X

Kadınlarda cinsel isteği artıran gıdalar ve bitkiler

Cinsel isteğinizin artmasını istiyorsanız, ilk iş mutfağa gitmek iyi bir fikir gibi görünüyor. Ancak detaylara girmeden önce kadınlar için iyi veya kötü bir cinsel istek miktarının bulunmadığını belirtmek gerekiyor. Ayrıca ne kadar sıklıkla ilişki yaşamanız gerektiğine dair bir genel kural da yok. Cinsel istek karmaşık bir konudur. Aylık döngünüzden işyerinizdeki strese kadar pek çok şey küçük değişimler ortaya koyar. Ancak libidodaki ani bir değişim, bazı durumlarda bir tıbbi soruna işaret edebilir.

Bilimsel araştırmalara göre cinsel isteği artıran gıda ve bitkiler

Bazı gıdalar ve bitkilerin cinsel isteği arttırdıkları en azından bir kısım çalışmada görülüyor. Ancak bu çalışmaların büyük kısmı çok kapsamlı değiller ve bu nedenle tüm umudunuzu da bunlara bağlamayın. Bitkisel tavsiyeler söz konusu olduğunda üreticisinin talimatlarını takip etmeyi unutmamalısınız. Ayrıca aşağıdaki ürünleri kullanıyorsanız öncelikle doktorunuza danışmanız uygun olacaktır:

  • Reçeteli ilaçlar
  • Reçetesiz ilaçlar
  • Vitaminler
  • Diğer bitkisel takviyeler

Ginkgo Biloba – Japon Eriği

Pek çok şekilde tüketilebilen popüler bir bitkisel takviyedir. Bazı ön araştırmalara göre doğal bir afrodizyak olarak işlev gösterebiliyor. Ancak ona dair yapılan çalışmaların sonuçları tam olarak kesin değiller ve bu nedenle kadınlarda cinsel işlevleri arttırdığına dair net kanıtlar bulunmuyor.

Ginseng

Bulması kolay bir takviye arıyorsanız, ginseng bunlardan birisi olacaktır ve sağlığa pek çok potansiyel faydası bulunuyor. Küçük ve yeni bir çalışmada ginsengin methadone kullanan insanlarda cinsel işlev bozuklukları ile savaşta plasebodan daha etkili olduğu görülmüş. Ancak methadone kullanmayanlarda durum nasıl olur? Bunun için daha fazla araştırma gerekiyor.

Maca

Yapılan bir çalışmaya göre macanın antidepresan kullanımından kaynaklanan cinsel işlev bozuklukları ile savaşta menopoz sonrası dönemdeki kadınlarda etkili olabileceği görülmüş. Ayrıca tarihte de doğurganlığı ve cinsel isteği arttırmak için kullanılmış olan bir bitki. Bu araştırma umut verici olsa da yapılan bazı değerlendirmelerde iddiaların biraz fazla iddialı oldukları belirtiliyor.

Tribulus Terrestris – Demir Dikeni

Libido arttırma konusunda etkili olabilecek bir diğer bitki demir dikeni. Yapılan bir çalışmada 7.5 mg demir dikeni ekstresi kullanmanın kadınlarda cinsel uyarımı arttırabildiği görülmüş. 4 haftanın ardından ekstreyi alanların cinsel isteklerinde, uyarımlarında ve tatminlerinde artış görülmüş. Ancak çalışmanın sadece 60 kişiyle gerçekleştirildiğini belirtmek gerekiyor.

Safran

Popüler ve pahalı bir bitki olan safran, bir afrodizyak olarak genellikle önerilir ve bazı ön araştırmalar da buna işaret ediyorlar. Bir çalışmada antidepresan alan kadınların cinsel isteklerinde 4 haftalık safran alımının ardından artış görülmüş. Ancak bu çalışma uyarımda artış keşfetse de, cinsel istekte bir artış görülmemiş.

Elma

Elmanın kadınlarda cinsel istek üzerinde etkileri mevcut. Yapılan bir çalışmada günde bir elma tüketen kadınların cinsel hayat kalitelerinde iyileşme ortaya çıkmış. Bu umut verici olsa da çalışmada sadece elma tüketimi ve cinsel sağlık arasında bağlantı kurulmuş. Bu nedenle cinsel isteği doğrudan arttırdığına dair bir işaret yok. Ayrıca başka büyük çalışmalar da yok.

Çemenotu

Çemenotu hem takviye olarak hem de mutfakta kullanılan bitkilerden birisi. Bazı araştırmalarda libidoyu arttırabildiği görülüyor. Yapılan bir çalışmada kadınlarda cinsel istek tedavisinde kullanılabileceği belirtiliyor. Ancak mevcut araştırmaların büyük kısmı erkek cinsel sağlığı üzerine.

Geleneksel olarak önerilen gıdalar

Bu gıdalar kanıtlarla desteklenmeseler de tarihsel olarak libidoyu arttırdıkları belirtiliyor. Bazı insanlar bu konuda yeminler bile edebiliyorlar. Ayrıca mutfağınızda muhtemelen büyük kısmı vardır ve bu nedenle deneyebilirsiniz.

Çikolata: Çikolata yaygın olarak önerilen bir afrodizyaktır. Ancak popülerliğine karşın 2006 yılında yapılan bir çalışmaya göre kadınlarda cinsel istek üzerinde herhangi bir etkisi görülmemiş.

Kahve: Bazıları kahveyi bir afrodizyak olarak öneriyorlar ancak ruh haline iyi gelebilse de bu etkiyi doğrudan onaylayacak bir çalışma yok.

Bal: Bal iyi bir antioksidan kaynağı olsa da libidoyu arttırdığına dair kesin kanıtlar yok.

Çilek: Çilek de bazılarının çok iddialı olduğu meyveler arasında ancak kesin kanıtlar mevcut değiller.

Çiğ Midye: Casanova’nın hikayesinde her gün 50 çiğ midye yediğine dair bir efsane var. Pek çok erkek ve kadın onu tükettikten sonra cinsel isteğinin arttığını söylese de net kanıtlar yok.

Kapsaisin: Kapsaisin biberlerin aktif bileşenidir ve cinsel isteği arttırmak gibi sağlığa pek çok faydası var. Bir çalışmada onun erkek farelerde cinsel isteği arttırdığı görülmüş ancak aynısının insanlarda da olduğuna dair bir çalışma yok.

Saw Palmetto: Cüce palmiye olarak geçen bu bitki de yeterli kanıta sahip olmasa da iddialar mevcut. 2009 yılında yapılan sistematik bir değerlendirmede, tam tersi sonuca erişilmiş. Pek çok çalışmadan elde edilen veriler incelendiğinde, araştırmacılar libidoda azalma görmüşler. Ancak kadınlarda kullanımına dair bilinen şey çok az.

Hayıt meyvesi: Kadın üreme sistemi sağlığı için sıklıkla kullanılan bitkisel bir takviyedir. Araştırmalara göre adet öncesi sendrom belirtileri konusunda iyileşme sağlasa da, cinsel isteği arttırdığına dair bir kanıt yok.

İncir: Yaygın olarak önerilen bir diğer afrodizyak ise incirdir ve vitamin ile mineraller bakımından zengindir. Ancak libido üzerindeki etkileri net değil.

Muz: Bazıları muzun libidoyu arttırabildiğini belirtiyor ancak yeterli kanıt yok. Fakat iyi bir potasyum kaynağı olduğu için testosteron sentezine fayda sağlayabilir. Testosteron genellikle erkeklik hormonu olarak bilinse de kadınlarda da bulunur ve düşük olması cinsel isteği etkiler.

Patates: Patates de kanıt olmamasına rağmen bir diğer popüler afrodizyaktır. Ancak hem patates hem de tatlı patateste bol miktarda potasyum olması, muz ile benzer faydalarının olduğu anlamına gelecektir.

Kaçınılması gereken gıdalar

Doğal ve gıda temelli afrodizyakları denemek genelde sorun değildir ancak uzak durmanızın iyi olacağı bazı takviyeler de var.

  • Yohimbin: Popülerliğine karşın potansiyel olarak zararlı bir takviyedir. Pek çok ülkede yasaktır ve ayrıca çoğu üreticinin etiketlerde doğru miktarları yazmadığı ve yan etkilerinin bilinmediği belirtiliyor.
  • Kuduzböceği: Potansiyel olarak yan etkileri olmasından dolayı kaçınmanız gerekir. Yutkunma zorluğu, bulantı, kan kusma, ağrılı idrar ve idrarda kan gibi etkilere sebep olabilir.
  • Ayrıca kuduzböceği ile elde edildiği söylenen pek çok takviye aslında sadece bitkisel karışımlar ve herhangi bir kanıtlı faydası yok.
  • Deli bal: Deli balda normal balın aksine grayanotoksinler bulunurlar. Tarihsel olarak afrodizyak amaçlı kullanılmış olsa da, yan etkileri arasında sersemleme, bulantı, kusma, halüsinasyon, baş ağrısı, kalp çarpıntıları ve diğer şeyler bulunuyor.

Denenebilecek diğer şeyler

Libidonuzu arttırmak için başka yollar arıyorsanız, tıbbi yöntemler veya afrodizyaklar dışında deneyebileceğiniz başka şeyler de mevcut.

  • Yeterince uyuyun: Uyku sağlığınız için çok önemlidir ve cinsel isteği de etkiler. Yapılan bir çalışmada daha uzun uyumanın cinsel istekte ertesi gün artışa sebep olduğu belirtiliyor. Başka bir çalışmada ise uyku kalitesi ve cinsel işlevler arasında bağlantı görülmüş ve kısa uyku süresi ve uykusuzluğun cinsel işlevlerde azalmaya sebep olduğu görülmüş. Bu nedenle libidoyu arttırmak için yeterince uyumak iyi bir ilk adımdır.
  • Stres düzeylerinizi azaltın: Stresin sağlığınızın pek çok noktası üzerinde olumsuz etkisi vardır ve buna cinsel istek de dahil. Yapılan bir çalışmada iş stresi ve kadınlarda cinsel tatminde azalma arasında bağlantı bulunmuş. Yani fazladan stres libidonuzu düşürebilir. Stres düzeylerini azaltmak için aktif adımlar atmak cinsel isteğinizin artmasını sağlayabilir.
  • İlaçlarınızı kontrol edin: Bazı ilaçların cinsel istek üzerinde etkileri vardır. Çalışmalara göre antidepresanlar cinsel istekte azalmaya sebep olabiliyorlar. Eğer antidepresan alıyorsanız ve libidonuz düşükse, potansiyel yan etkileri kontrol altına almak için doktorunuzla konuşun. Hatta dozaj düzenlemesi bile yapılabilir. Ancak önce doktorunuza sormadan almayı bırakmayın.
  • Spor yapın: Spor libidonuzu arttırmanın çok iyi bir yoludur. Yapılan bir çalışmada direnç egzersizlerinin polikistik over sendromuna sahip olan kadınlarda cinsel isteği ve heyecanı arttırabildiği görülmüş. Ayrıca stresi azaltmanın iyi bir yoludur ve bu da cinsel istekte artış sağlayabilir.
  • Akupunktur: Daha fazla araştırma gerekli olsa da 2008 yılında yapılan bir değerlendirmeye göre akupunktur kadınlarda cinsel isteği arttırabilen potansiyel bir yöntemdir. Ayrıca kaygıların, stresin ve uykusuzluğun azalmasını sağlayabilir ve bunlar da normalde libidoyu azaltan faktörlerdir. Akupunktura hazır hissetmiyorsanız masaj da iyi bir alternatiftir. 2008 yılındaki bir çalışmaya göre partnerinize dokunmak stresi azaltabilir, yani hızlı bir masaj libidonun artmasını sağlayabilir.
  • Mindfulness pratikleri: Mindfulness uygulamaları cinsel istek üzerinde ciddi etkilere sahip olabilirler. Stresi azaltmak için iyi bir yöntemdir ve mindfulness terapilerinin kadınlarda cinsel isteği ciddi şekilde arttırdığı görülmüş.
  • Yoga: Yoganın sayısız faydası vardır ve cinsel hayatınızı iyileştirmek de bunlardan bir tanesidir. 2010 yılında yapılan bir çalışmaya göre 12 haftalık yoga uygulaması, kadınların cinsel işlevlerinde neredeyse her alanda iyileşme sağlamış. Bu konuda arzu, uyarım, ıslanma, orgazm, tatmin ve ağrı gibi pek çok faktör ölçülmüş.

Ne zaman doktora görünmeli?

Libidonuzdaki dalgalanmalar tamamen normal olsalar da, devamlı bir problem haline gelirse doktorunuza danışmanız uygun olur.

Ayrıca kadınlarda cinsel ilgi ve uyarım bozukluğu olarak da adlandırılan hipoaktif cinsel istek bozukluğuna sahipseniz, herkesi etkileyebilen bu rahatsızlığın altta yatan bazı başka problemlerin işareti olabileceğini belirtmek gerekiyor. Bu sendromun belirtileri şöyle:

  • Cinsel aktiviteye karşı çok az ilgi veya hiç ilgi olmaması,
  • Nadiren cinsel düşünceler ve fantezilere sahip olmak,
  • Cinsel aktivitelere karşı tam ilgisizlik,
  • Cinsel aktivitede tatmin olmamak.

İlginizi çekebilir: Cinsel hayatınızı daha iyi hale getirecek 6 yoga duruşu

Kaynak: healthline

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale