X

Dövme yaptırmadan önce bilmeniz gerekenler

Pek çok dövmenin bir hikayesi vardır. Dövmeciniz sevdiğiniz birisi için güzel bir anı bırakabilir veya arkadaşlarınıza yaptığınız bir şakayı bile resmedebilir. Ancak dövme için illaki bir alt metninizin olması da gerekmez. Önemli olan şey, sanatın cildinizdeki yansımasından mutlu olmaktır. Birinci seferiniz de olsa daha önce yaptırmış da olsanız, bu mutluluk hiçbir zaman garanti değildir. Ancak yaptırdığınız yeni dövmeden pişman olmamak için düşünmeniz gerekenleri bir araya getirdik.

Dövmeciye gitmeden önce bilmeniz gerekenler

Her şeyden önce elbette hangi görüntüyü istediğinizi bilmeniz gerekiyor. Portre mi olacak, doğal bir resim mi olacak, soyut bir çalışma mı olacak? Belki de sadece basit bir yazı istiyorsunuzdur. Dövmecinize gitmeden önce temel fikrinizin ortaya çıkmış olması gerekiyor fakat yazı yazdıracaksanız süreç daha basit çünkü genelde sadece font seçmeniz gerekiyor. Dövmeciniz danışmanlık sürecinde daha ince detayları belirleyebilir. Ona ilham için istediğiniz resimleri gösterebilirsiniz ve sonrasında yerleşim ve fiyat üzerinde konuşabilirsiniz.

Genellikle özellikle daha zor dövmelerde dövmecinizin bir çizim yapması için ona birkaç gün vermeniz gerekir ancak sonuçlar birkaç faktöre bağlı olacaktır:

  • Sanat için bedeninizin ne kadarını vermek istediğiniz,
  • Dövmenin yerleşiminin ne kadar iyi olduğu,
  • Seçtiğiniz renklerin cilt tonunuzda nasıl görüneceği ve
  • Dövmecide ne kadar zaman geçirmek istediğiniz.

Tarz

Neyi dövme yaptıracağınıza karar verdikten sonra nasıl görünmesini istediğinize karar vermeniz gerekiyor. Pek çok farklı dövme tarzı var ve istediğiniz tarzda uzmanlaşmış bir dövmeci bulmanız gerekiyor. Bazı popüler tarzlar şöyle:

  • Amerikan geleneksel: Temiz, net çizgiler bulunur ve siyah temel renktir, özellikle kurukafa ve güller bakımından zengin bir tarzdır.
  • Geleneksel Japon: Geleneksel japon sanatından esinlenir ve temiz çizgileri vardır ancak hafif gölgeleme kullanılarak kaplanlar, balıklar ve çiçekler oluşturulur.
  • Realizm: Bu tarzın hedefi nesneleri gerçek hayatta oldukları gibi yansıtmaktır.
  • İllustratif: Geleneksel dövme ve realizm kombinasyonudur ve net çizgilere karşın renk yoğunluğu da yüksektir.
  • Neo-geleneksel: Amerikan geleneksel tarzının modern bir yorumudur ve gerçekçi portreler yaratmak için gölgeleme ve renklerden faydalanır.
  • Minimalist veya geometrik: Keskin siyah çizgiler ve negatif alana odaklanır. Kesinlik önemlidir. Sonuçlar genelde basit ve semboliktir.

Ancak bu tarzlardan birisini uygulamak için illa ki isimlerini bilmeniz gerekmez. Genellikle Instagram’da dövmecileri gezmek size biraz fikir verecektir. Hoşunuza giden resimleri saklayın ve dövmecinize gösterin. Böylece kendinize has bir dövme tarzı oluşturulmasına da yardımcı olabilirsiniz.

Tasarım

Pek çok insan genelde resim ister ancak yazı istiyorsanız bu yazının bir görselle mi duracağını yoksa tek mi olacağını belirlemenin yanında fontunuzu da seçmeniz gerekiyor.

İnternette farklı fontların yazılarda nasıl durduğunu gösteren pek çok site mevcut. Böylece yazının bedeninizde nasıl görüneceğini hayal edebilirsiniz. Ayrıca bir kaç farklı şeklini bastırarak dövmecinize götürebilirsiniz. Bilgisayarlarında o font bulunmayabilir ancak referans olarak kullanabilirler.

Renk

Dövme tarzı genellikle renk paletini belirler ve sanatçınız da tasarımı size göre düzenleyip isteğinizi karşılayabilir. Bununla birlikte sizin ten renginiz de renklerin tutunması bakımından önemlidir. Örneğin açık tenli ciltlerde beyaz mürekkep daha iyi tutunur. Kırmızı ve mor pigmentler de açık tenli ciltlerde daha iyi tutunurlar.

Koyu ten rengi ise daha koyu renklere daha uygundur. Kan kırmızısı veya koyu mavi gibi renkler açık tonlardan daha iyi tutunurlar. Ten renginizin koyu olması pastel tonları elde edemeyeceğiniz anlamına gelmiyor ancak sadece açık tenlere göre daha az pigmentli görünürler.

Siyah beyaz da bir diğer seçenektir. Dövmeciniz siyah ve beyaz arasındaki diğer gri tonları kullanarak geçişler ve gölgeler yaratabilir. Ancak siyah dahil olmak üzere tüm renkler zamanla solarlar. Bu nedenle internetten dövmelerin bir kaç sene içerisinde nasıl görüneceklerine dair fikirler edinebilirsiniz.

Boyut ve konum

Solma söz konusu olduğunda unutmamak gerekir ki dövmeniz başta çok keskin görünecektir ancak zaman içerisinde daha bulanık hale gelecektir. Bu durum dövmenizin konumu ve boyutuna çok bağlıdır. Bu nedenle dövmenizin nerede olacağı ve ne kadar görünür olacağı önemlidir. Sadece konum bile dövmenizin boyutu konusunda belirleyicidir. Çünkü vücudunuzdaki alanlar bellidir.

Eğer ince detaylar konusunda şüpheleriniz varsa endişe etmeyin. Dövmeciniz artıları ve eksileri konusunda fikir verebilir.

Dövme sanatçısı seçerken nelere dikkat etmeli?

Eğer ne istediğinizi biliyorsanız, sonraki adım dövmecinizi bulmaktır. Arkadaşlarınızdan tavsiye alabilirsiniz veya Instagram’da dövmecilerin işlerini inceleyebilirsiniz.

Seçenekleri değerlendirirken akılda tutulması gereken bazı şeyler şöyle:

  • Temizlik ve genel sağlığa dikkat: En iyi dövme dükkanları dezenfektan kokarlar ve yerler, çalışma alanları tertemiz olur. Eğer bir aylık spor çorabı gibi kokuyorsa, başka bir yere uğrayın.
  • Görsel olarak geçerliyse, dövmecinizin dövme uygulamaları konusunda konuşun. Tek kullanımlık iğne ve mürekkep kullanılması hastalıkların geçmesini önlemek için gereklidir. Ayrıca eldivenler, bandajlar, jiletler gibi şeylerin de hepsinin yeni olması gerekir.
  • Danışmanlık ve genel tavır konusunu inceleyin: Sanatçının genel olarak kişiliğini ve profesyonelliğini değerlendirmeye çalışın. Cildinize sanat yapacak birisine güvenmeniz gerekir ve bu yüzden size rahat hissettirmelidir. Sanatçınızın da sizin kadar heyecanlı olmasını veya en azından tutkunuzu anlamasını istemeniz mümkün. Ancak sadece portfolyonuzu sevdiği için de çalışması gerekmiyor. Eğer dükkanın genel havası ile tam olarak uyuşmadığınızı düşünüyorsanız, başka seçeneklere bakın ve teşekkür ederek dükkandan çıkın.
  • Dövmecinizle konuşabileceğiniz konular: Dövmecinizle iletişiminiz ve dövme yaptırma süreci genel olarak şöyle ilerleyecektir:
  1. Fiyat ve danışmanlık konusunda dövmeciyle konuşmak.
  2. Tasarım ve beklentiler üzerine konuşmak için buluşmak.
  3. Son tasarımı ve fiyatı onaylamak. Burada revizyon gerekiyorsa tekrar bir buluşma eklenebilir.
  4. Randevudan önce aspirin gibi kan sulandırıcılar 24 saat boyunca yasaktır. Ayrıca alkol de tüketmemek gerekir. Alabileceğiniz ağrı kesiciler konusunda dövmecinize danışın.
  5. Dövme yapılacak alanı kolay açabileceğiniz kıyafetler giyin.
  6. Randevunuza biraz erken gidin.
  7. Tasarımın son detayları üzerine karar verin.
  8. Dövme alanını açmanız istenecektir.
  9. Bölge dezenfekte edilecektir ve tüyler jiletle alınacaktır (bu adımı evde de uygulayabilirsiniz)
  10. Dövmeciniz dövmenin ana hatlarını cildinize koyacaktır ve konumdan memnun olana kadar hareket ettirebilirsiniz.
  11. Yerleşim mükemmel olduğunda renkler uygulanmadan önce dış hatlar uygulanacaklardır.
  12. İş bittiği zaman dövme bölgesi temizlenir, kapatılır ve nasıl bakım yapacağınız anlatılır.
  • Dövme yaptırmadan önce dövmecinize sorabilecekleriniz ise şöyle:
  1. Ne kadar zamandır dövme yapıyorsunuz? Yeni dövmeciler de çoğu zaman iyi iş yaparlar ancak bazı işlerin daha uzman olanlara bırakılması gerekir.
  2. Yeterlilikleriniz nelerdir? Bazı dövmeciler belli tarzları severler ve o tarzlarda daha iyidirler.
  3. Portfolyonuzu görebilir miyim? Saygın bir dövmecinin geçmiş işlerine dair bir portfolyosu olacaktır ve böylece yeteneklerini gösterebilecektir.
  4. Garanti veriyor musunuz? Bazen iyileşme sürecinde dövmede küçük bozulmalar meydana gelir ve pek çok dövmeci sonrasında ücretsiz bir bakım seansı ayarlar.
  5. Ücretiniz nedir? Pek çok dövmeci saat başı veya dövme başına ücret verir. Bu nedenle bunları baştan konuşmanız gerekir.
  6. Ekipmanları nasıl temizliyorsunuz? Bu soruya cevap veremezse sonraki dövmeciye geçin. Kötü temizlik enfeksiyon gibi problemlere yol açabilir.
  7. Hangi marka mürekkep kullanıyorsunuz? Eğer alerjileriniz varsa, bu konuda dövmecinizle konuşun çünkü bazı markalar alerjiyi tetikleyebilirler.
  8. Bu tasarım için hangi yerleşimi öneriyorsunuz? Dövmenizin bileğinizde çok güzel duracağına karar vermiş olabilirsiniz ancak dövmeciniz daha iyi bir fikir önerebilir. Bu nedenle uzman önerilerine da dikkat edin.
  9. Sonrasında bakım nasıl olmalı? Saygın dövmeciler bu bilgiyi zaten size verirler ve bu nedenle iş bittikten sonra yapmanız gereken her şeyi bilirsiniz.

Dövme yaptırmak nasıl hissettirir?

Siz sormadan söyleyelim: acıtıyor. Ancak ne kadar acıtacağı sizin acı toleransınıza, boyuta ve konuma bağlı. Özellikle daha fazla sinirin olduğu hassas bölgelerde acı daha fazla olur. Ancak kalın derili bir insansanız muhtemelen pek hissetmezsiniz. Özellikle baldır, biceps gibi bölgelerde acı daha az olur.

En çok ağrılı bölgeler şöyledir:

  • alın
  • boyun
  • omurga
  • kaburgalar
  • eller ve parmaklar
  • bilekler
  • ayaklarınızın üst kısmı

Bölgeye bağlı olarak şunları hissedebilirsiniz:

  • Kaşıntı: Özellikle gölgeleme gerektiren dövmelerde daha yaygındır.
  • Keskin batma: Genelde detaylarda ortaya çıkar ancak bilek gibi derinin sıkı olduğu yerlerde de ortaya çıkabilir.
  • Yanma: Bu en yaygın histir ve iğnenin aynı noktadan çok defa geçmesinden kaynaklanır. Derin bir nefes alın ve kısa sürede geçecektir.
  • Titreme: Kemikli bölgelerdeki dövmelerde çok olur.
  • Uyuşma: Tüm bu hisler zamanla uyuşuk bir hale gelirler. Bu noktaya geldiğinizde eve gidebilirsiniz.

Eğer ağrıya eğilimli bir bölgeye dövme yaptırıyorsanız, biraz derin nefes egzersizi işe yarayabilir. Ağrınız çok yoğun hale gelirse dövmecinize söyleyin. Dövmecinizin biraz durup size nefeslenme zamanı vermesi normaldir.

Dövmenin bakımı nasıl olur?

  • Genel olarak özellikle dışarıda olacaksanız dövmenin üzerinin en az birkaç saat kapalı kalması gerekir.
  • Eve gittiğinizde bandajı açmadan önce ellerinizi yıkayın. Unutmayın ki taze bir dövme açık bir yaradır. Kir veya bakteriler iyileşme sürecine zarar verebilirler.
  • Bandajı çıkarttıktan sonra dövmenizi dövmecinizin önerdiği temizleyiciler ile temizleyin. Kokulu sabun veya alkolden kaçınmanız gerekir.
  • Yıkadıktan sonra temiz bir havlu ile nazikçe kurulayın. Ne yaparsanız yapın kaşımayın, ovalamayın. Cilde hasar verebilir ve mürekkebin akmasına sebep olabilir.
  • Kaşıntılı, kuru bir cildiniz varsa dövmecinizin önerdiği nemlendiricilerden kullanın.
  • Dövmecinizin size verdiği bilgilendirmeye birebir uymanız çok önemlidir.
  • Eğer dövmeniz soyulmaya veya dökülmeye başlarsa panik yapmayın. Bu iyileşme sürecinin bir parçasıdır ve genelde ilk haftanın sonuna kadar devam eder. Yolmayın. Yolarsanız mürekkep dağılabilir ve dövmeniz bozulabilir.

Dövmenizin devamlı bakımı nasıl olmalı?

Çoğu dövme birkaç hafta içerisinde yüzey bakımından iyileşir ancak tamamen iyileşmesi aylar sürebilir. Günlük bakımı atlamak iyileşme sürecini uzatır ve dövmenizin uzun vadede görüntüsünü etkiler.

İyi bir hijyen enfeksiyon riskini azaltmanın en iyi yoludur. Eğer şunları yaşarsanız bir sağlık uzmanına danışın:

  • dokununca sıcak veya hassas olan deri
  • yanma hissi
  • birkaç gün geçtikten sonra şişme
  • yeşil veya sarı iltihap
  • kötü koku

Dövmenizi temiz tutmaya ek olarak nemli ve taze de tutmanız gerekir. Dövmeyi doğrudan güneş ışığına maruz bırakmak renklerin solmasına sebep olabilir ve bu nedenle güneş kremi sürmelisiniz. Ayrıca kuru cilt de dövmenin solgun görünmesine sebep olur.

Dövmeye dair fikriniz değişirse ne olacak?

Dövmeler sonsuza kadar dayanmayabilirler ancak oldukça uzun süre dayanırlar. Pek çok insan dövmesini başarılı bir şekilde sildirebiliyor ancak bu yöntemlerin işe yaraması her zaman garanti değildir. Dövmenin boyutu, rengi ve türü çok önemlidir.

Dövme sildirmek genelde dövmenin yapma sürecinden daha pahalı ve ağrılı olur. Sildirmek için lazer terapisi, cerrahi kesim ve dermabrazyon yöntemleri kullanılabilir. Hepsinin avantajları ve dezavantajları vardır. Eğer dövmenizin silinmesine karar verirseniz, doktorunuz veya cildiye uzmanınızla konuşun. Bazı vakalarda yeni bir dövme eskisini gizleyebilir ve daha ucuza gelir.

Sonuç olarak yeni bir dövme yaptırmak için çok hevesli olabilirsiniz ancak detayları oturtmak için biraz düşünmeye vakit ayırın. Kötü bir dövme ve enfeksiyonla başbaşa kalmamak için özellikle fiyat konusunu çok sorgulamayın. Sabır uzun vadede en çok işinize yarayacak şeydir.

İlginizi çekebilir: Makinesiz yapılan modern dövme: Hand poke dövme

Kaynak: healthline

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:

Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.

Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.

Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale