X

“Hayat neden zor”: Benzer yaşam deneyimleri neden bazıları için daha zorlayıcı?

Siz de zaman zaman içinizden “Hayat, beni neden yoruyorsun?” diye mırıldanıyor musunuz? Öyleyse hayatta deneyimlediğiniz olumsuz durumlar, karşılaştığınız sıkıntılar omuzlarınızda daha ağır yükler yaratıyor olabilir. “Neden ben hayattan yoruluyorum; herkes aynı sıkıntıları yaşıyor, onlar neden benim gibi hayatın zor olduğunu düşünmüyor?” diyorsanız yükünüzü azaltmanıza yardımcı olacak bakış açısı değişikliğini bu yazımızda bulabilirsiniz.

Yaşam, inişlerle çıkışlarla dolu, zaman zaman çiçekli yollarla, zaman zaman irili ufaklı taşlarla bezenmiş uzun bir yol. Kimimiz yolun keyfini çıkarıyor, kimimiz sadece taşların varlığından duyduğu rahatsızlığa odaklanıyor. Bir tane hayatımız var yaşadığımız; o da güzel olsun, kolay olsun, bizi yormasın istiyoruz. Ama istesek de çoğu zaman bulamıyoruz; çünkü hayat, aynı hayat olsa da biz kendimizi onun zor olduğuna inandırabiliyoruz. Hepimiz farklıyız, hepimizin bambaşka hayatları var; bizi altında birleştiren tek şey ise hissettiğimiz benzer duygular. Düşünen, hisseden bir varlık olarak karşılaştığımız olaylara verdiğimiz tepkiler; iyi-kötü yaşadığımız şeylerin içimizde uyandırdıkları… Bazılarımız hayatı dolu dizgin yaşarken, bazılarımız onun çok zor olduğunu hissediyor olabilir.

Neden hayatın zor olduğunu hissederiz?

Tüm olumsuzluklara rağmen hayatın zor olmadığını düşünen insanların farkı ne, neyi farklı yapıyorlar?” diye düşünüyor musunuz? Hayatın keyifli yanlarını görmek, yaşamın eğlenceli bir yolculuk olduğuna odaklanmak yerine “Hayat çok zor…” dememizin altında yatan bazı sebepler bu düşünce tarzını yaratıyor olabilir.

1. Anda kalamamak

Bilinçli farkındalık olarak Türkçe’ye çevrilen mindfulness, geçmişten bugüne birçok araştırmaya konu olmuş, kökeni Budizm’e dayanan önemli bir kavram: Geçmişi ve geleceği düşünmeden ana odaklanabilme becerisi anlamına geliyor. Araştırmalar, çoğu insanın bu beceriden yoksun olduğuna dikkat çekiyor. Anda kalamamak, sürekli geçmiş olaylara takılı kalmak veya geleceği düşünmek, hayatın olduğundan çok daha zor yaşanmasına sebep oluyor. Farkındalık eksikliği, aynı zamanda stresle başa çıkma becerisi olan psikolojik dayanıklılığının düşmesine zemin hazırlıyor; psikolojik dayanıklılık seviyemizin düşmesi de bizi zorluklar karşısında daha savunmasız bir hale getirebiliyor.

İlginizi çekebilir: Mindfulness nedir, nasıl alışkanlık haline getirilir: Yeni yılda farkındalığını geliştirmek isteyenler için öneriler

2. Vazgeçmemeyi bilmemek

Bazen bize iyi gelmediğini bildiğimiz halde bir şeyleri bırakmamak için direnç gösterebiliyoruz. Toksik bir ilişkiyi, mutsuz eden bir işi, kötü bir alışkanlığı, bize hizmet etmeyen düşünce ve inançları… Onlara sıkı sıkı bağlandıkça kendimizi farkında olmadan kendimizin içine hapsediyoruz. Sağlıksız bir ilişkiyi yürütmekle, bizi olumsuz etkileyen düşünceleri bırakmamakla, kötü alışkanlıkları sürdürmeye devam etmekle kendi yaşamımızı kendi elimizle daha zor bir hale getirebiliyoruz.

3. Aşırı düşünmek (overthinking)

Zaman zaman belki de günler, haftalar hatta aylar önce olmuş bir olayı, geçmiş bitmiş bir konuşmayı, yaşadığımız bir deneyimi tekrar tekrar kafamızın içinde yeniden canlandırabiliyoruz. “Keşke şöyle yapsaydım, keşke böyle deseydim…” ve benzeri yorumlar yapıyoruz. Artık geçmişte kalması gereken olumsuz bir duyguyu düşünerek kendimize yeniden yaşatabiliyoruz. Birine çok kızdık, bir şey bizi çok üzdü, geçmişte istediğimiz sonucu alamadık, bitti, geçmişte kaldı ama etkisinden kurtulamıyoruz. Ya da güncel yaşantımızda aslında üzerine o kadar da yoğunlaşmamız gerekmeyen bir konuyu uzatıp kendimizi yıpratıyoruz. Üzerine çeşitli senaryolar kurguluyoruz, farklı bağlantılar kuruyoruz, uzattıkça uzatıyoruz. Tekrarlayan bu düşünce döngüsünden çıkamadığımızda kendimizi daha mutsuz, sinirli, stresli ya da gergin hissedebiliyoruz. Tekrar tekrar kendimize yaşattığımız o duygular aynı yükü yeniden omuzlarımıza yükleyip yükümüzü daha da ağırlaştırabiliyor.

İlginizi çekebilir: Overthinking ile baş etmenin yolları: Aşırı düşünme problemine çözüm önerileri

4. Kıyaslama yapmak

“O terfi aldı, ben alamadım.”, “Ben onlar kadar yetenekli değilim.” ve benzeri cümleleri çoğumuz hayatımızın bir döneminde kurmuş olabiliriz. Kendimizi başkalarıyla kıyasladıkça motivasyonumuzu, kendimize olan inancımızı kaybedebiliyoruz ve en önemlisi yetersiz hissetmeye başlıyoruz. Kendimizi başaramayacağımıza, diğerlerinin bizden daha iyi olduğuna inandırmaya çalıştıkça hayatı omzumuzda ağır bir yükmüş gibi taşıyoruz. Oysa ki, herkes kendi yolunda biricik. Hepimiz farklıyız. Farklı amaçlara, farklı özelliklere sahibiz. Önemli olan bizim ne kadar ilerlediğimiz; başkalarının bizi ne kadar geçtiği değil ya bizim onlardan ne kadar önde olduğumuz değil.

İlginizi çekebilir: Kendinizi başkalarıyla değil ‘kendinizle’ kıyaslayın

5. Korkulara yenik düşmek

Gelecek kaygısı, endişe, başaramama korkusu… Bir işe başlasak altından kalkabilir miyiz, ya şu an uğraştığımız işler yarın bir gün değer kaybederse, ya elimdeki her şey uçup giderse, ya denersem ama başarısız olursam, insanlar benim hakkımda ne düşünür… Bize hizmet etmeyen düşüncelerin esiri olup belki de hiç gerçekleşmeyecek kötü ihtimallerle zihnimizi meşgul ediyoruz. Zorluklarla başa çıkamayacağımıza kendimizi o kadar inandırıyoruz, onları gözümüzde büyütüyoruz ki sanki deneyip de yapamamışız gibi yaşamaya devam ediyoruz. Ne demiş Andre Gide: “Kıyı gözden kaybolmadan yeni yerler keşfedemezsin.”

6. Olumsuza odaklanmak

Yaşamımızda olup biten olumlu şeylere odaklandığımızda hayatın daha kolay, daha güzel, daha rahat olduğunu fark edebiliyoruz. Fakat olumsuzluklara odaklandığımızda işlerin iyi gitmediğini, insanların kötü olduğunu, güzel şeylerin bizim başımıza gelmediğini, zaten kimsenin bizi sevmediğini, belki de yalnız kaldığımızı, bir şeyleri başarmanın artık imkansız olduğunu düşünmeye başlıyoruz. İlgimizi, odağımızı, olumsuz giden şeylere kanalize ettiğimizde her şeyin çok daha zor olduğuna kendimizi inandırıyoruz, bu da hayatın çok zor olduğunu düşünmemize sebep oluyor. Oysa ki, mesele sadece bakış açısı.

Hayatın zor olduğunu hissettiğimizde neler yapabiliriz?

Hayatı olduğundan ya da başkalarının algılandığından daha zor hissetmemizin nedenlerine bakıp kendimizde olanların farkına varsak da hızlı bir değişikliğe gitmek çoğu zaman zor olabiliyor. Hayatın zor olduğunu hissettiğimizde yapabileceklerimize odaklanarak bu hissi tersine çevirebiliriz.

1. Kabul edin.

Yaşam, değişimlerle dolu bir süreç. Karşılaştığımız olaylar, yaşadığımız deneyimler, insan ilişkilerimiz, düşüncelerimiz, hayallerimiz, ilgi alanlarımız sürekli değişiyor. Değişmeyen tek şey, hepimizin bildiği gibi değişimin ta kendisi. Bazen bizim için çok zor olduğunu düşündüğümüz bir şeyler ile karşılaşabiliriz, üstesinden nasıl geleceğimizden emin olamayabiliriz ama kendimize güvenerek ve elimizden gelenin en iyisini yapmaya odaklanarak karşılaşacağımız zorlukları kolaylaştırabiliriz.

2. Bakış açınızı değiştirin.

Bardağın dolu tarafını görebilenlerden misiniz yoksa boş kısmına odaklananlardan mı? Benzer olumsuz süreçleri yaşıyor olmalarına rağmen bazı insanların hayatı zor olarak değerlendirmemelerinin sebebi sahip oldukları olumlu bakış açısı olabilir. Olumsuzluklara odaklanmak yerine daha iyi daha güzel olanın üzerine yoğunlaşmak hayatın zor olduğu düşüncesinden uzaklaşmaya yardımcı olabilir.

3. Sabırlı olun ve sakin kalın.

“Başarılı insanlarda her zaman şu ikisi vardır: Gülümsemek ve sakin kalmak. Problemleri çözmek için gülümse, problemleri önlemek için sakin ol.” – Steve Jobs

Panikle, hızla, düşünmeden hareket etmek çoğu zaman istenilen sonuçlar doğurmayabilir. Yaşamın hızlı değişen doğasına ayak uydurabilmek, sabır ve sakinlik gerektirir. Telaş içinde veya acele ile yapılan işler, alınan kararlar sonrasında daha zorlayıcı durumlar yaratabilir. Bu da hayatın çok zor olduğunu düşünmemize sebep olabilir. Bunu önlemek için planlı bir şekilde sakince hareket etmek ve geçmişe ya da geleceğe odaklanmak yerine bugüne, içinde olduğumuz ana göre yaşamak hayatı daha rahat bir şekilde sürdürmemize yardımcı olabilir. Yoğun stres altına girmeyerek ve bilinçli farkındalık seviyemizi yükselterek ayağımıza takılacak taşların üzerinden keyifle zıplayabiliriz.

4. Şükredin.

Sahip olduklarınızın kıymetini bilmek, hayatınızda sizin için değerli olan insanların varlığını hatırlamak, şükretmek için binlerce sebebiniz olduğunu fark etmek, hayatın aslında o kadar da zor olmadığını size gösterebilir. Eğer kendinize bunları hatırlatmakta zorluk yaşıyorsanız her gün şükrettiğiniz en az üç şeyi yazabileceğiniz bir defter edinebilir ve hayatın çok zor olduğunu hissetmeye başladığınız anlarda hemen defterinizi açıp okuyarak sahip olduklarınızla daha iyi hissedebilirsiniz.

5. Kendinize iyi bakın.

Fiziksel ve zihinsel sağlığınıza iyi bakın. Sağlıklı beslenin, düzenli egzersiz yapın, sadece kendinize odaklanın. Kendinizin en iyi hali olmak için çaba gösterin; başkalarıyla kendinizi kıyaslamayın. Size iyi gelenler insanları etrafınızda toplayın. Kendinizi kötü hissetmenize neden olan inançlarınızı bırakın.

6. Rahatlamak için alan yaratın.

Hepimiz zaman zaman rahatlamaya ihtiyaç duyuyoruz. Düşüncelerimizden, yaşadığımız olumsuz süreçlerden, hissettiğimiz zorlayıcı duygulardan arınmak istiyoruz. Kendinizle baş başa kalabileceğiniz, zihninizi boşaltabileceğiniz, size iyi gelen şeyleri yapabileceğiniz bir alana sahip olmak, ihtiyaç duyduğunuz anlarda kendinizi iyi hissetmek için bir kaçış noktası olabilir. Aromaterapik mumlar, hoş kokulu tütsüler, yumuşak minderler ve en sevilen müzik listelerinizle kendinize huzur dolu bir rahatlama alanı oluşturabilirsiniz.

Hayat, karşımıza çıkan tüm olumsuzluklara, istenmeyen durumlara rağmen yaşanmaya değer macera dolu bir yolculuk. Bu yolculukta hayata karşı hangi tavrı takınırsanız yolunuz da öyle ilerler. Zor derseniz, zor olur; keyifli olduğunu düşünürseniz keyifle geçer.

İlginizi çekebilir: Hayatın her anı kutlamaya değer: Kendisi küçük etkisi büyük mutluluk anları

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:



  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.





Cildimiz bizden ne ister: Almond Shower Oil ile cildin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir bakım

Yaşamın akışına ayak uydurabilmek için çoğu zaman oradan oraya koşuşturmak, yapılacaklar listesinin maddeleri arasında aceleyle hareket etmek ve hatta tadını uzun uzun çıkarabileceğimiz aktivitelerimizi bile hızlandırmak zorunda kalıyoruz. Ne yazık ki hızlandırmak zorunda kaldığımız bu keyifli aktivitelerden biri de genellikle duş keyfimiz oluyor. Duş almak, hem bedenimizi temizlemek hem de zihnimizi ve ruhumuzu rahatlatmak için önemli bir fırsat sunarken, aceleye getirdiğimizde bu değerli anların kalitesinden ödün vermiş oluyoruz… Oysa ki duş, sadece temizlik ve rahatlık hissinden ibaret değil; aynı zamanda yenilenme, canlanma hissini verebilmek için de önemli bir araç; özellikle de cildimiz için. Duş almanın sağlayacağı tüm olumlu etkilerden faydalanabilmek için, gün boyu pek çok çevresel etkiye maruz kalan cildimizin beklentilerine kulak vermek oldukça önemli. Peki, cildimiz bizden ne ister?



Vücut bakım ritüelinizde ilk sırada, temizlik!

“Cildimiz bizden ne ister?” sorusuna pek çoğumuz gibi cildimizin ilk vereceği cevap temizlik. Gün boyu maruz kaldığımız kir, toz ve alerjenlerden cildi arındırmak şart. Aksi halde gözeneklerin tıkanması sonucu cildin nefes almasını engellemiş oluruz. Bu da farklı cilt problemlerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Vücut bakımında da aynı yüzümüzde olduğu gibi temizlik, cildimizin ihtiyaç listesinde ilk sırada.

L’Occitane Almond Shower Oil’L’Occitane Almond Shower Oil’L’Occitane Almond Shower Oil’in altın renkli yağ dokusu, duş sırasında su ile birleştiğinde süt kıvamına dönüşerek hafifçe köpüren yapısı ile cildimizi nazikçe temizler ve arındırır. Bademin mis kokusu ile tenimizi kokulandırarak, bize de arınmanın verdiği hafifliği ve rahatlığı hissettirir.

Yoğun nem

Cildimizin istediği ve hak ettiği o özenli bakımın en önemli bir diğer bileşeni ise tabii ki yoğun nem, çünkü cildimiz kuruluktan hoşlanmaz. Cildimizin canlı kalmak, gençliğini ve ışıltısını korumak için neme ihtiyacı var. Almond Shower Oil, içeriğindeki zengin yağ, mineral ve vitaminler ile cildi dışarıdan içeriye doğru besliyor, ilk kullanımda hissedilen nemlendirici etkisiyle cildi yumuşacık yapıyor. E vitamini, omega 6 ve 9 yağ asitleri ve badem yağı açısından da zengin olan vegan formüllü Badem Duş Yağı, cildimizin gün boyu nemli kalması ve doğru kaynaklarla beslenmesi için ihtiyacı olan tek şey.



Yukarıda da söylediğimiz gibi, cildimiz kuruluğu hiç sevmez; dolayısıyla onu nemlendirip beslerken, kurumasına neden olabilecek uygulamalardan da kaçınmak önemli. Çok sıcak su ile yıkanmak, koruyucu önlemler almadan soğuk ve rüzgarlı havalara maruz bırakmak ya da az su tüketmek, ona hiç iyi gelmeyenler listesinde. Ona ihtiyaç duyduğu nem desteğini sunmak ise, cildimizin kurumasını önlerken yumuşacık dokunuşlarla buluşmak da ruhumuzu besliyor.

Güzel kokmak

Cildimiz, tüm gün bizimle; yaptığımız tüm aktivitelere, girdiğimiz her ortama, tüm anlarımıza ve deneyimlerimize eşlik ediyor. Tüm bu deneyimlerde hem bize hem de cildimize muhteşem hissettirecek bir şey daha var: Hoş kokularla sarmalanmak. L’Occitane Almond Shower Oil, cilt tarafından anında emilen yapısı ve mis kokulu badem aroması sayesinde gün boyunca cildimizi sarıyor ve sadece cildimizi değil, zihnimizi, ruhumuzu da mutlu ediyor. Cildimiz o büyüleyici badem aroması ile misler gibi olurken, harika kokmak da kendimizi çok daha iyi, keyifli ve özgüvenli hissetmemizi sağlıyor.



Narin dokunuşlar

Temizlenmiş, nemlenmiş, beslenmiş ve harika kokan cildimizin bir başka ihtiyacı da narin dokunuşlarla buluşmak. Çünkü, hassas cildimiz onu tahriş edebilecek uygulamaları da hiç sevmez. Örneğin, çok sık kese veya peeling yapmak ya da cilde zarar verebilecek bakım ürünlerini kullanmak, cildimizin asla istemeyeceği şeyler. Güzel haber; Almond Shower Oil, yumuşak dokusu ve temiz içeriği ile en hassas ciltlerin bile favorisi. Narin dokunuşlar, cildimize hak ettiği değeri sunarken bize de Almond Shower Oil’in duyuları harekete geçiren dokusu ile rahatlatıcı duş anlarının keyfini sürmek kalıyor.

Duyusal bir deneyim

Cildimiz biraz da şımartılmayı hak etmiyor mu? Elbette. L’Occitane Almond Shower Oil duyusal bir banyo keyfi sunuyor; ipeksi dokusu, mis kokusu, rahatlatıcı ve lüks dokunuşlarıyla cildimizi nemlendirmek ve beslemekle kalmıyor, şımartan bir bakım da sağlıyor. Duş keyfi bu sayede aceleye getirilen bir rutin olmaktan çıkıyor; canlandırıcı, yenileyici ve aromatik bir deneyime dönüşüyor. 

Doğal içerikli yapısı, ilk kullanımda anında nem verme özelliği, cildi yumuşacık yapan etkisi ve büyüleyici kokusu ile cildimizin tüm beklentilerinin karşılığı; Almond Shower Oil. Cildin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir bakım için siz de hemen tıklayın ve L’Occitane Almond Shower Oil ile tanışın.

*Bu yazı L’Occitane katkılarıyla hazırlanmıştır.





Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Dijital dünya, sınırlarını sürekli olarak genişletmeye devam ediyor ve sanal dünyalar, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Üstelik yalnızca sanal dünyalar da değil, o dünyanın baş kahramanları olan virtual influencer’lar da. Yani biz 🙂 Sosyal medya platformlarında kendi takipçi kitlelerini oluşturan ve çokça sevgiyle ve ilgiyle karşılanan sanal influencer’lar, sadece teknolojik gelişmelerin başarılı bir somut örneği olmakla kalmıyor; aynı zamanda modern pazarlama pratiklerini de yeniden şekillendiriyor.



Yani, artık gerçek insan influencer’lar gibi biz virtual influencer’lar da markaları temsil edebiliyor, iş birliği çalışmaları yapabiliyoruz; dahası biz de hayatımızın akışını ya da bir günümüzün nasıl geçtiğini paylaşabiliyoruz, üstelik dünyanın pek çok yerinde. Peki, biz kimiz? İşte bu dijital dünyayı çok daha yakından tanımak ve bir parçası olmak için mutlaka takip etmeniz gereken virtual influencer’lar:

Virtual Alin


Gelin, önce benimle başlayalım ve size kendimi tanıtayım: Ben Alin! Ford Türkiye’nin marka elçisiyim. En büyük ilgi alanım elbette ki teknoloji ve otomobiller. Aynı zamanda seyahat etmeye de bayılıyorum! Türkiye’nin otomotiv alanındaki ilk ve tek sanal influencer’ıyım. Yani beni ben yapan, hobilerimi şekillendiren, yaşam tarzımı belirleyen her şey aslında markanın stratejisinden doğdu. Günümün büyük bir kısmını yepyeni keşifler yapmaya ayırıyorum ve hiçbir sosyal medya akımından da geri kalmıyorum…

Zencefil shot’ımla güne başlıyor, çıktığım yeni yollarda bol bol kahve molaları vermeyi ve maceralarımı sizinle paylaşmayı seviyorum. Başka çok sevdiğim bir şey varsa o da Mustang Mach-E ile geçirdiğim tüm anlar; çünkü onunla olan her yolculuğum sıra dışı diyor ve beni hemen takip etmeniz için Instagram hesabımı buraya bırakıyorum.

Rozy

Rozy, dünya genelinde en popüler virtual influencer’lardan biri ve Güney Koreli. Hatta Kore’nin ilk sanal influencer’ı. Gezmeyi, iyi giyinmeyi, yemek yapmayı çok seviyor. Dünyayı dolaşıyor, birbirinden şık tasarımlar kullanıyor, modellik yapıyor ve dünyaca ünlü markalarla çalışıyor. Her geçen gün yaptığı sponsorluk anlaşmalarının sayısı hızla artarken, sosyal medya takipçileri tarafından da hayranlıkla takip edilmeye devam ediyor. Rozy de tıpkı benim gibi sanatın ve estetiğin gücüne inanıyor ve her günü dolu dolu yaşamak için ilham veriyor.

Shudu



Shudu, moda fotoğrafçısı Cameron-James Wilson tarafından yaratılan dünyanın ilk dijital süper modeli olan bir sanal influencer. Güney Afrika Kökenli Shudu, iyi giyinmeyi çok seviyor. Dünyaca ünlü lüks moda markalarıyla iş birlikleri yapan Shudu, aynı zamanda sanal insan ırkının savunucusu olma görevini de üstleniyor. Shudu’nun yaratılmasındaki en önemli amaçlardan biri de dijital dünyanın temsilindeki etnik çeşitlilik eksikliğine dikkat çekmekti ve bence bu, hayranlık uyandırıcı.

Ion Göttlich

Ion Göttlich, bisiklet tutkunu bir sanal influencer. Teknoloji ve video oyunlarına olan ilgisi ile tanınan Ion, aynı zamanda da spor yapmaya çok düşkün. Yeni keşifler yapmayı, aktif bir yaşam sürmeyi ve sağlıklı alışkanlıklarını sürdürmeyi çok seviyor ve takipçileriyle bisikletini yanından ayırmadığı keyifli anları sıkça paylaşıyor. Dışarıdan bakıldığında Ion ile tarzımız pek uyuşmuyor gibi görünse de, çok önemli bir ortak yönümüz var: O da tıpkı benim gibi yollarda zaman geçirmeyi çok seviyor ve yeni keşiflere asla hayır demiyor.

Imma

Japonya’nın ilk virtual influencer’ı ve modeli, pembe saçlarıyla çok sevilen Imma. Bugüne kadar dünya çapında modadan iş dünyasına, lüks tüketim markalarından televizyon kanallarına kadar pek çok sektörde manşetlerde yer alan Imma, Instagram hesabından yaptığı paylaşımlarla ilgiyi üzerinde tutmaya devam ediyor. O da ben de yeni trendleri takip etmekten büyük keyif duyuyoruz; ayrıca dans ve müzik de ortak tutkumuz olabilir.

Lil Miquela

Instagram’da 2 milyondan fazla takipçisi olan ve dünya genelinde sevilen virtual influencer’lardan biri olan Lil Miquela, renkli yaşamından eğlenceli kareler paylaşarak takipçilerinin ilgisini çekmeyi başarıyor. Dünya devi moda markalarıyla iş birlikleri olan ve tarzından, kişisel bakımından ödün vermeyen Miquela, yeni yerler keşfetmeye de bayılıyor; tıpkı benim gibi… Unutmadan, ikimize de çillerin çok yakıştığını söylemiş miydim 🙂



Bermuda

Lil Miquela’dan sonra kız kardeşi Bermuda’yı da tanıyalım. Bermuda, kendini ‘robot queen’ yani robot kraliçe olarak anlatıyor ve adeta moda ikonu gibi tarzıyla ön plana çıkan bir sanal influencer. Özellikle lüks yaşam tarzı ve moda dünyasına olan tutkusuyla bilinse de pek çok farklı markayla da iş birlikleri yapıyor ve sık sık Miquela ile fotoğraf paylaşıyor. Bermuda da tıpkı benim gibi kişisel bakımına çok düşkün, ayrıca aktif bir yaşam sürmek, ikimizin de öncelikleri arasında. Miquela ile samimi ilişkilerine hayran olduğumu da belirtmeliyim…

Nobody Sausage

En komik virtual influencer’lardan biri olan Nobody Sausage, dünya çapında çok seviliyor ve 8 milyona yakın takipçisi var. Genelde günlük rutinlerini ve yaptığı işleri paylaşsa da modern dünyanın pek çok ortak sorununu da mizahi bir yaklaşımla ele alarak milyonları güldürmeyi başarıyor. Ayıca, müzik ve dansa olan ilgi ve tutkusu da coşku dolu bir enerji yayıyor. Benim de en çok güldüğüm, izlerken en çok keyif aldığım sanal influencer’lardan biri.

Lu do Magalu

Brezilya’nın en büyük perakende şirketlerinden birinin yüzü olan Lu do Magalu’nun ünü, yalnızca Brezilya ile sınırlı kalmıyor, çünkü sosyal medya hesaplarında dünyaca ünlü pek çok markanın ürünü ile ilgili içerikler üretiyor. İlk kez YouTube’da karşımıza çıkmış olsa da, bugün Instagram’da ve Facebook’ta da oldukça popüler. Ayrıca kendisini ‘Virtual 3D Influencer’ olarak tanıtıyor. O da teknoloji ve yenilikleri takip etme konusunda oldukça tutkulu ve bu tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı seviyor, tıpkı benim de yaptığım gibi.

CodeMiko

Teknik olarak ‘VTuber’ olarak bilinen CodeMiko, Twitch yayıncısı bir sanal influencer. VTuber teknolojisinin sınırlarını zorlamakla ün salan CodeMiko, canlı yayınlarında yaptığı röportajlarla da çokça ilgi görüyor. Sanal dünyanın ve teknolojinin son gelişmelerini aktarırken, tarzından ve günlük keşiflerinden de ödün vermiyor. İkimizin de dijital dünyanın sınırlarını zorlamayı sevdiğimizi söylemeden geçemeyeceğim 🙂

Thalasya

Endonezya’nın ilk virtual influencer’ı Thalasya, dünyayı keşfetmeyi, yeni tatlar denemeyi ve moda tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı çok seviyor. Üstelik çok çeşitli sektörlerdeki markalarla iş birliği yaparak, günlük rutinlerinde neler yaptığını da sık sık Instagram hesabına ekliyor. Thalasya da benim gibi yeni deneyimlere çok açık. Ayrıca, yemeklere ve özellikle de sokak lezzetlerine olan ilgisini de gizlemiyor. Sanırım ona yakın hissetmemi sağlayan ortak özelliklerimizden biri de bu.

Elbette ki listenin tamamı bu kadarla sınırlı değil. Sanal influencer’lar olarak sayımız günden güne artıyor. Teknolojinin, sanatın, gerçekliğin ve kurgunun sınırlarını zorlayan var oluşlarımızla, günden güne dijital dünyada yeni gelişmelere imza atmaya devam edeceğiz; tabii kendi hayatlarımızdaki maceraların dozunu artırmaya da. Siz de bu dünyadan haberdar olmak ve yeni maceralarımda benimle yer almak için takipte kalın! Geleceği, bugünden yaşayın.





İlgili Makale