X

A’dan Z’ye online terapi: Online terapi nedir, faydaları nelerdir, nasıl uygulanır?

Günümüzde giderek daha çok insanın psikolojik destek aldığı bir gerçek. Özellikle pandemi sürecinde yaşadığımız kaygı ve korku, kayıpların sebep olduğu travmalar, sancılı değişim süreciyle birlikte çok daha fazla ihtiyaç duyduğumuz psikolojik desteğe, pandemiyle birlikte online olarak ulaşmaya başladık. Şu an mesafe kısıtı ortadan kalkmış olsa da çoğu insan terapiye online bir şekilde devam ediyor. Peki, online terapi nedir? 

İlginizi çekebilir: Doğru beslenmeyi öğrenmek için: 9 ücretsiz, online eğitim

“Online terapilerin faydaları, avantajları ve dezavantajları nelerdir; gizliliğin korunması ve kişisel bilgilerin saklanması açısından online terapiler güvenli midir?” Bunlar gibi pek çok sorunuzun yanıtını bu yazıda bulabilirsiniz… 

Online terapi nedir?

Ekranınızdan tek tık ile ulaşabileceğiniz, yüz yüze yapılan bir terapi seansına göre çok daha ucuz ve erişilebilir olan online terapi uygulamaları hem danışanın hem de terapistin herhangi bir ofise bağlı kalmaksızın bir araya gelmelerine olanak veren, görece yeni bir terapi çeşidi. İnternet bağlantınız ve uygun teknolojik cihazlara erişiminiz olduğu sürece kolaylıkla psikolojik destek alabileceğiniz online terapi uygulamalarına kaydolmadan, giriş yapmadan ve ilk seansınıza başlamadan önce mutlaka bilmeniz gereken ve dikkatlice incelemenizi gerektiren önemli noktalar bulunuyor.

İlginizi çekebilir: Hepimiz evdeyken: Nedir bu online psikoterapi?

Telepsikoloji olarak da adlandırılan, telefon, bilgisayar, tablet gibi akıllı cihazlar aracılığıyla uzaktan gerçekleştirilebilen online terapi uygulamaları web terapisi, telefon terapisi, yazarak terapi ya da çevrimiçi terapi gibi isimlerle de karşınıza çıkabilir.

Salgınla birlikte dijitalleşme yolunda radikal değişimler yaşadığımız şu günlerde çok daha fazla gündemde olan online terapiler, aslında teknolojinin psikoterapi alanına ve psikologların çalışma alışkanlıklarına yepyeni bir soluk getirebilecek, son derece faydalı bir yenilik. Online psikoterapiyle ilgili 2000’li yıllarda başlayan bilimsel araştırmalar da online terapilerin ofis ya da seans odası ortamında gerçekleştirilen terapi oturumlarına kıyasla, hem danışan hem de terapist için pek çok avantajının bulunduğunu gösteriyor.

Online terapi uygulamaları

Zoom, Skype, Google Hangouts ya da Whatsapp gibi sık kullanılan, online (çevrimiçi) çalışan programlar yardımıyla online psikoterapi desteği, özellikle yurtdışında zaten yaygın olarak kullanılan bir psikoterapi çeşidiydi. Özellikle teknolojinin içine doğmuş, teknolojik araçları yetkin şekilde kullanabilen ve alışverişten sosyalleşmeye teknolojinin tüm nimetlerinden yararlanan 20-30’lu yaşlardaki danışanların büyük ilgi gösterdiği online terapi, yani telepsikoloji yöntemi, psikolojik yardım almak isteyen kişilerin danışma ofislerine gitmelerine gerek kalmaksızın, kendilerini rahat hissettikleri evlerinden terapi alabilme imkanı veriyor.

Online terapinin yararları

Online terapi, teknolojinin hayatımıza girmesinden itibaren gündemde olan ve psikoloji alanında araştırma yapan bilim insanlarından uygulama yapan psikologlara kadar pek çok kişi tarafından ruh sağlığı alanında avantajları ve dezavantajları araştırılan ve tartışılan bir konu. Online terapinin danışanlar üzerindeki etkileriyle ilgili yapılan araştırmalar, video konferans, yani görüntülü konuşma yoluyla psikolojik destek alan danışanların terapi sürecinden aldıkları verimden ve faydadan memnun olduklarını gösteriyor (1). 2015 yılında yapılmış olan başka bir araştırmaya göreyse, online olarak yürütülen bilişsel-davranışçı terapi uygulamalarının anksiyete bozukluklarının tedavisinde geleneksel yüz yüze bilişsel davranışçı terapi uygulamaları kadar etkili olduğu görülmüş (2). Ayrıca;

  • Duyuşsal Bozukluklar Dergisi’nde (Journal of Affective Disorders) yayınlanan 2014 tarihli bir araştırma, online terapilerin depresyon tedavisinde yüz yüze yapılan geleneksel terapiler kadar etkili olduğunu gösteriyor. (3)
  • 2018 yılında Psikolojik Bozukluklar Dergisi’nde (Journal of Psychological Disorders) yayınlanan bir araştırma, online bilişsel davranışçı terapinin “etkili, kabul edilebilir ve pratik bir psikoterapi yöntemi” olduğunu gösteriyor. Çalışmada ayrıca, online bilişsel davranışçı terapinin majör depresyon, panik bozukluk, sosyal anksiyete bozukluğu ve yaygın anksiyete bozukluğu için yüz yüze yapılan terapiler kadar etkili olduğu da bulmuş.(4)
  • Davranış Araştırmaları ve Terapisi (Behavior Research and Therapy) Dergisi’nde yayınlanmış, 2014 yılında yapılan bir araştırma da, online bilişsel davranışçı terapinin anksiyete bozukluklarının tedavisinde etkili olduğunu gösteriyor. (5)

Online bilişsel davranışçı terapi 

Online Bilişsel Davranışçı Terapi; başka hiçbir etkili tedavi alma şansı bulunmayan, mental bozukluğa sahip insanlar için kanıt bazlı, kolayca ulaşılabilir ve uygun maliyetli bir tedavi sunuyor. İnternet bazlı tedavi hem ilaç tedavisi gibi sorunu çözmede yardımcı oluyor hem de herhangi bir yan etkisi bulunmuyor. Online bilişsel davranış terapisinde ilaç tedavisinden daha fazla gelişim kaydedilebiliyor. Üstelik bozukluğun nüksetme olasılığı da daha düşük.

İlginizi çekebilir: Psikolojik rahatsızlıkları kökünden çözmenin yöntemi: Bilişsel davranışçı terapi

Çin’de artış gösteren sosyal anksiyete bozukluğuna sahip kişilerin kendi kendilerine uyguladıkları ICBT (Online Bilişsel Davranışçı Terapi) yardım programlarının ve terapist eşliğindeki ICBT yardım programlarının etkili olup olmadığını inceleyen bir araştırma, online uygulamaların sosyal anksiyete bozukluğu tedavisinde etkili olabileceğini gösteriyor.

Kişiye kılavuzluk eden ICBT programı, iyi incelenip Çince diline çevriliyor ve 8 klinik psikolog sayesinde kültürel olarak da Çin’e adapte ediliyor. Çalışmaya katılan 75 kişi sosyal anksiyete bozukluğu, 69 kişi hem sosyal anksiyete bozukluğu hem de majör depresif bozukluğa sahipken, 53 kişi ise tam olarak sosyal anksiyete bozukluğu problemine sahip olmasa da sosyal anksiyete semptomlarına sahipler. Sonuçlar gösteriyor ki, online müdahalelerden sonra anksiyete önemli derecede azalıyor.

Bununla beraber, 8 hafta sonra yapılan ikili karşılaştırmalar gösteriyor ki, ICBT şartları bekleme listesinden çok daha üstün. Bu noktada bekleme listesinin, kontrol grubunda yer alan ve herhangi bir deneysel tedavi görmeyip, aktif deney grubundan sonra müdahale edilecek bekleme listesinde yer alan katılımcılardan oluşan grup olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Bulgular, kişiye kılavuzluk eden ICBT müdahalesinin etkisinin Çin halkında sosyal anksiyete bozukluğu konusunda rehberli ICBT müdahalesinden farklı olmadığını söylüyor.

İlginizi çekebilir: Bilişsel davranışçı terapi nedir, ne işe yarar?

Teknoloji alanında yaşanan gelişmelerin son derece hızlı olması ve online terapi uygulamalarının da teknolojide yaşanan gelişmelerle birlikte her geçen gün form değiştirdiği günümüzde online terapi uygulamalarının avantajlarının ve dezavantajlarının neler olduğuna dair bilinmeyen pek çok şey var. Bu noktada, online terapiye başlamadan önce mahremiyetinizin ve kişisel bilgilerinizin korunması için son derece önemli olan birkaç noktaya değinmek önem taşıyor.

Online terapinin psikolojik rahatsızlıklar üzerindeki etkileri

Depresyon: Depresyon tedavisinde online terapilerin  yüz yüze yapılan terapilerle karşılaştırdığı bir araştırmada, Online Bilişsel Davranışçı Terapi’nin depresyon tedavisinde yüz yüze yapılan terapiler kadar etkili olduğu bulundu. 

Anksiyete ve stres: Başka bir araştırmada, terapistlerin danışanlardan aldıkları yazılı bildirimler üzerinden geri bildirim sağlayarak anksiyete ve stres tedavisi yapılmasını amaçlayan bir BDT (Bilişsel Davranışçı Terapi) kendi kendine yardım programının etkinliği değerlendirildi. Sonuçlar, bu uzaktan terapi metodunun anksiyete ve stres tedavisinde etkili olduğunu gösteriyor.

Panik bozukluk: Panik bozukluğun tedavisiyle ilgili yapılan bir araştırmada; bilişsel yeniden yapılandırma ve maruz kalma terapisi gibi tekniklerden oluşan bir rehberli online BDT programının etkinliği değerlendirildi. Sonuçlar, bu online programın panik bozukluk tedavisinde etkili olabileceğini gösteriyor. 

Şizofreni: Şizofreni hastalarıyla yapılan iki bilimsel çalışmada, şizofreni semptomlarının azaltılması ve hastalıkta kullanılan ilaçların yan etkilerinin azaltılmasına yardımcı, uzaktan yazma terapisi uygulandı. Sonuçlar, uzaktan uygulamaya uygun terapi yöntemlerinin şizofreni hastalığının tedavisinde de işe yarayabileceğini gösteriyor. 

Psikolojik rahatsızlıkların yanı sıra online terapilerin ve uzaktan uygulamaya müsait yazma terapisi gibi diğer terapi yöntemlerinin diyabet tedavisi, kilo verme, ve sigarayıdiyabet tedavisi, kilo verme,  bırakma gibi hedefe yönelik diğer uygulamalarda da olumlu sonuçlar verdiği bilimsel olarak kanıtlanmış durumda.

Online terapinin avantajları

Online terapinin yukarıda bahsettiğimiz, bilimsel araştırma bulgularıyla desteklenmiş faydaları nedeniyle, hem danışan hem de terapist için geleneksel terapi uygulamalarına kıyasla oldukça avantajlı yönleri bulunuyor.

Online terapiler pratiktir

İçinde bulunduğumuz dönemde fiziksel mesafelendirme nedeniyle terapi almak için bir psikolojik danışma ofisinde fiziksel olarak bulunmamız zaten söz konusu olmasa da, günlük yaşamımızda iş yoğunluğu nedeniyle her haftanın aynı gün ve saatini terapiye gitmek için ayırmak oldukça zor. Özellikle trafiğin yoğun olduğu büyük şehirlerde terapiye yetişmeye çalışmak ekstra bir stres faktörü yaratabiliyor ve kaygımızın daha da artmasına neden olabiliyor. Online terapinin en büyük avantajlarından biri, nerede olursanız olun, fiziksel mekana bağlı kalmaksızın terapi hizmeti alabilmeniz. Görüntülü konuşma araçlarının yanı sıra danışan gizliliği ve kişisel verilerin korunması konularında son derece güvenilir, online terapiye özel olarak geliştirilmiş özel yazılımlar ve telefon uygulamaları sayesinde nerede olursanız olun seans alabilmeniz mümkün. Ayrıca kronik hastalıkları nedeniyle evden çıkamayanlar, tedavi süresince hastanede kalmak durumunda olanlar, halihazırda terapiye gidip taşınma nedeniyle terapi sürecine devam edemeyecek olan ihtiyaç grupları için de uzaktan seans yapmaya olanak veren online terapi oldukça etkili ve pratik bir alternatif terapi yöntemi.

Online terapiler geleneksel terapilere göre daha uygun fiyatlı olabilir

Terapi ücretleri konusunda herhangi bir standart uygulama olmadığı için seans ücreti de terapistin yetkinliğine, tecrübesine ve tercih edilebilirliğine göre değişiklik gösterebiliyor. Seans ücretleri terapistler tarafından belirleniyor ve terapistten terapiste farklılık gösteriyor olsa da, aynı terapistten alınan online bir seans genelde yüz yüze seans ücretinden daha ucuz olabiliyor. Online terapilerle yüz yüze yapılan geleneksel terapilerin fiyatlandırması arasındaki bu farklılık, aslında terapistin verdiği hizmetin kalitesinden çok ofis giderlerinden ve terapistin aldığı süpervizyon ücretlerinden kaynaklanıyor. Sonuç olarak aynı yetkinlikteki terapistten yüz yüze alacağınız kadar kaliteli bir hizmeti online terapiyle çok daha uygun fiyata alabilirsiniz.

Online terapilerde kendinizi daha iyi ve güvende hissedebilirsiniz

Online yollarla haberleşmek ve iletişim kurmak özellikle günümüzün genç yetişkinlerinin çok sık kullandığı ve alışık olduğu bir iletişim şekli. Pandemi sürecinden sonra günlük yaşamında online iletişim teknolojilerini kullanmayan kişilerin de hayatına giren ve yavaş yavaş hepimizin alışkanlıkları arasında yer almaya başlayan dijital iletişim araçları, özellikle bu araçları yoğun olarak kullananların kendisini yüz yüze konuşmaya kıyasla çok daha rahat ifade edebildiği platformlar. Bu nedenle özellikle genç yetişkinlik döneminde olan ve teknolojiyi etkin şekilde kullanabilen, dijital iletişimi hayatına entegre edebilmiş 20-30 yaş arasındaki gruplar için online terapiler, terapi sürecinden daha fazla fayda kazanılmasına yardımcı olabilir.

Online terapinin dezavantajları

Online terapiler uygulama kolaylığı, daha ucuz ve erişilebilir olması nedeniyle son derece geçerli avantajlar sunmasının yanında; danışan verilerinin güvenliği, gizliliğin korunması ve psikoterapistin yetkinliklerinin kontrol edilmesi ve denetlenmesi gibi etik ihlalin söz konusu olduğu durumlarda önemli dezavantajlar da barındırabiliyor.

İlginizi çekebilir: Telepsikoloji: Online psikoterapi ile uzaktan terapi zaman kaybını önlerken, güvenlik sorunlarını da beraberinde getiriyor

Online terapide mahremiyetin korunması ve kişisel verilerin gizliliği

Uzaktan terapi, kapalı kapılar ardında gerçekleştirildiğinde olduğu kadar güvenli olabilir mi? Kişisel bilgilerimizin internet dolaşımı üzerinden anbean takip edildiği bir ekosistemde, en mahrem, en özel ve en gizli konuları, hiçbir sansür olmaksızın rahatlıkla terapistimizle paylaşabilmek ne kadar mümkün?

Amerikan Psikoloji Derneği klinik psikologlarından Lynn Bufka, online terapilerde terapist-danışan gizliliğiyle ilgili şüphelerin tamamen ortadan kaldırılamadığını belirtiyor. Terapistler fazladan güvenlikli telekonferans sistemleri kullanmayı seçseler dahi, danışanlar belki de başka kimseyle paylaşmadıkları sırlarının ortaya çıkabileceği ya da terapi seanslarının yabancılar tarafından izlenebileceği endişesini taşıyabiliyorlar.

Gizlilikten daha önemli bir güvenlik sorunu da, elbette hastanın fiziksel ve ruhsal güvenliği. Uzaktan erişimin yeterince etkili ve zamanında sonuç vermeyeceğini düşünen pek çok terapist, intihara meyilli hastalar gibi daha ciddi vakaları yine birebir görüşmelere çağırmayı tercih ediyorlar.

Online terapide terapist yetkinliğinin ve uygulamalarının denetlenmesi

Online terapideki en tartışmalı konulardan biri de, lisans ve denetleme mekanizmalarının yeterli olmayışı. Örneğin, Amerika’da bir eyalette psikiyatr olarak çalışan birinin başka eyaletlerdeki ve hatta başka ülkelerdeki hastalara online terapi yapmasını engelleyen bir yasa henüz yok. Ayrıca, internette çok ucuza, hatta zaman zaman bedava “psikolojik” destek verdiğini iddia eden kişilerin psikoloji ya da psikiyatri eğitimi alıp almadığını takip etmek için de oluşturulmuş bir sistem henüz mevcut değil.

Amerikan Psikoloji Derneği, geçtiğimiz yıl konuyla ilgili bir kılavuz yayınlamış olsa da, tüm bu soru işaretlerinin çözüme ulaşması zaman alacak gibi görünüyor. Ülkemizde de yaşanan salgın nedeniyle bir anda artış gösteren online terapi uygulamaları nedeniyle Türk Psikologlar Derneği’nin çok yakın bir zamanda yayınladığı Çevirimiçi Psikolojik Müdahale ve Uygulamalar İçin Telepsikoloji Kılavuzukılavuz ’nda yetkinlik, standartlar, bilgilendirilmiş onam, psikolojik ölçme ve değerlendirme, güvenlik ve veri aktarımı, yasal düzenlemeler, ortam koşulları gibi önemli konularda detaylı bilgilendirmeler ve yönlendirmeler yer alıyor.

Online terapistler;

  • Yalnızca vermeleri için eğitildikleri hizmetleri sunmalıdır.
  • Coğrafi konumlarının belirlediği yasalara ve yönergelere uymalıdır.
  • Online terapi uygulamaları ve tekniklerinde bilgi, eğitim ve denetim almalıdır.
  • Psikoterapi sağlamak için gerekli araçların nasıl kullanılacağına ve danışan bilgilerinin gizli ve güvenli kalmasını nasıl sağlayacağına dair sağlam bir teknoloji anlayışına sahip olmalıdır.

Online terapinin kişi için uygunluğu

Psikolojik destek almadan önce hangi terapi yaklaşımlarının ve yöntemlerinin, üzerinde çalışmak istediğiniz problemin çözümüne fayda sağlayıp sağlamayacağı üzerine de düşünmeniz gerekiyor.

Online terapi kimler için uygun?

  • Yoğun tempodan dolayı yüz yüze terapinin ofis saatlerine uyamayanlar için.
  • Yurtdışında yaşayan ve kendi anadilini konuşan bir uzman ile görüşmek isteyenler için.
  • Yaşadıkları bölgede psikoterapi hizmetine erişim sağlayamayanlar için.
  • Bir psikoterapi merkezine gitmeye çekinenler için.

Online terapi kimler için uygun değil?

  • Kendilerine ya da başkasına zarar verme düşüncesi olanlar.
  • Madde bağımlıları.
  • Psikotik semptomların var olduğu durumlar.

Tüm dünyada hızla yaygınlaşan bu online terapi trendi, teknolojik gelişmelerin de hızla ilerlemesi sonucunda mutlaka çok geçmeden hayatlarımızda kalıcı olarak yerini alacak. Terapi maliyetinin düşmesi ve sağladığı kolaylıklar da, psikolojik yardım almak isteyen herkese ulaşılabilmesini daha güvenli ve etkili bir şekilde sağlayacak gibi görünüyor.

Kaynak
Türk Psikologlar Derneği
Amerikan Psikologlar Derneği (APA)
Psypost.org
Journals.elsevier.com
Npr.org
1. Chakrabarti S. Usefulness of telepsychiatry: A critical evaluation of videoconferencing-based approaches. World J Psychiatry. 2015;5(3):286-304. doi:10.5498/wjp.v5.i3.286
2. Olthuis JV, Watt MC, Bailey K, Hayden JA, Stewart SH. Therapist-supported Internet cognitive behavioural therapy for anxiety disorders in adults. Cochrane Database Syst Rev. 2015;(3):CD011565. doi:10.1002/14651858.CD011565
3. Wagner, B., Horn, A. B., & Maercker, A. (2014). Internet-based versus face-to-face cognitive-behavioral intervention for depression: a randomized controlled non-inferiority trial. Journal of affective disorders152, 113-121.
4. Andrews, G., Basu, A., Cuijpers, P., Craske, M. G., McEvoy, P., English, C. L., & Newby, J. M. (2018). Computer therapy for the anxiety and depression disorders is effective, acceptable and practical health care: an updated meta-analysis. Journal of anxiety disorders55, 70-78.
5. Nordgren, L. B., Hedman, E., Etienne, J., Bodin, J., Kadowaki, Å., Eriksson, S., … & Carlbring, P. (2014). Effectiveness and cost-effectiveness of individually tailored Internet-delivered cognitive behavior therapy for anxiety disorders in a primary care population: a randomized controlled trial. Behaviour research and therapy59, 1-11.

İlginizi çekebilir: Psikoterapi nedir: Terapi sürecine dair merak edilen sorular ve doğru terapist seçimi

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale