X

30’larınızdayken hayatınıza değer katacak öneriler

40 yaşına yaklaştığınızda bu durumun sizi rahatsız etmediğini söylemek pek de gerçekçi sayılmaz. 40 öyle bir sayıdır ki, insan sonunda hayatta bir yere geldiğini düşünür veya hayatta gençken hayalini kurduğu eş, iş hayatı veya her neyse artık ulaşmış gibidir. Her ne kadar iyi bir hayatınız olsa da sahip olduğunuz her zaman hayal ettiğinizden farklıdır. Ama yine de esas yıkım kendi hayatınızı başkalarının hayatıyla kıyaslamaya başladığınız zaman ortaya çıkar. 40’lı yaşlarınıza yaklaşırken 30’larınıza dönseniz birçok şeyi farklı yapacağınızı düşünürsünüz. Ancak burada bilmeniz gereken, geçmişte yaşadığınız zorlukların ve yaptığınız hataların tecrübeye dönüşerek şu anda olduğunuz kişi olmanıza yardım ediyor olmasıdır. Bu noktada 30’larındaki insanlara yardımcı olacak 20 sarsıcı gerçek, bu yolda yürürken size ışık tutacak:

1. Kendinizi sevin ve olduğunuz gibi kabullenin

Eğer genç yaşlarınızda kendinizi iyi ve kötü özelliklerinizle kabul ederseniz, hayat yolunda birçok hata yapmaktan kaçınmış olursunuz. Bir kere içinizdeki insanın kim olduğunu tam manasıyla bilirseniz, kendinizi kabullenmeye ve tam manasıyla sevmeye başlarsınız. Bir kere kendinizi tam anlamıyla severseniz  başkalarını da severek insanlarla sağlıklı ilişkiler kurabilirsiniz.

2. Ruhunuzu besleyin

Tutkunuz ne olursa olsun veya hayatta neyden zevk alıyor olursanız olun, onla ruhunuzu besleyin. Eğer hayattaki gerçek tutkunuzu henüz keşfetmemişseniz, ta ki içinizde sıcaklık, kabulleniş ve o özgürlük hissi uyanana kadar yeni şeyler veya farklı aktiviteler denemeye devam edin.

3. Güçlü arkadaşlık bağlarına sahip olun

Güçlü arkadaşlıklar hayatınıza anlam katar

Güçlü arkadaşlık bağları ve hayatınızı paylaşabileceğiniz güvenilir arkadaşlıklar sizin için oldukça değerlidir. Arkadaş bulma ve o arkadaşlığı geliştirme, ne olursa olsun sizi seven arkadaşlarınızın olması gerçekten hayatta sahip olabileceğiniz önemli bir değerdir.

4. Kendiniz olun

Duygularınızı gizlemeyin, maskelerin ardına saklanmayın. Hayatınızdaki inişleri, çıkışları ve zorlukları çevrenizdeki insanlarla paylaşırsanız, onlar için daha güvenilir ve samimi bir kişi olursunuz.

5. Kendiniz için yaşayın

Hayatınızı sürekli başkalarını düşünerek geçirirseniz kendinize ayıracağınız hiç zamanınız kalmaz. Bu durum hayatınızın olduğundan da zor gözükmesine neden olur. Hayattaki herkesi her zaman mutlu edemezsiniz. Bir kere kendiniz için en iyisini düşünmeye başladığınızda, hayat size olduğundan daha kolay gelecek.

6. Kendinizden ödün vermeyin

Uzlaşma her yakın ilişki için geçerlidir; çünkü hepimiz farklıyız ve isteklerimiz de doğal olarak farklı. Uzlaşma, sosyal uzlaşmanın iki taraf içinde eşit bir değer taşıdığı durumlarda iyi bir şeydir. Bir kere kendinizden ve kendi ihtiyaçlarınızdan bir ilişki için ödün vermeye başlarsanız, o ilişkiyi yeniden değerlendirmeniz ve o ilişkinin bir parçası olmanın sizin için sağlıklı ve doğru olup olmadığına karar vermeniz gerekir.

7. Daha çok seyahat edin

Seyahat etme; özgürlük hissi uyandırdığı gibi dünyanın farklı noktalarını, farklı hayatları deneyimlemenize yardımcı olur.

Para hatıraları veya maddi şeyleri satın alabilmenizi sağlar. Kazandığınız parayı boş yerlere harcamak yerine her sene yeni ve sizin için heyecan verici bir noktaya seyahate gitmek için harcayın. Seyahat etme; özgürlük hissi uyandırdığı gibi dünyanın farklı noktalarını, farklı hayatları deneyimlemenize yardımcı olur.

8. Daha az endişelenin

Hepimiz hayatımızda birçok şeyden endişeleniyoruz ve anksiyete ile mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Endişe anksiyeteyi tetikliyor ve kendinizi kötü hissetmenize neden oluyor. Endişe etmenin sonucu değiştirmeyeceğini anlarsanız, bu durum ne olursa olsun sonucu kabullenmenize neden olur. Sonucun kendiniz için iyi olacağını bilirsiniz. Endişe etmekten vazgeçmek stres seviyenizde de düşüşe neden olur.

9. Kıyaslama yapmayı bırakın

Bazen hepimiz Facebook’tan uzaklaşmamız gerektiği hissiyatına kapılıyoruz. Aslında bu yanlış bir his değil; çünkü Facebook ister istemez hayatınızı başka hayatlarla kıyaslamanıza neden oluyor. Bu ister yakın arkadaşınızı ister tanımadığınız biri olsun bu sizin için zarar verici bir durum oluyor. Bir kere hayatınızı başka hayatlarla kıyaslamanın size hiçbir şey kazandırmadığını, hatta kendi öz saygınızı kaybetmenize neden olduğunu anlarsanız bu davranışınıza son verebilirsiniz. Onun yerine sahip olduklarınıza şükredin ve önünüze bakın.

10. Beklentilerinizi unutun

Maalesef hayat çizgi filmlerdeki gibi yaşanmıyor, hayatınızın aşkını bulup sonsuza kadar mutlu yaşayamayabiliyorsunuz. Eğer hayatla ilgili hayalleriniz varsa, fakat diğer insanlarla ilgili herhangi bir beklentiniz yoksa bu, hayatın her anını doya doya yaşamanızı sağlar. Unutmayın, beklentilerin içerisinde hayal kırıklıkları saklıdır.

11. Çalışmak için yaşamayın, yaşamak için çalışın

Keşke sayısız işi deneyimleyerek bize en uygun olanı seçme şansımız olsaydı. Kariyer yolculuğuna başladığınızda kendiniz için en doğru olanı seçip yaşamak için çalışır ve bu sayede kariyer yapmaktan zevk alırdınız. Bugün birçok insan sevmediği işlerde çalışmak zorunda kalıyor ve bu durum giderek daha büyük bir problem haline geliyor. Siz böyle bir durumdaysanız asla sevmediğiniz bir işte yer almayın ve yol yakınken ayrılın.

12. Zor zamanlar için birikim yapın

Aslında bu basit bir öneridir; ancak birçok insan bunu yapmıyor. Unutmayın birgün yaşlanacaksınız ve gelecek için, finansal açıdan güvende olmak için para biriktirmelisiniz. Hayat sürekli değişkenlik gösteren ve dönem dönem zorluklarla mücadele etmeniz gereken bir yolculuktur. Bu yüzden zor zamanlar için önceden akıllı kararlar vermeniz gerekir.

13. Başkalarına daha çok yardım edin

Başkalarına yardım etmek kendinizi iyi hissetmenize yardımcı olur. Bazıları için bu gönüllü bir yardım kuruluşunda çalışmak olurken, bazıları ise bunu zor zamanlarında yakın bir arkadaşının yanında olma olarak görür. Hayatınızda herhangi bir maddi karşılığı veya faydası olmayan bir şey için zaman harcamak, sahip olduklarınız için şükretmenize ve mutlu olmanıza yardımcı olur. Başkalarına yatırım yapmak ve zaman ayırmak kendi problemlerinizi unutmanızı sağlar. Sadece kalbinizden gelen iyilik için yardım etmek ve karşılığında hiçbir beklentinizin olmaması, kendinizi iyi hissetmenizi sağlar.

14. Kendinizi ve başkalarını affedin

Geçmişte size karşı yapılan hatalı davranışları veya kendi hatalı davranışlarınızı affetmeme, mutluluğunuzun önündeki en büyük engeldir. Affetmek için gönüllü olmak biraz zaman alsa da, bunun için çalışmak sonunda özgürlüğü doya doya yaşamanızı sağlar. Bir kere geçmişteki kırgınlıkların gitmesine izin verirseniz, hayatınıza ve aşka hep olumlu açıdan bakabilirsiniz.

15. Negatif insanlarla çok fazla vakit harcamayın

Bazen, eğer bu kişiler ailenizdeyse veya işinizdeyse, negatif insanlardan kaçmak zor olabilir. Bazı durumlarda hali hazırda arkadaşlık ettiğiniz insanları seçme şansınız olmayabilir. Eğer gerçekten bir kişiyle ilişkinizin sonuna geldiğini hissediyorsanız, aranıza sınır koyabilir veya yavaşça ilişkinizi bitirebilirsiniz.  Her gün vakit geçirmek zorunda olmadığınız negatif insanlarla aranıza sınır koymaya başladığınızda, hayat sizin için daha kolay olur; çünkü negatif insanların sizi daha fazla olumsuz etkilemesini önlemiş olursunuz.

İlgili yazı: Sağlıklı bir hayata yelken açmanızı sağlayacak 10 etkili tüyo

 16. Hayır demeyi öğrenin

Herkes zaman zaman insanları kırmamak için hayır demekte zorlanabiliyor. Herkesi mutlu etmek için her şeye evet demek istiyorsunuz; ancak bu imkansız. Eğer insanları reddettikten, onlara hayır dedikten sonra nedenini açıklarsanız, diğer insanlar bunu anlayacaklardır ve bu yüzden mutsuz olmayacaklardır. Ancak unutmayın ki, her hayır dediğiniz kişiye de bunun nedenini açıklamak zorunda değilsiniz. ‘Hayır’ tamamlanmış bir cümledir. Bir kere hayır dediğinizde kendiniz için karar vermeniz daha kolay olacaktır.

17. Önemli bir karar almadan önce iyice düşünün

İlişkilerinizde ciddi bir adım atmadan önce uzun uzun düşünün. Önemli bir karar almadan önce kafanızda soru işaret varsa, o kişi sizin için ‘doğru insan’ olmayabilir. O yüzden karşınızdaki insanın kişiliğinden emin değilseniz, daha sonra pişman olmamak için yol yakınken vazgeçmekte fayda var.

18. Durun ve bir an etrafınıza bakın

İnsanlar, günümüzde elektronik aletlere, internete o kadar bağlı durumda ki, hayatı yaşamayı ıskalıyorlar. Durun ve güneşin doğuşunu ve batışını seyredin ya da sadece yıldızların altında oturarak bunun ne kadar müthiş bir şey olduğunun farkına varın. Okyanusa ve dağlara giderek doğanın büyüleyici etkisini yaşayın ve Ferris Bueller’in şu sözünü hiç aklınızdan çıkarmayın: ‘Hayat çok hızlı akıp geçiyor. Eğer arada bir durup etrafınıza bakmazsanız, onu kaçırırsınız.’

19. Başkalarının sizin hakkınızda ne düşündüğünü önemsemekten vazgeçin

Yapılan en büyük hatalardan biri de başkalarının ne düşüneceğini kafanıza takıp, bu yüzden insanları mutlu etmek için bazı şeyleri söylemek veya yapmaktır. Ancak başka insanların ne düşündüğünü umursamadığınızda hayatı doğru bir şekilde yaşamaya başlayabilirsiniz. Bu sayede kendiniz olabilirsiniz; çünkü artık başkalarının ne düşündüğünü önemsemenin yarattığı beklentiler ve endişe ortadan kaybolmuştur. Herkesi mutlu etmeniz imkansızdır, bu yüzden hep kendinize odaklanın.

20. Değişimi kucaklayın

Değişimi kucaklamaktan korkmayın

İnsanlar, çoğu zaman hayatlarında her şeyin tahmin edilebilir olmasını ve hayatlarının hep aynı çizgide olmasını istiyor. Bu durum muhtemelen kendini güvende hissetme duygusundan kaynaklanıyor. Ancak insanlar hayatta değişimler baş gösterdiğinde bununla mücadele etmekte zorlanıyorlar. Unutmamanız gerekir ki; değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. Değişimi kucaklamayı başarabildiğiniz zaman zorluklarla mücadele konusunda hazır olacaksınız ve hayat size ne getirirse getirsin kabullenmeniz daha kolay olacak.

Kaynak:

lifehack.org

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale