X

Mindfulness nedir, nasıl alışkanlık haline getirilir: Yeni yılda farkındalığını geliştirmek isteyenler için öneriler

Yeni bir yıla taptaze umutlarla başlamışken hepimiz zihinsel sağlığımızı korumak, daha mutlu, daha huzurlu ve dengeli bir yaşam sürmek istiyoruz. Bunun da yolu mindfulness yani bilinçli farkındalıktan geçiyor. 2024 yılında mindful alışkanlıklar kazanmak istiyorsanız, işte size yol gösterecek öneriler:

Mindfulness: Bilinçli Farkındalık nedir?

Psikoloji, kişisel gelişim ya da iyi yaşamla ilgileniyorsanız, mindfulness kelimesini duymamış olmanız neredeyse imkansız. Türkçe’ye bilinçli farkındalık olarak çevrilen mindfulness kavramı, her şeyin yetişilmez bir hızlı akıp gittiği, zihnin anda değil gelecekte ve geçmişte gezindiği bir dünyada anda olma ve yavaşlama ihtiyacımızı karşıladığı için son yılların en popüler konusu haline geldi. Ancak geçmişi bundan binlerce yıl öncesine dayanıyor ve olumlu etkileri her ne kadar batı bilimiyle kanıtlanmış olsa da, köklerini doğunun kadim bilgeliğinden alıyor.

Mindfulness, yani bilinçli farkındalıkla ilgili daha kapsamlı bilgi edinmek için Mindfulness (Bilinçli Farkındalık) yaklaşımıyla zihniyetinizi dönüştürebilmeniz mümkün mü? yazımızı mutlaka okumanızı öneriyoruz.

Bilinçli farkındalık ya da mindfulness tam olarak bulunduğumuz anın içindeki mevcudiyetimizi, nerede olduğumuzun ve ne yaptığımızın farkında olmamızı, çevremizde olup bitenleri ve acı duygusunu tüm insanlığın ortak paydası olarak kabul ederek verdiğimiz yoğun duygusal tepkilerle olan ilişkimizi yönetebilmemizi içeren bir beceri ve oluş hali.

Farkındalık, hepimizin doğuştan sahip olduğu bir beceri olsa da çevresel faktörler ve yoğun düşünce süreçleri farkındalığımızı ve anda olma becerimizi köreltebiliyor. Bu nedenle günlük olarak mindfulness pratikleri yaptığımızda, farkındalık bizim için daha kolay ulaşılabilir hale geliyor. Peki, mindfulness nasıl yapılır?

Öncelikle genel kanının aksine mindfulness ‘yapılacak’ bir eylem değil, bir durumdur ve bu nedenle mindfulness yapılmaz, mindful ‘olunur’. Ancak mindful, yani daha farkında olabilmek ve ana gelebilme becerimizi geliştirebilmek için yapabileceğimiz bazı pratikler ve araçlar mevcut. Farkındalık kazanmada ve daha fazla anda kalabilmekte kullanabileceğiniz en iyi araçsa bedeniniz. Odağınızı duyularınız aracılığıyla doğrudan, somut olarak deneyimlediğiniz şeye ya da o anda zihninizden geçen düşüncelere ve duygularınıza getirebildiğinizde; daha da önemlisi bu beceriyi isteyerek ve kasıtlı olarak kullanmak için kendinizi eğittiğinizde daha farkında ve anda olabilirsiniz. Beyninizi daha odaklı, daha dikkatli ve daha farkında olması için eğittikçe yeni bağlantılar oluşturabilir ve bulunduğunuz anın içinde kalarak farkında, odaklı ve dikkatli olmayı otomatik bir davranış ve alışkanlık haline getirebilirsiniz.

Farkındalık nasıl geliştirilir?

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, farkındalık ve  odaklanma aslında her insanda doğuştan var olan bir beceri. Bu beceriyi günlük hayatta uygulamakta zorlanmamızın sebebiyse dikkat dağıtıcıların çok fazla olması. Dolayısıyla farkındalığınızı geliştirebilmek için en az dikkatinizi ana getirebilmek kadar önemli olan bir başka beceri de dikkat dağıtıcıların farkında olup bunlar üzerinde çalışmak. Meditasyon, beden taraması, gün içinde kısa molalar vererek hayatın pause tuşuna basmak, en büyük dikkat dağıtıcılardan biri olan telefon bildirimlerini kapatarak kendinizle baş başa kalabileceğiniz anlar ve deneyimler yaratmak farkındalığı geliştirebilmenin en önemli koşullarından.

Bilinçli farkındalık pratiklerinin nihai amacı kendimizle düşüncelerimiz, tepkilerimiz, duygularımız ve otomatik hale gelmiş davranışlarımız arasına biraz mesafe koyarak var oluşumuzu adeta dışarıdan bir ‘gözlemci’ gibi, yargısızca ve objektif şekilde izleyebilmek. Bu nihai hedefe ulaşmak içinse en temelde ihtiyacınız olan şeyler şunlar:

  1. Zaman ayırın: Farkındalığınızı geliştirmek için meditasyon minderine, tütsülere ya da özel ekipmanlara ihtiyacınız yok. Ancak daha farkında ve ana odaklanmış bir yaşam tarzı sürdürmek istiyorsanız ilk etapta bu alışkanlığı kazanmak için buna özel bir zaman ve alan yaratmanız şart.
  2. Şimdiki anı müdahale etmeden gözlemleyin: Farkındalık kazanmanın ve daha farkında bir yaşam sürdürebilmenin amacı sanıldığı gibi zihni tamamen susturmak ya da sonsuz bir sükunete ve huzura ulaşmaya çalışmak değil. Bu nedenle daha farkında olarak daha mutlu, daha huzurlu, daha sakin ve daha yavaş bir yaşam sürdürmek gibi bir beklenti içine girmeyin. Amacımız o anın içinde deneyimlediğimiz olumlu ya da olumsuz tüm duygularla kalabilmek, yargılamadan ve değiştirmeden tüm deneyimlerimizi eşit mesafeden kucaklayabilmek.
  3. Düşüncelerinizin zihninizden geçip gitmesine izin verin: Farkındalık pratikleri sırasında kendinizle, başkalarıyla ya da deneyimlerinizle ilgili yargı içeren pek çok düşüncenin adeta yağmur gibi zihninize yağdığını göreceksiniz. Siz dikkatinizi ve odağınızı ana getirmeye çalıştıkça düşünceleriniz dört bir yanınızdan çekerek sizi geçmişe ya da geleceğe sürüklemeye çalışacak. Düşüncelerinizden kaçmak ya da düşünmemek için kendinizi zorlamak yerine, zihninize gelmelerine izin verin ve müdahale etmeden, geçip gidene kadar onları izleyin.
  4. İçinde bulunduğunuz anı olduğu gibi gözlemlemeye geri dönün: Yukarıda da söylediğimiz şekilde, zihnimiz çoğu zaman düşüncelere kapılıp gitme eğilimindedir. Bu nedenle farkındalık düşüncelerden uzaklaşma değil, düşüncelere rağmen her fırsatta ana tekrar geri dönebilme becerisidir.
  5. Meraklı zihninize nazik davranın: ‘Ana odaklanmaya çalışırken sürekli düşünüyorum, düşüncelerimden uzaklaşamıyorum, anda kalamıyorum’ gibi yargı içeren cümlelerle kendinizi suçlamayın. Yapmanız gereken tek şey zihninizin hangi anlarda düşüncelere kayma eğiliminde olduğunu fark etmek ve fark ettiğiniz an onu ana geri getirmek.

Farkındalığı geliştirmenin en pratik yolu: Meditasyon

Bilinçli farkındalık ve mindfulness ile ilgili yapılan araştırmalar, bilinçli farkındalığı geliştirmeye ve bu yolla psikolojik dayanıklılığın güçlendirilmesine yönelik geliştirilmiş olan çalışmaların en etkili ve önemli aracının meditasyon olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla yeni yılda daha farkında ve anda olmak istiyorsanız kazanmanız gereken ilk beceri meditasyon pratiğini yaşamınıza ne yapıp edip dahil etmek.

Tıpkı darmadağın olmuş bir dolabı düzenleyebilmek için içindeki her şeyi boşaltıp, tek tek katlayıp, baştan yerlerine yerleştirmeniz gerektiği gibi; zihninizde dağınık halde bulunan düşünceleri düzenleyebilmek için de önce zihninizi tamamen boşaltıp düşüncelerinizden bağımsız hale getirmeniz gerekiyor. Meditasyon yaptığımızda, aslında zihnimizin işleyişini fark etmiş ve zihnimizdeki dağınıklık yaratan düşünceleri, duyguları ve davranışlarımızı yakından gözden geçirmiş oluyoruz. Duyularımıza, duygularımıza ve düşüncelerimize odaklandığımız farkındalık meditasyonu sürecinde hiçbir deneyimimizi yargılamamayı, aksine hepsine eşit mesafeden, nezaketle yaklaşmayı ve o deneyimin daha fazla içine girebilmeyi öğreniyoruz.

Farkındalık Meditasyonu nasıl yapılır?

Farkındalık meditasyonu, odağında nefes olan meditasyon türlerinden biri. Farkındalık meditasyonunda odağın nefeste olmasının tek sebebi, nefesin bedende sürekli olarak devam eden bir duyumsama yaratıyor olması ve bu yolla bizi ana demirleyecek bir çapa görevi görmesi. Farkındalık kazanma konusunda yapabileceğiniz en temel pratik olan farkındalık meditasyonu sırasında dikkatinizin sürekli olarak düşüncelere, duygulara, seslere ya da diğer çevresel uyarıcılara kaydığını gözlemleyeceksiniz. Özellikle daha önce hiç meditasyon ya da farkındalık pratiği yapmadıysanız ilk seferde anda kalabilmek gibi  bir beklenti içinde olmamalısınız. Yapmanız gereken tek şey, odağınızın dikkat dağıtıcılara kaydığını fark ettiğiniz ilk anda tekrar nefesinize odaklanmak.

Yeni başlayacak olanlar için en basit haliyle farkındalık meditasyonu

  1. Rahat bir pozisyonda oturun. Kalçanızı ve sırtınızı destekleyen, ayaklarınızın yere değmesine izin veren, rahat bir koltuk ya da sandalyeye oturabilirsiniz.
  2. Bacaklarınızı fark edin. Bir minderin üstünde ya da yerde oturuyorsanız, dengenizi korumanıza yardımcı olacağı ve onforlu bir his yaratacağı için bağdaş kurarak oturabilirsiniz. Sandalye ya da koltukta oturuyorsanız ayak tabanlarınızın tamamının yerle bütünleştiğinden emin olun.
  3. Üst bedeninizi dikleştirin, fakat bunun için kendinizi zorlamayın. Omurganızın doğal duruşunda, rahat hissettiği dik bir pozisyon bulmaya çalışmanız yeterli.
  4. Kollarınızı fark edin. Kollarınızın üst kısmı mümkün olabildiğince üst bedeninize paralel olsun. Ellerinizi bacaklarınıza, dizlerinize ya da koltuğun / sandalyenin kollarına koyabilirsiniz. Önceliğimiz nerede durduklarından çok rahat hissetmek.
  5. Bakışlarınızı yumuşatın. Çenenizi üst bedeninize yaklaştıracak şekilde, başınızı hafifçe öne eğin. Bu pozisyonda bakışlarınız doğal olarak yere odaklanacak. Gözlerinizi kapamanız şart değil. Baktığınız yerde ne varsa, spesifik bir şeye odaklanmadan sadece görme alanınızdaki şeyleri görün. İncelemeyin, detaylarına odaklanmayın ya da spesifik bir objeye takılıp kalmayın.
  6. Nefesinizi hissedin. Rahat bir pozisyona geçtikten sonra dikkatinizi nefesin yarattığı fiziksel duyumsamaya getirin. Aldığınız ve verdiğiniz nefeslerin burun deliklerinizden ve ağzınızdan nasıl girip çıktığını hissedin. Karnınızın ve göğsünüzün hareketlerini fark edin.
  7. Dikkatinizin nefesinizden kaydığı anı yakalamaya çalışın. Nefesinize odaklanma süreciniz çok uzun sürmeyecektir. Bir süre sonra kaçınılmaz olarak dikkatiniz nefesinizden uzaklaşacak ve başka yerlere gidecek. Merak etmeyin, endişelenmeyin, kendinizi yargılamayın ve suçlamayın. Düşünmeyi engellemeye ya da ortadan kaldırmaya çalışmayın. Odağınızın nefesinizden kaydığını fark ettiğiniz her an dikkatinizi nefesinize geri getirmeniz yeterli olacaktır.
  8. Merak eden zihninize nazik davranın. Sürekli olarak düşünceler arasında gezinmek, dikkati başka şeylere odaklamak zihnin en iyi yapabildiği ve alıştığı şey. Dolayısıyla odağınızın düşüncelere kayması bu süreçte olabilecek en normal şeylerden biri. Düşüncelerinizden kaçmaya çalışmak ya da onlarla savaşa girmek yerine tepkisiz kalarak nötr bir şekilde onları gözlemleme alıştırmaları yapın. Sadece dik oturun ve dikkatinizi gözlemlemeye verin. Uzun süre sürdüremeseniz de pes etmeden aynı şeyi defalarca kez tekrar edin.
  9. Hazır olduğunuzu hissettiğinizde başınızı hafifçe kaldırın. Gözleriniz kapalıysa, açın. Birkaç saniyeliğine öylece bekleyin ve çevredeki seslere odaklarının. Bedeninizin nasıl hissettiğini, zihninizden geçen düşünceleri ve duygularınızı fark edin.

Bilinçli farkındalığınızı geliştirebilecek farkındalık meditasyonu ve beden tarama egzersizinin yanı sıra, bilinçli nefes tekniği, odaklanarak gözlemleme tekniği, mırıldanma nefesi tekniği gibi farklı ve daha ileri düzey egzersizleri bu yazımızda bulabilirsiniz: Şimdiki anda olmanın sihirli anahtarı: Bilinçli farkındalık teknikleri ve anda olma pratikleribeden tarama egzersizinin yanı sıra, bilinçli nefes tekniği, odaklanarak gözlemleme tekniği, mırıldanma nefesi tekniği gibi farklı ve daha ileri düzey egzersizleri bu yazımızda bulabilirsiniz: 

Farkındalık kazanmak için her gün farkındalık pratikleri yapmam gerekiyor mu?

Hayır, ancak faydalı bir uygulama olduğu için, bunu ne kadar çok yaparsanız, hayatınız için o kadar faydasını gördüğünü fark edebilir, olumlu sonuçlarını daha fazla gördükçe daha fazla uygulamak isteyebilirsiniz. Dolayısıyla her gün, hatta her an farkındalık pratikleri yapmak farkındalığın alışkanlık haline gelmesine yardımcı olabilir ve motivasyonunuzu yüksek tutmanıza yardımcı olabilir.

Farkındalığı alışkanlık haline getirmek için öneriler

Herhangi bir davranışı alışkanlık haline getirmenin en önemli yolu kararlı ve istikrarlı şekilde uygulamaya devam edebilmek, karşınıza çıkan zorluklar karşısında pes etmeden ilerleyebilmek ve küçücük bir ilerlemede bile kendinizi ödüllendirmekten geçiyor. Farkındalık alışkanlığı kazanmak için de hayatınıza yeni dahil ettiğiniz farkındalık pratiklerini rutinlerinize eklemeyi unutmamalısınız. Örneğin;

  • Sabah uyandığınızda ya da gece yatmadan önce telefonunuzda oyalanmak yerine, güne nefes pratikleri ya da farkındalık meditasyonuyla başlamayı deneyebilirsiniz.
  • Çay içerken, yemek yerken ya da dışarıda yürürken duyularınızı kullanarak anda olmayı deneyebilirsiniz. Yolda neler görüyorsunuz? Nelerin seslerini duyuyorsunuz? Burnunuza gelen kokular neler? Yediğiniz yemeğin dilinizde bıraktığı his nasıl?
  • Zihninizi toparlayamadığınızı ve düşüncelerle çok fazla meşgul olduğunuzu düşündüğünüzde odağınızı başka bir yöne çekebilecek aktiviteler yapın. Resim yapmak, kitap okumak, müzik ya da podcast dinlemek, açık havada yürüyüş yaparken çiçek ya da yaprak toplamak gibi…
  • Kendinize her gün, çok kısa süreliğine de olsa meditasyon yapma hedefi koyun. İlk hafta 3 dakikayla başlayın, sonrasında giderek bu süreyi her hafta kademeli olarak artırmayı deneyin. 
  • Gün içinde telefonunuzu kapatarak ya da uçak moduna alarak ‘bildirimsiz anlar’ yaratın. Öğle yemeği molanızda tamamen kapatabileceğiniz gibi, 5-10 dakikalık kısa aralıklarla da bildirimlerinizden uzaklaşabilirsiniz. 

Siz de yeni yılda daha farkında, odaklanmış ve anda kalabildiğiniz bir yaşam sürdürmek istiyorsanız, yukarıdaki önerilerimizin yanı sıra farkındalığı alışkanlık haline getirebilmek ve sürdürülebilir kılmak için aşağıdaki yazılarımızdan faydalanabilirsiniz:

Farkındalık kazanımıyla ilgili temel bilgilere ve yeni yılda farkındalık pratiklerini yaşamına daha fazla entegre etmeye niyet edenler için paylaştığımız bu temel bilgilerin yanı sıra, bilinçli farkındalığın ne olduğu, daha farkında bir yaşamın bize nasıl faydalar sağladığı, farkındalık kazanmak için neler yapmanız gerektiğine dair detaylı bilgileri aşağıdaki yazılarımızda bulabilirsiniz: 

Kaynak: Mindful.org

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale