X

Yerleşme kanamasından kaç gün sonra test yapılır?

Lekelenme veya hafif kanama gebelik elde etmek için uğraşanların kalplerine korku salmak için genelde yeterlidir ancak yerleşme kanaması bekleyenler için bu durum bir anda büyük bir heyecana dönüşür. Hamile kalmaya çalışırken herhangi bir lekelenme sizi hemen gebelik testi yapma telaşına düşürebilir. Fakat yerleşme kanamasından kaç gün sonra test yapıldığını bilmeden çaba göstermek olumsuz sonuçlar almanıza sebep olabilir.

Lekelenme erken dönem gebeliğin işaretlerinden bir tanesidir ama garanti sonuç vermez ve neye dikkat edeceğiniz önemlidir. Beklemek oldukça zor ve bu nedenle yerleşme kanaması ve test sürecine dair bilmeniz gereken her şeye değindik.

Yerleşme kanaması nedir?

Döllenmiş yumurta kendini rahim dokusuna yerleştirdiği zaman, hafif bir kanama veya lekelenme ortaya çıkar. Buna yerleşme kanaması adı verilir. Hızla bölünen hücre toplulukları kendilerini rahim dokusuna yapıştırırlarken ve tutunmak için iyice derine inerlerken, bu sürecin tamamlanması bir kaç gün sürebilir ve hafif bir kanamaya yol açabilir. Yerleşme gebelik için önemli bir süreçtir ve döllenmenin ardından 6-12 gün içerisinde gerçekleşir. Rengi genelde pembe veya kahverengidir.

Yerleşme kanaması ile adet kanamasının farkı

Herkes gebeliğini farklı şekilde geçirir ve bu nedenle herkeste yerleşme kanaması olacağının garantisi yoktur. Bu nedenle kanamanın yerleşmeden mi yoksa yaklaşan adetten dolayı mı olduğunu tespit etmek bazen zorlu olabilir. Yerleşme kanamasının rengi genelde adet kanamasının parlak kırmızı renginin aksine pembe veya kahverengi olsa da, erken gebelik dönemindeki her kanama bir endişe sebebi olduğundan endişeniz varsa doktorunuza danışmanız uygun olacaktır.

Renginin yanında yerleşme kanamasının adet kanamasından ayıran başka faktörler de vardır. Yerleşme sancı, memelerde hassasiyet, bulantı ve uykusuzluk gibi diğer erken dönem gebelik belirtilerine eşlik edebilir. Yerleşme kanamasının rengi biraz hafif olsa ve sadece bir kaç saat ila bir kaç gün sürse de, adet kanaması hafif başlar ve ağırlaşarak devam eder.

Yerleşmeye dair sancılar genelde adet sancılarından daha hafiftirler. Sancıların zamanlaması da adeti yerleşmeden ayırt etmeniz konusunda fayda sağlayabilirler. Yerleşme kanaması genelde döllenmeden 10 gün sonra ortaya çıkar, adet kanaması ise 14 güne yakındır. Ancak bu değerler ortalamadırlar ve hormonlara bağlı olduklarından kişiden kişiye ve döngüden döngüye değişim gösterirler. Bu nedenle doğurganlık pencerenizi ve döllenmeyi sıkı takip etmek, yerleşmenin ne zaman ortaya çıkabileceğini tahmin etme konusunda fayda sağlayacaktır.

Yerleşme kanamasından kaç gün sonra test yapılır?

En doğru sonuçları almak için testten önce yeterince beklemek önemlidir. Yanlış zamanda test yapmak yanlış sonuçlar almaya sebep olur. Gebelik testlerinde kandaki hCG hormonunun düzeyleri ölçülür. Bu hormon erken dönem gebelikler için önemlidir ve sadece döllenmiş yumurta kendini rahme başarıyla yerleştirdikten sonra salgılanmaya başlar.

Uygulayacağınız testin türü de kaç gün sonra test yapacağınızı belirlemeniz konusunda önemlidir. İki hafta kadar erken bir dönemde tespit gerçekleştiren testler, bedeninizde yeterince hCG birikmesi halinde 12-14 gün içerisinde sonuç verirler. Ancak daha erken uygulanmaları yanlış işaretler almanıza sebep olacaktır.

Gebelik testleri idrar veya kandaki hCG düzeyini ölçerler. Bazı durumlarda doktorunuz gebeliğin ne kadar sağlıklı olduğunu beklendik hCG düzeylerini düzenli ölçerek anlayabilir.

Yerleşmeden sonra hCG artışı

Yerleşme başarılı olduktan sonra hCG hızlı bir şekilde artış gösterecektir. Ancak yerleşmeden sonra nasıl artış gösterdiği önemlidir. Gebeliğin ilk dört haftasında genelde her 48-72 saat içerisinde iki katına çıkar ve sonrasında üç dört günde bir ikiye katlar ve onuncu haftada zirve yapar. hCG düzeylerinin ölçümü illa ki gerekli değildir ancak doktorunuz tıbbi durumunuza göre düzenli ölçüm de isteyebilir.

Yüksek riskli gebeliği olanlar veya geçmişte düşük yaşamış olanlarda hCG düzenli ölçülebilir. Maalesef bu test kan alımı gerektirdiğinden biraz uğraştırıcı olabilir. Fakat doktorun gebeliğinize dair daha iyi bir fikir edinmesini sağlar.

hCG düzeylerinizin tespit edilebilir miktarda olup olmadığını gebelik testleri ile anlayabilirsiniz ancak düzeyini net olarak görmenizi sağlayacak bir test henüz bulunmuyor.

İlginizi çekebilir: Gebelikte sarı akıntı neden olur?

Gebelik testi türleri

Gebeliğin tespiti için kullanılabilecek farklı yöntemler mevcut.

Evde gebelik testi: Evde kullanılan gebelik testleri pozitif sonuçlar için minimum miktarda gerekli olan hCG’nin ölçümünü sağlarlar. Testin pozitif olması için belli bir değerden fazla hCG gerekir. Bedeniniz yerleşmeye kadar bu hormonu yeterince üretmez.

Seçtiğiniz testin markasına bağlı olarak döllenmeden sonra 11 gün gibi erken bir dönemde bile hCG tespit edilebilir. Ancak bazı testler 6-8 gün sonra bile tespit edebildiklerini söyleseler de bu durum nadirdir ve genelde idrarda yeterince hCG görmek için 10 gün kadar gerekir. Doğru zamanda uygulanan bir test genelde %99 oranında doğru sonuç verir.

Kan testleri: Kan testleri ev testlerinden daha önce uygulanabilirler çünkü hCG kanda idrardan daha önce görünür. Döllenmeden sonra 6-8 gün içerisinde kanda yeterince hCG görmek mümkündür.

Yanlış negatif sonuçlar: Eğer hCG miktarınız henüz tespit edilebilecek düzeyde değilse, yanlış negatif sonuçlar alabilirsiniz. hCG düzeyleri herkeste erkenden yüksek düzeyde olmaz ve bu nedenle yerleşme kanamasından sonra 14 gün kadar beklemek faydalı olacaktır.

İlginizi çekebilir: Gebelik testinde silik çizgi ne demek?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



İlgili Makale