X

Bahar enerjisi: İlkbaharın canlandırıcı enerjisiyle uyumlanarak bahar yorgunluğundan kurtulun

21 Mart’ta gerçekleşen İlkbahar Ekinoksu ile birlikte ilkbahar mevsimine resmi olarak geçiş yapmış bulunuyoruz! Havalar her ne kadar hala kış mevsimi gibi hissettiriyor olsa da, ağaçlar yavaş yavaş çiçek açmaya, rengarenk mevsim meyve ve sebzeleri tezgahlardaki yerini almaya, içimiz kıpır kıpır olmaya ve baharın enerjisiyle dolmaya çoktan başladı. Doğanın mucizevi uyanışı, bitkilerin filizlenip yeşermesi ve çiçeklenmesi gibi, içimiz de yeni kıpırtılarla, coşkuyla ve heyecanla dolu olduğu kadar bahar yorgunluğu da bu mevsimde gündemimizde.

Gecelerin kısalmaya, gündüzlerinse uzamaya başladığı bu dönemde doğadaki değişime ayak uydurabilmek ve baharın enerjisiyle uyumlanarak günlük rutinimizden maksimum fayda sağlayabilmek, değişimin yarattığı yorgunluk hissiyle baş edebilmek açısından oldukça önemli.

Geçtiğimiz hafta, haftanın teması olan ‘Bahar Temizliği’ yazılarımızda paylaştığımız zihinsel, bedensel ve mekânsal arınma önerileri, doğada yaşanan değişime uyum sağlayabilmek adına yaşamınızın her alanında değişime alan açmak ve istenmeyen her şeyi hayatınızdan temizleyebilmek için kullanabileceğiniz pratik ve etkili uygulama önerilerinden oluşuyordu. Bu hafta ise ilkbaharın gelişiyle birlikte, hazırladığınız tertemiz sayfaları baharın canlandırıcı enerjisiyle uyumlanmanıza yardımcı olacak önerilerle doldurma zamanı!

Baharın enerjisiyle uyumlanabilmek neden önemli?

İlkbahar mevsimi, çoğumuzun gelişini dört gözle beklediği bir mevsim. Neredeyse hepimiz yeni sezonu kışın depresif enerjisinden, kapalı havasından ve durağanlığından kurtulma fırsatı olarak değerlendirmeye çalışıyoruz. Hem zihinsel, hem bedensel hem de mekânsal anlamda ‘kışlıkların rafa kalkması’, yeni mevsimin ve güzel havaların yenileyici enerjisini yaşamımıza davet etmenin ilk adımını oluşturuyor.

Ancak yaşamımızda yenilik ve değişim için fırsat olarak gördüğümüz bahar mevsiminde, doğadaki hızlı değişime biyolojik olarak uyumlanabilmemiz biraz zaman alabiliyor. Özellikle mevsim geçişinin çok hızlı yaşandığı bu dönemde kendinizi ‘Hava bu kadar güzelken, doğa bu kadar canlıyken, çiçekler rengarenk açmışken ben neden yorgun hissediyorum?’ sorusunu sık sık sorarken bulabilirsiniz. Peki, uyanışın, canlanmanın ve yenilenmenin mevsimi olan ilkbaharda neden yorgun hissettiğinizi biliyor musunuz? 

Bahar yorgunluğu: Doğayla uyumlanmak neden bu kadar zor?

Bahar mevsiminde büyük çoğunluğumuz kendimizi halsiz, yorgun, bitkin hissedebiliyor; yorgunluk hissiyle kendini gösteren bahar hastalıklarına daha yatkın hale gelebiliyoruz. Bu yorgunluğun ve halsizliğin en önemli sebebi, biyolojik ritmimizin doğadaki hızlı değişime aynı hızda cevap verememesi ve günlük olarak sürdürdüğümüz alışkanlıkların yanı sıra bir de yaşanan çevresel değişimlere uyumlanmak için ekstra bir enerji ve efor sarf etmesi. Gece-gündüz sürelerinin değişmesi bile bedenimizin uyku-uyanıklık dengesinin yeniden düzenlenmesi gerektiğine işaret ederken, bedenimiz yaşanan bu değişime uyum sağlamaya çalışırken normalde olduğundan daha fazla enerji harcayabiliyor.

Kuzey Yarımküre’de yaşayanlar için Mart ayı ortasında başlayıp Nisan ayı ortalarına kadar devam edebilen bahar yorgunluğu uykusuzluk, isteksizlik, enerjisizlik, baş dönmesi, baş ağrısı ve eklem ağrıları gibi pek çok semptomla kendini gösterebiliyor. Ruhsal ve zihinsel olarak kendimizi daha sinirli, daha depresif ve daha üzgün hissedebiliyoruz. Bu semptomların ortaya çıkmasının en önemli sebebi, kış mevsiminde daha az enerjiyle, daha az hareketle ve görece daha durağan bir rutinle yaşamımızı sürdürebilirken, ilkbaharla birlikte yaşanan çevresel değişime uyum sağlayabilmek için daha enerjik, daha canlı ve daha hareketli bir yaşam sürdürme gerekliliğimiz.

Gün ışığı miktarına göre otomatik olarak ayarlanan hormon salınımlarının değişmesi, hormonal dengesizliklere neden olarak, sistemlerin doğru çalışmasına olumsuz etki edebiliyor. Kış aylarında vücudumuz daha fazla melatonin (uyku hormonu) üretirken, bahar geldiğinde, daha fazla gün ışığına maruz kalan bedenimizde daha fazla serotonin (mutluluk hormonu) üretimi tetikleniyor. Günlerin daha uzun olması, serotonin ve melatonin hormonlarındaki değişimin yanı sıra vücudumuz daha fazla endorfin, testosteron ve östrojen de salgılıyor. Bu hormonal değişiklikler vücudun aşırı çalışmasına neden olabilirken, vücudun alışık olduğu biyolojik ritmin hızlanması daha yorgun hissetmemize neden olabiliyor.

Peki, bahar aylarında doğada yaşanan değişimle uyumlanarak baharı yorulmadan karşılayabilmek için neler yapabilirsiniz?

Beslenme alışkanlıklarınızı gözden geçirin

Baharın enerjisiyle uyumlanabilmenin en kolay ve etkili yollarından biri hiç şüphesiz bedeninizin ihtiyaçlarına kulak vermek ve beslenme programınızda radikal bir değişime gitmek. Doğada kendi halinde, mevsiminde yetişen tüm besinler aslında yetiştikleri zamanlarda ihtiyaç duyacağımız besin öğelerini içeriyor. Örneğin, soğan ve bal kabağı gibi kış sebzeleri soğuk havalarda bağışıklığımızı artırmak için ihtiyaç duyduğumuz A ve CA  vitaminleri bakımından son derece zenginken, bahar aylarında tezgahlara çıkan  bakla, bezelye, enginar, ıspanak, kuşkonmaz, marul, semizotu, havuç, çilek, yeşil erik gibi bahar meyve ve sebzeleriyse antioksidan bakımından zengin, hormonlarımızı düzenleyen vitaminlerin ve minerallerin bolca bulunduğu gıdalardan oluşuyor. Beslenme düzenimizden kış mevsiminde tükettiğimiz ağır ve kalorili besinleri çıkarıp, toksinlerden arınmak için bedenimizde detaylı bir detoks gerçekleştirdikten sonra mevsime uygun gıdalarla beslenme listemizi yeniden oluşturmak, ilkbahar mevsiminin enerjisiyle uyumlanmak için yapabileceğimiz en etkili ve pratik yöntemlerin başında geliyor.

İlkbahar aylarında tüketilebilecek mevsim meyve – sebzelerinin ve balıkların yanı sıra tüm bu besinlerle hazırlayabileceğiniz sağlıklı ilkbahar tariflerini önümüzdeki günlerde Haftanın Teması yazılarımızda bulabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Bedensel arınma: Bahar öncesi vücudunuzun yenilenmesine yardımcı olacak detoks önerileri

Hareket alışkanlıklarınızı gözden geçirin

Pandeminin de etkisiyle bu kış her zamankinden daha fazla zamanımızı evde, hareketsiz şekilde geçirdik. Bedenin alınan enerji ve harcanan enerji dengesindeki değişimi her zamankinden daha fazla hissedeceğimiz ilkbahar mevsiminde, daha enerjik ve canlı hissedebilmek için ekstra destek sağlamamız da en az beslenme alışkanlıklarımızı değiştirmemiz kadar önemli. Bedenimizdeki enerji seviyesini yavaş yavaş artırmanın ve doğadaki hızlı değişimle uyumlamanın en etkili yollarından biri hareketi yaşamımızın ayrılmaz bir parçası haline getirmek. Enerjinizi yükseltmenize yardımcı olacak yoga akışları, doğada daha fazla vakit geçirirken bir yandan da hareket etmenize olanak veren açık hava sporları, düzenli doğa yürüyüşleri ya da spor yapabilmek için yeterince vaktiniz yoksa bile günlük yaşamınızda daha hareketli olmaya çalışmak, hafta sonları yeni rotalar keşfetmek ve seyahate daha fazla zaman ayırmak doğayla uyumlanmanıza ve mevsim geçişine bağlı yorgunluk hissiyle başa çıkmanıza yardımcı olabilir.

İlginizi çekebilir: Baharı şimdiden özleyenlere özel İlkbahar keşif rotaları

Yaşam alanlarınızı gözden geçirin

Doğadaki değişime uyum sağlamanın en önemli adımlarından biri de, zamanımızın büyük çoğunluğunu geçirdiğimiz ev ve ofis gibi yaşam alanlarını da doğayla uyumlu hale getirmek. Dışarıda mis gibi güneşin altında rengarenk çiçekler açmışken evinizde kuru ağaç dalları, kalın battaniyeler ya da soluk renkli yastıklar olması hem zihinsel hem de bedensel olarak ilkbahara geçiş yapmanızı fazlasıyla zorlaştırabilir.

İlginizi çekebilir: Zihinsel detoks: Zihninizi ve ruhunuzu arındıracak ‘bahar temizliği’ önerileri

Evinizdeki tüm fazlalıklardan arındıktan, kış mevsimine dair her şeyi ortadan kaldırdıktan sonra tertemiz, sade ve ferah yaşam alanınızı bahar mevsimini çağrıştıran objelerle donatabilirsiniz. Renkli ve mis kokulu çiçek buketleri, renkli koltuk minderleri, ince pamuklu pikeler, canlı yeşil bitkiler, hasır saksı kılıfları, kalın halıların yerini alan ince ve renkli kilimler bu dekorasyon öğelerinin sadece birkaçı. Daha fazlası için tüm hafta boyunca Haftanın Teması kategorisinde paylaşacağımız yazılarımızı takipte kalın.

İlginizi çekebilir: Bahar temizliği zamanı: Evinizi temizlemek ve düzenlemek için pratik ipuçları

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale