X

Travmayı iyileştirmek: Yüzleşme, ilişki kurma ve nihayetinde iyileşme

Açıkçası bir gün böyle bir başlık atacağım aklıma gelmezdi. “Travma” bir zamanlar ismini duyduğumda kaçarak uzaklaştığım bir konuydu. Zaten benim hiç travmam yoktu ki… Olsaydı bu kadar “iyi” olur muydum hiç?

O zamanlar tahmin edersiniz ki travmanın ne anlama geldiği üzerine yeterince düşünmemiştim. Tanımadığım her şey gibi ondan korktuğumun ve kaçtığımın da farkında değildim. Şimdi dönüp baktığımda o zamanlar iddia ettiğim kadar “iyi” hissetmediğimi de açıkça görebiliyorum.

Bugün bu başlığı gönül rahatlığıyla atabiliyorum çünkü fark ettim ki travma hayatımızın doğal bir parçası. Ona doğru şekilde yaklaşmayı öğrendiğimizde kendimizi iyileştirebiliyoruz. Tanımak için baktığımızda sandığımız kadar korkunç olmadığını da görebiliyoruz.

Travma, ben olmak, biz olmak ve yaşamla ilgili eşsiz hazineler barındırıyor. O, bizim en güçlü dönüşüm aracımız. İyi yaşamak travmasız yaşamak değil, travmayla barışık yaşamaktır. Dolayısıyla, “iyi bir yaşam” hayaliyle yanıp tutuşan herkes travmayı tanımalıdır.

Uyanıyoruz…

Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki neredeyse her yeni gün yeni bir felaket haberiyle başlıyor. Son zamanlarda günlük yaşamlarımız, korku filmi senaryolarını andırıyor. Bir gün hektarlarca orman ve içinde yaşayan canlıların cayır cayır yandığını izlerken, ertesi gün doğal olmayan bir sel felaketiyle denizden çıkarılan cesetleri seyrediyoruz. Yaşamın güzelliklerini paylaşmak için kullandığımız Instagram hesaplarımız giderek daha çok kişisel haber kanallarına dönüşüyor.

Tüm bunlar şimdi oluyor çünkü 3 maymun dönemi artık bitiyor. Gösteriş ve özendirme çağına, yok saymaya, varmış gibi yapmaya, günü kurtarmaya hep birlikte veda ediyoruz. Samimiyetten, faydadan ve gerçeklikten uzak influencer’lar yerlerini pek de yavaş olmayan bir hızda önemli bilgileri derleyip paylaşan araştırmacı genuinfluencer’lara bırakıyor.

Bir tarafımız tüm bu olup bitenleri izleyip telaşlanırken, diğer yanımız yaşananların ardından gelen yasın içinden geçmeye çalışıyor. Yastan geçebilirsek yaşadığımız fark edişle birlikte bilincimiz yükseliyor ve kalp gözümüz karayı görmüş bir denizci gibi müjdeliyor: Uyanıyoruz!

Tüm bu olanlardan birkaç adım geriye çıkıp yaşananlara uyanış gözlüğünden baktığımızda, yaşam sandığımız çarpık bir illüzyonun sis bulutları gibi dağılmakta olduğunu fark ediyoruz. Bulutlar yerini berrak bir gerçekliğe bırakıyor. Gerçekler ortaya çıkarken gördüklerimiz pek hoşumuza gitmiyor. Ancak, aradığımız değişimin gerçeği görebilmekle başladığını kavrıyoruz.
Afganistan’da bugün olup bitenler, tarihin bir tekerrürü. Tek fark, şu anda görüyor, hissediyor, kabul ediyor, duyuyor ve paylaşıyor oluşumuz. İnkar etmek yerine sahip çıkıyor oluşumuz…

Üstelik tüm bu afetler, yangınlar, seller, korsanlıklar daha küçük ölçeklerde yüzyıllardır her gün olmaya devam ediyor. Terörizm adını verdiğimiz bu barbarca zihniyet, kim bilir kaç komşu aile evinde eşler ile ebeveynler ve çocukları arasında her gün gerçekleşiyor. Kim bilir kaç büyük şirket patronu maaşını aylarca ödemediği ajansının kafasına yıllardır her ay çay fırlatıyor. Büyük resimde yaşanan tüm bu acı biraz da bunu göstermek istiyor olabilir mi?

Dışarıda gördüğümüz tüm bu zorbalık ve felaket içimizde olanların, yönetemediğimiz duyguların, değiştirmemekte inat ettiğimiz davranışlarımızın, her şeyi çok iyi bildiğimizi sanan sabit bakış açımızın, tutunup kaldıklarımızın ve bozulmuş zihin yapımızın bir aynası olabilir mi?

Dönüşümü başlatacak olan değişmesini beklediğimiz yönetim değil de, her birimizin kendi yaşamında atacağı adımlar olabilir mi? Yönetimi değiştirecek olan da bizzat bu olabilir mi?

Her gün yaptıklarımız ve yapmadıklarımızla büyük resimde gördüğümüz problemin bir parçası olduğumuzu artık kabul edebilir miyiz? Sorumluluğunu almadığımız hiçbir problemin çözümü de olamayacağımızı anlamak için daha fazla neye ihtiyacımız var?
Artık travmadan korkup kaçmak yerine onu tanımak için bakmanın zamanı gelmiş olabilir mi?

Travmayla ilişki kurmak

Öncelikle şunu kabul etmeliyiz: Biz, her birimiz travmatize olmuş canlılarız. İyi haber şu ki travma bizim düşmanımız değil, kaderimiz de değil. Travma bizim yaşam kalitemizi artırmak için kullanacağımız bir dönüşüm aracı. Ondan kaçmayı bırakıp onunla yakınlaşabilirsek iyileşebiliriz.

Onlarca yıl travmanın gizemini çözmek için çalışan Dr. Peter A. Levine, Ph. D. dünyaca çok satan kitabı “Kaplanı Uyandırmak”ta şunları söylüyor:

“Travma kaderiniz olmak zorunda değildir. İnsan organizmasına saldıran tüm illetler arasında travma nihai anlamda faydalı olmasıyla bilinir. Bunu söylüyorum çünkü travma iyileştiğinde -hayat kalitesini artırabilen- bir dönüşüm gerçekleşir. Bu iyileşme için her zaman bir sürü ilaç, gelişkin prosedürler ya da uzun saatler boyu uygulanan terapiler gerekmez. Travmanın nasıl meydana geldiğini anladığınızda ve travmanın çözülmesini engelleyen mekanizmaları teşhis ettiğinizde, organizmanın kendi kendini iyileştirmek için hangi yollara başvurmakta olduğunu da kavramaya başlarsınız. Birkaç yalın fikir ve teknikten faydalanarak bu içsel iyileşme kapasitesini engellemek yerine ona destek vermeye başlayabilirsiniz.”

Travmayla ilişki kurabilmek için kendi organizmamızı tanımaya ihtiyacımız var, bedenimizi fark etmeye. Duyusal algımızla bağlantıya geçmeye… Doğadan ayrı değil, onun bir parçası olduğumuza uyanmaya ihtiyacımız var. Bir insan hayvanı olduğumuzu anlamaya ihtiyacımız var. Dört ayaklı hayvan dostlarımızla ne kadar çok benzediğimizi fark etmeye… Bedenimizle ve yaşamla ilişkimizi bu yönde dönüştürmeye ihtiyacımız var.

Bugün ülkemizde ve dünyada olanlar her birimiz için büyük dersler içeriyor. Dış dünyada tüm dengelerin bir gecede değişebildiğini görüyoruz. Eğer kendimize uyanırsak, travmalarımızı tanıyarak kendi iç dönüşümümüzü gerçekleştirirsek o zaman dışarıdaki dengeler alt üst olduğunda darmadağın olmayacağız. Böyle bir zamanda yapacağımız, sörf tahtamızı yakalayıp bir manevra ile yeniden dalganın üstüne çıkmak olacak. Dalgalar küçülmeyecek, biz daha iyi sörf yapmayı öğreneceğiz.

Dünyaya ıstırap çekerek yaşamaya gelmedik. Biz İYİ YAŞAMAYA geldik. Kendi doğamızı tanımaya ve buna uygun yaşamayı öğrenmeye ihtiyacımız var. Bunun için, bedenimizle ve zihnimizle arkadaş olarak bütünlüğümüzü yeniden yakalamak için çalışmalıyız.

Tıpkı doğa gibi biz de yavaş yavaş iyileşiyoruz ve nasıl iyileşeceğimizle ilgili ihtiyacımız olan tüm bilginin hücrelerimizde gizli olduğunu keşfediyoruz. Doğru araç ve yaklaşımlarla bu bilgiyi açığa çıkarmalıyız.

İletişimde olalım

Hakkımda daha detaylı bilgi için www.digdemgirici.com adresimi ziyaret edebilir, beni Instagram hesabımdan takip edebilirsiniz. Yeni yazılarım, atölye, ders ve kamp duyurularım için ücretsiz haftalık ilham e-mail grubuma kaybolabilirsiniz. E-mail grubuma kaydolmak için lütfen giricidigdem@gmail.com adresime mesaj gönderin. Sizi hemen kaydedeceğim.

Yakın tarihli etkinliklerim

Yoga ve Yaratıcı Drama Kampı
7-10 Ekim 2021
Çamlıhemşin/Rize
Kamp detayları için şu yazıyı okuyabilirsiniz: Sonbaharda Karadeniz: Yoga ve yaratıcı drama kampı
Detaylı bilgi ve kayıt için lütfen giricidigdem@gmail.com adresime mesaj gönderin.

Kaynaklar:
Peter A. Levine, Ph. D., “Kaplanı Uyandırmak”
www.somaticexperirncing.com

İlginizi çekebilir: 2021’e hazırlanırken 10 altın bilgi: 3- Karanlığın bilgeliği

Diğdem Girici: İnanıyorum ki doğru bilgiye ulaşabilen ve bu bilgiyi hayatında doğru şekilde kullanmayı öğrenen her insan hayal ettiği yaşamı yaratabilir. İşte bu yüzden yazıyorum, yaşamımı hafifleten bu muhteşem bilgiler daha çok insana ulaşabilsin ve daha çok insan yaşamdan keyif alabilsin diye. Sorularınız veya paylaşımlarınız için bana giricidigdem@gmail.com adresimden veya @digdemgiriciyoga Instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz. Sevgiler.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale