X

Sağlıklı iletişim mümkün: Çatışmaları doğru yönetmenin püf noktaları

Pek çok kavga bir tarafın haklı olduğunu söylemesi ve karşı tarafa bunu kabul ettirmeye çalışmasıyla gerçekleşir. Tartışmaların ve kavgaların çoğu küçük ve aptalca bir sebeple başlayıp anlamsız olsa da işler çığırından çıkıp çözülmeyecek hale gelebilir.

Tartışmak, kötü bir şey olmasa da tartışmanın kavgaya dönüşüp giderek büyümesi ilişkilere zarar verebilir. Bu nedenle ister partnerinizle isterseniz başka kişilerle tartışırken kavga işaretlerini tanımalı ve gerektiğinde tartışmayı bırakmalısınız. Kavganın size herhangi bir faydası olup olmayacağını düşünmeli ve buna göre hareket etmelisiniz.

Kavga ederken neler yapıp neler yapmamanız gerektiğini ve ilişkilerde sağlıklı bir şekilde tartışmak için nelere dikkat edilmesi gerektiğini bu yazıda okuyabilirsiniz.

Çatışmalardan Kaçınmak Mümkün Mü?

Partnerinizle veya başka insanlarla tartışırken karşı tarafı sizinle aynı fikirde olması için ikna etmeye çalışıyorsanız, tartışmayı bırakmanızın zamanı gelmiş demektir. Tartışmadan veya kavgadan fayda sağlayabileceğiniz bir şey olmadığını görüyorsanız, ne kadar kızgın olduğunuza bakmaksızın konuşmayı sonlandırmalısınız.

Sürekli olarak kendinizi tekrarladığınız kavgalar varsa bunlar üzerinde düşünmelisiniz. Özellikle iş ortamında herhangi bir konuyu bir kez ve mümkün olan en iyi şekilde dile getirmeli, kendinizi tekrarlamaktan kaçınmalısınız. Aksi halde sorun olarak gördüğünüz şeyi çözüme kavuşturmanız oldukça zor olacaktır.

Kavga ederken dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli nokta, karşınızdaki insanın sizi kızdırmak için özellikle söylediği şeylere tepki vermemek olacaktır. Tartıştığınız kişi, sizi sinirlendireceğini bildiği şeyler söylüyorsa bunu fark edin ve öfkeye kapılmamaya çalışın.

Tüm tartışmalarda ve kavgalarda elde edilecek en iyi sonucun bunların bitmesi olduğunu unutmayın. Bu nedenle sorununuzu kavga sırasında çözebileceğinize dair beklentilere kapılmayın. Sorunun çözümü belki de kavgadan birkaç hafta sonra bulunacaktır. Belki de hiçbir zaman çözüm bulmanız mümkün olmayacaktır. Bu nedenle önemli olanın kavganın çözüme kavuşturulması değil, nasıl durdurulması olduğunu unutmayın.

İlişkilerde Sağlıklı Tartışma Nasıl Olmalı?

İlişkiler söz konusu olduğunda tartışma yaşanması kaçınılmazdır. Hatta hiçbir konuda tartışmayan veya kavga etmeyen çiftler genelde ilişkilerini kavga edecek kadar dahi umursamayan çiftlerdir. Ancak sık sık ve şiddetli bir şekilde gerçekleşen kavgalar da ilişkinin sağlıksız olduğunu ve sürdürülebilir olmadığını göstermektedir. Bu nedenle çiftler arasındaki tartışmaların yapıcı olması önemlidir.

Yapıcı tartışmalar, partnerlerin birbirleriyle yakınlaşmalarına yardımcı olur. Kısa vadede öfkeye yol açan tartışmalar, uzun vadede ilişkiye fayda sağlayan dürüst konuşmalara yol açtığı için ilişkinin daha sağlıklı olmasını sağlar. Ancak partnerinizle olan tartışmalarınızı ilişkinize fayda sağlayacak bir şekilde çözmek için bazı noktalara dikkat etmeniz gerekir.

Partnerinizle yaşayacağınız bir sonraki kavganızda aşağıdaki noktaları aklınızda bulundurarak aranızdaki ilişkinin uzun vadede daha sağlıklı olmasını sağlayabilirsiniz:

1. Kavga etme nedenlerinizi belirleyin

Çiftlerin çoğu aynı kavgayı, neredeyse her defasında aynı şekilde tekrar tekrar yaşarlar. Örneğin, partnerlerden birinin günün belli bir saatinde gününün nasıl geçtiğiyle ilgili konuşmak istemesi ancak diğer partnerin işten geldikten sonra bir süre kafa dinlemeye ihtiyaç duyması kavga sebebi olabilir. Bu durumda partnerlerden biri diğerini umursamazlıkla suçlarken diğeri ise partnerini saldırgan bulduğu için kavga edebilir. Çiftler, tekrar tekrar aynı kavgayı etmek yerine uzlaşmanın yollarını aramalıdır. Bunun için kavga etmeye başladığınızda bunu fark etmeli ve sorunu aşmak için bir orta yol düşünmelisiniz. Orta yolu bulduğunuzda tekrarlanan kavgalarınızı mantıklı bir şekilde çözebilirsiniz.

2. Kavga etmek için zaman ayırın

İlişkilerde her iki taraf birbirine ne kadar açık olursa olsun, kavga etmek kaçınılmazdır. Bu nedenle sorunlarınızı konuşmak ve tartışmaya özel olarak zaman ayırmanız önemlidir. Anlaşmazlıkları çözmek için zaman ayırmak, her iki partner açısından da faydalıdır. Tartışmanın zamanı planlandığı zaman partnerler, duygularını daha sakin ve daha rasyonel bir şekilde iletmenin yollarını önceden düşünebilir. Tartışmalarda söylenen çoğu şey öfkenin verdiği hararetle ağızdan çıksa da kelimeleri unutmak kolay değildir. Bu nedenle tartışmak istediğiniz bir konu varsa bunu o an tartışmak yerine partnerinizle konuşarak başka bir zaman tartışın.

3. Gerektiğinde kavgaya ara verin

Kavga sırasında sizin ya da partnerinizin araya ihtiyacı olursa kavgaya devam etmeye çalışmak yerine ara verebilirsiniz. Çünkü tartışma sırasında partnerlerden biri veya her ikisi “savaş-kaç-don” tepkisi verebilir. Savaş-kaç tepkisi, stres hormonunun harekete geçmesiyle meydana gelip kişiye enerji verirken don tepkisi ise kişinin kavgaya olan ilgisinin kaybolmasına neden olmaktadır. Partnerler “savaş-kaç-don” modundayken kavga daha büyük boyutlara ulaşabilir. Partnerinize gerçekten kızdıysanız, partneriniz sorunu çözmeye uğraşıyor olsa dahi sanki sizi dinlemiyormuş gibi hissedebilirsiniz. Bu nedenle “Sakinleşmek için 10 dakikaya ihtiyacım” var gibi bir cümle kurup kavgaya ara vermek isteyebilirsiniz. Bu sayede tartışmaya geri döndüğünüzde gerçek bir ilerleme kaydedebilirsiniz.

4. Şikayet etmek yerine istediklerinizi belirtin

Kavgalar genelde karşı tarafı suçlayarak başlar. Örneğin, partnerinizden evi temizlemesini istemek yerine temizlik yapmadığı için onu suçlamanız, kavga etme nedeni olabilir. Ancak aslında partnerinizi bir şeyi yapmadığı için suçlamak yerine ondan basitçe bunu yapmasını istemeniz daha kolaydır. Bu sayede partnerinizi küçümseyici ifadeler kullanmamış olacağınız gibi partnerinizin istediğiniz şeyi yapma ihtimali de daha fazla olacaktır.

5. Partnerinizden açıklama isteyin

Partnerinizle aranızda bir sorun olduğunda bunun çözümü için partnerinizi sözünü kesmeden dinleyin. Ardından aklınıza takılan şeyler olursa açıklama isteyin. Partneriniz konuşurken onunla göz teması kurduğunuzdan ve vücudunuzun ona dönük olduğundan emin olun. Bu sayede ileride daha büyük kavgalar yaşamanızın önüne geçebilirsiniz.

6. Sevgi dolu bir ortam yaratın

Tartışmaları ve kavgaları iyi bir şekilde yönetmek için ilişkilerde sevgi dolu bir ortam önemlidir. Bu nedenle ilişki içerisinde partnerinize onun için neyi daha iyi yapabileceğinizi sorun. Her iki tarafın da anlayışlı olduğu ve sevildiğini hissettiği bir ilişkide partnerler tartışmaya daha nezaketli bir şekilde yaklaşabilir. Bu sayede partnerler enerjisini tartışmayı kazanmaya harcamak yerine çözüm aramaya harcayabilir.

7. Partnerinizden özür dilemesini bilin

Kavga sonucunda partnerinizi incittiyseniz, özür dilemesini bilmelisiniz. Ancak özrünüzü nasıl dileyeceğinizi, partnerinizin ihtiyacına göre belirlemelisiniz. Örneğin, bazı insanlar özür için büyük jestler isterken bazılar ise samimi ve dürüst açıklamalar bekler. Önemli olan partnerinizin nasıl bir özür beklediğini anlamanız ve onun gönlünü almak için gerekli adımları atmanızdır.

İlginizi çekebilir: Sağlıklı iletişim nedir: İletişimin 4 boyutu ve etkili iletişim stratejileri

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



İlgili Makale