X

Sabah insanı olmak: Kolayca uyanmak ve güne mutlu başlamak için dikkat etmeniz gerekenler

Güne güzel başlamanın, dinlenmiş, enerji toplamış, kısacası ‘bomba gibi’ uyanmanın mutluluğu tarifsiz. Öyle ki güne nasıl başlarsak günün devamının da öyle geçtiğinin çoğumuz farkındayız. Ancak, bazılarımız için sabahları uyanmak hiç de kolay değil. Yataktan çıkmak dünyanın en zor göreviymiş gibi gelebiliyor. Sabahları uyanmakta zorluk yaşamanın pek çok yaygın nedeni olduğu gibi bu durumu tersine çevirmenin de çeşitli yöntemleri var. Gelin, sabahları uyanamamanın altındaki nedenlere ve sabah insanı olmanın, sabahları kolayca uyanıp güne harika bir başlangıç yapmanın yöntemlerine yakından bakalım.

Sabahları uyanmakta zorlanmanın nedenleri

Siz de “sabahları uyanamıyorum, yataktan çıkamıyorum ya da çok zor kalkıyorum” gibi cümleleri sık sık kuruyorsanız, her sabah “5 dakika daha” serzenişinde bulunuyorsanız, alarm çaldığında doğrulmak yerine zar zor alarmı erteleyip yatmaya devam ediyorsanız bu durumun nedeni:

  • Düzensiz uyku saatleri,
  • Kalitesiz uyku,
  • Yetersiz uyku süresi veya uyku borcu,
  • Stres ve kaygı,
  • Uyku bozuklukları,
  • Sağlıksız beslenme alışkanlıkları,
  • Sirkadiyen ritmin bozulması,
  • Melatonin takviyesi, antidepresanlar veya ağır yan etkileri olan ilaçların kullanımı,
  • Ses, ışık gibi çevresel faktörler ya da
  • Mevsim geçişleri olabilir.

Temel olarak geceleri geç yatıyor ya da sık sık uyanıyorsanız, geç saatlere kadar ekranlara maruz kalıyor, olumsuz bir ruh hali ile uğraşırken düşüncelerinizi susturamadığınız için uyku moduna geçemiyorsanız, konforlu bir şekilde yatamadığınız için zar zor uykuya dalıyorsanız yetersiz ve kalitesiz uyku deneyimi yaşadığınız için vücudunuzun uyku ihtiyacını karşılayamıyor olabilirsiniz. Bu nedenle sabah uyanmanız gereken saatte bedeniniz ve zihniniz yeterince dinlenemediği için sizi daha fazla yatmanız ve uykuya devam etmeniz konusunda uyarmaya çalışıyordur.

Öte yandan, mevsim geçişlerinde değişen hava şartlarına bağlı olarak bedenin ve zihnin de kendini uyarlamaya çalışması uyanmakta güçlük yaşamanıza neden olabilir. Bir düşünün, özellikle kış mevsiminde dışarıda buz gibi bir hava varken sıcacık yorganın altından çıkmak, gerçekten de çok zor değil mi? Ya da puslu, yağmurlu, rüzgarlı ve karanlık sonbahar geçişlerinde hiçbir şey yapmadan sadece yatakta zaman geçirmeyi zaman zaman hepimiz istemiyor muyuz? Haliyle, uykuya olan düşkünlüğümüz de bu zamanlarda artabiliyor.

Bir diğer konu ise maruz kaldığımız çevresel faktörler. Bu sizi rahatsız eden -hatta adeta kulaklarınızı kanatan- bir alarm sesi, çok sıcak ya da çok soğuk bir yatak odası veya güneş ışınlarının eksikliği olabilir. Yine özellikle kış aylarında sabahın erken saatlerinde uyanıp işe gitmeniz gerekirken henüz güneşin doğmadığını görmek, sirkadiyen ritmin bozulmasına neden olduğu için uyanmakta güç bir hal alabiliyor. Tüm bu faktörlerin yanı sıra yanlış beslenme, artan kafein tüketimi, alkol ve tütün ürünleri gibi zararlı alışkanlıklar da uyku kalitesine zarar verdiği için sabahları uyanmak çoğu insan için daha da zor olabiliyor.

Sabahları daha kolay uyanmanın ve güne mutlu başlamanın yolları

Ancak, tüm bunlara rağmen sabah insanı olmak mümkün! Tek yapmanız gereken iyi yaşam alışkanlıklarını takip etmek ve sağlıklı bir uyku düzenine sahip olmak.

1. Geceden başlayın

İyi uyanmak için iyi uyumanız çok önemli. Bu nedenle kaliteli gece uykusunun ne denli önemli olduğunu fark etmeniz ve konforlu, rahat, huzurlu bir uyku çekmek için hazırlıklar yapmanız şart.

  • Ekran sürenizi azaltın: Gün içinde sürekli maruz kaldığınız yetmezmiş gibi bir de gece uyumadan hemen önce sürekli ekran kaydırarak gözlerinizi ve zihninizi yormanız, uykuya dalmanızı zorlaştıracağı gibi uyku kalitenizi de düşürür. Bu nedenle yatağa gitmeden en az birkaç saat önce ekranlara bakmayı bırakın, özellikle uykunuzu kaçırabilecek olumsuz içerikleri takip etmeyin.

Gece telefona bakmanın zararlarını en aza indirmek mümkün

  • Her gece aynı saatte yatağa gidin: Aynı saatte yatıp kalkmak, sağlıklı bir uyku rutinine sahip olmanıza ve hem bedeninizi hem de zihninizi her gün aynı saatte uyumaya ve uyanmaya hazırlamanıza yardımcı olur.
  • Melatonin takviyesine dikkat edin: Melatonin takviyesi, uyku düzeninde bozukluk yaşayan kişiler için önerilebilir. Ancak, düzenli olarak ve doktor kontrolü dışında kullanmak, uyku düzenini iyileştirmeye çalışırken daha fazla bozabilir. Birtakım sağlık sorunları, jetlag gibi geçici olumsuz durumlar veya uzman önerisi dışında melatonin kullanmamanızda fayda var.
  • Uykuya hazırlanın: Hem bedeninizi hem de zihninizi uykuya hazırlamak için uyumadan önce rahatlatıcı etkinliklerden oluşan bir rutin belirleyin. Yoga, meditasyon, ılık bir duş, bitki çayı, günlük tutma, mindfulness pratikleri, kitap okuma ve benzeri size iyi hissettirecek ve rahatlatıcı etki yaratacak alışkanlıkları her akşam uygulamaya çalışın.

Stresli ve zor zamanlarda uykuya dalmak için neler yapabilirsiniz?

  • Yatak odanızı düzenleyin: Yatak odanızı rahat ve sakin bir atmosfere sahip olacak şekilde düzenleyin. Terletmeyen nevresim takımlarını tercih edin, mutlaka odanızın havalanmış olmasına özen gösterin, ses, ışık, ısı gibi çevresel faktörleri kontrol edin ve kendinizi gerçekten rahat hissedebileceğiniz bir ortam yaratın.

2. Sabah rutini oluşturun

Gece ne kadar rahat, konforlu ve kaliteli bir uyku deneyimi yaşarsanız, sabahları da o kadar kolaylıkla uyanabilirsiniz. Gece rutininizi oluşturduktan sonra sabahlarınızı da düzenlemek birkaç değişiklik yapın:

  • Telefonu uzakta tutun: Hem gece yatakta telefonunuzla zaman geçirmemek hem fazladan radyasyona maruz kalmamak hem de sabahları alarmı erteleme ya da kapatma ihtimalinizi düşürmek için telefonunuzu baş ucunuzdan alın ve biraz uzağa yerleştirin.
  • Güne yavaş başlayın: Panikle, telaşla uyanmak, güne koştur koştur bir başlangıç yapmak hem sabahlarınızın tadını kaçırabilir hem de günün geri kalanının kötü geçmesine neden olabilir. Bu nedenle mümkün olduğunca yavaş, sakin ve farkındalıkla güne başlamanızda fayda var.
  • Sabah ritüeli oluşturun: Sabahları uyanmak için kendinize hoş bir ritüel oluşturun. Örneğin, yataktan kalkar kalkmaz bir bardak su için, kısa bir meditasyon yapın, bedeninizi esnetin, birkaç sayfa kitap okuyun. Yalnızca 5-10 dakika erken kalkarak sabahların stresli ve telaşlı havasını sakin ve mutlu anlara dönüştürebilirsiniz.
  • Güneş ışığından faydalanın: Sabahları güneş ışığına maruz kalmak, vücudunuzun uyanmasına ve enerji dolmasına yardımcı olur. Mümkünse, açık havada kısa bir yürüyüş yapın ya da pencerenizden, balkonunuzdan temiz hava alarak güneşe bir selam verin. Perdelerinizi açın ve odanıza güneş ışığının girmesine izin verin.

3. Günlük alışkanlıklarınızı iyileştirin

Kaliteli bir uyku ve sabahları rahatça uyanmak, yalnızca gece veya gündüz alışkanlıklarınızla değil; gün içindeki eylemlerinizle de doğrudan alakalı. Dolayısıyla gün içindeki alışkanlıklarınızı gözden geçirmenizde ve iyi yaşam pratiklerini yaşamınızın ayrılmaz bir parçası haline getirmenizde fayda var. Sağlıklı ve dengeli beslenme, düzenli egzersiz, stres yönetimi, bol su içme, sık sık mola verme, doğada zaman geçirme ve alkol, sigara gibi kötü alışkanlıkları terk etme hem hayatınızı bütüncül olarak iyileştirmeye hem de uyku kalitenizi artırarak sabahları daha sağlıklı ve mutlu uyanmanıza yardımcı olacaktır.

Bunların yanı sıra uyku kalitenizi iyileştirmenize yardımcı olacak farklı ipuçları için aşağıdaki yazılarımıza da göz atabilirsiniz:

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler

Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale