X

Permakültür prensiplerine uygun, sürdürülebilir bir yaşam tasarımı için öneriler

Dünyaya farklı bir perspektiften bakmamızı sağlayan permakültür yaklaşımının günlük yaşamdaki uygulamaları elbette sadece soframıza gelen besinleri ekolojik çiftliklerden edinmek ya da yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek gibi büyük değişimlerle sınırlı değil. Permakültür, tüm canlıların hem şimdi hem de gelecekte daha mutlu ve uyumlu bir yaşam sürebilmesi için günlük alışkanlıklarımızda yapabileceğimiz değişimler konusunda da bizlere ilham vermeye ve rehberlik etmeye devam ediyor.

Dünyanın kaynaklarının gelecek nesillerin kullanımına yetecek şekilde kullanılmasını odağına alan, ekolojik dengeye ve doğaya saygılı bir yaşam tasarımı için rehber niteliğinde olan permakültürün temel prensiplerini, organik tarım gibi permakültür prensiplerini odağına alan farklı uygulamaları ve Türkiye’nin en iyi ekoturizm rotalarınıpermakültürün temel prensiplerini, organik tarım gibi permakültür prensiplerini odağına alan farklı uygulamaları ve Türkiye’ hafta boyunca #HaftanınTeması kategorilerimizdeki yazılarımızda sizlerle detaylı olarak paylaştık. Bu yazımızda da, permakültür prensiplerini benimseyerek, küçük alışkanlık değişimleriyle size, topluluğunuza ve tüm dünyaya fayda sağlayan değerler üstüne kurulu, etik ve adil bir yaşam tasarlamanıza yardımcı olacak önerilerimizi sizlerle paylaşıyoruz.

Minimal seçimlerle yaşamınızı sadeleştirin

Gardırobunuzdaki kıyafetler, ayakkabılar, mutfak eşyaları, alışveriş listeleri, elektronik cihazlar, mobilyalar, kısacası yaşam alanınızda ve alışkanlıklarınızda yer edinmiş ancak ihtiyaç duymadığınız her şeyin miktarını en aza indirin. Tüketimin kontrol edilemez noktaya geldiği, her şeye erişimimizin oldukça kolay ve ucuz olduğu günümüzde artık çok fazla şey satın almak değil, azla yetinebilmek daha zor hale geldi.

Ancak herhangi bir şeyi satın almadan önce alacağınız şeyin yaşamınızda dolduracağı boşluğu, alternatifinin hali hazırda elinizde olup olmadığını düşündüğünüzde ne kadar fazla ve gereksiz şeye sahip olduğunuzu daha iyi anlayacaksınız. Günlük olarak neye ihtiyacınız olmadığını anladığınızda, satın almak istediğiniz şeylerin bir listesini yaptıktan sonra bu şeylere gerçekten ihtiyacınız olup olmadığını sorguladığınızda satın alma isteğinizin büyük ölçüde azaldığını göreceksiniz.

İlginizi çekebilir: Minimalizm: Fazlalıkları azaltın, mutluluğu katlayın

Suyu depolamayı ve verimli kullanmayı öğrenin

Geçmişe göre çok daha kurak ve sıcak geçen yaz aylarıyla birlikte insanlığın geleceğini tehdit eden en önemli sorunlardan birinin susuzluk olacağı öngörülüyor. Dünya nüfusunun dörtte birinden fazlası olan 2,1 milyar insan temiz suya ulaşamıyor ve bu rakamın artan kuraklıkla birlikte daha da yükselmesi bekleniyor. Durum böyleyken bir damla suyu bile israf etmeden, farklı şekillerde saklayarak ihtiyaçlarınızın bir kısmını yedekte bulundurduğunuz sulardan gidermeniz mümkün.

Örneğin, duşa girmeden önce suyun ısınmasını beklerken boşa akıttığınız soğuk suyu bir kovada biriktirebilir, her seferinde sifon çekmek yerine kovada biriktirdiğiniz bu suyu kullanabilirsiniz. Benzer şekilde sebze ve meyve yıkamak için kullandığınız suları lavaboya dökmek yerine çiçeklerinizi sulamak ya da yerleri silmek için kullanabilir, yağmurlu havalarda varilde ya da boş kovalarda yağmur suyu biriktirebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Su tüketiminizi azaltın: Daha az su tüketmek için kolay ve etkili 17 yöntem

Yemeklerinizi büyük ve kalabalık sofralarda yiyin

Gereksiz ya da fazla zahmetli bir öneri gibi görünse de, yemek yapmak için aldığınız gıdaların ne kadarının buzdolabında bozularak israf edildiğini; meyve, sebze ve bulaşık yıkamak için ne kadar su harcadığınızı, yemek pişirmek için ne kadar fazla enerji kullandığınızı düşündüğünüzde ve bunu her gün neredeyse üç kez yaptığınızı hatırladığınızda ne demek istediğimizi daha iyi anlayacaksınız.

Ekran karşısında, yemeğinize hiç odaklanmadan, sadece doymak için tek başınıza yemek yediğinizde hem kaynakları daha az verimli kullanmış, hem de sadece doymak için yemek yemiş olacaksınız. Ancak her öğününüzde ailenizle, arkadaşlarınızla ya da sevdiklerinizle bir araya geldiğinizde sadece yemek yemiş değil bir arada vakit geçirmiş, yediğiniz yemeklerin lezzetine daha iyi varmış ve sahip olduğunuz tüm nimetler için daha fazla şükran duymuş olacaksınız. Bu nedenle içeride, dışarıda, her zaman ve her yerde birlikte yemek yemek > yalnız yemek. Hem kendimiz hem de dünyanın geleceği için…

İlginizi çekebilir: Mutluluğa giden yol kalabalık sofralardan geçer: Ailenizle yemek yemeniz için 7 neden

İkinci el alışverişi alışkanlık haline getirin

İhtiyacımız olan her şeyi ikinci el olarak satın almaya/edinmeye başladığınızda, satın alma ve tüketim hızınızın önemli ölçüde azalacağını çok kısa bir sürede gözlemleyebilirsiniz. İhtiyacınız olan şeyleri doğrudan satın almak, öncesinde kapsamlı bir araştırma yapmanızı ve var olan yüzlerce farklı seçenek arasından fiyatına, kalitesine, beklentinize uygun bir seçim yapmanızı gerektirir. Alışveriş merkezlerinde ya da online alışveriş sitelerinde aradığınızı bulmak için vakit geçirirken, dürtüsel bir şekilde ihtiyacınız olmayan şeyleri de sırf indirimde olduğu için ya da o an satın almak istediğiniz için alabilirsiniz. Ancak ihtiyacınız olan şeylerin ikinci el versiyonlarını alma alışkanlığı geliştirdiğinizde, seçenekleriniz azalacağı için ve AVM’ye gitmenize gerek kalmayacağı için gerçekten ihtiyaç duymadığınız şeyleri satın alma olasılığınız da doğal olarak azalacaktır.

Yenisini satın almak yerine hali hazırda üretim sürecinden geçmiş olan bir ürünü satın almak, hem atık miktarının azaltılması hem de üretim sürecinde harcanan kaynakların korunması açısından son derece faydalı bir tüketim alışkanlığı. Üretim yok, karbon ayak izi yok, emeği sömürülen işçiler yok ancak ihtiyacınız da karşılanıyor… Hem kendiniz hem de diğer canlılar için daha iyi bir tüketim alternatifi olabilir mi?

İlginizi çekebilir: Sürdürülebilir moda: Hem tarz sahibi olup hem çevreci kalabilmek

Kendi yiyeceklerinizi kendiniz yetiştirin

Mutfakta, balkonda ya da şanslıysanız bahçenizde maydanoz, soğan, fesleğen, nane, kekik, domates, biber, salatalık, patates, havuç, marul, çilek gibi sofranızda sıkça tükettiğiniz hemen hemen tüm besinleri, zahmetsizce yetiştirebileceğinizi biliyor muydunuz? Toprak, su, hava ve güneş ışınlarının etkisiyle kendi kendine yetişecek olan ürünlerinizin gün be gün nasıl olgunlaştığını izleme fırsatı bulmak sadece sofranızı renklendirmenize değil, besinlerin tarladan sofranıza kadar geldiği süreçte verilen emeği, doğanın mucizelerini ve tüm canlıların yaşam döngüsünün küçük bir örneğini de öğrenmenize yardımcı olacak.

Sofranızdaki yiyeceklerin hepsini olmasa da bir kısmını yetiştirmeniz, yaşadığınız yerdeki toprakla, havayla ve tüm ekosistemle ilişki kurmanızı sağlamanın yanı sıra ihtiyacınız kadarını kullanma, gıda israfını önleme, organik atıkları doğaya tekrar geri kazandırma, hangi mevsimde hangi meyve ve sebzelerin yetiştiğini öğrenme gibi pek çok faydayı da beraberinde getirecektir.

İlginizi çekebilir: Balkon bahçeciliği zamanı: Saksıda yetiştirebileceğiniz sebze ve meyveler

Kurumuş dalları, odunları ve kozalakları değerlendirin

Şehir yaşamında ısınma ve yemek pişirme gibi bol yakıt kullanımı gerektiren enerji ihtiyacını doğal yollarla çözümleyebilmek mümkün olmasa da, kırsal alanlarda kurumuş ağaç dalları, yaşam döngüsünü tamamlamış olan ölü ağaç kütükleri ve kozalaklar hem ısınma hem de yemek pişirme için gerekli olan enerjiyi doğaya uyumlu şekilde elde etmenin en iyi yolları arasında yer alıyor.

Hangi ağaç türlerinin ateş yakmak için daha uygun olduğunu, oduna dönüştürülebilecek yaşlı ve ölü ağaçları nasıl tanıyabileceğinizi, topladığınız ağaç dallarını, kozalakları ve kestiğiniz odunları hangi şartlarda saklamanız gerektiğini ve nasıl odun kesileceğini öğrenerek mümkün olabildiğince daha az fosil yakıt harcayabilirsiniz. Eviniz müsaitse hem iç mekan havasını ısıtmak, hem yemek pişirmek, hem de duş alacağınız suyu ısıtmak gibi amaçlarla kullanabileceğiniz küçük bir soba ya da kuzine edinebilirsiniz. Şömine ya da barbekünüz varsa, ısınmak için ve ateşle ilgili diğer ihtiyaçlarınızda doğalgaz ya da kömür kullanmak yerine bu alanlarda odun ateşi yakarak enerji ihtiyacınızı görece daha doğa dostu olan bu seçeneklerle karşılayabilirsiniz.

Yeniden kullanılabilecek her şeyi saklayın

Evinizdeki çöpü ‘Neleri tekrar kullanabilirim?’ bakış açısıyla şöyle bir gözden geçirdiğinizde aslında tekrar kullanılabilecek ancak çöpe gitmiş çok fazla materyal olduğunu göreceksiniz. Gazete kağıtları, hediye paketleri, bir teki kaybolmuş çoraplar, paketlerden çıkan ipler ve lastikler, pet şişeler, kavanoz kapakları, kırık camlar… Yeniden kullanılabilecek her şeyin en az sıfırdan alınmış yeni ürünler kadar değerli olabileceğini aklınızdan çıkarmayın. Artık işe yaramayacağını düşündüğünüz pek çok eşyaya ‘Bu şeyi tekrar nasıl kullanabilirim?’ düşüncesiyle yaklaştığınızda ve ihtiyaçlarınızı elinizden geldiğince yeniden kullanabileceğiniz materyallerle karşıladığınızda atık üretiminizin önemli ölçüde azaldığını fark edeceksiniz.

İlginizi çekebilir: Hurdadan sanat eserine: İkinci el materyalleri yeniden yorumlayan sanatçı Dan Rawlings

Süpermarketler yerine küçük esnaflardan alışveriş yapın

Süpermarketler ihtiyacınız olan her ürünü bir arada bulmanıza olanak sağladığı için evinizin temel ihtiyaçlarını karşılamanız konusunda görece daha pratik olsalar da, özellikle taze meyve sebzelerin paketli satılması ve soğuk zincir korunarak uzun yollar kat etmesi gereken hayvansal gıdaların marketlere ulaştırılması çok fazla karbon salınımını ve atık üretimini beraberinde getiriyor. Bunun yerine meyve ve sebzelerini çok daha yakınlardaki üreticilerden alan manavları, kasapları, bakkalları ya da pazarları tercih edebilirsiniz. Mümkünse bölgenizdeki doğrudan satış yapan çiftliklerle iletişime geçebilir, ihtiyaçlarınızı mümkün olabildiğince yerel üreticilerden temin edebilirsiniz.

Öğünlerinizi yanınızda taşıyın

Şehir hayatında her öğünü, özellikle de kahvaltı ya da öğle yemeğini evde yemek mümkün olamayabiliyor. Özellikle seyahat ettiğiniz zamanlarda ya da tüm gün dışarıda olacağınızda yemeklerinizi küçük kavanozlara ya da saklama kaplarına koyarak yanınızda taşıyabilirsiniz. Hem nasıl yapıldığını ve içinde ne olduğunu bileceğiniz, hem hiçbir şeyi ziyan etmeyeceğiniz, hem çok daha sağlıklı besleneceğiniz, hem de çok daha masraflı olduğu için öğünlerinizi mümkün olabildiğince yanınızda taşıyabilirsiniz. Yolda, parkta, deniz kenarında, bir ağaç gölgesinde ya da bankta oturarak, manzaranın ve doğanın tadını çıkararak yemeğinizi istediğiniz her yerde yiyebilmeniz de bonusu.

İlginizi çekebilir: İş yerine götürebileceğiniz sağlıklı ve pratik 5 yemek tarifi

Fasulye yetiştirmeyi deneyin

Azot tutma özelliğiyle toprak kalitesini iyileştiren, sarmaşık şeklinde büyüdüğü için dar alanlarda bile kolaylıkla yetişebilen, hem yeşil olarak hem de kurutulup bakliyat şekilde tüketilebilen fasulye, aynı zamanda kendi kendine tozlaşabilen bir bitki olduğu için kısa süre içinde çok fazla verim elde edebileceğiniz ürünlerin başında geliyor.  Yetiştirilmesi en kolay, neredeyse her iklim koşuluna kolaylıkla uyum sağlayabilen, protein yönünden en zengin kaynaklardan biri olan kuru fasulye, uzun yıllar bozulmadan saklanabilmesi nedeniyle de son derece bereketli ve pemakültüre uygun bir gıda. Dolayısıyla kendi yiyeceklerinizi yetiştirmek istiyor ancak nereden başlayacağınıza karar veremiyorsanız fasulye ekmeye başlayarak işe koyulabilirsiniz.

Ulaşım tercihlerinizi değiştirin

İklim değişikliğinin ve çevre kirliliğinin baş aktörlerinden biri karbon gazı salınımı. Uçak, otomobil, otobüs gibi fosil yakıt kullanımı gerektiren araçlarla seyahat etmekse atmosfere yüksek miktarda karbon salınacağı anlamına geliyor. Bunun yerine uzak seyahatlerinizde uçakla seyahat etmekten 10 kata kadar daha az karbon salınımına neden olan treni, şehir içi ulaşımdaysa metro ya da bisiklet gibi ulaşım araçlarını tercih edebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Dünyanın dengesini korumak ve iklim değişikliğini önlemek için: Karbon ayak izimizi nasıl azaltırız?

Uyku düzeninize dikkat edin

Yeterli ve düzenli uyumanın daha çevre dostu ve sürdürülebilir bir yaşam tarzı oluşturmanıza yardımcı olduğunu biliyor muydunuz? Bedeniniz yeterli uykuyla yeterince dinlendiğinde ruh haliniz ve sağlığınız iyileşecek, ertesi günkü enerjiniz ve uyaranlarla baş etme kapasiteniz artacaktır. Bu da dünya üzerindeki etkinizi sınırlandırmanız, davranışlarınız konusunda daha kontrollü, dikkatli ve farkında olmanız anlamı taşıyor.

Bahçenize kuş, yarasa ve böcek evleri yerleştirin

Kuşlar, yarasalar ve bazı yararlı böcekler bahçenizde yetiştirdiğiniz bitkilerin tozlaşmasını ve çoğalmasını sağlamanın yanı sıra, zararlı böceklerle pestisit kullanmadan baş etmenize de yardımcı olacaktır. Bölgenizde yaşayan hayvanların neyle beslendikleri ve nasıl yaşam alanlarına ihtiyaç duydukları hakkında bilgi edinerek bahçenize bu canlıların yaşayabileceği yuvalar yerleştirebilirsiniz. Zararlı böceklerle başa çıkmak için ‘doğanın yardımcıları’nı kullanmak, kimyasal böcek ilaçlarına harika bir alternatif olacaktır.

Permakültür prensiplerini tamamen benimsedikten, günlük yaşamdaki uygulamalarını daha yakından tanıdıktan ve uygulamak için küçük de olsa adım atmaya başladıktan sonra aynı anda hem kendinizi, hem diğer canlıları hem de tüm dünyayı mutlu ve sağlıklı kılmanızın mümkün olduğunu çok daha iyi anlayacaksınız. 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale