X

‘Super helper’ sendromu: Başkaları için çok fazla şey yapıyor olabilir misiniz?

Her zaman başkalarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarınızın önüne mi koyuyorsunuz? Herkesin derdine koşarken kendinize ayıracak zamanınız kalmıyor mu? Öyleyse, siz de bir ‘super helper’ olabilirsiniz. Son zamanlarda sıkça karşımıza çıkan bu kavram, ‘süper yardımcı’ olarak Türkçe’ye çevriliyor olsa da buradaki ‘süper’ pozitif bir anlama sahip değil; aşırı, gereğinden fazla ve zarar verici seviyede manasında. Super helper syndrome olarak literatürde yer alan bu ‘aşırı yardımcı olma çabası’, zihin sağlığınızı tehlikeye atıyor olabilir. Bu nedenle belirtilerini bilmekte ve sonuçlarını keşfetmekte fayda var.

Super helper olduğunuzu anlamanın yolları

Uzman psikologlar Jess Baker ve Rod Vincent tarafından ‘kendi ihtiyaçlarını karşılayamazken başkalarına yardım etme dürtüsü olan insanları’ tanımlamak için kullanılan ‘super helper’ terimi, kişinin zamanını, enerjisini tüketen, yorgunluğa neden olan toksik bir durum. Siz her ne kadar böyle durumlarda sevdiklerinize destek olmaya çalıştığınıza inanmak istiyor olsanız da aşağıdaki belirtiler bu sendromdan muzdarip olup olmadığınızı fark etmenize yardımcı olabilir:

  • Yardım taleplerine hayır demekte zorlanıyorsanız
  • Yardıma koştuğunuz kişilerin size ve sorunlarınıza eskisi kadar ilgi göstermediklerini fark ediyorsanız
  • İlişkileriniz dengesizleştiyse ve kişilerle aranızda orantısız bir etkileşim varsa; yani siz yardım ederken çok nadiren yardım görüyorsanız
  • Yaşamınızın her alanında (işte, ailede, okulda, sosyal ortamlarda, ortak çalışmalarda) her zaman yardımcı rolü üstleniyorsanız
  • Kendi ihtiyaçlarınız olduğunu kabul etmekte zorlanıyor ve hatta inkar ediyorsanız
  • Başkalarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarınızın önüne koyuyorsanız
  • Etrafınızdaki herkes başı sıkıştığında ilk size koşuyorsa
  • Başkalarını kendinizden üstün tutuyorsanız
  • Sürekli tavsiye veriyor ve insanların hayatlarındaki sorunları düzeltmeye çalışıyorsanız süper yardımcı sendromu yaşıyor olabilirsiniz.

Peki bu hep verme hali size ne katıyor? Uzmanlara göre hiçbir şey; aksine sizden çokça şeyi alıp götürüyor; en çok da zamanınızı, enerjinizi ve mental sağlığınızı…

Süper yardımcı olmanın olumsuz sonuçları

Jess Baker ve Rod Vincent, kaleme aldıkları The Super-Helper Syndrome: A Survival Guide for Compassionate People isimli kitaplarında süper yardımcı sendromuna sahip insanların şu sonuçlarla sık sık karşılaştıklarını paylaşıyorlar:

1. Her derde koşma: Bitkinlik

Herkesin derdine yetişmeye çalışırken yorulmamak mümkün değil elbette ki. Super helper sendromunun en bariz sonuçlarından biri bitkinlik; sürekli yorgun hissetme ve tükenmişlik hali. Kendinizi bitkin, halsiz hissediyor, sürekli baş ağrısı, kas ağrıları ile uğraşıyor, üstünüzde ağır bir yük taşıyormuşçasına yaşamaya çalışıyorsanız sebebi herkesin yardımına koşmanız olabilir. Üstelik, bu bitkinlik halini sinirlilik ve huysuzluk da takip edebilir.

2. Dengesiz etkileşimler: Dargınlık

Yardımlarınızı karşılık beklemeden yaptığınızı, sadece sevdiklerinize destek olmak istediğinizi söyleyebilirsiniz, ki haklılık payınız da var. Ancak, bir de şöyle düşünün: Siz karşınızdaki kişinin her yardım isteğine koşuyor acil destek hattı rolünü üstleniyorken karşılığında hiçbir şey göremiyorsanız, belki bir takdir bir teşekkür ve benzer bir yardım alamıyorsanız ilişkinizi nasıl zarar görmeden devam etsin ki… Bu takdir görmeme hali, zamanla içinde kırgınlıkların birikmesine, biriken kırgınlıklar da büyüyerek karşınızdaki kişi ile aranızın bozulmasına, gerilimin artmasına ve bir noktada artık sizin de patlamanıza neden olabilir.

3. Karşılık almadan sürekli verme: Sömürülme

Jess Baker ve Rod VincentHiçbir ihtiyacınızı dile getirmezseniz, o zaman diğer insanların sizin hiç ihtiyacınız yokmuş gibi davranması ve sizin yardımınızdan faydalanması kolaylaşır.” diyor ve ekliyorlar “Karşılığında hiçbir şey istemediğiniz izlenimi verirseniz, karşılığında hiçbir şey almazsınız.” Bu nedenle yardım ettiğinin kişilerin iyiliklerinizi suistimal edip etmediklerini, siz fark etmeden sizi sömürüp sömürdüklerini iyi izlemelisiniz. Aksi halde bu döngü sürer gider ve sonunda tükenen siz olursunuz.

4. Kendine karşı acımasız tutum: Öz eleştiri

Uzmanlara göre bir ‘super helper’sanız tabiri caizse zaten üzerinize vazife olmayan, en başından dahil olmak zorunda olmadığınız, çözümü sizin bulmanızın gerekmediği bir sorunu ortadan kaldıramadığınızda kendinizi suçlayabilirsiniz. Jess ve Rod bu durumu kitaplarında şöyle açıklıyor: “Süper yardımcıların öz eleştirisi tipik olarak iki düzeyde işleyebilir. Yeterince yardım edemedikleri için kendilerini suçlamak ve sürekli, karşılıksız yaptıkları yardımların getirisi olarak yorgun, kırgın ve sömürülmüş hissettikleri için kendilerini suçlamak.” Oysa ki ortada ne bir hata var ne bir suç.

Super helper sendromundan kurtulmanın yolları

Peki, tüm bu olumsuz sonuçları ortadan kaldırmak mümkün mü? Biraz farkındalık ve değişimle evet. Hızlı bir çözümü olmasa da adım adım kendinizi geride tutabilir, başkalarının sorunlarına çare olma yükünden kurtulabilirsiniz. İşte yapabilecekleriniz:

  • Hayır demeyi öğrenin: Herkesin derdine derman olamazsınız ve olmak zorunda da değilsiniz. Kendi iyi oluşunuzdan taviz vermemek için gereken zamanlarda ve yerlerde yardım taleplerini geri çevirin ve hayır deyin. “Hayır deme sanatı: Nasıl hayır diyebiliriz?” yazımızdan da ilham alabilirsiniz.
  • Sağlıklı sınırlar inşa edin: Kişisel alanlarınıza saygı gösterilmesini istiyorsanız bunu önce siz yapmalısınız. Hem kendinizi hem de ilişkilerinizi korumak için sağlıklı sınırlar çizebilirsiniz. Bunu nasıl yapacağınızdan emin olamıyorsanız “Sınırlar: Kişilerarası ilişkilerde sınır koymak neden önemli?” yazımız yol gösterici olabilir.
  • Kendinizi suçlamayı bırakın: Hayır demenin normal olduğunu, herkesin yardımına koşmanın sizin sorumluluğunuzda olmadığını kabul edin. Herkesin kendi yaptıklarından, söylemlerinden, kararlarından sorumlu olduğunu kendinize hatırlatın.
  • Öz şefkat ve öz sevgi pratikleri uygulayın: Sizin de bir hayatınız var ve siz de o başkalarına gösterdiğiniz ilgiyi fazlasıyla hak ediyorsunuz. Kendinize iyi bakmalısınız ki hayat yolculuğunuzda emin adımlarla ilerleyebilesiniz.

Hayır dediğinizde, kişisel sınırlarınızı çizdiğinizde ve kendinizin de en az başkaları kadar bakıma, ilgiye ihtiyacınızın olduğunu fark ettiğinizde aşırıya kaçan yardımlarınızı bir nebze olsun durdurabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Sevdiklerinizin dertlerini yüklenmeden onlara destek olmanın yolları

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale