X

The White Lotus dizisinden çıkartabileceğimiz wellness dersleri

Üç sezonluk HBO yapımı The White Lotus, tropikal bir bölgede bulunan bir otele giden konukların bir hafta boyunca iyi hissetme hallerini geliştirmek adına dinlenmesini ve tatil yapmasını anlatıyor. Toplumsal eleştirilere yer veren bu dizide otelin konuklarıyla, otelle ve otel çalışanlarıyla ilgili karanlık durumlar ve olaylar da ekranlara yansıtılıyor. Hem dram hem de komedi kategorisinde yer alan The White Lotus, 8’lik IMDb puanıyla ön plana çıkarken Jennifer Coolidge, Sydney Sweeney, Theo James ve Walton Goggings gibi başarılı oyuncuların performanslarına yer veriyor.

BluTV aracılığıyla izleyebileceğiniz The White Lotus sınıf farklılıklarını ve çeşitli toplumsal konuları baz alsa da bu dizinin son sezonunda wellness ve spiritüellik kavramlarına rastlıyoruz. Bu sezon, Tayland’daki egzotik bir wellness tatil köyünde geçiyor ve lüksle birlikte sağlık odaklı tatil anlayışını gözler önüne seriyor. Bu yazımızda, toplumsal adaletsizlikleri somutlaştıran bu dizinin son sezonunda ve diğer sezonlarında karşımıza çıkan wellness kavramlarını ve bu kavramlardan çıkartabileceğimiz dersleri sizler için kaleme aldık.

Bedenin, zihnin ve ruhun bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekiyor

Tanya McQuoid karakteri

The White Lotus, holistik sağlık kavramı öne çıkararak beden, zihin ve ruh üçlüsünün bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Bu vurguyu Jennifer Coolidge’nin canlandırdığı Tanya McQuoid isimli karakterin ruhsal ve fiziksel açıdan iyileşme amacıyla bir spa merkezine gidişi aracılığıyla somut bir şekilde inceleyebiliyoruz. Holistik sağlık pratikleri arasında bulunan meditasyon ve yoga gibi uygulamalar, dizideki karakterlerin duygusal ve zihinsel iyileşme yolculuklarını destekliyor.

Dijital dünyadan uzaklaşarak anı yaşamak önem taşıyor

Dizide ön plana çıkan bir diğer kavram ise dijital detoks. Dizinin üçüncü sezonunda Sam Nivola’nın hayat verdiği Lochlan Ratliff karakteri bir sahnede Wi-Fi şifresini soruyor ve sağlık mentoründen dijital detoksun kritik rolünü ifade eden bir cevap alıyor. Bu sahne, temelde dijital detoks aracılığıyla içinde bulunulan anın tadının etkili bir şekilde çıkarılabileceğini ve benliğe özen gösterilebileceğini vurguluyor. Dünya çapında popüler olan bazı tatil köyleri de dijital detoks fırsatı sunarak ziyaretçilerinin fizyolojik, psikolojik ve duygusal sağlıklarını güçlendirmelerini sağlıyor.

Zihin ve beden sağlığı birbirini önemli ölçüde etkiliyor

The White Lotus, zihin ve beden arasındaki uyumun altını çiziyor. Bu uyum, zihin sağlığıyla beden sağlığının birbirini etkilediğini ifade ediyor. Dizi, pozitif düşüncelerin geliştirilmesiyle ve duygusal dengenin yakalanmasıyla insan vücudunun hızlı bir şekilde iyileştiğini gözler önüne seriyor. Diziyi referans aldığımız zaman, meditasyon, yoga ve çeşitli mindfulness pratiklerinin yüksek zihin-beden uyumu için günlük birer rutin haline getirilmesi gerektiğini fark ediyoruz. Bu uyumun sağlanmasıyla yaşam kalitesi iyileşiyor ve daha dengeli bir hayat tarzı geliştiriliyor.

Meditasyonla stres seviyesi azaltılabiliyor

The White Lotus üçüncü sezondan bir sahne

Dizi, stres yönetimi için meditasyonun önemini spa merkezleri üzerinden ekranlara yansıtıyor. Dizide meditasyon bu merkezlerde tercih edilen popüler bir uygulama olarak karşımıza çıkıyor. Meditasyon aracılığıyla stres etkili bir şekilde yönetildiği gibi uyku kalitesi de artırılıyor ve zihinsel berraklık açığa çıkıyor. The White Lotus’ta olduğu gibi farklı ülkelerdeki lüks tatil köyleri de meditasyon ve ses banyosu gibi uygulamaları olanakları arasında bulunduruyor.

Mindfulnessla içsel huzur arayışına karşılık veriliyor

Dizideki Tanya ve Belinda karakterleri arasında geçen bir diyalog, farkındalık anlamına gelen mindfulness kavramını merkeze yerleştiriyor. Bu sohbet esnasında Tanya Belinda’ya mindfulnessı nasıl uygulayabileceğini soruyor ve Belinda da mindfulnessın stresle mücadelede ve iç huzuru bulmada kritik bir rol oynadığını söylüyor. The White Lotus, mindfulness pratiklerinin anı yaşamaya yardımcı olduğunu vurguluyor. Ayrıca, dizi aracılığıyla bu pratiklerin duygulara, düşüncelere ve etrafta olup bitene yargısız bir şekilde yaklaşmayı sağladığını da algılayabiliyoruz.

Enerji terapisiyle enerji akışı dengelenebiliyor

The White Lotus, enerji terapisi kavramına da yer veriyor. Dizi, bu terapiyle bedendeki enerji alanlarının dengelenebildiğini ve bu sayede hem ruhsal hem de fiziksel iyileşmenin açığa çıktığını belirtiyor. Tanya isimli dizi karakteri bir bölümde enerji terapisiyle tanışıyor ve bu bölüm aracılığıyla bu terapinin enerji blokajlarını elimine edişine şahit oluyoruz. Ayrıca, bu bölümün enerji terapisinin stresle başa çıkmaya ve içsel dengeyi bulmaya yardımcı olduğunu vurguladığını da belirtmeliyiz.

Eğer Hawaii’den İtalya’ya ve İtalya’dan da Tayland’a ekran başında bir yolculuk yaparak çeşitli wellness kavramlarına odaklanmak istiyorsanız The White Lotus’a bir şans tanıyabilirsiniz. Bu diziyi izleyerek yaşam tarzınızda değişikliğe gidebilirsiniz ve daha huzurlu ve sağlıklı bir hayat sürdürebilirsiniz.

 

İlginizi çekebilir: Netflix’ten ufkunuzu açacak 10 wellness belgeseli

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale