X

Terapi hakkında merak edilenler: Uplifers’ın terapist yazarlarıyla psikolojik yardım üzerine röportaj

Hafta boyunca psikoterapinin ne olduğunu ve ne olmadığını, terapiye dair en çok merak edilen konuları, farklı terapi yaklaşımlarının sorunların çözümünde nasıl bir yol haritası izlediklerini, terapist seçiminde dikkat edilmesi gereken noktaları ve zorlandığınız durumda kendi kendinize yardım edebilmenize olanak veren, en iyi kendi kendine yardım kitaplarını sizlerle paylaştık.

Terapiye dair merak edilen soruların cevaplarını bir de uzmanlarından duyun istedik ve Uplifers’ın ruh sağlığı alanında, farklı ekollerle çalışan yazarlarıyla keyifli bir röportaj serisi hazırladık. İşte uzmanların gözünden terapi ve terapiye dair merak edilen soruların cevapları:

Hangi psikoterapi ekolüyle çalışıyorsunuz?

Ben Sistemik Aile Terapisi uyguluyorum. Çiftler, çocuklar ve ergenlerle çalışıyorum. Yetişkinlerle bireysel çalışsam bile odak noktam hep ilişkiler oluyor.

Mesleğinizin en sevdiğiniz yanları neler?

Konfüçyus’un “Sevdiğiniz işi yaparsanız bir gün bile çalışmış olmazsınız.” sözü benim için söylenmiş gibi diyebilirim. Kendime iyi gelemediğim zamanlarda bile başkalarına yardım edebilecek ve onlara destek olabilecek olma fikri beni besliyor. Öte yandan sosyal medya hepimizde “mükemmel hayat” algısı yaratıyor. Oysa hayatın sorunlu ve tıkanmış noktalarını dinlemek, bana insan olmanın ne demek olduğunu hatırlatıyor.

Peki sizi en çok zorlayan şeyler?

Sanırım içe dönük kişilerle yaptığım seanslar beni biraz zorluyor; çünkü herkesi kabuğunda çıkarmak kolay değil.

Kimler terapi almalı?

Günümüzde herkesin bir terapisti olması gerektiğine inanıyorum. Nasıl ki hepimizin aile hekimi var, aynı şekilde ruh sağlığımızın kontrolü için de hepimizin birer aile terapisti olması gerektiğini düşünüyorum.

Psikolojik yardım almak konusunda çekimser olan kişilere nasıl tavsiyelerde bulunursunuz?

Özellikle daha önce hiç psikoloğa gitmemiş kişiler için ilk adımı atmak zor olabiliyor. İlk seansta “Ben şimdi ne konuşacağım?” stresi yaşayabiliyorlar ama seans sonunda hemen hepsi “Ne kadar çabuk bitti!” diyerek rahatlamış olarak çıkıyorlar. Güven ise bazen ilk seansta, bazen de çok sonrasında kuruluyor.

Asena Soydaş’ın yazılarını okumak için tıklayın.Asena Soydaş’

Asena Soydaş’ı Instagram’dan takip etmek için tıklayın.Asena Soydaş’

Hangi psikoterapi ekolüyle çalışıyorsunuz?

Bütüncül yaklaşımla çalışan bir psikolojik danışman/psikoterapist olduğumu söyleyebilirim. Eğitimlerini aldığım psikoterapi yaklaşımları ise; psikanaliz, sinirbilim ve ilişkisel temelli, kanıta dayalı ve yeni bir yaklaşım olan Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP) ile Carl Gustav Jung’un Analitik Psikoloji Kuramı Temelli Psikoterapi Becerileri Eğitimi ve yine kanıta dayalı, uluslararası geçerliliği olan, APA (American Psychological Association), Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği ve The Albert Ellis Institute onaylı Rasyonel Duygucu Bilişsel Davranışçı Terapi yaklaşımlarıdır.

Mesleğinizin en sevdiğiniz yanları neler?

Çocukluk tutkum olan mesleği yaptığım için kendimi şanslı sayıyorum. Henüz 90’ların başında psikoterapinin ne olduğu çok bilinmezken, üniversitede psikoloji eğitimi almaya karar vermiştim. Ve hayalimi psikolojinin psikoterapiye en yakın alanı olan, Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünü başarıyla bitirerek gerçekleştirdim. Sadece para kazandığım bir iş olarak görmediğim, aldığım bir çok eğitimle bilgilerimi güncel tutmaya çalıştığım, her detayını öğrenmeye kendimi adadığım mesleğimi severek icra ediyorum.

Peki sizi en çok zorlayan şeyler?

Beni ve pek çok meslektaşımı en çok zorlayan şey, ülkemizde ruh sağlığı meslek yasasının olmaması. Uzun yıllar Türk Deniz Kuvvetleri’nde psikolojik danışman olarak mesleğimi icra edebilmişken, serbest çalışan bir psikolojik danışman/psikoterapist olarak çeşitli spekülasyonlara maruz kalmak, ne yaptığımızı tam anlatamamak epey zorlayıcı olabiliyor. Bu konuda Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneğinin yapmış olduğu 22.12.2020 tarihli “Ruh Sağlığı Meslekleri ve Görev Tanımları” başlıklı açıklamada yasal olarak ruh sağlığı alanında çalışan meslekler ve kimlerin psikolojik danışmanlık/psikoterapi hizmeti verebileceği açıkça bildirilmiş durumda.

Kimler terapi almalı?

Duygusal olarak zorlanan, öfke ve kaygısını yönetemeyen, hayatında hep benzer senaryoyu yaşadığını fark eden, zihninde bozuk plak gibi dönen düşünceler sebebiyle hiç bir şeye odaklanamayan, takıntı, kontrol ve mükemmeliyetçilik içinde kaybolan, tüm bunların iş ve aile ilişkilerini olumsuz etkilediğini düşünen veya değişim ve kendini tanıma ihtiyacı hisseden herkes terapiye başvurabilir.

Psikolojik yardım almak konusunda çekimser olan kişilere nasıl tavsiyelerde bulunursunuz?

Öncelikle seçecekleri terapistin YÖK denkliği olan bir üniversitenin 4 yıllık örgün Psikolojik Danışma ve Rehberlik ile Psikoloji lisans bölümlerinden birinden mezun veya psikiyatri uzmanı olmasına dikkat etmelerini, yurtdışında bir üniversitede psikoloji okumuş ise YÖK denkliğini sorgulamalarını, terapistin lisans eğitimine ilave olarak mutlaka uluslararası akreditasyonu olan bir terapi ekolünden en az 100 saatlik eğitimini tamamlamış ve süpervizyondan geçmiş, uygulayıcı sertifikasına sahip olduğundan emin olmalarını, tüm bunların yanında seçtikleri terapist ile kimyaları tuttuğu takdirde terapiye başlamaktan çekinmemelerini tavsiye ederim.

Aysel Keskin’in yazılarını okumak için tıklayın.Aysel Keskin’

Aysel Keskin’i Instagram’dan takip etmek için tıklayın.Aysel Keskin’

Hangi psikoterapi ekolüyle çalışıyorsunuz?

Satir Dönüşümsel Sistemik Aile Terapisi modeliyle çalışıyorum. Aile terapisi ekolünün sistemik yaklaşımıyla bireylere, çiftlere ve ailelere terapi hizmeti sağlıyorum.

Mesleğinizin en sevdiğiniz yanları neler?

İnsanların hayatlarına dokunmak, onlardaki olumlu değişimlere şahit olmak, onlara yaşadıkları süreçlerde eşlik ediyor olmak mesleğimin en sevdiğim yanlarından.

Peki sizi en çok zorlayan şeyler?

Danışanın değişime dirençli olduğu zamanlar beni zorlayan zamanlar olabiliyor. Öyle zamanlarda ise kendime danışanın kendi hızıyla gitmesi gerektiğini ve benim ona bu yolda eşlik ediyor olduğumu hatırlatıyorum.

Kimler terapi almalı?

Psikoterapiyi, kişinin kendini tanıması, ilişkilerini tanıması ve iyileştirmesi için bir araç olarak görürsek aslında her birey kendini, ilişkilerini, hayatını anlamlandırmak için terapi desteği alabilir.

Psikolojik yardım almak konusunda çekimser olan kişilere nasıl tavsiyelerde bulunursunuz?

Terapiye gitmeyi aslında kendinize yapacağınız bir iyilik olarak düşünebilirsiniz. Nasıl fiziksel olarak düzenli bir bakıma ve sağlıklı olmaya ihtiyacımız varsa ruhsal anlamda da iyi olma haline, meselelerimizi halletmeye, ilişkilerimizi iyileştirmeye, hayatımızı anlamlandırmaya ve bunları gerçekleştirmek için ise alanında uzman kişilerden bir desteğe ihtiyacımız var. Ruh sağlığının da fiziksel sağlık kadar üzerinde durulması gereken bir konu olduğunu düşünüyorum. O yüzden bunu göz ardı etmek yerine ön plana çıkarmaya çok ihtiyaç var. Yaşadığımız pandemi döneminde de ruhsal ve fiziksel sağlığın bir bütün olduğunu hepimiz tekrardan hatırlamış olduk.

Dilara Güner’in yazılarını okumak için tıklayın.Dilara Güner’

Dilara Güner’i Instagram’dan takip etmek için tıklayın.Dilara Güner’

Hangi psikoterapi ekolüyle çalışıyorsunuz?

Spontan, yaratıcılık, eylem ve rol kavramını merkeze alan Hümanizm akımından gelen Psikodrama teknikleriyle çalışıyorum.

Mesleğinizin en sevdiğiniz yanları neler?

Mesleğim benim için yargılamadan, çerçevelemeden, akışı-olanı olduğu gibi görebilmenin ve kabul edebilmenin eylemsel bir ifadesi. Mesleğimin bu ön koşulunu çok seviyorum. Sürekli bir değişim ve gelişim deviniminde olmak da cabası.

Peki sizi en çok zorlayan şeyler?

Günümüzde kolektif olarak genelde sonuç odaklı bir yaklaşımımız var. Hemen her şeyin anında olmasını isteyen, hap bilgilerle anı kurtarmaya çalışan bir toplumda anlayış oluşturmak, bir felsefeyi içselleştirmek çok kolay değil. Hali hazırda ben de hala ‘süreci yaşamayı öğrenmeyi’ öğreniyorum kendi süpervizyonlarımda. Zor da olsa, öze yolculuk keyifli bir yolculuk.

Kimler terapi almalı?

Kontrol edemediğiniz öfke, panik, kaygı ataklarınız; sizi karamsar, umutsuz, çökkün hissettiren yoğun duygu ve düşünce tekrarlarınız var ise ve bedeninizde bu etkileri yoğun bir şekilde hissediyorsanız (çok uyuma ya da uyuyamama, halsizlik-hissizlik, bağımlılıklar vb gibi) terapiye başlamanız beden-zihin-ruh bütünlüğüne sağlıklı bir şekilde ulaşmanıza katkı sağlayacaktır. 

Psikolojik yardım almak konusunda çekimser olan kişilere nasıl tavsiyelerde bulunursunuz?

Güncel dizi ve programlarla beraber psikolojik yardım hemen herkesin fikrinin olduğu bir alan oldu. Fakat bazen kulaktan dolma edindiğimiz fikirler doğruyu yansıtmayabilir. O yüzden öncelikle çekimser olanlara psikoterapi konusunda araştırma yapmalarını öneririm. Konuyla ilgili okuma yapmak sizi biraz daha motive edebilir ve merak uyandırır. Bir şekilde yardım almaya açık ve istekli olduğunuzda karşınıza değerlendirebileceğiniz seçenekler çıkıyor. Kendiniz için doğru kişi ve ekol sizi bulacaktır. 

Gülbaca Çakıroğlu’nun yazılarını okumak için tıklayın.Gülbaca Çakıroğlu’

Gülbaca Çakıroğlu’nu Instagram’dan takip etmek için tıklayın.Gülbaca Çakıroğlu’

Hangi psikoterapi ekolüyle çalışıyorsunuz?

Bilişsel Davranışçı Terapi ve Pozitif Psikoterapi

Mesleğinizin en sevdiğiniz yanları neler?

Çaresiz, mutsuz, çökkün, endişeli şekilde gelen danışanların daha güçlü, daha mutlu ayrıldıklarını görmek. İnsanların hayatına dokunabilmek ve dinlediğim hikayelerin beni hala geliştiriyor olması.

Peki sizi en çok zorlayan şeyler?

Psikoloji okumayan ancak değişik tekniklerle şifalandırdığını ve terapi yaptığını iddia eden kişiler ile karşılaştırılmak ve bir meslek yasamız olmadığı için herkesin bu işi kolayca uygulama cesaretini göstermesi.

Kimler terapi almalı?

Sorunlarını tek başına çözemeyeceğini anlayanlar, çocukluk çağı travmaları olanlar, öz yolculuğuna çıkıp gerçekte nasıl biri olduğunu anlamak isteyenler, evlilik öncesinde çiftler, ilişkilerindeki sorunları aşmakta zorlanan partnerler… Aslında kısacası herkes hayatının bir döneminde terapi almalı.

Psikolojik yardım almak konusunda çekimser olan kişilere nasıl tavsiyelerde bulunursunuz?

İnsanın sosyal çevresi, o kişinin sorunlarını dinlerken objektif olamaz. Yanlı dinlerler ve ona göre yönlendirme yaparlar. Ancak psikoterapi sadece ‘dert dinleme’ ya da ‘çare bulma’ değildir. Kişinin kendi içinde çıktığı uzun ve zorlu bir yolculuktur. Terapist bu yolculukta co-pilotluk yapar. Tamamen objektif, yargılamadan ve yönlendirmeden uzak bir şekilde dinler.

Merve Saraçoğlu’nun yazılarını okumak için tıklayın.Merve Saraçoğlu’

Merve Saraçoğlu’nu Instagram’dan takip etmek için tıklayın.Merve Saraçoğlu’

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale