X

Kronik stres: Uzun süreli stresin olumsuz etkileri ve kronik stresle baş etmenin yolları

Stres tepkisi, zorlu yaşam olaylarına ve bedenimizin tehlike olarak algıladığı risklere karşı savunma mekanizması görevi gören, hayati ve gerekli en önemli biyolojik tepkilerden biri. Reflekslerin ve istemsiz tepkilerin kontrol edildiği sürüngen beyin tarafından gönderilen sinyallerle ortaya çıkan stres tepkisinin oluşumunda en önemli rolü kortizol ve adrenalin hormonları oynuyor. Vücutta stres hormonlarının yükselmesiyle birlikte kaslarımız, organlarımız ve tüm sistemlerimiz eş zamanlı olarak tehlikeden kaçma ya da savaşma tepkileriyle hayatta kalmak için teyakkuza geçiyor. Kalp atışlarımız ve nefes alışverişlerimiz hızlanıyor, kaslarımız normalde olduğundan çok daha hızlı ve yoğun şekilde kasılıyor, tüm duyularımız daha hassas hale geliyor… Kısacası bedenimizin tüm sistemleri, yüksek bir uyarılma ve uyanıklıkla bedenin tehdit karşısında hayatta kalabilmesi için var gücüyle çalışıyor.

İlginizi çekebilir: Gündelik stres faktörlerinin yaşamımız üzerindeki etkileri ve çözüm yolları

Kronik stres nedir, sebepleri nelerdir?

Peki, insan bedeni yaşamda hangi tehdit ve tehlike durumlarında stres tepkisi gösteriyor? İnsan bedeninde stres tepkisinin meydana gelebilmesi, aslında bedene doğrudan yapılmış bir saldırının olmasını gerektirmiyor. Bitirme tarihi yaklaşan görevler, sınavlar, ekstrem sporlar, ağırlık kaldırma gibi çok basit egzersizler ya da psikolojik iyi oluşumuzu tehdit eden zorlu yaşam olayları stres tepkisinin tetiklenmesi için yeterli sebepler.

Stresin fiziksel etkileri genellikle uzun sürmüyor. Tehlike ya da tehdit durumu ortadan kalktığında parasempatik sinir sistemi devreye girerek vücudun tüm sistemlerini dengelemeye, bedeni rahatlatmaya ve sakinleşmeye yönelik sinyaller gönderiyor. Bununla birlikte, içinde bulunduğumuz dönemde, gözle görülmeyen bir tehlikenin her an bedenimizi ele geçirebilecek kadar yakınlarımızda olabileceği ihtimali, bedenimizin stres tepkisini uzun süredir sürdürmesine, yani stresin kronik hale gelmesine zemin hazırlıyor. Özellikle bu dönemde uyku problemleri yaşıyor, iştahınızda değişmeler gözlemliyor, zorlu yaşam olayları karşısında duygusal olarak daha az tolerans gösteriyor ve daha yoğun duygusal tepkiler veriyorsanız kronik stresin olumsuz etkilerini deneyimliyor olabilirsiniz.

Beklentilerin yüksek olduğu ve baskı altında hissedilen çalışma koşulları, finansal problemler ya da ilişkilerimizde yaşadığımız zorlayıcı deneyimlerin yarattığı stres bile başlı başına çok fazlayken, bir de pandeminin hem sağlığımıza hem de yaşamımıza getirdiği zorlu durumlarla baş etmeye çalışmak bu dönemde vücudunuzun esnek dayanıklılık kapasitesini çok daha fazla zorlayabilir, çeşitli semptomların ortaya çıkmasını hızlandırabilir ve hem kronik hem de akut hastalıkların ortaya çıkmasını tetikleyebilir.  

Pandemi dönemi stres seviyemizi nasıl etkiledi?

Dünyanın en önemli ruh sağlığı kuruluşlarından Amerikan Psikologlar Derneği (APA), çağımızın hastalığı olarak en sık görülen psikolojik zorluklar arasında gösterdiği kronik stresin boyutlarını görmek için her yıl kapsamlı anket çalışmaları düzenliyor. 2020 yılının verileri ise, pandemi sonrasındaki dönemde strese bağlı hastalıkların ve rahatsızlıkların ortaya çıkışında ciddi bir artış olduğunu gösteriyor. 2020 yılında APA (Amerikan Psikologlar Derneği) tarafından yapılan bu anketin sonuçlarına göre;

  • Her 10 yetişkinden yaklaşık 8’i (%78) pandeminin kendileri için “önemli” bir stres kaynağı olduğunu söylüyor.
  • 3 yetişkinden 2’si (%67) bu süre zarfında stres seviyelerinin hissedilir derecede arttığını ve günlük yaşamlarını olumsuz etkilediğini belirtiyor.
  • Katılımcıların neredeyse yarısı (%49) pandeminin yaşamlarını olumsuz etkilediğini söylüyor. %21’i bedensel olarak çok daha gergin hissettiğini, %20’si çok daha çabuk öfkelendiğini, %20’si genel ruh halide olumsuz değişimler gözlemlediğini ve %17’si sosyal ilişkilerinde agresif tavırlar sergilediğini söylüyor.

Ayrıca anket sonuçlarına göre katılımcılar, bu dönemde pandemi koşullarına ek olarak en büyük stres kaynaklarını iş yaşamındaki belirsizlik ve artan talepler, iklim değişikliği, geleceğe yönelik artan endişeler olarak açıkladı:

  • Neredeyse 3 yetişkinden 2’si (%65) ekonomideki mevcut belirsizlik konusunda stresli hissettiğini söylüyor.
  • Her 5 katılımcıdan 3’ü (% 60) gelecekte çok daha zor zamanların kendilerini beklediğini düşündüklerini ifade ediyor.
  • Her 4 katılımcının 3’ünden fazlası (%77) gelecekle ilgili belirsizliğin kendileri için “önemli” bir stres kaynağı olduğunu belirtiyor.
  • Her 10 kişinin 7’sinden fazlası (% 71) her anlamda, pandemi döneminin tarihin en kötü olaylarından biri olarak kayıtlara geçeceğini düşünüyor.

İlginizi çekebilir: Yeni normal, eski alışkanlıklar: Pandemi döneminde stres kaynaklı uyku problemleri ve başa çıkmak için öneriler

Kronik stresin belirtileri nelerdir?

Stres tepkisinin kronik hale gelmesi, yani vücudun hiç dinlenmeden sürekli olarak tetikte olması, sinirlerin devamlı olarak uyarılması, kaslardaki yoğun kasılmalar ve stres hormonlarının salgılanması bedenin tüm sistemlerini olumsuz etkileyerek çeşitli hastalık semptomlarının görülmesine zemin hazırlayabiliyor. Kronik stresin en yaygın görülen fiziksel ve psikolojik belirtileri arasında:

  • Ciddi boyutlara varabilen asabiyet ve sinirli olma hali,
  • Yorgunluk,
  • Baş ağrıları ve migren atakları,
  • Konsantrasyon ve dikkat eksikliği,
  • Zihini meşgul eden, dağınık düşünceler,
  • Uyku problemleri,
  • Sindirim sistemi rahatsızlıkları ve sindirim zorlukları,
  • İştah değişikliği,
  • Çaresizlik hissi,
  • Kontrolü kaybetmiş gibi hissetmek,
  • Özgüven eksikliği,
  • Cinsel isteksizlik,
  • Gerginlik,
  • Daha kolay hasta olma ve enfeksiyon kapma bulunuyor.

 

Kronik stres beden ve ruh sağlığımızı nasıl etkiliyor?

Yoğun ve uzun süreli strese maruz kalmanın uzun vadede beden sağlığını ve ruh sağlığını olumsuz etkilediğini gösteren pek çok araştırma bulunuyor. Stres hormonlarının yoğun olarak salgılanması başta kalp ve damar hastalıkları olmak üzere yüksek kan basıncı, diyabet, obezite, bağışıklık sistemi hastalıkları, cinsel iktidarsızlık, gastrointestinal bozukluklar (huzursuz bağırsak sendromu, reflü, ülser gibi), deri hastalıkları (egzama, saç dökülmesi, akne gibi), solunum yolu rahatsızlıkları, otoimmün hastalıklar, uykusuzluk (insomnia), tükenmişlik sendromu, depresyon, kaygı bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu (PTSD) ve şizofreni riskini artırıyor. Ayrıca, kronik stresin nörodejeneratif hastalıklar olarak bilinen demans, Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıkların görülme riskini artırdığına dair de çok sayıda araştırma bulunuyor.

Kronik stresle baş etmenin yolları

Günlük yaşamda stres faktörlerini azaltmak, stresin kronikleşmesinin ve beden ve ruh sağlığında yarattığı yıkıcı etkilerle başa çıkmanın en önemli çözümü gibi görünüyor. Ancak stres kaynaklarının büyük çoğunluğu kontrol edemediğimiz durumların ve olayların bir sonucu olduğu için, stres faktörlerini azaltmanın yanı sıra stresle başa çıkabilme kapasitemizin güçlendirilmesi de son derece önemli. Kronik stresle baş etmenin yollarını önümüzdeki günlerde sizlerle detaylı olarak paylaşacağız. Ancak öncesinde, stres tepkisini sağlıklı yollarla kontrol ederek kronik strese dönüşmesini engellemek için yaşam tarzınızda yapabileceğiniz küçük değişiklikleri şöyle özetleyebiliriz:

Kronik stresin belirtilerinin ve semptomlarının farkında olun: Kronik stresin belirtileri kişiden kişiye değişiklik gösterebilir ancak kendi stres tepkilerinizi ve beden duyumsamalarınızın farkında olduğunuzda, bu tepkileri yönetmek konusunda çok daha başarılı olabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Tepeden tırnağa: Stresin vücudumuza 17 negatif etkisi

Sosyal çevrenizden destek alın: Sevdiğiniz insanlardan, ailenizden, partnerinizden ve yakın arkadaşlarınızdan alacağınız duygusal destek, stres semptomlarıyla baş etmek konusunda eyleme geçmeniz için gerekli olan motivasyonu sağlayabilir.

İlginizi çekebilir: Stres ve kaygıyla nasıl başa çıkılır?

Stres seviyenizi artıran tetikleyicilerin farkında olun: Stresi tetikleyen durumlardan ve olaylardan kaçınmak her zaman mümkün olmayabilir. Bununla birlikte belirli tetikleyicilerin farkında olmak, başa çıkma mekanizmaları geliştirmeniz konusunda fayda sağlayabilir.

İlginizi çekebilir: Bedeninizin yardım çağrısı: Stresin henüz farkına varmamış olabileceğiniz fiziksel göstergeleri

Düzenli olarak egzersiz yapın: Fiziksel aktivite, ruh sağlığınızı düzenleyen ve stresi azaltan kimyasallar olan endorfin, serotonin ve dopamin üretimini artırır. Yürüyüş, bisiklet, koşu gibi kendi bedeninize ve yaşam tarzınıza uygun egzersizler yaparak kronik stresin oluşumunu engelleyebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Sabah sporunu alışkanlık haline getirmek için 6 sihirli öneri

Farkındalık pratiklerini yaşamınıza dahil edin: Meditasyon ve nefes pratikleri gibi farkındalık egzersizleri bedeniniz ve çevresel uyaranlarla ilgili farkındalık kazanmanıza, düşüncelerinizi organize etmenize ve duygularınızı çok daha iyi gözlemlemenize yardımcı olarak strese neden olan bireysel faktörleri azaltmanıza yardımcı olabilir.

İlginizi çekebilir: Mindfulness nedir, nasıl alışkanlık haline getirilir

Uyku kalitenizi iyileştirin: Çok az uyumak ya da kalitesiz uyku alışkanlıkları stres seviyenizin artmasına katkıda bulunabilir. Her gece en az 7 saat uyumaya çalışın; uyumak ve uyanmak için düzenli saatler belirleyin. Yatmadan önceki saatlerde kafein tüketmekten, yemek yemekten ve yoğun fiziksel aktiviteden kaçının. Uyumadan önce sakin müzikler dinlemek, kitap okumak, ılık bir duş almak ya da meditasyon yapmak gibi ritüeller rahatlamanıza ve gevşemenize yardımcı olarak uykuya geçişinizi kolaylaştırabilir.

İlginizi çekebilir: Uyku kalitesini artırarak yorgunluk hissinden kurtulmanın 20 pratik yolu

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale