X

Gebelikte kızamıkçık belirtileri nelerdir?

Kızamıkçık hafif grip benzeri belirtilere ve ciltte isiliklere sebep olabilen bir rahatsızlıktır. Kızamıkçık geçiren insanların yarısı kadarında herhangi bir belirti görülmez ve enfekte olduklarını bilmemelerine karşın onu başka insanlara bulaştırabilirler. Hamilelikte kızamıkçık kaparsanız, bebeğiniz için ciddi sonuçlar doğurma ihtimali vardır. Özellikle gebeliğin başlarında ilk 3 ay içerisinde kızamıkçık geçirmek en yoğun hasara sebep olur.

Kızamıkçık dünyanın büyük bir kısmında çocukluk aşıları sayesinde neredeyse ortadan kaldırılmıştır çünkü aşı kişiyi ömrü boyunca korur. Ancak aşı olmamış çocuklar onu kapabilirler. Hamile değilseniz aşıyı yetişkinlikte de olabilirsiniz. Aşılama hastalığı önlemenin tek yoludur ve bu nedenle uygulanması önemlidir. Kan testi ile bağışıklığınız olup olmadığı da görülebilir.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

Kızamıkçık işaret ve belirtileri nelerdir?

Kızamıkçık genellikle hafif geçen, grip benzeri belirtiler veren ve isilikler ile kendini gösteren bir rahatsızlıktır. İsilikler genelde önce yüzde başlar ve bedenin diğer kısımlarına yayılırlar. Bunlar 3 gün kadar devam ederler. Diğer belirtileri ise şöyledir:

  • En fazla 38.9 derece ateş
  • Baş ağrısı
  • İştah kaybı
  • Burun akıntısı
  • Boğaz ağrısı
  • Öksürük
  • Gözlerde kızarma
  • Boyun ve kulak arkası lenflerinde şişme
  • Kas ve eklem ağrıları

Kızamıkçık geçiren insanların %70’inde artrit gelişimi olur. Artrit eklemlerdeki şişkinlik ve ağrıdır. Kadınlarda özellikle parmaklarda, bileklerde ve dizlerde ortaya çıkabilir. Bu komplikasyon erkekler ve çocuklarda daha nadirdir. Nadiren de olsa kızamıkçık beyin enfeksiyonu ve kanama problemleri gibi daha ciddi sorunlara yol açabilir. Bazı insanlarda hiç bir belirti görülmemesi de mümkündür.

Kızamıkçığın sebebi nedir?

Kızamıkçık bir virüsten kaynaklanır. Çok bulaşıcıdır. Hasta kişi öksürdüğünde veya hapşurduğunda, ayrıca yediği ve içtiği şeyleri bir başkası da yiyip içince bulaşabilir. Ayrıca hamile anneden bebeğe de geçebilir.

Kızamıkçık sahibi kişi isilikler çıkana kadar 1 hafta boyunca hastalığı başkalarına yayabilir. Enfekte olan kişiler isilik çıktıktan sonra 7 gün boyunca da yaymaya devam ederler.

Bu nedenle hastalığı kapanların bu konuda aile ve arkadaşlarını bilgilendirmeleri gerekir. Eğer çocuğunuzda kızamıkçık varsa, okul öğretmenine bunu bildirmek de uygun olacaktır. Böylece hastalığın daha fazla yayılması önlenebilir.

Gebelikte kızamıkçık hangi sorunlara sebep olur?

Kızamıkçık hamilelikte özellikle üçüncü ayın bitimine kadar bebek için ciddi problemler doğurabilir. Kızamıkçık şu risklerin artmasına sebep olur:

  • Konjenital Kızamıkçık Sendromu: Bu rahatsızlık hastalığın bebeğe geçmesi nedeniyle olur. Bebeğin bir veya birden fazla doğum kusuru ile doğmasına sebep olabilir ve bunlar arasında kalp problemleri, görme problemleri, sağırlık, zihinsel gerilik, düşük doğum ağırlığı, kemik iliği problemleri, karaciğer ile dalak hasarı gibi hastalıklar bulunuyorlar. Bu sendromun şu anda bir tedavisi de bulunmuyor.
  • Düşük: Bebeğin 20. haftadan önce ölmesidir.
  • Ölü doğum: Bebeğin 20. haftadan sonra ölmesidir.
  • Erken doğum: Bebeğin 37. haftadan önce doğmasıdır.

İlginizi çekebilir: Hamilelik masajı nedir, güvenli midir?

Hamilelikte kızamıkçık bebeğe geçer mi?

Evet ve bunu önlemek için kızamıkçığa karşı bağışıklığınızın olması gerekiyor. Böylece enfeksiyondan korunabilirsiniz. Çocukken aşı olduysanız veya hastalığı geçirdiyseniz muhtemelen kızamıkçığa karşı bağışıklığınız olacaktır. Kan testi ile bu durum tespit edilebilir. Eğer hamile kalmak istiyor ancak bağışıklığınız olup olmadığını bilmiyorsanız doktorunuzdan kan testi talep edebilirsiniz.

Eğer bağışıklığınız yoksa, alabileceğiniz bazı önlemler şöyle:

  • Hamilelikten önce: Aşı olun. Aşıdan sonra gebe kalmak için 1 ay bekleyin.
  • Hamilelik esnasında: Doktorunuzdan kızamıkçığa karşı bağışıklığınız olup olmadığının kontrol edilmesini isteyebilirsiniz. Eğer bağışıklık yoksa, gebelikte aşının yapılması önerilmez. Ancak hastalığı kapmaktan kaçınmak için yapabilecekleriniz vardır: Enfeksiyonu olanlardan uzak durmak, hasta olup kızamıkçık olma ihtimali olan birisiyle temas ederseniz bundan doktorunuza bahsetmek
  • Hamilelikten sonra: Doğumdan sonra aşınızı olun. Emzirme döneminde aşı olmanın bir sıkıntısı yoktur. Enfeksiyondan korunmanız, on ikinci ayda aşı olacak olan bebeğinize hastalığı bulaştırma ihtimalinizi ortadan kaldırır. Ayrıca gelecek gebeliklerde de faydası olur.

İlginizi çekebilir: Hamilelik sürecinde çalışırken dikkat edilmesi gerekenler

Hamilelikte kızamıkçığı bebeğe geçirme ihtimali ne kadardır?

Hamileliğin ne kadar erken döneminde olursanız, bebeğe geçme ihtimali o kadar artar.

  • İlk 12 haftada kaparsanız %85 geçirme ihtimali vardır.
  • 13-16 hafta arasında kaparsanız ihtimal %50’dir.
  • İkinci trimester sonunda veya daha sonra kaparsanız %25 ihtimal vardır.

Gebelikte kızamıkçığınız varsa doktor sizi ve bebeğinizi daha sık ve yakından kontrol edecektir.

İlginizi çekebilir: Hamilelikte stres, bebeği nasıl etkiler?

Kızamıkçık nasıl tedavi edilir?

Kızamıkçık için özel bir tedavi yöntemi bulunmuyor. Çoğu zaman belirtiler hafiftir. Yatakta dinlenmek, bol sıvı almak ve ateş düşürücü kullanmak yardımcı olabilir. Kızamıkçığı olan gebe kadınlarda ise belirtileri bastırmak için acetaminophen kullanılabilir. Daha ağır vakalarda kan nakli ve steroidler de kullanılabilirler. Kan naklinde kişinin bedenine yeni bir kan koyulur. Steroidler ise inflamasyonu tedavi eden sentetik hormonlardır.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

İlginizi çekebilir: Doğum sonrası kanama neden olur?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale