X

Dr. Mark Hyman: “Zayıf ama sağlıksız olmak obeziteden daha tehlikeli”

Şişmanlık, dünya genelinde büyük bir sorun. Örneğin, Hastalık Kontrol Merkezlerine (CDC) göre, Amerikalıların %35’i obez; %70’i ise fazla kilolu sınıfına giriyor. Uzmanların sıkça hatırlattığı gibi, aşırı kilolu veya obez olmak inme, bazı kanserler, kalp hastalığı ve depresyon dahil olmak üzere çok sayıda sağlık problemi riskini artırabilir. Ayrıca yaşam kalitesini de ciddi şekilde düşürebilir…

Peki ya “skinny fat”ler? İdeal kiloda veya zayıf olsanız bile tüm bu sorunları yaşayabileceğinizi duymak sizi biraz korkutabilir. Dünyaca ünlü fonksiyonel tıp ve beslenme uzmanı Dr. Mark Hyman‘a göre, fazla kilolu veya obez kategorisine girmeyenlerin geri kalan yüzde 30’unun yaklaşık %25’i “skinny fat” denen kişilerden oluşuyor. Skinny fat, Dr. Hyman “zayıf ama yağ oranı yüksek” kişileri tanımlamak için kullandığı bir terim. Ve bu insanlar için vücutlarındaki dengesizliğin sonuçları, aşırı kilolu veya obez olmaktan bile daha tehlikeli olabilir!

Bazı insanlar zayıf ama metabolik açıdan sağlıksız olabilirler

Canı ne isterse yiyen, buna rağmen zayıf kalabilen insanları hepimiz tanıyoruz. Bu insanlar istedikleri kadar abur cubur ve tatlı yiyebildikleri halde kilolarını dert etmezler. Biz de çoğunlukla onları kıskanırız. Ama Dr. Hyman, bu insanlar için sağlık sonuçlarının tahmin edebileceğimizden daha kötü olabileceğini söylüyor.

“Bu insanların çoğu yeterli kas kütlesi olmayan veya ‘fazla kilolu’ yerine ‘zayıf’ olan ve karın çevresinde ekstra yağ bulunan kişilere atıfta bulunan ‘skinny fat’ kategorisine girer. Başka bir ifadeyle bu insanların dışı zayıf ama içi şişman veya TOFI’dır (TOFI, karınlarında orantısız miktarda yağ depolanmış zayıf bireyleri tanımlamak için kullanılır). Dr. Jimmy Bell bu kısaltmayı ‘zayıf ama sağlıksız’ insanları tanımlamak için icat etti. TOFI’ler diyabet öncesi obez bir kişinin metabolik özelliklerine sahiptir: Düşük kas kütlesi, iltihaplanma, yüksek trigliseritler, düşük iyi kolesterol, yüksek kan şekeri ve yüksek tansiyon.”

Peki acaba skinny fat olmak neden obez olmaktan daha tehlikeli? Çünkü aşırı kilolu insanların aksine skinny fat insanlar, genellikle olumsuz sağlık sonuçlarına maruz kalabileceklerinin farkında değiller. Dr. Hyman’a göre TOFI’lerin fark edilmemesi, bunu önemli bir ulusal sağlık sorunu haline getiriyor.

“Şu anda bununla ilgili hiçbir tarama, hiçbir tedavi, onaylanmış ilaç yok ve tam gelişmiş diyabet dışında herhangi bir şeyin teşhis ve tedavisi için sağlık hizmeti sağlayıcılarına geri ödeme yapılmıyor. Eğer bu kategorinin dışında kalıyorsanız, pre-diyabetik olduğunuz veya başka bir şekilde diyabete ilerlediğiniz fark edilmiyor. Bu nedenle TOFI sorunu her geçen gün artmaya devam ediyor.”

Dr. Mark Hyman da bir zamanlar zayıf ama sağlıksızdı

Bugün dünyaca tanınan bir fonksiyonel tıp ve beslenme uzmanı olan Dr. Mark Hyman, çocukluğundan itibaren uzun yıllar kendisinin de bir “skinny fat” veya “TOFI” olduğunu belirtiyor.

“1970’lerde, çocukken, okuldan eve geldiğimde koca bir kase dondurma ve üstünde bir sürü kurabiye yerdim. 18 yaşımdayken vejetaryen oldum; bu sefer de tam buğday unu, çikolata parçaları, bal ve fındıkla yapılan dev kurabiyelerin sağlıklı yiyecekler olduğunu düşündüm. Bir yetişkin olarak şeker ve karbonhidratla aşk yaşamaya devam ettim. Canım sürekli şeker ve karbonhidrat istiyordu. Tüm bunların tat alma duyumu, beyin kimyamı, hormonlarımı ve metabolizmamı bozduklarının farkında değildim.”

Dr. Mark Hyman, bununla birlikte hiçbir zaman aşırı kilolu olmadığını ama sonunda vücudunun değiştiğini, sarktığını ve kronik yorgunluk yaşadığını söylüyor: “Sonunda, benimsediğim bu yüksek karbonhidratlı diyetin beni hasta ettiğini ve TOFI yaptığını fark ettim.”

Dr. Mark Hyman’dan beslenme ve sağlıklı yaşam önerileri

Eğer siz de skinny fat terimiyle tanışmaktan sonra bu sınıfa dahil olduğunuzu düşünüyorsanız, Dr. Mark Hyman’ın işleri tersine çevirmek için uyguladığı ve önerdiği tavsiyeleri dikkate alabilirsiniz.

1. Sağlıklı bir diyet benimseyin

Dr. Hyman’a göre bir TOFI için en etkili reçete, sağlıklı olmak ve ideal kiloyu korumaktır. Yani tıpkı fazla kilolu insanlara önerildiği gibi.

“İlk adım, ‘tam’ gıdalardan oluşan uygun, sağlıklı bir diyet seçmek ve onu kişiselleştirmektir. Her öğün, bol miktarda nişastalı olmayan sebzeler (yeşil, yapraklı, turpgiller), 100- 170 gr yağsız protein ve glutensiz tahıllardan (kinoa, siyah pirinç, karabuğday) oluşmalıdır. Ayrıca ara sıra tatlı patates ve kış kabağı gibi besin açısından yoğun nişastalı sebzeler de diyete entegre edilebilir (elma, armut, çilek veya nar gibi düşük glisemik meyveler; fasulye ve baklagiller).

Sağlıklı yağlar da kiloyu korumanın en önemli yardımcılarıdır. Ayrıca, cilt sağlığını ve genel refahı da desteklerler. Her öğününüze bir porsiyon sağlıklı yağ (1 yemek kaşığı sızma zeytinyağı, ceviz yağı, susam yağı vb.) ekleyin. Ve lütfen öğün atlamayın. Kahvaltı son derece önemlidir.”

2. Kas kütlenizi artırın

Dr. Hyman skinny fat insanların zayıf görünseler de çok az kas kütlesine sahip olduklarını söylüyor -ki bu hiç sağlıklı değil.-

“Sağlık ve metabolik denge üzerinde en büyük etkiyi yapan şey, yağın kasa oranıdır. Yaşlandıkça doğal olarak kas tonusunu kaybederiz ve kuvvet antrenmanı daha fazla önem kazanır. Kuvvet antrenmanını rutininize dahil ederseniz, kendinize büyük bir iyilik yapmış olursunuz. Bu sayede daha iyi görünür, daha iyi hisseder, TOFI’yi tersine çevirir ve diyabet gibi sağlık risklerini azaltırsınız.

Kuvvet antrenmanını günlük fiziksel aktivitenize entegre ederken, çeşitliliği düşünmeyi de unutmayın. Antrenmanlarınızda merdiven çıkma, şınav gibi egzersizlerle kendi vücut ağırlığınızı kullanmayı deneyin. Elbette ağırlık kaldırmak da kas yapmanın başka bir yoludur. Haftada 2-3 kez 20 dakika ağırlık kaldırmayı hedefleyin. Tüm bu egzersizler, kas tonusunun oluşturulmasına, güçlendirilmesine ve korunmasına yardımcı olabilir.”

3. Diğer öneriler

Dr. Hyman’a göre, diyet ve egzersize ilave olarak aşağıdaki stratejiler de, TOFI’nin üstesinden gelmenize ve en sağlıklı halinize ulaşmanıza yardımcı olabilir:

  1. Gıda hassasiyetlerinizin farkında olun ve diyetinizi buna göre yönetin. Gıda hassasiyetleri, iltihaplanmaya katkıda bulunarak vücuda zarar verebilir ve böylece yorgunluk, baş ağrısı ve genel halsizlik gibi çok sayıda semptom için zemin hazırlayabilir. Şekerli ürünlerin yanı sıra, tüm gluten ve un bazlı ürünleri, süt ürünlerini hayatınızdan çıkarmaya çalışın. Ve bir gıdanın glutensiz olmasının sağlıklı olduğu anlamına gelmediğini unutmayın! Sebzeler, meyveler, fasulye, kabuklu yemişler ve tohumlar ve yağsız hayvan proteini gibi doğal olarak glutensiz olan yiyecekleri tüketin.
  2. Stres seviyenizi yönetin. Stres, sağlığınızı ve psikolojinizi olumsuz etkiler. Yemekten önce veya zihinsel olarak gevşemeniz gereken herhangi bir zamanda, nefes egzersizleri yapmayı deneyin.
  3. Hidrasyona dikkat edin. Günde 6-8 bardak temiz, taze, saf su içmenin birçok faydası var. Yeterli su tüketimi ayrıca açlığı azaltır ve yorgunluğu da önleyebilir.
  4. Her gece 7-8 saat uyuyun. Uyku eksikliği veya yetersiz uyku metabolizmanız için zararlıdır, şeker ve karbonhidrat için istek duymanıza neden olur, açlığı artırır ve kalp hastalığı, diyabet ve erken ölüm risklerini artırır. Kendinizi uykuya hazırlamak için, vücudunuzu derin ve iyileştirici bir gece uykusuna yönlendirmeye yardımcı olacak Epsom tuzları ve lavanta ile sıcak bir banyo gibi iyi bir uyku ritüeli oluşturun.
  5. Takviyelerden destek alın. Araştırmalar, yüksek kaliteli bir multivitamin almanın iltihabı azaltabileceğini ve diyetinizde eksik olabilecek temel besinleri sağlayabileceğini gösteriyor. Ayrıca, düzenli olarak balık içeren bir diyetle omega 3 takviyelerini birleştirebilirsiniz.
  6. İlerlemenizi bir beslenme günlüğü tutarak takip edin. Egzersiz, uyku, semptomlar ve sayılarla (ağırlık, bel ölçüsü ve laboratuvar testi sonuçları dahil) birlikte her gün yiyecek alımınızı takip etmek, belirlediğiniz hedeflere sadık kalmanızı sağlayabilir. Yaşam tarzınızı değiştirirken duygularınızı ve deneyimlerinizi kabul etmek, kişisel farkındalığınızı geliştirmenize yardımcı olur. Zihinsel ve fiziksel sağlığınızın kontrolünün sizde olduğunu hissettiğinizde, daha büyük bir esenlik ve bütünlük hissine sahip olursunuz.

Dr. Hyman’dan daha fazla bilgi almak için aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz:

Kaynak: drhyman

İlginizi çekebilir: Harvard araştırmasına göre uzun yaşamın sırrı olabilecek 4 diyet

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale