X

Fiddy Metodu: Gözenekleri temizleyerek siyah noktalardan arındıran cilt bakım trendi

Siyah noktalar, sivilceler, komedonlar ve ne yaparsanız yapın fazla sebumdan tam olarak arınmayan tıkalı gözenekler size de bir yerlerden tanıdık geldi mi? Özellikle yağlı ve akneye yatkın cilt tiplerinde yaygın olarak görülen tüm bu cilt problemleri yoğun stres, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, sigara kullanımı, hava kirliliği, genetik yatkınlık ve cilt pH’ına uygun olmayan cilt bakım ürünlerinin kullanımı gibi çeşitli faktörlerle ortaya çıkabiliyor. Cildiniz karma ya da yağlıysa ve başınız hiç bitmeyen yağ filamentleri, siyah noktalar, sivilceler ve fazla sebumla dertteyse, son yılların en popüler cilt bakım trendlerinden biri olan, cilde zarar vermeden gözenekleri derinlemesine arındırmayı sağlayan ve gözenek temizliğinde etkili olan tüm yöntemleri bir arada sunan Fiddy Metodu ile tanışmanızın vakti çoktan gelmiş olabilir.

Fiddy Metodu nedir?

Çabuk yağlanan ve siyah nokta oluşumuna müsait cilt tipine sahip kişiler için cildi makyaj kalıntılarından ve çevresel kirleticilerden arındırmak son derece önemli. Cilt tipine uygun, ağır kimyasallar içermeyen ve cildi kurutmayan temizleme ürünleri her ne kadar cildi yüzeysel kirlerden arındırsa da, güneş kremi gibi yağ bazlı cilt bakım ürünlerini arındırmakta ve derinlemesine temizlik sağlamakta yetersiz kalabiliyor. Dolayısıyla belirli aralıklarda kil maskesi gibi gözenek temizleyici özel bakımlara ve fazla yağı çözerek temizlemeye yardımcı yağ bazlı temizleyicilere ihtiyaç duyabiliyoruz.

Fiddy Snails kullanıcı adıyla yayın yapan, Kore kökenli cilt bakım bloggerı Jude Chao tarafından geliştirilen Fiddy Metodu, en basit haliyle ‘benzer maddelerin benzer maddeleri çözmesi’ mantığına dayanan, 3 aşamalı bir cilt temizleme pratiği. Sivilce ve siyah nokta temizliğinde sıkça kullanılan salisilik asit/BHA (Beta Hidroksi Asitler), gözenek temizleyen kil maskesi ve komedojenik olmayan (sivilce yapmayan) temizleme yağlarının kullanıldığı Fiddy Metodu; cilt bariyerine zarar vermeden, cildin pH dengesine zarar vermeden ve sebum dengesini bozarak kurutmadan gözenekleri derinlemesine temizlemeyi vaadediyor. Siyah nokta sıkma ya da çok fazla temizleme gibi agresif yöntemlere kıyasla cildi çok daha nazik şekilde temizleyen ve gözeneklerin derinlerindeki kirleri yüzeye çıkaran bu yöntemi cildinizin ihtiyaçlarına uygun şekilde, yaklaşık olarak haftada 1 kez uygulayabilirsiniz. Gelelim Fiddy Metodunun aşamalarına…

Fiddy Medotu nasıl uygulanır?

Fiddy Metodu, uygulama kolaylığı açısından her ne kadar zahmetsiz bir yöntem olsa da, tüm aşamaları göz önünde bulundurduğumuzda yaklaşık 1 saat kadar bir zamana ihtiyacınız olabilir. Fiddy Metodu’nu uygularken 3 farklı içerikte ürüne ihtiyacınız var: Salisilik asit (BHA ya da Beta Hidroksi Asit), kil maskesi ve temizleme yağı. Uygulama aşamasında izlemeniz gereken adımlar, dikkat etmeniz gerekenler ve kullanabileceğiniz ürünler ise şöyle:

1. Adım: Salisilik asit (BHA) ile gözeneklerde biriken kirleri yumuşatın

Öncelikle cildinizi jel ya da köpük formdaki bir yüz temizleyicisiyle fazla sebumdan ve yüzeysel kirlerden arındırarak işe başlayın. Cildinizi temizledikten sonra salisilik asit (BHA) içeren ürünü bir makyaj pamuğu yardımıyla tüm yüzünüze uygulayın. Cildiniz çok kuruysa ve bölgesel sivilceleriniz, siyah noktalarınız ya da gözenekleriniz varsa, bu aşamayı ve geri kalan tüm aşamaları sadece ihtiyaç duyulan bölgeye uygulayabilirsiniz.

Chao bu metodu uygularken pH değeri 3 ile 4 arasında olan, %2’lik konsantrasyona sahip bir BHA ürününün kullanılmasını öneriyor. Araştırmalarımız sonucunda bu özelliklere sahip olduğunu bulduğumuz BHA içerikli ürünler:

COSRX BHA Blackhead Power Liquid, NIP+FAB Salicylic Fix Pads, Mizon AHA & BHA Daily Clean Toner

BHA’lar yağda çözünebilen bileşikler olduğu için cilt yüzeyindeki sebumları aşarak gözeneklerin derinliklerine ve burada birikmiş yağ moleküllerine kolayca nüfuz edebilirler. Cildinize BHA uyguladığınızda, gözenekleri dolduran fazla sebum ve bu sebumda biriken kirler yumuşayarak parçalanır. BHA’nın etkisini tam anlamıyla gösterebilmesi için ikinci adıma geçmeden önce 20-25 dakika kadar beklemelisiniz.

2. Adım: Kil maskesi ile gözeneklerinizi temizleyin

BHA’yı cildinizden yıkamadan, direkt olarak üstüne kil maskesi uygulayın. Kullandığınız kil maskesini, üzerindeki yönergelere uygun şekilde, belirtilen süre kadar bekleterek ılık suyla durulayın. Hem BHA hem de kil maskesi cildi kurutan içerikler olduğu için, durularken çok sıcak su kullandığınızda cildiniz daha da kuruyabilir ve tahriş olabilir. Dolayısıyla bu adımda sıcak su kullanmamaya ve cildinizi kurularken tampon hareketlerle suyunu almaya dikkat etmelisiniz.

Sebum emici özelliğiyle yağlı ciltler için hayat kurtarıcı bir ürün olan kil maskesi seçiminde cilt tipinize uygun, yumuşak, sürülebilir ve daha az kuruyan herhangi bir doğal kil maskesini kullanabilirsiniz. Bizim önerilerimiz şöyle:

The Body Shop Tea Tree Skin Clearing Mask, Aztec Secret Indian Healing Clay, Kiehls Rare Earth Deep Pore Cleansing Masque

3. Adım: Temizleme yağı ile gözeneklerin derinliklerindeki kirleri yüzeye taşıyın

İlk bakışta ilginç gibi görünebilir ancak yağ bazlı makyaj ve cilt bakım ürünlerini tam olarak temizleyebilmek için benzer formülasyona sahip, yağ bazlı bir temizleyici kullanmanız gerekiyor. Çift fazlı temizlikte de kullanabileceğiniz bir temizleme yağı edinebilir ya da jojoba yağı ve skualen yağı gibi gözenek tıkamayan ve komedon yapmayan doğal bir yağ kullanabilirsiniz. Bizim önerilerimiz:

Miscea Temizleme Yağı, OleoBox Meraki Face Cleansing Oil, Misbahçe Jojoba Yağı

Kil maskesini temizleyip cildinizi nazikçe kuruttuktan sonra temizleme yağını sürerek 15 dakika kadar yüzünüzde bekletin. Yağ, gözeneklerin derinliklerindeki pisliklerin tamamının adeta bir mıknatıs gibi yüzeye çekilmesine yardımcı olacaktır. Bekleme süresi bittikten sonra yüzünüzün tamamına ya da uyguladığınız bölgeye 2-3 dakika boyunca, nazik ve yuvarlak hareketlerle masaj yapın. Eğer uygun ürünler kullandıysanız ve yukarıdaki uygulamaları belirtildiği şekilde yaptıysanız, bu aşamada dokunduğunuz yerlerde, gözeneklerinizden küçük tanelerin çıktığını hissedeceksiniz. Evet, tam da tahmin ettiniz gibi: İnce kum taneleri gibi elinize gelen bu pütürler, gözeneklerinizi tıkayan ve daha geniş görünmesine neden olan sebumla karışık kirler!

Kirlerin gözeneklerinizden çıktığını hissetmek haz verici bir deneyim olsa da, cilt yüzeyine yakın olan kılcal damarlarınızı zedelememek için cildinize çok fazla baskı uygulamamaya ve bu adımı 5 dakikadan fazla sürdürmemeye dikkat edin.

Cildinizi düzenli olarak temizliyor, çok sık makyaj yapmıyor ya da yağ bazlı cilt bakım ürünleri kullanmıyorsanız bu aşamada temizleme yağıyla cildinize masaj yaparken elinize tanecikler gelmeyebilir. Özellikle küçük gözenekleri olan, ölü derilerden arınmış ve kuru bir cilt yapısına sahip olanlarda hissedilebilir tanecikler oluşmasa bile, gözenekler yine de temizlenecektir.

Tüm bu aşamalardan sonra cildinizi jel ya da köpük formunda bir temizleyiciyle yağdan arındırın ve pürüzsüz, derinlemesine temizlenmiş cildinizin keyfini çıkarın! Bu yöntemi haftada bir kez düzenli olarak uyguladığınızda, gözenek, siyah nokta ve sivilce gibi problemlerinizde gözle görülür bir azalma olduğunu fark edeceksiniz.

İlginizi çekebilir: Siyah nokta temizleme: Nasıl yapılır, evde çözüm yöntemleri nelerdir?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Yurt Dışı Tatilin Başka Bahara Kalmasın: Bu baharda keşfedebileceğiniz rota önerileri

Cemreler çoktan düştü; yılın en canlı, en enerjik ve en umut dolu mevsimi geldi çattı… Baharın ışıl ışıl parlayan ilk ışıklarıyla birlikte doğa yeniden uyanırken, yeşillenen çimenler, çiçeklenen ağaçlar ve uzayan günler, bizim için de tazelenmek adına büyük bir ilham kaynağı. Çünkü, bu dönüşüm sadece doğada değil, içimizde de hareketlenmelere sebep olarak yepyeni uyanışların kapısını aralıyor. Uzun, karanlık ve soğuk kış günlerinden güneşin bizimle daha uzun süreler kaldığı sıcak günlere hazırlanırken doğadan aldığımız bu ilhamı, en iyi şekilde değerlendirebiliriz. Nasıl mı?



Elbette yeni başlangıçları simgeleyen baharla uyumlanmak için yepyeni keşifler yaparak. Bunun da en güzel yolu, o hep hayalini kurduğumuz ülkelere doğru bulutların arasından süzülerek yola koyulmak. Baharın yenileyici enerjisiyle bu kez o hep görmek istediğimiz ülkeleri düşlemekten çok daha fazlasını yapabiliriz. “Bu baharda” hayallerimizi gerçeğe dönüştürüp, yepyeni keşifler yapmak üzere harika rotalarda unutulmaz maceralara doğru yelken açabiliriz…

Siz de baharın çağrısına kulak verip, hayallerinizdeki ülkeleri görmeyi artık başka bahara bırakmak istemeyenlerdenseniz, işte bu baharda Pegasus ile keşfedebileceğiniz harika yurt dışı rotaları:

Bahar esintili Balkanlar keşfi

Pegasus ile Balkanlar’daki yerinizi bu baharda ayırtmaya hazırsanız, işte bulutların üzerinden süzülebileceğiniz şahane rotalar:

  • Balkan mutfağının en güzel adresi: Üsküp, Makedonya

Balkanlar’ı keşfetmeye mutfağından başlamak isteyenler için en iyi rota hiç şüphesiz; Üsküp. Köftesine ayrı, trileçesine ayrı bayılacağınız Üsküp’ün tarihi mirası ve doğal güzellikleri ile büyülenirken baharın tadını Vardar Nehri’nin hafif esintili kıyısında çıkarabilirsiniz. Osmanlı Dönemi’nden kalan tarihi eserleri, şehrin devasa kalesini ve tarih kokan Eski Çarşısı’nı gezerken zamanda yolculuk yapıyor gibi hissedebilirsiniz.

  • Doğal güzellikleriyle zengin başkent: Tiran, Arnavutluk

Baharın renkleriyle bezeli harika bir başkent keşfine ne dersiniz? Arnavutluk’un en güzel şehirlerinden biri olan Tiran’da baharın yenileyici enerjisiyle bütünleşip şahane keşifler yapabilirsiniz. Skanderbeg Meydanı’nın etkileyici manzarasını keşfedebilir, ulusal müzelerinde Arnavutluk’un zengin geçmişine tanıklık edebilirsiniz. Tiran’ın yeşillikler içindeki Grand Park’ında baharın taze nefesini hissederek uzun yürüyüşler yapabilirsiniz.

  • Modern ve tarihi dokunun buluşması: Priştine, Kosova

Balkanlar’ın genç başkentlerinden Priştine, tıpkı kendi gibi genç sokaklarında baharın canlılığını hissetmek isteyen herkes için en şahane destinasyonlardan biri. Zengin tarihi, kültürel çeşitliliği ve dinamik yaşantısıyla son zamanların en çok rağbet gören rotalarından biri olan Priştine’de Osmanlı mirasına ait pek çok yapı ile karşılaşırken, Sharr Dağları Milli Parkı’nda baharın tüm renklerine şahit olabilirsiniz.

Elbette ki Balkanlar’ı keşfetmek isteyenler için Pegasus’ta daha pek çok rota var. Tarihi meydanlarıyla ve bahar çiçeklerinin süslediği parklarıyla dikkat çeken Zagreb, böreği ve taş köprüsüyle meşhur Saraybosna ve daha nice rota bu baharda Pegasus’ta.

Soğuk kuzey rüzgarlarından baharın ılık dokunuşlarına

Rotasını Balkanlar’dan biraz daha ‘kuzeye’ çevirmek isteyenler için de Pegasus birbirinden değerli rotalar sunuyor.

  • Doğa ile baş başa: Helsinki, Finlandiya

Finlandiya’nın başkenti olan Helsinki, geniş yeşil alanları, zarif mimarisi ve huzur dolu yaşam tarzıyla dikkat çeken, en güzel kuzey şehirlerinden biri. Zengin kültürel yaşamın ve modernizmin esintilerini her adımda keşfedebileceğiniz Helsinki’de Esplanadi parkında doğa ile baş başa kalacağınız yürüyüşler yapabilir, kıyı şeridi boyunca bisiklet sürebilir, neoklasik binaların arasında hayallere dalabilirsiniz. Sanat müzelerinde benzersiz eserler görebilir, geri dönmeyi hiç istemeyebilirsiniz…

  • Sakinliğin şehri: Oslo, Norveç

Doğal güzelliklerin ve modern mimarinin buluşmasını en güzel şekilde sunan, sakinliği ile ön plana çıkan Norveç’in başkenti Oslo’da, etkileyici fiyort manzaralarından gözünüzü bir an bile almak istemeyeceksiniz… Munch Müzesi’nde sanatın ve tarihin derinliklerinde kaybolurken, dünyanın en büyük heykel parkı olan Vigeland Park’ta keyifli dakikalar geçirebilirsiniz. Opera Binası’na da bayılabilirsiniz… Baharın ılık dokunuşlarının bu soğuk rüzgarlarıyla meşhur şehre ne çok yakıştığını görünce, şaşırabilirsiniz… Ama zaten bahar, hangi şehre yakışmaz ki? Pegasus da bunu biliyor ve bu baharda hayalinizdeki rotalara doğru yelken açıyor…

  • Takımadalarında bahar rüzgarları: Stockholm, İsveç

Mavinin her tonunu görebileceğiniz, şahane manzaralar eşliğinde ruhunuzu bahar enerjisinden aldığınız ilhamla tazeleyebileceğiniz, unutulmaz anılar biriktirebileceğiniz bir rota: İsveç’in incisi, Stockholm. Takımadalar üzerine kurulu bu zarif şehirde hem zengin bir kültürel deneyim yaşayabilir hem de İsveç kültürünü çok yakından tanıyabilirsiniz. Skansen Açık Hava Müzesi’nde İsveç kültürünün canlı bir panoramasını izleyebilir, Fotografiska’da dünya çapında ünlü fotoğraf sanatı sergilerini gezebilirsiniz. Kültür-sanat tutkunuz başka bahara kalmasın; Pegasus ile bu baharda tutkularınıza doğru uçun!

Avrupa’nın kalbinde tarihi keşifler

Baharın enerjisinden aldığınız ilhamla yepyeni keşifler yapmanın, doyasıya maceralara atılmanın ve kendinizi bambaşka diyarlara doğru götürmenin hayalini kuruyorsanız, biraz da Avrupa’nın kalbinde Almanya’da ziyaret edebileceğiniz şahane rotalara göz atalım:

  • Nehrin kıyısında bahar notaları: Köln, Almanya

Ren Nehri’nin iki yakasında yer alan Köln, bahar çiçekleriyle renklenen, açık hava konserleriyle baharı kutlayan, ilkbaharda canlanan, adeta her bir köşesi sanat sahnesi gibi olan şahane maceralarla dolu bir şehir. Bu yüzden de baharın tadını doyasıya çıkarmak için enfes bir rota. Dünyanın en büyük katedrallerinden biri olan Köln Katedrali’ni ziyaret ederek mimarisiyle büyülenebilir, başta Ludwig Müzesi olmak üzere çağdaş ve modern sanat eserlerini sergileyen müzelerde ruhunuzu sanatla besleyebilirsiniz.

  • Kültür ve eğlence mozaiği: Atina, Yunanistan

Antik harabeleri, derin tarihi dokusu ve medeniyetler arası köprü olma rolüyle Atina, zamanın ötesinde bir macera sunuyor. Şehrin en canlı meydanı Monastiraki’de Yunan kültürünü hissedebilir, taptaze deniz ürünleriyle dolu restoranlarında harika lezzetlerin tadına bakabilirsiniz. Yunan ezgileri eşliğinde unutulmaz bir yurt dışı tatiline hazırsanız Pegasus’ta yerinizi ayırtmayı unutmayın.

  • Çiçekleriyle ünlü şehir: Rotterdam, Hollanda

Modern zamanların sınır tanımayan ruhunu yansıtan rengarenk bir şehir: Rotterdam. Hollanda’nın en canlı yerlerinden biri olan Rotterdam’da sanata, kültüre, gastronomiye dair pek çok deneyim biriktirebilir, Maas Nehri’nin iki yakasını birbirine bağlayan muhteşem köprülerde hayallere dalabilir, gökyüzüne uzanan yapıların görkemli duruşuna hayran kalabilirsiniz. Bahar çiçeklerinin en güzel hallerine tanıklık edebilir, her sokakta farklı melodiler çalan sanatçılara denk gelebilirsiniz.

O bahar, ‘bu bahar’: Yurt dışı tatilin başka bahara kalmasın

Baharın yeni kültürlerle tanışmaya, benzersiz doğa manzaralarını keşfetmeye ve rengarenk anılar biriktirmeye davet eden çağrısına kulak vermeye hazırsanız, hiç vakit kaybetmeden uçak biletinizi almalısınız!

Siz de yurt dışı planlarına “başka bahara” demek yerine, “neden şimdi olmasın” diyenlerdenseniz Pegasus sesinizi duyuyor ve “o bahar, bu bahar” diyor. Üstelik, Balkanlar’dan Kuzey Avrupa’ya, oradan Birleşik Krallık’ın gözdesi Birmingham’a kadar daha pek çok yurt dışı rotası sunuyor.

Bu bahar, siz de yurt dışı planlarınızı hayata geçirmek istiyorsanız ve artık başka bahara ertelemek istemiyorsanız Pegasus ile yerinizi ayırtabilir, baharın tadını çıkaracağınız büyüleyici rotalara doğru süzülebilirsiniz. Hemen tıklayın ve baharın cıvıl cıvıl enerjisini yurt dışı keşifleriyle birleştirip hayatınıza renk, hareket ve yepyeni hikayeler ekleyin. 

*Bu yazı Pegasus iş birliği ile hazırlanmıştır.

Evcil hayvanların bakım rutini nasıl olmalı?

Evcil hayvanların mutlu, sağlıklı bir şekilde yaşam sürmeleri, keyifle oyunlar oynamaları ve iyi bir yaşam kalitesine sahip olabilmeleri için düzenli bir bakım rutinine ihtiyaçları var. Evcil hayvan sahiplerinin bu rutinlere sadık kalmaları, tüylü dostlarının hem fiziksel hem de duygusal sağlığı için çok önemli. VetAmerikan’dan Veteriner Hekim Aysu Altun, evcil hayvanların bakım rutinini şu şekilde ele alıyor:



Veteriner Hekim Aysu Altun

Can dostlarımızın da tıpkı bizler gibi sağlık ve hijyenlerini korumaları için çeşitli bakımlara ihtiyacı vardır. Bu yazımızda evcil hayvanlarımızın bakım rutinlerini konu aldık.

Tüy bakımı

Özellikle evde beslenen kedi ve köpeklerin tüy dökmesi, çoğu evcil hayvan sahibinin en büyük problemlerinden biridir. Ne yazık ki bu durumu tamamen engelleyemesek de, azaltmak adına yapabileceğimiz birçok şey mevcut.

  • Öncelikle gündelik taramaya uygun taraklarla evcil hayvanımızı düzenli olarak her gün taramalıyız. Fakat tüy bakımı için tek bir tarak genellikle yeterli değildir. Sık dişleri olan bir tarakla (furminatör) haftada 2-3 kere taramak hem kıtık oluşumunu engelleyecek hem de tüy dökülmesini minimalize edecektir.
  • Eğer kediniz uzun ve bol tüy döken bir kediyse, ayrıca malt kullanmanız kedinin yalamayla yutacağı tüy topaklarının sindirim sistemini tıkamasını önleyecektir.
  • Eğer tüylerle baş etmek sizin için çok zor hale geldiyse ve kıtık oluşumu başladıysa, sık olmamakla beraber, evcil dostunuzu tıraş ettirebilirsiniz.

Tırnak bakımı

Evcil dostlarımız genellikle kendi tırnak bakımlarını kendileri yapmaktan daha çok hoşlansa da, bazen tırnaklarını yeterince kısaltamayıp kendilerine ve çevrelerine zarar verebilirler. Fazla uzun tırnaklar zamanla dönerek tırnağın cildin içine doğru yönelmesine yol açabilir veya uzun tırnakları bir yerlere takılıp kopabilir. Bu nedenle, kedi ve köpeklerinizin tırnaklarını aylık olarak kontrol etmeli ve fazla uzadılarsa onlar için özel üretilmiş tırnak makasıyla kesmelisiniz. Ayrıca, kendi kendilerine tırnaklarını kısaltıp törpüleyebilmeleri için -kedi sahibiyseniz- evde mutlaka tırmalama tahtası bulundurmalısınız.

Ağız ve diş bakımı

Kedi ve köpeklerimizin de bizler gibi günlük olarak dişlerinin temizlenmesine ihtiyaçları vardır. Bu nedenle, her gün mutlaka onlar için özel üretilmiş fırça veya parmak fırçalarıyla dişlerini temizlemeli, ayrıca düzenli periyotlarla veteriner hekiminize danışıp diş temizliği yaptırmalısınız. Bu bakım sayesinde ağızda meydana gelebilecek birçok enfeksiyon, diş çürümesi ve diş kayıplarının önüne geçebilirsiniz. Köpeğiniz için de diş temizliği için özel üretilmiş kemiklerden faydalanmanız, bakım rutininizi kolaylaştıracaktır.

Kulak bakımı

  • Çeşitli nedenlere bağlı olarak oluşabilecek kulak enfeksiyonlarının önüne geçmek için kedi ve köpeklerinizin kulaklarını özellikle yürüyüşlerden sonra yabancı cisim açısından kontrol etmelisiniz.
  • Eğer evcil hayvanınıza banyo yaptırıyorsanız, kafasını yıkamamalı, kulağına su kaçmasını engellemelisiniz. Kulağa su kaçması kulak içi pH’ını bozacak ve kulak içini bakteri, mantar vb. hastalık yapıcı etkenlerin üremesi açısından uygun hale getirecektir.
  • Evcil dostunuzun kulağını temizlerken veteriner hekiminizin önerdiği solüsyonları kullanmaya özen göstermeli, kulak çubuğu gibi fazla derine girip kulak zarına zarar verebilecek araçlardan kaçınmalısınız.
  • Eğer evcil hayvanınızın kulağında normalden fazla akıntı, kaşıma davranışı varsa, kir ve kötü koku geliyorsa, en kısa zamanda veteriner hekiminizle iletişime geçmelisiniz.

Göz bakımı

Evcil dostlarımızda dikkat etmemiz ve bakımını aksatmamamız gereken en önemli organlardan biri de gözlerdir. Günlük olarak veteriner hekiminizin önerdiği bir temizleme solüsyonu ve temiz bir pamuk yardımıyla evcil dostunuzun göz ve özellikle çapak biriken göz pınarlarını temizleyebilirsiniz. Bunu yaparken gözü irrite etmemeye özen göstermek ise dikkat edilmesi gereken en önemli noktadır. 

Özellikle basık burunlu kedi ve köpek ırklarında da göz problemleri sık görülmektedir. Eğer gözlerde normalin dışında bir çapaklanma, akıntı veya kızarıklık görürseniz, en kısa zamanda veteriner hekiminizle iletişime geçmenizi öneririz.

*Bu yazı VetAmerikan’dan Veteriner Hekim Aysu Altun tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Kedilerde süt tüketimi nasıl olmalı?

Kedi ve köpeklerde aşılamanın önemi

Kedi ve köpeklerin aşılanması, minik patili dostlarımızın uzun ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi açısından büyük öneme sahip. Aşılama, birçok bulaşıcı hastalıktan kedi ve köpekleri korurken onlara bir uzman veteriner tarafından kontrol edilme şansı da sunuyor. Dolayısıyla evcil hayvan sahiplerinin de bu konuyu ihmal etmemesi gerekiyor. VetAmerikan’dan Veteriner Hekim Uğurcan Yılmaz, kedi ve köpeklerde aşılamanın önemini şöyle anlatıyor:



Veteriner Hekim Uğurcan Yılmaz

Aşılama, kedi ve köpeklerde koruyucu hekimliğin en önemli faktörüdür. Evcil hayvanımıza yavruluk döneminden başlayarak yaşam süresi boyunca belli aralıklarla uygulanan aşılar can dostumuzu birçok hastalığa karşı koruma altına alırken, aynı zamanda mutlu ve uzun bir yaşama sahip olmasına katkıda bulunup, zoonoz hastalıklara karşı da kendimizi ve ailemizi korumamıza yardımcı olur. Haydi gelin, birlikte tüylü dostlarımızda aşılamanın yararlarına göz atalım.

Aşılamanın yararları nelerdir?

  • Aşılama evcil dostunuzu yavruluk döneminde çok daha ciddi semptomları olan ve maalesef ki ölüm oranı daha yüksek viral ve bakteriyel hastalıklara karşı koruma altına alır.
  • Tüylü dostunuz bu hastalıklara yakalansa bile, bağışıklık sistemi aşı sayesinde etkin bir rol oynayacak ve hastalıkları hafif semptomlarla atlatma şansına sahip olacaktır.
  • Aşılama sayesinde kimi zoonoz olan bu hastalıklara karşı kendimizi ve ailemizi koruma altına alma şansımız olur.
  • Pet sahipleri için ülkemizde ve dünyadaki çoğu ülkede yapılması yasalarla zorunlu hale getirilmiş olan aşı uygulamalarını yaptırmış oluruz (örn. kuduz aşısı).
  • Basit bir uygulama olarak görünse de, aşılama her veteriner hekim için tüylü dostunuza genel muayene uygulama şansı verir. Düzenli aşılamaya gelen tüylü dostlarımız sağlıklı ve oyun dolu bir yaşam süreceklerdir.

Aşılamanın yan etkileri var mıdır?

Yararları göz önüne alındığında, aşılamanın yan etkileri arasında bulunan halsizlik, iştahsızlık, vücut sıcaklığının yükselmesi gibi belirtiler önemsiz kalacaktır. Fakat aşılama sonrasında bu belirtiler görülürse, mutlaka veteriner hekiminizle iletişim halinde kalmanızı tavsiye ederiz.

Aşılama yapılan evcil dostum hastalığa yakalanırsa aşı onu tedavi eder mi?

Aşılama hastalık etkeninin zayıf bir formda vücuda verilmesidir. Bu sayede evcil dostunuzun bağışıklık sistemi hastalığı tanıyacak ve bu hastalıkla karşılaşması halinde vücudunun dayanıklılığını artıracaktır. Fakat aşılama hastalıklar için tedavi değildir.

Evcil dostumun canı aşı sırasında yanar mı?

Bazı tüylü dostlarımız aşı sırasında herhangi bir şey hissetmezken, bazıları çok ufak bir batma hissedebilir. Fakat bu his uzun süre kalmaz ve faydaları düşünüldüğü zaman aşılama için göze alınabilecek seviyededir.

Evcil dostuma hangi aşıları yaptırmalıyım?

Kedi ve köpeklerde uygulanan aşılar ve uygulama zamanları değişiklik göstermekle birlikte, yavruluk döneminde çok daha yoğun olan aşılama programı ilerleyen zamanlarda hafiflemektedir.

Sağlıklı, mutlu ve oyun dolu bir ömür dileriz.

*Bu yazı VetAmerikan’dan Veteriner Hekim Uğurcan Yılmaz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Kedilerde süt tüketimi nasıl olmalı?

Kedilerde süt tüketimi nasıl olmalı?

Kedilerde süt tüketimi konusu, pek çok kedi dostu ve kedi sahibi kişi tarafından merak edilen bir konu. Genel kanının aksine, birçok kedi laktoz intoleransı geliştirebildiği için süt, her kedi için uygun bir gıda olmayabilir. Dolayısıyla minik patili tüylü dostlarımız kedileri süt ile beslemeden önce dikkat edilmesi gereken birtakım hususlar bulunuyor. VetAmerikan’dan Veteriner Hekim Uğurcan Yılmaz kedilerde süt tüketimini şöyle anlatıyor:



Veteriner Hekim Uğurcan Yılmaz

Ekranlarda görmeye alıştığımız tüylü dostlarımız için çoğu içerikte süt tüketimlerine dair sahneler görmekteyiz. Bu da aklımıza şu soruları getirmektedir: “Kediler süt içebilir mi?”, “İçtikleri zaman bu sütten yararlanabilirler mi?”, “Süt kediler için zararlı mıdır?”, “Yavru kedilerde süt tüketimi nasıl olmaktadır?”, “Kedilere süt vermek gerekli midir?”

Kediler süt içebilir mi? İçtikleri zaman bu sütten yararlanabilirler mi? Süt kediler için zararlı mıdır?

Çoğu filmde ve animasyonda gördüğümüz üzere, kediler süt tüketmektedir. Teknik olarak kediler inek sütünün tadını beğenmekte ve süt verildiğinde büyük bir zevkle içmektedirler. Fakat çoğu insanda görülen “laktoz intoleransı” kedilerde de görülebilmektedir. Aynı zamanda süt, içerdiği yüksek yağ oranından ötürü minik dostlarımızda kilo almasına neden olacaktır.

Süt tüketimi kedilerde belirli gastrointestinal sistem problemlerine yol açmaktadır. Bunların arasında:

  • İshal,
  • İştahsızlık,
  • Kusma,
  • Mide ve bağırsakta oluşan gaz ve buna bağlı karın ağrısı bulunur.

Bunlara bağlı olarak kedilerin hayat kalitesinde ve genel durumunda gözle görülür bir bozulma olacaktır. Bu belirtileri gördüğünüzde veteriner hekimlerimize başvurmanızı tavsiye ederiz.

Yavru kedilerde süt tüketimi nasıl olmaktadır?

Yavru kediler süt tüketebilir, fakat tüketebilecekleri süt inek sütü değildir. Yavru kedilerde laktozu sindirebilmek için gerekli enzimler yetişkin kedilere oranla çok daha yüksek olsa da, onlar için en uygun süt, doğumdan sonra anne kediden emdikleri süttür. Fakat anneden emme imkanı olmayan yavrular için özel üretilmiş süt tozları en uygunu olacaktır.

Kedilere süt vermek gerekli midir?

Yavru kedilerin anneden emdikleri süt dışında, yetişkin kediler için süt tüketimi gerekli değildir. Bunun yerine, günlük protein ve yağ oranını karşılayabilecek kaliteli bir mama ve düzenli su tüketimini teşvik etmek kedilerde sağlıklı bir yaşam için yeterli olacaktır.

*Bu yazı VetAmerikan’dan Veteriner Hekim Uğurcan Yılmaz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Evcil hayvanların bakım rutini nasıl olmalı?

İlgili Makale