Permakültüre uygun beslenme: Tarladan sofraya sürdürülebilir beslenme rehberi

Diyabet, enflamasyon, irritabl bağırsak sendromu, çölyak hastalığı, gıda alerjileri… Küresel ısınma, su kirliliği, iklim değişikliği, orman yangınları… Gezegenin de insanın da sağlığı, beslenme alışkanlıklarının birbiriyle uyumlu şekilde düzenlenmesine ve doğanın bu iki öğesinin arasındaki alma-verme ilişkisinin yeniden dengeye getirilmesine bağlı. Nasıl mı? Gelin, permakültürün temel prensiplerinin büyük bir kısmının beslenme alışkanlıklarına nasıl uyarlanabileceğine ve hem gezegenin hem de insanın iyi oluşuna nasıl katkılar sağladığına biraz daha yakından bakalım.

Permakültürün ne olduğundan, prensiplerinden ve günlük yaşamdaki uygulamalarından Permakültür nedir: Ekolojik dengeye saygılı ve doğayla uyumlu bir yaşam için benimsemeniz gereken 12 prensip yazımızda detaylı olarak bahsetmiştik. Permakültür uygulamalarının en önemli adımlarından birini akıllı tarım modelleri ve beslenme alışkanlıkları oluşturuyor. Permakültür prensiplerine uygun bir beslenme düzeniyse sağlıklı, yerel ve sürdürülebilir beslenmeyi odağına alıyor.

Mevsiminde yetişen besinleri tüketmeyi, hayvansal ürünlerin tüketimini azaltmayı, besinleri yerel çiftliklerden ve bahçelerden satın almayı; işleme, paketleme, nakliye, depolama ve katkı maddesi kullanımının beraberinde getirdiği zararları ve israfı azaltarak ortadan kaldırmayı hedefleyen permakültüre uygun beslenme; en temelde yediklerimizin kontrolünü kendi elimize almayı öğütlüyor.

Enerjiyi yakalamayı ve depolamayı öğren: Az enerjiyle çok yemek yapmayı öğrenin

Zaman hiç şüphesiz en değerli kaynağımız ve günlük yaşamdaki en büyük çabamız zamanı daha verimli şekilde kullanabilmek. Bu nedenle beslenme alışkanlıklarınızda da hem zamanı hem de enerjiyi israf etmeden kullanabilmek son derece önemli. Bunu sağlayabilmek için tek seferde birden fazla öğününüzü hazırlayabilir ve buzdolabında bekletebilir, fırın çalıştırdığınız zamanlarda tek yemeği değil birden fazla yemeği pişirebilirsiniz. Nohut, fasulye, barbunya gibi zor pişen baklagilleri bir gece önceden suda ıslatmak gibi çözümlerle pişirme süresini, harcadığınız enerji miktarını ve karbon ayak izinizi küçültebilirsiniz.

Doğayı oluşturan her bir öğe, her şeyden en iyi şekilde yararlanır ve sahip olduklarıyla maksimum faydayı sağlar. Örneğin, bir ağaç aynı anda hem meyve verir, hem gölge sağlar, hem havayı soğutur ve filtreler, hem toprakta su depolar, hem mantarlara ve diğer canlılara yaşam alanı sağlar; döngüsünü tamamladıktan sonra bile ısınma ve yakıt ihtiyacını karşılamak gibi yüzlerce farklı amaçla kullanılabilir.

Siz de doğadaki bu verimlilikten ve fonksiyonellikten ilham alarak kaynakları (elektrik ve doğalgaz) sınırlı kullanabilir, besin değerinin korunması için besinleri yavaş ve az pişirebilir, mevsiminde bolca yetişen besinleri turşu ve reçel gibi saklama yöntemleriyle depolayabilir, güneş enerjisinden maksimum düzeyde faydalanmayı deneyebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Pişirme yöntemleri besinleri ve alacağınız kalorileri nasıl etkiliyor?

Yiyeceklerini kendin yetiştir: Mutfağınızda küçük bir yeşillik bahçesi oluşturun

Maydanoz, dereotu, fesleğen, nane, marul, roka… Sofralarımıza renk ve lezzet katan yeşillikleri mutfağınızda kolaylıkla yetiştirebileceğinizi biliyor muydunuz? Bakımı oldukça kolay ve zahmetsizce yetiştirilebilen yeşillikleri, bir balkona ya da açık bir alana bile ihtiyaç duymaksızın, mutfağınızdaki küçük saksılarda kendi kendinize kolaylıkla yetiştirebilirsiniz. Dışarıdan alındıklarında tazeliklerini hızlıca yitiren ve çoğu zaman bir kısmı kullanılıp geri kalanı bozularak çöpe atılan yeşillikleri mutfağınızda, ışık alan bir alanda yetiştirebilir, ihtiyacınız kadarını kullanarak ziyan olmasını önleyebilirsiniz. Yeşilliklerin yanı sıra domates, salatalık, biber gibi sıkça tükettiğiniz yiyecekleri de saksılarda, boş yoğurt kaplarında ya da kullanılamayacak duruma gelmiş çaydanlık, tencere, kase gibi kapların içinde yetiştirebilirsiniz.

Atık üretimini sıfıra indir: Organik atıklardan kompost yapmayı öğrenin

Atıksız bir yaşam sürmek için her şeyden önce doğada kendiliğinden kaybolmayan, ekolojik sisteme zarar veren atıkları hayatınızdan çıkarmanız gerekiyor. Plastik en yaygın olarak kullanılan ve çevreye en çok zarar veren malzeme olarak tabii ki ilk sırada. Paketli versiyonlarının yanı sıra açık olarak da satılan zeytin, baklagiller, ekmek, peynir gibi yiyeceklerinizi mümkün olabildiğince kendinize ait, tekrar kullanılabilir kaplarda satın alarak atık üretiminizi azaltabilirsiniz. Ayrıca çevreye zararı olmayan çekirdek kabukları, yumurta kabuğu, çay ve kahve posası, meyve ve sebze kabukları gibi organik atıkları kompost yaparak değerlendirebilirsiniz. Kompost yapımıyla ilgili tüm detayları Sıfır atık rehberi: Kompost hakkında her şey yazımızda bulabilirsiniz.  

Yavaş ve küçük adımlarla ilerle: Farkındalıkla yemek yiyin

Yemeğinizi küçük lokmalar halinde ve yavaş yemenin sağlığınız ve sindirim sisteminiz için faydalı olduğunu muhtemelen zaten biliyorsunuzdur. Yavaş yemek, yiyeceklerin tükürükteki enzimler sayesinde ağızda sindirilmesine olanak tanıyarak sindirimin çok daha kolay hale gelmesine yardımcı oluyor. Ayrıca, ne kadar aç olursanız olun, sindirim sisteminize fazla yüklenmeyip yavaş yediğinizde beyninize tokluk sinyallerinin ulaşması için zaman tanıdığınız için daha az yiyerek kendinizi daha tok hissedebiliyorsunuz.

Hem besinlerin daha iyi sindirilmesini hem de gereğinden fazla yememenizi sağlayacak ‘yavaş ve küçük parçalar halinde yeme’ alışkanlığı geliştirerek hem kendi sağlığınızı koruyabilir, hem de gereğinden fazla besin tüketmemiş olursunuz. ‘Doymak için değil beslenmek için yemek’, daha dengeli, daha enerjik, daha sağlıklı hissetmenize yardımcı olacaktır. Yediğiniz her lokmanın farkında olduğunuzda, tadını çıkararak yediğinizde ağzınızdaki lezzetin de çok daha zengin hale geldiğini hissedeceksiniz. Yemek yemeye sadece enerji elde etmek için yapılan bir aktivitenin ötesinde, doğanın bize sunduklarına şükretmek, doğal kaynakların değerini anlamak, bolluğu ve bereketi hissetmek, kendimizi mutlu hissetmek için de gerçekleştirdiğimiz bir eylem. Bu nedenle çiğnediğiniz her lokmanın ardındaki emeği, lezzeti, kullanılan kaynakları ve doğayı hatırlamak için kendinize zaman tanıyın.

İlginizi çekebilir: Mindful beslenme: Yemek ile farkındalığın buluştuğu nokta

Gözlemle ve etkileşime geç: Beslenme günlüğü tutun

Kilo vermek, daha enerjik olmak, bağışıklığınızı güçlendirmek, karbon ayak izinizi azaltmak… Amacınız her ne olursa olsun beslenme tarzınızı düzenlemek için öncelikle ne yediğinizi bilmeniz gerekiyor. Uyku ve uyanıklık saatlerinizi, uyumadan önce en son ne zaman ve ne yediğinizi, kendinizi o gün genel olarak nasıl hissettiğinizi, bedensel olarak ne durumda olduğunuzu (yorgun, şişkin, ağrılı gibi), aldığınız takviyeleri, kısacası beslenmenizle ilgili olabilecek her şeyi not aldığınız bir beslenme günlüğü edinin. Her gün bu günlüğe yazmak için spesifik bir zaman dilimi belirleyin ve beslenme günlüğü tutmayı bir rutin haline getirmeye çalışın.

Son bir haftada ya da son bir ayda daha çok hangi besin grubundan yiyecekler tükettiniz? Mevsime uygun yiyeceklerle mi besleniyorsunuz? Yoğunluklu olarak hayvansal bazlı mı bitkisel bazlı mı besleniyorsunuz? Tüm bunlara ve benzer sorulara verdiğiniz kısa cevaplar bile beslenme alışkanlıklarınızla ilgili farkındalık kazanmanıza, yediklerinizin hem miktarını hem de kendi sağlığınıza ve gezegenin sağlığına nasıl etkilerinin olduğunu anlamanıza yardımcı olacaktır.

Beslenme kalıplarınızın farkında olabilmek ve bu kalıpları değiştirebilmek için, ihtiyaç duyduğunuzda ayrıntıları görebilmeniz gerekir. Beslenme sıklığınızı, yemek seçimlerinizi, yemek için harcadığınız süreyi, nerede yediğinizi, yemek yerken nasıl hissettiğinizi, hatta ne sıklıkla tuvalete gittiğinizi bile gözlemleyerek hem kendiniz için hem de ekolojik sürdürülebilirlik için ilk adımları atabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Sevgili günlük: Sizi yemek günlüğü tutmaya ikna etmek üzereyiz!

Doğadaki değişimlere uyum sağlayın: Mevsimsel beslenin

Doğada değişim kaçınılmaz; ancak insanın doğaya verdiği zarar sonucu meydana gelen iklim değişikliğiyle birlikte doğada yaşanan değişimler de çok daha büyük ve yıkıcı boyutlara ulaştı. Değişim karşısında yapabileceğimiz en önemli şeyse alışkanlıklarımızı, seçimlerimizi ve davranışlarımızı kendimizle birlikte doğanın da dengesine katkıda bulunacak şekilde düzenlemek. Beslenme anlamında hem doğanın ritmiyle uyumlanmamızı, hem kaynakları en verimli şekilde kullanmamızı hem de sağlığımızı korumamızı destekleyebilecek en etkili şeylerden biri mevsimsel beslenme.

1 yılda 4 mevsimin yaşandığı ülkemiz, besin çeşitliliği açısından oldukça zengin bir coğrafya. Dolayısıyla her mevsimde, o mevsime uygun lezzetli meyve ve sebzeleri bulabilmek mümkün. Meyve ve sebzeler mevsimlerinde tüketildiğinde daha taze, besin değeri daha yüksek ve daha lezzetli oldukları için bedeninize; daha az yol gittikleri, olgunlaşmadan toplanmadıkları ve daha az kaynak harcadıkları için dünyaya katkıda bulunuyor. Fiyatlarının daha uygun olması ve bütçenize katkıda bulunacak olması da cabası! Mevsimden mevsime sürekli değişim geçiren doğayla birlikte kendi yeme düzeninizi ve tükettiğiniz yiyecekleri değiştirdiğinizde, hem kendi sağlığınızı hem gezegenin dengesini koruyacak ve kendinizi her anlamda çok daha iyi hissedeceksiniz.

İlginizi çekebilir: Mevsimsel beslenme: Güçlü bir bağışıklık sistemi için mevsiminde sebze meyve tüketmenin önemi

Sonuç olarak, doğayı taklit ederek doğayla uyumlu yaşama mottosuyla çevreye dost, etik ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmenin en etkili yolları arasında yer alan permakültür felsefesine uygun şekilde beslenerek, beslenme alışkanlıklarınızı, yiyeceklerin tarladan çıkıp sofranıza geldiği ana kadar, bilinçle ve farkındalıkla düzenleyerek hem kendi sağlığınıza hem de doğanın korunmasına katkıda bulunabilirsiniz.

 

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!