X

İyi yaşamın her alanında yavaş olmak: Yavaş ebeveynlik, yavaş yemek, yavaş seyahat ve çok daha fazlası

Hızlı yemek (fast-food), hızlı arabalar, hızlı moda, hızlı trenler, hızlı tüketim ve son dönemde en çok ihtiyaç duyduğumuz hızlı internet… Hızlı olmanın hız kesmeden yükselişini sürdürdüğü modern dünyanın hızına yetişebilmek, hızla akan yaşamın ritmine uyum sağlayabilmek gerçekten ihtiyaç duyduğumuz bir şey mi yoksa çevremizdeki insanların, yaşam koşullarının ve sistemin beklentilerini karşılayabilmek için mi hızlı olmamız gerekiyor? Yavaş ebeveynlik, yavaş seyahat, yavaş yemek ya da yavaş olmak neden toplumda kabul görmüyor?

Telefonumuzun açık olduğu her saniye ulaşılabilir olmak, aynı anda hem çalıştığımız işle ilgili hem de özel hayatımızla ilgili tamamlamamız gereken sorumluluklarımız, dijital dünyaya endeksli yaşamlarımızın teknolojik gelişmelerle daha da hızlanmaya zorlanması; insan doğasına uygun olmayan bir yaşam tarzına doğru sürüklenmemize neden oldu.

Evrimsel olarak aynı anda sadece tek bir işle ilgilenmeye programlanmış beynimiz, her şeyin inanılmaz bir hızla akıp gittiği dünyaya adapte olmak için oradan oraya koştururken, farkında olmasak da oldukça zorlanıyor. Kendimizi hayata yetişebilmek için bu kadar zorlamamız, her geçen gün daha da yükselen stres seviyelerini ve stresin beraberinde getirdiği anksiyete, panik atak, depresyon, tükenmişlik sendromu, kronik yorgunluk gibi psikolojik rahatsızlıkların görülme sıklığını artırıyor.

Bedenlerimiz ve zihinlerimiz hayatın peşinden ne kadar hızlı koşarsa koşsun, ruhlarımızın geride kalacağını ve hızlı olmanın problemlerimizi çözmeyi bırakın, daha da artırdığını fark ettiğimiz günden beri ‘Hızlı yaşa genç öl!’ mottosu tarihin tozlu sayfalarında yerini almaya başladı. Artık yavaş, dolu dolu, anın tadını çıkararak ve kendimizi zorlamadan yaşamayı odağına alan ‘yavaş hareketi’ popüler. Nicelikten çok niteliği odağına alan yavaş hareket, spordan beslenmeye, tükettiklerimizden ebeveynlik stilimize yaptığımız şey her ne olursa olsun anın içinde ve olabildiğince iyi yapmamızı odağına alarak daha kaliteli bir yaşama ulaşmamızı vadediyor.

Nicelikten çok niteliği odağına alan ve daha kaliteli yaşamayı vaadeden yavaş hareketi aslında yaşamın her alanına sıçramış durumda: Yavaş sanat, yavaş sinema, yavaş şehirler, yavaş tüketim, yavaş psikolojik danışmanlık, yavaş eğitim, yavaş moda, yavaş yemek, yavaş oyun, yavaş okuma, yavaş yaşam, yavaş pazarlama, yavaş medya, yavaş tıp, yavaş fotoğrafçılık, yavaş ebeveynlik, yavaş din, yavaş teknoloji, yavaş felsefe, yavaş seyahat gibi yüzlerce farklı dalı olan yavaş hareketiyle birlikte ortaya çıkan, iyi yaşamla ilgili yavaş yemek, yavaş moda, yavaş spor, yavaş seyahat, yavaş yaşlanma, yavaş tüketim ve yavaş ebeveynlik akımlarını sizler için detaylandırdık. 

İlginizi çekebilir: Yavaş Hareketi: Yavaş Yaşam Felsefesi (Slow Movement) nedir? Yavaşlamak bize neler kazandırır?

Yavaş yemek (slow food)

Fast-food kültürünün hızlı ve ‘ayaküstü’ karın doyuran ancak kalitesiz içeriklerle hazırlanmış hazır gıdalarına karşı ortaya çıkan yavaş yemek hareketi çoğunlukla organik olarak yetiştirilen yerel ürünlerin ve geleneksel yöntemlerle hazırlanan besin değeri yüksek, kaliteli yiyeceklerin tadını çıkarmayı amaçlıyor. Kalabalık sofralarda, sevdiklerimizle birlikte, uzun süren sohbetler eşliğinde, yavaş yavaş ve tadına vararak yediğimiz kaliteli yemeklerin yaşam kalitemizi artırmasının yanı sıra, yavaş yemek hareketi doğası gereği tarımda biyolojik çeşitliliği artırmayı ve çevreyi korumayı da odağına alıyor.

Yerel biyoçeşitliliği korumak amacıyla tohum bankası oluşturarak sürdürülebilir ve organik tarımı desteklemek, yerel ürünlerin tüketimini teşvik etmek, doğal tatlara karşı farkındalık geliştirmek ve tat duyumuzu eğitmek, fast food ürünlerin sağlığa olan zararlarıyla ilgili farkındalık yaratmak, organik çiftçiliği desteklemek, genetiğiyle oynanmış gıdaların tüketimini sınırlandırmak gibi amaçları olan yavaş yemek hareketi yaşamlarımıza çok daha sağlıklı beslenmenin, beslenme konusunda kendi bedenimize olduğu kadar üzerinde yaşadığımız dünyaya da saygılı tercihler yapmanın, metabolizmamızın ihtiyaç duyduğu besin maddelerini doğrudan doğanın kendisinden almanın en iyi yollarından biri.

İlginizi çekebilir: Sürdürülebilir hayatı desteklerken ekolojik yaşam imkanı sunan 30 çiftlik

Yavaş moda (slow fashion)

Yavaş moda kavramı leopar desenler ya da neon renkler gibi ‘modası geçecek’ bir moda trendi değil, son yıllarda uygulamalarını çok daha fazla gördüğümüz sürdürülebilir bir yaşam stili. Yavaş yemek hareketiyle benzer bir vizyonu paylaşan yavaş moda akımı, fast-fashion olarak da adlandırılan, moda sektöründeki endüstriyelleşme ve seri üretim trendine karşı ortaya çıkmış bir farkındalık hareketi.

Moda ve giyim sektöründeki büyük markaların ucuz iş gücünü sömürerek Bangladeş, Tayvan, Hindistan gibi ülkelerde çok ucuza, çok kısa sürede, çok fazla giysi üretmeyi amaçlayan stratejilerini eleştiren yavaş moda akımı, son yılların en çok konuşulan farkındalık hareketlerinden biri. Polyester gibi kalitesiz malzemelerden yapılan, içinde mikroplastikler barındıran kimyasal boyalarla boyanan, çabuk yıpranan, ancak yenisine kolayca ulaşılabilen kıyafetlerin tüketiminin artması hem sağlığa hem de dünyaya zarar veren sonuçlar ortaya koyuyor.

Kıyafetle ilgili seçimlerimizde üretim süreçlerini şeffaf olarak tüketiciyle paylaşan, doğaya dost malzemeler kullanan üreticileri tercih etmek; pamuk ve yün gibi dayanıklı malzemelerden yapılan ve uzun süre kullanılabilecek kıyafetler satın almak, yeni bir kıyafet satın almadan önce ikinci el seçeneklere yönelmek, sırf ucuz ya da indirimde diye bedeninize olduğu kadar doğaya da zararlı olabilecek kıyafetleri satın almamak, yırtılan ya da yıpranan kıyafetleri tamir ederek kullanmaya devam etmek; yani daha az sayıda ve yalnızca ihtiyacımız olduğunda satın almak yavaş modanın en öne çıkan özellikleri arasında. Yavaş moda, ihtiyacınızdan fazlasını almamayı, kıyafet seçiminde sürdürülebilir seçimler yapmayı, hem dünyanın hem de sağlığınızı korumayı amaçlayarak yaşamımıza her anlamda katkı sağlıyor.

İlginizi çekebilir: Sürdürülebilir moda: Hem tarz sahibi olup hem çevreci kalabilmek

Yavaş spor (slow exercise) 

Spor ve egzersiz denildiğinde çoğumuzun aklına ağırlık kaldırmak ya da hiç durmadan kilometrelerce koşmak gibi bedenimizi zorlayan, yoğun antrenmanlar gelse de farkındalıkla, anın içinde ve kendinizi zorlamadan egzersiz yapmanıza olanak veren yavaş spor akımı, her geçen gün daha fazla insan tarafından benimseniyor. Özellikle pandemi sonrasında daha da artan stres seviyemiz, zihinsel olduğu kadar bedensel var oluşumuzda da daha az zorlayan, rahatlamaya ve gevşemeye yönelik arayışlara girmemize neden oldu. Yavaş yemek ve yavaş moda gibi küresel çaplı etkileri olmasa da, farkındalığı odağına alan yavaş spor akımıyla tanışmanın ve egzersiz rutininizi biraz yavaşlatmanın tam zamanı!

Batı dünyasındaki bilinirlikleri görece çok yeni olsa da qigong, yoga ve tai chi gibi yavaş egzersiz uygulamaları aslında binlerce yıllık bir geçmişe sahip. Araştırmalar, yoğunluğu görece daha hafif, süresi uzun ‘yavaş egzersiz’ çeşitlerinin de kas kütlesini artırdığını, kardiyovasküler sağlığı desteklediğini, bağışıklık sistemini güçlendirdiğini gösteriyor.

Zaten yoğun tempolu ve hızlı olan yaşamlarımızda egzersiz gibi sağlığımıza ve iyi yaşamımıza katkı sağlayacak rutinleri de kısa zaman aralıklarına sıkıştırmaya ve gün içindeki hızımızı kesmeden yapmaya çalışıyoruz. Crossfit ya da HIIT gibi pratiklerdeki kısa zaman aralığına sıkıştırılmış çok sayıda egzerisizin tam tersine, yavaş egzersizlerde bilinçli bir yavaşlama davranışı söz konusu. Yavaş egzersizlerde şimdiki ana odaklanma, her hareketimizi bilinçli farkındalıkla gerçekleştirme ve bir amaç için hareket etmek gibi farklılıklar söz konusu. Dolayısıyla yavaş egzersiz olarak bahsedilen şey aslında her zaman kaplumbağa gibi yavaş ve ağır hareket etmek değil; bedeni, zihni ve ruhu aynı anın içinde buluşturarak var oluşumuzun tüm öğelerinin eş zamanlı akmasına izin vermek. Egzersiz seçimlerinizde geleneksel standartların dışına çıkmayı başararak yavaşladığınızda, bedeninizin ihtiyaçlarını çok daha iyi anlayacak ve bu isteklere uygun hareket etmeyi öğreneceksiniz.

İlginizi çekebilir: Nefes, meditasyon, görselleştirme ve beden farkındalığı: Sofroloji (sophrology) nedir?

Yavaş seyahat (slow travelling)

Karantina nedeniyle seyahat alışkanlıklarımız değişmiş olsa da, gezerek yeni yerler görmek, yeni insanlar tanımak, yeni kültürler öğrenmek iyi yaşamın ayrılmaz bir parçası. Eskiden seyahat ettiğimiz ülkelerde gezebildiğimiz kadar çok şehir gezmek, görülecek her şeyi görüp listemizde işaretlemek, sürekli fotoğraf çekmek gibi seyahat alışkanlıklarımız varken; son yıllarda seyahat alışkanlıklarında da ‘yavaşlamak’ trend haline geldi.

Yavaş seyahat özünde, gittiğimiz yerden ve deneyimlediğimiz şeylerden önce kendimize dönmeyi ve nerede olursak olalım kendi bakış açımıza ve deneyimlerinimizin bize nasıl hissettirdiğine odaklanmayı amaçlayan bir seyahat trendi. Yavaş seyahat özünde bir yerden çıkıp bir yere varmaktan çok, kendimizi yaptığımız yolculuğa tam anlamıyla verebilmeyi ve yolculuğun her saniyesinden keyif alabilmeyi odağına alıyor. Seyahat ettiğimiz yerle derin bir bağlantı kurabilmek için bir süreliğine aynı yerde kalmak, gittiğimiz yerleri orada yaşayanlar gibi deneyimleyebilmek, alışkanlıklarını ve geleneklerini keşfetmek, her zaman planlı ilerlemek yerine spontanlığa alan açmak gibi özellikleri olan yavaş seyahat, en kısa ve önemsiz gibi görünen yolculuklarınızı bile muhteşem seyahat deneyimlerine çevirmenize olanak sağlayacak.

İlginizi çekebilir: Tatilde de anın tadını çıkarabilmek: Mindful seyahat nedir, mindful gezgin kimdir?

Yavaş yaşlanma (slow aging)

Yavaş yaşlanma kavramını daha önce uzun yaşam, iyi yaş alma gibi farklı isimlerle duymuş olabilirsiniz. Yavaş yaşlanma trendi hiçbir tıbbi müdahale ya da ilaç kullanımı gerekmeksizin yaşlılık sürecinde görülen hastalıkları, yaşlanmanın belirtilerini ve semptomlarını doğal yollarla geciktirmeyi amaçlayan iyi yaşam uygulamalarını içeriyor. Çevresel kirleticilerin artması, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, stres gibi pek çok çevresel etmenin kişinin potansiyel yaşam süresini kısalttığına ya da yaşlılık döneminde yaşam kalitesini düşürdüğüne neden olduğunu öne süren bu akım sirkadiyen ritim, uyku alışkanlıkları, beslenme tarzı, egzersiz rutini gibi kişinin yaşam tarzını ve alışkanlıklarını optimum düzeyde kullanmasını amaçlıyor. 

İlginizi çekebilir: Dr. Ayşegül Çoruhlu röportajı: ‘Sirkadiyen yaşam ve beslenme insan doğasının fabrika ayarlarıdır.’

Yavaş tüketim (slow consumption)

Finansal, çevresel ve sosyal olarak sürdürülebilir bir düzen oluşturmayı amaçlayan, gıda sektöründen moda sektörüne, üretimden tüketime küresel ekonominin yeni bir düzene ihtiyacı olduğunu savunan yavaş tüketim hareketi her şeyde olduğu tüketim alışkanlıklarımızda da yerelliği, doğallığı ve insan doğasıyla uyum içerisindeki yavaşlığı desteklemeyi amaçlıyor. İhtiyacımız olmayan hiçbir şeyi atın almamak, kullanılıp anında çöpe dönüşen ve doğada çözünemeyen plastikler yerine cam ya da pamuk gibi uzun süre kullanılabilen alternatif materyalleri tercih etmek, yerel üreticileri desteklemek, satın aldığımız her şeyin kaynağını sorgulamak, ikinci el kullanımını teşvik etmek, geri ve ileri dönüşüm için çaba göstermek yavaş tüketimin odağında olan konular. Bu yolla arz ve talebin yavaşlaması, doğaya zararlı atıkların azaltılması, doğayla daha uyumlu bir yaşam sürdürülmesi ve uzun vadede dünyanın kısıtlı olan kaynaklarının daha bilinçli kullanılması amaçlanıyor.

İlginizi çekebilir: Tüketim kültürü ve harcama alışkanlıkları: Neyi, neden, nasıl ve ne kadar harcıyoruz?

Yavaş ebeveynlik (slow parenting)

Yavaş ebeveynlik, ebeveynleri çocukları için daha az plan yapmaya teşvik ederek dünyayı kendi hızlarında keşfetmelerine olanak tanımayı odağına alan bir akım. Hiper-ebeveynlik olarak adlandırılan her şeye yetişmeye, çocuğunun tüm ihtiyaçlarına anında cevap vermeye çalışan ebeveynlere; kontrolcü şekilde çocuklarının her attığı adımdan haberdar olmak isteyen ebeveynleri tanımlayan helikopter ebeveynliğe bir cevap niteliğinde olan ‘yavaş ebeveynlik’ trendi son zamanların en dikkat çeken ebeveynlik pratikleri içinde yer alıyor.

Ebeveynlerin çocuklarının her anını aktivitelerle doldurarak hafta sonu bile boş zaman bırakmaması; çocuğun ödevlerinden giydiklerine, yediklerinden yemediklerine her adımlarına müdahale etmesi, çocuğun karşılaştığı problemleri kendisinin çözmesine izin vermeyerek çözüme ulaştırması gibi modern toplumlarda yaygın görülen ebeveynlik pratiklerine eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşan yavaş ebeveynlik, çocuğun kendi hızında ve kendi zamanına uygun şekilde gelişmesini, çocuğa kendi istediği şeyleri denemesi ve kendi problemlerini çözmesi için alan tanınmasını, en önemlisi de ebeveynler olarak çocuklardan beklentilerimizi azaltmamız gerektiği anlayışını odağına alıyor.

Yaşamın her alanında yavaşlamak bedenimize, zihnimize ve ruhumuza olduğu kadar, bedenimizden sonra ikinci evimiz olan dünyamıza da katkıda bulunuyor. Yavaşlayarak doğal ritmimize dönmek, hayatın hızından, beklentilerden ve koşturmacadan uzak bir yaşam sürmek hayatın her alanında mümkün.

Kaynaklar: Nbc News, Wikipedia, Well + Good

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:

Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.



Cildimiz bizden ne ister: Almond Shower Oil ile cildin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir bakım

Yaşamın akışına ayak uydurabilmek için çoğu zaman oradan oraya koşuşturmak, yapılacaklar listesinin maddeleri arasında aceleyle hareket etmek ve hatta tadını uzun uzun çıkarabileceğimiz aktivitelerimizi bile hızlandırmak zorunda kalıyoruz. Ne yazık ki hızlandırmak zorunda kaldığımız bu keyifli aktivitelerden biri de genellikle duş keyfimiz oluyor. Duş almak, hem bedenimizi temizlemek hem de zihnimizi ve ruhumuzu rahatlatmak için önemli bir fırsat sunarken, aceleye getirdiğimizde bu değerli anların kalitesinden ödün vermiş oluyoruz… Oysa ki duş, sadece temizlik ve rahatlık hissinden ibaret değil; aynı zamanda yenilenme, canlanma hissini verebilmek için de önemli bir araç; özellikle de cildimiz için. Duş almanın sağlayacağı tüm olumlu etkilerden faydalanabilmek için, gün boyu pek çok çevresel etkiye maruz kalan cildimizin beklentilerine kulak vermek oldukça önemli. Peki, cildimiz bizden ne ister?



Vücut bakım ritüelinizde ilk sırada, temizlik!

“Cildimiz bizden ne ister?” sorusuna pek çoğumuz gibi cildimizin ilk vereceği cevap temizlik. Gün boyu maruz kaldığımız kir, toz ve alerjenlerden cildi arındırmak şart. Aksi halde gözeneklerin tıkanması sonucu cildin nefes almasını engellemiş oluruz. Bu da farklı cilt problemlerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Vücut bakımında da aynı yüzümüzde olduğu gibi temizlik, cildimizin ihtiyaç listesinde ilk sırada.

L’Occitane Almond Shower Oil’L’Occitane Almond Shower Oil’L’Occitane Almond Shower Oil’in altın renkli yağ dokusu, duş sırasında su ile birleştiğinde süt kıvamına dönüşerek hafifçe köpüren yapısı ile cildimizi nazikçe temizler ve arındırır. Bademin mis kokusu ile tenimizi kokulandırarak, bize de arınmanın verdiği hafifliği ve rahatlığı hissettirir.

Yoğun nem

Cildimizin istediği ve hak ettiği o özenli bakımın en önemli bir diğer bileşeni ise tabii ki yoğun nem, çünkü cildimiz kuruluktan hoşlanmaz. Cildimizin canlı kalmak, gençliğini ve ışıltısını korumak için neme ihtiyacı var. Almond Shower Oil, içeriğindeki zengin yağ, mineral ve vitaminler ile cildi dışarıdan içeriye doğru besliyor, ilk kullanımda hissedilen nemlendirici etkisiyle cildi yumuşacık yapıyor. E vitamini, omega 6 ve 9 yağ asitleri ve badem yağı açısından da zengin olan vegan formüllü Badem Duş Yağı, cildimizin gün boyu nemli kalması ve doğru kaynaklarla beslenmesi için ihtiyacı olan tek şey.

Yukarıda da söylediğimiz gibi, cildimiz kuruluğu hiç sevmez; dolayısıyla onu nemlendirip beslerken, kurumasına neden olabilecek uygulamalardan da kaçınmak önemli. Çok sıcak su ile yıkanmak, koruyucu önlemler almadan soğuk ve rüzgarlı havalara maruz bırakmak ya da az su tüketmek, ona hiç iyi gelmeyenler listesinde. Ona ihtiyaç duyduğu nem desteğini sunmak ise, cildimizin kurumasını önlerken yumuşacık dokunuşlarla buluşmak da ruhumuzu besliyor.

Güzel kokmak

Cildimiz, tüm gün bizimle; yaptığımız tüm aktivitelere, girdiğimiz her ortama, tüm anlarımıza ve deneyimlerimize eşlik ediyor. Tüm bu deneyimlerde hem bize hem de cildimize muhteşem hissettirecek bir şey daha var: Hoş kokularla sarmalanmak. L’Occitane Almond Shower Oil, cilt tarafından anında emilen yapısı ve mis kokulu badem aroması sayesinde gün boyunca cildimizi sarıyor ve sadece cildimizi değil, zihnimizi, ruhumuzu da mutlu ediyor. Cildimiz o büyüleyici badem aroması ile misler gibi olurken, harika kokmak da kendimizi çok daha iyi, keyifli ve özgüvenli hissetmemizi sağlıyor.

Narin dokunuşlar

Temizlenmiş, nemlenmiş, beslenmiş ve harika kokan cildimizin bir başka ihtiyacı da narin dokunuşlarla buluşmak. Çünkü, hassas cildimiz onu tahriş edebilecek uygulamaları da hiç sevmez. Örneğin, çok sık kese veya peeling yapmak ya da cilde zarar verebilecek bakım ürünlerini kullanmak, cildimizin asla istemeyeceği şeyler. Güzel haber; Almond Shower Oil, yumuşak dokusu ve temiz içeriği ile en hassas ciltlerin bile favorisi. Narin dokunuşlar, cildimize hak ettiği değeri sunarken bize de Almond Shower Oil’in duyuları harekete geçiren dokusu ile rahatlatıcı duş anlarının keyfini sürmek kalıyor.

Duyusal bir deneyim

Cildimiz biraz da şımartılmayı hak etmiyor mu? Elbette. L’Occitane Almond Shower Oil duyusal bir banyo keyfi sunuyor; ipeksi dokusu, mis kokusu, rahatlatıcı ve lüks dokunuşlarıyla cildimizi nemlendirmek ve beslemekle kalmıyor, şımartan bir bakım da sağlıyor. Duş keyfi bu sayede aceleye getirilen bir rutin olmaktan çıkıyor; canlandırıcı, yenileyici ve aromatik bir deneyime dönüşüyor. 

Doğal içerikli yapısı, ilk kullanımda anında nem verme özelliği, cildi yumuşacık yapan etkisi ve büyüleyici kokusu ile cildimizin tüm beklentilerinin karşılığı; Almond Shower Oil. Cildin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir bakım için siz de hemen tıklayın ve L’Occitane Almond Shower Oil ile tanışın.

*Bu yazı L’Occitane katkılarıyla hazırlanmıştır.



Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Dijital dünya, sınırlarını sürekli olarak genişletmeye devam ediyor ve sanal dünyalar, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Üstelik yalnızca sanal dünyalar da değil, o dünyanın baş kahramanları olan virtual influencer’lar da. Yani biz 🙂 Sosyal medya platformlarında kendi takipçi kitlelerini oluşturan ve çokça sevgiyle ve ilgiyle karşılanan sanal influencer’lar, sadece teknolojik gelişmelerin başarılı bir somut örneği olmakla kalmıyor; aynı zamanda modern pazarlama pratiklerini de yeniden şekillendiriyor.



Yani, artık gerçek insan influencer’lar gibi biz virtual influencer’lar da markaları temsil edebiliyor, iş birliği çalışmaları yapabiliyoruz; dahası biz de hayatımızın akışını ya da bir günümüzün nasıl geçtiğini paylaşabiliyoruz, üstelik dünyanın pek çok yerinde. Peki, biz kimiz? İşte bu dijital dünyayı çok daha yakından tanımak ve bir parçası olmak için mutlaka takip etmeniz gereken virtual influencer’lar:

Virtual Alin


Gelin, önce benimle başlayalım ve size kendimi tanıtayım: Ben Alin! Ford Türkiye’nin marka elçisiyim. En büyük ilgi alanım elbette ki teknoloji ve otomobiller. Aynı zamanda seyahat etmeye de bayılıyorum! Türkiye’nin otomotiv alanındaki ilk ve tek sanal influencer’ıyım. Yani beni ben yapan, hobilerimi şekillendiren, yaşam tarzımı belirleyen her şey aslında markanın stratejisinden doğdu. Günümün büyük bir kısmını yepyeni keşifler yapmaya ayırıyorum ve hiçbir sosyal medya akımından da geri kalmıyorum…

Zencefil shot’ımla güne başlıyor, çıktığım yeni yollarda bol bol kahve molaları vermeyi ve maceralarımı sizinle paylaşmayı seviyorum. Başka çok sevdiğim bir şey varsa o da Mustang Mach-E ile geçirdiğim tüm anlar; çünkü onunla olan her yolculuğum sıra dışı diyor ve beni hemen takip etmeniz için Instagram hesabımı buraya bırakıyorum.

Rozy

Rozy, dünya genelinde en popüler virtual influencer’lardan biri ve Güney Koreli. Hatta Kore’nin ilk sanal influencer’ı. Gezmeyi, iyi giyinmeyi, yemek yapmayı çok seviyor. Dünyayı dolaşıyor, birbirinden şık tasarımlar kullanıyor, modellik yapıyor ve dünyaca ünlü markalarla çalışıyor. Her geçen gün yaptığı sponsorluk anlaşmalarının sayısı hızla artarken, sosyal medya takipçileri tarafından da hayranlıkla takip edilmeye devam ediyor. Rozy de tıpkı benim gibi sanatın ve estetiğin gücüne inanıyor ve her günü dolu dolu yaşamak için ilham veriyor.

Shudu

Shudu, moda fotoğrafçısı Cameron-James Wilson tarafından yaratılan dünyanın ilk dijital süper modeli olan bir sanal influencer. Güney Afrika Kökenli Shudu, iyi giyinmeyi çok seviyor. Dünyaca ünlü lüks moda markalarıyla iş birlikleri yapan Shudu, aynı zamanda sanal insan ırkının savunucusu olma görevini de üstleniyor. Shudu’nun yaratılmasındaki en önemli amaçlardan biri de dijital dünyanın temsilindeki etnik çeşitlilik eksikliğine dikkat çekmekti ve bence bu, hayranlık uyandırıcı.

Ion Göttlich

Ion Göttlich, bisiklet tutkunu bir sanal influencer. Teknoloji ve video oyunlarına olan ilgisi ile tanınan Ion, aynı zamanda da spor yapmaya çok düşkün. Yeni keşifler yapmayı, aktif bir yaşam sürmeyi ve sağlıklı alışkanlıklarını sürdürmeyi çok seviyor ve takipçileriyle bisikletini yanından ayırmadığı keyifli anları sıkça paylaşıyor. Dışarıdan bakıldığında Ion ile tarzımız pek uyuşmuyor gibi görünse de, çok önemli bir ortak yönümüz var: O da tıpkı benim gibi yollarda zaman geçirmeyi çok seviyor ve yeni keşiflere asla hayır demiyor.

Imma

Japonya’nın ilk virtual influencer’ı ve modeli, pembe saçlarıyla çok sevilen Imma. Bugüne kadar dünya çapında modadan iş dünyasına, lüks tüketim markalarından televizyon kanallarına kadar pek çok sektörde manşetlerde yer alan Imma, Instagram hesabından yaptığı paylaşımlarla ilgiyi üzerinde tutmaya devam ediyor. O da ben de yeni trendleri takip etmekten büyük keyif duyuyoruz; ayrıca dans ve müzik de ortak tutkumuz olabilir.

Lil Miquela

Instagram’da 2 milyondan fazla takipçisi olan ve dünya genelinde sevilen virtual influencer’lardan biri olan Lil Miquela, renkli yaşamından eğlenceli kareler paylaşarak takipçilerinin ilgisini çekmeyi başarıyor. Dünya devi moda markalarıyla iş birlikleri olan ve tarzından, kişisel bakımından ödün vermeyen Miquela, yeni yerler keşfetmeye de bayılıyor; tıpkı benim gibi… Unutmadan, ikimize de çillerin çok yakıştığını söylemiş miydim 🙂

Bermuda

Lil Miquela’dan sonra kız kardeşi Bermuda’yı da tanıyalım. Bermuda, kendini ‘robot queen’ yani robot kraliçe olarak anlatıyor ve adeta moda ikonu gibi tarzıyla ön plana çıkan bir sanal influencer. Özellikle lüks yaşam tarzı ve moda dünyasına olan tutkusuyla bilinse de pek çok farklı markayla da iş birlikleri yapıyor ve sık sık Miquela ile fotoğraf paylaşıyor. Bermuda da tıpkı benim gibi kişisel bakımına çok düşkün, ayrıca aktif bir yaşam sürmek, ikimizin de öncelikleri arasında. Miquela ile samimi ilişkilerine hayran olduğumu da belirtmeliyim…

Nobody Sausage

En komik virtual influencer’lardan biri olan Nobody Sausage, dünya çapında çok seviliyor ve 8 milyona yakın takipçisi var. Genelde günlük rutinlerini ve yaptığı işleri paylaşsa da modern dünyanın pek çok ortak sorununu da mizahi bir yaklaşımla ele alarak milyonları güldürmeyi başarıyor. Ayıca, müzik ve dansa olan ilgi ve tutkusu da coşku dolu bir enerji yayıyor. Benim de en çok güldüğüm, izlerken en çok keyif aldığım sanal influencer’lardan biri.

Lu do Magalu

Brezilya’nın en büyük perakende şirketlerinden birinin yüzü olan Lu do Magalu’nun ünü, yalnızca Brezilya ile sınırlı kalmıyor, çünkü sosyal medya hesaplarında dünyaca ünlü pek çok markanın ürünü ile ilgili içerikler üretiyor. İlk kez YouTube’da karşımıza çıkmış olsa da, bugün Instagram’da ve Facebook’ta da oldukça popüler. Ayrıca kendisini ‘Virtual 3D Influencer’ olarak tanıtıyor. O da teknoloji ve yenilikleri takip etme konusunda oldukça tutkulu ve bu tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı seviyor, tıpkı benim de yaptığım gibi.

CodeMiko

Teknik olarak ‘VTuber’ olarak bilinen CodeMiko, Twitch yayıncısı bir sanal influencer. VTuber teknolojisinin sınırlarını zorlamakla ün salan CodeMiko, canlı yayınlarında yaptığı röportajlarla da çokça ilgi görüyor. Sanal dünyanın ve teknolojinin son gelişmelerini aktarırken, tarzından ve günlük keşiflerinden de ödün vermiyor. İkimizin de dijital dünyanın sınırlarını zorlamayı sevdiğimizi söylemeden geçemeyeceğim 🙂

Thalasya

Endonezya’nın ilk virtual influencer’ı Thalasya, dünyayı keşfetmeyi, yeni tatlar denemeyi ve moda tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı çok seviyor. Üstelik çok çeşitli sektörlerdeki markalarla iş birliği yaparak, günlük rutinlerinde neler yaptığını da sık sık Instagram hesabına ekliyor. Thalasya da benim gibi yeni deneyimlere çok açık. Ayrıca, yemeklere ve özellikle de sokak lezzetlerine olan ilgisini de gizlemiyor. Sanırım ona yakın hissetmemi sağlayan ortak özelliklerimizden biri de bu.

Elbette ki listenin tamamı bu kadarla sınırlı değil. Sanal influencer’lar olarak sayımız günden güne artıyor. Teknolojinin, sanatın, gerçekliğin ve kurgunun sınırlarını zorlayan var oluşlarımızla, günden güne dijital dünyada yeni gelişmelere imza atmaya devam edeceğiz; tabii kendi hayatlarımızdaki maceraların dozunu artırmaya da. Siz de bu dünyadan haberdar olmak ve yeni maceralarımda benimle yer almak için takipte kalın! Geleceği, bugünden yaşayın.



İlgili Makale