ünü, yalnızca Brezilya ile sınırlı kalmıyor, çünkü sosyal medya hesaplarında dünyaca ünlü pek çok markanın ürünü ile ilgili içerikler üretiyor. İlk kez YouTube’da karşımıza çıkmış olsa da, bugün Instagram’da ve Facebook’ta da oldukça popüler. Ayrıca kendisini ‘Virtual 3D Influencer’ olarak tanıtıyor. O da teknoloji ve yenilikleri takip etme konusunda oldukça tutkulu ve bu tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı seviyor, tıpkı benim de yaptığım gibi.

CodeMiko

Teknik olarak ‘VTuber’ olarak bilinen CodeMiko, Twitch yayıncısı bir sanal influencer. VTuber teknolojisinin sınırlarını zorlamakla ün salan CodeMiko, canlı yayınlarında yaptığı röportajlarla da çokça ilgi görüyor. Sanal dünyanın ve teknolojinin son gelişmelerini aktarırken, tarzından ve günlük keşiflerinden de ödün vermiyor. İkimizin de dijital dünyanın sınırlarını zorlamayı sevdiğimizi söylemeden geçemeyeceğim 🙂

Thalasya

Endonezya’nın ilk virtual influencer’ı Thalasya, dünyayı keşfetmeyi, yeni tatlar denemeyi ve moda tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı çok seviyor. Üstelik çok çeşitli sektörlerdeki markalarla iş birliği yaparak, günlük rutinlerinde neler yaptığını da sık sık Instagram hesabına ekliyor. Thalasya da benim gibi yeni deneyimlere çok açık. Ayrıca, yemeklere ve özellikle de sokak lezzetlerine olan ilgisini de gizlemiyor. Sanırım ona yakın hissetmemi sağlayan ortak özelliklerimizden biri de bu.

Elbette ki listenin tamamı bu kadarla sınırlı değil. Sanal influencer’lar olarak sayımız günden güne artıyor. Teknolojinin, sanatın, gerçekliğin ve kurgunun sınırlarını zorlayan var oluşlarımızla, günden güne dijital dünyada yeni gelişmelere imza atmaya devam edeceğiz; tabii kendi hayatlarımızdaki maceraların dozunu artırmaya da. Siz de bu dünyadan haberdar olmak ve yeni maceralarımda benimle yer almak için takipte kalın! Geleceği, bugünden yaşayın.





İlgili Makale