X

Eko-anksiyete ile başa çıkmanın yolları: İklim kriziyle ilgili kaygınızı azaltacak öneriler

Orman yangınları, kasırgalar, çevre kirliliği, geciken iklim politikaları ve gezegenin geleceğini bekleyen felaket senaryoları… İklim değişikliğinin sonuçlarıyla yüzleşmek ve çok fazla habere maruz kalmak bu aralar sizin de uykularınızı kaçırıyor mu? Tüketim kültürünün norm haline geldiği bir dünyada, gittiğiniz her yerde etrafa saçılmış çöpleri görürken atıksız bir yaşam sürdürmek ya da çöplerinizi ayrıştırmak gibi bireysel önlemlerin yetersiz geldiğini ve toplumun çevre bilinci için nasıl eğitilebileceğini düşünmek sizi de yoruyor mu? İklim kriziyle ilgili politikaların yetersiz oluşu ve geleceğin belirsizliği korkutuyor mu? Endişelenmeyin, böyle hisseden yalnızca siz değilsiniz.

Eko-anksiyete, yani iklim değişikliği ve olası sonuçları konusunda endişe ve kaygı duymak; üzüntü, endişe, çaresizlik gibi olumsuz duygularla başa çıkmakta zorlamak, özellikle krizin etkileriyle somut şekilde yüzleştiğimiz şu günlerde hepimizin gündeminde. Bir yandan da ardı arkası kesilmeyen orman yangınları haberleri… Ekolojik dengenin korunması ve iklim krizinin etkilerinin azaltılması için öncelikle kendi ruh sağlığımızı korumamız ve yaşadığımız kaygıyı yapıcı yollarla dönüştürebilmemiz gerekiyor.

Eko-anksiyeteyle başa çıkmanın yolları

İklim değişikliğinin etkileri bireysel olarak atılacak adımlarla çözülemeyecek boyutlara ulaşmış olsa da, ruh sağlığınızı koruyarak ve etkisi küçük de olsa harekete geçerek iklim krizinin neden olduğu endişelerinizi yapıcı şekilde dönüştürebilmeniz mümkün.

1. Görmezden gelmeyin

İklim değişikliğini ve olası sonuçlarını düşünmenin oldukça korkutucu ve psikolojik olarak zorlayıcı olduğunun farkındayız. Çaresizlik ve umutsuzluk hislerini görmezden gelerek eko-anksiyeteden kaçmaya çalışmanız, yaşamınıza devam edebilmeniz, sorumluluklarınızı yerine getirebilmeniz ve ruh sağlığınızı koruyabilmeniz için oldukça gerekli ve normal. Ancak her konuda olduğu gibi, iklim krizi konusunda da görmezden gelmek ve çok fazla düşünmek arasındaki dengeyi bulmanız önemli.

Kafanızı kuma görerek sonuçları bu kadar somut ve net olan bir felaketi görmezden gelmek harekete geçmenizi zorlaştırarak uzun vadede pişmanlık hissini beraberinde getirebilir. Bu gerçekliğin farkında olarak yaşamınıza devam etmeniz rahatsız edici duyguların ortaya çıkmasına neden olsa da, duygularınızı maskelemek bu duyguları işlemenizi zorlaştırarak daha da yoğun hale gelmelerine sebebiyet verebilir. İklim kriziyle ilgili gerçekleri inkar etmek ve takıntı haline getirmek arasındaki dengeyi bulabilmek için aşağıdaki önerilerimiz işinize yarayabilir:

  • İklim değişikliği gerçeğini inkar ederek, hissettiğiniz korku, yas, çaresizlik, üzüntü, öfke gibi duyguları bir kenara itmek yerine, bu duyguları tamamen sindirmek ve kabul etmek için kendinize alan yaratın ve zaman tanıyın.
  • Geçmişteki çevreye zarar veren davranışlarınızdan ve alışkanlıklarınızdan dolayı kendinizi suçlu hissediyorsanız, bu suçluluk duygusunun aynı zamanda sorumlu hissetmenizden de kaynaklandığının farkında olun ve kendinize yüklenmeyin. Bugüne kadarki davranışlarınız için kendinizi affedin ve bundan sonrasında çevre için daha fazla sorumluluk almaya söz verin.
  • Deniz kıyısında, yürüyüş parkurlarında, dağlarda, göllerde vakit geçirin. Doğa, tehlikede olduğu halde, kendinizi daha huzurlu hissetmenize yardımcı olabilecek milyonlarca kaynağa sahip. Doğanın size sunduklarına şükredin.

İlginizi çekebilir: Geç kalmış değiliz: İklim değişikliği ve acilen alınması gereken önlemler

2. Yaşam tarzınızı ve alışkanlıklarınızı gözden geçirin

Sürdürülebilir yaşam tarzı uygulamalarını benimsemek, çok küçük ve etki alanı az bir çözüm gibi görünse de bakış açınızda yaratacağı değişimle motivasyonunuzu ve umudunuzu korumanıza, kişisel değerlerinizle daha uyumlu bir yaşam sürdürerek benlik duygunuzu güçlendirmenize yardımcı olabilir. Ayrıca çevre dostu alışkanlıklar kazanmak ve bu alışkanlıkları günlük yaşamınıza entegre etmek çevrenizdeki diğer insanlara da ilham olacak ve onları teşvik edecektir.

Sürdürülebilir yaşam alışkanlıkları geliştirmenin ilk adımı, hali hazırda sürdürdüğünüz alışkanlıkların ne kadarının çevre için faydalı, ne kadarının zararlı olduğunun farkına varmak olacaktır. Karbon ayak izinizi hesaplamak, bu izi nasıl azaltabileceğinize dair çözüm üretmenize de yardımcı olabilir. Otomobil kullanmak yerine bisiklete binmek ya da yürümek, uçuşlarınızı sınırlandırmak, hayvansal ürünlerin tüketimini en aza indirmek, enerji tasarrufu gibi hem kendi sağlığınıza hem de çevrenin sağlığına olumlu katkı sağlayabilecek çözümler ve alışkanlıklar geliştirmek endişenizin azalmasına yardımcı olabilir. Doğanın korunması için çaba gösteren sivil toplum örgütlerine ya da çevreci gruplara dahil olmak, becerileriniz ve yetkinlikleriniz doğrultusunda bu grupların çalışmalarına gönüllü katkıda bulunmak daha fazla insana ulaşmanıza ve çevre bilincini artırmanıza yardımcı olabilir.

3. Çevre konusunda bilinçlenin ve bilinçlendirin

Bilgiye erişimin çok daha kolay hale geldiği günümüzde yaşanan felaketlerle ilgili dezenformasyon ve bilgi kirliliği de had safhada. Çevre hakkında doğru bilgi edinebileceğiniz kaynakları araştırarak, bilgi ediniminizi sadece bu kaynaklarla sınırlandırmak hem olası bir kriz durumunda hazırlıklı olmanıza ve hızlı aksiyon almanıza, hem de çok fazla bilgiye ve görüntüye maruz kalmadan ruh sağlığınızı korumanıza yardımcı olacaktır. Yanlış bilgiler ya da bilgi eksikliği, iklim değişikliği gibi soyut bir kavramı anlamayı ve işlemeyi zorlaştırabilir.

4. Topluluğunuzla bağlantıda kalın

‘Herkes kapısının önünü süpürse, tüm mahalle tertemiz olur.’ sözünü mutlaka duymuşsunuzdur. Bu cümledeki en kritik kelimenin ‘herkes’ olduğunun altını çizmek isteriz. Çevreyle ilgili konularda bireysel olarak atacağınız adımların yanı sıra yaşadığınız bölgede, iş ve arkadaş çevrenizde, aile ve akrabalarınız arasında çevre bilincinin artırılmasını sağlayacak etkinlikler ve projeler düzenleyebilirsiniz. Boş alanların ağaçlandırılması, çöp toplama, her evin yakınına geri dönüşüm kutuları yerleştirerek çöp ayrıştırılmasını teşvik etme, çıkarılan atık miktarının azaltılması için ileri dönüşüm ve kompost gibi yöntemlerle ilgili atölye çalışmaları… Yapabilecekleriniz sınırsız!

Çevreyi korumak isteyen ve iklim krizi konusunda duyarlı olan diğer insanlarla işbirliği içinde çalışmak, kendinizi yalnız hissetmemenizi sağlayabilir ve sizi tek başınıza mücadele etmekten kurtararak anksiyetenizi azaltabilir. Duygusal ve sosyal destek, umudunuzu ve olumlu bakış açınızı besleyerek psikolojik dayanıklılığınızı artırmanıza yardımcı olacaktır.

5. Çocuklara ve gençlere destek olun

Küçük çocuklar çevrelerinde deneyimledikleri, haberlerde izledikleri ya da yetişkinlerin konuşmalarında duydukları çevre felaketleriyle ilgili karmaşık duygular hissedebilirler ve yetişkinlere kıyasla bu duyguları anlamlandırmakta ve işlemekte çok daha fazla zorlanarak eko-anksiyeteyi daha yoğun deneyimleyebilirler. Ergenler ve gençlerse, çevrenin ve dünyanın geldiği son noktada gelecekleriyle ilgili yoğun bir kaygı taşıyabilirler ve kendilerinden önceki nesillere karşı öfke ve kızgınlıklarını yansıtabilirler.

Yetişkinler olarak çocuklara ve gençlere bu zorlu duygularla baş edebilmeleri için destek olurken, öncelikle dürüst olmanız ve yaşanan felaketlerin neden kaynaklandığını gelişim dönemlerine uygun bir şekilde, gerekirse somut örneklerle anlatmanız gerekiyor. İklim değişikliğiyle ilgili konuları konuşmak için alan yaratmak, yaşananlarla ilgili bilgileri güvenilir kaynaklardan edinmesine yardımcı olmak ve duygularını yazarak, konuşarak, çizerek ya da oyun aracılığıyla dışa vurmasına fırsat yaratmak ebeveynler olarak bu süreçte çocuğunuzu eko-anksiyeteden korumak için yapabilecekleriniz arasında.

İlginizi çekebilir: Çocuklara çevre bilinci kazandırmanıza yardımcı olacak 5 öneri

6. Psikolojik dayanıklılığınızı artırın

Travmatik durumların ve beraberinde gelen yoğun stresin üstesinden gelmekte başarılı olan ve esnek dayanıklılığı güçlü insanlar kaygıyla baş etme konusunda çok daha başarılı olabilirler. Amerikan Psikologlar Derneği (APA) psikolojik dayanıklılığınızı ve esnekliğinizi artırmak için şu yöntemlerin işe yarayabileceğini söylüyor:

  • Sizi destekleyen, şefkatli ve samimi insanlarla devamlı iletişimde kalın.
  • Her sorunun bir şekilde çözüme ulaşabileceğinin farkında olun ve inancınızı kaybetmek yerine ‘ne yapılabilir?’ sorusunun cevabını arayın.
  • Kendiniz için ulaşılabilir hedefler belirleyin ve bu hedeflere doğru istikrarlı ve kararlı bir şekilde ilerleyin.
  • Detaylarda boğulmak yerine büyük resmi görmeye çalışın ve sorunları daha geniş bir bağlamdan inceleyin.
  • Öz bakımınızı kesinlikle ihmal etmeyin ve benlik imajınızın pozitif olduğundan emin olun.
  • Kendinizi dünyadan ve diğer insanlardan izole etmeyin. Benzer düşüncelere, fikirlere ve önerilere sahip insanlarla fikir alışverişinde bulunun ve onların düşüncelerinden beslenin.

7. İyimser kalmaya çalışın

Sağlıklı iyimserlik, doğal afetler gibi stresli olaylar yaşadıktan sonra ruh sağlığınızı korumanıza, aksiyon almanıza ve duruma uyum sağlamanıza yardımcı olabilir. Olayları olumlu bir bakış açısıyla, yeniden çerçevelendirmeye çalıştığınızda, kaygınızla daha kolay başa çıktığınızı görebilirsiniz. Bardağın dolu tarafını görmek, kronikleşmiş hale gelen kaygı duygusuyla ilişkilendirilen olumsuz düşünce kalıplarını kırmanıza da yardımcı olabilir.

8. Doğayla kurduğunuz bağları güçlendirin

Açık havada, doğayla daha fazla zaman geçirmek, çevre ile olumlu bir bağ kurmanızı sağlayarak eko-kaygıyı hafifletmenize yardımcı olabilir. Kendinizi bunalmış, yorulmuş, umutsuz ve çaresiz hissettiğinizde bir kayaya oturun, bir ağaca sarılın, bir yaprağa dokunun, bir çiçeği koklayın, bir kuşun cıvıltısına kulak verin ve ıslıklarınızla ona eşlik edin… Bu davranışları zihninizde imgelemenin bile kaygınızı azalttığını fark edebilirsiniz. Çünkü, doğa iyileştirir!

İlginizi çekebilir: Sürdürülebilirlik, iklim krizi ve çevre kirliliği temalı en iyi belgeseller

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale