X

Zihinsel dönüşüme uzman görüşü: Esra Uyman ile zihin ve zihniyet kavramlarına spiritüel bakış

Bu hafta, haftanın teması olan ‘zihinsel dönüşüm’ konusunda insan zihniyle ve zihniyet değişimiyle ilgili pek çok farklı konuyu farklı yaklaşımlar üzerinden ele aldık. Beyin esnekliği: Nöroplastisite ve zihinsel esneklik ile zihniyeti değiştirebilmek mümkün mü? Beyin esnekliği: Nöroplastisite ve zihinsel esneklik ile zihniyeti değiştirebilmek mümkün mü? yazımızda insan beyninin değişime ne kadar açık olduğundan bahsederken, dünyanın en tanınmış nörobilim araştırmacılarından Joe Dispenza ile sinirbilim perspektifinden sinirbilim perspektifinden zihniyet değişiminin nasıl mümkün olabildiğini fizyolojik açıdan inceledik.

Zihniyet değişimi konusunda son yılların en popüler araştırma alanlarından biri olan mindfulness, bilinçli farkındalık, yaklaşımıyla zihniyetin nasıl değiştirilebileceğini Mindfulness (Bilinçli Farkındalık) yaklaşımıyla zihniyetinizi dönüştürebilmeniz mümkün mü? yazımızla birlikte, bu alanın en tanınmış isimlerden Eckhart Tole ve Deepak ChopraMindfulness (Bilinçli Farkındalık) yaklaşımıyla zihniyetinizi dönüştürebilmeniz mümkün mü? ‘nın görüşlerine ve yöntemlerine yer vererek inceledik.

Bedenin de zihinsel dönüşümde nasıl aracı olarak kullanılabileceğini, beden farkındalığının hem zihinsel hem de duygusal süreçlerimizde ne kadar anlamlı değişimler yaratabileceğini, sinir sisteminin zihinsel süreçlerimizdeki rolünü Somatik Deneyimleme perspektifinden inceleyerek, Zihin ve beden bağlantısını güçlendirmeye yardımcı 6 Somatik Deneyimleme pratiğiSomatik Deneyimleme perspektifinden inceleyerek,  yazımızda yaklaşımın kurucusu Dr. Peter A. Levine’in uygulama önerilerine yer verdik. 

Son olarak, kalıplaşmış düşüncelerin ve zihnimize yerleşmiş davranış kalıplarının en somut örneği olan alışkanlıkların zihinde oluşum sürecini ve kötü alışkanlıkların nasıl iyileriyle değiştirilebileceklerini tartışarak, dünyanın en ünlü motivasyon koçlarından Anthony Robbins’in değişimin kapılarını aralamanıza yardımcı olacak altın değerindeki önerilerinialışkanlıkların zihinde oluşum sürecini ve kötü alışkanlıkların nasıl iyileriyle değiştirilebileceklerini tartışarak, dünyanın en ünlü motivasyon koçlarından Anthony Robbins’ sizlerle paylaştık. 

Peki, ruh sağlığı alanında çalışanlar zihniyet ve dönüştürülebilirliğiyle ilgili neler söylüyor? İnsan zihnini nasıl tanımlıyor, zihin ve zihniyet arasındaki farklılıklara nasıl yaklaşıyorlar? Zihniyetimizin oluşumunda çevresel faktörler mi genlerimiz mi daha etkili? Ruh, zihin, beden bütünlüğü ne demek ve zihinsel dönüşümde bu üç kavram nasıl bir rol oynuyor? Zihniyetimizi dönüştürmek için en etkili ve pratik yöntemler neler? Yazarlarımızdan Esra Uyman ile zihinsel dönüşüme dair hepimizin merak ettiği tüm bu soruların cevaplarını bulabileceğiniz harika bir röportaj gerçekleştirdik. 

Okurlarımızın pek çoğu zaten sizi yakından tanıyor. Ancak tanımayan okurlarımız için önce biraz sizi tanıyarak başlayalım… Bize kendinizden, çalışmalarınızdan ve profesyonel yaklaşımınızdan bahsedebilir misiniz?

İstanbul’da doğdum. 13 yaşımda Ortaca’daki aile evinden çıkıp, İzmir Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’nde yatılı okudum. Sonrasında da 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Tekstil Bölümü Moda Aksesuar Programı’nı okudum ve işimi yapabilmek adına İstanbul’a taşındım. 

17 seneneyi aşkın bir süre moda tasarımcısı  olarak çalıştım, bunun son dönemlerinde kendimi arayış çığlıklarım çoktan arşa ermişti. O dönem metafizik öğretiler beni içine aldı. Daha lisede başladığım bu çalışmalar ilk defa bir meraktan bir faydaya dönüştü. Kendimi en iyi hissedebildiğim yer burası olduğundan hiç kopamadım ve doğal olarak aktı gitti. Ezoterik öğretmen oldum, sonrasında kendimi bilgi ve bilinç konusunda her tür sistem ile beslemeye devam ettim. Tantra yoga, nefes, aile ve organizasyon konstelasyonları, Şamanik çalışmalar, sufi dansın da aralarında olduğu çeşitli eğitimlerin uygulayıcısı oldum. Hala da eğitim almaya, öğrencilik kasımı esnek tutmaya devam ediyorum.

Kendimi sorgularken hayatın sihrini de aynı anda farkettim. Her ne kadar çamurlarda debelenip ızdırap içinde olsam da bir gözüm hep o sihirde tutulu kaldı. Bu yüzden benimki gibi bir zihne hapsolmuş tüm çocuklara bunu anlatmaya niyet ettim daha çok önceleri. Herşey bunun üzerine kuruldu; ben her ne kadar bu niyeti yolda unutmuş olsam da hayat bana tekrar tekrar hatırlattı.

Çalışmalarım, idraklarımdan çıkardığım tecrübeyi kendi yazdığım formatlarla sunma ve oynama alanı şeklinde tasarlandı. Bir ekolü devam ettirmiyorum, çünkü inancım sürekli değişim gösteren varlığın an içindeki değişimine aynı frekanstan yaklaşıp dönüştürmesi için yaratıcı çözümler kurgulamayı gerektiriyor. Şaşırtmak, şaşırmak, beklenmeyeni kucaklamak ve mucizeyi sıradan yaşama indirmek, yaşamın sihrini kullanmak bağımsızlığı gerektirir. Bunu deneyimleyebildiğimiz zaman kendimizi iyileşecek hastalardan çok, evrime kendi dilinde katkıda bulunanlara dönüşebiliyoruz. 

Herkesi kendine has bir kilit gibi görüyorum ve oraya anahtar olmak için genel bir şekilden daha çok, eşsiz bir şekil ile yaklaştığımızda gerçek güven ve özeni yakalamış, aynı zamanda eşsizliği daha çözülürken deneyimlemiş oluyoruz. Bu çok büyülü bir şey. Derdinizin sizin eşsizliğinizi ortaya koyması! Kısacası, herkesin yaşam dili birbirinden farklı ve bu farklılıkları bir kalıba sokmaktan uzak duran, tanımsız ve herkesin kendi dilini özgürce deneyimleyebildiği bir yaşam modelini aktive etmeye çalışıyorum. Derdim özgürlük! Herşeyden, inançlardan, sistemden, ‘ben’ dediğinden… 

Kişisel gelişimci değilim, sıradanlığı deneyimleyen ve edindiği bilgileri paylaşarak ailesini bir araya toplamaya gayret eden, tanımaya çalışan bir yolcuyum. Bugün bunu bu yollarla yapıyorum, yarın başka bir şekilde yaparım. Şekil değişir, yol baki kalır. Günün sonunda hep beraber oturduğumuz o kocaman çemberi görerek geçmektir niyetim bu dünyadan.

İnsan zihnini üç kelimeyle tanımlamanızı istesek…

İnsanın bütünden ayrı bir zihni olduğuna inanmıyorum. Bütünün zihni var ve insan o zihnin içinde ve ona erişimi olduğunun farkında olan bir varlık, onun parçası.  Zihin benim için, bölünmüş bir şey değil. Akan bir yapı. Bizler zihni deneyimliyoruz.  İnsan zihni diye ayırdığımız, ‘deneyimlerine takılı kaldığı yer’dir. Sonrasında toplumun zihnine, hücrenin zihnine ve iyice genişletirse bütünün zihnine erişim sağlar insan. 3 kelimeyle insan zihni dediğimizde ise bende sabitlik, hücre ve tekrar kelimeleri tınlar. Çünkü zihin bizim tecrübeleri algıladığımız, kaydettiğimiz bellektir. Bu kayıtları mutlak değişmez doğrular olarak varsaymak bizi sınırlı, sabit ve tekrar eden bir döngüye sokar. Oysa bütünün zihnine, yani akan zihne bilinçli olarak teslim olduğumuzda tekrar, sabitlik gibi kavramlardan uzaklaşır, sonsuzluğu deneyimlemeye açılırız. 

Zihin, beden ve ruh bütünlüğü sizin için ne anlam ifade ediyor? Bu üç kavram insan yaşamı için neden önemli ve birinin eksik olması bütünsel iyi oluşu nasıl etkiliyor?

Saç ayakları vardır ateş üzerinde. Üzerine kazanı koyar yemeğinizi yaparsınız. Ayaklardan biri eksik olursa denge kaybolur. Yemek ateşe dökülür. Hem yanarsın, hem ateşin söner.  Zihin-beden-ruh da böyle. Ne yemeği dök, ne ateşi söndür. 

Zihin bir deneyimi kendine çektiğinde, diğer ayaklar da ona eşlik etmeli. Üç başlı bir ejderha düşünün, biri yemek yemek istiyor, biri uçmak, biri uyumak. Birlik olmazsa kavga çıkar. Bizde olan da bu değil mi? İkna etmeliyiz bedeni zihni; saygı ile, şefkat ile… Süreç bunu uyumlama süreci. Bu düzlemde var olma araçlarımızı ustalıkla kullanma süreci. Evrimin acemiliği çoktan bitti. Pürüzsüz bir anahtar olup, kendi yaşam kapımızın kilidini açmak için bu dengeye ve ustalığa ihtiyacımız var. Anahtar olmaya çalışıyoruz ki o altın kapılar açılsın, sihir ortalara dökülsün! Tek başına hiçbiri kapıyı açmaz. Denge olmadığı takdirde, yani üç ejderhanın ortak bir niyeti ve hareketi olmadığı takdirde ızdırap başlar. Bakış alanımız kısıtlanır, sorun olan veya bizi zorlayan noktaya diker gözlerimizi. Onu iyi edene kadar orada kalırız.  Buna direnirsek ızdırap, çözersek şifa olur. Birlik önce bu üçlüyü bir araya dostça getirmekle başlar. Zihin, deneyime sadece tarafsız bir izleyici olmak için eğitildiğinde, zihin, ruh ve beden arasındaki sağlıklı bağlantı kurulur. Yola çıkışta üç kapıdır zihin-ruh-beden. Hangisinden başlarsan başla adımlamaya, sonucunda hepsinin üstadı olduğumuzda ‘bir’ olan biri, elifi, avatarı, tek ve bütün olanı deneyimleyebilirsin.

‘Zihinsel dönüşüm’ dediğimizde aklınıza ilk gelen şey nedir? Zihin ve ‘değiştirilebilirliği’ sizin için nasıl bir anlam ifade ediyor?

Zihin akan bir şey demiştim. Eğer kendinizi bir olguya sabitlerseniz orada bir ödem oluşur, bir tıkanıklık. Sabitlikten çıkmaktır dönüşüm. Ona yüklediğimiz anlamı ve değeri, dağıtmaktır. Deneyime takılı kalmamaktır. Bunu yapabilirsek zihni doğru kullanmayı becerebilir, böylelikle akışı sağlarız ve akan nehrin içinde bir de bakarız ki artık başka bir kıyıdayız. Dönüşmüşüzdür. Manzara değişmiştir. Zihnin dönüşebilirliği bir gerçektir. Gerçek olmayan sabitliğidir. Bizler doğalımıza gitmeye çalışıyoruz, zaten olana. Fazlalıkları attığımızda kalan şey, sürekli dönüşen bir sihir topudur. Zaten olan şey dönüşümdür.

Zihin ve zihniyet arasındaki farklılıklar nelerdir?

Zihniyet, zihnin içindeki bir partikülü put etmektir bende! Sabitliktir. Sağlıklı zihnin doğasından uzak ve aykırıdır. İyi veya kötü olarak sıfatlandırılsın, hiç farketmez. Sonuçta durağan ve gerçekliğe uyumsuz olandır. Zihin ise sürekli işleyen ve akan bir yapıdır. Oradaki gerçeklik algısı deneyimlendikçe oluşurken, zihniyette deneyimden uzak bir ezber söz konusudur. 

Zihinsel şemalarımızın ve düşünce kalıplarımızın zihniyetimizi oluşturduğunu biliyoruz. Zihniyetin oluşmasında çevrenin mi genlerimizin mi daha etkili olduğunu düşünüyorsunuz? Bu bağlamda sizce zihniyet değiştirilebilir bir şey midir?

Zihniyetin oluşmasında çevremizin, genlerimizin, tarihimizin, coğrafyamızın etkisi vardır. Herkes için hangisi daha baskın gelir değişir. Ama en sonunda kendimizin etkisi vardır ki, bu hiçbirinden bağımsız değildir. 

Zihnin ne olduğunu anladığımızda, zihniyetin pul olduğunu idrak ederiz. Mücevher sandıklarımızda sakladığımız zihniyetimize bakıp, yıllarca kendimizi gerçekliği çoktan yitirilmiş bir şeye bağlılık yemini ettiğimizi ve kendi inancımıza bekçi olup kendimizi prangaya vurduğumuzu görürüz. Gördüğümüz anda değişir herşey, tüm inançlar, tüm bağlılıklar, tüm yeminler…  

Alışkanlıklar ve zihniyet arasında nasıl bir bağlantı olduğunu düşünüyorsunuz?

İnsan kendi kendini hipnoz eden bir varlık. Alışkanlık dediğimiz şey bir bağımlılıktır (aynı yerde yemek yemek; aynı insanlar ile aynı konuları konuşmak; tek tip müzik, kitap ile beslenmek; her gününü aynı etkinlikler ile geçirmek vb. de dahil). Sürekli olarak isteyip istemediğimizi sorgulamadan aynı şeyleri tekrar etmek bizi güçsüzleştirip korkaklaştırır ve bir düşünce kalıbının içinde tutar. Ve zihniyete dönüşür; yani kalın duvarlı bir kaleye. Gün geçtikçe de, kale duvarları yükselir, artık manzara kaybolur. Siz ve yankılanan sesiniz kalır geriye. Hipnoz bu durumun “konforlu” veya “güvenli” olduğuna dairdir. Burada sorgu yoktur, karara biat vardır. Ve bu organik değil sunidir. 

Alışkanlık edinmenin yola giriş kapısı olduğu sistemler de vardır fakat her biri, içindeki yolcuyu kapıya getirene kadar hizmet eder. Sonrası gücünü o ritüele vermek ve put yaratmak olur. Öğreniyor olduğumuz gerçeğini kaçırmamak burada önemli bence. Öğrendiğinde araç olanın servisi biter. Alışkanlıklardan kurtulursak, bilinçli olarak değiştirirsek, o zaman özgürleşir ve yaşamın o hiç bitmeyen cennet sofrasından yemeye başlarız. Her an yeni şeyler deneyimlemeye başlarız. Sabit gerçeklikler, sabit düşünce sistemleri artık geçerliliğini doğal olarak yitirir.

Zihniyet değişimi için uygulanabilecek en etkili yöntem sizce nedir? Uzun vadede ve kısa vadede değişim için nelere dikkat edilmeli ve nasıl adımlar izlenmeli?

İyi, tarafsız bir gözlem. Kendini gözlemleme becerisi olmadan bilinçli adım atmak mümkün değil. Önce tespit, sonra hareket. Kendinizi tanımlarken kurduğunuz cümlelere bakın. Size zihniyetiniz hakkında ipuçları verecektir. Ve bunların tam tersi için hareket edin. Söylemesi kolay, yapması gayret ister. En kolay, en basit olgulardan başlanabilir, bu bir alıştırmadır. Hep yaptığın şeyleri listeleyip, farklı şekillerde yapmak, aralıklarını değiştirmek, oradaki düzeni bozmak bir bilişe ve harekete sebep olacaktır. Böylelikle önce sabitliği kırmış olacağız. Hareketin mümkün olduğunu keşfedip her gün bir doz daha ileri gideceğiz. Sonucunda hiç farketmeden değişmiş olduğumuzu göreceğiz. 

Hiçbir şey net hatlarda değildir. Her doğal şekil tanımsızdır. Net ve kesin olan düşünce-duygu ve duruşlarınıza bakın. Orada bir tıkanıklık vardır, sabitlik oluşmuştur. İster bedende araştırın ister duygu ve düşüncede. Buradaki püf nokta, katılaşmış düşünceyi değiştirme değildir. Bunu denersen kendini başarısız hisseder ve vazgeçersin. O düşüncenin, o zihniyetin küçük bileşenlerine bak, onu ifade etme yöntemlerine… Oralarda değişikliğe, esnekliğe git. O zaman kaldırdığın her bir kum tanesi ardında koca bir tepe olacak bir gün; hem de hiç yorulmadan, farketmeden…

Yürüdüğün yolları değiştirmek, sürekli konuştuğun arkadaşlarından başka kişiler ile de görüşmek, giymediklerini giymek, kullandığın kelimeleri değiştirmek, utancından yapmadıklarını bilinçli bir çılgınlıkla yapmak, asla şuraya gitmem dediğin yerlere gitmek ve aslında kendini başka mecralarda görmek sabitliği ve zihniyeti sorgulatır. Sabit kayanız yerinden oynamaya başlar. Bu da size yapabilirliliğinizin ipuçlarını verir. Küçük ve basit gibi görünen sihirli adımlardır bunlar. Tanımladığınız haller dışında hareket kabiliyeti sağlar, böylelikle düşünce sisteminize de etki ederek sisteminizin duvarlarını inceltir, belki de tamamen kaldırır. 

Bence bu işin uzun veya kısa vadesi yok. Bir kez denediğinde süreç başlar ve her adımında değişimi yaşarsın. Her seferinde daha fazlası için adım atarsın ve her seferinde bambaşka bir gerçekliğe ulaşırsın. Yol, sen her adım attığında tekrar şekillenir. O şeklin içinde ihtiyacın olan herşey, o an sana gelir. 

Yazarımız Esra Uyman’ın tüm yazılarına buradan ulaşabilirsiniz. 

İlginizi çekebilir: Zihinsel dönüşüme uzman görüşü: Psikolog Rana Kutvan ile zihin ve zihniyet kavramlarına toplumsal bakış

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 

Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale